Kur’an’da hz. Adem‏

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Nasıl olur da yorumsuz dersin sayın şeyhülislâm ?.. Bu biz üyelere bir haksızlıktır ! Ama, yine de İsrâiliyat demişsin ... Onun için bir soru da bu sözüne karşılık benim aklıma geldi. Lütfen bir cevap sayın Şeyhülislâm. Semavi kitaplardan biri olan Tevrattta geçen ayetlere sen inanıyor musun ? İnanıyorsan, neden her şeyi İsrâiliyat diye reddediyorsun ? İnanmıyorsan, şu halde sen nasıl müslümansın ?
Tahrif edilen tevrata mı inanmamı bekliyorsun arkadaş!
Orijinaline imanımız tamdır. Tabii ki kaldı ise..
Şeyhülislam diye hitabınızı da hakaret olarak kabul ediyorum.
Ben bütün şeyhlere karşıyım.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Tahrif edilen tevrata mı inanmamı bekliyorsun arkadaş!
Orijinaline imanımız tamdır. Tabii ki kaldı ise..
Şeyhülislam diye hitabınızı da hakaret olarak kabul ediyorum.
Ben bütün şeyhlere karşıyım.

Tahrif edilen Tevratın bütün ayetleri tahrif mi edilmiş ? Bunu biliyor musun? Yoksa, aslına bazı ilâveler ve eksiltmeler mi yapılmış da tahrif edilmiş ? Senin, burada İsrâiliyat diye reddettiğin bilgilerin tahrif edilmiş ayetler olduğunu nerden biliyorsun ? Ya, orjinal ayetlerde bu bilgiler geçiyorsa, durumunun ne olacağını hiç düşündün mü ? Tevratta geçen bazı bilgilerin Kuran-ı kerimde bulunmadığını da cümle alem biliyor ! Şeyhülislâmlığa soyunduğun bu forumda doğpru dürüst bu vazifeni yapacaksan yap, yoksa, şeyhülislâm-meyhülislâm demez haddini bildiririz haberin olsun !
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Tahrif edilen Tevratın bütün ayetleri tahrif mi edilmiş ? Bunu biliyor musun? Yoksa, aslına bazı ilâveler ve eksiltmeler mi yapılmış da tahrif edilmiş ? Senin, burada İsrâiliyat diye reddettiğin bilgilerin tahrif edilmiş ayetler olduğunu nerden biliyorsun ? Ya, orjinal ayetlerde bu bilgiler geçiyorsa, durumunun ne olacağını hiç düşündün mü ? Tevratta geçen bazı bilgilerin Kuran-ı kerimde bulunmadığını da cümle alem biliyor ! Şeyhülislâmlığa soyunduğun bu forumda doğpru dürüst bu vazifeni yapacaksan yap, yoksa, şeyhülislâm-meyhülislâm demez haddini bildiririz haberin olsun !
benim şeyhülis... lığa falan soyunduğum yok!!!
Kur'an nazil olduktan sonra , Tevrat ta ki hükümler rafa kaldırılmıştır.
Örneğin recm ayeti. Kur'an da recm cezası yoktur, zina edenlere bekar veya evli olsunlar 100 celde cezası vardır.
Bizler Kur'andan sorulacağız (43/44).
Tabii sen de .
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
benim şeyhülis... lığa falan soyunduğum yok!!!
Kur'an nazil olduktan sonra , Tevrat ta ki hükümler rafa kaldırılmıştır.
Örneğin recm ayeti. Kur'an da recm cezası yoktur, zina edenlere bekar veya evli olsunlar 100 celde cezası vardır.
Bizler Kur'andan sorulacağız (43/44).
Tabii sen de .

Yuh olsun senin bu zırvalarına ! Tevratın orjinal ayetleri Rabbimizin sözü değil mi ? ana bir soru sordum dedim ki, İsrâiliyat dediğin bilgiler >Tevratın orjinal ayeti-olup-olmadığını nerden biliyorsun ? Konuyu recme neden atlattın ? recm hâlen yürürlükte olan bir Kuran hükmüdür o da ayrı bir durum tabii... Fakat senin burada HAM SOFULUĞUNU VE SAHTE şeyhülislâmlığını hiç kimseye yutturamazsın ! Ayağını denk al yoksa, dinden soyunmuş gibi olursun ve bu forumda da barınamazsın !
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Lakap takmak günahtır,
Tabii sen Kur'an ahlakından yoksun olduğun için bilmezsin herhal de..
Tehdit ve hakaretlerin de cabası,
Sahi sen müslümanmısın, bu nasıl müslümanlık..
Terbiyesizlik etmeden yazmaya devam edeceksen yaz, yoksa gölge etme.

Cevabını veremeyeceğin ve içinden çıkamayacağın konularda burada bir şey biliyormuş gibi ahkâm kesmeye devam edersen İskenderin Kılıcı ensenin üstündedir. Haberin olsun ! Sana bunu ilk ve son kez hatırlatıyorum.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Cevabını veremeyeceğin ve içinden çıkamayacağın konularda burada bir şey biliyormuş gibi ahkâm kesmeye devam edersen İskenderin Kılıcı ensenin üstündedir. Haberin olsun ! Sana bunu ilk ve son kez hatırlatıyorum.
Ne becerebiliyorsan ardına koma.

Furkan 63-Rahman'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, 'selâm!' der geçerler.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Secdeden devam

Sa’d Suresi’nde geçen “ruhun üfürülmesi” olayı insan türüne aklî melekeler verilmesidir. Yani ruhî bir meleke olan insan aklı önünde varlıkların ve meleklerin secdesidir. Bu birinci secdedir. İkinci secde çok sonra Hz. Adem’in şahsında gerçekleşen halifelik olayındadır. Yani Adem’e öğretilen isimlerin bir diğer tabirle insana öğretilen ilmin önünde yapılan secdedir. Kısaca ilahi kaynaklı olan insan aklı ve ilminin önünde meleklerin secdesi iki kere vuku bulmuştur. Buradan Tanrı’nın Kur’an’da evrensel anlamda iki secde emrinin olduğu anlaşılmaktadır. Bundan dolayı da evrensel bir ibadet olan namazın her rekatinde iki defa secde edilmektedir.
Şeytan’ın her iki secdeye isyanında şu hususlar dikkati çekmektedir. (İsra, 17/61)de قال أأسجد لمن خلقت طينا “Çamurdan yarattığına mı secde edeceğim?” sorusu ile sanki Allah’ın bu emrinin yanlış olduğunu ima etmektedir. İkinci yanlışı ise:
قال ما منعك ألا تسجد إذ أمرتك قال أنا خير منه خلقتني من نار وخلقته من طين‏
(A’raf, 7/12)
“Ben ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten onu çamurdan yarattın.” Sözüyle insanın orijini ile kendi orijinini mukayese etmesidir: Her ne kadar Kur’ân bu olayı anlatırken “ateşin topraktan daha üstün olduğu” öncülünü zikretmese de, Şeytan söz konusu iddiada bulunarak kendisinin Adem’den daha üstün olduğu sonucuna varmakta ve bunu da secde etmeyişinin gerekçesi saymaktadır.
Şeytanın, secdeden yüz çevirmesi Kur’an’da fısk ve küfür ile nitelendirilmiştir.
Şeytanın fıskı (Kehf, 18/50) tekebbüründen dolayı, küfrü (Bakara, 2/34) ise Allah’ın emrini yersiz bularak O’na cevr isnad etmesinden dolayıdır. Yani şeytan “çekinmesi, kibirlenmesi ve secde etmemesi” sebebiyle kâfir olmuş değildir. Onun küfrü, Allah’ın emrini beğenmeyerek, ona zulüm isnat etmiş olmasındandır. Bir diğer ifadeyle Allah, ona göre, emri ters veriyordu. Asıl secde kendisine yapılmalıydı. Zaten “Ben ondan daha hayırlıyım” ifadesinin altında yatan fikir de bu idi.
Öte yandan meleklerin tabiatı konusunda da fikir yürütülmüştür. Bazı hadislere göre hava, rüzgar gibi birtakım tabiat kuvvetleri melek kategorisinde ele alınmıştır. Hal böyle olunca Adem’e secde eden melekler veya bir diğer tabirle insana secde eden meleklerin tabiatı ve fonksiyonları temyiz edilmeyerek “bütün melekler” dendiğine göre, buradan bütün varlıkların insanın emrine ve hizmetine verildiğini anlamak mümkündür.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Ne becerebiliyorsan ardına koma.

Furkan 63-Rahman'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, 'selâm!' der geçerler.

Aman Allahım '! Sen mi bu dünyada vakar ve tevazu ile bulunuyorsun ve yürüyorsun ? Sen önce git güzelce bir abdest al, ve önce Rabbimize bir etevbe et, ondna sonra gel buryay bütün fırum üyelerinden ve yönetiminden zırvaların için özür dile ve bir daha böyle şeyler yazmayacağına ve pişman olduğuna dair söz ver ve affedilmeni iste... İşte o zman insan olam yolunda ilk adımını atmış olursun ! Ben de sana bunu diyorum.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Cennet
Adem’in vahiy aldığı ve imtihan edildiği cennet hakkında tefsirlerde bir çok mülahazalar bulmak mümkündür. Bir kısmında söz konusu cennetin ahirette müminlerin gireceği cennet, hatta bunun “cennetül-adn” ve “cennetül-huld” olduğu gözlenmekte iken, bir kısmı da bunun yeryüzünde bir mekan olabileceği fikrine yer vermektedir.
Cennet, Kur’ân’da 147 defa geçen bir kelime olup bunun 117 si Ahiretteki cennet için kullanılmıştır. Geri kalan kısmı ise yeryüzünde bir bahçe anlamına gelmektedir. Gerek bu anolojiyi yapanlar gerekse ölümden sonra müttakilere vadedilen cennetle Adem’in cennetini mukayese edenler onun yeryüzünde, hatta Adem’in yaşadığı yerin adı olduğunu savunmuşlardır. Nitekim söz konusu cennetin dünyada olduğunu savunanlar şu maddelerle ifadeye çalışıyorlar:

1-Adem’in halife tayin edilmesi yeryüzünde olmuştur.
2-Allah’ın Adem’ i yaratıp sonra semaya çektiğine dair bir haber yoktur.
3-Ahiretteki cennete Şeytan’ın girmesi veya orada olması düşünülemez.
4-Ahiretteki cennette yasak söz konusu değildir.
5-Ahiretteki cennette herhangi bir yükümlülük yoktur, teklifi bir yer değildir.
6-Ahiretteki cennette emre itaatsizlik söz konusu değildir.
7-Ahiretteki cennette zaten ebedilik vardır. Ayrıca ölümsüzlük aranmaz.
8-Ahiretteki cennette, yalan, vesvese, aldatma ve isyan yoktur.
9-Ahiretteki cennete girenlerin herhangi bir şekilde oradan çıkmaları söz konusu değildir.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Adem’e ve eşine verilen “Ey Adem sen ve eşin Cennette oturun” (Bakara, 2/35) emri zaten Adem ve eşinin orada olduğunu gösterir. Yani dışarıdan oraya girmedikleri, orada oldukları ve oturmaya devam etmeleri gerektiği anlamına gelir.
Bütün bu hallerde belirtilen sebeplerden dolayı Adem’in cennetinin Ahirette gidilecek cennet olmadığı ve onun yeryüzünde bir bahçe olduğu anlaşılmaktadır.
Adem’in cennetinde de her türlü nimetin var olduğu hatta çeşitli sıkıntılardan ve problemlerden emin olduğunu şu ayetlerden anlıyoruz:
إن لك أن لا تجوع فيها ولا تعرى وأنك لا تظمأ فيها ولا تضحى
(Tâhâ, 20/118, 119)
“Muhakkak ki senin için orada acıkmak, çıplak kalmak, susamak ve güneşten yanmak diye bir şey yoktur.”
Ayrıca Adem, bulunduğu cennette ölümsüz olmayı da arıyordu. Nitekim şu ayette görüleceği gibi şeytan Adem’in bu düşüncesinin gerçekleşmesine yardımcı olmak bahanesiyle telkinde bulunuyor:
فوسوس إليه الشيطان قال يا آدم هل أدلك على شجرة الخلد
وملك لا يبلى
(Taha, 20/120)
“Şeytan ona vesvese verdi. “Ey Adem, sana ölümsüzlük ağacını ve çökmeyen saltanatı, göstereyim mi? dedi.”
Ayrıca görülüyor ki Şeytan da içeride istediği gibi dolaşıp, rahat bir şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir.
فوسوس لهما الشيطان ليبدي لهما ما ووري عنهما من سوآتهما وقال ما نهاكما ربكما عن هذه الشجرة إلا أن تكونا ملكين أو تكونا من الخالدين وقاسمهما إني لكما لمن الناصحين فدلاهما بغرور فلما ذاقا الشجرة بدت لهما سوآتهما وطفقا يخصفان عليهما من ورق الجنة وناداهما ربهما ألم أنهكما عن تلكما الشجرة وأقل لكما إن الشيطان لكما عدو مبين
(A‘raf, 7/20-22)
“Şeytan kendilerine gizli olan çirkinliklerini ortaya çıkarmak için ikisine de vesvese verdi ve “Rabbiniz size bu ağacı, ancak melek olmayasınız veya ebediyyen kalanlardan olmayasınız diye yasakladı.” dedi ve “Elbette ben sizin hayrınızı isteyenlerdenim” diye her ikisine de yemin etti. Şeytan o ikisini hataya düşürdü ne zaman ağacı tattılar, ikisinin de çirkinlikleri ortaya çıktı. Bunun üzerine her ikisi de cennet yaprağıyla üzerlerini kapatmaya başladı. Rableri kendilerine; “Ben sizin ikinize de şu ağacı yasaklamamış mıydım ve Şeytan her ikinizin de apaçık bir düşmanıdır dememiş miydim.” diye seslendi.
Bütün bu ifadeler Adem’in cennetinin ölümden sonraki cennetle doğrudan bir alakası olmadığı arzda bir yer olacağı fikrini kuvvetlendirmektedir.
Ayrıca Adem’in cennette ölümsüzlük araması, ölümü daha önce tanıdığı anlamına gelir ki; bu da Adem’in ilk insan olmadığı konusunda bize bir fikir verir. Zira Adem ilk insan olsaydı, ölümü görmeden ölüm ve ölümsüzlük hakkında bir bilgiye sahip olmadan nasıl ölümsüzlük teklifinin peşine düşerdi
Adem’in cennetinin yeryüzünde olduğunu savunanların başında İbn Abbas, Vehb b. Mühebbih, Süfyan b. Uyeyne, Ebu Hanife ve arkadaşları, İbn Kuteybe, Ebu Müslim el-İsfehani gibi meşhurlar gelmektedir. (İbn Kayyim, Hâdi, s. 2 5 vd..
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Cennet
Adem’in vahiy aldığı ve imtihan edildiği cennet hakkında tefsirlerde bir çok mülahazalar bulmak mümkündür. Bir kısmında söz konusu cennetin ahirette müminlerin gireceği cennet, hatta bunun “cennetül-adn” ve “cennetül-huld” olduğu gözlenmekte iken, bir kısmı da bunun yeryüzünde bir mekan olabileceği fikrine yer vermektedir.
Cennet, Kur’ân’da 147 defa geçen bir kelime olup bunun 117 si Ahiretteki cennet için kullanılmıştır. Geri kalan kısmı ise yeryüzünde bir bahçe anlamına gelmektedir. Gerek bu anolojiyi yapanlar gerekse ölümden sonra müttakilere vadedilen cennetle Adem’in cennetini mukayese edenler onun yeryüzünde, hatta Adem’in yaşadığı yerin adı olduğunu savunmuşlardır. Nitekim söz konusu cennetin dünyada olduğunu savunanlar şu maddelerle ifadeye çalışıyorlar:

1-Adem’in halife tayin edilmesi yeryüzünde olmuştur.
2-Allah’ın Adem’ i yaratıp sonra semaya çektiğine dair bir haber yoktur.
3-Ahiretteki cennete Şeytan’ın girmesi veya orada olması düşünülemez.
4-Ahiretteki cennette yasak söz konusu değildir.
5-Ahiretteki cennette herhangi bir yükümlülük yoktur, teklifi bir yer değildir.
6-Ahiretteki cennette emre itaatsizlik söz konusu değildir.
7-Ahiretteki cennette zaten ebedilik vardır. Ayrıca ölümsüzlük aranmaz.
8-Ahiretteki cennette, yalan, vesvese, aldatma ve isyan yoktur.
9-Ahiretteki cennete girenlerin herhangi bir şekilde oradan çıkmaları söz konusu değildir.

Evet, mamut bu dünyadaki cennete sadece kaifrler girer! Çünkü, bu dünya kafirlerin cennetidir !
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
10 kişi bir karar alıyorda tarih bunu unutmuyor.
Peygamberimiz (sav) 120 bin kişiye veda haccında bu hutbeyi vermiş.
Ve şimdiye kadar İslam kültüründe bazı tartışılan hadisler olmuştur ama asla "veda hutbesi" tartışılmamıştır.
Şimdiye kadar kimsenin yapmadığını siz yapamaz, bu hadisi görmezden gelemezsiniz.
Ama Hadislere karşıysanız açıkca söyleyin,
O zaman sizinle tartışacak bir şey yok.

Onun için Peygamberimizin o sözü Kur'an'ı bir tefsirdir.
Birçok kişi tefsir yazma hakkı elde ediyorsa elbette ki bunu başta Peygamberimiz yapacaktır.

Bence;
Görüşlerin bir ictihadsa,
YANLIŞ.
o kadar.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
10 kişi bir karar alıyorda tarih bunu unutmuyor.
Peygamberimiz (sav) 120 bin kişiye veda haccında bu hutbeyi vermiş.
Ve şimdiye kadar İslam kültüründe bazı tartışılan hadisler olmuştur ama asla "veda hutbesi" tartışılmamıştır.
Şimdiye kadar kimsenin yapmadığını siz yapamaz, bu hadisi görmezden gelemezsiniz.
Ama Hadislere karşıysanız açıkca söyleyin,
O zaman sizinle tartışacak bir şey yok.

Onun için Peygamberimizin o sözü Kur'an'ı bir tefsirdir.
Birçok kişi tefsir yazma hakkı elde ediyorsa elbette ki bunu başta Peygamberimiz yapacaktır.

Bence;
Görüşlerin bir ictihadsa,
YANLIŞ.
o kadar.
Siz duymamış olabilirsiniz
Ya da Şii leri hiç dinden saymayabilirsiniz,
Sünniler nasıl Veda hutbesinde bırakılan iki şeyin KUr'an ve sünnet olduğuna iman ediyorlarsa
Onlar da bırakılan iki şeyin Kur'an ve Ehli Beyt olduğuna iman etmişlerdir.

Korunmuş olan Zikr dir Hicr-9 da geçer.
Zikr ise Kur'andır.
Zira hadislerde bir sürü nitelik farklılığı var..
Mürsel hadis, hasen hadis, sahih hadis, kudsi hadis...
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Mahmut abi şimdi senin oralarda ezan vakti girmiştir ya sormadan edemedim.. bak bizi atelerin işine yarayacak bir çelişki buldum.. buyur sen cevapla .. bu ayet MEAL lerini vermişsin..

Fetih 23
Allah’ın öteden beri olagelen sünneti böyledir. Allah’ın sünnetinde asla bir değişiklik bulamazsın.

Rum 30
Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler

Hz. Musa meselesini bilirsin.. hani şu iç yağları meselesi.. Eğer anladı isen yorumun nedir..?? şimdi burada bir çelişki mevcut değil mi.. Oradan Hz.Adem ile irtibat kuracağım merakın olmasın.. selametle..
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Hz. Musa meselesini bilirsin.. hani şu iç yağları meselesi.. Eğer anladı isen yorumun nedir..?? şimdi burada bir çelişki mevcut değil mi.. Oradan Hz.Adem ile irtibat kuracağım merakın olmasın.. selametle..
İki konuyu kıyas etmen nitelik bakımından çok yavan kalmış.
Musa As ın kavminin haddini bilmez tavırlarından dolayı Rabbimizin geçici bir süre onlara bazı nimetlerden yoksun kalmalarını istemesi ile
Bütün insan neslini ilgilendiren nesep-soy-sop karışması tamamen biribiriyle kıyaslanamayacak kadar apayrı olaylardır.
 

ıtri

Üye
Katılım
30 Ağu 2009
Mesajlar
1,235
Tepkime puanı
153
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Ankara
Siz duymamış olabilirsiniz
Ya da Şii leri hiç dinden saymayabilirsiniz,
Sünniler nasıl Veda hutbesinde bırakılan iki şeyin KUr'an ve sünnet olduğuna iman ediyorlarsa
Onlar da bırakılan iki şeyin Kur'an ve Ehli Beyt olduğuna iman etmişlerdir.

Korunmuş olan Zikr dir Hicr-9 da geçer.
Zikr ise Kur'andır.
Zira hadislerde bir sürü nitelik farklılığı var..
Mürsel hadis, hasen hadis, sahih hadis, kudsi hadis...


Ben duymadım,siz duyduysanız kaynak vaya kişileri yazabilirsiniz.
Yalnız şiiler diye toptan yazmayın, birkaç isim verin.
Herhangi bir kimseyi,zümreyi,kitleyi müslüman sayma-saymama gibi bir lüksüm yok.
Allah'ın geniş rahmetini daraltmak bana düşmez.Yalnız,
Sorularımın tamamına net cevap vermemişsiniz.

Korunmuş olmak ayrı, Bir haberin-hadisin doğru olması farklı şeyler.
"Mütevatir hadis" ne demek bilirsiniz herhalde.
İşte bu veda haccı 120 bin sayısı ile en sağlam mütevatir kaynaktır.
 

Mahmut Akar

Asistan
Katılım
9 Mar 2007
Mesajlar
444
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kocaeli
Web sitesi
www.tefsirdersi.com
Kaynak; Tebyan.net

Ben duymadım,siz duyduysanız kaynak vaya kişileri yazabilirsiniz.
Yalnız şiiler diye toptan yazmayın, birkaç isim verin.
Herhangi bir kimseyi,zümreyi,kitleyi müslüman sayma-saymama gibi bir lüksüm yok.
Allah'ın geniş rahmetini daraltmak bana düşmez.Yalnız,
Sorularımın tamamına net cevap vermemişsiniz.

Korunmuş olmak ayrı, Bir haberin-hadisin doğru olması farklı şeyler.
"Mütevatir hadis" ne demek bilirsiniz herhalde.
İşte bu veda haccı 120 bin sayısı ile en sağlam mütevatir kaynaktır.
Size Şia kaynaktan bir alıntı vereyim de mütevatir hadisin ne hallere geldiğini görünüz


Peygamber kendisiyle beraber hareket edenlere durma emri verdi. İleri gidenler geri döndü, geri kalanlar gelip peygambere kavuştu. Hz. Peygamber öğlen namazını kıldıktan sonra deve cihazlarından oluşan yüksek bir yere çıkarak veda hutbesini yüksek sesle okudu:
“…Ey insanlar! Hakkın davetine icabet etmem yakındır… Aranızda iki değerli emanet bırakıyorum; biri Allah’ın kitabı ve diğeri itretim; Ehl-i Beytimdir. Allah bana bu ikisinin asla bir birinden ayrılmayacağını haber vermiştir…” Daha sonra Hz. Ali’nin elini tutup yukarı doğru kaldırarak onu, kendisinden sonraki imam ve halife olarak tanıttı ve üç defa şöyle buyurdu: “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.” Daha sonra yüce Allah’ın dergahına el kaldırarak şöyle arz etti: “Allah’ım! Ali’ye dost olana dost, düşman olana düşman ol. İlahi! Ali’ye yardım edene yardım et. Onun düşmanlarını hor ve hakir eyle. Onu hakkın odağı kıl.” Daha şöyle buyurdu: Şimdi vahiy meleği geldi ve bana bu ayeti bildirdi . “Bu gün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı beğendim.”Bu tarihi olay el Gadir isimli eserin birinci cildinde Şia ve Sünni kaynaklarından genişçe aktarılmıştır.

http://www.tebyan.net/index.aspx?pid=50751&KEYWORD= veda
 
Üst