Üsve-i Hasene En Güzel İnsan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı 21/05/2008 çarşamba


Bir başka rivâyette Hz. Ömer, Peygamber -aleyhisselâm- 'ın vücûdunda,

yattığı hasırın izlerini görünce ağlamış,

Efendimiz'in niçin ağlıyorsun, sorusuna da:

– Ya Resûlallâh! Kisra ile Kayser'in ne şekilde yaşadığı malûm!

Hâlbuki sen Allâh'ın Resûlü'sün, demiş, bunun üzerine Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“Dünyanın onların, âhiretin de senin olmasına razı değil misin?” buyurmuştur. (Müslim, Talâk, 31)

Hadîs-i şerîfte dünyanın sevk ve idaresi değil onun süsü, ihtişamı ve debdebesi kastedilmiştir.

Zîra isrâfa ve gösterişe kaçan her türlü yaşayış, İslâm'ın tasvip etmediği bir hayât tarzıdır.

devamı var
 

berika

Üye
Katılım
10 May 2008
Mesajlar
53
Tepkime puanı
1
Puanları
0
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı 21/05/2008 çarşamba


Bir başka rivâyette Hz. Ömer, Peygamber -aleyhisselâm- 'ın vücûdunda,

yattığı hasırın izlerini görünce ağlamış,

Efendimiz'in niçin ağlıyorsun, sorusuna da:

– Ya Resûlallâh! Kisra ile Kayser'in ne şekilde yaşadığı malûm!

Hâlbuki sen Allâh'ın Resûlü'sün, demiş, bunun üzerine Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“Dünyanın onların, âhiretin de senin olmasına razı değil misin?” buyurmuştur. (Müslim, Talâk, 31)

Hadîs-i şerîfte dünyanın sevk ve idaresi değil onun süsü, ihtişamı ve debdebesi kastedilmiştir.

Zîra isrâfa ve gösterişe kaçan her türlü yaşayış, İslâm'ın tasvip etmediği bir hayât tarzıdır.

devamı var

bu kıssa burda alperen ocaklarının sevgilistan programında anlatılınca daha bi mükemmelleşmişti.....paylaşım için Allah razı olsun....
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
amin berika kardeş cümlemizden yazanlarında ellerine sağlık
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı- 22/05/2008 perşembe


Hz. Ali, Fatıma -radıyallâhu anhâ- ile evlendiğinde, yataklarının bir koyun derisinden ibaret olduğunu söylemektedir. (İbn-i Mâce, Zühd, 11)

Efendimiz, bu durumdan şikâyetçi olan kızına, yalnızca sabır tavsiyesinde bulunmuştur. (Diyârbekrî, I, 412)

Bir keresinde de Peygamber -aleyhisselâm- Hz. Fâtıma'yı ziyârete gitmiş,

ancak evinin kapısının nakışlı bir kumaşla örtülü olduğunu görünce içeri girmeyerek geri dönmüştü.

Hatta; “Ben nerede, dünyâ ve dünyâlıklar nerede...” diyerek bu durumdan hoşlanmadığını ifâde etmiştir.

Bunun üzerine çok üzülen Hz. Fâtıma, örtüyü ne yapması gerektiğini sorduğunda Efendimiz, bir başka âileye vermesini söylemiştir. (Ebû Dâvûd, Libâs, 43)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı- 22/05/2008 perşembe


Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in mutfak eşyaları ve sofra biçimini,

ona küçük yaşlardan itibaren dokuz yıl hizmet eden,

Enes -radıyallâhu anh-'den dinleyelim; “Ben Allâh Resûlü'nün küçük sahanlarda yemek yediğini görmedim.

Ayrıca ona ince undan ekmek pişirildiğini ve yine onun (masa sehpa gibi) üzerine yemek konulan şeylerde yemek yediğini bilmiyorum.” Bu hadisi rivâyet eden Katâde'ye,

– Peki onlar neyin üzerinde yerlerdi? diye sorulduğunda o:

– Yer sofralarında yiyorlardı, demiştir. (Buhârî, Et‘ime, 8) 2

Bir başka rivâyette de, kendisine çanaklarda yiyecek ve içecek sunulmadığı belirtilen Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in yere oturduğu, sofrasının yere serildiği bildirilmektedir. (İbn-i Sa'd, I, 372)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı- 22/05/2008 perşembe


Yukarıda zikri geçen çanaklar, İran veya başka medeniyetlerin süslü ve kıymetli mamulleri olsa gerektir.

Allâh Resûlü krallar gibi ihtişamlı bir sofra yerine, sâde ve mutevâzi sofra tarzını tercih etmiştir.

Nitekim bir hadislerinde; “Ben sâdece bir kulum.

Kulun yediği gibi yer, içtiği gibi içerim.” ( Münâvî, II, 724) buyurmak sûretiyle, mütevâzi bir hayat yaşamak istediğini ifâde etmiştir.

Server-i Âlem Efendimiz'in ailesinin mutfak işlerine gelince, bu husûsta bâzı hizmetçilerin zaman zaman yardımda bulundukları görülmekle birlikte, yemeklerini genellikle vâlidelerimiz pişirirlerdi. (Hamidullah, II, 1078)

Meselâ Hz. Safiye çok güzel yemek yapardı.

Hz. Âişe; “Onun gibi yemek yapanı görmedim.” demiştir. (Ebû Dâvûd, Buyû', 89) Âişe vâlidemiz bir gün “harîra” denen bir çorba pişirmiş ve orada bulunan Hz. Sevde'ye de yemesini teklif etmişti.

Onun olumsuz cevap vermesi üzerine, Âişe bu yemekten Sevde'nin yüzüne bulaştırmış,

o anda Resûlullâh'ın teşvikiyle Sevde vâlidemiz de aynı şeyi yaparak mukâbele etmiş, Efendimiz ise bu olay karşısında sâdece gülümsemişti. (Heysemî, IV, 315-316)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı- 25/05/2008 pazar


Peygamber -aleyhisselâm- evde âilesinin işleriyle yakından ilgilenirdi.

Muhtelif zamanlarda Hz. Âişe'ye, Efendimiz'in evde ne ile meşgul olduğu sorulduğunda:

- Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- de bir beşerdi.

Elbisesini diker, koyunlarını sağar, kendi işlerini yapardı. (İbn-i Hanbel, VI, 256)

- O, evinde sizler gibi ayakkabısını tamir eder, elbisesini dikip yamardı. (İbn- i Hanbel, VI, 106)

- Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem- evinde ailesinin işleriyle meşgul olurdu.

Ezânı duyunca da hemen namaza çıkardı (Buhârî, Nafakât, 8), cevaplarını vermiştir.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı- 25/05/2008 pazar


Bununla birlikte Peygamberimiz'e hizmet eden,

hatta bazen kapısında muhafızlık veya hâciplik yapan kimseler de bulunmuştur.

Meselâ Heysem bin Nasr isimli sahâbî Nebî -sallallâhu aleyhi ve sellem-'e hizmette bulunduğunu,

bir ara kapısında nöbet beklediğini ve Ebû Heysem'in kuyusundan kendisine tatlı su getirdiğini anlatmaktadır. (İbn-i Hacer, İsâbe , III, 615)

Rebîa bin Ka'b el-Eslemî de şöyle der; “Allâh Resûlünün kapısında geceler, ona abdest suyunu verirdim.

Gece bir müddet; “Semiallâhu limen hamideh.” bir müddet de; “Elhamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.” dediğini duyardım. (İbn Sa'd, IV, 313)

Bir başka rivâyette aynı sahabî, bu olayı şöyle anlatır; “Resûlullâh'la birlikte geceler,

ona abdest suyunu ve ihtiyacı olan şeyleri getirirdim.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı- 25/05/2008 pazar

Bir gün Allâh Resûlü:

“– Benden istediğini dile!” buyurdu. Ben:

– Cennette seninle arkadaş olmayı dilerim, dedim. Efendimiz:

“– Başka bir şey istesen olmaz mı? ” buyurdu. Ben ise:

– Dileğim ancak budur! dedim. Bunun üzerine Allâh Resûlü:

“– Öyleyse çokça secde ederek kendin için bana yardımcı ol!” buyurdu. (Müslim, Salât, 226)


Enes -radıyallâhu anh-'in şu sözü de meşhurdur:

“Allâh Resûlü'ne dokuz yıl hizmet ettim.

Ancak o, hiçbir zaman yaptığım bir şey için, bunu niçin yaptın; yapmadığım bir şey için de, bunu niçin yapmadın, demedi.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 1)

Abdullâh bin Mesûd -radıyallâhu anh-, Efendimiz'in hizmetinde bulunur;

uyuduğunda uyandırır, ayakkabılarını giydirir, yalnız başına bir yere çıktığında da ona mihmandarlık yapardı. (İbn Sa'd, III, 153)

devamı var
 

İsr@

hizmet erbabı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
3,080
Tepkime puanı
62
Puanları
0
Yaş
44
Konum
KOCAELİ
Rabbim bizlerede cennette peygamber efendimize hizmet edebilmeyi nasip eylesin...
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı-30/05/2008 cuma

Resûl-i Ekrem Efendimiz, insanlarla kendi arasında irtibat sağlayan özel bir aracı bulundurmazdı.

Ancak husûsî işleriyle meşgul olduğu vakitlerde, bazen kapıda hâcipler bulunur ve bu gönüllü vazîfeliler zaman zaman değişirdi.

Bunlar arasında, Efendimiz'in âzâd ettiği Enese ve Rabah el-Esved adlı sahâbîler de mevcuttu. (Buhârî, Cenâiz, 32; İbn Hacer, İsâbe , I, 75, 502)

Fahr-i Kâinât Efendimiz, umumiyetle iki hususta işlerini hiç kimseye tevdî etmezdi.

Bunlar, gece namaza kalktığında abdest suyunu dökmek ve sadaka isteyene sadaka vermekti.

O, sadakayı fakire bizzat kendi eliyle verirdi. (İbn-i Sa'd, I, 369; İbn-i Ebî Şeybe, I, 178) Abdullâh bin Abbâs -radıyallâhu anh- anlatıyor:

Peygamber -aleyhi's-salâtü ve's-selâm- ne abdest suyunu ne de vereceği sadakasını kimseye yük etmezdi.

Abdest suyunu hazırlar, sadakasını bizzat verirdi. (İbn-i Mâce, Tahâret, 30)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN EVİNDEKİ SÂDE HAYÂTI -devamı-30/05/2008 cuma

Hulâsa, Efendimiz, halkın pek çoğunun fakir olduğu bir toplumda, kendisi zengin bir hayat sürmeyi tercih etmemiştir.

Onun evinin yapılış tarzı, içerisindeki eşyâları ve elinden geldiği kadarıyla kendi işini kendi yapması,

bizlere sâde ve mütevâzî bir hayât sürme hususunda, ne güzel bir örnektir.

Zîrâ bu durum, onun tebliğ ettiği İslâm'ın bir gereğiydi.

Temsil ettiği dâva, varlık içinde yokluğu tadabilmeyi, diğergamlığı; başkası için yaşamayı tavsiye ediyordu.

Dolayısıyla o, söz konusu emir ve tavsiyeleri,

öncelikle kendisi yaşayarak, bütün zamanlar ve mekânlar için bir örnek olmuştur.

Dipnotlar:
1.Haz­ret-i Âi­şe -ra­dı­yal­lâ­hu an­hâ- der ki:
“Mekke'de Ku­reyş­li­le­re, se­rîr üze­rin­de uyu­mak­tan da­ha hoş bir şey yok­tu. Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-, Me­dî­ne'ye gel­di­ği ve Ebû Ey­yûb'un evi­ne in­di­ği za­man, ona:
“– Ey Ebû Ey­yûb! Si­zin bir se­rî­ri­niz yok mu?” di­ye sor­du. Ebû Ey­yûb -radıyallâhu anh- de:
“– Yok val­lâ­hi.” de­di. En­sâr­dan Sa'd bin Zü­râ­re, bu­nu ha­ber alın­ca, Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-'e di­rek­le­ri saç ağa­cın­dan ya­pıl­mış, üze­ri ke­ten lif­le do­kun­muş ve ha­sır ile kap­lan­mış bir se­rîr gön­der­di. Efendimiz, evi­ne ta­şı­nın­ca­ya ka­dar onun üze­rin­de is­ti­ra­hat et­miş, ken­di evi­ne ta­şın­dı­ğın­da da ve­fât­la­rı­na ka­dar o se­rî­ri kul­lan­mış­tı.
Ra­sû­lul­lâh -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem-, vefât ettiğinde bu se­rî­rin üze­ri­ne ko­nu­la­rak yı­ka­nıp ke­fen­len­miş ve bu se­rîr üze­rin­de iken cenâze namazı kı­lın­mış­tı. Halk, ölü­le­ri­ni ta­şı­mak üze­re onu, biz­den is­ter­ler ve onun­la te­ber­rük eder­ler­di. Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer'in ce­nâ­ze­si de onun üze­rin­de ta­şın­mış­tı.” (Be­lâ­zü­rî, I, 525)
2.Peygamber Efendimiz yaşadığı mütevazi ve zâhidâne hayat sebebiyle bu tür yiyecekleri yememiş ve yine lüks sofra malzemelerini kullanmaktan imtinâ etmiştir. Fakat Efendimiz'in bu tavrı, bunların kullanılmasının haram olduğunu göstermez. Zîrâ hadiste sâdece bir durum tesbiti yapılmıştır.

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN GİYİM KUŞAMI ( SARIĞI ) 30/05/2008 CUMA

Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- umumiyetle başına, “kalansuve” adı verilen bir külâh üzerine sarığını sarar ve ucunu da iki omuzu arasına sarkıtırdı. (Tirmizî, Libâs, 12)

Allâh Resûlü, sarığı dâimî olarak kullanır ve bunu meleklerin de kullandığını belirtirdi.

Efendimiz Miraç'ta meleklerin çoğunu sarıklı şekilde görmüştür. (Heysemî, V, 120) 1

Fahr-i Kâinât Efendimiz çoğunlukla beyaz renkli sarık kullanırdı.

Zâten o, ümmetine bilhassa beyaz renkli giysileri tavsiye etmekteydi. (Tirmizî, Edeb, 46)

Mekke'nin fethi sırasında ve fetihten sonra yaptığı bir konuşmada ise başında siyah renkli bir sarık bulunduğu rivâyet edilmektedir. (Müslim, Hac, 451)

Ayrıca, Resûlullâh'ın sarığını bazen za'feranla (sarı, safran rengine) boyadığı da olurdu. (İbn-i Sa'd, I, 452; İbn-i Ebî Şeybe, V, 160)

Hadislerden anlaşıldığı gibi Efendimiz sarık kullanmada bile sâdeliğe riâyet etmektedir.

http://www.usveihasene.com

Dipnotlar:
1.Allâh Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in dâimâ başı örtülü bulunduğu ve namazlarını böyle kıldığı bilinmektedir. Bu sebeple fakihlerimiz namazda tembellik veya önem vermeme sebebiyle başı açık bulundurmanın mekruh olduğunu söylemişlerdir. Zîrâ bu Peygamber Efendimiz'in tatbik ettiği fiilî bir sünnetidir. Âyet-i kerimede mescidlere giderken giyilmesi emredilen zinete, erkeklerin başlarını örtmesi de dâhildir. Bu bakımdan namazda takke giyilmesi bütün mezheblere göre müstehap kabul edilmiştir. Dolayısıyla namazda başı, secdeye engel olmayacak şekilde takke ve benzeri uygun bir örtü ile örtmek daha faziletlidir. Hatta secdede iken baştan düşen takkenin fazla hareket yapmadan tekrar giyilmesi bile tavsiye edilmiştir. Ancak bir özür sebebiyle veya alçak gönüllülük ve huşû maksadıyla baş açık kılınabileceği de söylenmiştir. (Kevserî, s. 258-259; Hamdi Döndüren, s. 270-271)
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN GİYİM KUŞAMI ( ELBİSESİ ) 30/05/2008 CUMA

Sevgili Peygamberimiz'in üzerine giydiği elbisesi umumiyetle iki parça idi.

Belden yukarı giyilene “ridâ”, belden aşağı giyilene ise “izâr” denilmektedir. (İbn-i Sa'd, I, 452)

Bu elbise için hadislerde, sevbân (iki parça giysi) tabiri de kullanılmaktadır. (Ebû Dâvûd, Libâs, 19)

Ancak, Resûl-i Ekrem'in giymeyi en çok sevdiği elbisesi, “kamîs” denilen ve ayaklara kadar uzanan bir gömlektir. (Ebû Dâvûd, Libâs, 3)

Bunun yanında onun, gerektiği zaman normal elbisesi üzerine cübbe ve hırka nev'inden kıyafet giydiği de olurdu. (İbn-i Sa'd, I, 450, 451, 453, 461)

“Sirval” denen ve şalvara benzeyen bir giysinin, Efendimiz tarafından giyildiği rivâyet edilmektedir. (Heysemî, V, 121)

Allâh Resûlü'nün özel günlere has bâzı kıyafetleri de bulunmaktaydı.

Nitekim, bilhassa Cuma ve bayramlarda giyindiği kırmızı bir cübbesi yanında, muhtelif beldelerden gelen heyetleri karşılamak üzere kullandığı, Hadramut mâmulü bir elbiseden de bahsedilir. (İbn-i Sa'd, I, 451, 458) Yine

Efendimiz'in günlük elbisesi hâricinde geceye mahsus giyecekleri de vardı. (Hamidullah, II, 1077)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN GİYİM KUŞAMI ( ELBİSESİ ) -devamı- 01/06/2008 pazar


Fahr-i Cihân Efendimiz'in hangi cins mâmüllerden elbise giydiğine gelince; duruma göre pamuktan ve yünden yapılmış giyecekler yanında,

kalın kıldan dokunmuş elbise giydiği de olmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 5) Söz konusu elbiselerin renklerinin ise beyaz,

siyah, sarı, yeşil ve kırmızı gibi muhtelif renk ve desenlerde olduğu görülür. (İbn-i Sa'd, I, 449-456)

Ancak Fahr-i Kainât Efendimiz daha ziyade imkân nisbetinde beyaz giyinmeyi tercih ve tavsiye etmiştir. Zîrâ bir hadisinde:

“Beyaz renk elbise giyiniz. Çünkü beyaz elbise, temiz ve daha hoş görünümlüdür.

Ölülerinizi de beyaz kefene sarınız. ” (Tirmizî, Edeb, 46) buyurarak,

ümmetinin yalnızca dirilerine değil, ölülerine bile beyaz elbiseyi daha uygun görmektedir.

Ayrıca Allâh Resûlü mezkûr hadisiyle, bir elbisede öncelikle ve özellikle aranan şartın temizlik olduğuna dikkat çekmektedir.

Efendimiz, elbisesinde nâhoş kokuların bulunmasını da istemezdi.

Nitekim o, giydiği bir hırkayı, terleyip de yün kokusu hissedince, çıkarmıştır.

Bunu bize haber veren Hz. Âişe, Efendimiz'in dâima güzel kokulardan hoşlandığını bildirmiştir. (Ebû Dâvûd, Libâs, 19)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN GİYİM KUŞAMI ( ELBİSESİ ) -devamı- 01/06/2008 pazar


Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, kibre ve gurura götürecek veya aşırı derecede dikkat çekecek elbiseyi giyinmekten kaçınmıştır.

Bir keresinde o, Bizans Kralı tarafından hediye edilen oldukça göz alıcı ipek elbiseyi giymiş, ancak; “Bu sana gökten mi indirildi?” diyecek kadar sahâbenin dikkatini çeken bu giysiyi,

bir daha kullanmamış ve hediye olarak Necâşî Ashama'ya göndermiştir. (İbn Sa'd, I, 456, 457)

Allâh Resûlü başlangıçta ipek elbise giymiş, daha sonra ise kendisi bunu terk ettiği gibi ümmetinin erkeklerine de yasaklamıştır.

Ali -radıyallâhu anh- şöyle demiştir; “Allâh'ın Nebîsi birgün sağ eline bir ipek, sol eline de bir altın aldı ve şöyle buyurdu:

«– Bu ikisi, ümmetimin erkeklerine kesinlikle haramdır.»” (Ebû Dâvûd, Libâs, 11)

Diğer taraftan Resûl-i Ekrem Efendimiz, uzun süre kullandığı elbisesini bir kenara bırakarak yenisini giyme heveslisi olmamıştır.

Rengi soluk, eskimeye yüz tutmuş elbise yanı sıra yamalı olanını da giymiştir.

Nitekim hanım sahâbîlerden Kayle bint-i Mahreme diyor ki; “Ben Allâh Resûlü'nü gördüğümde o, za'feran ile boyanmış ve rengini atıp solmaya yüz tutmuş, çarşafa benzeyen iki parçadan müteşekkil bir kıyafet giymekteydi.” (Tirmizî, Edeb, 50)

Yine Hz. Âişe vâlidemizin ifâdesine göre, Efendimiz'in vefatı esnâsında üzerinde biri yamalı diğeri oldukça sert iki parçadan meydana gelen bir elbise bulunmaktaydı. (Müslim, Libâs, 35; Tirmizî, Libâs, 10)

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
ÇORAP VE AYAKKABILARI 01/06/2008 pazar
Efendimiz, imkânlar nisbetinde ve muhîtin şartlarına uygun olarak muhtelif çorap ve ayakkabı giyerdi. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 62; Tirmizî, Tahâret, 74)

Giydiği ayakkabı çeşitleri, “na'leyn” adı verilen sandal tipi pabuçla, “huffeyn” denen mest tipi ayakkabılardı.

Büreyde -radıyallâhu anh-'ın anlattığına göre, Habeş Necâşîsi, Efendimiz'e bir çift sâde ve nakışsız siyah mest hediye etmişti.

Allâh Resûlü bunları abdestli iken giymiş, daha sonra abdest alışında üzerlerine mesh etmiştir. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 60)

Ayrıca Dihyetü'l-Kelbî, Sevgili Peygamberimiz'e bir çift mest ile bir cübbe hediye etmiş, Efendimiz de bunları eskiyene kadar giymiştir. (Tirmizî, Libâs, 30)

Allâh Resûlü'nün “huff” diye zikredilen ayakkabıları, ikinci bir ayakkabı ile giyilen mest değil, tek başına giyilen potin cinsi bir giyecektir.

Bugün kullanılan mest ise, zamanla potinin abdest almayı kolaylaştırıcı hâle getirilmiş şekli olsa gerektir.

devamı var
 
Üst