Çoğu mesaj "tefekkürden ziyade felsefe yapmak" olmuş :laugh:
Alıntı:
ISLAMDA TEFEKKÜR
Bir şey hakkında iyice düşünmek, bir işin sonucunu hesaplamak anlamında terimdir.
İslâmî terminolojinin esasını teşkil eden Kur’ân-ı Kerîm’in çeşitli kelimelerle ifade ettiği ve çok sayıda âyette teşvikte bulunduğu düşünme eylemi, İslâm kültür tarihindeki entellektüel geleneklere hayat veren ve bu gelenekler içinde çeşitli açıklamaların konusunu teşkil eden insanî bir çabadır.
Arapça’da düşünmeyi ifade eden kelimelerin başında nazar, tefekkür, tedebbür, i‘tibâr ve taakkul (akl) gelmektedir. Asıl anlamı “gözle bakmak” olan nazar, “kalp gözüyle bakmak, düşünmek” mânasında kullanıldığı gibi “bir şey hakkında tefekküre dalmak, nazarî araştırmalarda bulunmak” anlamına da gelir. Fikr kökünden türeyen tefekkür de aynı anlamdadır (Lisânü’l-ǾArab, “nzr”, “fkr” md.leri). Buna göre nazar ve tefekkür “bir işin âkıbeti konusunda düşünmek”, tedebbür ise “bir işin sonucunu başından hesap etmek” anlamına gelir. Aynı kökten gelen tedbir, tedebbürün sonucu olarak “gereken önlemi almak” demektir. İ‘tibârın da tedebbürle hemen hemen aynı mânayı ifade ettiği anlaşılmaktadır. Düşünme, tedebbürde olduğu gibi geleceğe değil de geçmişe yönelikse tezekkür adını alır ve “hatırlama, anma” anlamına gelir. Zikir ve tezekkür sözlükte aynı anlamdadır ve “hem lisan ile anma hem de kalp ile hatırlama, akıldan geçirme” demektir
Diyanet islam Ansiklopedisi
....................
Kilit kavramlar: Teakkul, tefekkür, tezebbür ve tedebbür.
Bana sorarsanız Diyanetin İslam Ansiklopedisinde geçen bu izah fevkalade eksiktir, hatta bazı yerlerde aynı anlamdadır demiş! Ayıptır yahu! Bu eksiklik, bizim akademisyenlerin şartlanmışlığından ileri geliyor. Ben buna TREN YOLU SİSTEMLİ DÜŞÜNMEYE ŞARTLANMIŞLIK diyorum. Bu bildiğiniz sığlık! Bu sığlığı kırmak o kadar zor ki!.. Ancak murakabe ile elde edilecek birkaç boyutla düzelir bu, başka türlü düzelmez..
Bakın; teakkul, tefekkür, tezebbür ve tedebbür kavramları, yazının gelişinde olduğu gibi tek çizelge üzerinde değerlendirilmek zorunda değil. Yan yana konacak kavramlar değil bunlar. Bu yüzden kategori ilmini bilmek çok çok mühim. Zira kategorilendirirken niteliklerin birbiriyle olan ilişkisine bakarsınız, buradan alt alta, yan yana bir çizelge çıkartırsınız. Bazen öyle olur ki soğan zarı gibi iç içedir, bazen ip gibi birbirine ulaklıdır. Hatta birbirinden beslenen şekilde olabileceği gibi bir ağacın dalları gibi ta kökten başlayıp ana gövdeden dallanacak şekilde olabilir.. Bu metaforların her birisi başlı başına kategori şablonudur. Cehalet o kadar diz boyu olmuş ki sığ düşünmenin adına KATEGORİK DÜŞÜNMEK diyorlar yahu! Kafaya bak?!..
Dolayısıyla felsefe diye ayrılan ve tefekkürle çatıştırılan kavram, sanıldığı kadar tefekkürden bağımsız değildir. Buna benzer bir şey de bilimle dini çatıştırmak! Bilimin dinle çatışabilmesi için İman ve Küfür başlıklarının alt kategorilerine ait kavramlar olması gerekir. Soruyorum; bilim, küfür müdür? Değildir. O halde dinle niye çatışsın ki? Bilim üretenlerin kafir olması bilim kavramının niteliğini değiştirmez!
Görüldüğü gibi sağlıklı tartışmaların yürütülebilmesi için sağlıklı düşünen insanlar gerek. Hani bir moda var, derler ya tartışa tartışa olgunluğa ulaşacağız. O olgunluğa ulaşmak, cahillerin tartışmasıyla olmaz. Bugün türk medyasında hatta akademyasında yürütülen tartışmaların hepisi körlerle sağırların kavgasıdır ve asla olgunluk üretecek nitelikte değildir. Bilakis fitne üretiyorlar.. Bir delinin kuyuya attığı taşı 40 akıllının çıkartmaya çalışmsı bile bizimkilerin yürüttüğü tartışmaların yanında erdemdir.. Genel olarak zihinler o kadar kirlenmiş ki aklı selim konuşanların dilinden anlamıyorlar. Çünkü ortada iletişim için gerekli olan nitelikli bir dil yok!