Sokrates NEDEN'in, Kant ise NASIL'ın önünü açtı.. Gazali NEDEN sorusu üzerine bina edilmiş bir felsefeyi eleştirdi. Buna karşın Kant, Sokrates'i eleştirdiği gibi bir reçete sundu ve dedi ki, neden'in cevabı yoktur o halde bizler nasıl'a odaklanmalıyız. Batı düşüncesinin temelini işte bu değişime dayanır.. NASIL!!!! Dünya neden var oldu, yerine Dünya nasıl var oldu? İnsan neden var oldu, yerine, insan nasıl var oldu/oluyor? Bu küçücük değişim, 300 yılda nelerin oluşmasına sebep oldu yahu! Bilim resmen fırladı ayyuka çıktı..
Şimdi bu tartışılıyor. Evet, nasıl'a odaklandık, bununla ilerliyoruz ama bu her şeye rağman NEDEN sorusuna bir cevap vermiyor. Ne olacak şimdi?
İnsanoğlunun varlığını idame ettirecek ve huzur verecek olan arayış, NASIL'da mıdır yoksa NEDEN'de midir? NASIL arayışı güce tapmayı beraberinde getirdi, insanı tanrılaştırdı, tanrılaşan insan yalnızlaştı, yalnızlaşan insan tanrılığını tatmin etmek için daha çok icad etti ve üretti... Baktı gene tatmin olmuyor, intihara doğru bir yol almaya başladı. NASIL sorusundan giden bir düşünce, sonunda insanlığın sonunu getirecektir..
Peki, İslam ne diyor? Hem NEDEN'den git, hakikate kavuş, ve O'na teslim ol; bu teslimiyetle birlikte hakikat adına aklını NASIL'da koştur.. İnsanlığı kurtaracak olan reçete budur. Tek cümle ile özetlersek: Hakikate rağmen Firavun gibi BEN TANRIYIM deme!! Hakikatin konuşan dili olup Mansur gibi ENEL HAKK de!.. İnsanık bu düşünce şablonuna geçmezse yok edecek ve yok olacaktır.. Bu felsefenin kitaplarını biz yazabilriz ve bu noktadan çıkışla yeni bir çağın kavramlarını, ağlarını, bağlarını ve bağlamlarını örgüleyebiliriz. Arı gibi çalışmak lazım..
Vesselam
DostunDostu