Şeriatı Kimler İstemez?

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Şer'i hükümlerde öncelikle usul-ü fıkıh usul-ü hadis ve nasların delilleriyle şeriat uygulanır.Bunlar kanunlaştırılarak resmiyete dökülür.Hiçbir kimse ve devlet başkanı bile kendi kafasına göre fetva çıkarıp uygulatamaz.Bunlar çok derin meselelerdir.İslam şurasında bunlar enine boyuna tartışılıp hüküm çıkarılır.Nitekim Osmanlı'da ki şeyhülislamlar böyle hareket ederlerdi.Sonrasında çıkan hükümlerle padişahın fermanına imza atarlardı.

Hukuki-Islamiye-ve-Istilahati-Fikhiyye-Kamusu-8__59708201_0.jpg
inc_img.asp


"Hukuki İslamiye ve Islahatı Fıkhiyye Kamusu" Merhum Ömer Nasuhi Bilmen hocaefendinin eseridir.8 cilttir.

Bu ciltler bende şu anda var.Muhteviyatında geniş teferruatlı şer'i hükümler vardır ki herkes bunu anlayamaz.Merak ettiyseniz kitapçılardan bulabilirsiniz.Grameri ağırdır.Latince yazılmış ama Osmanlıca sözcükler vardır.Ayet ve hadislerle geniş açıklamaları var..Sağlam ve güvenilir kaynaklardandır.Bu eser 18 sene evvel rahmetli babamdan bana yadigar kalmıştır.



Yukarıda belirttiğim kelime ve kavramların tarifini ben yapayım:

ŞERİAT : Kur'anda bildirilen bazı belirli durum ve olaylar ve bu
olaylar için belirtilmiş müeyyidelerdir.

ŞER'İ HÜKÜM : Kur'anda çok genel olarak verilmiş bulunan hüküm
ve müeyyidelerin mütehassıs KİŞİLER TARAFINDAN tafsilatlandırılarak bir kanuni hükün haline getirilmesidir.

İSLAMİ HUKUK : İslam ülkelerinin yönetilebilmeleri için gerekli
hukukun ve bu hukuka ait kanunların MÜTEHASSIS KİŞİLERCE
kur'ana ve islam dinine ters düşmeyecek ,uygun tarzda
hazırlanmasıdır.

Buradan şu noktayı çok iyi anlamalıyız :

Kuranda belirli davranışlar için bildirilmiş hükümler bir hukuk
maddesi değildir.
Ayetin bildirimi bir kanun maddesi gibi uygulanabilme özelliğine
sahip değildir.

Kur'an belirli davranışlar için sadece yapılması gerekli olanı yani
amacı bildirmiş ve kur'andaki amacı sağlayacak şekilde tafsilatlı kanunlar hazırlanmasını talep etmiştir...

Bir örnek olarak hırsızlık konusunu ele alırsak:
Kur'anda hırsızlık konusu tek ayettir ve:
Hırızlık yapan kadın ve erkeğin elini kesin. Der.

Kur'anda bulunan bu ayet bize hırsızlığın bir suç olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini bildirmektedir.

Hırsızlığın çeşidi, hırsızlığı yapan kişinin durumu,hırsızlık yapılan
mal miktarı,hırsızlık yapılmasının sebepleri göz önüne alınarak
belki 300-500 madde olabilecek hırsızlık kanunu hazırlanması
gereklidir. Kur'anda istenen de budur....

Buradan şu noktaya geliyoruz ki...

Allahın kanunları, kulun yaptığı kanunlar diye bir şey yoktur.
Bu tür beyanlar kandırmacadır...

Şeriat isteriz diye de bir şey yoktur , İsteyemezsiniz çünkü şeriat
kuranda zaten mevcuttur....

İslamdaki tüm kanunlar insanlar yani kullar tarafından
hazırlanacaktır,ancak kur'ana ve islama uygun olacaktır.....
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
ALLAH ve Resûlu’ne yanaşır gibi olup da şeriatı reddetmeye kalkışanların “güneşe evet ama ışığına hayır!” derecesinde bir abes temsil edici tımarhanelikler veya fikir yankesicileri olduğunu sen ispat edeceksin!

önce sen şeriatın ne olduğunu öğren
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0




Yukarıda belirttiğim kelime ve kavramların tarifini ben yapayım:

ŞERİAT : Kur'anda bildirilen bazı belirli durum ve olaylar ve bu
olaylar için belirtilmiş müeyyidelerdir.

ŞER'İ HÜKÜM : Kur'anda çok genel olarak verilmiş bulunan hüküm
ve müeyyidelerin mütehassıs KİŞİLER TARAFINDAN tafsilatlandırılarak bir kanuni hükün haline getirilmesidir.

İSLAMİ HUKUK : İslam ülkelerinin yönetilebilmeleri için gerekli
hukukun ve bu hukuka ait kanunların MÜTEHASSIS KİŞİLERCE
kur'ana ve islam dinine ters düşmeyecek ,uygun tarzda
hazırlanmasıdır.

Buradan şu noktayı çok iyi anlamalıyız :

Kuranda belirli davranışlar için bildirilmiş hükümler bir hukuk
maddesi değildir.
Ayetin bildirimi bir kanun maddesi gibi uygulanabilme özelliğine
sahip değildir.

Kur'an belirli davranışlar için sadece yapılması gerekli olanı yani
amacı bildirmiş ve kur'andaki amacı sağlayacak şekilde tafsilatlı kanunlar hazırlanmasını talep etmiştir...

Bir örnek olarak hırsızlık konusunu ele alırsak:
Kur'anda hırsızlık konusu tek ayettir ve:
Hırızlık yapan kadın ve erkeğin elini kesin. Der.

Kur'anda bulunan bu ayet bize hırsızlığın bir suç olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini bildirmektedir.

Hırsızlığın çeşidi, hırsızlığı yapan kişinin durumu,hırsızlık yapılan
mal miktarı,hırsızlık yapılmasının sebepleri göz önüne alınarak
belki 300-500 madde olabilecek hırsızlık kanunu hazırlanması
gereklidir. Kur'anda istenen de budur....

Buradan şu noktaya geliyoruz ki...

Allahın kanunları, kulun yaptığı kanunlar diye bir şey yoktur.
Bu tür beyanlar kandırmacadır...

Şeriat isteriz diye de bir şey yoktur , İsteyemezsiniz çünkü şeriat
kuranda zaten mevcuttur....

İslamdaki tüm kanunlar insanlar yani kullar tarafından
hazırlanacaktır,ancak kur'ana ve islama uygun olacaktır.....

Yukarıda ki mesajımda ve göstermiş olduğum eserde sizin dediklerinizin hepsinin detayları mevcuttur.Anlaşılan o ki siz şeriattan korkuyor ve onu sevmiyorsunuz.Eh, ne yapalım bu kafayla sittin sene laik düzen sayesinde bu toplum asla iflah olamayacağa benziyor.Allah size basiret versin.Allah'ın kanunları rafa kaldırmak için bize gönderilmemiştir.Onda hayat vardır.Bu sadece adam öldürmekle ilgili olanıdır.Günümüzde bu ayete göre hareket edilmiş ve kanunlaştırılmış olsaydı kimse haksız yere adam öldürmeye teşebbüs edemezdi.Diğerlerini anlatmayacağım..Aşağıda ki ayet bizi teyid etmektedir.

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَاْ أُولِيْ الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn

BAKARA SURESİ-179. Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.

ELMALILI HAMDİ YAZIR TEFSİRİ


179-Bunun için kısasın güzelliklerini açıklama hususunda buyuruluyor ki: Size kısas yazıldı ve sizin için kısasta büyük bir hayat vardır, ey akıl sahipleri!. Bu bakımdan kısası, Allah'ın adaletine ve merhametine yaraşmayan kötü bir şey zannetmeyiniz de "Kısasta büyük bir hayat vardır." beliğ vecizesini aslî kanun tanıyınız.Bunu böyle tanıdıktan sonra af ile muamele ederseniz çok büyük bir fazilet olur. Aksi halde Araplar'ın yaptığı gibi kısas hududunu aşarak öldürmekle karşılık vermek ve diğer işkence ve azaba başvurmak, nasıl bir zulüm ve cinayet ise, adam öldürmeye karşı, Allah'ın hükmü yalnız aftır, demek de insanlıktan hayat hakkını çekip alacak büyük bir cinayet olur.Kısas, hayat hakkının ve canı korumanın gereğidir. Kısasın meşru oluşunda akıl sahibi olan insanlar için büyük bir hayat vardır. Affın kıymeti de buna bağlıdır. Gerçi kısasın kendisi, bir hayatı yok etmektir ama, aynı zamanda haksız yere bir hayatı yok etmeye karşı, hayatın zıddı olan kısasın meşru oluşu da hayatın ve yaşama hakkının en büyük müeyyidesidir. Şöyle ki:

1- Önce bu, hem katil olmak isteyecek kimse, hem de öld ürülmesi istenen kimse hakkında kuvvetle hayatı korumaya sevketmektedir. Çünkü katil olmak isteyen kimse, öldürürse ve öldürdüğünde kendisinin de öldürülmeyi hak edeceğini bilirse akıl gereği olarak, öldürmekten vazgeçer. Böylece hem kendisi hayatta kalır, hem de karşısındaki.

2- Bunda, ikisinden başka genel toplumun yaşama hakkını da güvenceye alma vardır. Çünkü bu şekilde öldürmenin önüne geçilmesi, bu ikisinden başka, bunlarla uzaktan yakından ilgili olması düşünülen insanların da hayatlarının devamına ve güvenliğine bir garantidir. Zira bir öldürme olayı, öldürenle öldürülenin yakınları arasında düşmanlık ve fitneye, bu da büyük çarpışmalara (kan davalarına) sebep olabilir.
Akıl sahipleri için, bu öldürmeye engel olacak olan haklı kısasın meşruluğu, bütün bu fitnelerin ve heyecanların önüne geçeceği için, toplumun yaşamasına sebep ve yaşama hakkına garanti olur. Bu faydalar ise, haklı bir kısas şeklinde olmayan saldırgan öldürmelerde ve affın mecburiyeti takdirinde mevcud değildir.İşte kısasın meşruluğu, bu kadar önemli bir yaşama sebebi olduğu gibi, bu "Kısasta büyük bir hayat vardır." vecizesi de belağatın en yüksek derecesine ulaşmış, özlü bir îcâz ve îcâz kanunudur. Bunun, büyük bir mânâ topluluğunu, son derece özlü bir şekilde if ade edivermiş olduğunda Arab edebiyatçıları ve Beyan ilmi âlimleri ittifak etmişlerdir. Çünkü bundan önce Araplar'ın bu konuda bazı vecizeleri vardı. Bunlardan bazıları şunlardır:

a) "Bir kısım insanları öldürmek, toplumu diriltmektir." Yine:

b) "Öldürmeyi çok yapınız ki, öldürme azalsın." derlerdi.
Bu gibi vecizeler arasında en güzel saydıkları da şu idi:

c) "Öldürme, öldürmeyi yok eder. Yani öldürmeyi en çok ortadan kaldıran şey, yine öldürmedir."
Halbuki "Kısasta büyük bir hayat vardır." prensibinin bundan da birçok yönlerden daha fasih (fesâhatli) ve daha beliğ (belağatlı) olduğu açık ve üzerinde ittifak edilmiş bir husustur. Şöyle ki:1- Önce, hepsinden daha kısa ve özlüdür.2- Tekrardan uzaktır.

3- Bunda Bedî' ilminde "tıbak" denen tezat sanatı, "kısas" ve "hayat" kelimeleriyle en güzel ve makul bir tarzda tatbik edilmiş olduğu halde, diğerleri görünürde makul olmayan, imkansız bir çelişki suretindedir.
Öldürmenin yokluğu, öldürmeye; öldürmenin çokluğunun, öldürmenin azlığına sebep gösterilmesi, görünüş itibariyle, bir şeyi kendi yokluğuna sebep göstermek demektir. Bunda ise bazı zevklere göre bir şiir havası olsa bile hiçbir hikmet yoktur.

4- Kısas, öldürmeden bir yönüyle daha genel, diğer yönüyle daha özeldir. Geneldir; çünkü yaralamaları da içine almaktadır. Özeldir; çünkü her öldürmede kısas yapılmaz ve öldürmelerin her çeşidi, öldürmeye engel olmaz. Bilakis saldırı şeklindeki öldürmeler, fitneyi şiddetlendirerek karışıklığa sebep olur.
O halde "öldürme" kelimesi, ahd lâmı ile öldürmenin bir çeşidine yani kısasa tahsis edilmedikçe vecize sahih olmaz. Böyle olunca da kısasın yaralar kısmı haric kalır. Bu bakımdan "Kısasta büyük bir hayat vardır." ifadesi, bu açıdan üç yönden daha beliğdir. Çünkü her yönüyle sahihtir, açıktır, daha kapsamlıdır.

5- Yokluk, menfi bir gayedir. Hayat ise istenen müsbet bir gayedir. Öldürme işinin yokluğu, hayatın varlığını içine aldığından, tabii ki arzu edilir. Bundan dolayı âyet, asıl maksat olan müsbet gayeye delalet ettiği ve dikkati ona çevirdiği için pek yüksektir.

6- "hayat" kelimesi nekire (belirsiz isim) olarak ifade edilmiş bulunduğu için "tenvin-i tazim" ile hayatın bir nevi büyüğüne, yani kamu hayatına, ahiret hayatına ve hayat hakkının büyüklüğüne işareti kapsamaktadır. Diğerleri ise pek ilmî olan bu hukukî ve dinî sırdan mahrumdur.
İşte bunlar gibi daha birçok yönden bu Kur'ân vecizesinin, diğerlerine üstünlüğü, bu kadar geniş mânâsıyla i'câz haddindeki özlü ifadesiyle, Arap edebiyatçılarını büyüleyen sebeplerden biri olmuştur. Kısasın meşru oluşunun güzellikleri de Allah tarafından bu prensiple beyan buyurulmuştur.İşte böyle içine almış olduğu hayatî güzellikler ve maksatlar itibariyle çok önemli olan kısas, size farz kılınmıştır ki, korunabilesiniz, öldürmeden, kısası ihmal veya kötüye kullanmadan sakınıp, hayatınızı ve yaşama hakkınızı muhafaza edebilesiniz. Bu hayatta kötülükten sakınmakla ahiret hayatında kurtuluşa kavuşasınız.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Yukarıda ki mesajımda ve göstermiş olduğum eserde sizin dediklerinizin hepsinin detayları mevcuttur.Anlaşılan o ki siz şeriattan korkuyor ve onu sevmiyorsunuz.Eh, ne yapalım bu kafayla sittin sene laik düzen sayesinde bu toplum asla iflah olamayacağa benziyor.Allah size basiret versin.Allah'ın kanunları rafa kaldırmak için bize gönderilmemiştir.Onda hayat vardır.Bu sadece adam öldürmekle ilgili olanıdır.Günümüzde bu ayete göre hareket edilmiş ve kanunlaştırılmış olsaydı kimse haksız yere adam öldürmeye teşebbüs edemezdi.Diğerlerini anlatmayacağım..Aşağıda ki ayet bizi teyid etmektedir.

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَاْ أُولِيْ الأَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ
Ve lekum fîl kısâsı hayâtun yâ ulîl elbâbi leallekum tettekûn

BAKARA SURESİ-179. Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.

ELMALILI HAMDİ YAZIR TEFSİRİ


179-Bunun için kısasın güzelliklerini açıklama hususunda buyuruluyor ki: Size kısas yazıldı ve sizin için kısasta büyük bir hayat vardır, ey akıl sahipleri!. Bu bakımdan kısası, Allah'ın adaletine ve merhametine yaraşmayan kötü bir şey zannetmeyiniz de "Kısasta büyük bir hayat vardır." beliğ vecizesini aslî kanun tanıyınız.Bunu böyle tanıdıktan sonra af ile muamele ederseniz çok büyük bir fazilet olur. Aksi halde Araplar'ın yaptığı gibi kısas hududunu aşarak öldürmekle karşılık vermek ve diğer işkence ve azaba başvurmak, nasıl bir zulüm ve cinayet ise, adam öldürmeye karşı, Allah'ın hükmü yalnız aftır, demek de insanlıktan hayat hakkını çekip alacak büyük bir cinayet olur.Kısas, hayat hakkının ve canı korumanın gereğidir. Kısasın meşru oluşunda akıl sahibi olan insanlar için büyük bir hayat vardır. Affın kıymeti de buna bağlıdır. Gerçi kısasın kendisi, bir hayatı yok etmektir ama, aynı zamanda haksız yere bir hayatı yok etmeye karşı, hayatın zıddı olan kısasın meşru oluşu da hayatın ve yaşama hakkının en büyük müeyyidesidir. Şöyle ki:

1- Önce bu, hem katil olmak isteyecek kimse, hem de öld ürülmesi istenen kimse hakkında kuvvetle hayatı korumaya sevketmektedir. Çünkü katil olmak isteyen kimse, öldürürse ve öldürdüğünde kendisinin de öldürülmeyi hak edeceğini bilirse akıl gereği olarak, öldürmekten vazgeçer. Böylece hem kendisi hayatta kalır, hem de karşısındaki.

2- Bunda, ikisinden başka genel toplumun yaşama hakkını da güvenceye alma vardır. Çünkü bu şekilde öldürmenin önüne geçilmesi, bu ikisinden başka, bunlarla uzaktan yakından ilgili olması düşünülen insanların da hayatlarının devamına ve güvenliğine bir garantidir. Zira bir öldürme olayı, öldürenle öldürülenin yakınları arasında düşmanlık ve fitneye, bu da büyük çarpışmalara (kan davalarına) sebep olabilir.
Akıl sahipleri için, bu öldürmeye engel olacak olan haklı kısasın meşruluğu, bütün bu fitnelerin ve heyecanların önüne geçeceği için, toplumun yaşamasına sebep ve yaşama hakkına garanti olur. Bu faydalar ise, haklı bir kısas şeklinde olmayan saldırgan öldürmelerde ve affın mecburiyeti takdirinde mevcud değildir.İşte kısasın meşruluğu, bu kadar önemli bir yaşama sebebi olduğu gibi, bu "Kısasta büyük bir hayat vardır." vecizesi de belağatın en yüksek derecesine ulaşmış, özlü bir îcâz ve îcâz kanunudur. Bunun, büyük bir mânâ topluluğunu, son derece özlü bir şekilde if ade edivermiş olduğunda Arab edebiyatçıları ve Beyan ilmi âlimleri ittifak etmişlerdir. Çünkü bundan önce Araplar'ın bu konuda bazı vecizeleri vardı. Bunlardan bazıları şunlardır:

a) "Bir kısım insanları öldürmek, toplumu diriltmektir." Yine:

b) "Öldürmeyi çok yapınız ki, öldürme azalsın." derlerdi.
Bu gibi vecizeler arasında en güzel saydıkları da şu idi:

c) "Öldürme, öldürmeyi yok eder. Yani öldürmeyi en çok ortadan kaldıran şey, yine öldürmedir."
Halbuki "Kısasta büyük bir hayat vardır." prensibinin bundan da birçok yönlerden daha fasih (fesâhatli) ve daha beliğ (belağatlı) olduğu açık ve üzerinde ittifak edilmiş bir husustur. Şöyle ki:1- Önce, hepsinden daha kısa ve özlüdür.2- Tekrardan uzaktır.

3- Bunda Bedî' ilminde "tıbak" denen tezat sanatı, "kısas" ve "hayat" kelimeleriyle en güzel ve makul bir tarzda tatbik edilmiş olduğu halde, diğerleri görünürde makul olmayan, imkansız bir çelişki suretindedir.
Öldürmenin yokluğu, öldürmeye; öldürmenin çokluğunun, öldürmenin azlığına sebep gösterilmesi, görünüş itibariyle, bir şeyi kendi yokluğuna sebep göstermek demektir. Bunda ise bazı zevklere göre bir şiir havası olsa bile hiçbir hikmet yoktur.

4- Kısas, öldürmeden bir yönüyle daha genel, diğer yönüyle daha özeldir. Geneldir; çünkü yaralamaları da içine almaktadır. Özeldir; çünkü her öldürmede kısas yapılmaz ve öldürmelerin her çeşidi, öldürmeye engel olmaz. Bilakis saldırı şeklindeki öldürmeler, fitneyi şiddetlendirerek karışıklığa sebep olur.
O halde "öldürme" kelimesi, ahd lâmı ile öldürmenin bir çeşidine yani kısasa tahsis edilmedikçe vecize sahih olmaz. Böyle olunca da kısasın yaralar kısmı haric kalır. Bu bakımdan "Kısasta büyük bir hayat vardır." ifadesi, bu açıdan üç yönden daha beliğdir. Çünkü her yönüyle sahihtir, açıktır, daha kapsamlıdır.

5- Yokluk, menfi bir gayedir. Hayat ise istenen müsbet bir gayedir. Öldürme işinin yokluğu, hayatın varlığını içine aldığından, tabii ki arzu edilir. Bundan dolayı âyet, asıl maksat olan müsbet gayeye delalet ettiği ve dikkati ona çevirdiği için pek yüksektir.

6- "hayat" kelimesi nekire (belirsiz isim) olarak ifade edilmiş bulunduğu için "tenvin-i tazim" ile hayatın bir nevi büyüğüne, yani kamu hayatına, ahiret hayatına ve hayat hakkının büyüklüğüne işareti kapsamaktadır. Diğerleri ise pek ilmî olan bu hukukî ve dinî sırdan mahrumdur.
İşte bunlar gibi daha birçok yönden bu Kur'ân vecizesinin, diğerlerine üstünlüğü, bu kadar geniş mânâsıyla i'câz haddindeki özlü ifadesiyle, Arap edebiyatçılarını büyüleyen sebeplerden biri olmuştur. Kısasın meşru oluşunun güzellikleri de Allah tarafından bu prensiple beyan buyurulmuştur.İşte böyle içine almış olduğu hayatî güzellikler ve maksatlar itibariyle çok önemli olan kısas, size farz kılınmıştır ki, korunabilesiniz, öldürmeden, kısası ihmal veya kötüye kullanmadan sakınıp, hayatınızı ve yaşama hakkınızı muhafaza edebilesiniz. Bu hayatta kötülükten sakınmakla ahiret hayatında kurtuluşa kavuşasınız.


Kardeş müteşekkür,

Benim yazımı alıyorsunuz, cevap verecekmiş gibi, sonra benim yazıma
bakmadan,alakasız ilgisiz yazılar yazıyorsunuz....

Bakın ben şimdi izin yazınıza cevap vereceğim.
Lutfen nasıl cevap verildiğini görünüz ve eğer yazılarıma cevap
verecekseniz, siz de öyle yapınız:


.Anlaşılan o ki siz şeriattan korkuyor ve onu sevmiyorsunuz
Şeriat için sevilir,sevilmez fiilleri kullanılnazi
Şeriata inanılır veya inanılmaz.

Ben şeriata İNANIRIM...Ancak şeriatın uygulanmasını cahil hoca ve imamların
yapmaını istemem. Kaunularımızın uzman hukukçular tarafından dini
vecibelerimiz ve hassasiyetlerimiz göz önünda bulundurularak,
ülkemizdeki gayri müslümlerin haklarını da gözetilerek yapılmasını isterim...
Allah'ın kanunları rafa kaldırmak için bize gönderilmemiştir

Bakın yukarıdaki yazımda sarih olarak açıkladım Allahın kanunları yoktur.
Allah hukuk kitabı göndermemiştir. Kur'an hukuk kitabı değildir.
Allah kur'anda bazı Şer'i kaideler göndermiş ve bu şer'i kaideleri hukuki
kanunlar haline getirerek toplumu yönetmemizi istemiştir dedim
örneklerini verdim...

Siz yazımı ya okumadınız, okudunuzsa anlayamadınız....

Bu sadece adam öldürmekle ilgili olanıdır.Günümüzde bu ayete
göre hareket edilmiş ve kanunlaştırılmış olsaydı kimse haksız yere adam
öldürmeye teşebbüs edemezdi.


BAKARA SURESİ-179. Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır.
Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.


Bakınız kardeşim, KISAS bazı CAHİLLERİN ZANNETTİĞİ GİBİ :
Göze göz ,dişe diş , öldüreni öldürecekin DEĞİLDİR....

Bir adam benim evimden eşya çaldı, ben de gidip onun evinden
eşya mı çalacağım..???

KISAS ölçüdür, ölçülü olmaktır, bir suç işleyene, suçunun
ağırlığına göre ÖLÇÜLÜ CEZA VERMEKTİR...Bu zaten adaletin temel ilkesidir...

Lufen yukarıdaki yazımı tekrar okuyunuz, yanlış veya beğenmediğiniz
BİR CÜMLEM var ise alıntılayıp eleştiriniz...

SELAM KARDEŞİM....
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0



Kardeş müteşekkür,

Benim yazımı alıyorsunuz, cevap verecekmiş gibi, sonra benim yazıma
bakmadan,alakasız ilgisiz yazılar yazıyorsunuz....

Bakın ben şimdi izin yazınıza cevap vereceğim.
Lutfen nasıl cevap verildiğini görünüz ve eğer yazılarıma cevap
verecekseniz, siz de öyle yapınız:


.Anlaşılan o ki siz şeriattan korkuyor ve onu sevmiyorsunuz

Şeriat için sevilir,sevilmez fiilleri kullanılnazi
Şeriata inanılır veya inanılmaz.

Ben şeriata İNANIRIM...Ancak şeriatın uygulanmasını cahil hoca ve imamların
yapmaını istemem. Kaunularımızın uzman hukukçular tarafından dini
vecibelerimiz ve hassasiyetlerimiz göz önünda bulundurularak,
ülkemizdeki gayri müslümlerin haklarını da gözetilerek yapılmasını isterim...


Bakın yukarıdaki yazımda sarih olarak açıkladım Allahın kanunları yoktur.
Allah hukuk kitabı göndermemiştir. Kur'an hukuk kitabı değildir.
Allah kur'anda bazı Şer'i kaideler göndermiş ve bu şer'i kaideleri hukuki
kanunlar haline getirerek toplumu yönetmemizi istemiştir dedim
örneklerini verdim...

Siz yazımı ya okumadınız, okudunuzsa anlayamadınız....




Bakınız kardeşim, KISAS bazı CAHİLLERİN ZANNETTİĞİ GİBİ :
Göze göz ,dişe diş , öldüreni öldürecekin DEĞİLDİR....

Bir adam benim evimden eşya çaldı, ben de gidip onun evinden
eşya mı çalacağım..???

KISAS ölçüdür, ölçülü olmaktır, bir suç işleyene, suçunun
ağırlığına göre ÖLÇÜLÜ CEZA VERMEKTİR...Bu zaten adaletin temel ilkesidir...

Lufen yukarıdaki yazımı tekrar okuyunuz, yanlış veya beğenmediğiniz
BİR CÜMLEM var ise alıntılayıp eleştiriniz...

SELAM KARDEŞİM....

Ben şeriata İNANIRIM...Ancak şeriatın uygulanmasını cahil hoca ve imamların
yapmaını istemem. Kaunularımızın uzman hukukçular tarafından dini
vecibelerimiz ve hassasiyetlerimiz göz önünda bulundurularak,
ülkemizdeki gayri müslümlerin haklarını da gözetilerek yapılmasını isterim...


Yahu siz hangi cahil hoca ve imamlardan bahsedersin?4 mezheb ictihadını yutmuş, usul-ü fıkıh usulü hadislerin inceliklerini bilen, şer'i şerifi iyi bilen nice İslam alimleri vardır ki sen onun eline abdest suyu bile dökemezsin.Bu hocaefendiler fıkhın derinliklerine dalmış arapçası çok kuvvetli alimlerdir.Senin o uzman hukukçularına gelince bu laik yasayı bilenlerden ise onu geçeceksin.Çünkü onlar Kur'an yasalarından pek anlamazlar.Benim bildiğin en ünlÜsü olan İslam hukuk profesörü Hayrettin Karaman hocaefendidir.Bu hocaefendi , ilahiyatçı olup gayet fıkıh konusunda ilmi vardır.İslam hukuk profesörü reformist olacaksa bu olmaz olsun.Bunlar dinde bid'at ve reform ypmak isteyen zındıklardır.Bunlarla şeriat yasaları olmaz, onlara itibar edilmez.Gayri müslimlerin hakları zaten Osmanlı'da da vardı.Bu da yerine getirilir.Adaletin olmadığı yerde şeriattan söz edilemez.Herkesin hakkı, kendi hakkı olana verilir.Hak sahibi hakkını alır.Gayri müslimde olsa hakkı yenilmez.Bu, Allah'ın emridir.

Senin bildiklerin ve güvendiklerini burada sayın bakalım kimlermiş bu hukukçu dediklerin?...


Bakınız kardeşim, KISAS bazı CAHİLLERİN ZANNETTİĞİ GİBİ :
Göze göz ,dişe diş , öldüreni öldürecekin DEĞİLDİR....

Bir adam benim evimden eşya çaldı, ben de gidip onun evinden
eşya mı çalacağım..???

KISAS ölçüdür, ölçülü olmaktır, bir suç işleyene, suçunun
ağırlığına göre ÖLÇÜLÜ CEZA VERMEKTİR...Bu zaten adaletin temel ilkesidir...

Kısasa kısasa gelince..Gerçekten sen bundan hiçbir şey anlamışsın.Kısasa kısas müeyyidesinde bu verilecek had cezaları uygun olduğunda şeriat mahkemeleri verir.Bu, herkesin kendi başına kafası kızdığı ve intikam alacağı kişiler için değildir.Yani hiçbir kimse kendi fikrine ve gönlüne göre, istediği gibi ceza-i müeyyide uygulayamaz.Her şey şeriat mahkemelerine intikal ettirilir.

Siz şimdi gidin "kısasa kısas" meselesini iyi öğrenip geliniz!...
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Yahu siz hangi cahil hoca ve imamlardan bahsedersin?4 mezheb ictihadını yutmuş, usul-ü fıkıh usulü hadislerin inceliklerini bilen, şer'i şerifi iyi bilen nice İslam alimleri vardır ki sen onun eline abdest suyu bile dökemezsin.Bu hocaefendiler fıkhın derinliklerine dalmış arapçası çok kuvvetli alimlerdir.Senin o uzman hukukçularına gelince bu laik yasayı bilenlerden ise onu geçeceksin.Çünkü onlar Kur'an yasalarından pek anlamazlar.Benim bildiğin en ünlÜsü olan İslam hukuk profesörü Hayrettin Karaman hocaefendidir.Bu hocaefendi , ilahiyatçı olup gayet fıkıh konusunda ilmi vardır.İslam hukuk profesörü reformist olacaksa bu olmaz olsun.Bunlar dinde bid'at ve reform ypmak isteyen zındıklardır.Bunlarla şeriat yasaları olmaz, onlara itibar edilmez.Gayri müslimlerin hakları zaten Osmanlı'da da vardı.Bu da yerine getirilir.Adaletin olmadığı yerde şeriattan söz edilemez.Herkesin hakkı, kendi hakkı olana verilir.Hak sahibi hakkını alır.Gayri müslimde olsa hakkı yenilmez.Bu, Allah'ın emridir.

Senin bildiklerin ve güvendiklerini burada sayın bakalım kimlermiş bu hukukçu dediklerin?...




Kısasa kısasa gelince..Gerçekten sen bundan hiçbir şey anlamışsın.Kısasa kısas müeyyidesinde bu verilecek had cezaları uygun olduğunda şeriat mahkemeleri verir.Bu, herkesin kendi başına kafası kızdığı ve intikam alacağı kişiler için değildir.Yani hiçbir kimse kendi fikrine ve gönlüne göre, istediği gibi ceza-i müeyyide uygulayamaz.Her şey şeriat mahkemelerine intikal ettirilir.

Siz şimdi gidin "kısasa kısas" meselesini iyi öğrenip geliniz!...



Evet geldik konunun CAN ALICI NOKTASINA.......

Şeriat, şeriat diyenler.....
Allahın kanunu gelsin diyenler.....
İslam hukuku istiyoruz diyenler.....

Akıllarına geldiği gibi bu sloganları SÖYLENİP SÖYLENİP...Durmuşlar mı..??

Yoksa oturup ÇALIŞIP bugün ülkemizde uygulanmasını istedikleri..
şeriat kanunlarını ,islam devleti kanunlarını hazırlamışlar mı...???

Müslümanın ,islam devleti istiyorum. şeriat istiyorum diyenler....
Var mı hazırladığınız bir Türk İslam Hukuku....??

Varsa görelim......., belki beğeniriz de biz de isteriz.....:D
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0




Evet geldik konunun CAN ALICI NOKTASINA.......

Şeriat, şeriat diyenler.....
Allahın kanunu gelsin diyenler.....
İslam hukuku istiyoruz diyenler.....

Akıllarına geldiği gibi bu sloganları SÖYLENİP SÖYLENİP...Durmuşlar mı..??

Yoksa oturup ÇALIŞIP bugün ülkemizde uygulanmasını istedikleri..
şeriat kanunlarını ,islam devleti kanunlarını hazırlamışlar mı...???

Müslümanın ,islam devleti istiyorum. şeriat istiyorum diyenler....
Var mı hazırladığınız bir Türk İslam Hukuku....??

Varsa görelim......., belki beğeniriz de biz de isteriz.....:D

Hele bir laiklik lağv edilince görürsün inkılap ve devrimlerin nasıl yapılacağını...Her şey hazır bekliyor merak etme!Ancak halkımız şeriata hazır değildir.Ancak, İslam alimleri hazır kıta beklemektedir.Zira kemalist ve laikçiler bu millete şeriatı; öcü, böcü, kol, bacak, kelle kesen bir kanun gibi algılattırdılar.Son zamanlarda, gençlerimizde şeriata aşırı derecede sevgi bağlılıklarının var olduğunu da gördüm.Laik düzen yıllarca bu toplumu edep ve hayadan uzaklaştırdı.DİNİNE VE KÜLTÜRÜNE KARŞI YABANİLEŞTİRİLDİ VE YOZLAŞTIRILDI.BUNUN ACISINI ÇEKİYORUZ.
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Hele bir laiklik lağv edilince görürsün inkılap ve devrimlerin nasıl yapılacağını...Her şey hazır bekliyor merak etme!Ancak halkımız şeriata hazır değildir.Ancak, İslam alimleri hazır kıta beklemektedir.Zira kemalist ve laikçiler bu millete şeriatı; öcü, böcü, kol, bacak, kelle kesen bir kanun gibi algılattırdılar.Son zamanlarda, gençlerimizde şeriata aşırı derecede sevgi bağlılıklarının var olduğunu da gördüm.Laik düzen yıllarca bu toplumu edep ve hayadan uzaklaştırdı.DİNİNE VE KÜLTÜRÜNE KARŞI YABANİLEŞTİRİLDİ VE YOZLAŞTIRILDI.BUNUN ACISINI ÇEKİYORUZ.


Aman yarabbim.....!!!!

Bu şeriatçılar LAF'a geldimi...MAngalda kül bırakmazlar.
Yalanın palavranın bini bir para....

Kardeş müteşekkür...SİZE GARANTİ EDERİM Kİ....

O hazır kıta bekliyor dediğin islam alimlerinden hiç birinin
tek satır İSLAM HUKUKU hazırlamadığını bildiğim gibi...

Hazırlayamayacaklarını da biliyorum.....

Halkımızın hazır olmadığına gelince.......

İstanbuldaki iki-üç cemaatin müntesipleri dışında Türk halkının en az
%90 ı şeriatı istemez....

Sebebi sizin düşündüğünüzden çok çok farklıdır....
Anadolu halkı yüzyılladır o hacalardan,imamlardan neler çektiğini iyi bilir...

Bırakın şeriatı istemeyi camiye bile gitmez....
Bakın tüm Anadoludaki camilere...Cuma öğle namazı dışında boştur......
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0



Aman yarabbim.....!!!!

Bu şeriatçılar LAF'a geldimi...MAngalda kül bırakmazlar.
Yalanın palavranın bini bir para....

Kardeş müteşekkür...SİZE GARANTİ EDERİM Kİ....

O hazır kıta bekliyor dediğin islam alimlerinden hiç birinin
tek satır İSLAM HUKUKU hazırlamadığını bildiğim gibi...

Hazırlayamayacaklarını da biliyorum.....

Halkımızın hazır olmadığına gelince.......

İstanbuldaki iki-üç cemaatin müntesipleri dışında Türk halkının en az
%90 ı şeriatı istemez....

Sebebi sizin düşündüğünüzden çok çok farklıdır....
Anadolu halkı yüzyılladır o hacalardan,imamlardan neler çektiğini iyi bilir...

Bırakın şeriatı istemeyi camiye bile gitmez....
Bakın tüm Anadoludaki camilere...Cuma öğle namazı dışında boştur......

Anlaşıldı.Sizinle vakitlerim boşa gitti hep..Sizler laik dinsiz devlet düzenine razı olmuşsunuz.Yarın Huzur-u ilahi'de hesap vereceksiniz.Allah, "benim Kur'an'ım da ki yasalarımı ne yaptınız yerine getirdiniz mi?" diyecek?Sizler İslam'ı sadece namaz, abdest, oruç, hacdan ibaret zannediyorsunuz.Böyl anlayış, İslam'ı dar kalıplara sokmak demektir.İslam evrensel bir dindir.Laiklikle müslümanlar dinsiz devletle yönetilemez.Allah'ın hükümleriyle hükmetmeyenler kafirdirler.Maide suresi 44.ayette bu sabittir.

Allah'a iman edip de tağutu red etmeyenlerin ibadetleri kabul olunmuyor.Tağutlar şeytanın ve şeytanlaşmış insanların yoludur.Kim bunların yoluna girerse Vallahi Azimişsan, ona cennet haramdır.İmanı onu kurtaramayacaktır.Allah, kendi kanunlarının yaşamasını ve yaşatmasını emretmiştir.Sizler bunu red ettiğinize göre İslam dairesinin dışına çıkmanıza ramak kalmıştır.Müşriklerde kendi taptıklarına "bizi bunlar Allah'a yaklaştırıyor" diye kendilerini avuturlardı.Laiklik Kur'an'a aykırıdr.Kur'an'a aykırı olan bütün yollar şeytanın yoludur.Hak ile batılı ayırt edemiyorsunuz.Batıl her zamn yok olmaya mahkumdur.Laik düzen, batıl ve şeytani yoldur.Hüküm yalnız Allah'ındır.O'nun sözü geçer bizim üzerimizde.Kafirlerden alınan yasalarla müslümanlar yönetilemez.Allah'a kayıtsız şartsız teslim olunmalıdır. KIYICIĞINDAN, KÖŞESİNDEN İŞİNE GELEN AYETLERLE AMEL EDİLMEZ.ALLAH NE EMREDİYORSA ONA TESLİM OLUNUR.LAİKLİKLE ALLAH'A TESLİM OLUNMAZ. Mesajımı uzatmadan birkaç ayetle sözlerimi tamamlayacağım..


YASİN SURESİ-59- Ey günahkârlar! Bugün siz bir tarafa ayrılın.
60, 61- "Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?" (buyurulacak)

62- Böyle iken o sizden birçok nesilleri yoldan çıkardı. Ya o zaman düşünmüyor muydunuz?
63- İşte bu size vaad edilen cehennemdir.
64- Bugün yaslanın ona bakalım inkâr ettiğiniz için.


Mevlamız yolumuzu göstermiş.Dileyen varır onun yoluna...Cennet ve cehennem kapıları da her zaman kullarına açıktır.Kimse karşılıksız kalmayacaktır.Selam olsun Allah yolunda gidenlere...
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0



Aman yarabbim.....!!!!

Bu şeriatçılar LAF'a geldimi...MAngalda kül bırakmazlar.
Yalanın palavranın bini bir para....

Kardeş müteşekkür...SİZE GARANTİ EDERİM Kİ....

......
Muhatabın müteşekkür ama LAF'ının içinde şeriatçılar diye geçince cevap veriyim dedim... Mangalın külü mangalda kalsın...
Şeriatı Allah istiyor, bu biiir...
Çünkü şeriattan kasıt Kurandır...
Şeriatı istemeyen Kuranın hükümlerini istemiyor demektir bu da ikiii...
Şahıslarda yalan dersen bir şey diyemem ama şeriatta yalan var derseniz, Şunu hatırlatıyım, KURAN da yalan yoktur...


O hazır kıta bekliyor dediğin islam alimlerinden hiç birinin
tek satır İSLAM HUKUKU hazırlamadığını bildiğim gibi...

Hazırlayamayacaklarını da biliyorum.....

......
İslam hukukunu hazırlayacak o kadar alim var ki bu memlekette... Yeter ki fırsat verilsin...
Siz islam hukukuna karşısınız, biz de isviçre hukukuna karşıyız. Eeee... Ne olacak şimdi...


Halkımızın hazır olmadığına gelince.......

İstanbuldaki iki-üç cemaatin müntesipleri dışında Türk halkının en az
%90 ı şeriatı istemez....

......
Şeriatın Kuran olduğunu bilse herkes sarılır bu kanuna...


Sebebi sizin düşündüğünüzden çok çok farklıdır....
Anadolu halkı yüzyılladır o hacalardan,imamlardan neler çektiğini iyi bilir...

Bırakın şeriatı istemeyi camiye bile gitmez....
Bakın tüm Anadoludaki camilere...Cuma öğle namazı dışında boştur......
Anayasa o dediğiniz şahıslara emanet edilemeyecek kadar hassastır...
Camiye cuma haricinde gitmemeyi sorarsanız... Bu imamlardan kaynaklanmıyor. Tembellikten kaynaklanıyor...
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara

Muhatabın müteşekkür ama LAF'ının içinde şeriatçılar diye geçince cevap veriyim dedim... Mangalın külü mangalda kalsın...
Şeriatı Allah istiyor, bu biiir...
Çünkü şeriattan kasıt Kurandır...
Şeriatı istemeyen Kuranın hükümlerini istemiyor demektir bu da ikiii...
Şahıslarda yalan dersen bir şey diyemem ama şeriatta yalan var derseniz, Şunu hatırlatıyım, KURAN da yalan yoktur...


İslam hukukunu hazırlayacak o kadar alim var ki bu memlekette... Yeter ki fırsat verilsin...
Siz islam hukukuna karşısınız, biz de isviçre hukukuna karşıyız. Eeee... Ne olacak şimdi...


Şeriatın Kuran olduğunu bilse herkes sarılır bu kanuna...


Anayasa o dediğiniz şahıslara emanet edilemeyecek kadar hassastır...
Camiye cuma haricinde gitmemeyi sorarsanız... Bu imamlardan kaynaklanmıyor. Tembellikten kaynaklanıyor...




Benim bir sorum vardı...........


Müslümanın ,islam devleti istiyorum. şeriat istiyorum diyenler....
Var mı hazırladığınız bir Türk İslam Hukuku....??

Varsa görelim.......,


Demiştim....

Müteşekkür kardeşim VE Abdullah kardeşim....

Yine bol bol laiklik şöyledir,böyledir,
şeriat böyledir ,şöyledir.....Diyerek aynı masalları anlatmışlar......

Arkadaşlar ben bu ülkede şeriat istiyoruz...
Allahın kanunlarını istiyoruz diyen insanların......

Bir islam hukuku hazırlayamayacaklarını biliyorum...

1) Hukuki bir eğitim almamış bir kişiler ne kadar dini alim
olursa olsun..Bir islam hukuku ve kanunlarını hazırlayamazlar....

2) Şeriat isteriz diyenlerin hemen hepsi şov insanlarıdır...
Bir islam hukuku hazırlamak gibi ciddi ve çok çok emek ve çalışma
isteyen bir iştir,işi şov olan kişiler hiçbir zaman böyle bir
zahmete girmezler... giremezler....




 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
girselerde işin içinden çıkamazlar. sevgili cengizhan

kimler şeriat istemez isimli konuyu kimler şeriat ister diye değiştirsek ne çıkar acaba

bekri bir kişi ya rabbi bana içki parası ver diye dua ederken hocanın birisi bunu duymuş.
demişki ey adam öyle dua mı olur.
bekri nasıl dua edeyim demiş.
hoca da Allahım bana iman nasip et diye dua et demiş
bekri herkes kendinde olmayanı ister demiş.

bu konu da bekrinin olayına döndü.
herkes kendinde olmayanı ister. :)
 

Ağlama karanfil

Profesör
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Yaş
106
girselerde işin içinden çıkamazlar. sevgili cengizhan

kimler şeriat istemez isimli konuyu kimler şeriat ister diye değiştirsek ne çıkar acaba

bekri bir kişi ya rabbi bana içki parası ver diye dua ederken hocanın birisi bunu duymuş.
demişki ey adam öyle dua mı olur.
bekri nasıl dua edeyim demiş.
hoca da Allahım bana iman nasip et diye dua et demiş
bekri herkes kendinde olmayanı ister demiş.

bu konu da bekrinin olayına döndü.
herkes kendinde olmayanı ister. :)

bekri kendinde olmayanın aynı zamanda iman olduğunu bilseydi önceliği o olurdu ama içkisi iman meselesinden daha bir öncelik taşıdığını düşündüğü için içki parası istemiş

insanlar neye aç iseler onu isterler...öncelikleri en fazla açlığını çektikleri şeydir.

bekri içkiye imandan daha fazla açlık çekiyormuş

ışığın boşluğunu karanlık doldurur karanlığın boşluğunu ise ışık doldurur
Allah ın kanunlarının olmadığı yerde insanların karanlığı vardır.

Hakla meşgul olmuyorsan batıl seni işgal edecektir
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
bekri kendinde olmayanın aynı zamanda iman olduğunu bilseydi önceliği o olurdu ama içkisi iman meselesinden daha bir öncelik taşıdığını düşündüğü için içki parası istemiş

insanlar neye aç iseler onu isterler...öncelikleri en fazla açlığını çektikleri şeydir.

bekri içkiye imandan daha fazla açlık çekiyormuş

ışığın boşluğunu karanlık doldurur karanlığın boşluğunu ise ışık doldurur
Allah ın kanunlarının olmadığı yerde insanların karanlığı vardır.

Hakla meşgul olmuyorsan batıl seni işgal edecektir



Beylik, laflar...
Çoğunlukla küçük cami imamları bu tür lafları ezberlerler ve
büyük bir keramet gösteriyormuş gibi sıralarlar.....
 

Ağlama karanfil

Profesör
Katılım
30 Ocak 2008
Mesajlar
1,048
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Yaş
106
abdullahyüce;121249[COLOR=Navy' Alıntı:



İslam hukukunu hazırlayacak o kadar alim var ki bu memlekette... Yeter ki fırsat verilsin...
Siz islam hukukuna karşısınız, biz de isviçre hukukuna karşıyız. Eeee... Ne olacak şimdi...
[/COLOR]

ortak bir nokta bulunacak yani isviçre hukuku ile yargılanmak isteyen laikleri islam hukukuna göre yargılayamazsınız bunu yaparsanız bugün ileri demokrasi ile yönetildiği söylenen ülkelerin yaptıkları zulmü işlersiniz çünkü onların ki ileri demokrasi değildir bu işin çözümü çok daha ileri bir demokrasiye sahip olmakta yatıyor...

Demokrasi ile bu mesele nasıl çözülür ;
öncelikle model devletimiz ne irandır ne de amerikadır. bu gün hiç bir ülkede olmayan bir demokrasi ile çözülmelidir bu sorun

Yani tüm farklı inançlara kendi inançlarının yazılı olduğu bir kimlik verilir
.ve herkes bu kimliğe göre yargılanır yani isviçre hukuku ile yargılanmak isteyen laiklere laik kimliği verilir ve isviçre hukuku ile yargılanırlar. Şeriatla yargılanmak isteyen müslümanlara islam kimliği verilir ve müslümanlar bu kimliğe göre yargılanırlar...

Şayet bir müslüman bir laiğe veya bir hristiyana karşı suç işlerse buna tarafsız mahkemeler bakar ve suçun şekline göre düzeni bozma cezası verilir.ancak laik başka bir laike karşı suç işlerse bu isviçre hukukuna göre yargılanır veya bir müslüman başka bir müslümana karşı suç işlerse bu müslüman şeriata göre yargılanır...
Bu durumda müslümanların laiklerin ve hristiyanların ortak malı olan devlete karşı suç işlenirse yine buna tarafsız mahkemeler bakar ve her üç tarafın hukukçularının ortak müeyyidede anlaştığı ceza verilir.


Askerlik ve polislik gibi devlet kurumlarında giyim ve kuşam meselesi müslümanların ve laiklerin farklı yönetmelik kanunlarına tabi olmasıyla aşılabilir.
Bir müslümanın yönetmeliği farklı laiklerin yönetmeliği farklı olmalıdır. Bir müslüman bayan giyim ve kuşamda müslüman yönetmeliğine uyar bir laik bayan ise laik yönetmelik kuralına uyar.


Anayasa ise hem laik yaşam tarzını hemde müslüman yaşam tarzını garanti altına alacak şekilde düzenlenir.

Böylece hiç bir ülkede olmayan bir demokrasi sağlanır ve kimse kimseye zulmetmez.
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0


Benim bir sorum vardı...........


Müslümanın ,islam devleti istiyorum. şeriat istiyorum diyenler....
Var mı hazırladığınız bir Türk İslam Hukuku....??

Varsa görelim.......,


Demiştim....

Müteşekkür kardeşim VE Abdullah kardeşim....

Yine bol bol laiklik şöyledir,böyledir,
şeriat böyledir ,şöyledir.....Diyerek aynı masalları anlatmışlar......

Cengiz kardeşim... Güzel kardeşim... Tereddütlerinde haklısın. Ama senin mantıkla gidersek, bu ülkede anayasa hazırlayacak kimse yok. Zaten mevcut şeriatımız da İsviçre Medeni hukukuna dayanmıyor mu? Kaç yıldır anayasayı değiştirelim diyorlar, ne kadar ilerlendi... Demekki bir anayasa hazırlamaktan bile aciz hukukçularımız... Öyle mi?
Biz diyoruz ki: Bir anayasa hazırlansın. Bu anayasa hükümlerini KURAN a dayanarak hazırlasınlar... Çok şey mi istedik?
Ben bunu hazırlayacak insanların olduğuna inanıyorum...
Siz inanmıyorum diyorsunuz. Peki, Kurana dayanmasın da İsviçreye mi dayansın? Kurana dayanmasın da ABD ye mi dayansın? Kurana dayanmasın da İngiltereye mi dayansın? Ya da İsrailin şeriatına mı dayansın? Hiç biri olmaz ama Türk şeriatı olsun diyorsanız, bunu hazırlayacak bir babayiğit olduğuna inanıyor musunuz? Kaldı ki binlerce yıl Türk milleti islam coğrafyasının badigardı olmuş, Kuranla yoğrulmuş. Kurana dayansın hukukumuz... Daha iyi uyum sağlanmaz mı bu milletin yapısına?



Arkadaşlar ben bu ülkede şeriat istiyoruz...
Allahın kanunlarını istiyoruz diyen insanların......

Bir islam hukuku hazırlayamayacaklarını biliyorum...

1) Hukuki bir eğitim almamış bir kişiler ne kadar dini alim
olursa olsun..Bir islam hukuku ve kanunlarını hazırlayamazlar....

2) Şeriat isteriz diyenlerin hemen hepsi şov insanlarıdır...
Bir islam hukuku hazırlamak gibi ciddi ve çok çok emek ve çalışma
isteyen bir iştir,işi şov olan kişiler hiçbir zaman böyle bir
zahmete girmezler... giremezler....


1) Sizin inanmadığınız o hukuku bugün islama düşman hukukçular bile hazırlar.... Ya da getirin bir Alman Anayasa mahkemesi başkanını, Kurana dayalı bir hukuk yazın bize deyin, hazırlayıversin... Bu hukukun dayanacağı kitap(Kuran) önümüzde duruyor. Sanki KAF dağının ardında...

2) Şimdi biz şov insanı olduk öyle mi? Hemen suçla... Suçla ki şov insanı olmamak için vaz geçelim Kurandan, öyle mi?
Şov mov yapmıyoruz. Tek yapılması gereken, hükümet bu işe el atıp üniversitelerden hocaları toplayacak. Gör bak nasıl hazırlanıyor...
 
Üst