Bismihi Teala
Önemine binaen güncellemiş olalım.
İnsaallah bu konuyu özetlemeye çalışalım. Yazi bittiğinde kaynaklarını vereceğiz.
İslam Fıkhında Müzik
Teğanni, Müzik aletleri çalma ve dinlemenin hükmü
Konunun Planı:
A) Giriş
B) Konunun terimleri: Musiki, gina, teğanni, azf, meazif
C) Genel anlamda İslam alimlerinin bakış açıları
1) İttifakla caiz olan kısmı
2) İttifakla haram olan kısmı
3) İhtilaflı olan kısım.
a) Haram diyenlerin delilleri
b) Caiz görenlerin delilleri
c) Sonuç
Kainatı yaratan yüce Rabbimiz, biz insanların yaşadığı dünyayı imtihan diyarı olarak takdir etmiştir. Bu imtihana karşılık olarak da başarılı olanlara cenneti başarısız olanlara da cehennemi hazırlamıştır. İmtihanını biraz daha mana kazanması itibariyle de cennet yolu meşakkatler, nefsin ağrına giden amellerle donatılmış, cehenneme giden yolda insanın hoşuna giden nefsini okşayan hususlarla süslenmiştir. Dünya hayatında meşakkatlere katlanıp cehennem yolunun süslerine aldanmayanlar cennete, sabırsız davranıp nefsinin önüne geçemeyenler de cehenneme girecektir.
Ancak Allahu Teala sonsuz rahmeti vesilesiyle dünyayı başka bir deyişle cennete giden yolu tamamen bir zindan hayatı kılmamıştır. Bilakis bu yolda yürüyen zata sınırları aşmaması kaydıyla dünyanın maddi ve manevi güzelliklerinden istifade etmeye izin vermiştir.
İnsanı yaratırken de yaratılışı itibariyle fıtratına bazı hususlar yerleştirmiş bunların bir kısmı cennete giden yola meyilli kılarken diğer bir kısmı ise nefsani yani cehenneme götüren şeytanın yoluna meyilli kılmıştır.
Güzellik, mal, mülk, tabiat manzaraları, insanın fıtraten veya nefsinin meyyal olduğu hususlardandır. Güzel ses ve müzik de insan nefsinin meyilli olduğu, duyduğunda hoşuna giden hususlardan biridir. Güzel ses insanı etkiler, onda demirleşmiş bazı duyguları harekete geçirir, onda bazen tarifi zor bir haz oluşturur. Müşriklerin gizlice gelip Hz. Ebu Bekir’in Kur’an okumasını dinlemelerinin altında yatan sebeplerden biri de budur. Rasulullah namaza davet olan ezanı da güzel ve yüksek sesli olan Bilal’in okumasını istemiştir.
Diyebiliriz ki güzel ses de insanın meyyal olduğu, nefsini okşayan unsurlardan biridir. Ancak biraz önce de belirttiğimiz gibi dünya hayatı bir imtihandır. Bu imtihanın genel çerçevesi emirler ve yasaklardır. Bir şeye fıtraten meyyal
olunması veya olunmaması onun caizlik veya haramlığında etkili değildir. O açıdan direk kısa yoldan; insanın fıtratında olan bir şeyi İslam yasaklamaz veya bu fıtrata ters yasak olması lazım gibi sathi değerlendirmeler yanlış olacaktır.
Çünkü ilk olarak neyin fıtratta olduğu neyin fıtrata aykırı olduğu delilsiz tespit edilecek bir mesele değildir. Allah Teala buyuruyor ki: “Dilinizin vasf ettiği şeylere, bu helaldir, bu haramdır demeyin. (Neticede) Allah’a iftira etmiş olursunuz. Bilin ki Allah’a iftira edenler asla iflah olmazlar.” O zaman biz Müslümanlar düşen bu tür bir husus karşısında Rabbimizin ve O’nun Resulü’nün emirlerine bakarak hareket etmektir. Caizse gönül rahatlığıyla yapar değilse de ondan en uzakta duran biz oluruz.
A) Konunun Terimleri
Bu konuyu geniş çaplı ele alanlar konuyla ilgili terimleri ayrı ayrı değerlendirmektedirler. Böyle bir ayırıma yol açan sebep farklı ıstılahların ve bu ıstılahlara yüklenen manaların çerçevesinde hükmün (haram, helal, mübah vs) değişmesi olmaktadır. Buna yol açan da bazı görüşlerde varid olan örnek olarak teganninin hükmü şudur, musikinin hükmü şudur gibi ifadelerdir. İşte bu kullanımlardan dolayı da konuyla ilgili çeşitli ıstılahlar ortaya çıkmıştır. Bu ıstılahları tanımlarıyla beraber şöyle sıralayabiliriz.
a) Müzik (Musiki): Müziğin tanımına geçmeden önce şu konuya işaret etmekte fayda vardır. Halk arasında müzik ile musiki birbirinden farklı şeylerdir, müzik haram olsa da musiki haram değildir şeklinde yanlış bir kanaat vardır. Halbuki iki terim arasında bir fark bulunmamaktadır. Müzik musikinin günümüzde değiştirilerek kullanılan şeklidir.
Müzik; aslen Yunanca’dan gelen ve sözleri besteleme, çalgı aletlerini kullanma sanatları için kullanılan bir terimdir.
Akedemik bir ilim dalı olarak da “Nağmelerin birbiriyle uyumlu olup olmamasını, nağmeler arası geçecek sürenin miktarının (bölümler arası susma) inceleyen ve bununla güzel bir beste ortaya çıkarma sanatıdır” O halde müzik çalgı aletleriyle bir makama veya günümüzdeki şekliyle notalara uygun biçimde sesler çıkarmaktır. Bu sözlü de olabilir sade çalgı da olabilir.
Teganni-Ğina: Arapça Ğan-na fiili kökünden gelir ve vezinli sözleri terennüm (nağmeli) etme manasına gelir. Ğina veya teğanni vezinli veya vezinsiz sözleri nağmeli bir şekilde söylemeye denilir. Bu da müzikli olduğu gibi müziksiz bir şekilde olur.
Azf-Meazif: Bu kelime de Arapça da a-ze-fe kökünden gelir. Bir çok manası vardır. Konumuza dahil olabilecek sözlük manaları arasında ses çıkarmak, uğultu, gök gürültüsünün çıkardığı uğultu, rüzgar eserken çıkan sesler manasına gelir. A-ze-fe fiil kökünden türetilen mi-zef ve çoğulu meazif de çalgı aleti-aletleri manasında kullanılır.
Müzik için kullanılan daha birçok terim mevcuttur, ancak delillerde veya konuya değinen fıkıh kitaplarında bu terimler kullanıldığından sadece bunlarla yetinmeyi uygun gördük.
B) Genel Anlamda İslam Alimlerinin Bakış Açısı
Konuyu genel manada ele alacak olursak iki ana şekilde değerlendirmek yerinde olacaktır. Konunun sınırlarını iyice çizdikten sonra bir hükme varmak daha isabetli ve de hükmün yanlış yorumlanmaması açısından daha sağlıklıdır. Müzik veya teğanni konusuna iki açıdan bakabiliriz.
a) Sözleri açısından
b) Müziği (kullanılan müzik aletleri) açısından
Diğer bir açıdan da
1) ittifakla caiz görülen kısım
2) İttifakla haram görülen kısım
3) İhtilaflı olan kısım
devam edecek...