Aslında alimlerin yazıları dikkatle okunduğunda, ibadete çalgı karıştırmanın, gidip meyhanede dansöz seyredip çalgı dinlemekten daha günah olduğu anlaşılıyor. Web'den, yukarıda daha evvel çıkmış yazılardan ve kendi kütüphanemden yapacağım birkaç iktibasla izah etmeye çalışayım:
İbni Kayyım el-Cevziyye, toplu zikir halkalarında el çırparak ilahi, kaside ve zikir çekenlerin bu halini Mekke'li müşriklerin hallerine benzeterek şimdilerde "tasavvuf mûsikîsi" denen müzik türünün de haram olacağını ifade etmiştir (Hükmü'l-İslâm fi'l-Gınâ, s. 29-30)
İmam-ı Birgivi diyor ki: "Zamanımızın sofilerinin camilerde ve ziyafetlerde şiir, zikir ve kasideler okuyup teganni etmeleri ve bir sürü hayasız, bid'atçi, tüysüz genç ve sapıklarla bağırıp çağırarak zikir yapmaları da haram olan teganniye dahildir. Ve belki sofilerin bu hali diğer tegannilerden daha şiddetlidir. Çünkü bunda bir de ibadet ediyorum itikadı vardır." (Tarikat-i Muhammediyye, Demir Kitabevi, İstanbul, 1996; s.336-338.)
Bilhassa kendini "tasavvuf ehli" olarak görenlerin, İmam-ı Rabbani hazretlerinin şu yazılarını çok dikkatle okumaları lazımdır:
"Tesavvufcuların birşeyi yapıp yapmaması, halâl veyâ harâm olmasını göstermez. Onlara bakılmaz. Yapdıklarına da birşey demeyiz. Ma'zûr görürüz. Onların hâlini, Allahü teâlâ bilir ve bildiği gibi karşılar. Birşeyin halâl veyâ harâm olduğunu anlamak için, imâm-ı a'zam Ebû Hanîfenin, imâm-ı Ebû Yûsüf Ensârînin ve imâm-ı Muhammed Şeybânînin sözlerine bakılır. ...İslâmiyyetden ve tarîkatden haberi olmıyan, ham sofular, pîrimiz böyle yapdı diye, behâne ederek, hayhuy etmeği, tegannî ve dans etmeği, din ve ibâdet hâline sokmuşlar. Bunlarla sevâb kazanıyoruz sanmışlar. En'âm sûresinin yetmişinci ve A'râf sûresinin ellinci âyetinde meâlen, (Ey sevgili Peygamberim "sallallahü aleyhi ve sellem"! Dinlerini, ibâdetlerini, [şarkı ile, mûsikî ile] oyun ve eğlence hâline sokanlardan uzak ol! Onlar Cehenneme gideceklerdir) buyurulmuşdur. Yukarıda bildirilenlerden anlaşılıyor ki, harâm olduğu kat'î olan işleri, beğenen kâfir olur. Müslüman değildir, mürted olmuşdur. [Hâlbuki harâmları, tatlı gelse dahî, çirkin bilerek, üzülerek yapanlar kâfir olmaz.] O hâlde, düşünmeli ki, harâmlara kıymet verenlerin ve bunları ibâdet bilenlerin hâli ne oluyor? Cenâb-ı Hakka sonsuz hamd ve şükr olsun ki, bizi yetişdiren büyüklerimiz, bu pisliğe bulaşmadı. " (Mektubat tercümesi, m.266)
Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri de şöyle yazıyor: "Biz sema, nağme ve raksı caiz görmüyoruz." (Gunye'tüt Talibin, Berekat Yayınevi, İstanbul, 1986, s.453)
İhtilaflı olmakla beraber, yüksek sesle zikir veya sema (sima', yani çalgısız ilahi, kaside, şiir okumak ve dinlemek) genel olarak günah değildir (İmam-ı Gazali). Ancak bunu oyun ve eğlence haline getirmek, yahut kadın-erkek karışık bulunmak, yahut el çırpmak ve bilerek raksetmek veya çalgı kullanmak gibi fiiller karıştığı zaman günah oluyor. Sema meclisinde vecd halinde, gayrı ihtiyari raks gibi hareketler hasıl olursa mazur sayılırlar (İmam-ı Gazali, İmam-ı Süyuti)
Yabancı kadının tegannisini dinlemek caiz değildir. Bazıları "benim kalbim temiz, kalbime kötü düşünceler gelmeden dinliyorum" vs. diyorlar. İmam-ı Abdülkadir-i Geylâni buyuruyor ki:
"Bir kimse, ben yabancı kadınların sesini öyle bir hâl ve mâna üzere dinlerim ki, onunla Allahü teâlânın katında kurtulurum derse, biz ona yalancısın deriz. Çünkü şeriat böyle bir hâl ve mâna ile, veya başka bir şekilde dinlemenin arasını ayırmamıştır." (a.g.e. s. 55.)
Bazıları da sadece yabancı kadınlardan, içkiden vs. bahseden veya sözlerinde başka kötülükler olan müzikler günah olur diyorlar. Halbuki, Kur'an-ı kerimi çalgı eşliğinde okumak asla caiz değildir:
"Bîr kimse, Kur'an-ı Kerîmi, def çalarak, kaval çalarak okuduğu zaman, muhakkak, kâfir olur." (Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 4/326-328.)
"Kur'an-ı kerimi musiki aletleri ile beraber okumak küfürdür." (A. Z. Gümüşhanevi, Ehl-i Sünnet İtikadı, Bedir Yay., s.132)
Hadimi hazretlerinin meşhur eseri Berika'da da "def gibi bir şeyle" [çalgı ile] Kur'an okuyanın kafir olacağı yazılıdır (c.2, s.447).
Tekbirleri, salevatları, mevlidi vs. çalgı eşliğinde söylemenin caiz olmayacağı yukarıdaki yazılardan açıkca anlaşılmaktadır. Kısacası, ibadetlere, zikirlere asla çalgı sokulmamalıdır.
İmam-ı Sühreverdi de diyor ki:
“Ehl-i insaf birisi, zamanımızdaki insanların toplantılarındaki durumu, şarkıcının defiyle oturup diğer çalgıcıların aletleriyle katılımını bir düşünse; böyle bir toplantı şeklinin, Hazret-i Resulullah’ın huzur-ı seadetlerinde vaki olduğunu söyleyebilir mi? Allah Resulü ve Eshabının, ortaya bir takım söz sanatçısı çıkararak başına toplanıp onu dinledikleri ileri sürülebilir mi? Tabii ki hayır.” (Avarifü’l-Mearif, s.241)
Caiz olan müzikler de mevcuttur: Mesela, savaşta İslam askerini cesaretlendirmek için davul çalmak caizdir.
Fetava-i Hindiyye'de diyor ki: "Bir adam, diğerini davul çalmak için icarlarsa, eğer eğlence için olursa, bu caiz değildir. Şayet savaşa çıkmak için olursa, caizdir. Gayetü'l-Beyân'da da böyledir. Eğlence için olmayan davulu icarlamak ve icare müddetini söylemek caizdir."
İbni Abidin'de de diyor ki: "Davul, zurna ve emsali çalgıları çalması için adam kiralamak sahih değildir. Ama yalnız savaşa giden askerler veya düğün için davul çalınmasında beis yoktur. Ecnâs'ta bunun izahı yapılmıştır. Düğün gecesi nikâhın ilanı için def çalmakta da bir beis yoktur. Velvaliciye'de şöyle denilir: «Ordunun veya kafilenin uğurlanması yahut karşılanması sırasında def çalınması caizdir.»"
Yine İbni Abidin'de buyruluyor ki: "Ramazanda sahur için uyuyanları uyandırmak için davul çalmak da hamamın borusunun çalınması gibi mubahtır."
Muhammed Hadimi hazretleri Berika'da buyuruyor ki: "Çalgı aletlerini çalmak elin afetlerindendir. Zilsiz def, düğün gecesi bundan müstesnadır. Gazilerin davulları da bundan müstesnadır. Hacıların ve kervanların davulları da bundan müstesnadır."
Yine Fetava-i Hindiyye'de diyor ki: "İmâm Ebû Yüsuf: (Bir kadının, çocuğunun susması için tef çalmasının zararı yoktur; bu durumda mekruh değildir. Ancak, ondan bir oyun, günâh, şarkı türkü meydana gelirse işte onu kerih görürüm.) buyurmuştur. Bayram günü tef çalmakta bir beis yoktur."