Mevdudi

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,084
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Bakarmısın adamlar İslama zararlı bu kitabı kaç dile çevirmişler demekki en az bir milyon kişi zehirlenmiş. Sana zahmet Ömer Seyfettin hikayesinde olduğu gibi sende zehirlen de en azından mezhepliyi mezhepsizden ayırabilirsin.





islama-ilk-adim-ebul-ala-mevdudi.jpg
Bu sayımızda sizlere tanıtacağımız kitap, Pakistan Cemaat-i İslami Teşkilatı’nın kurucusu merhum Ebû’l Alâ El Mevdudi’nin (rh.a) kaleme almış olduğu “İslam’a İlk Adım” isimli eseridir. Yayınevi’nin editörü kitabın arka kapağında şu bilgiye yer vermiştir: “Bu kitap, üstad Mevdûdî’nin önemli eserlerinden biridir. İlk defa 1932’de Urduca yayınlandıktan sonra pek çok okulda ders kitabı olarak kabul edilmiş; Arapça, Farsça, İngilizce Almanca, Fransızca, İtalyanca, Portekizce, Japonca ile Endonezya, Svahili, Hindu, Malayam, Tamil, Peştu, Bengali, Gucerat, Sindhi, Arnavut ve Boşnak dillerine çevrilerek bir milyondan fazla basılmıştır. Eserin önemi, İslâm’ın temel kavram ve ilkelerini derin bir görüşle ele alıp, herkesin anlayabileceği bir tarzda ortaya koymasında yatmaktadır.” Üstad Mevdûdi’nin ‘İslâm’a İlk Adım’ isimli kitabı, yedi ayrı bölümden meydana gelen, kısa ve özlü bilgiler veren bir eserdir.
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
ebul ala mevdudi

--------------------------------------------------------------------------------
mahmut efendi hazretleri bu kişiye merdudi diyor yani reddolunmuş demektir..
işte bu kişinin fikir ve görüşleri..
İsmi geçen kitabındaki bazı ifadeleri nakledelim:



1- Gayri müslimler, müminlere verilmiş bütün medeni haklardan aynı şekilde istifade eder. (s.58)

[Yanlıştır, bir gayri müslim, mümin kadınla evlenemez, seçme ve seçilme hakkına sahip olamaz.]



2- Benim nazarımda bütün insanlar eşittir. Bizden olsun veya olmasın. (s.68)

[İnsanlar, insan olarak eşitse de, bir müslümanla bir kâfir asla eşit değildir. Müslüman namaz kılması için zorlanır, fakat kâfir zorlanamaz. (Ancak müminler kardeştir) âyet-i kerimesine istinaden bütün vatandaşların eşit olduğu hükmünü çıkarıyor. s.69-70 ]



3- Sahabeden Hz. Sa'ad bin Ubade’ye, farklı ictihadı için kabilecilik taassubu diyor. (s.112)



4- Dördünün değil de, ilk iki halifenin icraatı numune kabul edilir diyor. (s.114)

[Hadis-i şerifte ise, (Benden sonra ihtilaflar çıkınca, sünnetime ve hulefa-i raşidinin sünnetine uyun! Onlara azı dişlerinizle ısırır gibi sımsıkı sarılın!) buyuruluyor. (Tirmizi, İbni Mace)]



5- Hulefa-i raşidinin aydınlattığı meşaleyi [Hz.] Osman söndürdü diyor. (s.117)



6- Hulefa-i raşidinin doğru yolu gösterdiklerini, fakat o yolda gitmediklerini belirtmek için, “Bu zevat-ı kirama hulefa-i raşide - doğru yolda giden halifeler – değil de, Hulefa-i mürşide - Doğru yolu gösteren halifeler - demek daha doğrudur” diyor. (s.122)



7- Beni Ümeyye [yani Hz. Osman sülalesi]nin memleket idaresinde söz sahibi olmasının kabiliyetle izahı mümkün olamaz diyerek iltimas olduğunu iddia ediyor. (s.30)



8- İbni Teymiye'den bile nakiller yapıyor. (s.135)



9- [Hz.] Osman'ın siyaseti hatalı idi diyor. (s.141)



10- İslam’ın emrettiği seçim şeklinin modern olmadığını veya modern seçimin İslam’ın koyduğu seçim sisteminden üstün olduğunu, dolayısıyla Hz. Ali’ye haksızlık yapıldığını belirtmek için, “Bugünkü modern usullerle bir seçim yapılmış olsaydı Hz. Ali kazanacaktı” diyor. (s.151)



11- “Talha, Zübeyir ve diğer kan davası peşinde koşanlar” diyor da, şer’i kısas isteyenler demiyor. Aşere-i mübeşşereden bu iki zatı "kan davası peşinde koşanlar” diye suçluyor. (s.164)



12- Hz. Ali'nin karşı taraftakilerin şehitlerine hürmet gösterdiğini ve mallarını ganimet saymadığını yazdığı halde hainliğinden karşı tarafa hücum etmekten kendini alamıyor. (s.167)



13- Resulullahın kayınbiraderi, vahiy katibi Hz. Muaviye'ye uzattığı kirli diline bakın:

Muaviye, Osman'ın kanını istemek hususunda gayri kanuni yolda yürüyordu. (s.169)

Muaviye, Osman'ın katillerinden değil, o zamanın halifesinden kan istiyordu. (s.171)



14- Hz. Osman'ın katilinin Hz. Ali'nin olduğunu söylemesi için, sahabeden 5 tane yalancı şahit bulundu diye iftira ediyor. (s.173-174)



15- Hakem olayında haklıyı haksızı tespitin, hakemlerin yetkisinde olmadığını, hakemlerin yaptığı işin tamamen yolsuz ve yersiz olduğunu söyleyerek, bu işe rıza gösteren Hz. Ali ile bütün Eshab-ı kiramı yolsuz ve yersiz iş yapmakla suçluyor. (s.182-183-187)



16- Hz. Ali'nin, Hz. Osman'ın katline iştirak eden iki sahabiyi vali yaptı diyerek, “İşte Hz. Ali'nin tek hatalı meselesi budur” diyerek Hz. Ali'yi suçluyor da, ictihadı böyle idi diyemiyor. (s.187-197)



17- Hz. Ebu Bekir’in Hz. Ömer'i yerine hilafete seçtiği gibi, Hz. Muaviye'nin de oğlunu hilafete seçmesini yanlış, hatalı ve usulsüz bir fikir olarak söyledikten sonra Eshab-ı kiramın bu işi aynen kabul etmesini hazmedemediği için Resulullahın arkadaşlarına yükleniyor. (s.197)



18- Hz. Muaviye hakkında ağzına geleni söylüyor, bir defacık olsun Hz. kelimesini bile uygun bulmadığı halde yaptığı hareketlerin tasvibi için bakın nasıl bir dil kullanıyor: Muaviye iyilikleri şöyle dursun sahabi olması hasebiyle hürmete şayan bir zattır. Onun hakkında her kim ileri geri konuşur, ona taan etmeye kalkarsa, o haddini bilmeyen bir kimsedir. (s.204)

[Hem hürmete layık diyor, hem de bir Hz demekten kaçınıyor. Mevdudi’nin samimiyetsiz olduğuna bu cümlesi yetmez mi?]



19- Hz. Muaviye için, “Politik gayeler uğruna şeriat hükümlerini tahrif etti” diyor. (s.235)



20- Şöyle bir iftira ediyor: “Bu hadise esnasında bin kadar kadın kendi kocalarından başka kimselerden gebe kaldı.” (s.247)

[Mevdudi, Eshab-ı kiram ve onların çocukları olan Tabiine bu ırz düşmanlığını nasıl layık görür ki? Hâşâ zina etseler bile gebe kaldığını hain nasıl tespit etmiş ki?]



21- Şirkten başka günahların affedilebileceği Mürcienin itikadı olduğunu söylüyor. (s.302)

Halbuki Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ, şirki asla affetmez ve şirkten başka olan bütün günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]



22- İmam-ı a'zamın istisnasız bütün sahabileri hayırla, iyilikle yâdettiğini yazmasına rağmen, kendisi hain olduğu için Hazret-i Muaviye'ye, Hazret kelimesini bile çok görüyor. (s.326)



23- İslam âlimleri cumhuriyet esasları korunması şartıyla birlik için çalıştılar diyor. (s.360)



24- Sahabiler için, “Bilerek hata yapmaz” diyor ve ictihadi hataları olabilir demiyor. (s.436)



25- Es-sahabetü küllühüm adül, mefhumunun istisnasız bütün sahabiler hakkında varit olduğunu söylediği halde, yine de çokları adil iş yapmadı, şeriatı tahrif etti diyor. (s.437)



26- Bir hata işlemekle bir kimsenin derecesinin yüksekliğine noksanlık gelemiyeceğini belirterek “Eshab-ı kirama dil uzatıyorum ama onlara noksanlık gelmez” demek istiyor. (s.441)



27- “Benim düşüncem şöyle” diyerek kendini, Resulullahın arkadaşlarını, akrabasını hâşâ hesaba çeken savcı olarak görüyor. (s.443)



28- (Eshabım hakkında konuşulurken dilinizi tutunuz) hadis-i şerifine rağmen Sahabe-i kirama kusur yüklemeye, hata bulmaya çalışıyor. (s.444)



29- Sapıkların şahitliği kabul edilmediği halde iftiralarına ibni Sebecilerden delil getiriyor. İntak-ı hak kabilinden mehaz gösterdiği İbni Ebi Hadid'in ehl-i sünnet olmadığını kendi de itiraf ediyor. (s.445)



30- İbni Kuteybeyi mehaz olarak gösteriyor. İbni Kuteybe’nin ehl-i sünnet olmadığı bir tarafa, Hz. Ali'yi sevmemek anlamına gelen nasibilikle itham edildiğini belirtiyor. (s.446, 447)

[Sanki Hz. Ali düşmanı olunca sözü senet mi olur?]



31- İbni Teymiye’yi imam diye övüyor. (s.452) [Burada imam, mezhep sahibi büyük âlim demektir.]



32- İbni Arabi'nin, İbni Teymiye'nin ve Şah Abdülaziz'in Şiileri reddiye hakkında yazdıkları kitapların mehaz olamıyacağını beyan ediyor. (s.463-464)



33- Kendi fikirlerini yazdıktan sonra, “Kendi icthad-i fikrimi ortaya koysaydım” diyor. (s.463)



34- [Hz.] Osman'ın niyeti değil, düşüncesi yanlıştı diyor. (s.465)



35- Hz. Osman'ın firasetinin noksan olduğunu ispat için, “Herhangi cahil bir insan bile vukuu muhtemel zararları tahmin edebilir, iyi veya kötü bunlara karşı gerekli tedbirleri almayı ihmal etmezdi” diyor. Hz. Osman'ın bir cahil kadar bile tedbirli olmadığını söylüyor. (s.467)

[Hâşâ ALLAH onu aşere-i mübeşşereden Cennetlik biri olduğunu bildirmekle, Resulullah iki kızını ona vermekle ve sahabe-i kiram, halife seçmekle hata ettiği söylenmiş oluyor.]



36- Hz. Osman'ın Hz. Muaviye'yi uzun seneler valilikte bıraktığı için siyaset ve tedbirinin hatalı olduğunu, bir valiyi ancak 5-6 sene istihdam edip değiştirmenin münasip olacağını söylüyor. (s.472)



37- Hz. Osman'ın akrabalarına karşı olan tutumunu zaaf olarak vasıflandırıyor. (s.476)

[Mevdudi’yi savunan müslüman kardeşlerimiz, Hz.Osman’ı savunsalardı kendileri için daha hayırlı olurdu. Bize ne kadar kızarlarsa kızsınlar, biz Hz.Osman’ı savunuyor ve onun tarafını tutuyoruz.]



38- [Hz.] Osman, bazı valileri değiştireceğine söz verdiği halde yine yerlerinde bıraktı diyerek, onu yalancılıkla suçluyor. (s.483)



39- Eshab-ı kiramın en büyüklerinden Amr İbni As hazretleri için, “Bu zatın yaptığı iş, düpedüz haksızlıktı” diyor. (s.498)



40- Mekke'nin fethinde [Hz.] Osman'ın iltiması ile bir zatın suçundan vazgeçildi diyor. (s.506)

[İltimas, bir haksızlığı meşru kılmak için yapılır. Hz. Osman iltimas yaptı demekle hem Hz. Osman suçlanıyor, hem de bu iltiması kabul eden Resulullah efendimiz suçlanmış oluyor.]



Mevdudi, (Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı) adlı kitaplarında, vahiylerin arası uzadıkça Efendimizin üzüntüsünün ve sıkıntısının arttığını, bazen Sebir, bazen Hıra tepesine gidip oradan kendini atmak, yani intihar etmek istediği yazılıdır.

Halbuki kitaplarda diyor ki:

Resulullah, (Cebrail aleyhisselam gözümden gaib oldu, lakin onun heybet, şiddet ve korkusu üzerimde sabit kaldı. Bana mecnun diyeceklerinden ve bana dil uzatıp kötüleyeceklerinden korktum. Hatice’nin yanına geldim. Vücudum titriyordu. Kendimden geçmiştim. Gördüğüm şeyleri Hatice’ye anlattım ve bana kahinlik arız olacağından korkuyorum dedim) buyurunca, Hz. Hatice, (Allah korusun. Hak teâlâ sana hayır ihsan eder. Hayrından başka şey dilemez. ALLAH hakkı için benim ümidim şöyledir ki, sen bu ümmetin peygamberi olacaksın. Zira sen misafiri seversin. Doğru söylersin ve emin kimsesin. Acizlere yardım eder, yetimleri korur, gariplere iyilik edersin. Ve iyi huylusun. Bu hasletlerin sahibi olana korku ve ürkmek olmaz) dedi. (Medaric-ün-nübüvve)



Mevdudi, Peygamberimize dil uzatıyor

Üstad Ahmet Davudoğlu hoca, Din tahripçileri kitabında, Mevdudi’yi tenkit ederek özetle diyor ki:

Felsefe ile meşgul olan Mevdudi, kolay tarafından din âlimi olmaya heves etmiş, dinde reformcu bir cemaat meydana getirmiştir. Mısır’ın reformcu yazarları onu göklere çıkarırken, Pakistan uleması da yerin dibine batırmıştır. (s.168)
Mevdudi, ulemasıyla, muhaddisiyle, fukahasıyla bütün İslam âlimlerine cahil demiştir. (s.173)

“Peygamber SAV, peygamberlik farzında kusur ettiği için ALLAH ona istiğfar emretmiştir” diyor. (s.173)

“Bütün peygamberler günah işlerler” diyor. (s.174)

“Peygamberimiz Kur’anın eşitlik esası ile ameli terk etti” diyor. (s.176)

Mevdudi, Resail Mesail isimli eserinde (s.57 de) “Resulullah Deccalin kendi zamanında çıkacağını sanıyordu, ama bu zannı üzerinden 1350 sene geçmesine rağmen, peygamberin zannı doğru çıkmamıştır” diyor. (s.179)

Yazılarında bunlara benzer saçmalar çoktur. (s.178)



Son söz olarak Mevdudi’nin kim olduğuna bakalım:
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Ukubatın din ilimlerinde ne seviyede olduğuna iktibas ettiği şu cümle yeter: İbni Teymiye'den bile nakiller yapıyor. (s.135)


Saniyen şu cümleye bakıpta gülümsememek mümkünmü:24- Sahabiler için, “Bilerek hata yapmaz” diyor ve ictihadi hataları olabilir demiyor. (s.436)(Bunu yazan zat, sahabenin hepsinin müctehid olduğunu ima ediyor, zavallı!)





Arif olan anlar, yoruma dahi lüzum yok...Seviyesi bu kadar olan zatı muhterem, kalkmış kendinden büyük işlerle uğraşıyor! Va Esefa!!
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
Ukubatın din ilimlerinde ne seviyede olduğuna iktibas ettiği şu cümle yeter: İbni Teymiye'den bile nakiller yapıyor. (s.135)


Saniyen şu cümleye bakıpta gülümsememek mümkünmü:24- Sahabiler için, “Bilerek hata yapmaz” diyor ve ictihadi hataları olabilir demiyor. (s.436)





Arif olan anlar, yoruma dahi lüzum yok...Seviyesi bu kadar olan zatı muhterem, kalkmış kendinden büyük işlerle uğraşıyor! Va Esefa!!

Dini anlayışı Milli Görüş felsefesi ile sınırlı olan Ehli bidat meddahları İlmi konularda muteber olamaz...
Hikem gibi...
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
Aslında Mevdudi başarılı biridir...
İslam anlayışına sapkın fikirler sokma hususunda Kafirlerden bile fazla zarar verdi İslama...
Bir kafir itikatımızı bozmaya kalksa hemen bir refleks girer devreye ve tesiri olmaz...
Ama Mevdudi gibi sözde İslamcı(!) kişilikler ile milyonlarca Müslüman evladının itikatına sapkın fikirler enjekte edilmiştir...
Onun reklamını yapan ve kitablarını yayınlayanlar bu vebale ortaktırlar...
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
Allah Mevdudiden razı olsun,ümmete çok büyük hizmetleri olmuştur.

Mevdudi, Resail Mesail isimli eserinde (s.57 de) “Resulullah Deccalin kendi zamanında çıkacağını sanıyordu, ama bu zannı üzerinden 1350 sene geçmesine rağmen, peygamberin zannı doğru çıkmamıştır” diyor. (s.179)
Ne Deccali?
Deccal diye bir varlık yok ki Peygamberimiz kendi zamanında çıkacağını sansın.
Burada Mevdudi saçmalamış...
“Peygamberimiz Kur’anın eşitlik esası ile ameli terk etti” diyor. (s.176)
Burda bir yanlışlık var bu konunun açılması lazım.Peygamberler de hata yapabilir ancak Allah tarafından düzeltilir.Eğer böyle bir şey olmuş da düzeltilmişse mesele yok,düzeltilmemişse yanlışlık yok.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Ukubat , merhum Mevdudiyi eleştireceğim diye getirdiğin şu paçavralarla ne çamlar devirdiğini bir bilsen, sokağa çıkmaya yüzün olmazdı...

Ne yapmış : İbnu teymiyeden nakil de bulunmuş..Nakilde bulunmayan alim mi var.Muarızları bile nakilde bulunuyor..Behey şaşkın! Adam hadis Hafızı! Hadis hafızı ne demek biliyormusun!

Ne demiş , ''Sahabeler bilerek hata yapmaz'' demiş! Ne desin bilerek hata yapar mı desin! Yahu sahabe masum mu yoksa!Tabi ki, bilerek hata yapmaz..Bunları naklederken yüzün kızarmıyormu!Allah sana şifa versin!
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr

Cübbeli alim değil ki,Mevdudui ile Cübbeli kıyas mı edilir.
Cübbeli kertenkele öldürüp sevap alsın ilmi konuları ehline bıraksın.



:D

Dini konularda sana mı danışacaz...
Düne kadar Avatarında HOLYWOOD yıldızları olan ve Nickini bir gavur isminden seçen birinden mi?
Hastalıklı olduğun kadar yüzsüzsün de...
Seni gidi gavur özentisi Sahte Putkıran...
 

misak

Profesör
Katılım
24 Eyl 2007
Mesajlar
1,691
Tepkime puanı
126
Puanları
0
foruma bir göz atayım dedim ukubata rastladım hala aynı ukubat iftira fitne fesat ne ararsan var kendisi ve mensubu olduğu tarikat haricinde bu dünyada müslüman yok...
ahmet davudoğlu hocanın o kitabına bende baktım hoca bu ki tabı kendi mi yazmış bilemem ama eğer kendisi yazmışsa hata etmiştir.
ben şahsen o kitabı hocanın yazabileceğine ihtimal vermiyorum. zira ilim ehli olan bir kişi alimleri kötülemez ve karalamaz. yapmışsa hata etmiştir.
cübbeli ile mevdudiyi isim olarak dahi bir araya getirmek mevdudiye hakaret olur.
biri alim ve ilmi ile dünya müslümanlarını aydıtlatırken diğeri müslümanlara iftira atmayı görev bilmiş bir zevat...
karşılaştırılması bile abes
 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
Ukubat , merhum Mevdudiyi eleştireceğim diye getirdiğin şu paçavralarla ne çamlar devirdiğini bir bilsen, sokağa çıkmaya yüzün olmazdı...

Ne yapmış : İbnu teymiyeden nakil de bulunmuş..Nakilde bulunmayan alim mi var.Muarızları bile nakilde bulunuyor..Behey şaşkın! Adam hadis Hafızı! Hadis hafızı ne demek biliyormusun!

Ne demiş , ''Sahabeler bilerek hata yapmaz'' demiş! Ne desin bilerek hata yapar mı desin! Yahu sahabe masum mu yoksa!Tabi ki, bilerek hata yapmaz..Bunları naklederken yüzün kızarmıyormu!Allah sana şifa versin!

Sen Sahabe düşmanlarının ve Gavurların oyuncağı omuş zevatın meddahlığını ve reklamını yaparken yüzün kızarmaz iken
Ben Ehli SÜnnet vel cemaat'in savunmasını yaparken hiç utanmam merak etme...

Aradan sadece o tarafı mı gördün?
Kalbinize Ehli bidatın muhabbeti içirilmiş artık...
Buzağı sevgisinin içirildiği gibi...
Allah size şifa versin...


 

ukubat

Profesör
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
1,942
Tepkime puanı
103
Puanları
0
Konum
istanbul,fatih
Web sitesi
www.ismailaga.org.tr
Sağlıkçıylan beraber izleyin. Emekli albay eczacı kimyacının dinden anladığı Enver ÖREN'in sulandırdığı okul öncesi eğitim düzeyinde İslami bilgisi olanların aferin diyebileceği hased dolu anlatımlar...

Ne oldu...
Emekli Albay'ı beğenmedin...
Komunist Gazeteci Seyyid Kutub çok ehliyetli sıfatlara sahip sizin indinizde...
Yoksa Ehli Sünnete kim saldırırsa başımızın tacıdır gibi bir fikriniz mi var...?
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Ukubat , merhum Mevdudiyi eleştireceğim diye getirdiğin şu paçavralarla ne çamlar devirdiğini bir bilsen, sokağa çıkmaya yüzün olmazdı...

Ne yapmış : İbnu teymiyeden nakil de bulunmuş..Nakilde bulunmayan alim mi var.Muarızları bile nakilde bulunuyor..Behey şaşkın! Adam hadis Hafızı! Hadis hafızı ne demek biliyormusun!

Ne demiş , ''Sahabeler bilerek hata yapmaz'' demiş! Ne desin bilerek hata yapar mı desin! Yahu sahabe masum mu yoksa!Tabi ki, bilerek hata yapmaz..Bunları naklederken yüzün kızarmıyormu!Allah sana şifa versin!
İbnu teymiyeden nakil de bulunmuş..Nakilde bulunmayan alim mi var.Muarızları bile nakilde bulunuyor.
Bak hikem efendi, ikitürlü nakil vardır.Birisi sözü dinde senet olan bir İslam aliminin bildirdiği bilgileri teslimiyet içerisinde nakil etmek.İki bir konuyu izah ederken muhalifleri susturmak için.Mesela Bak sizin kıymet verdiğiniz zat bile böyle demiyor,şöyle diyor gibi.Birisinde itibar var.Diğerinde ilzam var.İslam Alimleri İbni Teymiyye'den Ehli Sünnet itikadine muhalif olan hiç bir görüşünü nakil etmemiştir.Fakat Mevdudi,İbni Teymiyye'nin bozuk fikirlerini nakil etmiş,yani O'na ve bu bozuk bilgilere itibar ederek nakil etmiştir.İkiside evet nakildir,fakat arasında böyle bir fark vardır.
'Sahabeler bilerek hata yapmaz'' demiş...
Diğer yazılanlarla birlikte baktığımızda bunun şöyle olduğu anlaşılıyor.Bu mübarek zatları cahaletle suçlamak var.Tabiki Peygamberler müstesna,hiç kimse masum değil.Fakat böyle diye bir kimse saygısız ve edepsizce O'nların hata yaptığını söylemeleride uygun düşmez.Evet Onlar masum değil ama Onlardaki kusuru ortaya çıkarmağa çalışan zavallı hiç masum değil.Evet masum olmamakta ortaklar ama,haşa günah işlemekte ortak değiller.Birisinin parmağının ucuna kadar,diğerinin boyunu aşmış.Evet sahabeler bilerek hata yapmaz.Fakat O'nların hatası ictihat hatası olduğundan,hataları bile sevabtır.

 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
ukubata rastladım hala aynı ukubat iftira fitne fesat ne ararsan var
ve hakaret...
@ukubat kötü söz sahibine aittir.
Diline doladığın eski nickime gelince ; akıl yürütmede müstesna bir yeri olan Edgar Allan Poe'nun roman kahramanıdır.
Ki Fransada işlenmiş bir cinayeti gazete haberlerinden akıl yürüterek çözmüş daha sonra cinayet aydınlandığında haklılığı ortaya çıkmış biridir.
Ben de kim olursa olsun akla her zaman saygı duyarım.
İslam dünyasında öyle biri var da onun adını nick olarak kullanmadık mı?
Öyle zannettiğin gibi Hollywoodla artistlikle falan alakası yok.
 

agbi

Yasaklı
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
25
Tepkime puanı
382
Puanları
0
Konum
İzmir
Saniyen merhum Mevdudinin kitablarının türkçeye tahrif edilerek tercüme edildiğini , onun bazı eserlerini Urducadan terceme eden Dr. Durmuş Bulgurdan dinledim.<Bu konuda islami neşriyat yapanlara tarizde bulundu ve Tefhim isimli eserinni aslından değil, ingilizcesinden terceme edildiğini ve tercemede aslında bulunmayan hususlar olduğunu, bazı yerlerin ise terceme edilmediğini söylemiştir..Bu bakımdan tercemelere tam güvenmemek gerekir..Durmuş Bulgurun terceme ettiği ''Süğnnetin Yasal Konumu'' isimli eser tavsiye edilir..Cantaş yay. güvenilir bir terceme

Mevdûdî

--------------------------------------------------------------------------------

MEVDÛDÎ

Sapıklık misallerini bir laboratuar katiyetiyle göz önüne serdiğimiz Hamidullah isimli “Baidullah” denilmeyi lâyık mütefekkir taslağından sonra, ondan biraz daha hafif fakat dalalette yine çok ağır Mevdûdî geliyor.

“İslâm da İhya Hareketleri” adlı eserinde bu adam dar ve kuru aklı biricik metot olarak kullanıyor, bu metodun baş temsilcisi İbni Teymiyye’yi göklere çıkarıyor, İmâm-ı Rabbânî Hazretleri gibi beyninin her zerresi güneş bir iç ve dış kahramanını yalnız dış cephesiyle ele alıp içini görmemezlikten geliyor.

İmâmı Gazâlî Hazretlerinin güya “müceddid-yenileyici” tanıdıktan sonra onda bir takım zaaflar buluyor ve bu zaafları üç noktada topluyor. Hadis ilmînde eksikliği (rasyonel-aklî) ilim tesirinde kalışı ve tasavvufa kapılışı...

Böylece tasavvufu, yani Kâinatın Efendisi’nin bâtın nurunu inkar etmiş ve hakikatte kendi metodu olan kara aklı İmâm-ı Gazalî’ye mal etmek ve yermekle tezatların en gülüncüne düşmüş bulunuyor.”Hadis’te zaif” demesi de akılla aklı yenen büyük kahramanın iç kanal mevzuunda gösterdiği hadislere muhalefetinden doğuyor. (S: 64, 65, 67, 70-77).

Tasavvufu karikatürlerinden ayıramıyarak tam inkâr ve kendisini zımmen mehdi kabul edişi de eserinin sonunda. (S:123, 124, 125, 126, 127, 128).

Bende el yazısı mevcut bir şehâdete göre de, bizzat bu şahidin “mezhebiniz nedir?” sualine “mezhebim yok!” cevabını veren sapık...

N. F. KISAKÜREK

Yukarıdaki yaptığım alıntı doğrumudur ?
 

PUTKIRAN

Kıdemli Üye
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
3,228
Tepkime puanı
189
Puanları
0
Konum
Ankara
....akılla aklı yenen büyük kahraman.....
Bu nasıl oluyor?
Kim galip bu güreşten?
:)
İmam Şafii boşuna dememiş."Sabah Tasavvufa Giren,Öğleye Deli Çıkar."
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,115
Tepkime puanı
1,428
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Ukubatın din ilimlerinde ne seviyede olduğuna iktibas ettiği şu cümle yeter: İbni Teymiye'den bile nakiller yapıyor. (s.135)


Saniyen şu cümleye bakıpta gülümsememek mümkünmü:24- Sahabiler için, “Bilerek hata yapmaz” diyor ve ictihadi hataları olabilir demiyor. (s.436)(Bunu yazan zat, sahabenin hepsinin müctehid olduğunu ima ediyor, zavallı!)





Arif olan anlar, yoruma dahi lüzum yok...Seviyesi bu kadar olan zatı muhterem, kalkmış kendinden büyük işlerle uğraşıyor! Va Esefa!!

Ukubat , merhum Mevdudiyi eleştireceğim diye getirdiğin şu paçavralarla ne çamlar devirdiğini bir bilsen, sokağa çıkmaya yüzün olmazdı...

Ne yapmış : İbnu teymiyeden nakil de bulunmuş..Nakilde bulunmayan alim mi var.Muarızları bile nakilde bulunuyor..Behey şaşkın! Adam hadis Hafızı! Hadis hafızı ne demek biliyormusun!

Ne demiş , ''Sahabeler bilerek hata yapmaz'' demiş! Ne desin bilerek hata yapar mı desin! Yahu sahabe masum mu yoksa!Tabi ki, bilerek hata yapmaz..Bunları naklederken yüzün kızarmıyormu!Allah sana şifa versin!

Hikem şu yazdıklarını sana hiç yakıştıramadım.. 2 sayfalık yazı içerisinden 3 madde getirip çam devirmekle suçlamışsın adamı. Halbuki diğer maddelerde yazılanları eğer aktarıldığı gibi kitabında geçiyorsa Mevdûdî bırak çam devirmeyi ormanı yakmış. Peygambere (s.a.v.) bu tür sözleri söylemek ne Mevdûdî'nin ne de başkasının haddine düşmüştür. Bu maddeleri de savunuyorsun yani doğru mu yapmış söylemekle

“Peygamber SAV, peygamberlik farzında kusur ettiği için ALLAH ona istiğfar emretmiştir” diyor. (s.173)

“Bütün peygamberler günah işlerler” diyor. (s.174)

“Peygamberimiz Kur’anın eşitlik esası ile ameli terk etti” diyor. (s.176)

Mevdudi, Resail Mesail isimli eserinde (s.57 de) “Resulullah Deccalin kendi zamanında çıkacağını sanıyordu, ama bu zannı üzerinden 1350 sene geçmesine rağmen, peygamberin zannı doğru çıkmamıştır” diyor. (s.179)

21- Şirkten başka günahların affedilebileceği Mürcienin itikadı olduğunu söylüyor. (s.302)

Halbuki Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ, şirki asla affetmez ve şirkten başka olan bütün günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Kardeşim bendeniz, o üç maddeyi neden getirdim, ona bakınız...Bu kadar seviyesiz bir eleştiri olabilirmi? İbnu Teymiyeden nakil yapmış. Şimdi bu eleştiri mi oluyor!! İbnu Hacer gibi alalmelerde iktibaslarda bulunmuşlar..Bendeniz merhum Mevdudinin eleştirilecek yerleri olduğuna inanırım amma bu kadar ucuz safsatalarla , tenkid edilmesine karşıyım..Onun için bir iki maddeyi örnek vererek , eleştirinin seviyesine dikkat çekmek istedim..Eleştiri iki yönlü olur..Bunlar sadece ucuz tenkidler yapıyorlar..100 kadar kitab yazmış, bir çok gayri müslimin İslam girmesine vesile olmuş bir mütefekkirin haksız bir şekilde suçlanmasına seyirci kalınmaz..

Güya merhum Mevdudiden nakledilen ve sayfa numarası! yazılan eserlerin isimleri niçin yok?Beni tenkid edeceğine bu ucuz ayak oyunlarını gör!

Mevdudinin eserlerini orijinalinden okuyamayan ve İslami ilimleri tedris etmeyenlerin ucuz polemiklerine cevab bile vermeye değmez..Bu tenkidlerin nereden geldiğini gayet iyi bilenlerdenim..Bu tenkidleri yapanlar arabi bile bilmezler..nerde kaldı islami ilimlerden bahsetmek..Ayıp, çok ayıp!!Herkes haddini bilsin..

Saniyen Cahid nilki üye..sen merhumun hangi kitabını okudun..isimlerini verde müzakeresini yapalım..Ezberden konuşma..İlmin bilgin varsa

buyur..
 

cahid

Kıdemli Üye
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
6,115
Tepkime puanı
1,428
Puanları
113
Konum
Muamma...!
Üşenmeden aşağıdaki yazıyı okursan kaynaklarını görürsün İnşaallah.. Ayrıca "Kur'an'a Göre Dört Terim" kitabının bir kısmını gözden geçirme fırsatım oldu. Dahasını da incelememe pek gerek kalmadı maalesef.. Tenkidin ölçüsüz yapılanı ne kadar hata ise hataları görmezden gelmek de o kadar büyük hatadır.

Mevdudi’nin Kişiliği ve Fikrinin Beyanıdır.

Malum olduğu üzere Mevdudi 1933’de çıkarmış olduğu ‘Tercüman Kur’an’ adlı dergide hayatından şöyle bahseder:

‘1916 ve 1921 seneleri arasında avukat olan babam felce uğrayıp hasta yatmasından dolayı son derece belaya giriftar oldum; fakir düştüm; tahsilimin ikmalinden geri kaldım. Bundan böyle diyar diyar dolaşmaya mecbur oldum.Böyle belalardan bir an önce kurtulmak çaresini aramaya başladım. Nihayet Hinddeki ulemadan müteşekkil bir cemaat tarafından yayınlanan ‘Cemiyet’ adlı dergide çalışmaya başladım.

Hakikaten bende yazı yazma kabiliyetş, üstün zeka vardı. Fakat benim arzum bu olmadığı için, edebiyat, mantık, hadis ilimleri okumak isterdim. Bu gaye ile o çalışmayı bıraktım ve Haydarabad’a döndüm. Ne faydaki maişet derdi peşimi bırakmadı. Bilmecburiye te’lif ve tasnif ile meşgul oldum. Zira fıtratımda konuşkanlık, fesahat, aşırı zeka ve edebi bir uslub vardı. Bu fıtri olan melekemi, fiile geçirmeye çalışurken, sayın muhterem! Yazar Niyazi Fetahporî ile tanıştım. Kendisi kuvvetli bir yazardı. Sohbetiyle şerefyap olduğum zamanda içimdeki yazarlık melekesi fiile geçti. İşte Fetahpori sayesinde ‘Tercüman Kur’an’ adlı dergimi çıkarıp neşretmeye muvaffak oldum. (Mevlana Mevdudi s.2,3 Müellifi Es’ad Geylani)


Görülüyor ki, Mevdudi gençliğinde ilmini Pakistanlı meşhur Fetahpori’den almıştır. Bu adam tahminimce 1921, 22 civarında yazarlık yapardı. Yazılarında cennet ve cehennem ile alay eder… Ve nihayet İslam dininden rücu ettiğini kendisi söylüyor. İşte bu mürted Fetahpori’nin Mevdudi’ye emdirdiği ilim sütü, Mevdudi’nin kalbini bozmuş; kalemini kaydırmıştır.

Medar’i teessüf şu ki, Pakistan’dan meşhur ulemadan Muhammed Manzur Nu’mani, Şeyh Hasen Nedvi, Şeyh Emin Ahsen İslahi ve Şeyh Mes’ud Alim adlı dört din adamıyla Mevdudi birleşiyor; Şeyh Muhammed Manzur Nu’amni, Mevdudi’yi derginin idarecileri arasına getiriyor ve şayanı takdirle övüyor.

Mevdudi bu vesile ile taraftarlarını çoğaltıyor; birçoklarını iğfal ediyor. Hasılı ‘Buthangot’ şehrinde ‘Cemaat-i İslami’ yani İslam cemaati adıyla bir parti açıyor.

Bu cemaat tarafından, gerek dergisindeki bu yazıları ve gerekse yazdığı eserleri neşrolunuyor. Urduca dilinde kalemi çok kuvvetli, seyyal, sözleri cazibeli olduğundan, gençler onun fikirlerine kapılıyor. Artık gençlerin dimağlarında, Arabi ilminde çok zayıf, Urduca dilinde Allame Mevdudi büyüyor.

Bu dört alimden ayrı bir fikir, yeni yeni deyimler ve terimleri ortaya koyarken, onu takdim ve takdir eden Şeyh Munazir Ahsen Geylani başta olmak üzere, tarihçi Seyyid Süleyman Nedvi, Profesör Abdulmecid Deryabadi ile birlikte meşhur Pakistan uleması ikinci bir kez onu takdim ve takdir ediyorlar; eserlerini Arabca’ya çeviriyorlar. Mısır’daki Ezher Üniversitesine gönderiyorlar. Mısır’da genç alimlerin birçoğu, fikrine kapılıyor. Derken Mısır’da birçoklarının idamına sebep oluyor… 1964’de dergisi Pakistan’da kapatıldı. (Mevlana Mevdudi s.13,14 ve El-Üstaz Mevdudi c.1 s.9,10)

Aynı tarihte İhya-i Hareket-i İslam adlı eserini çıkarıyor. –ki Necib Fazıl imha-i hareket diyor- Eserinde ashab-ı kirama varıncaya kadar birçok müctehid ve ulemaya dil uzatıyor… Dün onu takdir ve takdim eden Şeyh Munazir Ahsen Geylani, bugün Mevdudi’nin pervasızlığını görür ve ilk kez olarak ‘Sıdk-ı Cedid’ adlı dergide ‘Nuzad Hariciy’ yani yeni harici başlıklı makalesinde; Mevdudi’nin Hariciye mezhebinin ihyası olduğuna dair reddiye yazar ve şöyle der: ‘Ben Mevdudi’nin hakkındaki evvelden yazdığım makalelerimden, sözlerimden tevbe ediyorum, rücu ettim. Öyle sanıyorum ki, Mevdüdi Hariciye mezhebini yeniden memleketimizde ihya ediyor. (Sdkı Cedid 21 january 1946) Akabinde aynı derginin sahibi Profesör Abdulmecid Deryabadi, arkasından Seyyid Süleyman Nedvi ve 1965 civarında ‘Diyobed’ ilahiyatının hadis şeyhi Seyyid Hüseyin Ahmed Medeni; Mevdudi’nin aleyhine reddiyeler yazıyorlar. ( Mevlana Mevdudi s.7,9,11)

İhya-i Hareket-i İslam adlı eser, 1963 veya 64’de Türkçe’ye çevriliyor. Bu sefer Türk gençlerinin beyinlerini yıkamaya başlıyor. İşte o zamanda, rahmetli Necib Fazıl, ‘Doğru Yolun Sapık Kolları’ adlı eserinde, bu eserin neşrinin aleyhinde bulunuyor. ‘İslamda İhya Hareketleri eserinin müellifi Mevdudi, Vahabi’dir’ diyor. Elbette maksadı Türk gençlerini Mevdudi’nin fikrinden sakındırmaktı. (Doğru Yolun Sapık Kolları s.153)

Ne faydaki bunca ulemanın ve özellikle Necib Fazıl’ın sesi duyulmuyor. Halihazırda da Türkiye’de Müslümanların birçok mecmualarında Mevdudi’nin eserlerinin reklamını görüyoruz. Biri: Asrın müceddidi, öbürü, asrın imamı, diğeri, asrın rehberi vesair başlıklar altında eserlerini takdim ve takdir ediyorlar.

Talebesi Mes’ud Alim Nedvi ve talebeleri, Mevdudi’nin eserlerini Urduca’dan Arabca’ya cevirip neşrettikleri gibi Türk yazarlardan bir kısmı da Arabca veya Urduca’dan Türkçe’ye çeviriyorlar. Kanaatimce bunlar dini ilimlerde keml bulmayan yazarlardır. Meydanı boş buluyorlar ve Mevdudi’nin eserlerini Türkçe’ye çeviriyorlar. ‘El-İnsafu Nısfuddin-

Tirmizi’nin şarihlerinden Şeyh Yusuf Benuri, Mevdudi’nin reddiyesini ‘El Üstaz Mevdudi’ adıyla neşrettiyse de onun da sesi duyulmadı.

Muşarun ileyh şöyle der: Onun cemaatinden ilimle tanınmış 'Süvat'a bağlı Benir kasabası ahalisinden müfti Muhammed Yusuf da bana yazdığı mektupta: 'Beyyinat' dergisinde yazdığım 'Kur'an enbiyanın Allah'a karşı isyan ettikleri ve günah işledikleri haberleriyle dopdoludur' makalemi reddederek enbiyanın masum olmalarını iddia ediyorsun, diyor. İnna lillah... Bundan anlaşılıyor ki, Mevdudi'nin cemaatinin hepsinin itikadlarında, peygamberler asi ve günahkardırlar. Bu da reis ve emirlerinden miras aldıklarındandır. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.23)

Şeyh Yusuf, sayfanın devamında diyor ki: ' Mevdudi şöyle der: Dinin esasları ikidir:

a- Değişmeyi kabul etmeyen esaslardır; tevhid ve risalet meselesi gibi.

b- Maslahata mebni, değişmeyi kabul edendir; ameli hikmet gibi. (Bunun örneğini göstererek) Mesela:

Ey insanlar; Bizi sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve tanışasınız diye sizi şu'be şu'be, kabile kabile kıldık. Şüphesiz Allah Nezdinde sizin en şerefliniz, takvaca en ileri olanınızdır. ( Hucurat 13) Ayetinin emriyle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem iman etti ve bütün ırkların eşitliğini ilan etti. Hatta birçok köle ve azadlıları işlerinde işbaşına getirdi. Lakin çok zaman aradan geçmeden, devletini kurarken hakimiyetin fırsatını ele geçirmeye yaklaşınca, bu ayetin emriyle amel etmeyi bıraktı ve hükmünü değiştirdi. Dedi ki: İmam (halife)lar Kureyş'tendir. Nitekim muhterem üstaz Muhammed Eşref de 21 january 1958'de El Münir dergisinde bunu yazmıştı. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.24)

Mevdudi'nin dalaletine bakın... Hikmet-i ameliyye deyimini ihdas ederek, dinin hükümlerinin bir kısmının değişebileceğini söylüyor. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.24)

Anlaşılıyor ki Mevdudi, nübüvvet makamını idraktan aciz bir akılcıdır. Haricilerden ayrılan bir harici...

Ümmetin ittifakıyla enbiyanın bir sıfatı da ismettir. Yani nübüvvetten önce de sonra da şirk, küfür ve isyandan pak olmalarıdır. İşte Mevdudi buna inanmıyor.

Şimdi 'Kur'an Kih Çar Bünyad İstilahin' yani 'Kur'an'a Göre Dört Terim' risalesini açıyoruz; ne bakalım mukaddimesinde şöyle der:

'Allah, Rabb, ibadet ve din kelimelerinin manalarını bilmeyen, Kur'an'ın manasını bilemez... Tefsir erbabı bu dört kelimenin manasını bilemediler. Dolayısıyla ümmet, dini meselelerin dörtte üçünü kaybettiler= ihmal ettiler ve binaenaleyh itikad ve amellerinin bozukluğunu görürsün. (Kur'an Kih Çar Bünyad İstilahin s.10,12)

Şeyh Yusuf diyor ki: 'Görülüyor ki Mevdudi önceden ulemanın yazmış oldukları tefsirleri kifayetsiz görüyor ve onlara dil uzatıyor. Onun bunca ulema hakkında ve özellikle nübüvvet hakkındaki hataları afuv edilecek yani hoş görülecek iş değildir. Bu da onun sapıklığının alametidir. ( El Üstaz Mevdudi c.1 s.18)

Mevdudi, risalesinin 156. sayfasında da şöyle diyor:

'Yirmiüç sene zarfında Nebi sallallahu aleyhi ve sellem'in nübüvvet farizasını eda etmekte yapmış olduğu noksanlık ve taksiratından dolayı, En Nasr suresinin son ayetinde Allah teala Ona istiğfar etmesini emretti.'

Tefhim-il Kur'an'ı açıyoruz. Baskı 3 c.2 s.57'de diyor ki:

'Masumluk sıfatı, peygamberlerden ayrılmaz bir sıfat değildir. Allah teala, onlardan bu özelliği kaldırdığı zaman, sair beşerden farkları olmaz ve nitekim bazı zamanlarda Allah teala, onlara isyan işletir ki, insanlar onların ilah olmadıklarını ve beşer olduklarını görsünler, bilsinler. Binaenaleyh bu onların hakkında Allah'ın i'lanıdır.

Resail-ul Beyan adlı eserini açıyoruz. 1362 tarihli üçüncü baskısının 55, 57. sayfalarında şöyle der:

Peygamber zamanından şimdiye kadar 1350 sene geçti. Halen deccal meccal diye birşey yoktur. Anlaşılıyor ki, deccal hakkında Peygamber'den sadır olan tüm hadisler, Onun görüş ve kıyaslarına mebnidir. Hakikaten kendisi de deccal hakkında şüphede idi. Dolayısıyla bir sefer Horosan'dan; bir keresinde Esfehan'dan, başka bir keresinde de Şam ve Irak arasından çıkacağını söyledi. Hatta bir defa da İbnu Seyyad'ın deccal olacağını zannetti. Nihayet deccal hadisini nakleden, hristiyan rahibi olan, Temimi Dari'dir.

Şeyh Yusuf diyor ki: Deccalın hakkındaki hadisler, tevatürle naklolunmaktadır; inkarı küfürdür. Bilhusus Temimi Dari'nin hadisini İmam Müslim dahi rivayet ediyor.

Yine Tefhim-il Kur'an'dan, El En'am suresi 76.ayetin tefsirine bakıyoruz, diyor ki:

İbrahim aleyhisselam, önce müşrik, zifir inkarda idi. Sonra tevhide döndü; Rabb'ini aradı, buldu... (Yunus suresinin 98.ayetinin tefsirinde de) Yunus kavminin azabının kaldırılmasının hikmeti şu idi: Yunus'un nübüvvet farizasında yapmış olduğu noksanlık ve taksiratı ve tebliğdeki kusuru sebebiyle, kavminin aleyhinde hüccet tamamlanmadı; dolayısıyla azab kalktı...

Sonraki satırları almaktan haya ediyorum. Medar-ı teessüf şu ki: Seyyid Kutub da tefsirini yazarken onun fikrine kapılıyor ve doğru itikaddan sapıyor. O da Fi zilal-il Kur'an'da El En'am suresinin tefsirinde şöyle der: Bu ayet bize İbrahim'in nefsini tasvir eder. Gerçekte şek ve şüphe, İbrahim'in nefsine hucüm etmişti. -Hatta ve hatta babası ve kavmi putlara taptıklarından kendisi de zifir inkara girmişti.- (Fi zilal c.3 s.292)

Sonraki sayfalarda da sık sık: 'İbrahim Rabb'ini aradı... Buldu... Dalalette olduğunu hissetti... ' der. O da Mevdudi gibi: İbrahim önce müşrik, sonra tevhidcidir' der. Halbuki bu görüş maalesef Yahudilerin görüşüdür; müslümanların itikadı değildir. Bunun üzerine İbni Kesir ve müfessirler uzun uzun münakaşalar açmışlardır. Daha doğrusu biyoloji kanunlarına inananlar, kısa ifade ile derler ki: 'İnsanlar bulutların seslerini işittiler, kendilerine sığınak aradılar, birçok şeyleri tanrı edindiler, zihin terakki edince bire indirdiler.' 'Aradılar, buldular' fikri buna dayanmaktadır.

Hasılı Kelam, Seyyid Kutub takriben otuzüç yerde, Mevdudi ise -Şeyh Yusuf'un beyanına göre- doksan yerde ümmetin müctehidine ve ulemasına muhalefet etmektedirler.
 
Üst