Mevdudi

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
BİR MEVDUDİ VARDI, HATIRLA!


24744.jpg

Kur'an'ı anlama çabası boş iş mi?
Üstad Mevdûdi Ümmete sesleniyor. Kur’an bize neler söyler, bunu görebilmek için neler gerekiyor?



“Kur’an’ın Dört Temel Terimi”
20. asır Müslümanlarının uyanışında büyük hizmetlerde bulunmuş Seyyid Ebu’l-A’lâ el-Mevdûdî kendisinden geriye büyük bir tevhidî miras bıraktı. Bunlardan birisi de Kur’an-ı Kerim’in temel öğretisini idrak edebilmek için Kur’an'da geçen dört terimin manasını açıkladığı eseri; “Kur’an’ın Dört Temel Terimi.”

24745.jpg


Üstad Mevdudi, eserinde Kur’an’da temel bir öneme sahip olan İlah, Rab, İbadet ve Din terimlerinin sahih ve mükemmel anlamlarının kavranmasının önemini ifade ediyor. Kur’an-ı Kerim’in daha iyi anlaşılabilmesi için bu dört temel terimin tüm manalarıyla açıklanmasının ve idrak edilmesinin gerekliliğini vurgulayan Mevdudi, bu dört temel terim üzerinde ayrıntılı bir incelemede bulunmuş. İlâh ve Rab terimleri arasında hangi farkların olduğu ve bu terimlerin Kur’an’da hangi manalarda kullanıldığı, İbadet’in ne anlama geldiği ve Din’in hangi farklı manaları içerdiği, eserde açıklanıyor.

İslam ümmetinin çöküş sebebi
Bugün Ümmetin Kur’an-ı Kerim’i doğru idrak edememesi sebebiyle yaşadığı sorunlar çok açık ortadayken; Mevlana Mevdûdi bu eser ile Kur’an’ın herkes tarafından mevcut manalarıyla anlaşılmasını kolaylaştırmaya çalışmıştır. Birçok Müslüman kimsenin sabah akşam okudukları Kur’an-ı Kerim’in mana ve mefhumunu idrak edemiyor olmaları, Kur’an’da verilen birçok mesajın gün yüzüne çıkamamasına sebep olmakta. Mevdûdi’nin, İslam ümmetinin çöküş sebeplerinden en önemlisi olan Kur’an'ı doğru idrak edemeyişimizi kavramlar üzerinde yoğunlaşarak tespit ve tahkik etmeye çalışması gündelik hayatımızda yaklaşmayı pek tercih etmediğimiz kavramları gündemimize almamız gerektiğini göstermesi bakımından da önemli.


Manasına eremediğin için şirk koştuğunu bile göremezsin!
Müslüman bir kimsenin ağzından hiçbir zaman Allah dışında biri için “İlah” ve “Rab” kelimeleri kullanılmasa bile; o kimsenin hayatında, kelimelerin manaları sebebiyle birden çok ilahı ve rabbi olabilir. Bu kimseler Allah’tan başka kendilerine ilah ve rab edindiklerini bilmeseler de yaşayışta durum çok farklı tezahür etmekte. Bir başka biçimde, bir Müslüman Allah’tan başkası için asla ibadet etmediğini düşünür. Fakat ibadet teriminin manasını zihninde belli ritüeller ile sınırlayan bu kimse, hayatın içerisindeki farklı unsurlar karşısında onlara ibadet ediyor konumuna düştüğünün farkına bile varamaz. Titizliğini kaybetmiş bir inananın, Kur’an-ı Kerim’in içerdiği temel öğretiyi kaçırması; inandığı şeyi kaynağından öğrenmeye, kavramaya çalışmamasından kaynaklanır.
Üstad Mevdûdi, İslam ümmetinin içerisinde bulunduğu hazin durum karşısında kaleme aldığı bu önemli eseri gündemimize almakta fayda var. Kur’an’ı anlama çabası 80'li yılların Radikal denilen Müslümanlarına ait bir iş olmamalı. Bu vazife hepimizin üzerindedir!


Samet Akten
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Mevdudi'nin de bir 'Hızır Paşası' varmış



Ünlü Müslüman araştırmacı ve düşünür Mevdudi'nin idam hükmünün tıpkı ünlü Alevi ozan ve düşünürü Pir Sultan Abdal gibi elinden tuttuğu bir gariban tarafından imzalandığını biliyor muydunuz?



Yaşar İliksiz'in haberi
"Ünlü Şair Muhammed İkbal'in “Yıldızlar ki insanlara yol gösterirdi / Onlar bile onu rehber edindi” mısralarında söylediği gibi Ebul Âlâ El Mevdudi, insanlığa rehber olmuş büyük bir şahsiyetti" , İslami hareketler uzmanı Selim Mansur Halid, ünlü İslam Aliminin en büyük kızı Hamira Mevdudi'nin kaleme aldığı Babam Mevdudi adlı eser için yazdığı önsözde.
Kızının babası hakkında anlattıkları Mevdudi ile ünlü Alevi Ozanı Pir Sultan Abdal arasında ilginç bir kader benzerliği olduğunu gösteriyor...


SON ASIRDA YETİŞEN EN BÜYÜK ALİMLERDEN
Kitabın yayıncısı Mana Yayınları sahibi Latif Kınataş "Mevdudi'yi İslam dünyasının son asırda yetiştirdiği büyük araştırmacı ve düşünürlerden birisi olarak tanıdık. Dünyanın dört bir yanında oluşan İslami hareket ve cemaatlerde en etkin olan isimlerden biriydi. Birçok dile çevrilen eserleri, İslami uyanış bilinçlenme ve katılıma katkı sağladı. Özellikle “Dört Terim” ve “Tefhimü’l Kur’an”ı başucu kitapları haline geldi. Düşünceleri berraktı; araştırmalarının altı dolu, açıklamaları doyurucuydu. Hem tarihi hem de güncel konulardaki vukufiyeti ve muhakemesi yüksekti. Onun bu etkin gücü ve aktivitesi kimilerini rahatsız etse de, geniş kitlelerin ilgi ve sevgisine neden oldu. Bu ilgi ve sevgiyi fazlasıyla hak eden Mevdudi elbette daha çok tanınmayı da hak ediyor" diyor.
Hamira Mevdudi'nin kaleme aldığı Babam Mevdudi adlı eserin "baba Mevdudi"yi anlattığına dikkat çeken Latif Kınataş, " Baba Mevdudi'yi hem evin içinden, hem kızının dilinden okuyoruz" ifadesini kullanıyor...
Dokuz çocuklu bir nineli evde yetişen ünlü alimin kızı bakın babasını nasıl anlatıyor:



"BABAM SADECE BİZE AİT DEĞİLDİ"
“Babam bütün hayatını diliyle, kalemiyle, ilmi ve fikriyle –ahirette karşılığını almak üzere- görevini yerine getirmeye adadı. Çünkü kendisi kullukta kusur etmemeye çalışan Allah’ın bir işçisi gibi görüyordu. İnsanların onun yaşaması için haykırmasını istemediği gibi, ölümünü haykırmalarından da korkmazdı. O bambaşkaydı. Onun lügatinde “ben”, “benim ihtiyaçlarım”, “benim çocuklarım”, “geleceğim” gibi kelimelere yer yoktu. Allah da şahittir ki kendisini ümmete bu derece adamış bir başka insan daha tanımadım” diyen en büyük kızı Hamira Mevdudi, oldukça dokunaklı ifadelerle başlıyor kitabında babasını anlatmaya ve şunları söylüyor:
"İnsanlara sabrı tavsiye etmek kolay ama sabretmesi gereken kişi kendiniz olunca bu iş gerçekten çok zor.
Sabır şarabı ne kadar acı! Annemin ve babaannemin hayatları boyunca bu acı şarabı yudum yudum içtiklerine kendi gözlerimle şahit oldum. İşte bu anlatacaklarım insanın içini yakan bu acı şarabın yudumlarının hikâyesidir. Şu ana kadar yüreklerde hapsedilmiş olan bu hikâyeler ne unutuldu ne de anlatılmasına izin verildi. Ama şimdi yatağından taşan dereler gibi kendiliğinden akmaya başladılar. Babaannem; “Eğer gülersen dünya da seninle birlikte güler ama eğer ağlarsan yalnız ağlarsın!” derdi.
Bugün yirminci yüzyılın üstad Ebul Ala Mevdudi asrı olduğu söyleniyor. Fikirleri ve kitaplarıyla bir devrim yaratmış, cemaati dünyadaki bütün İslami hareketlere ve kalkınmaya katkıda bulunmuştur. Ancak şunu asla unutmamak gerekir: Hiçbir yazar ya da araştırmacı yakınları tarafından kendisine zihnini toparlayıp, yeni fikirler üreteceği rahat ve huzurlu bir ortam sağlanmadıkça büyük işler başaramaz. Anlatacaklarım gün gelip esen rüzgârlarla nisyan duvarları ardında silinip gidecek öylesine hatıralar değildir. İslam Şehidi Seyyid Kutup’un “Fizilali’l Kur’an” da “Büyük Müslüman” olarak nitelediği cesur bir kahramanın hayat hikâyesidir. Büyük bir anne-baba ve oğulları tarafından hayatın sayfalarına nakşedilen bir sabır, bir sebat öyküsüdür.
Çağdaş İslam uyanışının şafağı, dokuz çocuk ve yaşlı ninelerinin yaşadığı bir evden yükselmişti. Evin hasta hanımı nefes darlığından muzdaripti. Acaba bu geminin yolcuları hayata nasıl devam edeceklerdi? Daha en başta sabır ipine sarılmaktan vazgeçip yılacaklarmıydı? Yoksa bugün şahit olduklarımızı görelim diye olabildiğince yelkenlinin ipine mi asılacaklardı?
Savaş meydanı askerlerle doludur. Kimi ön saflarda göğsünü kurşunlara siper eder, kimi arka saflarda durarak ön safları destekler. Ve öyleleri vardır ki ilk bakışta göze çarpmaz ve sanki savaşta en önemsiz rolü üstlenmiş gibi görünürler. Ama aslında rolleri en büyük rollerden biridir. Onlarsız olmaz. İşte bu hikâye buradan çıktı. Bir ömür boyu süren fedakârlıkların ve özverinin hikâyesi.
Bu kitap az önce bahsini ettiğimiz o evin sahnelerinden şimdiye kadar izlenmemiş bir sahne üzerindeki perdeyi açıyor. Açıyor ki okuyucu da bir yağmur damlasının inciye dönüşme serüvenini öğrensin"
"Aziz babam sadece bize ait değildi. Aksine bütün İslam ümmeti için bir servetti. Bu yüzden onu anlatmak boynumuzun borcudur" diyen Hamira Mevdudi, "İsterseniz şimdi İslami düşünce liderlerinin onun hakkındaki görüşlerine bir göz atalım" diyerek, ünlü Alim Hakkında Dünyanın önde gelen İslam düşünürlerinin fikirlerini yansıtıyor okurlara:



İslam Şehidi Seyyid Kutup: Şehid Seyyid Kutup, Mevdudi’den daima “Büyük Müslüman” olarak söz ederdi.


Filozof Muhammed İkbal: “Bu şeyh mürekkebi kan olan kalemi ile Resulullah’ın dinini açıklıyor.”


Ömer Tilmisani: Tilmisani, Hasan El Benna ve Mevdudi’nin İslami davet metodlarını karşılaştırırken şöyle diyor: “Şüphesiz her ikisi de eşsiz bir kuşağın imamlarıdırlar. Çünkü davalarındaki bütün metodların, üslupların, bilgilerin kaynağı Kuranı Kerim ve Resulullah (s.a.v)’dır. Görüşlerini falanca filozoftan veya filanca kitaptan almamışlardır. Okulları İslam davetine leke sürebilecek olan bütün anlayış ve düşüncülerden olabildiğince uzaktır. Hasan El Benna’nın karşılaştığı bütün sıkıntı, saldırı ve eziyetlerin aynısına İmam Mevdudi’de maruz kalmıştır. Adeta ikisi söz birliği etmiş gibidirler.”


Şeyh Ebul Hasan Nedevi: “Müslüman genç nesli Mevdudi gibi etkileyen bir kişi daha tanımıyorum. Davetini ilmi esaslar üzerine kurmuştu. Siyasi davaların, sömürgeciliğin üzerine kurulduğu esaslardan çok daha sağlam çok daha metindi. Yazıları ve araştırmaları batı medeniyetinin tabiatını tanımaya yönelikti. Hayat felsefesi ve yorumu ilmi idi. Onun gibisi bu zamanda az bulunur. Dini, İslam’ın yaşam tarzını ve medeniyetini, siyasi hikmetini, toplum ve hayatı şekillendirme tarzını açıklamıştır. İslam’ın beşeri toplumlar ve insani gidişata dair önderliğini ilmi, sağlam bir üslupla, modern bir dille, ortaya koymuştur. Onun tarzı uzun zamandan beri İslami edebiyatta var olan boşlukları doldurmuştur. İslam ahlâkı, İslami yaşam tarzı ve akidesiyle Müslüman gençlikteki “yetersizlik” duygusuyla mücadele etmiştir. Yazdığı yazılar bu gençlerin İslam’ın salahiyeti ile modern asra ayak uydurmalarında ve kendine güvenlerinin geri dönmesinde çok etkili olmuştur.”


Dr. Yusuf el-Karadavi: “… Islahatçı müfekkir. Aynı zamanda toplum doktoru. Basireti ile ümmetin dertlerine uygun ilaçlar sunuyor. Derinlere dalıp sebepleri anlamaksızın sonuçlara göz gezdirmekle yetinmiyor. Hastalığı tespit ettiği zamansa içerdeki mikrobu yok etmeden sadece yüzeysel iyileşme sağlayacak merhem vermekle kalmıyor. Hastalığın kökünü kurutmadan, acıyı kısa süreliğine dindirecek çareler sunmuyor. Bu noktada Mevdudi ümmet için onun hastalığının hakikatini, mikrobun aslını bilen deneyimli bir doktordur.”
Karadavi, Mevdudi’nin fikirlerini ana hatları ile şu üç noktada topluyor: İslam’a bağlılık, çağdaşlık, açıklık. “O, fildişi kulelerde ya da münzevi kulübelerde yaşayan, fikirlerini kâğıda döktükten sonra sorumluluğunu taşımayan teorisyen bir ıslahatçı ya da akademisyen değildi. Mevdudi’nin o büyük fikri tezi yanı sıra en az onun kadar büyük ilmi bir tezi de vardı: Düşünceyi harekete dönüştürmek. Tezler ve kitaplar telif ettiği gibi adamlar telif etmek.”
Karadavi’nin Mevdudi’nin hayranı olduğu yönlerinden biri de öncelikli meseleleri kavramaktaki mahareti idi. Ki bu anlayış pek çok davetçide bulunmayan bir özelliktir. Şeyh şöyle diyor: “İmam Ebul Ala Mevdudi’nin önceliği modern cahiliyye ile savaşmak, insanları tam anlamıyla ibadete ve dine, sadece Allah’ın hâkimiyetine boyun eğmeye, konumu ve misyonu ne olursa olsun -ister aydın, ister siyasi lider- yaratılmış birinin hâkimiyetini reddetmeye döndürmektir. Toplumsal, ailevi, ferdi, şahsi, iktisadi ve medeni hayatta batı fikrini reddeden, devrimci ve değişimci bir metod izleyen İslami hareket inşa etmektir. Bu düşüncesini bütün kitaplarında ve araştırmalarında ortaya koydu. Çalışmaları onun İslam’a davet ve yenilik felsefesini ifade ediyordu. Böylece söz konusu hareketi inşa etmek ve yaymak için cemaatini kurdu.”


Muhammed Recep El Bayoumi: Mevdudi’nin Marksizm karşısındaki tutumu; anlatılmaya gerek duyulmayacak derecede bilinmektedir. Nitekim kendisi, Müslüman düşünürlere Marksizm karşısında keskin bir kılıç vazifesi görecek argümanlar üretmiştir. Zira, sahip olduğu ansiklopedik bilgi birikimi; aydın ve üretken düşünce yapısı ve doğu dünyasındaki devrimci hareketlere ilişkin derinlemesine tahlilleri tam da taşı gediğine koyacak türdendir… Doğrusu, böylesi büyük bir müfekkirin eserleri her müslümanın evinde bulnmalıdır. Çünkü onun eserlerinin adeta ilahi bir ruhla desteklenmişcesine okuyucusuna sağladığı geniş ufuk başka eserlerde zor bulunur.


Müsteşar Abdullah el-Akîl: “Allame Mevdudi çağdaş İslam sancaklarından, mütefekkirlerinden, davetçilerinden biridir. Allah Teâla ona hikmet, ileri görüşlülük, derin kavrayış, ilmi basiret, olayları teemmül, fikirler ve durumlar üzerine geniş çaplı çalışma, bilgi kaynaklarını inceleyerek güvenilir olanları ayırdedebilme, batı medeniyetinin faydalı taraflarını alıp zararlı taraflarını reddetme, İslam’ı hayatın her alanındaki sorunlar için bir çözüm olarak sunabilme kabiliyeti bahşetmiştir. Şehit İmam Hasan El Benna’nın metodu işte buydu. İlmi yöntemleri kullanarak müslüman kardeşimizi İslami yöntemlere uygun olarak şekillendirirdi.”


MEVDUDİ İKİ KADININ ESERİDİR
Nur Muhammed cuma ise Mevdudi için "Onun hakkında bütün dünya dillerinde çok şey yazıldı. Yazılanların hepsi Mevdudi’nin ne kadar güçlü ve büyük bir şahsiyet olduğundan bahsediyordu: Davetçi, âlim, mütefekkir, gazeteci, fakih, müfessir. Ama bunlardan hiç biri bir insan, bir baba olarak Mevdudi’yi ele almıyordu. Aynı zamanda daima o eşsiz dehanın, seçkin şahsiyetin arkasında durmuş olan “meçhul askeri” de. Hiçbir büyük erkek yoktur ki arkasında büyük bir kadın olmasın. Hani derler ya; “Erkekler hayatı şekillendirir, kadınlar erkekleri!”
Mevdudi; iki kadının eseridir. Annesi ve eşi. Bu kitap yazılana kadar tarihe onlar hakkında hiçbir kayıt düşmedi. Hiç kimse onları tanımadı. Bu kitap bizi o evin duvarları arkasına taşıyacak, bu satırları kaleme alan naçiz elleri tanıyacaksınız. Bu satırları yazan kalemin bu iki hanımefendi ve Mevdudi tarafından eğitildiğinin ortaya çıkması onun değerini yükseltecek. Onlardan bir parça hatıralarını kaydedecek. Kaydedecek ki bu yolda yürüyenlerin önünü aydınlatan meşaleler olarak kalabilsinler. Allah rızası, insanlar ve tarih için" diyor...


MEĞER MEVDUDİ’NİN DE BİR ‘HIZIR PAŞA'SI VARMIŞ
Ünlü Kur'an-ı Kerim tefsiri “Tefhimu’l Kuran”ın büyük bölümünü hapiste yazan Ebul Âlâ Mevdudi'nin ömrünün büyük bölümünün zindanlarda geçtiğini çoğu kimse biliyordur ancak onu ölüme gönderen kararı imzalayanın kendisinin daha önce yardım ettiği bir yoksul olduğunu bilen yok gibidir… Bu yönüyle bir bakıma Pir Sultan Abdal ile benzer bir kaderi paylaşmaktadır Mevdudi.
Bu ilginç paralelliği bakın kızı kitabında nasıl anlatıyor:
“Kendisini hapseden ve işkence edenleri dahi gönül rahatlığıyla karşılardı. Hapishanede dine karşı işlemiş oldukları suçları ve yaptıkları işkenceleri dile getirmek şöyle dursun ima bile etmezdi. Bir gün bir adam gelerek babamdan kendisine referans vermesini istedi. Zor durumda fakir bir adamdı. Babam da ona gittiğinde rahatça iyi bir iş bulmasını sağlayacak özel bir referans yazdı. Bu adam kimdi biliyor musunuz? Askeri mahkeme günlerinde babamın idamına hükmeden hakim. Babamdan başka kim ölümüne hükmeden kişiye özel referans yazabilir ki? Hey gidi babacığım, sen ne büyük bir adamsın!”
Tabi bu ilginç kader benzerliğinde ünlü ozan Pirsultan Abdal ile Mevdudi arasında önemli bir fark var. Halk ayaklandığı için Mevdudi'nin idamından devlet vazgeçmişti ama Pirsultan'ın idam kararı infaz edilmişti:
(Haber 7)
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Üstad el_mevdudi'ye rahmet diliyorum...''Babam Mevdudi'' kitabını okumayanlara tavsiye ederim..
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Üstad el_mevdudi'ye rahmet diliyorum...''Babam Mevdudi'' kitabını okumayanlara tavsiye ederim..

hadi ordan,
sen gecenlerde "seriatsiz tasavvufun serrinden Allaha siginirim" diye bir söz kullanmisdin...
bende tasavvufsuz seriatin serrinden Allaha siginirim,özellikle senin gibi Milli-Görüscülük ve tarikatcilik taslarlarsa.
Isine gelmeyince tarikatlara camur atarsiniz,isinize gelince mezhebsizleri ve dengesiz radikal el kaideyi savunursunuz,temize cikarirsiniz.Asil tehlikeli olanlar sizlersiniz.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Yeni Osmanlı bir geldi, pir geldi..Yahu bu ne acele, bir nefes al..Anladık bendenizin muarızlarımdansın da...Önce bir soluklan...

Önce Mevdudinni haşa küfür üzere öldüğüne dair bir delilin varmı? Biz rahmet diledik..Ne yapacaktık..lanet mi okuyalım haşa! saniyen Babam Mevdudi kitabını bendeniz okudum.Güzel gördüm.Sen okumadan nasıl karar veriyorsun..Ayıp değilmi?
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Hikem abi de mi tarikat münkiri imiş :) Bak sen işe :) Münkirleri savunabilecek birinden hızlı bir çıkış olmuş.
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
222.jpg
Üstad Mevdudi, 25 Eylül 1903 tarihinde Haydarabat vilayetine bagli Örnekabad'da dünyaya geldi Ailesi ilme ve dine olan hizmetiyle meshurdur
Ebu'l Ala El Mevdudi Mevdudi'nin soyu Seyh Kutbuddin Mevdudi'ye uzanir Bu zat hicri altinci yüzyilda Hindistanda yasamis ve Çestiye tarikati seyhidir
Mevdudi'nin babasi kültürlü bir savci idi Asirdaslarindan bir çogunu aldatân bati medeniyeti onu da rahatsiz etmistir

Onun için oglunu ingiliz okullarina göndermeyip evinde okutmustur
Fakat bu genç baba oglunun egitiminde fazla zaman ayiramadan vefat etti


Mevdudi onalti yaslarindan itibaren ev sorumluluklarini yüklenmek zorunda kaldi Buna ragmen Islâmi ilimleri ögrenmekten de bir an geri kalmadiBu ilimleri bir tarafdan asil kaynaklarindan ögrenirken, diger taraftan çaginin olaylarini gerçek yönleriyle takip ediyordu Böylece hem Islâmi alanda ve hem de zamaninin problemlerine karsi kendini hazirliyordu Üstadin yetismesine bu iki açidan bakmaliyiz

GAZETECI MEVDUDI



Üstad Mevdudi ilk çalisma hayatina gazeteci olarak baslamistir Bir ara Hindistan'da yayinlanan meshur "Müslim" ve "Taç" adli gazeteler ile Delhi'de çikan "Cemiyet" gazetelerinde yazi isleri müdürlügü yapti

Bu gazeteler o zaman müslümanlarin hak ve menfaatlerini savunuyorlardi Bundan sonra ise Ustad 1923 yilinda "Tercüman-i Kur'an" adli aylik dergiyi çikartti Hindistan yarimadasindaki Islâmi harekete bu derginin çok önemli katkilari olmustur

Üstad Mevdudi kendisini lekelemek için Gandi'nin ortaya attigi iftiralara karsi büyük mücadeleler vermistir Gandi bu iftiralariyla Islâma karsi süpheler uyandirmayi hedeflemisti
Ancak Mevdudi "Islâmda Cedel" adiyla yazdigi meshur kitabinda bu iftiralarin tamamen asilsiz oldugunu ortaya koydu Üstad Batinin kültür emperyalizmine karsi büyük mücadeleler vermistir Ilmiyle ve güçlü imaniyla bu direnisini sürdürmüstür

Ömrünün tamamini Islâmi ilimleri ögrenmeye ve problemleri çözümlemeye harcamistir Siyasi, iktisadi ve sosyal konularin halledilmesi için zamanini hep bu yolda kullanmistir

Bir taraf Islâm düsmanlarina, sapik fikirli gruplara ve Kadiyanilik diye bilinen gruba karsi ciddi bir mücadele verip, onlarin batilligini ve tutarsizliklarini ortaya koymus, müslüman alimlerin pasifliklerini tenkid ederek onlari uyarmistir

1938 tarihinde Sair Muhammed Ikbal Lahor kentine gelerek Mevdudi ile Islâmi hayata hakim kilma yolunda yardimlasmada anlastilar Fakat bu çalisma son seklini almadan önce Ikbal vefat etti


MEVDUDI ve PAKISTANIN KURULMASI
Üstad Mevdudi Hindistanli müslümanlari ikna etmek için çok gayretler sarfetmistir Onlarin Hindistan'dan apayri bir ümmet oldugunu vurgulamis ve müstakil bir devletlerinin gerekliligini defalarca söylemistir Hindularin müslümanlara karsi sürdürdükleri zulümlerini önlemek için kendi devletlerini kurmalarinin kaçinilmaz oldugunu vurgulamistir Onun bu sekilde konusmalari müslümanlar tarafindan büyük bir kabul görmüstür
Pakistan, Hindistan'dan ayrilip müstakil bir devlet olunca Mevdudi de Pakistan sinirlarinda kalan Lahor kentine hicret etmistir Bu tarihten sonra da Pakistan anayasasinin Islâmi esaslara dayanmasi ve hayatin her alaninda Islâmi hükümlerin hakim olmasi yolunda tüm gayretlerini harcamistir Böyle Islâmi bir programi olusturmak için ülkeyi bastan basa gezmeye bâsladi Bu gezileri Pakistan'in diger ileri gelenleri tarafindan bozgunculukla suçlandi ve üstad 1948 de hapse atildi Idareciler üstadi hapse atmayi basardilar ancak Pakistan halkinin arzularina uyarak Pakistan'da Allah'in hükmünden baska hiç kimsenin hükmedemiyecegini ilan etmeye mecbur oldular Çünkü Pakistanin Hindistan'dan ayrilarak müstakil bir devlet olmasinin esas nedeni zaten bu idi Daha sonra 1950 lerde üstad serbest birakildi

KADIYANILIGE KARSI MÜCADELESI VE IDAMLA YARGILANMASI



Hapishanede kalmis olmasi Mevdudi'nin azminden bir sey kiramamistir Aksine daha güçlü bir iman ve kararlilikla disariya çikmistir Arkasindan da Pakistan'da Islâmi anayasanin yürürlüge konulmasini isteyen hareket olusturmustur Halk da bu hareketin yaninda yer almistir O günlerde Pencap eyaletinde halkin çogunlugu Kadiyaniligin Islâm ümmetinden ayri bir azinlik oldugunun ilan edilmesini istiyordu Fakat askeri idare bu istegin iptalini taleb etti Iste tam bu esnada Mevdudi "Kadiyanilik Meselesi" adli kitabini yazdi

Kitapta askeriyenin bu ibtal talebini reddediyor ve hükümetin bu konudaki siyasetini kiniyordu Bundan dolayi 1953 de tekrar tutuklandi Arkasindan da idama mahkum edildi
Üstad bu idam kararini büyük bir iman olgunlugu ve yüksek bir cesaretle karsiladi Onun bu konudaki konusmasi söyledir


"Eger bu, Allah'in bir iradesiyse büyük bir mutlulukla karsiliyorum Bu bizim kavusmayi ârzuladigimiz sehadettir Ölüm su anda benim için yazilmamis ise hiç endise etmiyorum Çünkü onlarin bu gayretleri beni hiç ilgilendirmiyor Onlar bana en küçük bir zarar dahi veremezler"
Hükümetin bu zalimce karari Islâm aleminden büyük bir tepkiyle karsilandi Bunun üzerine hükümet yetkilileri Mevdudinin idami kararini agir islerde çalistirilmak üzere müebbet hapse çevirmek zorunda kaldilar


Daha sonra askeri kanunlarin yürürlükten kalkmasiyla birlikte Mevdudi de serbest birakildi Üstad disari çikinca Islâmi mücadelesini ayni hizla devam ettirdi 1958 yilindan itibaren Pakistan'da Eyyüp Han'in devri basladi Eyyüp Han tekrar askeri yönetimi yürürlüge getirmesiyle beraber bütün siyasi parti ve cemaatler de kapanmis oldu Bu gelismeler Mevdudi'nin azmini kiramamisti Ne pahasina olursa olsun Islâmin yüce sanini her tarafa duyurmaliydi "Cemaat-i Islâmi"yi tekrar kurmaya karar verdi

"Cemaat-i Islâmi" çalismalarini her gün biraz daha hizlandiriyordu 1964 te ise bu çalismalar adeta doruk noktasina ulasmisti Bunun üzerine hükümet yetkilileri cemaatin ileri gelenlerini tutukladi Ama halkin büyük tepkisi karsisinda tutuklamalardan vazgeçti

MEVDUDI VE PAKISTAN-HINDISTAN ARASINDAKI MÜCADELE



Mevdudi bir taraftan da Hindistan'in Pakistan üzerindeki kötü emellerine karsi koyuyordu
1965 te Hindistan Pakistan'a saldirdi Bu esnada Mevdudi Pakistan'in savunmasinin tüm müslümanlara farz-i ayin oldugunu ifade etti Ülke müdafasinda düsmani engellemek için yardimci olan herkesin de mücahid oldugunu ilan etti



Hindistan'in Kesmir'e saldirmasinda da Mevdudi ayni keskin tavrini muhafaza etti Cemaati Islâmi'yi bu zor sartlarda yöneten Mevdudi etrafindakilere iman ve cesaret asiliyordu

Mevdudi'nin Cemaattaki liderligi araliksiz olarak 1972'ye kadar devam etti Bu tarihlerde sihhi durumunun elverissiz olmasindan dolayi görevi Üstad Muhammed Tufeyl'e teslim etti Ama Cemaati Islâmi için sürekli müracaat edilen bir lider olmayi sürdürdü Bu mücadelesini de 22 Eylül 1979 da vefat edinceye kadar devam ettirdi



MEVDUDI'NIN PAKISTAN DISI ÇALISMALARI
Mevdudinin çalismalari sadece Pakistan'la sinirli kalmamistir Aksine bütün Islâm alemine yayilmistir Mevdudi, Filistini, Arap yarimadasi ve Misir'i da ziyaret ederek oralardaki Islâmi çalismalar hakkinda bilgiler almis ve onlara bilgiler vermistir
1961 yilinda Medine-i Münevvere de Islâm Cemaatinin kurulusu için kâmil bir program hazirlamistir Sonra kendi sahsi gücünü ve cemaatinin gücünü Filistin'in kurtulusu için harcamistir

1966 da ise Mekke'de yapilan Islâm ülkeleri toplantisinda bu müessesenin bir kurucusu olarak büyük çalismalar yapmistir Bu toplantilarda yaptigi konusmalarda tüm Islâm topraklarinin askeri çalismalarla kurtarilmasi gerektigini defalarca vurgulamistir

MEVDUDI'NIN ESERLERI
Mevdudi çok büyük bir ilmi serveti de arkasinda birakarak aramizdan ayrilmistir Onun eserlerinden bazilari sunlardir
1- Islâmin esaslari
2- Kur'ana göre dört terim
3- Islâmin yaratilis nazariyesi
4- Islâmi hareketin ahlaki esaslari
5- Hicap
6- Nur suresinin tefsiri
7- Dini ihya ve tecdid tarihinin özeti
8- Müslümanlarin bugünkü durumu ve onlari harekete getirme yollari
9- Allah yolunda cihad
10- Islâm ve cahiliye
11- Hakkin sahitligi
12- Dogru din
13- Talim ve terbiyede yeni program
14- Iktisadin esaslari
15- Islâmda iktisadi problemler ve çözümü
16- Araziye sahip olma meselesi
17- Islâmi kanun
18- Islâmda hayat nizami
19- Tefhimül Kur'an ( Tefsir)
20- Kadiyanilik meselesi
21- Islâm inkilabi
22- Biz ve bati medeniyeti

Üstad el-Mevdudiyi eleştirecek olanlar lütfen ayrı bir başlık altında müstakilen bunu yapsınlar..Burda mehumu kısaca tanıtan bir yazı iktibas ettik
 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0
Saniyen merhum Mevdudinin kitablarının türkçeye tahrif edilerek tercüme edildiğini , onun bazı eserlerini Urducadan terceme eden Dr. Durmuş Bulgurdan dinledim.<Bu konuda islami neşriyat yapanlara tarizde bulundu ve Tefhim isimli eserinni aslından değil, ingilizcesinden terceme edildiğini ve tercemede aslında bulunmayan hususlar olduğunu, bazı yerlerin ise terceme edilmediğini söylemiştir..Bu bakımdan tercemelere tam güvenmemek gerekir..Durmuş Bulgurun terceme ettiği ''Süğnnetin Yasal Konumu'' isimli eser tavsiye edilir..Cantaş yay. güvenilir bir terceme
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
islamla hicbir ilgisi olmayan,aksine en büyük zarari veren usame bin ladin,el kaida gibi terör savunuculari toz kondurmaz...
"seriatsiz tasavvufun serrinden allaha siniginirim" der ama tasavvufsuz seriatcilere toz kondurmaz, mezhebsiz dengesizlerin pesinden gider.
Güya ehli-sünnetin bekciligini yapiyorsunuz,sanki elinizde bir ölcek var,isinize gelmeyeni "ILIMLI Islamcilikla" ,bidatcilikle, diyalogculukla damgaliyorsunuz,,ee peki ama "RADIKAL islam" cokmu dogru?
Mezhebsizler ehli-sünnetmi?
Ehli-sünnetim diyen biri seyyid kutubu,mevdudiyi vs önder kabul edermi?
Ehli-Sünnetim diyen biri islama zarar veren dengesiz terör olaylarini savunurmu?

Diyalog diyalog diye tutturdunuz,asla yapmadiklari seylerle camur attiniz cemaate,damgaladiniz,"kafirleri cennete koyuyorlar" iftirasini attiniz en sonunda kafirleri cennetlik yapan en siddetli diyalogcular yine kendi icinizden cikti...
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Havada karada Cübbeliye 5 çeker. İstediğin kadar karala...:gl
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Forumda var mıdır bilmiyorum Mevdudi'yi üstad edinen. Sizce kaç kişi bu forumda Mevdudi'yi okumuştur? Hadi okudu diyelim kaç kişi yanlışlarına kapılır? Diğer dediğiniz yanlışlar ise bizim insanımızın yapageldikleridir ki asıl bizim için mesele olan odur.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Havada karada Cübbeliye 5 çeker. İstediğin kadar karala...:gl

Kriteriniz Cübbeli'ye 5 çekmesi mi? Cübbeli ne için konuşuyor? Eğer Allah için konuşuyor ise, Allah hesabını sormaz mı bu cümlenin? Mevdudi'yi övmek için Cübbeli'ye laf çakmanız mı lazım? Şakirtler için de bu böyle, kendinizi anlatmanız için tarikat tü kaka demeniz mi lazım? Artık bu hale geldi insanlar. Cübbeli Mevdudi'nin yanlışlarını dedi ise, siz doğrusunu deyin, varsa Cübbeli'nin dediği yanlışlar siz de o noktada insanları aydınlatın.

Mevdudi, Seyyid Kutub gibi insanların hepten inkar edilmesini ben de doğru bulmam. Hizmetleri olan insanlardır. Eğer burada yanlışları yaygınlık kazanılmışsa, o noktada konuşulmalı ve insanlar aydınlatılmalı.

Ama bu adamların yanlışlarını burada kimse bilmezken, hem siz yazar sonra da yanlış derseniz, bilmem ne kadar gerekli olur.
 

Yeni-OSMANLI

Yasaklı
Katılım
19 Eki 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
195
Puanları
0
Forumda var mıdır bilmiyorum Mevdudi'yi üstad edinen. Sizce kaç kişi bu forumda Mevdudi'yi okumuştur? Hadi okudu diyelim kaç kişi yanlışlarına kapılır? Diğer dediğiniz yanlışlar ise bizim insanımızın yapageldikleridir ki asıl bizim için mesele olan odur.

asagdaki dosyayi izledikten sonra hala mevdudiyi üstdad edinebiliyorsaniz edinin,fakat size zahmet mevdudi gibilerini üstad edinenler karsimiza cikip ehli-sünnetcilik taslamasinlar,milli-görüscülükte taslamaislanlar,bu sözde "islamcilarin" teskilatlarda yayilmasina alet olmasinlar,
tarikatcilik hele hic taslamasinlar.

 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Biz üstad edinen yoktur zaten diyoruz, hatta eserlerine okuyan bile pek azdır bu forumda diyoruz, siz ne diyorsunuz. Biz hiç bir alimin eserini tek başına üstad edinmeyiz. Peygamber varisi mürşidi kamillerdir bizim rehberimiz. Onların hayatıdır, hayatımızın kıblesi. Şeyhinden fani olmayan, Rasulullah'a zor varır.
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
Kriteriniz Cübbeli'ye 5 çekmesi mi? Cübbeli ne için konuşuyor? Eğer Allah için konuşuyor ise, Allah hesabını sormaz mı bu cümlenin? Mevdudi'yi övmek için Cübbeli'ye laf çakmanız mı lazım? Şakirtler için de bu böyle, kendinizi anlatmanız için tarikat tü kaka demeniz mi lazım? Artık bu hale geldi insanlar. Cübbeli Mevdudi'nin yanlışlarını dedi ise, siz doğrusunu deyin, varsa Cübbeli'nin dediği yanlışlar siz de o noktada insanları aydınlatın.

Mevdudi, Seyyid Kutub gibi insanların hepten inkar edilmesini ben de doğru bulmam. Hizmetleri olan insanlardır. Eğer burada yanlışları yaygınlık kazanılmışsa, o noktada konuşulmalı ve insanlar aydınlatılmalı.

Ama bu adamların yanlışlarını burada kimse bilmezken, hem siz yazar sonra da yanlış derseniz, bilmem ne kadar gerekli olur.


Benim tasavvuf aleyhine söz söylediğim vaki değildir. Tasavvufu soytarılığa çevirenlerin aleyhine konuşmayı saymıyorum çünki gerçek sufilerde aynı şeyi söylüyorlar zaten. Cübbeliyi yukarıda yeni osmanlı örnek verdiği için öyle yazdım. Bana göre Cübbeli Ahmet arabesk takılan sufilerdendir. mevdudi ona göre daha ciddi ve donanımlı geliyor bana. Cübbeli Ahmete de saygılıyım ama gereksiz taarrruzlarını doğru bulmuyorum. Ona karşı eleştiri cümlesi kurmam tasavvuf aleyhine söz söylediğim anlamına gelmez hiç bir zaman...
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,080
Tepkime puanı
1,922
Puanları
113
asagdaki dosyayi izledikten sonra hala mevdudiyi üstdad edinebiliyorsaniz edinin,fakat size zahmet mevdudi gibilerini üstad edinenler karsimiza cikip ehli-sünnetcilik taslamasinlar,milli-görüscülükte taslamaislanlar,bu sözde "islamcilarin" teskilatlarda yayilmasina alet olmasinlar,
tarikatcilik hele hic taslamasinlar.

Necip FAzıl Üstadın kitabından yapılan alıntı var, dosya falan yok. Necip Fazıl şairdir Kelam Sultanıdır ama islam alimi değildir. Keskin çizgileri olan bir adamdır ve siyasi zikzakları vardır. Eserlerinde orta adam yoktur. Ya ulu hakanlar veya çukur adamları vardır. Bu sebeple onun sözleri itidalden uzaktır ve ilmi değer tşımaz. Muhammed Hamidullahı da Ebul Ala Mevdudiyide severiz. Müslüman oldukları ve batı da islamı erkekçe savundukları için. Mevdudi çocuunu ingiliz okuluna göndermemiş evde okutmuşörneğin...
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Hikem'in Üstad'ı bellidir.

Mevdudi'ye üstad demesi bazı konularda üstad denilebilecek bir yerde olduğunu düşündüğünden olsa gerek. Necip Fazıl için de Üstad deriz. Mürşid manasında değildir.

Biz zaten Mevdudi'yi okuyanlardan değiliz.

Hikem'in çizgisi belli. İsmail Çetin hz.lerinden iktibasları ortada. Sizi de oradan zannediyorum ama bilemiyorum.
 
Üst