adalı
Profesör
Ben de bu görüşlerin zıddına bir çok isim vererek falan şunu dedi filan bunu dedi desem kabul edecekmisiniz?
Siz zıt görüş sahiplerine neye dayanarak inanıyorsunuz peki?
Ben de bu görüşlerin zıddına bir çok isim vererek falan şunu dedi filan bunu dedi desem kabul edecekmisiniz?
Allah bize Kuranda evliyaların gösterdiği yoldan gidin diyorda haberimiz mi yok?
Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun.” buyuruyor. (Tevbe: 119)
(“Sâdıkîn”den murad “Mürşidûn” olduğu “Bahr-ül Hakâyık” tefsirinde beyan buyurulmuştur.)
Gözünüzden mi kaçtı sayın gronzy?
adalı' Alıntı:Siz zıt görüş sahiplerine neye dayanarak inanıyorsunuz peki?
aracıya, postacıya ihtiyacımız yok inşAllah...
Konu bir kısır döngü gibidir, kimsenin düşüncesi değişmez.
Bize göre bu olay, islama giren Türklerin şamanlığı unutamaması tanrıya bağlantı kurmak için bir takım sözde büyüler yapan şamanlarının törenlerine katılıp, onarın vesile olmasını beklemelerinin devamı gibidir.
Allaha ulaşmak için vesile yine ibadet ve cihaddan geçer. Falanca kişinin şefaatini bekleyeceğime (şefaat Allahın o kişiye verdiği bir şey, verip vermediğinden emin olmadığımız halde:O ) Allaha ibadetle ve cihadda vesileler ararım. aracıya, postacıya ihtiyacımız yok inşAllah...
Ha isteyen gitsin, inansın benide alakadar etmez. Neticede herkez kendi islamını beğeniyor yapacak bişey yok.
Burada kimsenin kimseyi değiştirebileceğini sanmıyorum.
Bu arada bu dediklerinizi İmamı Azam Ebu Hanife neden yapmamış :O
HADİS-İ ŞERİFLERLE TASAVVUF - YARDIM İSTEME
Abdurrahman ibni Sa'd (Radıyaliahu Anh) şöyle anlatıyor:
Bir kere Abdullah ibni Ömer'in (Radıyaliahu Anhuma) ayağı uyuştu, o zaman bir adam ona: "En sevdiğin insanı an." dedi.
O da: "Ya Muhammed" deyince bağlardan kurtulmuş gibi rahatladı.
(Buhari, el-Edebü'l- Müfred:438, No:993, Sh.262)
Bu şekilde değişik bir rivayet de İmam Mücahid (Radıyaliahu Anh) vasıtasıyla, İbni Abbas (Radıyaliahu Anhuma) dan nakledilmiştir.
***
ALİMLERİN GÖRÜŞÜYLE TASAVVUF - ALİMLERİN TASAVVUFA İHTİYACI
İmam Kuşeyrî rahimehullah diyor ki:
"İslam devam ettiği müddetçe asırlardan hiçbir asır şu sûfiyye tâifesinin şeyhlerinden boş kalmaz; mutlaka her asırda Tevhid ilmini güzel bilen, kavmin imamlarından bir şeyh bulunur. Elbette o vakitte yaşayan ulemâ kendilerine teslim olurlar, ona boyun eğerler, onunla bereketlenirler. Onlarda bir meziyet olmasaydı, bunca ulemâ kendilerine teslim olmazlardı, bilakis onlar ulemaya teslim olacaklardı."
(Tıpkı İmam Şâfiî'nin, ümmi bir çoban olan Şeybân-ı Râî Hazretlerine bağlanması, teslim olması gibi..)
er-Risalet-ul-Kuşeyriyye s.198, Netâic-ul-Efkâr'ın kenarında Ahkâm-ud-Delâle alâ Tahrîr-ir-Risâle c.4 s.206
(Hak Dilaram'dan alıntıdır)
ALİMLERİN GÖRÜŞÜYLE TASAVVUF - YİNE RABITA; YANİ SEVGİ VE KALBİ BAĞLILIK
İmam A'zam Ebu Hanife Hazretleri (Radıyallahu Anh), Resullulah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Ravza-i Mutahhara'sında yapmış olduğu münâcât (yalvarış) ında şöyle demiştir:
"Ey Efendim! Benim sana tutkun bir kalbim ve Senin aşkınla kaplanmış bir ruh kalıntım var."
"Sustuğum zaman, bütün sükûtum sen (i düşünmekle geçmek) dedir, konuştuğumda ise senin yüceliğini medhederim."
"Duyduğum zaman ancak senden hoş sözleri duyarım, Baktığım zaman da ancak seni görürüm."
(Ebû Hanîfe, ed-Dürru'l-Meknûn, Beyit No: 43-45)
***
Bu en büyük müctehidin, bu kadar fasîh ve belîğ ifadeleri, Resulullah (Sallahu Aleyhi ve Sellem) e karşı olan rabıtasının kuvvetini ne kadar güzel bir şekilde ortaya koymaktadır.
(alıntıdır)
İhvan-ı Müslimin tarafından Yazilan Yeni Mesaj:
***************
*Kardeş ben Hanefiyim İmamı Azamdan bi örnek göster*