Yeni Akit Yazarı Hilafet İçin Çalışmanın Gerekliliğini Yazdı

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Mesela saltanat denilen şey, başlı başına kendi döneminde iş gören bir devlet felsefesidir. Âlimlerin buna cevaz vermesi bunun İslamın şartı yapmaz.. Devlet felsefesi diye başlı başına bir ilim vardır. Her daim, toplumun yapısı değiştikçe bu felsefe yeni yeni kurumlar üretir.. Şimdi sen felsefeyi kerih görürsen yeni iş görecek kurumlar üretemezsin.. Zamanla şartlar değiştikçe bu yapı ihtiyaca cevap veremiyecek, isyanlar çıkacak, sistem çökecektir... Bunun tek sebebi felsefeden kopuştur... Her alanda bu böyle oldu..

Hilafetin İslamda var mıdır yok mudur? Kur'an'da ayet yok.. Nübüvvetten sonra geliştirilen bir devlet felsefesi olarak görülebilir? Tartışılır bu.. Öyle olduğu gibi kalmak zorunda da değil.. Adının hilafet olması bile şart değil.. Bir devletleşme şarttır.. Bu şartın nasıl olacağı ne şekil olacağı tartışılmalıdır.. İşlemeyecek, yürümeyecek işlerle oyalanmak, bunu kan ve gözyaşı pahasına diretmek zulümdür..

Biz ümmet olarak zulmün tarifini, tağutun tarifini, devletin, ferdin, cemiyetin tarifini yeniden getirmemiz gerekir..
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
ben fıkıhta olanı yapmıyorlar demedim, fıkıha göre hilafet devleti şartlarını gerçekleştirmediler dedim!
IŞİD tarafından ilan edilen Hilafet hakkında açıklama isteyen tüm kardeşlere...
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

"Ey değerli kardeşlerim!
1- Bir yerde Hilafeti ilan etmek isteyen herhangi bir grup, bu konuda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in metodunu takip etmelidir. Hilafeti ilan eden bu grup, ilan ettiği o yerde açıkça otoritesi olmalı, dışarıda ve içeride bu otorite aracılığıyla güvenliği sağlamalıdır. Ayrıca Hilafetin ilan edildiği bölge de, devlet dinamiklerine sahip bir yer olmalıdır. Medine'yi Münevvere'de İslami Devlet kurduğunda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in yaptığı şey bu idi. Medine'de otorite Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e aitti. İç ve dış güvenlik İslam otoritesinin emanı altındaydı. Çevre bölgede Medine de devlet dinamiklerine sahipti.
2- IŞİD tarafından ilan edilen Hilafetin ne Suriye ne de Irak üzerinde hiç bir otoritesi yoktur. İçeride ve dışarıda güvenlik ve emniyet de sağlamış değildir. Hatta biat edilen Halife, ortalığa bile çıkamıyor. Aksine devletin ilanından önceki durum gibi hâlâ gizlenmeye devam ediyor! Bu ise Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in yaptığına aykırıdır. Devlet kurulmadan önce Allah Subhânehu ve Teâlâ, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Sevr mağarasında saklanmasına izin verdi. Ama devlet kurulduktan sonra öyle olmadı. Çünkü Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ümmetin işleri yürütüyor, orduya komutanlık ediyor, davacılar arasında hüküm veriyor, elçiler gönderiyor ve elçileri karşılıyordu. Devletten önceki durum, devletten sonraki durumdan farklıydı. Dolayısıyla IŞİD tarafından ilan edilen Hilafetin içi boştur, hiç bir anlam ifade etmez. O toprak parçasında ilan edilen bu Hilafetin ne bir hakikati ne de dinamikleri olmadığı için onun durumu daha önce Hilafeti ilan edenlerin durumuna benzer. Aksine bu ilan, sadece egolarını doyurmak içindir. Dinamikler, otorite, güvenlik ve eman olmadığı halde birileri çıkıp kendisini Halife ilan edebiliyor, başka birileri de çıkıp kendisini Mehdi ilan edebiliyor vb...
3- Şüphesiz Hilafet, itibarı ve şanı olan bir devlettir. Şeriat, onun nasıl kurulacağını beyan ettiği gibi yönetim, siyaset, ekonomi ve uluslararası ilişkiler ile ilgili hükümlerinin nasıl çıkarılacağını beyan etmiştir. Hilafet, Web sitelerinde veya yazılı basında ya da görsel ve işitsel medyada ilan edilen ve anlamı olmayan sadece bir sembolden ibaret değildir. Aksine Hilafet, dünyayı sarsan ve kökleri toprak parçasında yerleşik büyük tarihi bir olaydır. İç ve dış güvenliği otoritesi korur, içeride İslam'ı uygular, davet ve cihat yoluyla İslam'ı dünyaya taşır.
4- İlan edilen Hilafet, hiç bir anlam ifade etmez. Ne öncesinde ne de sonrasında IŞİD'in vakasını da değiştirmez. Çünkü IŞİD, Hilafetin ilanının öncesinde de, sonrasında da silahlı bir harekettir. IŞİD'in durumu, kendi aralarında ve rejimler ile savaşan diğer silahlı hareketlerin durumuna benzer. Suriye veya Irak veya her ikisi üzerinde bu grupların hiç bir otoritesi yoktur. IŞİD de dâhil bu grupların, devlet dinamiklerine sahip herhangi bir bölge üzerinde otoriteleri olsaydı ve Hilafeti ilan edip İslam'ı da uygulasalardı, kurulan Hilafetin şeri hükümlere uygun olup olmadığını öğrenmek için araştırılmaya değerdi. Araştırma sonrasında da uyulurdu. Zira Hilafetin kurulması, sadece Hizb-ut Tahrir'e değil, bütün Müslümanlara farzdır. Kim onu hakkıyla ikame ederse, uyulur. Ama gel gör ki durum öyle değildir. Aksine IŞİD de dâhil olmak üzere bütün silahlı gruplar "milisler", ne devlet dinamiklerine ne toprak parçası üzerinde otoriteye ne de güvenlik ve emana sahiptirler. Dolayısıyla IŞİD tarafından ilan edilen Hilafet, anlamsızdır. Vakasını araştırmak için üzerinde durmaya bile gerek yoktur. Her şey ayan beyandır.
5- Fakat üzerinde durulması gerekli husus, sıradan insanlar nezdinde Hilafet düşüncesine yönelik meydana getireceği olumsuz etkidir. Hilafet düşüncesi bu sıradan insanların gözünden düşebilir. Hilafet, Müslümanlar için büyük öneme sahiptir. Bu durum ile Hilafet, sadece insanların duygularını coşturan ve bazı insanlara endişe veren bir fikir haline dönüşebilir. Kalkar birileri de, bir meydan ya da bir köyde kendisini Halife ilan edebilir, sonra da bir kenara çekilip iyi bir iş yaptığını düşünebilir! Böylelikle de Hilafet, sıradan insanların kalplerinde önem ve büyüklüğünü kaybedebilir. İçeriği olmayan ve dileyen kimsenin isim olarak kullanabileceği güzel bir isim haline dönüşüverir. İşte Hilafetin kurulmasının, daha öncelerine nazaran çok daha yakın olduğu bir zamanda, özellikle üzerinde durulması gerekli olan konu budur. Müslümanlar, Hilafetin kurulmasını sabırsızlıkla bekliyor. Onlar, Hizb-ut Tahrir'in Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Medine'de Hilafetin ikame keyfiyetine bağlı kalarak kararlı bir şekilde hızla yürüdüğünü ve yolun sonuna geldiğini de görüyorlar. Sonra onlar, Hizb ve Hizbi kucaklayan ümmet arasında canlı, anlamlı ve etkili kaynaşmaya da yakinen şahit oluyorlar. Müslümanlar, bu kaynaşmadan İslam kardeşliğinin ne anlama geldiğinin farkındalar. Onlar, Hizb tarafından kurulacak Hilafet ve işlerin güdülmesi konusunda sağlayacağı başarı ile sevinecekler. Kurulacak Hilafet, hakkıyla Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. İşte böyle bir zamanda Hilafet ilan edilmiştir. Böyle bir ilan, sıradan insanların zihninde Hilafet gerçeği hakkında şüpheli olmasa da, bulanık bir görüntü verir.
6- Bütün bunlar, Hilafeti ilan edenlerin, içeride ve dışarıda devletin güvenliğini koruyacak istikrarlı ve açık bir otoriteleri olmadığı için, sadece Facebook ya da medya üzerinden yapılan böyle bir ilanın zamanlaması hakkında soru işaretini hatta işaretlerini doğurur. Bunun zamanlaması şüphelidir. Çünkü fikri örgütleşme temeline dayanmayan silahlı hareketlere sızmak çok kolaydır. Doğulu ve Batılı kötü adamların, o hareketlerin saflarına girmeleri çok basittir. Bilindiği gibi Batı ve Doğu, İslam'a ve Hilafete karşı kumpas kuruyor. İsmini yok edemese de Hilafetin imajının çarpıtılmasına önem veriyor. Bunlar, Hilafetin kayda değer içeriği olmadan dileyen kimsenin isim olarak koyabileceği şekilde sadece isimde kalmasını istiyorlar. Böylece kâfirleri şoke etmesi gereken büyük bir olay, düşmanların gece gündüz alay edecekleri bir isim haline dönüşüverdi!
7- Bütün bu kötü adamlara rağmen biz, Batı ve Doğu İslam düşmanlarına, onların ajanlarına ve yandaşlarına yüzyıllardır dünyaya egemen olan Hilafetin, malum olup meçhul olmadığını, komplo ve kumpaslara rağmen zaptedilemez olduğunu vurgulamak isteriz.
وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ"Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." [Enfal 30] Aziz ve Güçlü olan Allah, adam gibi adamları bünyesine katan bir partiye Hilafeti nasip eyleyecektir. Onları, ne ticaret ne de alış veriş Allah'ı zikretmekten alıkoyamaz. Onlar, Hilafeti kalplerine, kulaklarına ve basiretlerine kazıdılar. Onun için tüm hazırlıklarını yaptılar. Hilafetin anayasa ve hükümlerini "Yönetim ve idarede" Hilafet Devletinin organlarını istinbat ettiler. Hilafetin kurulmasında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in siretini kendilerine örnek edinerek bu yolda yürüdüler. Bir karış dahi ondan sapmadılar. Onlar, Allah'ın izniyle Hilafet konusunda meydana gelebilecek herhangi bir çarpıtmayı önleyen bir bariyer gibidirler. Onlar, Allah'ın inayeti ve yardımıyla kâfirlerin, ajanların ve yandaşların komplolarını paramparça eden bir taş gibidirler. Onlar, Allah'ın güç ve kudretiyle İslam'ın ve Müslümanların düşmanlarının tuzaklarını başlarına geçiren uyanık siyasetçilerdir.
وَلَا يَحِيقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ إِلَّا بِأَهْلِهِ"Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır." [Fatır 43]
Ey değerli kardeşlerim!
İslami Hilafet konusu, büyük bir iştir ve şanı da yücedir. Öyle Hilafetin kurulması, saptırıcı basın ve medyanın alay edeceği bir haber olmamalıdır. Aksine Hilafetin kurulması, Allah'ın izniyle uluslararası dengeleri alt üst eden, tarihin yönü ve çehresini değiştiren şiddetli bir deprem etkisi yaratacaktır. Şüphesiz Hilafet, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in müjdelediği gibi Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olarak geri dönecektir. Onun için onu kuranlar, ilk Raşidi Hilafeti kuranlar gibi takvalı ve tertemiz olacaklardır. Ümmeti sevecekler, ümmet de onları sevecek. Ümmete dua edecekler, ümmet de onlara dua edecek. Onlar ümmete ümmet de onlara kavuşmaktan mutlu olacak. Ümmetin arasında bulunmaktan nefret etmeyecekler. İşte Nübüvvet metodu üzere kurulacak Hilafet sahipleri böyle olacaklardır. Allah Subhânehu ve Teâlâ, Hilafeti, Hilafete ehil olan kimselere bahşedecektir. Biz, ona ehil olmayı Allah'tan ümit ediyor ve onun kurulmasını bize nasip eylemesini temenni ediyoruz.
فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذِي بَايَعْتُمْ بِهِ"O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin." [Tevbe 111] Allah'tan ümidi kesmeyin. Ey değerli kardeşlerim! Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ, bu uğurda sarf edilen amelleri zayi etmez. Yaptığınız duaları da yanıtsız bırakmaz. Ümidinizi de boşa çıkarmaz. Bu yüzden çok daha fazla çaba ve gayret sarf ederek bize yardımcı olun. Allah için hayır yapın ki, Allah da mükâfatınızı artırsın. Sakın sizi doğru ve ciddi çalışmaktan boş sözler alıkoymasın.
es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh
H.03 Ramazan 1435 M. 01 Temmuz 2014
Kardeşiniz."

Umarım bu yeterli olur. Allah, sizi muvaffak etsin ve size yardımcı olsun. Bizi ve sizi işlerin en doğrusuna ulaştırsın.
Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta
İşte ulemanın durumu bu! Müslüman elinden ölen müslümanlar rahatsız etmiyor da hilafetin ilan şekli rahatsız ediyor âlimleri.. Durum bu ve sen bunu göremiyorsun..

Yok abi, pes edeceğim.. Her şey müstehak, bu kafaya her şey müstehak.. Kendi kapısına fitne dayanacak, darmadağın olacak, o vakit dank edecek, bağıracak ama bu seferde kendisi bir zamanlar olduğu gibi diğerleri onu işitmeyecek.. Böyle böyle her ocak sönene kadar devam edecek..

Aferim devam et böyle..
 

OSMAM11

Kısıtlı Erişim
Katılım
23 Haz 2015
Mesajlar
169
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İSTANBUL
İşte ulemanın durumu bu! Müslüman elinden ölen müslümanlar rahatsız etmiyor da hilafetin ilan şekli rahatsız ediyor âlimleri.. Durum bu ve sen bunu göremiyorsun..

Yok abi, pes edeceğim.. Her şey müstehak, bu kafaya her şey müstehak.. Kendi kapısına fitne dayanacak, darmadağın olacak, o vakit dank edecek, bağıracak ama bu seferde kendisi bir zamanlar olduğu gibi diğerleri onu işitmeyecek.. Böyle böyle her ocak sönene kadar devam edecek..

Aferim devam et böyle..
hangi ulama ahirzaman ulamasımı biz nasıl dört dörtlük müslüman değilsek alimlerimiz ahirzaman alimlerimde öyle alim
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
hangi ulama ahirzaman ulamasımı biz nasıl dört dörtlük müslüman değilsek alimlerimiz ahirzaman alimlerimde öyle alim
Dört dörtlük müslümanın nasıl tarif edildiğiyle alakalı bir durum bu.. Âlim olarak yeni ictihadlar üretemedikleri için icma-i ümmet dinamiği kendi başına yol buldu ve şekillendi.. Âlimler bu şekillenişe engel olmayı kendilerine misyon edindiler. Oysa Âlimin görevi toplumda ki tevhid idrakini güçlü tutmak, yeniliklerle gelişen şekillenişlerden haberdar olup bunları tevhid idrakiyle yorumlamak, ve bu şekillenişin fıhkî ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bu belli bir zaman sonra yapılmadı.. Onun için halk, kendi yolunu seçti. Âlimler buna dinden ayrılmak dediler. Oysa dininden ayrılan yoktu. Kimse Allah'ı ve Peygamber'i inkar etmiyor. Ama nedense inatla eski fıkıhları dinin asliyyesi gibiymişcesine savundular. Kırılmalar başladı. Eski çıkarımlara karşı gelenler, dine karşı geliyorlarmış gib muamele gördü. Dinin ne olduğunu öğretmeyen Âlimler, aynı zamanda bu din düşmanlarının oluşmasından da sorumludur. Geri kalışımızın sebebini Kur'an ve sünnete bağlayan tipler türedi. Bu tiplerin türemesi salt Allah'a ve Peygambere savaş açmakla yorumlanamaz. Bu bir tepkidir. Neye tepki? Geri kalışımızın sebebi olan, dinden sanılan eski çıkarımlara tepki.. Bu sanmaya karşı çıkanlar eskiden bu sanmaları dinden olarak öğrendikleri için otomatikmen din düşmanıda oldular. Suçlusu kim? Kim diyebilir ki bu dinsiz taife, en güçlü olduğumuz dönemde de çıkacaktı diye? Bunu diyebilir miyiz? Dolayısıyla tepkileri kategorize ederken ne olduğundan ziyade ne olmadığını ve neye tepki olduğunu da görmek zorundayız. Karşı olan neye karşı, ona bakmak gerekiyor. Bizim din sandığımız şeye mi yoksa ilk müslümanlara yüksek medeniyet kurduran o sağlıklı din anlayışına mı? Bugün o sağlıklı anlayışın bilindiğini sanmıyorum. Doğru tarif edildiğine de inanmıyorum. Sahabenin din anlayışıyla bizim din anlayışımız arasında uçurumlar kadar fark var. Bunu hadislerde açık seçik görmek mümkündür. Yeter ki hadisleri anlamak için, görmek için okuyun. Bu okuma için bütün önyargılardan kurtulmak gerekiyor..

Bununla birlikte o yüksek medeniyete giden sürecin olduran dinamiklerini taaaa bugünden ''yanış'' kategorisinde değerlendirenler var. Ne ilginçtir ha!! Ferrari'nin motorundan rahatsız olup yarışa pancar motorla katılmayı İslam sanan ve bu uğurda can vermeye kadar gidecek şuur(!)

Bak abi şimdi şöyle: Allah en güçlü motoru veriyor >> bu motorun gazına basacak olan şey akıl, tmm mı >> Şimdi eleman bunu alıp piste çıkıyor >> Diğerlerinde motor bile yok, resmen bisiklet, bildiğin bisiklet tmm mı, ama akıl var işte, o bisikletin pedalına basması yetiyor >> Bizim eleman ferrariye oturuyor, düğmelerle, klimayla falan uğraşıyor.. Bisikletliler yarışa baladı.. Biri gidiyor bu bizim elemana soruyor: NEDEN GAZA BASMIYORSUN? Ferrari'nin şoför koltuğunda oturan ve camından dışarı bön bön bakarak sırtaran bizim eleman şu cevabı verir: E GAZA BASMAK CAİZ DEĞİL.. Kim söyledi bunu sana? BÜYÜK BİR ÂLİM.. Peki, ferrarinin kullanma klavuzunda böyle bir şey yazıyor mu? Eleman birdenbire ciddileşir ve: SEN O ÂLİMDEN DAHA MI İYİ BİLECEKSİN? ve röportaj için gelen gazeteci alnının ortasına avucuyla şapılatarak sırtını döner ve gider.. Bu gazeteci kendi kendisine der ki: En büyük ilahi avantajı en kötü dezavantaja çevirmek mümkünmüş demek ki? Mümkün elbet! Aklı rafa kadıranlara niğmet ne lazım? Lazım değil elbet. İşte onun için her şeyimizi aldı Allah.. Sanmayın ki başkaları aldı..!!! Onların hepisi sebep, yaratılan sebepler..

Manzara çok çorkunç ya! Her yerimizden foşur foşur aymazlık akıyor yahu!

(bu sefer biraz abarttım, idare edin arkadaşlar..)
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
işid ehli sünnet değil ki vehhabi videolara bakıyoruz evliya türbelerini peygamber türbelerini havaya uçuruyor balyosla yıkıyor hangi ehli sünnet türbe yıkar hangi müslüman peygamber türbesini havaya uçurur

Peygamberimiz emretmiş Ali de tüm yüksek mezarları yıkmış.hadiste var.Adamlar bu hadisi uyguluyor.Demek ki ehli sünnetler değil mi?
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,987
Tepkime puanı
2,085
Puanları
113
Konum
Mars
ırakta var ,türkiyede var diğer islam ülkelerindede var ...tam yetkin bir başkanda güçler birleşmeli.bu yönde atılım olmalı mucadele edilmeli..

her bireysel haraket toplumsal harakete tetikdir.

ıraktaki başkanda oturup düşünsün.amerikan devlet başkanı ,kokteylde ***ını dönerek oturmuştu!

islam ülkeleri adına utanılacak bir durum.


sunuç şuki hilafet olmaz diye bir şey yok......


İçtiğin neyse bayağı bir etki etmiş :)

tam yetkin başkan kim ? Mehdi mi yoksa ?
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,987
Tepkime puanı
2,085
Puanları
113
Konum
Mars
İslami mefhumlar savunma sandalyesine oturtulmamalı Müslümanlar tarafından, dinimiz ne diyorsa o, kafirler yaptıklarının hesaplarını veriyorlar mı? habire öldürüyorlar, çoluk çocuk demeden. burda hilafet olunca cinayet olacak diyenler hesap sorsunlar bakalım müslüman kanı dökenlerden?! yani hilafet şimdi değilse ne zaman?

Hilafet dediğin sistematik bir güçtür. Bugün hilafet kimde? ABD 'de fakat doğrumu işletiliyor? tabiki hayır peki senin ABD 'nin elinden hilafeti alacak gücün varmı? yok

Sizin hilafet anlayışınız süper güçlerle donatılmış bir kişinin başa geçmesi tarzında bu kişinin elinde sihirli değnek anında istediği silahı bize verecek. Filimlerde bile böyle bir senaryo yok siz nasıl ürettiyorsunuz merak ediyorum.

Hilafeti tekrardan kazanmak ise ZİKR ile olur. Sizin hilafet anlayışınız padişah tarzı ve zaten sizlerin islam çizginizi görünce başa gelebilecek halifenin de Allah 'ın indirdiği kitaptan çok uzakta atalarının yazdığı kitaba çok yakın bir halife olacağını metin şentürk bile görebilir.

Lütfen önce Allah 'ın indirdiği kitabı okuyun ve hilafeti kuracağınız kişiler ile kıyas yapın bakalım durum neyi gösteriyor.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Allah'ın kitabında sadece o saydıklarınız mı var?!
gayet rahat yaşamak için mi geldik dünyaya?
zulme uğrayanlar için sesinizi çıkarmayın mı diyor yüce kitap, çok merak ediyorum, sadece kur'an diyen anlayışa sahip insanlar; orta doğuda kanı akan mü'minler için ne yapıyorlar?

Nasıl yani?Dünyada rahat yaşamak için hilafet istemiyor musunuz?

Ortadoğuda akan kanı hilafet kurarak mı durduracaksınız?Ortadoğuda hilafet ilan edilmedi mi?Bir işe yarıyor mu?
 

SALİM

Kısıtlı Erişim
Katılım
12 Haz 2015
Mesajlar
309
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Nasıl yani?Dünyada rahat yaşamak için hilafet istemiyor musunuz?

Ortadoğuda akan kanı hilafet kurarak mı durduracaksınız?Ortadoğuda hilafet ilan edilmedi mi?Bir işe yarıyor mu?



Şu hilafet ...Hilafet diyenler önce şunu çok iyi anlamalılar..
İslam tarihinde sadece 4 tane halife vardır bunlar da ilk dört halifedir.

Sonrasında hilafet dejenere edilmiş kralların, padişahların babadan oğula miras kalan kurak tarlası, krallık veya padişahlık gücünün koltuk değneği olarak kullanılan unvan haline dönüşmüştür..

Bir örnek Osmanlı padişahı Deli İbrahim bile halife olabilmiştir..
Alkolik 4. Murat bile halife olabilmiştir..
 

OSMAM11

Kısıtlı Erişim
Katılım
23 Haz 2015
Mesajlar
169
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İSTANBUL
Şu hilafet ...Hilafet diyenler önce şunu çok iyi anlamalılar..
İslam tarihinde sadece 4 tane halife vardır bunlar da ilk dört halifedir.

Sonrasında hilafet dejenere edilmiş kralların, padişahların babadan oğula miras kalan kurak tarlası, krallık veya padişahlık gücünün koltuk değneği olarak kullanılan unvan haline dönüşmüştür..

Bir örnek Osmanlı padişahı Deli İbrahim bile halife olabilmiştir..
Alkolik 4. Murat bile halife olabilmiştir..
4 muratın içkim içmesi uydurmadır ibrahim sultanın deli olması uydurmadır hurufilerle mücadele ettiği için hurufiler deli damgası vurdu
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
nasıl yani?dünyada rahat yaşamak için hilafet istemiyor musunuz?
kabenin fethinden önce müslüman olanlar ile kabenin fethinden sonra müslüman olanlar arasında ecir farkı vardır, hilafet isteseniz de istemeseniz de kurulacak, vaad var, tıp kı cennetin ve cehennemin hak olduğu gibi bir hak bu! Hilafet islami hayatı yeniden başlatmak için olmazsa olmazdır. 'rahat yaşamak' kelimesinin içini ne ile doldurduğunuz ile ilgilidir, sizce mücadele ortamının olmaması rahatlık, bizce olması!!!
 

leylinur

ARŞ.YAZAR,RADYO PROG
Katılım
26 Haz 2010
Mesajlar
2,329
Tepkime puanı
102
Puanları
0
Konum
ankara
11667255_615005338603201_7467814775934009966_n.jpg
 

SALİM

Kısıtlı Erişim
Katılım
12 Haz 2015
Mesajlar
309
Tepkime puanı
1
Puanları
0
4 muratın içkim içmesi uydurmadır ibrahim sultanın deli olması uydurmadır hurufilerle mücadele ettiği için hurufiler deli damgası vurdu


Adamın adı tarihlerde Deli İbrahim diye anılır..
Sen onları aklamaya çalışıyorsun.. Diyelim ki aklayabildin...

Şu HALİFE YEZİD ' i de bi aklasana... Bakalım ne uyduracaksın..??
 

OSMAM11

Kısıtlı Erişim
Katılım
23 Haz 2015
Mesajlar
169
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İSTANBUL
Adamın adı tarihlerde Deli İbrahim diye anılır..
Sen onları aklamaya çalışıyorsun.. Diyelim ki aklayabildin...

Şu HALİFE YEZİD ' i de bi aklasana... Bakalım ne uyduracaksın..??[/QUOT


İbni Sebeciler ve lanet etmek
blank.gif
Sual: “Hazret-i Ali’yi ilk halife seçmeyen sahabe kâfir olduğu için bu sahabelere lanet etmeli. Hazret-i Ali’nin üç halifeye biat etmesi, onları idare etmek için yapılan bir takıyyedir” diyenlere ne cevap vermeli?
CEVAP
Dinimizde, Ebu Cehil ve Ebu Leheb kâfirlerine hatta şeytana lanet etmek ibadet değildir. Resulullah efendimizin arkadaşlarına sövmek, Resulullaha hakaret olur.

Ehl-i beyti sevmek farzdır, ehl-i beyti sevmeyen Müslüman olarak ölmez. Ehl-i beyti sevdiğimiz gibi ehl-i beytin sevdiklerini de sevmemiz gerekir. Sevmezsek ehl-i beyti sevmemiz yalan olur. Mesela Resulullahı seven onun kayınpederlerini de, damatlarını da sevmesi gerekir. Hazret-i Ali’yi seven onun damadı Hazret-i Ömer'i de sevmesi gerekir. Hazret-i Ömer'e lanet eden onun kayınpederi olan Hazret-i Ali’yi üzmez mi? Bir Müslümana lanet edenin kendisi lanetlik olur. Hazret-i Ali’ye lanet eden de lanetliktir. Ama uydurma tarih kitaplarına değil, Allah ve Resulünün buyurduklarına yani Kur'an-ı kerime, hadis-i şeriflere bakmak lazım. Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde Eshab-ı kiramın tamamının Cennetlik olduğu bildiriliyor. Ölçümüz uydurma tarih kitapları değil, Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler olmalı, İbni Sebe’nin uydurduğu yalanlara itibar etmemeli.

Hazret-i Ali de, üç halifeye biat etti. Meşru halife olmasalardı, Hazret-i Ali biat eder miydi? Siz, üç halifeye meşru halife değil diye lanet ediyorsunuz. Dolayısıyla üç halifeye biat edenlere de, onları halife yapanlara da lanet ediyorsunuz. Üç halifeye biat edenlerin içinde Hazret-i Ali de vardır. Hazret-i Ali’ye lanet etmiş oluyorsunuz. Ayrıca Hazret-i Ali için, (Çeyrek asır boyunca üç halifeye ses çıkartmayarak, hakkı gizleyerek, iki yüzlülük ederek onları idare etti)demeniz çok çirkin bir iftiradır.

Sual:
Yezide lanet etmek caiz midir, o kâfir mi idi?
CEVAP
Yezid, Müslüman idi. Namaz kılardı. İslamiyet’e düşman değildi. Yüzüğünün taşı üzerinde Rabbünallah yazılı idi. Kerbela olayına o da üzülmüştür. (S. Ebediyye)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Evet, alçak Yezid, inatçı ve fasık idi. Ona da lanet edilmemesi Ehl-i sünnetin, kâfir bile olsa, bir kişiye lanete izin vermediği içindir. Ancak kâfir olarak öldüğü bilinen kimseye lanet etmek caizdir. Ebu Leheb ve eşi gibi. Yoksa Yezide lanet edilmemeli, demek değildir. Allahü teâlâyı ve Onun Resulünü incitenlere Allah lanet etsin demek caizdir. (1/251)

Yezidin kâfir olduğuna dair bir delil bulunmadığı için ona da lanet edilmez. Ama yukarıda bildirdiği gibi, Allah ve Resulünü incitenlere lanet olsun demekte mahzur olmaz.

 

OSMAM11

Kısıtlı Erişim
Katılım
23 Haz 2015
Mesajlar
169
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İSTANBUL
Adamın adı tarihlerde Deli İbrahim diye anılır..
Sen onları aklamaya çalışıyorsun.. Diyelim ki aklayabildin...

Şu HALİFE YEZİD ' i de bi aklasana... Bakalım ne uyduracaksın..??



Yazı boyutunu büyütmek için
font-size-12px.gif
font-size-14px.gif
font-size-16px.gif
font-size-18px.gif

İbni Sebeciler ve Yezid
blank.gif
Sual: Kitaplarınızda Muaviye övülmektedir. İyi birisi olsa idi, oğlu Yezidi iyi yetiştirirdi. Oğlu Yezidin melanetleri ortada iken, babasını övmek Müslümanlığa aykırı değil midir?
CEVAP
Bu mantık Müslümanlığa aykırıdır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Kim doğru yola girerse, kendi lehine girer. Kim, kendi aklına uyarsa, sapıtırsa, kendi zararına sapıtır. Kimse kimsenin günahını çekmez.) [İsra 15]

Kocası yüzünden karısı, karısı yüzünden kocası, Babasından dolayı oğlu, oğlundan dolayı babası suçlanamaz.

1-
Kabil’in yaptığı cinayetten babası Adem aleyhisselam suçlanamaz. İlk insan ve ilk Peygamber olan Âdem aleyhisselam için (Eğer oğlunu iyi yetiştirseydi, kâfir olmasını önlerdi) demek doğru olur mu?

2-
Kenan’ın inkârcılığı yüzünden gemiye binmemesi, “Dağa çıkıp kurtulurum” demesi, kâfirlerden olması yüzünden, babası Nuh aleyhisselam suçlanamaz. Nuh aleyhisselam için (Eğer oğlunu iyi yetiştirseydi, kâfir olmasını önlerdi) demek doğru olur mu?

3-
İkrime radıyallahü anh, babası Ebu cehil idi. Her sahabi gibi Cennetlik idi. Babası Ebu cehil diye suçlanamaz. Eshab-ı kiramdan bir çok sahabinin babası kâfir idi.

4-
Hazret-i Ali’nin babası Ebu Talib kâfir idi. Bundan dolayı Hazret-i Ali suçlanamaz. [Ebu Talib, öldükten sonra diriltilip iman etti.]

5-
Hazret-i Asiye, Firavunun hanımı idi. Kocası Firavun kâfir diye, hanımı Hazret-i Asiye suçlanamaz.

6-
Lut aleyhisselam ile Nuh aleyhisselamın hanımları kâfir idi. Hanımları yüzünden kocaları suçlanamaz.

7-
Peygamber efendimizin amcası Ebu Leheb müşrik idi.

Yukarıda bildirilen âyetten de anlaşılacağı gibi, hiç kimse, yakınlarından dolayı suçlanamaz. Hele Eshab-ı kiramın hiç biri suçlanamaz. Çünkü hepsini Allahü teâlâ Cennete koyacağına söz vermiştir. (Hadid 10) Hepsinden razı olduğunu bildirmiştir. (Maide 119)

Hazret-i Muaviye, Resulullah efendimizin kayınbiraderi olup, vahiy kâtiplerindendi. Oğlu Yezid'in melanetleri diye anlatılanların çoğu da, İbni Sebecilerin uydurmalarıdır. Hepsi doğru olsa bile, âyet-i kerimelerle ve hadis-i şeriflerle Cennetlik olduğu sabit olan babasına nasıl dil uzatılabilir?

Not:
İbni Sebeciler, hadis-i şeriflere uydurma derken, kendileri uydurma tarihlere inanmaktadır. Genelde tarihi yazanlar sıradan insanlardır. Ama hadisleri toplayanlar büyük İslam âlimleridir. Yalan yazmaktan korkan dindar insanlardır. Çünkü, hadis uydurmanın ve uydurulmuş hadisi nakletmenin vebalinin büyüklüğünü bildikleri için, Allahü teâlâdan çok korktukları için, tek kelime ile salih âlim oldukları için kitaplarına uydurma hadis almazlar. (Uydurma hadis), bu sözü Allah Resulü söyledi diye iftira etmektir. Sıradan bir Müslümanın bile hayalinden dahi geçiremiyeceği bu iftirayı, bir ehl-i sünnet âlimi hiç yapabilir mi?

 

OSMAM11

Kısıtlı Erişim
Katılım
23 Haz 2015
Mesajlar
169
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İSTANBUL
Adamın adı tarihlerde Deli İbrahim diye anılır..
Sen onları aklamaya çalışıyorsun.. Diyelim ki aklayabildin...

Şu HALİFE YEZİD ' i de bi aklasana... Bakalım ne uyduracaksın..??


İbrahim Han
blank.gif
Bu yazıyı sesli olarak dinleyebilirsiniz

Ses dosyasını dinlemek için Flash Playergereklidir.


Ses dosyasını indirmek için tıklayın.

Osmanlı padişahlarının on sekizincisi ve İslam halifelerinin seksen üçüncüsüdür. Birinci Ahmed Han ile Mahpeyker Kösem Sultanın oğlu olup, 1615 yılında doğdu. Bu adı taşıyan tek Osmanlı hükümdarıdır.

Ağabeyi Dördüncü Murad’ın ölümünde, hayatta kalan tek Osmanlı şehzadesiydi. Ağabeyinin genç yaşta ölümüne bir türlü inanamadı. Sultan olduğunu bildiren annesine ve paşalara; “Allahü teâlâ, padişah kardeşimin ömrünü uzun etsin. Bize sultanlık lazım değildir. Padişah kardeşimin ömrüne duacıyız” dedi. Ancak annesi ve devlet adamlarının ısrarı ile ağabeyi Sultan Dördüncü Murad’ın naşını gördükten sonra taht odasına geçti, Hırka-i Saadet Dairesinden getirilen hazret-i Ömer’in sarığı besmele ile başına sarıldıktan sonra ellerini açtı, ve; “Elhamdülillah, ya Rab! Benim gibi zayıf bir kulunu bu makama layık gördün. Saltanat günlerimde milletimi hoş-hâl eyle ve birbirimizden hoşnut kıl” diye dua ederek tahta oturdu (9 Şubat 1640).

Girit adasının fatihidir. 1648 de şehid edildi. Sultan İbrahim, amcası Mustafa hanın Ayasofyadaki türbesindedir.

Sultan İbrahim Hanın tahta geçtiğinin ilk senesinde Mirgün oğlu hadisesi vuku buldu. Dördüncü Murad han Revan [Erivan] kalesini feth edince, kale kumandanı Mirgün oğlu, af diledi. Kabul edilip, paşalık rütbesi ve ayrıca Emirganda bir saray kendine verildi. Mirgün oğlu burada kaldı. Fakat, sultan Murad vefat edince, yerine geçen kardeşi, sultan İbrahim han zamanında, hurufilik propagandasına başlayıp, Müslümanları aldattığı görülünce, başı kesildi. Halk arasında kesikbaş denilen mezarda, işte bu hurufi babası yatmaktadır. Hurufiler ve mülhidler, bundan dolayı sultan İbrahim’e düşman oldular. Bu mübarek Türk sultanına deli İbrahim dediler. Gençler de, bu yalana ve uydurma hikayelere inanıyor. Bu temiz sultana ve afife zevcesi Turhan sultana bilmeyerek dil uzatıyorlar.

İbrahim Han bundan sonra dış meseleler ile ilgilenmeye başladı. 1637 yılında Ruslar tarafından işgal olunan Azak Kalesi üzerine bir ordu gönderdi. Kırım kuvvetlerinin de gelmesi üzerine Ruslar kaleyi teslim ettiler. Almanya sınırında ise akıncılar daimi olarak Avusturya’ya akınlar düzenliyorlardı. 1641 yılında düzenlenen akında, Osmanlı akıncıları Bavyera içlerine kadar ilerledi. Kuzey Bavyera’daki bazı kasabalar, Osmanlı hakimiyetini kabul ettiler. Bu akınlardan büyük zarara uğramaları üzerine İmparator Ferdinand, Osmanlı fetihlerini kabul ederek Zitvatoruk Antlaşmasını yeniletmeye muvaffak oldu.

Diğer taraftan Malta Saint-Jean Şövalyelerinin fırsat buldukça Türk ticaret gemilerine saldırmaları yüzünden, Sultan İbrahim Han onların en büyük sığınağı olan Girit Adasının fethini emretti. 20 Haziran 1645 de Sakız Adasından denize açılan Osmanlı donanması, 17 Temmuzda Girit’in Hanya limanını fethetti. Hanya’nın Osmanlılar tarafından fethi, Avrupa’da büyük akisler uyandırdı. Almanya ve İtalya, asker göndererek Venedik’e yardım kararı aldılar. Bu sırada Hanya muhafazasına getirilen Deli Hüseyin Paşa, harekâta devamla Resmo Kalesini ele geçirdi. Osmanlı donanması muharebeye devam ederken, Sultan İbrahim’in hal’i olayı meydana geldi.

1647 de Kara Musa Paşanın ölümüyle sadaret makamına getirilen Hezarpare Ahmed Paşanın dikkatsiz ve adaletsiz davranışları aleyhte büyük bir propaganda ve isyanı beraberinde getirdi. Bu arada Hurufilerin Sultan İbrahim Han aleyhine yaptıkları iftiralar da hedefine ulaşmıştı. Nitekim Hezarpare Ahmed Paşa aleyhine olarak başlayan isyan, Sultan İbrahim Hanın da tahttan indirilmesiyle sonuçlandı.Tahta, oğlu Dördüncü Mehmed Han çıkarıldı. İsyancılar ve bunların önderi olan Sofu Mehmed Paşa, Sultan İbrahim hayatta durdukça rahat edemeyeceklerini bildiğinden, kendisini şehid ettirdiler (18 Ağustos 1648).

Sultan İbrahim, çok cömert ve lütufkâr olup, fakirlere, acizlere ihsanlarda bulunurdu. Devrinde maliye düzeltilip, milletin kıtlık çekmemesi ve israfın önlenmesi için fermanlar çıkarıldı. Beylerin zalim olmaması ve halka zulüm yapmaması için çok dikkat ederdi. Halka zulüm yapan ister idareci, ister halktan bir kişi olsun onunla mücadele eder ve cezasını şiddetle verirdi.

Halkın rahat ve huzurunu her şeyin üzerinde tutardı. Bir gün tebdil-i kıyafetle gezerken fırın önünde ekmek almak için uzun kuyruklar meydana geldiğini gördü. Saraya döner dönmez sadrazama; “Tebea-i şahanemden hiç birisinin ekmek almak için bir dakika dahi beklemesine rızam yoktur. Bir hoşça mukayyed olasın.... ve illa başın gider!” diye emretmiştir. Bundan sonra da kuyruklar olmamıştır.

 
Üst