işte bak ! arkadaş cevabı verdi........bilimyorum demek istenenini anladınızmı @
DostunDostu
Araştırırdım diyorum, bu araştırmayı da ''yapmazdı ama'' kafasıyla yapmazdım.. Sana anlatmak istediğim nokta bu! Fatih, II. Selim, IV. ve V. Murat'ların alkol aldıkları hakkında belgeler var gani gani.. Sen buna rağmen -iftira atıyorlar, içmezler, o belgeler düzmece- diyorsun.. Yalancı tarih utansın deyüp gerçekleri yalana çevirme modası başladı resmen. Alkol içmek marifet değil elbette. Biz onu demiyoruz.. Haram haramdır..
İnsanları kahramanlaştırıp kitleleri bu kahramanlar üzerinden yönetme hastalığından vaz geçsin devlet artık.. Bu moda son siyasi fikir akımlarının modasıdır ve bize Avrupa'dan gelmiştir.. Devlet felsefesi ile alakalı kitaplar okusaydın bunları bilirdin. Modası geçmiş klişe metodları islamdan sanma.. Bugün bütün islami örgütlerin kullandıkları metodların hepisi Avrupa'da çoktaaan yok olmuş işlerdir.. Bunlar üzerinden İslam davasını öğrendiğiniz için bu metodları da İslamî sanıyorsunuz..
İslam nedir önce onu bi öğren inşallah.. Geçmiş insanların din algıları bugünden çok çok farklı.. Son 200 yılın fikir akımları insanlarda beyin bırakmadı.. Sağlıklı düşünecek kafa arama.. Tek çare bütün edindiğin ön yargıları silip tertemiz bir beyinle ayıklaya ayıklaya yeni yüklemeler yapacaksın.. Önemli olan nokta kalbe yerleşmiş bir tevhidle yapacaksın bunu..
Evet, şarap içmişlerdir. Ama bu, onların ortaya koydukları büyük işleri küçültmez.. Eğer bu yüzden Fatih ve diğer büyük insanlar gözünde küçülecekse zaten sen o gözlüğü kır at.. Bir şey bekleme bu bakış açısından.. Çünkü bu bakış açısı şu yazıdan bile ''sen şarabı övüyorsun'' sonucunu çıkartacaktır.. Böyle bir kafanın toplumun her yerine hakim olduğunu hiç düşünmek bile istemiyorum.. Çünkü ortaya koyacağı hiç, ama hiçbir şey olamaz. Nasıl olabilir ki? Hadi izah et, fonksiyonunnu izah et.. Nasıl koyacak? Ortaya bir şey koymak nasıl olur? Hadi anlatır mısın? Gökten zembille inecek deme şimdi!
Bak sana realiteyi söyleyim: Din, bir toplumda birliği ve beraberliği güçlendirecek fonskiyon taşır. Toplumsal ahlakı da düzenler.. Bu düzen, ferdin kalbinden topluma yansır.. Tersini yapamazsın.. Din, böyle büyük bir niğmettir. Şimdi gelelim bilime.. Bilim, maddeyi analiz eder, özelliklerini anlar. Bu edindiği bilgiyle o maddeye şekil verir. İhtiyacına göre şekil verir.. Medeniyetler çatışmasında bu şekil vermeyle yarış eder.. Bu yarışta gücünü madde bazında edindiği üstünlükle kazanır.. Dinle değil.. Din, bu yarışta birlik ve beraberliği koruma fonsiyonu taşır. İç çatışmaların çıkmasına müsade etmez.. İstanbul'u sahabede fethetmeye çalıştı ama olmadı. Niye? Çünkü madde bazında üstün silahları yoktu.. İman vardı ama madde yoktu.. Bu yüzden hem imanı hem maddesi olan Fatih'e nasip oldu.. İkisi şarttır.. Eğer bu ikisinden madde olan kısım zayıflarsa ne olur biliyor musun? O din, karşı tarafın ezici üstünlüğü altında şaşırır kalır. Sonra kendi kendisini yemeye başlar.. İç çatışmaya dönüşür.. Bu iç çatışmanın sebebi madde bazında ki üstünlüğün elden çıkmış olmasındandır.. Bir kısırdöngü başlar.. Din adamları, bu ezilmenin sebebini dinde gerilemeyle yorumlar. Daha çok dine bağlanalım ve kurtulalım diye çalışmaya başlarlar.. İşte en zehirli kısırdöngüye böylece girilmiş olur.. Çünkü gerçeği, yani maddede geri kalma hakikatini görenler ise din adamlarınca yabancılaştırılırlar.. Bırak bu işleri biz gibi dine sarıl derler.. Bu etkiye karşı bir tepki oluşur. Maddeye ağırlık verenler otomatikmen din düşmanı oluverirler.. Oysa düşman oldukları şey din değil, bu yobaz kafadır.. Böylece içte çatışma daha da alevlenir daha da büyür.. Peki, bu durumda çare nedir? Tartışmak.. Çatışmak dışarısı iledir. İçerisi ile olmaz.. Bu zarar verir.. Tartışa tartışa, neyin ne olduğunu sebep sonuç ilişkisi içinde izahla yeni bir yorum çıkarmak zorundayız.. Bu iş, bir kanadıyla tarihe bakarak olur. Eğer sen tarihi manipüle ederseen artık sağlıklı çıkarım da yapamazsın..
Tarih ne için var? Önce onu bi anlamak gerek.. Tarih, sınama yanılma metodunun en geniş platformudur.. Eğer bu platformu manipüle edersen daha hiç geleceğe yürüyemezsin.. Ne, neye sebep olmuş, ne neyin sonucunu doğurmuş... Bu veri tabanı manipüle edilir mi yahu, kafayı mı yediniz siz? Her şey ayettir. Tarih bile bir ayettir.. Sen ayetleri değiştirmenin ne demek olduğunu bilir misin? Kur'an'dan ibaret anlama işi.. İslamda bütün bir kainat, gelmişi ve geçmişiyle ayettir. Akledeceksin bu ayetleri.. Üstünü örterek değil... Öyle kafirler vardır ki ahirette çıkacak.. Küfrü ve kafirliği anlaman için vahdet-i vücudu içselleştirmen gerekir.. Kesrette vahdet bulmayan gözler, yok olmaya, tarihin karanlık sayfalarına gömülmeye mahkumdur.. Biz şu an gömülüyoruz resmen.. Son 300 yıldır gömülüyoruz. Kafirliğimiz diz boyu oldu.. Hâlâ öyle, hatta daha ileri safhada..
En büyük kafir, gerçeklerle yüzleşmeyen, gerçeklerden kaçan kişidir. Allah'ın ayetlerinden donunu çeke çeke kaçar.. Kur'an'da onca yerde AYETLERİMİZİ HİÇ GÖRMEZLER Mİ der Allah.. Bu tarz ayetleirn evvelinde göklerden, yıldızlardan, ay ve güneşten, dağlardan, denizlerden bahsediyor Allah.. Sonrasında ise BU AYETLERİMİZDEN GÖZLERİNİ KAÇIRANDAN DAHA BÜYÜK KİM KAFİRDİR der.. Şimdi bu böyle iken sen BİLİME nasıl savaş açarsın? Nasıl BİLİM DİNİ ÇIKTI diye zırvalayabilirsin ki? Kur'an perspektifine göre bilim adamı, ayetleri tefsir eden kişidir.. Bugünün müslüman tipolojisi resmen bu tefsircilere savaş açmış, gerçeğin üstünü örten tefsircilere kucak açmış..
Bilim böyle diyor diyen adam, kalbinde tevhid varsa ALLAH BÖYLE DİYOR demiş gibidir.. Bilim dini diye bir kategori açıp buradan hakikate savaş açmak din düşmanlığıdır.. Şimdilerde bu moda çıktı.. Hele Caner Taslaman diye felsefeci geçinen birisi var.. Bu iş için bula bula onu buldular.. Zavallı kendiside bilmiyor ne halt ettiğini.. Önünü açarlar, yürür.. Nolacak ki? Kullanılmaya müait .... olduktan sonra daha bizi çoook oynatırlar..