Said Nursi'nin talebelerinden Gülen'e mektup

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
boşversene:)
hirahos un yazısını oku.
sen evliya filan diyordun
hirahos yalancı diyor:)
aynı kişiye

Bir vakit... Başka şakirtler bu hadiseyi yorumladılar... Kabul, tamam, orada bir seyyahın gezisi var, ama neden bunu bir keşif olarak kabul etmiyorsun; dolayısıyla hayal gördüğün o söz neden İmam Hazretlerine ait olamasın?! filan dediler...

Keşf u keramet dinde bir ölçü değildir dedik. Ehli Sünnetin kaidesidir dedik. Eserleri olan bir alimin ve velinin kelamları keşifle, rüya ile sabit olmaz. Keşif sahibini bağlar. Halihazırda İmam Hazretleri, zaten kendisinin iki cihanın efendisi Hz. Peygamber efendimiz tarafından "sıla" lakabıyla müjdelendiğini belirtir. Açıkça yazar. "Keşke ben olsam..." diyecek de değildir. İmam Hazretleri nerede, müjde beklemek nerede? Müjdenin kendisi müjde mi bekler imiş! Keşif bile olsa yanıldığı bizzat İmam Hazretlerinin yazılı kelamıyla ortadadır... Dedik de dedik. Fikr-i Sabit sıfatları olduğu için 'biz üstadımıza bakarız' deyip dönüp gittiler...

Yalancı dediğimizi iddia ediyorsun ama zannında sen de yanıldın. İsabet edememek ayrı yalan söylemek ayrı.. Farkı kaçırmayasın.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
lafım sana değil kardeşim risalelerle alakalı olanlar cevap verir vermez alakadar etmiyor

lafım talibe idi.
 

el_aksa

Asistan
Katılım
5 May 2011
Mesajlar
312
Tepkime puanı
32
Puanları
0
İslami açıdan içi bombooooş,,ilmi değeri sıfıra yakın,bir sürü yanlış,ve resulullaha yalan desdeksiz isnatların bulunduğu bu külliyatı bin kerre terceme etsen,islah etsen tımar etsen ne çıkar..
yeni dille basılldığınıda belki tutarlı olamayan ebced ,cifir hesapları ve tevafukları ,"işare ettiği mana itibarıyle" belki bir nebze anlam kazanabilir..:)DİYELİM..

utanmadan iftira atmışsın okumadıgın bir bilgi hakında yorum yapma hakın yok. yazarım dersen senin provaktör ve fitneci diye tanırım milyonlarca taraftarı olan bir cemate bunları bir müslüman yazamaz. müslüman adam bütün cemat ve tarik ehlini sevmek zorunda müslüman müslümanın kardeşi ise iftira atmaz.üstadın eserlerini okuyan binler milyonlar farketmemiş yazdıklarını seningibi bir ahmakmı farkedecek
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
@redyellow sadeleştrlmiş Lemalar ı alalı kaç gün oldu kaç sayfa okudunuz?

Hiç almadım.

Bir şeyi görmem için bilgi sahibi olmam için illaki onu almam mı lazım? Veya bir şey hakkında doğru veya yanlış diye görüş belirtmem için illaki almam mı gerekiyor? almazsam görüş yazamaz mıyım? Sadeleştirilmişsi değil sadeleştirilmemişleri gördüm ve buna göre de yazıyor olamaz mıyım?

Başkasında göremez miyim? inceleyemez miyim?

Yapmayın lütfen, bu kadar basite indirmeyin olayı.

Daha önce de yazdım: Bu SADELEŞTİRİLSİN, GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE UYARLANSIN DİYEN İNSANLAR OKUMAK İSTEYEN İNSANLAR arkadaşlar, okumak istemeyen, karşı olan niye istesin bunu?

Niye rahatsız oluyorsunuz gerçekten anlamıyorum, günümüz türkçesine uyarlansın isteyen bundan isteyen orjinalinden okusun demek çok mu kötü bir şey?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
MUTLUYUM, MUTLUSUN, MUTLU.

MUTLUYUZ, MUTLUSUNUZ, MUTLULAR

bak hep mutlu ile bitiyor. bu adam hep mutlu (zahiren).

mutlu neşriyatın, mutlu soy isimli sahibini, Allah (cc) için sevmiyorum.

aşağıdaki videosunu izleyin lütfen. adamda sanki bir kibir var.

www.youtube.com/watch?v=o3G4tbJqObo

sadeleştirme yapanlardan biri de ismail mutlu;

bakın aşağıdaki video da mehdi ile ilgili "... ya geç kaldı bi daha gelmesin" diyor . edep yahu

link:
http://www.youtube.com/watch?v=fxNdYOY-4FU&feature=relmfu
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
@denizbaker arkadaş ta durmadan adnan oktar ın videolarını getiriyor ya hayırlısı bakalım..
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Fethullah gülen ve “camia” sına bir mektup da ben yazmak istiyorum.


Öncelikle benim de altına imza attığım, ahmet alltan ın anafikri "Kemalizmin en büyük ve en korkunç zaferi "dindarların damarına milliyetçilik zehrini enjekte etmek olmuştur". şeklinde özetlenebilecek aşağıdaki yazısını paylaşmak istiyorum.

Burada ifade edilen “dindarlar” kavramını biraz daha açmak faydalı olabilir. bu kapsamda; “kemalizm bir kısım "nurcu" kerdeşlerimize de milliyetçilik zehrini enjekte etmiştir. “ demek doru olabilir.


haberin linki:

http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=139621

Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan, dindarlar ve kemalizm ilişkisine dair çok net ve haklı sorular sordu...
Risale Haber-Haber Merkezi

Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan, Kemalizmin dindarların damarına milliyetçilik zehrini enjekte ettiğini söyledi.

Kemalizmin en büyük ve en korkunç zaferinin "dindarların damarına milliyetçilik zehrini enjekte etmek" olduğunu ifade eden Altan, Kemalizmin bunun iki büyük kazanç sağladığını söyledi.

Altan, "Birincisi, tasavvufta billurlaşmış olan sevecenliği, hoşgörüyü, “yaratılanı yaratandan ötürü sevme” yeteneğini içselleştiren bir din anlayışının ortak bir kültür zemini oluşturmasını ve bu ortak kültür çerçevesinde bir “hakkaniyet” mücadelesine girişebilme gücüne ulaşmasını engelleyerek kendini “tekleştirmeyi” becerdi. İkincisi de, sürekli olarak ezdiği, horladığı dindarları, her istediğinde milliyetçilik dizginleriyle durdurup denetlemeyi ve kendi amaçları için kullanmayı başardı. Dindarları Kemalistleştirdi" dedi.

Peygamberinin “veda hutbesinde” kavmiyetçiliği lanetlediği bir dinin mensuplarının kendilerine İslam’ın geçmişinden bir milliyetçilik hikâyesi çıkarmalarının pek kolay olmayacağını vurgulayan Altan, "Ama aynı dindarların 'ameline' baktığınızda, karşınıza milliyetçiliğin o çirkin hoyratlığı çıkar. Bu ülkenin dindarlarını 'Türk-İslam' sentezine inandırmış bir sistem var karşımızda. Sosyalizm karşısında 'nasyonal sosyalizm' neyse, İslam’ın karşısında 'Türk-İslam' sentezi de odur bence" şeklinde yazdı.

Dindarların “milliyetçilik-din” ilişkisini kalabalıklar önünde konuşmaktan ödlerinin patladığını ileri süren Altan, "Muhafazakârların bir cila olarak kullandıkları dinin altında, o dindarlığı kavruklaştıran milliyetçilik zehri akar. Kemalistlerle muhafazakâr dindarlar arasında aslında “ideolojik” bir kavga, ideolojik bir anlaşmazlık yoktur, bir iktidar savaşıdır yaşadıkları. Namaz kılan milliyetçilerle, dans eden milliyetçilerin, “sarayın iktidarını” kim alacak kavgasını izleriz biz. Hepsi aynıdır. Hepsi milliyetçidir" dedi.

Dindarın, modernin, Sünninin, Alevinin, Türkün, Kürdün "Kemalizm bağımlısı" olduğunu vurgulayan Altan, "Bir gün bu zehirden kurtulabilirler mi? Bu zehrin kendilerini yok edeceğini kavrayabilirlerse, belki..." dedi.



***




üstad hazretleri imam rabbani nin hayatta olduğunu bilseydim (kendi zamanını kastederek, yaşadığını bilseydim şeklinde ve önemini vurgulayarak) bir çok zorluğu göze alır ve onu hindistan da (o zamanki ulaşım olanaklarını düşünün lütfen) ziyaret ederdim demiştir.

şimdi birilerini rahatsız edecek bir soru sorayım.

(Üstad Hazretleri hayattayken) Fethullah Gülen, asrın müceddidi (ve müçtehid) olduğu bilinen üstadı, neden, ziyarete gitmemiştir?


not: fethullah gülen "camia" sından cevap bekliyoruz. cevap verecek yok sa lütfen kendinize bir sorun. biz kime ve neye hizmet ediyoruz.

Selam ve dua ile…




***



üstadın talebelerinin sadeleştirme ile ilgili ikazları da bu minvalde değerlendirilebilir diye düşünüyorum.

haberin linki
http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=139205


Muhterem Fethullah Hoca Efendi,

Evvelâ; selam ile sıhhat ve afiyetinizi Cenab-ı Hak’tan niyaz ederiz.

Saniyen; Ufuk Yayınları namı altında Bediüzzaman Hazretlerinin Lem’alar Risalesi kelimeleri değiştirilerek güya sadeleştirme nâmı altında tahrib edilerek basılmıştır.
Bediüzzaman Hazretlerinin vâris, talebe ve naşirlerinden 6 kişinin imzası ile Lem’aların bu şekilde asliyeti bozularak neşredilmesinin karşısındayız. Kat’iyyen tasvib etmiyoruz. Risale-i Nurları tahriftir ve tahriptir diye beyanat verdiğimiz halde, bu beyanatımızı görüp okudukları halde, mezkûr yayınevi bu ikazımıza hiçbir değer vermeden neşriyatlarına devam etmekte ve reklamlarını her tarafta ilan etmektedirler. Onların bu tavrı Bediüzzaman Hazretlerinin vâris ve talebelerini ciddi bir surette rahatsız etmiştir. Kendi kitapları olmadığı, vâris ve naşirlerinden izin alınmadığı, ve şer’an da caiz olmadığı halde sırf kanunî boşluktan istifade ederek bu neşriyata madde ve nam için İslâmî hak ve hukuku çiğneyerek pervasızca devam etmeleri hayret ve ibretle takip edilmektedir.

Muhterem Hoca Efendi, Lem’aları tahrip ederek basan bu Ufuk Yayınlarının sizin camiaya dahil olduklarını duymaktayız. Sizin bu tahribattan haberdar olup olmadığınızı bilmiyoruz. Eğer haberdar değilseniz lütfen size haber veriyoruz. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin vâris, naşir ve talebeleri bu neşriyattan ciddi surette rahatsızdırlar. Derhal bunları durdurmanızı ve o şekil neşriyata son vermelerini rica ediyoruz. Bu hususta bizim bu mektubumuza da cevap vermenizi hemen rica ediyoruz.

Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram, Ahmed Aytimur, Salih Özcan, M. Said Özdem
i[/I][/COLOR]r[/I][/COLOR]
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com

Sözün bittiği an..


Bu yaptığınız çok ayıp, bir mümine yakışmıyor.

Benim yazımın bir kısmını alıyorsun diğerini almıyorsun.

Yazının devamını niye almıyorsun?

almazsam görüş yazamaz mıyım? Sadeleştirilmişsi değil sadeleştirilmemişleri gördüm ve buna göre de yazıyor olamaz mıyım?

Başkasında göremez miyim? inceleyemez miyim?


Yapmayın lütfen, bu kadar basite indirmeyin olayı.

Daha önce de yazdım: Bu SADELEŞTİRİLSİN, GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİNE UYARLANSIN DİYEN İNSANLAR OKUMAK İSTEYEN İNSANLAR arkadaşlar, okumak istemeyen, karşı olan niye istesin bunu?

Niye rahatsız oluyorsunuz gerçekten anlamıyorum, günümüz türkçesine uyarlansın isteyen bundan isteyen orjinalinden okusun demek çok mu kötü bir şey?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Fethullah gülen ve “camia” sına bir mektup da ben yazmak istiyorum.


Öncelikle benim de altına imza attığım, ahmet alltan ın anafikri "Kemalizmin en büyük ve en korkunç zaferi "dindarların damarına milliyetçilik zehrini enjekte etmek olmuştur". şeklinde özetlenebilecek aşağıdaki yazısını paylaşmak istiyorum.

Burada ifade edilen “dindarlar” kavramını biraz daha açmak faydalı olabilir. bu kapsamda; “kemalizm bir kısım "nurcu" kerdeşlerimize de milliyetçilik zehrini enjekte etmiştir. “ demek doru olabilir.


haberin linki:

http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=139621

Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan, dindarlar ve kemalizm ilişkisine dair çok net ve haklı sorular sordu...
Risale Haber-Haber Merkezi

Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan, Kemalizmin dindarların damarına milliyetçilik zehrini enjekte ettiğini söyledi.

Kemalizmin en büyük ve en korkunç zaferinin "dindarların damarına milliyetçilik zehrini enjekte etmek" olduğunu ifade eden Altan, Kemalizmin bunun iki büyük kazanç sağladığını söyledi.

Altan, "Birincisi, tasavvufta billurlaşmış olan sevecenliği, hoşgörüyü, “yaratılanı yaratandan ötürü sevme” yeteneğini içselleştiren bir din anlayışının ortak bir kültür zemini oluşturmasını ve bu ortak kültür çerçevesinde bir “hakkaniyet” mücadelesine girişebilme gücüne ulaşmasını engelleyerek kendini “tekleştirmeyi” becerdi. İkincisi de, sürekli olarak ezdiği, horladığı dindarları, her istediğinde milliyetçilik dizginleriyle durdurup denetlemeyi ve kendi amaçları için kullanmayı başardı. Dindarları Kemalistleştirdi" dedi.

Peygamberinin “veda hutbesinde” kavmiyetçiliği lanetlediği bir dinin mensuplarının kendilerine İslam’ın geçmişinden bir milliyetçilik hikâyesi çıkarmalarının pek kolay olmayacağını vurgulayan Altan, "Ama aynı dindarların 'ameline' baktığınızda, karşınıza milliyetçiliğin o çirkin hoyratlığı çıkar. Bu ülkenin dindarlarını 'Türk-İslam' sentezine inandırmış bir sistem var karşımızda. Sosyalizm karşısında 'nasyonal sosyalizm' neyse, İslam’ın karşısında 'Türk-İslam' sentezi de odur bence" şeklinde yazdı.

Dindarların “milliyetçilik-din” ilişkisini kalabalıklar önünde konuşmaktan ödlerinin patladığını ileri süren Altan, "Muhafazakârların bir cila olarak kullandıkları dinin altında, o dindarlığı kavruklaştıran milliyetçilik zehri akar. Kemalistlerle muhafazakâr dindarlar arasında aslında “ideolojik” bir kavga, ideolojik bir anlaşmazlık yoktur, bir iktidar savaşıdır yaşadıkları. Namaz kılan milliyetçilerle, dans eden milliyetçilerin, “sarayın iktidarını” kim alacak kavgasını izleriz biz. Hepsi aynıdır. Hepsi milliyetçidir" dedi.

Dindarın, modernin, Sünninin, Alevinin, Türkün, Kürdün "Kemalizm bağımlısı" olduğunu vurgulayan Altan, "Bir gün bu zehirden kurtulabilirler mi? Bu zehrin kendilerini yok edeceğini kavrayabilirlerse, belki..." dedi.



***




üstad hazretleri imam rabbani nin hayatta olduğunu bilseydim (kendi zamanını kastederek, yaşadığını bilseydim şeklinde ve önemini vurgulayarak) bir çok zorluğu göze alır ve onu hindistan da (o zamanki ulaşım olanaklarını düşünün lütfen) ziyaret ederdim demiştir.

şimdi birilerini rahatsız edecek bir soru sorayım.

(Üstad Hazretleri hayattayken) Fethullah Gülen, asrın müceddidi (ve müçtehid) olduğu bilinen üstadı, neden, ziyarete gitmemiştir?


not: fethullah gülen "camia" sından cevap bekliyoruz. cevap verecek yok sa lütfen kendinize bir sorun. biz kime ve neye hizmet ediyoruz.

Selam ve dua ile…




***



üstadın talebelerinin sadeleştirme ile ilgili ikazları da bu minvalde değerlendirilebilir diye düşünüyorum.

haberin linki
http://www.risalehaber.com/news_detail.php?id=139205


Muhterem Fethullah Hoca Efendi,

Evvelâ; selam ile sıhhat ve afiyetinizi Cenab-ı Hak’tan niyaz ederiz.

Saniyen; Ufuk Yayınları namı altında Bediüzzaman Hazretlerinin Lem’alar Risalesi kelimeleri değiştirilerek güya sadeleştirme nâmı altında tahrib edilerek basılmıştır.
Bediüzzaman Hazretlerinin vâris, talebe ve naşirlerinden 6 kişinin imzası ile Lem’aların bu şekilde asliyeti bozularak neşredilmesinin karşısındayız. Kat’iyyen tasvib etmiyoruz. Risale-i Nurları tahriftir ve tahriptir diye beyanat verdiğimiz halde, bu beyanatımızı görüp okudukları halde, mezkûr yayınevi bu ikazımıza hiçbir değer vermeden neşriyatlarına devam etmekte ve reklamlarını her tarafta ilan etmektedirler. Onların bu tavrı Bediüzzaman Hazretlerinin vâris ve talebelerini ciddi bir surette rahatsız etmiştir. Kendi kitapları olmadığı, vâris ve naşirlerinden izin alınmadığı, ve şer’an da caiz olmadığı halde sırf kanunî boşluktan istifade ederek bu neşriyata madde ve nam için İslâmî hak ve hukuku çiğneyerek pervasızca devam etmeleri hayret ve ibretle takip edilmektedir.

Muhterem Hoca Efendi, Lem’aları tahrip ederek basan bu Ufuk Yayınlarının sizin camiaya dahil olduklarını duymaktayız. Sizin bu tahribattan haberdar olup olmadığınızı bilmiyoruz. Eğer haberdar değilseniz lütfen size haber veriyoruz. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin vâris, naşir ve talebeleri bu neşriyattan ciddi surette rahatsızdırlar. Derhal bunları durdurmanızı ve o şekil neşriyata son vermelerini rica ediyoruz. Bu hususta bizim bu mektubumuza da cevap vermenizi hemen rica ediyoruz.

Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram, Ahmed Aytimur, Salih Özcan, M. Said Özdem
i[/I][/COLOR]r[/I][/COLOR]





***

ayrıca @Hikem ait olan şu cümleyi de paylaşmak istiyorum

"ABD de oturmanın bir bedeli olması gerekir....Bediüüzaaman İstanbul Hükümetiinin fetvalarını, işgal altında fetva olmaz gerekçesiyle nasıl kabul etmediyse, aynen bunun gibi, ABD de oturan zatın bu meselelerdeki kelamının da hiç bir kıymeti harbiyesi olmaz..Zira İslam ülkelerini işgal edip, kadın , çocuk demeden hunharca katleden düşmanın bağrında konuşmanın ne ehmmiyeti olabilirki?"
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
sadeleştirme yapanlardan biri de ismail mutlu;

bakın aşağıdaki video da mehdi ile ilgili "... ya geç kaldı bi daha gelmesin" diyor . edep yahu

link:
http://www.youtube.com/watch?v=fxNdYOY-4FU&feature=relmfu

@denizbaker arkadaş ta durmadan adnan oktar ın videolarını getiriyor ya hayırlısı bakalım..

Bu yaptığınız çok ayıp, bir mümine yakışmıyor.

Benim yazımın bir kısmını alıyorsun diğerini almıyorsun.

Yazının devamını niye almıyorsun?

***

ayrıca @Hikem ait olan şu cümleyi de paylaşmak istiyorum

"ABD de oturmanın bir bedeli olması gerekir....Bediüüzaaman İstanbul Hükümetiinin fetvalarını, işgal altında fetva olmaz gerekçesiyle nasıl kabul etmediyse, aynen bunun gibi, ABD de oturan zatın bu meselelerdeki kelamının da hiç bir kıymeti harbiyesi olmaz..Zira İslam ülkelerini işgal edip, kadın , çocuk demeden hunharca katleden düşmanın bağrında konuşmanın ne ehmmiyeti olabilirki?"

hikem in ikizi:)

birini kitabı almaması ayrı mevzu

vesile ile deniz cik bir başkasının daha sadeleştirme çalışması yaptığını öğremiş:) bu da mı gülenci
yayınladığın video yu gördüm sadeleştirme ile alakası yok.
benzer ifadeleri pek çok insan söylüyor

fatiha nın kaç ayet olduğuna dair farklı görüşler nasıl sıkıntı doğurmuyorsa diğerleri de umurumda değil.

abd de oturan onca müslüman var
fransa da oturan humeyni hakkında hikem güzel şeyler söylüyorsa abd de oturanlara niye kızıyor
müslüman kardeşler konusunda etkin olan isimler de abd de oturuyor:)

imza atanların bir kısmının sahibi olduğu sitelerde zaten sadeleştirilmiş metinler var.
itiraz noktası farklı
bu noktalar da berteraf edildi.

nurcular barışmış:) ama denizin haberi yok
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
@Hikem in ikizi övgünüz için teşekkür ederim. ancak ben buna layık değilim. keşke hikem gibi olabilsek. inş. ileride onun gibi olmayı amaçlıyoruz.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0


hikem din düşmanı desem:)
bakla kısmını es geçmişin

suizan, bir kimseyi kötü zannetmektir. kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(ey iman edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! zannetmenin bazısı günahtır.) [hucurat 12]

günah olan zan, iyi kimseyi kötü zannetmektir. günahının affolunmayacağını sanmak, Allahü teâlâya suizan olur. müslümanı fâsık zannetmek suizan olur. suizan haramdır. haram işleyen kimseyi bilir ve onu sevmezse, suizan olmaz, buğd-i fillah olur, sevap olur.

müslümanın bir ayıbını görünce, ona hüsnü zan etmeli, teviline çalışmalıdır! kalbe gelen bir düşünce, suizan olmaz. kalbin o tarafa kayması, meyletmesi suizan olur. hadis-i şerifte, (suizan, yanlış karar vermeye sebep olur) buyuruldu. (müslim)

salih veya fâsık olduğu bilinmeyen müslümana hüsnü zan etmelidir! hüsnü zan, suizannın tersidir. bir kimseyi iyi zannetmektir. hüsnü zan edileceklerin başında Allahü teâlâ gelir. hadis-i şerifte, (Allahü teâlâya hüsnü zan etmek ibadettir) buyuruldu. Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir. günahlarımız çok olsa da Allahü teâlânın affedebileceğini düşünmek hüsnü zan olur. kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(de ki, ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! çünkü Allah, [iman ehlinin] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder. elbette o, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [zümer 53]


imam-ı gazali hazretleri buyuruyor ki:
kim, zan ile, başkasının kötü olduğunu kabul ederse, onu gıybet eder, ona dil uzatır. onu kötü, kendini iyi bilir. bu da, helakine sebep olur.

günah işleyen müslümana kâfir denmez. çünkü ehl-i sünnete göre, bir insan günah işlemekle kâfir olmaz. bid'at fırkaları, günah işleyene, kendileri gibi düşünmeyen müslümanlara kâfir demek sapıklığında bulunmuşlardır.

bir savaşta, kelime-i şehadet getiren birisini öldüren kimseye, resulullah efendimiz, (kelime-i şehadet söyleyen kimseyi niçin öldürdün?) buyurdu. o kimse de, (dili ile söylüyordu ama kalbi ile inkâr ediyordu) dedi. (kalbini yarıp da baktın mı?) diyerek onu tekdir buyurdu.

onun için mümine kâfir demekten, ona lanet etmekten sakınmalıdır! lanet, sahibine döner. hadis-i şerifte, (kul, lanet edince, lanet edilen buna müstahak değilse, kendine döner) buyuruldu. (beyheki)

hadis-i şerifte, (insanların kalblerini yarmak, gizli şeylerini anlamak için emrolunmadım) buyuruldu. (m. kâinat)

zan ile hareket etmek yanlıştır. zan kesin bilgi değildir. kur'an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(zan, haktan [ilimden] hiçbir şeyin yerini tutmaz.) [yunus 36]


imam-ı rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
bir müslümanı suçlu sanarak, dedikodu yapmak, çok çirkindir. zan ile, bir müslümana sapık demek, münafık demek, kincilik olur. bu iftiralar doğru değilse, söyleyen sapık ve kâfir olur. hadis-i şerifte (müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur) buyuruldu. (buhari)


var gerisini sen düşün veri cik.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
suizan, bir kimseyi kötü zannetmektir. kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(ey iman edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! zannetmenin bazısı günahtır.) [hucurat 12]

günah olan zan, iyi kimseyi kötü zannetmektir. günahının affolunmayacağını sanmak, Allahü teâlâya suizan olur. müslümanı fâsık zannetmek suizan olur. suizan haramdır. haram işleyen kimseyi bilir ve onu sevmezse, suizan olmaz, buğd-i fillah olur, sevap olur.

müslümanın bir ayıbını görünce, ona hüsnü zan etmeli, teviline çalışmalıdır! kalbe gelen bir düşünce, suizan olmaz. kalbin o tarafa kayması, meyletmesi suizan olur. hadis-i şerifte, (suizan, yanlış karar vermeye sebep olur) buyuruldu. (müslim)

salih veya fâsık olduğu bilinmeyen müslümana hüsnü zan etmelidir! hüsnü zan, suizannın tersidir. bir kimseyi iyi zannetmektir. hüsnü zan edileceklerin başında Allahü teâlâ gelir. hadis-i şerifte, (Allahü teâlâya hüsnü zan etmek ibadettir) buyuruldu. Allah’ın rahmetinin, affının bol olduğunu bilmelidir. günahlarımız çok olsa da Allahü teâlânın affedebileceğini düşünmek hüsnü zan olur. kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(de ki, ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! çünkü Allah, [iman ehlinin] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder. elbette o, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [zümer 53]


imam-ı gazali hazretleri buyuruyor ki:
kim, zan ile, başkasının kötü olduğunu kabul ederse, onu gıybet eder, ona dil uzatır. onu kötü, kendini iyi bilir. bu da, helakine sebep olur.

günah işleyen müslümana kâfir denmez. çünkü ehl-i sünnete göre, bir insan günah işlemekle kâfir olmaz. bid'at fırkaları, günah işleyene, kendileri gibi düşünmeyen müslümanlara kâfir demek sapıklığında bulunmuşlardır.

bir savaşta, kelime-i şehadet getiren birisini öldüren kimseye, resulullah efendimiz, (kelime-i şehadet söyleyen kimseyi niçin öldürdün?) buyurdu. o kimse de, (dili ile söylüyordu ama kalbi ile inkâr ediyordu) dedi. (kalbini yarıp da baktın mı?) diyerek onu tekdir buyurdu.

onun için mümine kâfir demekten, ona lanet etmekten sakınmalıdır! lanet, sahibine döner. hadis-i şerifte, (kul, lanet edince, lanet edilen buna müstahak değilse, kendine döner) buyuruldu. (beyheki)

hadis-i şerifte, (insanların kalblerini yarmak, gizli şeylerini anlamak için emrolunmadım) buyuruldu. (m. kâinat)

zan ile hareket etmek yanlıştır. zan kesin bilgi değildir. kur'an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(zan, haktan [ilimden] hiçbir şeyin yerini tutmaz.) [yunus 36]


imam-ı rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
bir müslümanı suçlu sanarak, dedikodu yapmak, çok çirkindir. zan ile, bir müslümana sapık demek, münafık demek, kincilik olur. bu iftiralar doğru değilse, söyleyen sapık ve kâfir olur. hadis-i şerifte (müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur) buyuruldu. (buhari)


var gerisini sen düşün veri cik.

baklayı sen mi yutucaksın:) çıkar baklayı diyorum
hala cevap yazmıyorsun.

yayınladığınyazıyı sen oku ve öğütleri kendine sakla.
oruç tutmayan, açın halinden anlamaz misali
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Bu yaptığınız çok ayıp, bir mümine yakışmıyor.

Benim yazımın bir kısmını alıyorsun diğerini almıyorsun.

Yazının devamını niye almıyorsun?
devamından ziyade evveliyatını göstermem gerek.. ben bir soru sordum çünkü aşağıda ki sözleri sarf ettiniz..
Risale OKUMAYANLAR değil OKUYAMAYANLAR demek daha doğru olur, niye çünkü ANLAMIYORUZ!

Alıyoruz elimize eseri bir sayfaya bakıyoruz okuyoruz yüzde 50'sini anlamıyoruz, nasıl okuyalım?

sizin Risale-i Nur a hiç bir iştiyakınız yok.. olsa idi ve gerçekten böyle bir sadeleştirmeyi gözleyenlerden olsa idiniz iki ay oldu şimdiye çoktan alıp okumuş olmanız gerekirdi.. tamam kimse okumak zorunda değil ki külliyatta defaatle keyfiyetin kemmiyete olan üstünlüğünden Risale-i nurların yalvarmayacağından müşterilerinin ona talip olmasından bahseder.. ve bunun gibi üst üste israrla yapılmış bir çok tahşidat külliyatta mevcut.. hal böyle olunca siz sadeleştirme meselesinde, risale-i nur un hizmet tarzı meselesinde kesinlikle söz sahibi değilsiniz..

bir örnek vereyim.. Bediüzzamana şark vaiz i umumiliği teklif eidliyor ve üstad hazretleri red ediyor.. soruyorlar ya hu sen ne yaptın.. bu vazifeyi kabul etseydin şark ta ki ihtilal yüüznden kesilen yüz bin başı kurtarabilirdin..

basit bit mantık.. her insanın kabul etmesi gereken güzel bir vazife ve umumun da istifadesine münasip..

değil mi..

ama Bediüzzzaman kabul etmiyor ve hakikatını anlatıyor:

Ben de onlara cevaben dedim ki: Yirmişer-otuzar senelik hayat-ı dünyeviyeyi o adamlar için kurtarmadığıma bedel, yüzbinler vatandaşa, herbirisine milyonlar sene uhrevî hayatı kazandırmaya vesile olan Risale-i Nur, o zayiatın yerine binler derece iş görmüş. Eğer o teklifi ben kabul etseydim, hiçbir şeye âlet olamayan ve tâbi' olmayan ve sırr-ı ihlası taşıyan Risale-i Nur meydana gelmezdi


Dileyen üstada kendi mantığı dorğrultusunda hareket ederek istediği sözü etsin.. üstad hazretleri feraseti ile değil cenab ı hakk ın sevkiyatı ile kabul etmemiş ve ortaya hiç bri şeye alet olmayan risale-i nur ve hizmeti çıkmıştır..

sonra birileri evvela nurculuk kelimesinden bile nefret ederken üstadı kürd olduğu iddiası ile ziyaretten bile ictinab ederken yıllar sonra bu hizmetin içine sızmış Risale-i Nur lardan aldığı kuvvet ile farklı çk farklı Risale-i Nur hizmet düturlarına tamamen zıd bir hareket başlatmış ama bu meselede de safdil Nur talebelerini kullanmıştır..

Bütün düsturlar teker teker çiğnenerek, bankalar tahsis edilerek, siyaset ile temas kurarak, gazete neşriyatı tv vs. neşriyatlara karışarak bam bamşka bir hizmet modeli oluşturmuşlardır.. yıllar önce korkudan kütüphanelerine bile koyamadıklarıi kara kaplıklar ile sakladıkları kitapları şimdi sadeleştirmeye çalışıyorlar..

uzatmayacağım.. muhyiddin arabi bizden olmayan eserlerimzi okumasın zarar görür buyurmuş.. bende diyorum ki bizden olmayanlar, bizden olmak istemeyenler bizim eserlerimzi yolumuz düsturlarımız hakkında kelam etmesinler.. kendi kafalarına göre hükümler vererek bu eserin bizzat sahibi olan Bediüzzamanın sözünün üzerine söz etmeye cüret etmesinler..

sizinkaleminizi bile izinsiz alıp kullansalar küplere binersiniz.. o halde bu ne cüret ki Nurların asıl sahibinin emrini ikazını dinlemeyerek kendi hevsinize göre hüküm verebiliyorsunuz...


 

Hikem

Kıdemli Üye
Katılım
31 Ağu 2009
Mesajlar
6,073
Tepkime puanı
702
Puanları
0


hikem din düşmanı desem:)
bakla kısmını es geçmişin


Herhalde yönetimin diikatinden kaçmış olacak...Evet ben deniz din düşmanıyım, lakin senin zannetiğinin aksine bâtıl dinlerin düşmanıyım...Bu nitelemeyide sana iade ederim..benim muhatabım olmadığını söylemiştim...beni muhatab almanı istemiyorum..sakız gibi yapışıyorsun, düş yakamdan..
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Said Nursi merhum, risalesinde yazarken hayali bir yolculuk yapar. Seyyah olup hayalen alemde gezer... Nursi merhumun yolu, hayalinde İmam Rabbani Hz.lerinin Dergahına da uğrar. Kendini orada görmektedir. İmam Rabbani, bir sohbet halkasındadır. İmam Rabbani, şu sözleri etmektedir: "Bizden öncekiler bir kelam alimini müjdelemişler, ah keşke ben olsam!"... Nursi, hayali yolculuğunda bunu "hayalen" duyar.. Ve yazmaya devam eden merhum Nursi bu "hayali" hadiseye dipnot düşer: "Zaman gösterdi ki o müjdelenen kelam alimi bir şahıs değil, risale-i nur imiş".. vs.. vs... Kısaca, kendi hayalinde duyduğu söze dipnot düşüyor Nursi merhum... Allah bolca rahmet eylesin.
Mutlu gibi Şakirtler de, aslını araştırmadan işte işi böyle daha ilerletiyorlar: Mutlu şakirt diyor ki "İmam Rabbani de kendini beklemiş, MÜJDELENEN sanmış... Mektubat'ta yazar." Bunu da Mehdi As. bahsinde delil gösteriyor ha... Sorsan İmam Hazretleri bu iddianızı Mektubat'ta nerde nasıl yazmış, bir ton alıntı yapar ve yorumlar. Hiçbirinin alakası yoktur tabii ki... Doğrudan gösteremez, lafı bin dolaştırır, bin yorum katar; güya allar pullar aha size İmam sözü... Ah şakirtler ah... Bu çarpıtmaların hesabını nasıl vereceksiniz? Hz. Ömer efendimizin soyundan olan o bin yılın müceddidinin yüzüne nasıl bakacaksınız?


Hirahos ağabey şahısları nazara verip Üstadımızı yalanlama huyundan ne zaman vazgeçeceksiniz.. sizleri tanıdım tanıyalı hep aynı yolu izleyerek Üstadımızı yalanlıyor oan resmen iftiralar atıyorsunuz.. Risale-i Nur un müellifi Bediüzzaman Said Nursi dir.. Risale-i Nur da geçen cümleler ona aittir.. eğer oratada hesap vermesi gereken birisi var ise o da Bediüzzaman dır.. İmam ı Rabbani ye atfedilen cümleler onund mudur değil midir sizce meçhul bizce malum ne olursa olsun bu atıfları yapan bizzat Bediüzzaman Said Nursi dir.. Traikat tasavvuf İmam Rabbani vs konularda söz Onundur o söylemiştir.. Bu meseleelrde bazen ufak teke nurcular tarafından çarpıtmalar olsa da ekseriyeti doğrudur ve Risale-i Nur da geçer.. Evvela bu hakikatı tekrar tekrar ettikten sonra asıl meseleye gelelim..


Ah şakirtler ah... Bu çarpıtmaların hesabını nasıl vereceksiniz? Hz. Ömer efendimizin soyundan olan o bin yılın müceddidinin yüzüne nasıl bakacaksınız

Burada da mezkur hakikata binaen muhatap Bediüzzaman dır.. Yani ortada verilecek bir hesap var ise bu bizzat Üstada aittir.. Kimin kimin yüzüne bakamayacağı da meçhul.. Zira attığınız çamurlar bi hayli yekûn tuttu.

Mesela:

Bir vakit... Başka şakirtler bu hadiseyi yorumladılar...
Bakın ortada bir yorum söz konusu değil.. Risale-i Nur da geçen metine bir müdahele de yok.. Ama şakirtler yorumladılar da ki zımni Said Nursi var.. Aslında az sonra söyleneceklerin muhatabaı Bediüzzaman..




Kabul, tamam, orada bir seyyahın gezisi var, ama neden bunu bir keşif olarak kabul etmiyorsun; dolayısıyla hayal gördüğün o söz neden İmam Hazretlerine ait olamasın?! filan dediler...
Keşf u keramet dinde bir ölçü değildir dedik. Ehli Sünnetin kaidesidir dedik. Eserleri olan bir alimin ve velinin kelamları keşifle, rüya ile sabit olmaz. Keşif sahibini bağlar. Halihazırda İmam Hazretleri, zaten kendisinin iki cihanın efendisi Hz. Peygamber efendimiz tarafından "sıla" lakabıyla müjdelendiğini belirtir. Açıkça yazar. "Keşke ben olsam..." diyecek de değildir. İmam Hazretleri nerede, müjde beklemek nerede? Müjdenin kendisi müjde mi bekler imiş! Keşif bile olsa yanıldığı bizzat İmam Hazretlerinin yazılı kelamıyla ortadadır... Dedik de dedik. Fikr-i Sabit sıfatları olduğu için 'biz üstadımıza bakarız' deyip dönüp gittiler...

Şİmdi keşf ü keramet dinde ölçü değil.. Eyvallah.. Fakat bediüzzaman gördüğünü ve gördüğünün hak olduğunu söylüyor.. ve diyor ki:

Hakaika dair mesailde külliyatları ve bazan da tafsilâtları sünuhat-ı ilhamiye nev'inden olduğundan hemen umumiyetle şübhesizdir, kat'îdir. Onların hususunda sizlere bazı müracaat ve istişarem, tarz-ı telakkisine dairdir. Onlar hakikat ve hak olduklarına dair değildir. Çünki hakikat olduklarına tereddüdüm kalmıyor.

Barla Lahikası ( 138 )


Yani biz demiyoruz Bediüzzaman diyor.. Ortada bir gariplik varsa muhatabınız o dur.. Diyor ki Nurlarda ki meseleler hemen tamamı kati hakikattirler benim şüphem yok.. Kat'i ya da değil bu sizin sorununuz ister inanın ister inanmayın.. Fakat zahiren Bediüzzamanın hakkını vermiş gibi görünüp şahılsları kullanarak O na saldırmayın vebali vardır..

Hem mesela bu meseleye gelecek olursak.. Demişsiniz ki:

Halihazırda İmam Hazretleri, zaten kendisinin iki cihanın efendisi Hz. Peygamber efendimiz tarafından "sıla" lakabıyla müjdelendiğini belirtir. Açıkça yazar. "Keşke ben olsam..." diyecek de değildir. İmam Hazretleri nerede, müjde beklemek nerede? Müjdenin kendisi müjde mi bekler imiş!

hadis e bakalım:

Resûlullah efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem", onun geleceğini müjdelemişti. İmâm-ı Süyûtî (Cem'ul cevâmi') kitabında, bu hadis-i şerifi, İbni Mes'ûd Abdürrahman ibni Yezîdden, O da Hazret-i Câbirden rivayet ederek bildiriyor: (Ümmetimden Sıla isminde biri gelir. Onun şefaati ile, çok çok kimseler Cennete girer.) (Sıla), birleştirici demektir. Tasavvufu fıkh bilgileri ile birleştirdiği için bu ism, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine verildi. Zamanın âlimleri, Ona bu ism ile hitâb eylediler. Kendisi de, oğlu Muhammed Mâsuma yazdığı bir mektûbda, (Beni iki derya arasında sıla yapan Rabbime hamd ederim) diye buyurmaktadır.

bir de şu hadise bakalım:

"Kâhinlerden birisi gelecek, Kur'an'ı (Kur'an'ın hakikatlarını) öyle bir tarzda ders verecektir ki, ondan sonra, onun gibi o ders ve talimi veren olmayacaktır." (Kâhin : Hadisin metnindeki kâhinden murad, Allah-u lem, ilhâma mazhâr, gaybî umuru veyâhut gizli kalmış esrârı veyâhut mestur olan Hakaik-ı Kur'aniyyeyi ilhâm-ı ilâhi ile ders verecek birisi demektir. Bu ise, gaybî ve istikbâlî bir işâret,bir ihbâr-ı Nebevîdir.)

ve Üstadımızın İmam Rabbani ye atfederek aktardığı söze bakalım:

"Mütekellimînden ve ilm-i Kelâm ülemasından birisi gelecek, bütün hakaik-i imaniye ve İslâmiyeyi delail-i akliye ile kemal-i vuzuh ile isbat edecek."
Şualar ( 166 )

Şimdi elimizi vicdanımıza koyup düşünelim.. Acaba İmam Rabbani ye atfedilen söz "sıla" hadisine mi muvafıktır yoksa diğer aktardığım hadise mi.. Öyle ki sizin iddianıza göre iki hadiste de İmam Rabbani anlatılıyor.. Burada bir yanlış anlama var sanırım.. Yani neden Bediüzzaman ın yedinci şua da bahsi geçen cümlede gördükleri hak ve hakikat olmasın.. zira Hadis destekli.. her ne ise..

girişte ki sözlerimin isbatı için bir çok hadise var ama tekrarına ihtiyaç görmüuorum şimdilik bu kadar yeter sanırım..
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com

devamından ziyade evveliyatını göstermem gerek.. ben bir soru sordum çünkü aşağıda ki sözleri sarf ettiniz..


sizin Risale-i Nur a hiç bir iştiyakınız yok.. olsa idi ve gerçekten böyle bir sadeleştirmeyi gözleyenlerden olsa idiniz iki ay oldu şimdiye çoktan alıp okumuş olmanız gerekirdi.. tamam kimse okumak zorunda değil ki külliyatta defaatle keyfiyetin kemmiyete olan üstünlüğünden Risale-i nurların yalvarmayacağından müşterilerinin ona talip olmasından bahseder.. ve bunun gibi üst üste israrla yapılmış bir çok tahşidat külliyatta mevcut.. hal böyle olunca siz sadeleştirme meselesinde, risale-i nur un hizmet tarzı meselesinde kesinlikle söz sahibi değilsiniz..

bir örnek vereyim.. Bediüzzamana şark vaiz i umumiliği teklif eidliyor ve üstad hazretleri red ediyor.. soruyorlar ya hu sen ne yaptın.. bu vazifeyi kabul etseydin şark ta ki ihtilal yüüznden kesilen yüz bin başı kurtarabilirdin..

basit bit mantık.. her insanın kabul etmesi gereken güzel bir vazife ve umumun da istifadesine münasip..

değil mi..

ama Bediüzzzaman kabul etmiyor ve hakikatını anlatıyor:




Dileyen üstada kendi mantığı dorğrultusunda hareket ederek istediği sözü etsin.. üstad hazretleri feraseti ile değil cenab ı hakk ın sevkiyatı ile kabul etmemiş ve ortaya hiç bri şeye alet olmayan risale-i nur ve hizmeti çıkmıştır..

sonra birileri evvela nurculuk kelimesinden bile nefret ederken üstadı kürd olduğu iddiası ile ziyaretten bile ictinab ederken yıllar sonra bu hizmetin içine sızmış Risale-i Nur lardan aldığı kuvvet ile farklı çk farklı Risale-i Nur hizmet düturlarına tamamen zıd bir hareket başlatmış ama bu meselede de safdil Nur talebelerini kullanmıştır..

Bütün düsturlar teker teker çiğnenerek, bankalar tahsis edilerek, siyaset ile temas kurarak, gazete neşriyatı tv vs. neşriyatlara karışarak bam bamşka bir hizmet modeli oluşturmuşlardır.. yıllar önce korkudan kütüphanelerine bile koyamadıklarıi kara kaplıklar ile sakladıkları kitapları şimdi sadeleştirmeye çalışıyorlar..

uzatmayacağım.. muhyiddin arabi bizden olmayan eserlerimzi okumasın zarar görür buyurmuş.. bende diyorum ki bizden olmayanlar, bizden olmak istemeyenler bizim eserlerimzi yolumuz düsturlarımız hakkında kelam etmesinler.. kendi kafalarına göre hükümler vererek bu eserin bizzat sahibi olan Bediüzzamanın sözünün üzerine söz etmeye cüret etmesinler..

sizinkaleminizi bile izinsiz alıp kullansalar küplere binersiniz.. o halde bu ne cüret ki Nurların asıl sahibinin emrini ikazını dinlemeyerek kendi hevsinize göre hüküm verebiliyorsunuz...




Yazmışsınız hemde uzun uzun ama boş yazmışsınız, tamamen önyargılarınızı yazmışsınız.

İnsanlardaki önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur demişler yüzde yüz haklılar.

İki ay olmuş çıkalı hemen koşup almalıymışım!

İnsanların işi gücü yok hep yav bu risalei nurlar ne zaman sadeleştirilecek sadeleştirilse de piyasaya çıkacağı gün yayınevinin kapısında yatıp sabah ilk iş olarak kitabı alsak diyorlar değil mi?

Çok önyargılısınız.

bende diyorum ki bizden olmayanlar, bizden olmak istemeyenler bizim eserlerimzi yolumuz düsturlarımız hakkında kelam etmesinler..

Ve çok ENANİYET sahibisiniz.


sizinkaleminizi bile izinsiz alıp kullansalar küplere binersiniz.

Ne demiştim: ÖNYARGILISINIZ, nerden biliyorsunuz böyle olacağını?

Beni tanımıyorsunuz etmiyorsunuz, kimim, nasıl bir şahsım bilmiyorsunuz ama hakkımda utanmadan HÜKÜM verebiliyorsunuz hem de HÜKÜM vermeyin diye yazarken bizzat kendiniz kişiler hakkında hüküm verebiliyorsunuz!

o halde bu ne cüret ki Nurların asıl sahibinin emrini ikazını dinlemeyerek kendi hevsinize göre hüküm verebiliyorsunuz.

Ve çok lüzumsuzsunuz kusura bakmayın.

Eser sadeleştirilse biz de anlasak okusak kötü mü olur demenin CÜRET ile ne alakası var?

Burda küstah olan biz değil sizsiniz. Küstahlıkta baya cüret sahibisiniz!

HÜKÜM demişsiniz, birincisi biz hüküm müküm vermiyoruz, ikincisi pek siz kimsiniz de insanlara bu şekilde çirkin bir şekilde hitap ediyor suçluyorsunuz?

İnanıyorum ki rahmetli bediüzzaman hazretleri bu çirkin tavrınızı, ukala tavrınızı ve küstahlığınızı görseydi çok üzülürdü.

Bu kafayla hiç bir yere varamazsınız, değiştirin bu kafanızı.

Ve ilk önce da saygıyı öğrenin.
 

redyellow

Kıdemli Üye
Katılım
20 Nis 2010
Mesajlar
2,262
Tepkime puanı
875
Puanları
113
Konum
ankara
Web sitesi
redyellow.besaba.com
2012-03-23ana.jpg


Risaleinur böyle olmalı, her yere hitap etmeli, her kişiye hitap etmeli ve HERKES ANLAYARAK OKUYABİLMELİ.

(Benim yukarda yazdıklarım nurcu dostlarımıza, risalei nurlara vs. değildir sadece enaniyat sahibi ve önyargılı o kişiye aittir)
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Koşup alacak kadar iştiyakınız yok ise kusura bakmayın Bediüzzamanın sözünün üzerine söz sözylemeye de hakkınız yok.. Zira Sözler onundur bu konuda söz sahibi o dur.. Bende gördüğünüz zahiri enaniyet kibir ise üstadın ifade ettiği gibi Nurları kendi malım gibi görmek ve o minval üzere üzerinde yapılan tahribatı kendi çapımda engellemek adına yapılan bir feveran dır.. Kusura bakılmasın bu meselede tevazu sahibi olamayacağım..

Bir kere olsun bu konuda Bediüzzaman ne diyor

Risale-i Nur ne diyor..

Onun has sadık talebeleri ne diyor..

Diyerek meseleye neden bakmadığınızı o minval üzere meseleyi neden değerlendirmeye çalışpmayıp kendi hevesatınıza göre hükümler veriyorsunuz bu da ayrı bir gariplik.. Her ne ise...
 
Üst