Saİd Nursİ Hata Yapar Mi ?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
U

ummuhan

Guest
e işte aklın yolu bir yeterki karşıdakinin anlamsız muhalif oluğunu düşünme yerine söylemek istediklerini anlama gayeti daha manalı oluyor VESSELAM :)
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Ne yapıyorsan yap. Yapman gerekeni yapmıyorsan koca bir ahmaksın, derler ya. Üstad Bediüzzamandan İslam alemi nasıl istifade edeceğini değilde nasıl hata yaptığını gündem yapması kadar büyük bir hata olamaz, Üstadın üstadla alakası olmayan takipçileri olduğu gibi onun yolunu sürdüren gerçek takipçileride vardır. Bizede onları tanımak düşer, bu konuda yoğunlaşırsak Rızai Lillaha daha uygun eylemlerde bulunmuş olacağız. Hiç bir zana kılıç ensemizde iken kardeşimizin kılık kıfayetinin dağınıklığı ile uğraşmasak ne iyi olur.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ne yapıyorsan yap. Yapman gerekeni yapmıyorsan koca bir ahmaksın, derler ya. Üstad Bediüzzamandan İslam alemi nasıl istifade edeceğini değilde nasıl hata yaptığını gündem yapması kadar büyük bir hata olamaz, Üstadın üstadla alakası olmayan takipçileri olduğu gibi onun yolunu sürdüren gerçek takipçileride vardır. Bizede onları tanımak düşer, bu konuda yoğunlaşırsak Rızai Lillaha daha uygun eylemlerde bulunmuş olacağız. Hiç bir zana kılıç ensemizde iken kardeşimizin kılık kıfayetinin dağınıklığı ile uğraşmasak ne iyi olur.

Abi ben de işte bu mantığı anlamıyorum... Kimse "hatasız" olamaz.. Hatasızlık isnadı Peygamberlik iddiasıdır.. Kim ne derse desin bunun çıktığı başka bir kapı yok! Hatasız eser inancı Kur'an (Kutsal, korunmuş kitap) iddiasıdır.. Kim ne derse desin bunun çıktığı başka bir kapı yok! Değil Üstad Hazretleri kim olursa olsun bir alime tabi olanların; "bizim Üstadımız kesinlikle hatasızdır; ortaya koyduğu eser kesinlikle hatasızdır" diyorsa orda durmak, tereddüt etmek ve gerçeği söylemek icap eder.. Kendi adıma yaptığım uyarı budur..

İkincisi ne kadar genel çizgi dışında olursa olsun herkes bir türlü bazı yararlı hizmetler de yapabilir.. Hatta İslam'a hizmet dahi edebilir.. Bu Sahih Hadis ile mevcuttur.. "Allah dilerse günahkar ile de dinine hizmet ettirir"

Şimdi biri çıksa dese ki bu günahkar adamın faydalarına bakın ne yapacaksınız eğrisini doğrusunu; siz ona gözü kapalı uyun.. Bu, işte olmaz.. Bu mazeret sayılmaz.. Allah korusun uyduğuyla birlikte yuvarlanıverir..

Yani Üstad Hazretlerinin şunlarına bakın, ne yapacaksınız gerisini demek de aynı tehlikeli telakkiyi sürdürmek anlamına geliyor..

Bir kere herkes kabul etmelidir ki her Alimin isabet ettikleri ve etmedikleri olabilir.. Hiç bir alim yanılmaz değildir.. Hatası var ise ve ilmi olarak bu hata gösterilebiliyorsa bunu kemal-i afiyetle kabullenmek ve o konuda başka alimlerin görüşlerine itibar etmek gerekir..

Benim itirazım taassuba.. Benim itirazım Mehdilik iddialarına.. Benim itirazım bundan böyle daha büyük bir alim ve eser gelmez kabulüne.. Benim itirazım Üstad'dan başka Alim yok onun ilminden üstün bir ilim yok telakkisine..

Diyeceksin ki gerçekten böyle mi?

Abicim forumlara bir bak istersen.. İstisnaları olmakla birlikte çoğu kardeşlerim hangi mesele olursa olsun ÜStad'dan başka bir alime ya da eserine yaslanmıyor.. O eserlerden gündeme getirmiyor.. Varsa yoksa her meselede Üstad.. Hangi mevzu olursa olsun bakıyorsunuz, arıyor tarıyorsunuz başka tek bir Alim ve eserin adı geçmiyor.. Hatta bazı kardeşlerim başka kaynaklara yaklaşmayı Üstad'ın bizzat yasakladığını, tavsiye etmediğini söyleyecek kadar ileri gitmişler! Sözlere yansıyan ifrad ifadelerini fiilen de görmüş bulunuyorum.. Yakin ile sürekli müşahade ediyorum.. Üstad'ın ilmine diyeceğim yok ama bu akım diğer Alimlerin görüşlerinin sönmesini gerektirmemeliydi.. Fiilen de olan budur! Risale-i Nur, İslam külliyatının hükmünü kaldıran bir Hatem'ül İlim değildir..

Yani her meselede biricik otorite değildir.. Her meselde takip edilmesi doğru değildir.. Her meselede görüşlerinin kabul edilmesini beklemek doğru değildir..

Özet:

Üstad yanılmaz değildir..

Üstad cihanda biricik ve tek alim değildir..

Risale-i Nur, bütün eserlerin hükmünü ve değerini ortadan kaldıran bir son kitap, mühür değildir..

Aksini kim söylüyorsa feci bir yanlışın ve aldanmanın içerisindedir..

Uyarımız bunlar yüzünden..

Garezimiz, adavetimiz olduğundan değil.. Allah için..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Bilen kardeşlerimden biri bana bu paragrafı açıklayabilir mi:

Hicri 1371 yılında yeniden yazılan Hutbe-i Şâmiye'den:

"Evet, şimdi olmasa da, otuz-kırk sene sonra fen ve hakiki mârifet ve medeniyetin mehasini, bu üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip, o sekiz mânileri mağlûp edip dağıtmak için taharrî-i hakikat meyelânını ve insafı ve muhabbet-i insaniyeti, o sekiz düşman taifesinin sekiz cephesine göndermiş. Şimdi onları kaçırmaya başlamış. İnşaallah, yarım asır sonra onları darma dağın edecek."

Evet, Üstad bu sözleri 1371'de yazmış..

1371'den 30-40 sene sonrası (1401-1411) 1980 ile 1990 arasını gösteriyor..

1371'den sonraki yarım asır ise 1371+50= 1421 Hicri.. Miladi karşılığı 2001..

Şu an 2007'ye girmek üzereyiz..

2001'de darmadağın olan nedir? Kim darmadağın etmiştir?

Üstad Hazretleri bu görüşlerinde yanılmadıysa 2001'de darmadağın olan bir şeyler olması lazım?


(Hemen belirteyim, "dağıtanı" Mehdi AS olarak anlayıp bir takım şahsiyetlerin Mehdi olduğuna dair burdan deliller çıkarııyorlar.. Ancak ben Mehdi AS çıktığına katılmıyorum, bilen arkadaşların da bu alıntıyı izah etmelerini rica ediyorum..)
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Risalelerin eksiksiz ve kusursuz olduğuna, Bediüzzaman hz.lerinin yanılmayacağına sadece bizler değil nurcu abilerde inanmıyodur. Ama insanların birşeylere inandırılıp bir yerlede kullanılması gerekiyor. Bu kullanılmayı menfi manada değil müsbet manada döylüyorum. Kişi bu şekilde inandırılıyor ve cemaatin atmosferinden kopmaması sağlanıyor. Bu sayede namazını bırakamıyor, sızıntı ve zaman aboneleri aramaya çııkıyor vs.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Gerçi Üstad Bediüzzaman ile f. gülenin hiç bir alakası yok. Biri rejime düşman iken diğeri dost. Biri anglikan papazlarının yüzüne tükürürken, diğeri ellerini öpüyor. Birisi alevi müslümanlarla vahdete çağırırken diğeri yahudileri dost edinip şii müslümanlara savaş emri veriyor. Biri şeriatı ğarra için bin başım olsa en ufak hükmüne feda ederim derken, diğeri demokrasinin nimetlerinden dem vuruyor. Biri ömrünü zindanlarda geçirirken, diğeri abd. de aziz peder ünvanıyla saraylarda villalarda ağırlanıyor. Birinin dostları müstazaf talebeleri iken, diğerinin dostları kelli felli islam düşmanlarıdır. Birisinin hayatında zerre kadar riya yokken, diğeri kendisi ile birlikte ağlamaları şov yapmaları için adam kiralıyor. Birisi yegane hak din islamı bilirken, diğeri hristiyanlığı ve yahudiliğide hak din olarak görüyor. Liste uzatılır, herkes layık olduğu yeri bulur velhasıl.
 

hasandemir

Asistan
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
624
Tepkime puanı
1
Puanları
0
hutbe-i Şamiye

hutbe-i şamiye 1910 yılında yazılmış olan bir kitaptır.İnanmıyorsan google önünde aç bak.Bir takım yanlış bilgilerden haraketle neye varmaya çalışıyorsun?1910'a 40 yıl ekle sonuç 1950.Ezanın tekrar arapçaya çevrildiği yıl.Bu sana göre önemsiz bir olay mı?
Senin hicri 1371 dediğin yılda bediüzzamanın şama gitmesi mümkün müydü?Beiüzzaman'ın bir yanlışını bulan cennete mi gidecek?Hata bulmakta bu kadar zorlanılmasını onun büyüklüğüne delil olarak sunuyorum.Var mı itirazı olan?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
HUTBE-İ ŞÂMİYE Mukaddeme - s.1961

Bu Hutbe-i Şâmiye eseri, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin otuz beş yaşında iken, Şam'da, Şam ulemasının ısrarı üzerine Câmi-i Emevîde irad ettiği bir hutbedir. Çok büyük bir ehemmiyeti haiz olması hasebiyle, o zaman Şam'da bir hafta içinde iki defa tab edilmiştir. Bilâhare müellif Bediüzzaman Said Nursî tarafından tercümesi neşredilmiştir.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Kırk sene evvel Şam'daki Cami-i Emevîde, Şam ulemasının ısrarıyla, içinde yüz ehl-i ilim bulunan on bin adama yakın bir azîm cemaate verilen bu Arabî ders risalesindeki hakikatleri, bir hiss-i kablelvuku ile Eski Said hissetmiş, kemâl-i kat'iyetle müjdeler vermiş ve pek yakın bir zamanda o hakikatler görünecek zannetmiş. Halbuki iki harb-i umumî ve yirmi beş sene bir istibdâd-ı mutlak, o hiss-i kablelvukuun kırk-elli sene tehirine sebep olmuş; ve şimdi o zamandaki verdiği haberlerin aynen tezahürleri âlem-i İslâmiyette başlamış. Demek, bu pek ehemmiyetli ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan doğruya, 1327'ye (1909) bedel 1371'de ve Cami-i Emevî yerine âlem-i İslâm camiinde, üç yüz yetmiş milyon bir cemaate hakikatli ve taze bir ders-i içtimaî ve İslâmîdir diye, tercümesini neşretmek zamanıdır tahmin ederim.

Said Nursî


Teessüf ederim ederim Hasab abi.. Risale-i Nur'da böyle yazıyor.. Biz de ordan bunu getirdik.. Gözümüzle görmediğimizi buraya getirir miyiz?

Bir izahın olmalı değil mi?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Ayrıca;

Evet, şimdi olmasa da, otuz-kırk sene sonra fen ve hakiki mârifet ve medeniyetin mehasini, bu üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip, o sekiz mânileri mağlûp edip dağıtmak için taharrî-i hakikat meyelânını ve insafı ve muhabbet-i insaniyeti, o sekiz düşman taifesinin sekiz cephesine göndermiş. Şimdi onları kaçırmaya başlamış. İnşaallah, yarım asır sonra onları darma dağın edecek.

...

Ey Cami-i Emevîdeki kardeşlerim ve yarım asır sonraki âlem-i İslâm camiindeki ihvanlarım! Acaba baştan buraya kadar olan mukaddemeler netice vermiyor mu ki, istikbalin kıt'alarında hakikî ve mânevî hâkim olacak ve beşeri dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnız İslâmiyettir ve İslâmiyete inkılâp etmiş ve hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak İsevîlerin hakikî dinidir ki Kur'ân'a tâbi olur, ittifak eder.


------------------------------

Naklettiğim paragrafın altlarında yazan bu paragrafın da açıklanmaya ihtiyacı var.. Orada "bu anlattıklarım da gösteriyor ki İslamiyet ve onunla birlikte Kur'an'a tabi olan İseviler tamamen arza hakim olacak" diyor.. Benim anladığım yukarıda verilen tarihlerle bu sonucun ilgisi var? Ezanın Arapçalaştırılmasıymış pehhh.. Değilse nedir?
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
İktibasforum kaçkını bir vehhabi gelmiş bir konu açmış, bunu fırsat bilen ehl-i tarik kardeşlerimde diğer topikte yarım kalan saldırılarına burada devam ediyorlar.Bir kaç samimi nurcu kardeşimde bu kişilere cevap vermeye çalışıyor. Başka kapıya anti-tağut! Çöplüğüne geri dön.Hirahos ise başta şeyhi olmak üzere bütün evliyalara küfreden bir herife teşekkür edip duruyor.Niye? Hakikat için mi? Bunu forumlarda bulamazsın.Bulunduğun şehri söylede sana adres vereyim.Git orada yüzyüze dilediğin kadar konuş.Burada onların binde biri bulunmuyor.Levent kardaşım gibiler müstesna.Anti tagut denen herif bizle işi bitince sıra senin hazeratlarına gelecek bunu unutma.Ve son olarak bu adamlara laf yetiştirmeye çalışanlar kesinlikle Nurculuk ismine hakaret ediyorlar.Benden bu kadar!!!!
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Doğruyu söyleyeni tabi ki takdir edip teşekkür edecez oflaz abim.. Yeri gelir, doğruyu hakikati ifade edersen sana da teşekkür ederim tabi ki..

Bak bakalım bu forumda kimlere daha teşekkürler etmişim..

Bak bakalım bu forumda Ehl-i Tarik'i dahi eleştirmemiş miyim? Yaptıklarının yanlış olduğunu söylememiş miyim?

Ayrıca oflaz abi inan senin ne olduğunu bildiğim kadar dahi bahsettiğin şahısları bilmiyorum, tanımıyorum..

Bu davranışını, meseleleri gargaraya getirmek, bir hususun açığa çıkmasını engellemek olarak değerlendiriyorum..

Sahi Risale-i Nur'dan alıntıladığım paragraf hakkında öyle ya da böyle hiç mi fikrin yok!
 
Katılım
14 Eki 2006
Mesajlar
1,777
Tepkime puanı
67
Puanları
0
Sahi Risale-i Nur'dan alıntıladığım paragraf hakkında öyle ya da böyle hiç mi fikrin yok!
Daha öncede söylemiştim, sen ne ilksin nede son olacaksın.Sen diğerlerinden daha zeki değilsin..
Ve son olarak bu adamlara laf yetiştirmeye çalışanlar kesinlikle Nurculuk ismine hakaret ediyorlar.Benden bu kadar!!!!
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Taktiğini anladım, meseleyi kişiselleştirip gürültüye boğacaksın..

Neyse...

Sorum bakidir..
 

halimselim

Paylaşımcı
Katılım
27 Eki 2006
Mesajlar
378
Tepkime puanı
0
Puanları
0
hata tespit komisyonu üyeleri kim acaba merak ettim..
Alimler edindiği bilgi ve tecrübeleri ışığında fikir beyan ederler; yani yorum yaparlar. alimler arasında yorum farklılığı olur. takipçilerde bu farklılığa göre yerlerini,(duruşlarını) tayin ederler. mesele bu. hata anlık davranışların ürünüdür. fikirlerde anlık davranış yok. uzun bir eğitim ve tecrübe birikimi var. ve bunun sonucunda oluşan bir anlayış...
 

hasandemir

Asistan
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
624
Tepkime puanı
1
Puanları
0
HUTBE-İ ŞÂMİYE Mukaddeme - s.1961



Aziz, sıddık kardeşlerim,

Kırk sene evvel Şam'daki Cami-i Emevîde, Şam ulemasının ısrarıyla, içinde yüz ehl-i ilim bulunan on bin adama yakın bir azîm cemaate verilen bu Arabî ders risalesindeki hakikatleri, bir hiss-i kablelvuku ile Eski Said hissetmiş, kemâl-i kat'iyetle müjdeler vermiş ve pek yakın bir zamanda o hakikatler görünecek zannetmiş. Halbuki iki harb-i umumî ve yirmi beş sene bir istibdâd-ı mutlak, o hiss-i kablelvukuun kırk-elli sene tehirine sebep olmuş; ve şimdi o zamandaki verdiği haberlerin aynen tezahürleri âlem-i İslâmiyette başlamış. Demek, bu pek ehemmiyetli ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan doğruya, 1327'ye (1909) bedel 1371'de ve Cami-i Emevî yerine âlem-i İslâm camiinde, üç yüz yetmiş milyon bir cemaate hakikatli ve taze bir ders-i içtimaî ve İslâmîdir diye, tercümesini neşretmek zamanıdır tahmin ederim.





[/B]


Bu satırlardan 1371'den 40 sene sonrası anlamı çıkmaz.1327'den kırk sene sonrası diyor.1950'den sonra risale-i nur'un manevi kılıcı küfrün belini kırmıştır.Bugün bu yüzden kimse çıkıp ben ateistim diyemiyor.Herkes bizde müslümanız demek zorunda kalıyorsa bunun sebebi risale-i nurdur.Kendi tarikatini savunmak adına risale-i nuru kirlemeye çalışıyorsun.Öyleyse sana risale değil,şeyhin tokat vursun.Söz onun:
SAMİ EFENDİ VE BEDİÜZZAMAN
Bu yazı : 1541 defa okunmuştur.



Büyük resmi görmek için resmin üzerine tıklayın...
***Musa Topbaş efendi kendisiyle yapılan bir röportaj’da Üstad Bediüzzaman ile Sami efendi arasındaki münasebeti şöyle anlatıyor:“(Bediüzzaman’ın) Üstadımıza da çok sevgisi vardı.”Altınoluk-132/32

***Musa efendi bu konuda bir hatırasını da şöyle naklediyor:
"(Bediüzzaman) bir ara Draman’a gelmişler. Draman Fatih’in aşağısında bir semt. Muhterem Üstadımızın haberi olmuş. Fakir de aldım,ziyaretine götürdüm Dramana. Neşelendiler,musafaha ettiler uzun uzun. Uzun müddet de görüşmemişler siyaset itibarıyla.Hatta orada şeker ikram etti Bediüzzaman hazretleri.
Muhterem üstadımız o şekeri aldı,fakire verdi.“Bunu Arafat’tan sonra yeriz” dedi.Arafat’ta o şekerden birer tane verdi,yedik. Altınoluk:132/32

***10.3. 2002 tarihinde Bahçelievlerde evinde görüştüğümüz muhterem Abdülvahid Mutkan bey anlattı: “Sami efendi hazretleri benim tespit ettiğime göre üstadımızı birkaç kez ziyaret etmiş. Birisinde Draman’da birisinde zannedersem Akşehir palas otelinde...Orada Üstadımız daha önceden ağabeylere tembihte bulunuyor ki: “Hocaefendi geldiğinde elini öpün” diye.Çünkü Üstadımız el öptürmediği için belki onun da elini öpmezler diye önceden tedbir aldığını ben abilerden duymuşum”

***Lütfi Eraslan anlatıyor; “Yunak müftüsü Süleyman efendi bir gün M. Sami Üstadımıza sormuş: “Efendim, Said Nursi hazretleri o karanlık günlerde nasıl korkusuzca cihada devam etti? Mahmud Sami Üstadımız cevaben buyurmuşlar ki: “Bir insanın Allah korkusu her tarafını ihata ederse,sair korkular onun bedenine girmeye yer bulamaz.” Mehmed Dikmen-Cumhuriyet Dönemi İman Hizmeti-sh:320-Cihan Yayınları

*** Altınoluk dergisi Şubat-2003’te 204. sayısında Sami efendi’nin talebelerinden Osman Şevket Yardımedici hocaefendi ile yapılmış bir röportaj yayınladı Osman şevket hocamız Sami efendi hazretlerinin 1953’de Şam’da muhacir olarak kaldıkları zamanları anlatıyor. Konumuzla alakalı bir bölümü aktarıyoruz: “Bediüzzaman hocaefendinin eski talebelerinden efendi vardı Şam’da. Eski Kürt alimlerinden. Her zaman da Şam’a inmiyor. Ben bunu anlattım. “Ziyaretine gidelim” dediler. Haber verdik. Gitmek için otobüs durağına gittik. Otobüs beklerken bana “bir dakika bekle” dedi. Nereye gidiyor diye baktım. Vitrinine dizi dizi peksimet dizmiş bir ekmek bayiine girdi. Peksimet alarak geri döndü. “Bunlara, büyük insanlara hürmet etmek lazım” dedi. Otobüse bindik,oraya vardık. Abdülmecid efendi ile sohbete başladılar. Abdülmecid efendi Bediüzzaman’dan okuduğu derslerden anlatıyor. Üstadımız da Bediüzzaman’ın sık sık Esad Erbili efendi hazretlerini ziyarete gelmesini anlatıyor.
Efendimiz: “Bendeniz Kelami dergahında hizmet ederken Bediüzzaman hazretleri başında poşusu, belinde silahıyla, efevari bir kıyafetle ziyarete gelirdi. Bediüzzaman hazretleri o zaman gençti. Esad efendimize sorular sorardı. Cevabını alınca “Allahü ekber” der, hemen ayağa kalkardı. Esad efendi’den Kadiri dersi aldı. Bir defasında Bediüzzzaman gittikten sonra, Esad efendi “Bu genç,gençlere hizmetle görevli. İstikbalde gençlere iman davasında çok büyük hizmetler yapacak.Ama hala kendisi bunu bilmiyor, kendisine söylenmedi” dedi.Altınoluk-204/11


Şeyh efendin böyle derken sana susmak düşer.Yetmediyse goggle'da biraz daha gezer daha önce Altınolukta okuduğum diğer yazılarıda okurum.Bu davranışlarınla sadece Ramazanoğlu'nun kemiklerini sızlatıyorsun..

"“Bu genç,gençlere hizmetle görevli. İstikbalde gençlere iman davasında çok büyük hizmetler yapacak.Ama hala kendisi bunu bilmiyor, kendisine söylenmedi” dedi.Altınoluk-204/11"

Bu sözleri bir daha düşün.Yetmezse goggle'dan ara...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hasan abi,

Tevil etmenize gerek yok.. Orada açık açık neyin ne olduğu yazıyor zaten..

Hem sizin dediğiniz tarih isabetli olsa:


Ey Cami-i Emevîdeki kardeşlerim ve yarım asır sonraki âlem-i İslâm camiindeki ihvanlarım! Acaba baştan buraya kadar olan mukaddemeler netice vermiyor mu ki, istikbalin kıt'alarında hakikî ve mânevî hâkim olacak ve beşeri dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnız İslâmiyettir ve İslâmiyete inkılâp etmiş ve hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak İsevîlerin hakikî dinidir ki Kur'ân'a tâbi olur, ittifak eder.

1950'de İslam tüm dünyaya hakim mi oldu?

1950'de İseviler Kur'an'a tabi mi oldular?

1950'de İslam İsevilerle nasıl bir ittifakta bulundu?

Teviliniz bu soruları cevaplamıyor malesef..

Üstad Hazretleri bu görüşlerinde isabet edememiş demek bu kadar zor mu yahu? Ya da darmadağın eden ve darmadağın olan şunlardır Üstad Hazretleri isabet etmiştir demek bu kadar mı zor?

Yaptığınız sadece karşı saldırı..

Bu davranışlarda çaresizlik hali seziyorum..


(yarım asır sonraki âlem-i İslâm camiindeki ihvanlarım! Bu hitap dahi sizin tevilinizin hatalı olduğunu tek başına gösteriyor)
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
bediuzzaman rahimehullah bediuzzamandir.

mehdi aleyhisselam'dan once mehdiyyunlar gelecektir. bediuzzaman rahimehullah mehdiyyundur. hazreti mehdi aleyhisselam'in davasi icin calisan, ona asker hazirlayan demektir mehdiyyun...

mehdi aleyhisselam'in alametleri, vasiflari bircok hadiste acik acik ifade edilmistir. en acik sekliyle mehdi aleyhisselam'in adi muhammed babasinin adi abdullah'tir. bir ara bu konu (mehdi) ile ilgili bir yazi paylasiriz insallah sizlerle.

siz mehdi kimdir ile mesgul olmayiniz.

mehdi gelse bizi asker kabul eder miydi? meselemiz bu olmalidir...

wesselam..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst