Saİd Nursİ Hata Yapar Mi ?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ANTI_TAGUT

Üye
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hem hata yapar diyeceksiniz , bir hata gösterildiği zaman cıldıracaksınız . O zaman siz t hatalarını gösterin kitaptan . Bu sefer ciltlerda hata yok bulunamaz diyeceksiniz. Bu kitaplar YAZDIRILDI diyeceksiniz. Uydurma dediği hadise sonraki yıllarda sahih demesini , Aynı metinli söze iki farklı hükümü aynı kitaplarda verince hata yok bulamadık diyorsunuz ?
Kendiinizi nasıl buluyorsunuz diye merak ediyorum .
 

nurcan

Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bence hata yok. pek bu konuları bilmediğimden ukelalık yapmak istemem ama sorunun onun ne demek istediğini bizlerin kabiliyetleri ölçüsünde anlamamızdan ve anlayamadığımız ifadelerine de şüphe ile bakmamızdan kaynaklanıyor.zaten onun ne demek istediğini bire bir anlayabilmemiz içinde O olmamız gerekir zaten eserleri her okuduğunuzda birazdaha anlaşılır buluyor ve daha önce idrak edemediğiniz bir hususu bu okumanızda idrak ettiğinizi fark ediyorsunuz.
 

nurcan

Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
Puanları
0
anti tagut kardeş öncelikle benim şu soruma cevap vermeni istiyorum eleştirdiğin kişiyi sen nasıl yorumluyorsun yani o kişiye hangi gözle bakıyorsun o nu ne olarak nitelendiriyorsun( mesala prof-islam alimi- düşünür- yazar-imam- hoca vs)
 

meyve

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
762
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Gayeniz ortada işte :( Ne yazık ki istifade etmek falan değil. Neden açık veya kusur aramak yerine o eserlerden istifadeye çalışmıyorsunuz? Ama sizin gibiler bu tarz vazifelendirilmiş :( Neyini araştırdınız, ne kadar tanıyorsunuz Bediüzzaman Hazretlerini veya Risale-i Nurları? Araştırdım diyeceksiniz en azından tenkid edebilecek bir kaç nokta bulana dek... Sonra da bektaşi misali başına sonuna bakmadan aynı şeyleri tekrar edip duracaksınız. Burada cvp veren kardeşlerime de tavsiyem söylenecek herşeyi söylemişler. Böylelere en güzel cevap sükuttur derim Üstadım gibi :)
 

hasandemir

Asistan
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
624
Tepkime puanı
1
Puanları
0
İyi oku!

Her şeyi kendi aklına göre değerlendirmekten vazgeçmiştir.Reşha mesleğine yönelmiştir.Niyetin iyi olsa üçtür reşha mesleği diyor ne demek istiyor diye araştırırsın.hadis uzmanı biri için zor olmasa gerek.
 
H

hiç

Guest
Hem hata yapar diyeceksiniz , bir hata gösterildiği zaman cıldıracaksınız . O zaman siz t hatalarını gösterin kitaptan . Bu sefer ciltlerda hata yok bulunamaz diyeceksiniz. Bu kitaplar YAZDIRILDI diyeceksiniz. Uydurma dediği hadise sonraki yıllarda sahih demesini , Aynı metinli söze iki farklı hükümü aynı kitaplarda verince hata yok bulamadık diyorsunuz ?
Kendiinizi nasıl buluyorsunuz diye merak ediyorum .

:thinking: şimdi hak verin güzel bir soru sormuş...:O
 

hasandemir

Asistan
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
624
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Hataya örnek vereyim.Senin inkar ettiğin hadisi senin gibi eski said döneminde inkar etmekle hata yapmıştır.Yeni said ise reşha mesleğine yöneldiği için bu hatasından dönüp tevbe etmiştir.

Kul hata yapar.Akıllı kul Said nursi gibi hatasından döner.Akılsız kul ise hatasını herkese doğru diye kabul ettirmeye çalışır.Said Nursi hazretleri ise hatasında ısrar etmeyecek olgun bir mü'mindi.
BU SATIRLARDAN HATASIZDI ANLAMI ÇIKARMAK İÇİN BAYAĞI ZEKİ OLMAK LAZIM.BU KADAR ZEKİ BİR MUHADDİSLE BAŞA ÇIKMAK BENİ AŞAR.:wave[1]:
 

nurcan

Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
Puanları
0
hiç kardeş ortada soru yokki neye hak verelim anlamadım sadece at gözlüğü ile bakan bir kardeşimiz var sadece uydurma dediği hadise yıllar sonra sahih demiş bunda bir anormallik yok zaten hataysa hata idrak ise idrak değişim ise değişim adı her ne ise zaten bunu kendisi yapmış yoksa bir başkası bulmuşta ortaya çıkartmış değil ALLAH ı inkar eden biri daha sonra ALLAH var dese bubir çelişkimi yoksa başka birşeymi lütfen kafaları bulandırmayalım
 
H

hiç

Guest
hatasız olmaması imkansız degil mi hemfikiriz,ama hata yaptıgı bir yeri göremiyoruz garib :blink: demek ki eserlerinde eksiklik yok :blink: ama imkansız sadece ve sadece Kur'an a has bir özellik bu degil mi..?
şahsı adına bişey diyecek olunsa hemen şu denir "sen önce kendine bak!":blink: bitti...anlaşıla-bildim mi..?
evet...? :thinking:
 

nurcan

Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
60
Tepkime puanı
0
Puanları
0
arkadaşlar niyeti belli olan ve maksatlı sorulara birkaç cevap verdikten sonra kafaları fazla bulandırmasak yanlış anlaşılmasın tabiki verilmesi gereken cevaplar verilsin gerekli izahlar yapılsın ama körü körüne ve at gözlüğü takmış niyeti belli olan kardeşlerimize gerekenden fazla vakit ayırmasak ve kahraman yapmasak diyorum '' BİR DELİ KUYUYA BİR TAŞ ATMIŞ KIRK AKILLI ÇIKARTAMAMIŞ '' sadece bir atasözü
 
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
79
Tepkime puanı
0
Puanları
0
hatasız olmaması imkansız degil mi hemfikiriz,ama hata yaptıgı bir yeri göremiyoruz garib :blink: demek ki eserlerinde eksiklik yok :blink: ama imkansız sadece ve sadece Kur'an a has bir özellik bu degil mi..?
şahsı adına bişey diyecek olunsa hemen şu denir "sen önce kendine bak!":blink: bitti...anlaşıla-bildim mi..?
evet...? :thinking:

Ne risale-i nurlarda ne de Fethullah Gülen Hocaefendi'nin eserlerinde zahiri bir hata (zahiriden kastım ayet ve mütevatir sünnete aykırı birşey) bulamazsınız.

Zaten bulan olsaydı bunlar temcit pilavı gibi her fırsatta ileri sürülürdü.

Hata diye ileri sürülebilecek hususlar geçmişte islam alimlerinin de ihtilaf ettiği teferruattır.

Bunları da hata olarak değerlendirmek kişilerin bulunduğu konuma göre değişmektedir.

Elbette bir ehl-i tarik "zaman tarikat değil hakikat zamanıdır" sözünü ya tevil edecek ya söze itiraz edecek veya zahiri manasını tasdik edip tarikatı terkedecek. İtiraz eden elbette bu hatadır diyecek ve kendince başlıyacak delillerini sıralamaya...
 

meyve

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
762
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Ya bi okuyun da Risaleleri sonra tenkid etme hakkı kazanın. Şimdi durup dururken bu durum neden sizi rahatsız ediyor anlayamıyorum. Biz Risale-i Nurları kusursuz addediyoruz. Elinize ne geçecek bir noksan bulunca merak ediyorum. Vazifeli mi biliyorsunuz yoksa siz gibiler kendizi eserlerin noksanlıklarını bulmada kendinizi? Önce araştırım nurcan kardeşim dediği gibi o at gözlüklerini çıkarıp sırf Allah rızası için. Daha sonra gelin münazara edin. Bu tarz tahrik edici konular açmakla ne Risale-i Nurları ne de Bediüzzaman Hazretlerini karallayamazsınız bundan emin olun. Çünkü sizin gibiler tarihte hep oldu. Bazen zındıklardan ve bazen de ne yazık ki sizin gibi ehl-i hak olduğunu iddia edenlerden... Ama nur üflemekle sönmez, söndürmeye çalışıp nefesinizi harcamayın boş yere :) Hakikatleri görebilmemiz duasıyla...
 

ANTI_TAGUT

Üye
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ya bi okuyun da Risaleleri sonra tenkid etme hakkı kazanın. Şimdi durup dururken bu durum neden sizi rahatsız ediyor anlayamıyorum. Biz Risale-i Nurları kusursuz addediyoruz. Elinize ne geçecek bir noksan bulunca merak ediyorum. Vazifeli mi biliyorsunuz yoksa siz gibiler kendizi eserlerin noksanlıklarını bulmada kendinizi? Önce araştırım nurcan kardeşim dediği gibi o at gözlüklerini çıkarıp sırf Allah rızası için. Daha sonra gelin münazara edin. Bu tarz tahrik edici konular açmakla ne Risale-i Nurları ne de Bediüzzaman Hazretlerini karallayamazsınız bundan emin olun. Çünkü sizin gibiler tarihte hep oldu. Bazen zındıklardan ve bazen de ne yazık ki sizin gibi ehl-i hak olduğunu iddia edenlerden... Ama nur üflemekle sönmez, söndürmeye çalışıp nefesinizi harcamayın boş yere :) Hakikatleri görebilmemiz duasıyla...

Soruyu niye sormuşuz anlaşıldı sanırım . Hani Said nursi hata yapar diyenler , içinizde sakladığınız bu inançtır sizinde..
Sanık sanki Kuranı kerimden bahsediyor . Konudan habersiz bir müslümana yukarıdaki işaretlediğim yerdeki rislei nur yazısını silseniz onu kuranı kerim diye okuyacaktır . demek ki farklı bir din kitabı haline getirilmiş haberiniz yok !!!

Zaten Risalei nurlara bu devirin hablullahı (Allahın ipi ) ve kopmak bilmez kulpu (urvetul vuska) demeniz de bunun bir göstergesidir. Çünkü bu sıfatlar Kurana ait olan sıfatlardır .
Kuranı kerim görevini tamamladı , bu devirde artık risalei nurlardır (haşa)

Bu sözler islam inancıyla bağdaşmamaktadır . Böyle inandığınız için onda hata olmaz , yazanda hiç hata yoktur çünkü bir nevi vahy (ilham) ile yazdırıldıgından kendi iradesi dışında yazmıştır (yazdırılmıştır)

Tüm bunlara sadece akaidi bilmeyen duygusal insanlar inanır.
İşte milyonlarca insanın uzak durup tenkit etmesi de bu yüzdendir .
Size hangi ehli sünnet hadis alimi senedsiz bir sözü sahih hadis kabul edebileceğinizi söylemiştir ?
 

hasandemir

Asistan
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
624
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Kendİnİ Ne Saniyorsun!

Sanık sanki Kuranı kerimden bahsediyor .
Karşında görüştüğün insana sen ne hakla sanık diye hitap ediyorsun.Kendini ne sanıyorsun.Önce sen kendi hatalarına bak.Karşındaki müslümanı sanık olarak nitelemen ruhi yapın hakkında yeteri kadar fikir veriyor.Bu ruh halindeki biriyle muhatap olunmaz.
 

ANTI_TAGUT

Üye
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hasan demir ;
Sanık diyerek mahkeme kurmadım , sadece karşı fikir sahibi anlamında kullandım idi. Niyetim ve ifadem bu amaçladır . Şimdi benim ağzımdan ne kastettiğimi duydunuz . Burayı da mahkemeye çevirmiş olarak görmeyiniz. Bu kinayedir . Bunu anladığınızı düşünüyorum , aksi taktirde demogoji yaparak konuyu farklı alanlara çekmeyiniz.
 

gumus_Tesbih

Paylaşımcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
382
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
45
Konum
van
Sözler hakkında tevazu suretinde demiyorum; belki bir hakikatı beyan etmek için derim ki: Sözler'deki hakaik ve kemalât, benim değil Kur'anındır ve Kur'andan tereşşuh etmiştir. Hattâ Onuncu Söz, yüzer âyât-ı Kur'aniyeden süzülmüş bazı katarattır. Sair risaleler dahi umumen öyledir. Mâdem ben öyle biliyorum ve mâdem ben fâniyim, gideceğim; elbette bâki olacak birşey ve bir eser, benimle bağlanmamak gerektir ve bağlanmamalı. Ve mâdem ehl-i dalalet ve tuğyan, işlerine gelmeyen bir eseri, eser sahibini çürütmekle eseri çürütmek âdetleridir; elbette sema-yı Kur'anın yıldızlarıyla bağlanan risaleler, benim gibi çok itirazata ve tenkidata medar olabilen ve sukut edebilen çürük bir direk ile bağlanmamalı. Hem mâdem örf-i nâsta, bir eserdeki mezaya, o eserin masdarı ve menba'ı zannettikleri müellifinin etvarında aranılıyor ve bu örfe göre, o hakaik-i âliyeyi ve o cevahir-i galiyeyi kendim gibi bir müflise ve onların binde birini kendinde gösteremeyen şahsiyetime mal etmek, hakikata karşı büyük bir haksızlık olduğu için risaleler kendi malım değil, Kur'anın malı olarak, Kur'anın reşehat-ı meziyyatına mazhar olduklarını izhar etmeye mecburum. Evet lezzetli üzüm salkımlarının hasiyetleri, kuru çubuğunda aranılmaz. İşte ben de öyle bir kuru çubuk hükmündeyim.

Dördüncü Sebeb: Bâzan tevâzu', küfran-ı ni'meti istilzam ediyor; belki küfran-ı nimet olur. Bazan da tahdis-i nimet, iftihar olur. İkisi de zarardır. Bunun çare-i yegânesi ki; ne küfran-ı nimet çıksın, ne de iftihar olsun. Meziyet ve kemalâtları ikrar edip, fakat temellük etmeyerek, Mün'im-i Hakikî'nin eser-i in'âmı ak göstermektir. Meselâ: Nasılki murassa' ve müzeyyen bir elbise-i fahireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: "Mâşâallah çok güzelsin, çok güzelleştin." Eğer sen tevazukârane desen: "Hâşâ!.. Ben neyim, hiç. Bu nedir, nerede güzellik?" O vakit küfran-ı nimet olur ve hulleyi sana giydiren mâhir san'atkâra karşı hürmetsizlik olur. Eğer müftehirane desen: "Evet ben çok güzelim, benim gibi güzel nerede var, benim gibi birini gösteriniz." O vakit, mağrurane bir fahirdir.

İşte fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısıyla libası bana giydirenindir, benim değildir."

"Kur'anın hakaik-i i'cazını ben güzelleştiremedim, güzel gösteremedim; belki Kur'anın güzel hakikatları, benim tabiratlarımı da güzelleştirdi, ulvîleştirdi." Mâdem böyledir; hakaik-i Kur'anın güzelliği namına, Sözler namındaki âyinelerinin güzelliklerini ve o âyinedarlığa terettüb eden inayat-ı İlâhiyeyi izhar etmek, makbul bir tahdis-i nimettir.

Beşinci Sebeb: Çok zaman evvel bir ehl-i velayetten işittim ki; o zât, eski velilerin gaybî işaretlerinden istihraç etmiş ve kanaatı gelmiş ki: "Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid'alar zulümatını dağıtacak." Ben, böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsî çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nuranî zâtlara zemin ihzar ediyoruz. Mâdem kendimize ait değil, elbette Sözler namındaki nurlara ait olan inayat-ı İlâhiyeyi beyan etmekte medar-ı fahr ve gurur olamaz; belki medar-ı hamd ve şükür ve tahdis-i nimet olur.
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
bazen insan, zaafinin tam manasiyla esiri olur. kisiye kendi hali uzere didinmek gerek.

bediuzzaman rahimehullah veya ayarinda baska bir İslam sahsiyeti; farketmez...

bu gibiler siar i islamiyyedir.

İslam uzere yasayip olduklerine hakkinda aleyhine konusanlar dahi aleyhte soz soyleyemezler.

istibdat devirlerinde cilelerle omur gecirmis insanlar...

acliga susuzluga, yoksulluga, itibarsizliga, hapse, iskenceye mahkum edilmis; ama buna ragmen buyuk topluluklarca sevilmis, kabullenilmis su insanlarin sereflerini serefiyede tutmanin islami bir hak oldugunu ifade ederek derim ki:

rasuller sadece ismet sifati ile vasiflanmistir.

onun haricinde herkes hata yapma kabiliyetine sahiptir; lakin bu cumle herkesin illa da hata yaptigi anlamina gelmez.

bir beyaz kagit uzerindeki bir noktayi desmeye calismak yerine, bembeyaz sair bolumlere dikkat yoneltmek islami ve insani bir ahlaktir.

bediuzzaman rahimehullah'tan Allah razi olsun. amin

selametle
 

hasandemir

Asistan
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
624
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Sanığın mecazi anlamı-te'vil düşmanlığı

Sanık kelimesinin böyle bir mecazi anlamı yok.Hiç bir örneğini gösteremezsin.Hiç kimse tartıştığı kişiden sanık diye sözetmez.Bu içinde bulunduğun ruh halini yansıtıyor.Üstelik mecazi anlamda kullandım diyen kişi,te'vile karşı çıkıyordu.Ama şimdi kendi sözünü hiç kullanılmadığı bir mana ile te'vil ediyor.Üç tane paragrafı çelişkisiz yazamayan bir insanın altı bin sayfalık bir külliyatta hata araması olacak iş değil.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Evet, aslında söylemek istenenler açıkça söyleniyor.. "Risale-i Nurlar ilham ve keşf eseridir.. Allah tarafındandır.. Onda zerre hata yoktur.."

Bu tamamen bir inanç ve ihlastır..

Ancak bir aciz kulun eserini Allah'tan inen bir kitap gibi algılayan ve algılanmasını isteyen bir inanç ve ihlas..

İnanmak ve ihlas etmek güzeldir ancak bir eseri tamamen kusursuz ve Allah katından görmek büyük bir hatadır.. Kaldı ki bugün aynı iddiayla ortaya çıkan başka cemaatler de vardır.. Yarın gine olacaktır.. Her keşf ve ilhamı biz Allah katından görürsek bu islam'ın kıyamete kadar parçalanıp bitmesi olacaktır.. Şöyle de söyleyebiliriz; yarın bir gün biri de kendine bir kitap yazdırıldığını; Üstad Hazretlerinin ve eserinin devrinin kapandığını kendi devrinin açıldığını pekala iddia edebilir.. Elbette buna samimi olarak inanıp ihlas edenler de olacaktır.. Sonraki gürültüyü tahmin edersiniz.. "Seninki Allah katından değil; asıl bizimki Allah katından; bizimki daha fazla Allah katından.. vs.. vs.."

Üstad Hazretleri ki Allah Ondan razı olsun, kıymetli bir alimimizdir.. Her alimimiz gibi isabet ettiği ya da edemediği hususlar olmuştur.. Yazdığı eseri de kendi ilmidir, keşf ve ilhamlarıdır..

İslam'da keşif ve ilham dahi başlı başına bir sened ve delil olmaz.. Ancak sahibini bağlar, sahibini ilgilendirir..

İşin daha garibi şudur ki Risale-i Nur'un yanılmazlığına gine Risale-i Nur şahid tutuluyor.. Hangi mesele olsa hemen oradan bir takım satırlar dile geliyor.. Halbuki bir Alimin ve bir eserin şahidi mutlaka başka bir alim ve eseri olmak zorundadır.. Ya da başka alimler ve başka eserler..

Üstad Hazretlerinin Üstadı İmam Rabbani Hazretleri bakın ne diyor, Üstadın "Üstadım" dediği bir Alime kimsenin itirazı olmaması akıl ve vicdan gereğidir:

“ … ilhâm ve keşf, ancak sâhibi için seneddir. Başkalarına sened olamaz. ..” (Mektubat-ı Rabbani 31. mektup)

Bu yargıyı Mektubat-Rabbbani'de tekraren tekraren dile getiriyor.. Hatta bir yerinde der ki:

"Keşf ve ilham vahiy gibi değildir.. Vahyi getiren melekdir ve ona akıl ve nefs noksanlıkları, nakısaları bulaştırmadan olduğu gibi indirir.. Fakat ilham ve keşfe kişinin aklı ve nefsi her zaman karışabilir; o nedenle bilgi yanlış ya da isabetsiz olabilir.. Bu nedenle ilham ve keşf dinde bir delil, bir sened teşkil etmez; sadece sahibini bağlar... Ona uyanlar ve onu taklid edenler de mazur değillerdir.. Bu yüzden mesul tutulurlar.." (Şu an hangi mektub idi tam hatırlayamıyorum, ancak tekrar rastlarsam Mektub numarasını da bildireceğim inşallah)

Sonuçta Risale-i Nurlara yanılmaz gözüyle bakanlar her ne kadar güzel bir ihlasın örneğini veriyorlarsa da neticede Allah katından bir eser olduğu iddiasını da beraberinde barındırması nedeniyle azim bir ifradın sahibi olarak karşımıza çıkıyorlar.. Bu telakkiyi İslam'a mal etmek mümkün değildir.. Bu telakkiyi umum müslümanların kabullenmesini beklemek mümkün değildir ve insaftan da sayılmaz..

Bundan başka Nur Talebesi kardeşlerimden Risale-i Nur'a, Tam bir Mürşid-i Kamil, Mehdi AS. gibi sıfatlar yakıştıranlar da var..

Bütün bu iddialar belki Risale-i Nur'un kaybedilmesi ve harcanması demektir..

En azından Risale-i Nur'un selameti için olsa bu hatalarınızdan dönünüz..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst