arkadaşlar at izi ile it izi birbirine karıştı konu bayağı karışmış
teheccüt kılmak ve sarık sarmak kişinin imkan ve gücü nispetinde yapılan ibadetlerdendir terk edilmesi ile haram işlenmiş olmaz
fakat sakal böyle değildir
sakal fıtratla yani yaratılışla ilgili bir meseledir kesmek kazımak "fıtratı tağyir" yani yaratılışı değiştirmek uzvu kesmek gibi sayıldığından ayrıca kadına benzemek olduğundan 4 mezhep imamlarımızın ictihadı ile haram sayılmıştır. Çünük Allah c.c. kadını sakalsız erkeği sakallı yaratmıştır. Kadına benzemek helal olmadığı gibi sakalı kökünden kazımakta helal olmaz.Bütün Ehli sünnet alimlerinin kitap,sünnet,icma ve kıyasla çıkardıkları görüş budur
“Abdullah İbn-i Ömer (R.A)’den rivayete göre Nebi (S.A.V.): Bı-yıkları tıraş edin, sakalları bırakın buyurmuştur.”
“On şey vardır ki bunlar fıtrattandır: Bıyığı kesmek, sakalı uzat-mak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnak kesmek, mafsallarını yıkamak, koltuk altını yolmak, kasıkları tıraş etmek ve suyla taharetlen-mek, istinca.”
Ayrıca 4 mezhep imamlarının ve ulemanın ittifak ile görüşü;
sakal Peygamber efendimizin s.a.v. terk etmediği bir davranıştır , sahabe-i kiram efendilerimiz terk etmemişse ve tabiin de terk etmemiş, müctehit imamlarımızda terk etmemişse sakal bırakmak ümmetin diğer erkeklerine vacib olur. Farz diyen alimlerde vardır.
sakalın sünnet olan şekli ise bir tutam olarak alimlerin ittifak görüşü ile sabittir.
Bir tutamdan az olan kısmı ise mekruhtur. Sakalı kazımak haramdır, sakalı kazımayan bir tutamdan az bırakan ise sünnet sevabını almış olmaz. Haramda işlemiş olmaz, mekruh olur.
Peygamberimiz bir Hadisi şerifte "Kim ahir zamanda terk edilmiş bir sünnetimi yaşarsa ona 100 şehit sevabı verilir" buyurmuştur.
memurluğundan dolayı bırakamayan,veya nefsinden dolayı bir tutam bırakamayanlar ise en azından jiletle kazımasın makine ile alsınlar.
imkanı olup bırakmayanlar ise sorumludur.
helalleri helal olarak, haramları haram olarak kabul eden kimse imkansızlıktan veya gafletinden dolayı o günahı işliyor fakat bunu haram ve yanlış olduğunu biliyorsa dinden çıkmaz. Fakat bir haramı veya bir günahı hafife almak insanı din dairesinden çıkarır. Dikkat edilmesi gereken haramları haram kabul etmek helalleri helal olarak kabul etmek ve o emir ve yasaklara uymaktır.
Örn: Bir adam bir fıçı içki içse, ama nefsinden ve gafletten dolayı bunu yaptığını ve o yaptığı şeyin haram olduğunu bilse kabul etse bu adama kafir denmez. Sadece günahkar müslüman denir. İmanını koruyabilir ve son nefesinde imanlı gidebilirse günahı kadar cezasını görür ve nihayetinde imanlı gittiği için cennete girer. Fakat Rabbimiz böyle halde olan günahkar bir müslümanı ister direk cennetine , ister direk cehennemine koyar biz ona haşa yorum yapamayız.
Bir adamda ağzına içki sürmese ama ne olacak canım bir yudumdan bunun haramı mı olur dese veya sadece namaz kılmayla mı müslüman olunur veya sakalla müslümanlık olmaz diye hafife alsa , veya alay etse kafir olur. Farz olanı ve sünneti inkar etmek hafife almak insanı din dairesinden çıkarır.
O yüzden sakal bırakamayan kardeşlerimiz olabilir gerek durum itibari ile gerek başka bir nedenden dolayı bunu bilemeyiz ama her müminin sakalı sevmesi kesmenin kazımanın haram olduğunu, bir tutam bırakmanın sünnet olduğunu ve bir tutamdan kısa olanında mekruh olduğunu bilip kabul etmesi farzdır.
Ehli sünnet inancına göre bu böyledir.
Eşim sakal bırakmama engel oluyor,eşinden izin alman gerekiyor, çevrem çok etkiliyor dalga geçiyorlar, daha gençsin diyorlar sonra bırakırsın gibi sözleri dinlemek doğru değildir. Giyimden kuşama kadar , güzel ahlaktan ibadete kadar ne varsa hepsinde Kur'an'a ve Allah resülü s.a.v. 'e uymak gerekmekte eşimize ve çevremize uygun bir dille anlatmamız gerektmektedir.
Bu gibi sıkıntıları çevremizde bir çok kardeşimiz yaşamaktadır çarşaf giydiği için eşiyle problem yaşayan ,sarık sardığı veya sakal bıraktığı için alaya alınan vs.. gibi durumlar görülmektedir. Sabredip onlara niçin yaptığımızı ayet ve hadislerde Efendimiz s.a.v. ne giymişse ,nasıl yaşamışsa, öyle yaşıyorum ona tabi olmamı Allah c.c. emrediyor diye anlatmak gerekmektedir.
Çünkü bazı hadisi şeriflerde:
"Allaha isyanda hiçbir mahluka itaat yoktur." (İbnu Mace; 2863)
"Allaha isyanda mahluka itaat yoktur: Müslüm; imaret 39, Ebu Davud; cihad 87,
"Allah Rasulü (sav)’ e itaatın gerekliliği" Buhari 10c. 4775, 15c. 6986 'de bildirililmiştir.
Efendimiz (s.a.v.) 'in emrettiği ne varsa hepsine uymamız gerektiği ile ilgili aşağıdaki ayetlerde de Rabbimiz emretmektedir.
Ali İmran 31. surede De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.”
Necm Suresi. 3 ve 4 ayetleri
3.O,arzusuna göre de konuşmaz.
4. O (bildirdikleri) vahyedilenden başkası değildir.
Ahzab Suresi 36. Ayet:
36. Allah ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resûlüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.
Haşr Suresi 7. ayet
Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.
Ali İmran 132. Ayet
132. Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.
Enfal 24. ayet
24. Ey inananlar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Resûlüne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.
Nisa 80. Ayet
80. Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!