Hakk Celle ve Ala Hazretleri bir insanla üç şekilde konuştuğunu Şura Sure-i şerif'inin 51. Ayet-i kerime'sinde şu şekilde beyan buyurmaktadır:
"Allah'ın bir insanla konuşması mümkün değildir. Ancak;
Vahiy yoluyla,
Veya perde arkasından konuşur.
Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini vahyeder.
O, yücedir, hikmet sahibidir." (Şura:51)
Ayet-i kerime'de geçen birinci ve üçüncü şekil malumdur. Vahiy Peygamber Aleyhimüsselam Efendimiz'e verilen ilahi kelimelerdir. Allah-u Teala emir ve nehiylerini muhtelif şekillerde onlara duyurur. Onlar da aldıkları vahiyleri muhataplarına 'Allah-u Teala böyle vahyetti.' şekilde duyururlar.
Vahyin de ayrıca muhtelif şekiller vardır.
"Perde arkasından konuşma"ya gelince;
Ayet-i kerime'de beyan buyurulduğu üzere, bunlar perde arkasından Allah-u Teala ile konuşanlardır ve Allah-u Teala'nın huzurunda bulunanlardır.
Huzurunda olacak ki konuşacak. Onları huzuruna almış, mülakatla dilediğini bildiriyor ve gösteriyor.
Bunun mümkün olduğuna itiraz etmemeniz için Hakim-i Tirmizi -kuddise sırruh- Hazretlerinin bu noktada bir ifşaatlarını arz edelim:
'O, Allah-u Teala'nın kabzasında (hususi himayesinde) hareket eder, O'nunla konuşur.' buyurmuşlardır. (Nevadirü'l-usul)
Ayet-i kerime'de beyan buyrulan bu perde nedir?
Bu perde senin varlığındır, vücudundur. O senden sana yakın, seninle O'nun arasında senin varlığın perden var. Perdeni ne kadar inceltirsen O'na o kadar yakınsın. Perdeyi kaldırabilirsen O'nunla başbaşa kalırsın. Artık sen yoksun O var. Perde kalktı çünkü. Orada başka bir şey görmezsin.
Allah-u Teala Ayet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:
"Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kaf:16)
Senden sana yakın olan, sana duyuruyor, buyuruyor. Buyurduklarını sana duyuruyor. Sen bir perdesin, O dilediği şekilde mahluku ile konuşur.
O içeride, senden sana yakın olan. Amma sen perdesin, O'nu görmüyorsun.
Ayet-i kerime'de beyan buyurulduğu üzere:
"Onlar sıdk makamında, kudret ve kuvvet sahibi hükümdarın huzurundadırlar." (Kamer:55)
Bu lütuflar ancak Allah-u Teala'nın kendisi için seçtiği ve çektiği kullarına mahsustur, umuma şamil değildir. Onu kendisi için yaratmıştır, yaratılış sebebi odur. Sevdiği için de huzuruna almıştır.
Demek oluyor ki, Allah-u Teala dilediği zaman o kulunu huzuruna alıyor ve onunla konuşuyor, dilediğini ona duyuruyor.