Musa TOPBAŞ Hoca Efendi

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri


Sevenlerinin dilinden musa efendi

Medine Hatıraları-2

O mübârek topraklarda, kıymetli vakitlerde, muhterem misâfirlere hizmet etmenin çok farklı bir mânevî heyecân ve lezzeti vardır. Çünkü onlar, Allah ve Rasûlü’nün misafiri olarak çok uzak yollardan gelmişler, kâh Ramazan’da oruç tutarak, kâh Hac mevsiminde binbir meşakkati göğüsleyerek o rûhânî atmosferden nasiplenmeye niyet etmişlerdir.

Gezmiş olduğunuz toprakların nice peygambere ve bilhassa Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve güzîde ashâbına mesken olduğunu düşününce, insan, her an teyakkuz hâlinde bulunmak mecburiyetinde kalıyor.

Mûsâ Topbaş Efendi de, bu mübârek zaman ve mekânların her ân değerlendirilmesini isterdi. Burada boşa geçirilecek her bir dakikanın aleyhimize olduğunu, âdeta altın külçelerini çöp tenekesine atmaktan farksız bulunduğunu tekrar ederrdi. Zamanın kıymetini bildikçe, zamanın bereketleneceğini, pek çok işin kısa bir vakte sığacağını söylerdi. Bize:

“– Sabahleyin kalkınca ilk işiniz abdest almak olsun!.. Sonra da «İlâhî, ente maksûdî ve rızâke matlûbî: Allah’ım, sen benim tek gâyem ve senin rızâna ulaşmak da benim yegâne isteğimdir!..» duâsını yapın. Akşama kadar yaptığınız bütün işlere bu duânın bereketi gelir ve hepsi Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına muvâfık olur, inşallâh!.. Sâlih insanlarla arkadaşlık edin. Yoksa nefis her ân kayıp gitmeye meyillidir. Dünya bir misâfirhâne, bir devremülk; bugün var olan, yarın yok!.. Âhiret dağarcığına ne doldurabilirseniz, günde kaç kişinin gönlüne girip “Allah râzı olsun!” dedirtirseniz, kârınız o!..” derdi.

* * *

Bir defasında Medîne’de bir arabanın içinde çantayı unutmuştum. İçinde sofra için verilmiş bir çok emânet para ve pasaportlarımız vardı. Çok telâşe ettik. Ne yapacağımızı şaşırmıştık. Utana sıkıla durumu Mûsâ Efendi’ye naklettik. O:

“– Acelecilik güzel şey değildir!..” dedi. Sonra da “Benim içim ferâh!..” diye ekledi.

Başka bir şey söylemedi. Sonra akşama kadar o da bize yardımcı oldu ve geceleyin çanta, hiç eksiksiz olarak bize dönüp geldi. Çok şükretmiştik… Gurbet elde pasaportları kaybetmek bir tarafa, bir de emânet paralar, bizi bir hayli üzmüştü.

İkindi namazından sonra sofra hazırlıklarını tâkip eder, kardeşlerimizin okudukları Kur’ân-ı Kerîm hatimlerinin, Yâsin-i Şerif ve Kelime-i Tevhidlerin duâlarını yapardık.

* * *

O esnada herkeste bir hizmet telâşı!.. Kimin, nasıl duâsını alırım diye!.. Kalpler yumuşamış!.. Bir tarafta Ravza-i Mutahhara’nın o huzûr iklimi, bir tarafta orucun verdiği letâfet ve nezâket, diğer taraftan okunan Kur’ân-ı Kerîm’ler, zikirler, tesbihler… İnsan, Ramazan’ın feyizli günlerinde, o mukaddes mekânlarda bir başka hâle bürünüyor.

Ramazan’da, Medine halkı da bir başka coşkulu oluyor. Çoluk-çocuk herkesin elinde ufak tefek bir şeyler… İkrâm ediyorlar; sofralarına dâvet ediyorlar, yalvarıyorlar… Herkes, herkes sabah-akşam bir başka diyarın insanları hâline geliyor sanki…

Zahide Topcu
 

İsr@

hizmet erbabı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
3,080
Tepkime puanı
62
Puanları
0
Yaş
44
Konum
KOCAELİ
ilkokul çağlarında iken 2 kez gördüm musa efendimi annem kocaelideki kuran kursu açılışına götürmüştü pamuk gibi bembeyaz sakalı nurlu yüzü.. o kadar sevmiştim ki keşke dedem olsaydı demiştim...
ELHAMDÜLİLLAH rabbim musa efendime torun Osman efendime evlad eyledi beni.
Rabbim şefaatlerine nail eylesin..


çok şükür kays abicim zahide ablamızı da dinlemek nasip oldu bize...
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
ilkokul çağlarında iken 2 kez gördüm musa efendimi annem kocaelideki kuran kursu açılışına götürmüştü pamuk gibi bembeyaz sakalı nurlu yüzü.. o kadar sevmiştim ki keşke dedem olsaydı demiştim...
ELHAMDÜLİLLAH rabbim musa efendime torun Osman efendime evlad eyledi beni.
Rabbim şefaatlerine nail eylesin..


çok şükür kays abicim zahide ablamızı da dinlemek nasip oldu bize...
. Sabah sabah mesajını okumak gönlümü ısıttı ihvan kardeşim,Mevlam üstazlarımıza layık evlad eylesin cümlemizi inşaallah....
DUALARINIZDA UNUTULMAMA UMUDUYLA
ALLAHA EMANET OLUN
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
sevenlerinin dilinden musa efendi

Medine Hatıraları 3

Allah’ın Habibi’nin mübârek şehri Medîne-i Münevvere’de, O’nun sünneti üzere fakirlere hizmet etmenin târif edilemez bir mânevî heyecanı var. Bu heyecan, Ramazan ayının mâneviyât ve feyiz dolu iklimiyle birleşince daha da artıyor.
Biz, ikindi namazının hemen sonrasında iftar sofralarının hazırlığına başlar ve akşam ezanına yarım saat kala bütün işleri bitirirdik. Beraber hizmette bulunduğumuz arkadaşların her birinde hizmet için apayrı bir heyecan tufanı yaşanırdı. Herkes, “acaba nasıl daha çok gönül kazanır ve daha çok kişinin duasına nail olabilirim?!” telâşındaydı.

Musa Efendimiz elimizden gelenin en iyisiyle hizmete koşmamız husûsunda bizleri devamlı olarak teşvik eder ve:
“–Yüz ekmek taşıyabilen yüz ekmek, iki yüz ekmek taşıyabilen de iki yüz ekmek taşısın.” derdi.

Ayrıca hizmet esnasında tebessüm ve güler yüzü asla ihmal etmememizi tembihlerdi. Bazılarının yaptıkların iyilikleri başa kakmak ve asık suratla nasıl zâyi ettiklerini hatırlatır; güler yüz ve tatlı dilin bazen yemek yedirmekten bile daha büyük bir sadaka olduğunu söylerdi.

Musa Efendimiz açtığımız sofraların her seferinde daha fazla genişletilmesini isterdi. Allah’a şükür, orada açılan sofralar her geçen gün daha bir bereketlendi ve genişledi. Bazen Ravza-i Mutahhara’nın dışına taşan sofralar ve misafirlerimiz bile olmuştu.

İftar sofralarının bereketi bazen çok farklı şekillerde tecellî ediyordu. Meselâ bir gün yaşlı bir âileyle karşılaştık. Peygamber Efendimiz’in kabr-i şerîflerini ziyaret ettikleri esnada evin hanımı korumak için paralarını iç cebine yerleştirmiş. Ancak o mahşerî kalabalıkta hiç fark edilmeden parası kaybolmuş. Bu âile de çaresiz ortada kalakalmışlar. Ağlayıp duâ ediyor ve yanık yanık yalvarıyorlardı. Biz, o esnâda tesâdüfen onların yanına oturmuş bulunduk. Dertlerini merak edip konuşmaya başladık. Kadıncağız bize vaziyeti anlattı. Biz de onları iftar sofrasına dâvet edip:

“–İnşaâllah bir çâresini buluruz!..” dedik.
İftarda geldiler, biz de orada bulunanlara durumu izah ettik. Hemen oracıkta herkes gönlünden ne koparsa verdi. Paraları topladığımızda, tam kaybolan paraları kadar olduğunu gördük. Bu hâdise bize çok ibretli gelmişti.

O mübarek topraklarda bayram günleri ise, hakikî bir bayram havasında geçerdi. Büyük-küçük herkes, güzel ve temiz elbiselerini giyip Harem-i Şerif’e gelir, tekbirler ve duâlar arasında ibadet edilip namazlar kılınırdı. Özellikle güzelce giydirilip hazırlanmış mâsum çocukların hâli görülmeye değer bir manzara oluştururdu. Her tarafta hurma ve şekerler ikram edilir, herkes neşe içinde birbiriyle bayramlaşırdı.

Bayramlaşmalardan sonra, ziyaret edilmesi gereken yerler büyük bir şevk ve mânevî huzur içinde ziyaret edilirdi. Musa Topbaş Efendi bayram günü özellikle Uhud şehidlerini ve bilhassa Hazret-i Hamza Efendimizin kabrinin ziyaret edilmesini tavsiye buyurur ve:

“–Hazret-i Hamza’nın kabri ziyaret edilip orada Allah’a duâ edilirse, Allah’ın izniyle müteakip sene de bu mübarek topraklara gelmek nasip olur.” derdi.
zahide topçu
 

abla

Doçent
Katılım
21 Kas 2006
Mesajlar
694
Tepkime puanı
16
Puanları
0
ilkokul çağlarında iken 2 kez gördüm musa efendimi annem kocaelideki kuran kursu açılışına götürmüştü pamuk gibi bembeyaz sakalı nurlu yüzü.. o kadar sevmiştim ki keşke dedem olsaydı demiştim...
ELHAMDÜLİLLAH rabbim musa efendime torun Osman efendime evlad eyledi beni.
Rabbim şefaatlerine nail eylesin..


949xg9.jpg
.


bizde ilk gördüğümüzde kuzenimle birbirimize bakıp aynı anda" bebek gibi "demiştik..
bi ağabey vallahide billahide dünyanın bütün genç kızve erkeklerinden daha güzel demişti. katılmamak eldemi.
aaaaah efendim........ .
 

Gülzar-ı İrfan

..............
Katılım
24 Eki 2006
Mesajlar
6,736
Tepkime puanı
436
Puanları
0
Nedendir bilmem teşekkür butonuna basınca hata çıkıyor teşekkür edemedim ben de yazayım o zaman ALLAH RAZI OLSUN resim çok güzel.....

DULARINIZDA UNUTULMAMA UMUDUYLA
ALLAHA EMANET OLUN

(MESAJI YAZDIKTAN SONRA GÖRDÜM BEN TEŞEKKÜRÜMÜ ETMİŞİM)
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
bana kısmet olmadı O'nu bizzat görmek:(
ama hamdolsun tanımak gibiside yok.ne kadar dünyalarını değiştirselerde her an bize feyiz vermeye devam ediyorlar.
Rabbim Onların gözetiminden bizleri ayırmasın,her daim feyizyab olanlarla eş tutsun bizleri...
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
Sohbet Meclislerinden-1

Sohbet Meclislerinden-1

Büyüklerin sohbet ve nasihat meclisleri, insanların ruhlarının yıkandığı, kardeşlik ve muhabbet duygularının herkesi sarıp kuşattığı, Allâh'ın rahmet ve muhabbet tecellîlerinin sağnak sağnak yağdığı müstesnâ yerlerdir. Bu sohbetler, insanların kırılmadan gücenmeden hatalarını öğrendiği; Allâh'ın haşyet, azamet ve kudretini hissettiği, Peygamber Efendimiz'in, nebevî meltemlerine müstağrak olunduğu anlardır. Ashâb-ı kirâm bu meclislerde yetişmiş, nice âlimler, ârifler ve gönül hizmetkârları böyle yerlerde kemâle ermişler ve buralardan aldıkları feyzi, insanlara taşımışlardır.

Biz de, Allâh'ın lutuf ve ihsanıyla gerek Mahmud Sâmî Efendi'nin, gerekse Mûsâ Topbaş Efendi'nin mânevî sofralarından istifâde ettik. Oralarda aldığımız nükteler, işaret ve ikazlar hayatımıza yön verdi, şekil verdi. İşte bu sayıdaki yazımda da, o kudsî meclislerde kalbime ve hayatıma işlemiş olan nakışlardan bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum.

Rabbimiz, Allâh dostlarına yakın olmayı, onların hâllerinden ve mübârek nasihatlerinden hisse alabilmeyi cümlemize nasip etsin.

Mahmud Sâmî Efendi'den
"Hak yolcuları, ihlaslı, müstakîm, zeki, nâzik, nezîh, edepli, mahfiyetli, fedâkâr, dirâyetli, sehâvetli, merhametli, herkesle geçimli, hülâsâ tam mânâsıyla ahlâk-ı hamîde sahibi olmalıdırlar."

"Asık yüzlü, bed huylu, dâima hayatından şikayetçi, derdi yüzlerinden belli kimselerden olmayalım. İnsanlara hep tebessümle mukâbelede bulunalım. Sükûtu ihtiyar edelim, yerli-yersiz konuşmalardan içtinâb edelim."
* * *
"Kalb tasfiyesi için:
1- Seherlerde uyanık olmak
2- İlim meclislerine devam etmek
3- Kalbi, dâima zikre vermek
4- Ölümü çok düşünmek
5- Sâlihlerle, sâdıklarla beraber olmak lâzımdır."

"Nefis tezkiyesi için de:
1- Helâle dikkat etmek
2- Az yemek, 3- Az konuşmak
4- Az uyumak, 5- Az gezmek icâb eder."


Mûsâ Efendi'den
"Dînî meclislerde istifâdenin tam olması için, evlatlarımızın mümkünse yeni bir abdest alarak, zevk, vecd ve huzur içinde hazır olmaları gerekir. Bütün dünyevî düşünce ve istekleri zihnimizden silmeye çalışmalı ve o gün söylenen her cümlenin, aslında bize söylendiğini düşünmeliyiz. Dînî, ahlâkî öğüt ve nasihatlerin arasına dünya meşgalelerini sokmamalıyız. Dünyâ kelâmı etmeden, elde ettiğimiz huzur hâlini muhafaza ederek sekînetle ayrılmalı, tefekkür ve tedebbürle bulunduğumuz meclisi terk etmeliyiz."
* * *

"Kadınlar ve erkekler, ayrı hususiyetlerde yaratılmışlardır ve mesuliyetleri farklıdır. Annelerin en ehemmiyetli vazifeleri, çocuklarıyla ilgilenmek ve onların kalblerini Allâh sevgisi, peygamber ve evliyâullâh sevgisi ile nakış nakış işlemektir. Bunu yaparken bizzat kendi yaşayışları ile; hayâ, incelik ve merhametleriyle de örnek ve rehber olmalıdırlar."

"İhvan dâima abdestli olacak. Kazâ namazı olanlar bunların edâsına gayret etmeli. Az yeyip az içenlerde uyku da azalır, konuşma da…"

"Günlük muhasebemizi iyi yapmalıyız. En az günde bir defâ hayatımızı gözden geçirmeli, niyetlerimizi kontrol etmeliyiz. Yaptıklarımız Allâh rızasına uygun mu? Hesâbını veremeyeceğimiz bir şey yapıyor muyuz? Yaşantımızın daha güzel olması için ne gibi gayret içindeyiz? Yaptığımız hizmeti sırf Allâh rızası için yapabiliyor muyuz? İbadetlerimize gereken hassasiyeti gösterebiliyor muyuz? İbadetlerimizde belli bir kıvama ermek için çabalamalıyız. Mesela haftanın pazartesi ve perşembe günleri mümkünse oruç tutmalıyız. Mânevî tekâmül ibâdetlerimizin artışıyla doğru orantılıdır. Kalbimizin daha huzurlu olması için gerektiğinden fazla çarşı-pazar gezmemeliyiz."

"Vaktiyle Ziyâeddin Hazretlerine:
"-Efendim, hanımlar sabaha kadar uyuyorlar, sabah da size gelip rüya anlatıyorlar." derlermiş. Bizler şimdi diyoruz ki:
"-Keşke uyuyup da gelselerdi, çarşı-pazar dolaşıp geliyorlar. Uyku daha ehven!.."
(Devamı Gelecek Sayıya)

zahide topçu
 

eylül

Veled-i kalbî
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
5,223
Tepkime puanı
1,026
Puanları
0
Konum
mavera...
layıkıyla uygulayanlardan oluruz inşaallah...
bu sohbet köşesi güzel oldu,günün anlamını zenginleştirdi.Rabbim sizden razı olsun.
selametle...
 

İsr@

hizmet erbabı
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
3,080
Tepkime puanı
62
Puanları
0
Yaş
44
Konum
KOCAELİ
Allah razı olsun ablam resimler için
ne kadar özlemişim...Mevlam nur üstüne nur yağdırmış mübareğe...

üstadım da gitgide babasına benzedi değilmi?
 
Üst