Mevlana Köşesi

a.kadir

Yeni
Katılım
16 Ağu 2007
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Ellerine sağlık diyar kardeşim Piran Hazretlerine olan aşkımızı tazeledin. ALLAH emeklerini boşa çıkarmasın Hz.Mevlanaya yoldaş etsin.
 

a.kadir

Yeni
Katılım
16 Ağu 2007
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Hayır geride kalmadı!....

adszex2.png


"Osmanlılar zamaında Ramazan günlerinde tebdil-i kıyâfet ile, pek
çok zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav
dükkânlarına gider, onlardan Zimem Defteri ' ni (veresiye defteri)
çıkarmalarını isterlerdi.
Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp,
miktarını ödedikten sonra;
"Bu borçları silin! Allah kabul etsin!" der, kendilerini
tanıtmadan çeker giderlerdi.
Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren,
borçtan kimi kurtardığını bilmezdi...
Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilen nâfile sadakadan
yetmiş kat dahâ sevâp olduğunu bilen zevât, yardımlarını mümkün
olduğunca gizliden yapmaya gayret ederdi. Ecdadımız sağ ile
verdiğini, sol elinden bile gizler, yaptıkları iyilikleri unutur
giderlerdi.
o günler çok mu geri de kaldı!....


Aziz kardeşim bu tür yardımların geride kaldığını düşünmüyorum. Bizim ecdamız Resülün yolunu hiç terketmemiş onun mübarek izinden gitmiştir. Şu anda belki metotlar değişmiş ancak EMRİ BİN MAARUF NEHYİ ANİL MÜNKER hala devam etmekte ve kıyamete kadar da devam edecektir Allah (C.C.) izni ile o yüzden gönlünü ferah tut. ALLAH'dan ümidini kesme ALLAHA EMANET OL
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
(Na't) Peygamberimiz, Efendimize Hitap!...

• Mübarek bedenin kadir gecesidir. însanlar onun yüzünden serefler, devletler elde ederler. Ruhun da ayın on dördü
gibi parlaktır. Onun yüzünden karanlıklar yok olur, gider.

• Yoksa sen, Hakk'ın takvîmi misin? Herkesin tali'leri orada yazılıdır. Yoksa sen, magfiret deryası, bagıslama denizi
misin ki, herkesin günahlarını orada yıkar, temizlersin.

• Yoksa sen, Levh-i Mahfüz musun ki, ilham sahibi olanlar, gayb dersini senden alırlar, ögrenirler? Yoksa sen
rahmet hazinesi misin ki, Hakk'a yakın olanlar, oradan elbiseler giyerler?

• Yoksa sen, neliksiz, niteliksiz rüh musun ki, bunların hepsinden, herseyden dısardasın? Bu sırda, künhünü
anlayısta, düsüncelerde, te'emmüllerde, kuruntularda sarsılır, perisan olur.

• Sen, güzelliginin nüru kuyuya akseden ay gibi acaib bir Yüsufsun. îste akseden bir nümn sevdası ile, nice
Yakuplar, milletlerin tuzaklarına, kuyularına düsmüslerdir.

• Saskınlıktan kurtulunca da, onun sıfatlarına bürünürler. Ilahî sıfatlar hayret hududunu geçince onu, kim
anlayabilir? Artık sus, derin manalı sözler de, ibretler de kırık, dökük söylendi.
 
Katılım
2 Ağu 2007
Mesajlar
92
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Doğan İle Baykuşlar

Mesnevi'den
DOĞAN VE BAYKUŞLAR


Bir doğan yolunu kaybetti , kaza ve kader galip gelip viranede baykuşların arasına düştü ve bir söylentidir gitti :-Kendinize gelin ; doğan kuşu yerinizi , yurdunuzu almaya geldi!…Kızgın mahalle köpekleri gibi hepsi başına üşüştüler doğanın… her biri, birer tarafından çekiştirerek başına vurmaya , güzelim kanatlarını yolmaya başladılar.

Doğan diyordu ki :-Baykuşlara bunlar gibi yüzlerce vîrane bağışlamışken , bu muameleye layık mıyım?. Boşuna tasalanıp kendinize kıymayın , buralarda kalıcı değilim. Şu harabeler sizin gözünüze hoş görünebilir , lâkin benim yerim padişahın yanıdır.

Baykuşlardan biri dedi ki :-Doğan sizleri evinizden barkınızdan etmek için hile yapıyor. Kendini isteksizmiş gibi gösteriyor ama aldanmayın. Hırsından balçığı pekmez gibi yer. Sakın ola ayıya kuyruğunuzu kaptırmayın.

Bizler gibi saf olanları yoldan çıkarmak için padişahtan , padişahın yolundan bahsediyor!…

Hiç , bir kuşcağız padişahla düşüp kalkar mı? Bir parçacık aklınız varsa sözünü dinlemeyin onun. Padişahın , adamlarıyla kendini arıyor olduğunu söylemesi de bir ham hayalden , malihulyadan başka bir şey değildir. Ne padişahın , ne de vezirin cinsindendir kendisi!… Buna ancak ahmaklar inanır!…..

Doğan dedi ki :-Bir tüyüm bile kopsa, padişah baykuş yuvasının kökünü kazır … bırakın baykuşu , başka bir doğan beni incitirse ; doğan başlarından tepeler yapar.

Hayalim ; padişahın gönlündedir , bensiz duramaz. Öyle bir doğanım ki ; Hüma bile bana hayran olurken , baykuş da kim oluyormuş ki sırrımı bilsin!… Ama bir zamanlar baykuşlarla hemdem etti de beni , onlar da doğanlaştı. Bana yapışın da , baykuş olsanız bile doğanlaşın.

Kimin derdine derman olursa o padişah ; ney gibi feryad eder, sessiz kalamaz. Mülk sahibiyim ben , başkalarının yemeğini yemiyorum . Padişah benim davulumu çalmakta , davulumdan çıkan ses de : İrciî ‘dir.Hâşa , padişah cinsinden değilim , böyle bir iddiam olmadı. Fakat O’nun tecellisiyle , O’nun nûruna sahibim. Cinsimiz , padişah cinsinden olmadığı için varlığımız , onun varlığına büründü, yok oldu!… Varlığımız kalmayınca da ; tek olarak O’nun varlığı kaldı.

Ben O’nun ayağının altında bir toz gibiyim. Can da , canın nişaneleri de toprak oldu. O’nun ayak izleri kaldı üzerinde!…-Başı dik kişilere tac olmak için o izi bul, ayağı altında toprak ol.

Şekle aldanma ; sûret nicelerinin yolunu kesti.

Can bedenle birleşmiştir ama, can bedene benzer mi hiç?…Can ; canlar canını taşır …

Kulun “Yarab!…” sözüne , Allah’tan “Lebbeyk!..” cevabı geldikten sonra , nasıl olur da “Yarab!..” demekte kusur eder?…Fakat bu “Lebbeyk!..” öyle bir hitaptır ki , işitmezsin lâkin , baştan aşağıya kadar bütün vücudunla tadabilirsin!…

Mesnevi : 2.Cild
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
24781362ru0.png



Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufunda Gaye

Mevlana'nin tasavvufunda gaye, kulluk ve yokluktur.
Dolayisiyla hakiki padisahlik, gerçek varlik makamina erismektir.
"Asil o Allah mülk ve saltanat sahibidir, kendisine bas egene bu topraktan
yaratilan dünya söyle dursun, yüzlerce mülk, yüzlerce saltanat ihsan eder.
Fakat, Allah huzurunda bir secde, sana iki yüz devlet ve saltanattan daha
hos gelir. Ben ne mal isterim, ne mülk; ne devlet isterim, ne saltanat.

Bana o secde devletini ihsan et, yeter diye aglayip sizlanmaya baslarsin...
" "Senin taht dedigin sey, tahtadan yapilma tuzaktir.
Kondugun yeri bas köse sanmissin ama, kapida kalakalmissin.
Igreti padisahligi Allah'a ver de Allah sana herkesin kabul edecegi
hakiki bir padisahlik versin."

"Yok olmadikça hiç kimseye yüce huzura varmaya yol yoktur."
"Kapida dolasan, Ben'den Biz'den dem vuran kapidan sürülür,
"La" makaminda dolasip durur."
"Kim benlikten kurtulursa bütün benlikler onun olur.
Kendisine dost olmadigi için herkese dost kesilir."
"Yokluk küheylani, ne de güzel bir buraktir.
Yok olduysan seni varlik makamina götürür."



23320586gw6.png


Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufunda Ask

Mevlana'nin tasavvufunda, yaratilisin, hayatin manasi asktir.
Ask ise, kimseye niyazi, ihtiyaci olmayan Allah'in vasiflarindandir.
Ondan baskasina asik olmak da geçici bir hevestir.

Yaratilisin sebebi bütün hastaliklarin takibi, böbürlenmenin,
bencilligin devasi, elemlerin merhemi ilahi asktir:
"Ask, o suledir ki, parladi mi sevgiliden baska ne varsa hepsini yakar",
"Ask, kimseye niyazi ve ihtiyaci olmayan Allah'in vasiflarindandir.
Ondan baskasina asik olma, geçici bir hevestir.",
"Ey bizim kibir ve azametimizin ilaci, ey bizim Eflatunumuz!

Ey bizim Calinusumuz!", "Toprak beden, asktan göklere çikti,
dag oynamaya basladi, çeviklesti. Ey asik! Tur'un cani oldu.
Tur sarhos, Musa da düsüp bayilmis... Kimin aska meyli yoksa o
kanatsiz bir kus gibidir. Vah ona!"


pizg4.png


Hazret-i Mevlana'nin Tasavvufunda Esas

Mevlana'nin tasavvufunda esas, gönül sahibine erismek ve cevher olmaktir.
Nitekim söyle buyurur, "Allah ile oturup kalkmak isteyen kisi,
veliler huzurunda otursun. Velilerin huzurundan kesilirsen, helak oldun gitti.
Çünkü sen, külli olmayan bir cüz'sün. Seytan birisini kerem sahiplerinden
ayirirsa onu, kimsiz, kimsesiz bir hale kor, o halde de bulunca basini yer
mahvedip gider.", "Velilerin huzurundan uzaklasirsan hakikatte Allah'dan uzaklasirsin.",
"Mana ehliyle düs kalk ki hem ata ve ihsan elde edesin,
hem de feta (yigit, cömert) olasin.", "Bu cisimde manasiz can,hilafsiz,
kilif içinde tahta kiliç gibidir. Kilifta bulundukça kiymetlidir.

Çikinca yakmaya yarar bir alet olur.",
"Tahta kilici muharebeye götürme, ah u figana düsmemek için
önce bir kere muayene et; eger tahtadansa, yürü baskasini ara,
eger elmassa sevinerek ileri gel!
Elmas kiliç, velilerin silah deposundadir.
Onlari görmek size kimyadir.

Bütün bilenler, ancak ve ancak bunu böyle demislerdir:
Bilen, alemlere rahmettir. Gülen nar bahçeyi güldürür.
Erleri sohbeti de seni erlerden eder.
Kati tas ve mermer bile olsan, gönül sahibine erisirsen cevher olursun.
Temizlerin muhabbetini ta caninin içine dik .
Gönlü hos olanlarin muhabbetinden baska muhabbetlere gönül verme.

Ümitsizlik diyarina gitme, ümitler var. Karanliga varma, günesler var.
Gönül, seni, gönül ehlinin diyarina; ten, seni su ve çamur hapsine çeker.
Agah ol, bir gönüldesten gönül gidasini al, onunla gönlünü gidalandir.
Yürü, ikbali bir ikbal sahibinden ögren."



lidm6.png
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
MESNEVİ'DEN...

Bir bakkalın son derece güzel renklere sahip,
güzel sözlerle çevresini neşelendiren,
dükkâna bekçilik yapan bir papağanı vardır.
Bir gün ansızın dükkâna dalan kediden ürken papağan,
gülyağı şişesine çarpıp kırar. Bakkal, dükkâna geldiğinde kırık şişeyi,
dökülen yağları görünce kendine hakim olamaz, zavallı kuşun başına vurur.

Bir an için dizginlenemeyen öfkenin sonunda papağanın tüyleri dökülmüş,
dili tutulmuştur. Bakkal da pişmandır yaptığından ama olan olmuştur,
atılan oku geri çevirmeye çalışmak boşunadır.
Aradan bir müddet geçer, kuşun gözü dükkanın önünden geçen dervişe takılır. Dervişin başı da cascavlak parlamaktadır papağan gibi,
ama sebebi gülyağı şişesini devirmesi değil mensup olduğu yolun erkanı olduğundandır. Zavallı kuş bunu farketmekten mahrum olduğu için dile gelip bağırır; “Ey kel, ne diye kellere karıştın?
Yoksa sen de şişeden gülyağı mı döktün”.

Hazreti Mevlânâ Mesnevi’nin baş kısımlarında anlattığı
bu hikâyenin ardından şunları söyler:

“Farsçada arslan ve süt anlamlarına gelen ‘şir’ kelimesi
yazıda biribirlerine benzese de mânâları ayrıdır.
Bunun gibi sen seçkinlerin, temiz kişilerin halini kendine kıyas etme.

Bütün insanlar, velileri kendileri ile kıyas ettikleri için yoldan çıkmışlardır.
Bu sebepten ötürü, Allah’ın seçkin kullarından, pek az kimse haberdar olabildi.

O gafiller şekle aldandılar da, peygamberlerle eşitlik davasına kalkıştılar.
Velileri de kendileri gibi sandılar.

‘İşte biz de insanız, onlar da insan. Biz de yemeye, içmeye,
uyumaya mecburuz, onlar da’ dediler.

Körlükleri yüzünden aralarında uçsuz bucaksız bir fark olduğunu
bilemediler.

Her iki çeşit arı bir yerden gıdalandıkları halde, birinde yalnız iğne
bulunur, diğerinde bal vardır.

İki tür kamış da bir dereden su içtikleri halde, birinin içi bomboştur,
diğeri şekerle doludur.

Böyle yüzbinlerce birbirine benzeyen şeyler bulunur ki,
aralarında yetmiş yıllık fark vardır.”
 

erobet

Üye
Katılım
11 Ara 2007
Mesajlar
20
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
İlahi AŞK...

selama arkadaşalr.yazdıklarınızın biçoğunu okudum.şüphesiz tasavvuf denince akla ilk gelen isimlerden biridir MEVLANA...

konyada okumuş mevlanayı bir çok kez ziyaret edebilme fırsatı bulmuş olduğum için çok sanslı görüyorum kendimi.onu ok ama çok seviyorum fakat onunla ilgili bir çok bilgi zaten verilmiş yeni bir seyler eklemiyorum o yüzden.ama şunu biliyorum ki o öyle bir çağlayan ki onu kelimerle anlatmak sadece bir kaç damla olur ancak.

konu mevlana olunca söyleyebilecek söz bulamıyorum mesnevi dahil bir çok kitap okudum mevlanayı anlatan yada mevlananın yazdığı,ama şu an iki kelimeyi bi araya getiremiyorum.

o öyle bi insanmış ki 800yıl gecmiş olmasına rağmen hala dipdiri duruyo.türbesinden içeri girince sanki karşılıyo sizi öyle mükemmel bir havası dışarı çıkmak istemiyorsunuz.

mevlanaya gönül vermiş biri olarak hep şunu düşünüyorum mevlana ki peygamber efendimizin bastığı toprağın tozu bile olamayacağını kendisi de söylüyor buna rağmen böyle bir insan,kim bilir EFENDİMİZ(s.a.s) nasıl biriydi ne mükemmeldi...

O zaten hiç anlatılamaz...Peygamber aşığı bir insan bizi bu kadar etkiyor.Ne sanslıyız bir düşünün bu mükemmel insanlara ilham verem yol gösteren EN SEVGİLİ yi düşünün....

Allah,Allah ve peygamber aşkını yaşayabilmeyi nasip etsin...

tıpkı Mevlana gibi...
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Allah,Allah ve peygamber aşkını yaşayabilmeyi nasip etsin...

tıpkı Mevlana gibi...

bundan güzel duamı olur
inşallah cümlemize Rabbim...
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
idomevlana14hb0.jpg



Dertsiz Dua Soğuktur


Dua edenin, 'Rabbim' demesi, Allah'in 'efendim' demesinin ta kendisidir..

Birisi her gece kalkip Allah'i aniyor, O'na dua ediyordu..
Seytan ona dedi:

- Ey Allah'i cok anan kisi, butun gece 'Allah' deyip cagirmana karsilik
seni buyur eden var mi? Sana bir tek cevap bile gelmiyor,
daha ne zamana kadar dua edeceksin?..

Adamin gonlu kirildi, basini yere koydu ve uyudu.
Ruyasinda ona söyle dendi:

- Kendine gel uyan! Niye duayi, zikri biraktin?.. Neden usandin?..

Adam:
- 'Buyur' diye bir cevap gelmiyor ki, kapidan kovulmaktan korkuyorum dedi.
Bunun üzerine dendi ki ona:

- Senin Allah demen, O'nun buyur demesi sayesindedir..
Senin yalvarisin, Allah'in senin ruhuna haber ucurmasindandir..
Senin cabalarin, careler araman, Allah'in seni kendine yaklastirmasi,
ayaklarindaki baglari cozmesindendir..

Senin korkun, sevgin, umidin Allah'in lutfunun kemendidir..
Senin her 'Yarabbi' demenin altinda, Allah'in buyur demesi vardir..
Gafilin, cahilin cani, bu duadan uzaktir..
Cunku 'Yarabbi' demeye izin yok ona..
Agzinda da kilit var, dilinde de..
Zarara ugradigi zaman, aglayip, sizlamasin diye Allah ona dert, agri,

sIzI, gam, keder vermedi..
Bununla anla ki, Allah'a dua etmeni, O'nu cagirmani saglayan dert,
dunya saltanatindan daha iyidir..
Dertsiz dua soguktur. Dertliyken yapilan dua gonulden kopar..


MEVLANA
 

*Naye*

Üye
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
75
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Ten kafesinde
Sufinin boş sofraya duyduğu ilahi aşk



**Bir sufi,birgün çivide asılı bir sofra gördü.Onu görünce vecde geldi.Sema etmeye ve heyecanla elbisesini yırtmaya başladı.

**"İşte yiyeceği olmayanın yiyeceği,işte kıtlıklara,dertlere deva!" diye bağırıyor,naralar atıyordu.

**Onun dumanı başından tütüyor,coşkunluğu arttıkça artıyordu.Bütün sufiler de ona uydular,coştular,köpürdüler.

**"Kih kih" gülüyorlar, "hay hay "diyorlar,kaç kere mest oluyorlar,kendilerinden geçiyorlardı.

**Boşboğazın biri sufiye:"Çiviye asılmış bir sofra;içinde ekmek bile yok;böyle olduğu halde bu coşkunluk,bu hay huy da ne oluyor?"diye sordu.

**Sufi ona "haydi yürü işine git" dedi."Sen manasız bir kalıptan,bir şekilden ibaretsin.Sofrada "ekmek yok" diyorsun.Durma,koş varlığı ara.Çünkü sen aşık değilsin"

**Ekmek olmasa bile,ekmeğin aşkı aşıka gıdadır.Sevgide sadık olan kişi,varlığa bağlı değildir.

**
Aşıkların varlıkla işleri yoktur.Aşıklar sermayesiz kar elde ederler.

**Kanatları olmadığı halde dünyanın etrafında uçarlar.Elleri yok iken topu meydandan kaparlar.

**Manadan koku alan o veli,eli kesilmiş olduğu halde zenbil örerdi.

**Aşıklar yokluk aleminde çadır kurmuşlardır.Yokluk gibi tek bir renge boyanmışlardır,biri olmuşlardır.

**Süt emen çocuk,yemeğin tadını ne bilir?Perinin gıdası da sadece kokudur.

**Fakat insanoğlu o kokunun gıda olduğunu nasıl anlar?Çünkü huyu,perinin huyuna zıttır.

**O perinin kokudan aldığı zevki,sen yüz batman güzel yemekte bulamazsın..
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
mev17fe7.jpg



"oysa sırlarım çığlıklarımdan hiç de uzak değildir benim."

hz.mevlana için ölüm, sevgiliye kavuşmaktır.
bir gazelinde ölüm hakkında şöyle der:

öldüğüm gün tabutum götürülürken,
bende bu dünya derdi var sanma...
benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin
sırasıdır,
cenazemi gördüğün zaman firak, ayrılık deme,
benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
beni toprağa verdikleri zaman,
elveda elveda demeye kalkışma,
mezar, cennet topluluğunun perdesidir.

batmayı gördün değil mi?
doğmayı da seyret, güneşle aya gurûbdan hiç ziyan gelir mi?
hangi tohum yere ekildi de bitmedi?
ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?

hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı?
can yusuf’u ne diye kuyuda feryad etsin?

bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç
zira senin hayy u hû’yun,
mekansızlık aleminin fezasındadır [16].

bir başka şiirinde de şöyle der:

kardeş, mezarıma defsiz gelme;
çünkü Allah meclsinde gamlı durmak yaraşmaz.
hak teala beni aşk şarabından yaratmıştır.
ölsem, çürüsem bile ben yine o aşkım [17].

hz.mevlana, hayatı boyunca kur’an hükümlerinin
adabına riayet ederek,
Allah’ ın haram kıldığı şeylerden çekinmiş;
kendi ilmini, irfanını, benliğini,
hasılı tüm varlığını hz.muhammed’in
varlığında yok etmiş,
gerçek takva sahibi bir şahsiyettir.
 

hafsa

SABIR DOSTU
Katılım
19 Nis 2007
Mesajlar
3,057
Tepkime puanı
335
Puanları
0
Yaş
42
Konum
KOCAELİ
dost gider düşman gider ağyar gider ihvan gider




[FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Herkes gibi biz de gittik;
Susanların arasına girdik…
[/FONT]

[FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif][/FONT]
[FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Biz gittik,kalanlar sağ olsun;
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]doğan mutlaka ölür.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Gök kubbede oturanlar,
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]damdan düşmeyen bir taşı görmemişlerdir asla.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]O kadar konuşmayın ,o kadar yorulmayın;
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Şu yerin altında çırak ne olmuşsa,usta da olmuştur.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]A güzel nazlanma !
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Bu mezarda nice şirinler ,Ferhat gibi yok olmuş gitmiştir.
Direği yelden olan yapı ,ne kadar dayanabilir ki?
[/FONT]

[FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Kötüysek,kötülüğümüzle geçip gittik;
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]İyi idiysek anın bizi hayırla !
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Zamanın tek eri bile olsa bile,
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Tek tek gidenler gibi sende gidersin bir gün.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Yalnız kalmayı istemiyorsan,
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]hayırdan,iyilikten evladın olsun.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]O gizlilik deminin bükülmüş ipliğidir kalan;
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]dünya ya direk olanların canıdır o.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]O süzülmüş,seçilmiş aşk cevheri yok mu ;
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]ölümsüz olarak kalan,o dur ancak.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Şu akıp giden kum selinin ne durması vardır ne dinlenmesi;
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]bir şekil bozuldu mu ,başka bir şeklin temelini atarlar.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Bu kupkuru yerde Nuh’un gemisine benziyorum ben;
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]tufan da vademin gelip çatması.
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Nuh’un gemisi de gayb aleminde ,
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]pusudaki dalgaları bekliyordu hani !
[/FONT][FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif]Susanların arasına girdik ,yattık uyuduk;
Çünkü sesimiz ,feryadımız haddi aşmıştı zaten .
[/FONT]

[FONT=Palatino Linotype, Palatino, sans-serif] Hz MEVLANA[/FONT]

 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
mevlanaie2.jpg



Hazret-i Mevlana'nin Islami Esaslara ve
Hazret-i Muhammed'e (S.A.V.) Bagliligi


Mevlana "Muhakkak ki sizin, Allah'in yaninda en kerim olaniniz
Allah'dan çok korkup, günah islemeyeninizdir."
Mealindeki ayetin suuruyla daima Kur'an hükümlerinin adabina
riayet ederek Allah'in hakim kildigi seylerden çekinmis,
nefsinin hazlarini terketmis, olgunlugu elde etmeye mani olan seylerden
el çekmis, hülasa Allah'dan kendisini uzaklastiracak seylerin hepsinden
daima sakinmis gerçek takva sahibi bir sahsiyettir.



Hazret-i Mevlana Islami Esaslardan Sapmadi

Sems ile karsilastiktan sonra, muhitin hazim ve idrak edemeyecegi
bir aleme giren Mevlana bütün vecd (kendinden geçerek ilahi aska dalma)
ve istigrak (mana alemine dalarak dünyadan habersiz olma hali)
içinde dahi bir an Islam dininin esaslarindan harice bir adim atmamistir.



Hazret-i Mevlana'da Ibadet Suuru ;


Mesnevi'sinde; "Bizim Rabbimiz "Secde et ki,
Allah'in yakinlarindan olasin" buyurmustur.
Bizim bedenlerimizin secdesi ruhlarimizin
Allah'a yaklasmasina sebeptir." Diyen Mevlana,
Allah sevgisini yalniz fikir ve mana olarak kabullenmez,
üzerine farz olan ibadetleri askla ifa ederdi.
Eflaki söyle naklediyor: Mevlana, Ezan-i Muhammedi'yi isitince,
elleriyle dizlerinin üzerine basip, olanca heybetiyle ayaga kalkar,
"Ey kendisiyle rusen olan canimiz!

Adin ebediyete kadar kalsin" der;
bunu üç defa tekrarlar sonra: "Bu namaz, oruç, hac ve cihad,
itikadin sahididir. Hediyeler, armaganlar ve sunulan seyler
benim seninle hos oldugumun, seni sevdigimin sahididir.",
"Eger Allah sevgisi yalniz fikir ve mana olsaydi senin oruç ve
namazinin zahiri suretleri de kalmazdi, yok olurdu."
Diyerek tam bir tevazu ve niyazla namaza dalardi.



Hazret-i Mevlana Kur'an-i Kerim'e Hayran,
Hazret-i Muhammed'e Kurban'dir


Mevlana, su rubaisiyle Kur'an-i Kerim'e ve
Hazret-i Muhammed'e (S.A.V.) bagliligini apaçik ilan ederek

"Canim bedenimde oldukça Kur'an-in kuluyum;
Seçilmis Muhammed'in yolunun topragiyim.
Birisi, sözlerimden, bundan baska birsöz naklederse,
O nakledenden de bezmisim ben, bu sözden de bezmisim" demektedir.



umarım aradığınız soruların cevaplarını bu bölümde bulabilirsiniz...
 

TevekkuL

...
Katılım
4 Mar 2007
Mesajlar
1,660
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Konum
İs. / Üs.
Web sitesi
mutevekkil.blogcu.com
Melek huyuna sâhip ol da; şeytana emir ver!

  • Paran olsa da, olmasa da gamdan yakanı kurtaramıyorsun. Hem yaralı, hem gamlı olmadansa, elbette paran varken gamlı olman iyidir.
  • Dostların sözlerini dinle, yankesicilerden kaç, toluluktan ayrılma, inatçı olma, bağırıp çağırma!
  • Âdem neden çırılçıplak kaldı? Dünya neden viran oldu? Nasıl oldu? Neden oldu da tufan koptu? Bu işler, küçüğün büyüğe çekişmesinden, bayağı kişinin yüce kişi ile inada girişmesinden oldu.
  • Mum ağlamadıkça, alev gülmez. Beden eriyip zayıflamadıkça can semirmez, kuvvetlenmez.
  • Melek huyuna sâhip ol da, şeytana emîr ol, ona emir ver! Nefis öküzünü kurban edebilirsen, ayağını gökyüzünün başına basabilirsin.
Divân-ı Kebîr
 

^diyar^

susss gönlüm!!!
Katılım
2 Kas 2006
Mesajlar
1,742
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Mevlâna der ki: ?Vakit keskin kılıç gibidir, ömrü kesiyor;
O seni kesmeden evvel sen onu kes!..
Kalbî zikre devam et!..
Dilin kapılarını kapat!..
Kalbin zikirle konuşsun, dilin hikmetle sussun..
Huzur buluncaya kadar öyle ol, üstün zekâ sükut etmektedir.
Az ye, az konuş, az uyu..
Ameli bırakmak ne kötü bir hal.. ?
İleride amel edeceğim? demek ondan daha beter bir haldir.?
İbn-u Atâullah İskenderî?den naklen Ebu Muhammed Eş-Şa?ranî: ?
Tüm insanlar dört kelime ile aldanmıştır:
EĞER Birisi, eğer zengin olsaydım ibadet ederdim der,
Diğeri, eğer fakir olsaydım ibadet ederdim der, Öbürü,
eğer genç olsaydım ibadet ederdim der, Başkası,
eğer ihtiyar olsam ibadet edeceğim der.
İşte dilin bir fenalığı budur.
NEDEN İlim oku! Neden okuyayım?
Sus! Neden susayım? Konuş! Neden konuşayım?
Nedenle beden tembel olur, nedeni bırak!
NASIL İbadet et! Nasıl edeceğim?
Çalış! Nasıl çalışacağım?.
KEŞKE Keşke ben zengin olsaydım, hacca giderdim..
Keşke ölseydim, suç işlemeseydim..
Bunlar hep dil illetidir..
İstikamet yolundan insanı çeviren sebeplerdir.
Bunların tedavisi iki edebledir:
1-Ahireti dünyadan daha fazla tercih etmekle,
tembellik zincirlerini koparmak ve kalbî zikretmek,
2-İşi zamanında yapmak, ertelememektir..
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Bütün Güzellerin, Güzellikleri Onun Güzellik Denizinden Bir Damla.!!!


• Ey gönül, bu hos devlet yurdundan, bu mana aleminden bir an bile olsa çıkma. Bir an can sarabını iç, bir lahza da
sekerler çigne, rühanî zevkler al!

• Ruhanî tasavvurlar, vicdana dokunmayan, pismanlıgı olmayan zevkler, anlatılmaz güzellikler, bütün bu manevî
haller, neseler, nefısle yapılan gizli savastan basarılı çıkmak, erenlerin gizli meclislerinde bulunmaktan, yahut da daha
gizli olan sırrın da sırrından gelmede...

• Dünyada görülen ve insanı büyüleyen bütün güzelliklerin güzellikleri, onun güzellik denizinden birer damla, fakat
susuzluk hastalıgına tutulmus bir kisi, bir damla ile kanar mı?

"İbn Farız hazretlerinin Kasîde-i Ta'iyye'sinin 242 numaralı beyti de hakîkati ifade etmektedir.

"Her yakısıklı gencin ve güzel kadının güzelligi, muvakkat bir zaman için hep O'nun güzelliginden verilmistir."

• Ey gönül, dünya zindanlarının en daracıgı olan beden zindanından, genis ınana meydanlarına çıkmak için bir yol
var, var ama, senin ayagın derin bir uykuya dalmıs da sen kendini ayaksız sanıyor, bu yüzden zindandan çıkmıyorsun.

• Su yeryüzünde aradıgın rızıklardan baska, göklerde ne gizli manevî rızıklar var. Ekmek hazırlayan fırıncının
fırınından baska yerlerde ne ekmekler pisebilmektedir. Haberin yok.

•İki gözünü de kapamıssın; "Aydın gün nerede?" diyorsun. Halbuki, günü aydınlatan günes gözüne düsüyor da,
sana; "Aç kapıyı!" diyor; "Ben buradayım."

• Seni, bu tarafa da çekerler, öte tarafa da çekerler. Ey bulanmıs, tortulanmıs su, su tortudan su bulanıklıktan
kurtul da, göklere, yücelere yönel!...

Baudlaire (Bodler)'in Kötülük Çiçekleri adlı kitabındaki Elevation (=Yükselis) siirinin su kıtası Mevlana'nın bu beytini
terennüm ediyor:

"Bu zehir duygulardan yüksel çok uzaklara
Yukarı havalarda git temizle kendini
Ve berk-i semaların o temiz atesini
Allah iksiri gibi içiver kana kana"

• Sen kendi gönlünde halvete çekilmissin, düsüncelere dalmıssın, içine daldıgın, elbise gibi sırtına giydigin her
düsünce rengi ile, sekli ile senin yüzünden belli olur. Onu gizleyemezsin.

• Her agacın gönlü, hangi tohumdan, hangi taneden su içerse, o içtigi su, agacın dalında, yapragında kendini
gösterir.

• Elma tohumundan su içmisse, ondan elma yapragı biter; hurmadan su içmisse hurma verir.

• Nasıl hekim hastaların betinden benzinden hastalıgını antarsa, gönül gözü açık olan da, yüzünün, gözünün
renginden senin dinini, inancını anlar.

• Dininin halini, sevgini, kini, renginden anlar. Fakat gizler, söylemez, seni rezil etmez.
 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com
Gül Kendi Güzelliği İle, Bir Güzellik Bağışlayanın Bulunduğuna Şahitlik Eder...!!!

• Ey müslümanlar, ey müslümanlar, güzelligi, yarım bir dikeni bile cennet bahçesine çeviren bir sevgili hakkında ne
demeli? Ne söylemeli?

• Onun askı, bir diyara bir an için olsun gelse, orayı serefelendirse, mekanları mekansızlık alemine çevrir, yerleri
bastan basa paha biçilmez madenlerle doldurur.

• Allah'ım bu nasıl nürdur ki, her hüriye güzellik bagıslar, lütfederse, ates bile isterse tabiatini terkeder. Ab-ı hayat
olur.

• îlkbaharı kıskançlıgından «ötürü kırar, geçirirse ne çıkar? 0 lütfu tutar da sıkarsa binlerce ilkbahar meydana
getirir.

• Onun yüzü günestir. Dünya ise o günesin yüzüne bir perdedir. Fakat nakıs, resim; nakıstan, resimden baska ne
görebilir?

• Gül, ilkbahara o güzellikleri vereni tanımasa bilmese bile, kendi güzelligi ile bir güzellik bagıslayanın bulunduguna
sahitlik eder. Der ki: "Benim rengime, kokuma, güzelligime bakınız, elbette bunları bana veren biri var. îste bana bu
güzellikleri lütfeden, size de o güzellikleri vermistir."

"Hz. Mevlana Mesnevî'mn VI. cildinin 2700 numaralı beytinde söyle buyurur: "Allah kendisine kullukta bulunan
güllere ne vefalı davranır, onlara ne güzel renkler verir, ne hos kokular bagıslar." Bir ruba'îsinde ise söyle buyurur: "Ey
gönül, sen gül bahçesinin güzelligine mi hayran oldun da gülüyorsun? Veya ask bülbüllerinin ötüsleri mi seni
güldürüyor? : Yahut gizli sevgilinin yanagındaki gül gibi mi açılıyor ve gülüyorsun? Galiba sende ona benzer bir sey var.
Bu yüzden neseleniyor, bu yüzden gülüyorsun

•Eger gülün bundan haberi olsaydı, rengi daima kırmızı ve ter ü taze kalırdı. Cünkü, aklı basında olan bir kisinin
yasayısına bir afet gelmez.

• Sen aklını basına al da, öyle bir güzel bul ki, isi gücü bu olsun, ölümsüzlük yönünden olsun. Yoksa gül gibi
solacak, sonunda can verecek, ölüp gidecek bir güzele neden can vermeli, gönül vermeli?

• Tebrizli Semseddin yüzünden kanlar dökmeye karar verdim. Benim elimde Zülfikara benzeyen bir ask kılıcı var.
 

alkanaga

Asistan
Katılım
13 Ocak 2008
Mesajlar
398
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
48
Bugün Ahmet benim,
ama dünkü Ahmet değil.
Bugün Anka benim,
ama yemle beslenen kuşcağız değil.

Enelhak kadehiyle
bir yudum içen sızdı
Tanrılık şarabından.
Şişelerle, küplerle içtim ben, sızmadım,
ben, sultanların aradığı sultan.

Ben hâcetler kıblesiyim.
Gönlün kıblesiyim ben.
Ben cuma mescidi değilim,
insanlık mescidiyim ben.

Ben saf aynayım,
sırım dökülmemiş, paslanmamışım.
Ben kin dolu bir gönül değilim,
Turu Sinâ Dağı'nın gönlüyüm ben.

Üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum,
benim sarhoşluğumun sonu yok.
Tarhana çorbası içmem ben,
can yemeği yerim, içerim can şerbeti.

İşte sararttı seni
bir gümüş bedenlinin özlemi.
Altın haline geldin artık.
Sen altına âşıksın,
altın benim rengime âşık.

Gönlü saf sûfiyim ben,
benim tekkem âlem,
medresem dünya benim.
Değilim abalı sûfilerden.

İster yakarış eri ol sen,
meyhane eri istersen,
bundan sanki ne çıkar?
Yok Cumartesiymiş, yok Cumaymış,
bence ne farkı var?

Gerçeğin tadını alan er
ne altına aldırış eder,
ne kalendar tacına bakar.
Ne tasası vardır, ne kini.

Ey Tebriz'li hak Şems'i,
yüzünü göstermeseydin sen,
yoksul çaresiz kalırdı kulun;
ne gönlü olurdu, ne dini.

Mevlana Celaleddin Rumİ
Hak aşığı Mevlana;Dünyaya böylesine aşık olanlar; duvara aks eden ışığın güneşten geldiğini görmeyip, duvara aşık olan-lar gibidir. Işığın kaynağı güneşi inkâr edip, duvara gönül verenler; ışık güneşe kavuşunca ebediyyen hüsranda kalır (Mesnevi, I/IH).
Demiştir anlayana.

Saygılar...

 

ArZu

GülenAy
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
30,610
Tepkime puanı
2,100
Puanları
0
Konum
Kayıp Şehir...
Web sitesi
www.arzuzum.blogcu.com

flylu0.gif

"Bir aşkı başka aşk söndürebilir. Aşkta ne yükseklik, ne alçaklık, ne de akıllılık ve akılsızlık vardır. Hafızlık, şeyhlik, müritlik yoktur. Sadece kepazelik, aşağılık ve rintlik vardır. İnsanın toprağını aşk şebnemi ile yoğurdukları için alemde yüzlerce fitne ve kargaşalık peyda olur. Aşkin yüzlerce neşteri, ruhun damarlarına sokuldu ve oradan gönül adı verilen bir damla aldı... Aşk öyle engin bir denizdir ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı"

Mevlana
 
Üst