Kıble hakkında soru

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Kâbe’nin önemi ve değeri nereden kaynaklanmaktadır?


Kâbe, dünyadaki tüm Müslümanların namaz kılarken kendisine yöneldikleri kıbledir (2:144). Müslüman tasavvurunda istikamet tayinini ve mekân bilincini temsil eder.

Kâbe, Kur’an’a göre, insanoğlunun yeryüzünde yaptığı “evlerin ilki” (evvele beytin)’dir (3:96). Allah insanın yeryüzünde yaptığı ilk imar faaliyetini benimsemiş, insanın yaptığı ilk eve Beytullah (Allah’ın evi) adını vermiş, bununla insanoğlunun yaptığı ilk eve, adeta “benim evim” diye sahip çıkmıştır. Bu yüzden, hacca gitmek gurbete gitmek değil, insanlığın baba ocağına gitmektir.

Kâbe, mimari açıdan hiç tartışmasız yeryüzünün en sade ve iddiasız anıt eseridir. Kâbe’nin iddiası iddiasızlıktır. Kâbe’nin farkı, Nemrutların, Firavunların ve tiranların “en büyük ve en yüksek” tutkusuyla yaptırdığı piramitlerle ve zigguratlarla kıyaslandığında, çok daha iyi anlaşılır.

Peygamberlerin atası Hz. İbrahim’in oğlu İsmail ile birlikte, kadim temellerini bularak yeniden yükselttiği Kâbe mimarisi, herkese şu ölümsüz mesajı verir: İnsanoğlu, ne kadar istese de, Allah’a noksansız kulluk edemez. Bu nedenle insan Allah’a kullukta acziyetini itiraf etmeli,

Kâbe tarihte birçok kez farklı sebeplerle tahrip olmuş ve tamir görmüştür. Hz. İbrahim’in Kâbe’sinden günümüze kalan orijinal parçaların başında, tavaf başlangıcı işareti olarak Kâbe’nin duvarında gömülü olan “Karataş” (el-Haceru’l-Esved) gelir. Hz. Muhammed’in bu taşı selamlayıp öpmesi, iman atası Hz. İbrahim’in elini öpmesi ve emeğini selamlaması olarak anlaşılmalıdır.

Kâbe, bölgenin en yüksek tepesine değil, en çukur yerine, taş ve ahşap malzemeden, tezyinatsız ve sade bir mimariyle yapılmış bir yapıdır. Başlangıçta içi Allah’a ibadet için kullanılırken, sonraları içinde değil, etrafında ibadet edilir olmuştur.

Kâbe, kalbin taş kesilmemesi için taşın kalp kesilmesidir. Mimarisi de kalbi andırır. Kâbe’nin mimari geometrisi, ilk bakışta sanıldığı gibi kübik değildir. Hz. İbrahim dönemi Kâbe’sine dâhilken, malzeme yetersizliğinden dolayı Peygamberlik öncesi dönemdeki inşa sırasında dışarıda bırakılan ve bugün oval şekildeki yarım duvar (hatim) ile içeri alınan kısım da dikkate alındığında, Kâbe geometrisi kalbi andıran bir geometridir.

Kâbe yeryüzünün kalbi, kalb insanın Kâbe’sidir. Tavafla verilen mesajlardan biri de budur: Her insan, hem kendi Kâbe’si olan kalbini hem de başkalarının kalbini, sevgiyle, emekle, sa’yu gayretle, şefkatle, merhametle, öğütle, davetle sürekli tavaf etmelidir.
Kâbe, Allah karşısında kulun iddiasızlığının şaheseridir.
Kâbe’nin bulunduğu yer Müslüman kültüründe “yeryüzünün göbeği” olarak kabul edilir. Yeryüzünün manevi gıdasını buradan aldığı düşünülür.

http://a-zislam.com/tr/questions/140
 

Ebu Computer

Kıdemli Üye
Katılım
11 Haz 2013
Mesajlar
25,004
Tepkime puanı
1,501
Puanları
113
Hristiyanlık konusu da dediğiniz gibidir. Hristiyanlar için de Kudüs mübarektir ama onların kıbleleri doğu istikametidir. Ayinlerinde, dualarında doğuya doğru dönerler.

Doğuya yönelmelerinin sebebi Kudüs'ün doğu yönünde olmasıdır.

Belki bulundukları ülkeye göre Kudüs güney doğuya da düşebilir.

İslama göre fıkhi olarak kıbleden 30 derece sapma kimi kaynaklarda 45 dereceye kadar olan sapma toleranslar dahilindedir.

Hristiyanlarda bu durum nasıldır, bir papaza sormak lazım.

Selam ve dua ile...
 

zülcenaheyn

Asistan
Katılım
2 Tem 2013
Mesajlar
202
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Doğuya yönelmelerinin sebebi Kudüs'ün doğu yönünde olmasıdır.

Belki bulundukları ülkeye göre Kudüs güney doğuya da düşebilir.

İslama göre fıkhi olarak kıbleden 30 derece sapma kimi kaynaklarda 45 dereceye kadar olan sapma toleranslar dahilindedir.

Hristiyanlarda bu durum nasıldır, bir papaza sormak lazım.

Selam ve dua ile...

Benim bildiğim kiliseler doğuya, güneşin doğduğu istikamete doğru dönüktürler.
 

zülcenaheyn

Asistan
Katılım
2 Tem 2013
Mesajlar
202
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Benim bildiğim kiliseler doğuya, güneşin doğduğu istikamete doğru dönüktürler.

Bir de Mabed-i Süleyman istikametinin Hristiyanlar için kıble olmadığı şuradan belli ki Roma İmparatoru Titus mabedi 70 yılında yıktıktan sonra bu Tapınak tepesi, mabedin yıkıntılarının olduğu alan çöplük olarak kullanılıyor. Kudüs'ün eski kıblesi Hristiyanlarda Kudüs'ün çöplüğü oluyor.
 

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul
Bir de Mabed-i Süleyman istikametinin Hristiyanlar için kıble olmadığı şuradan belli ki Roma İmparatoru Titus mabedi 70 yılında yıktıktan sonra bu Tapınak tepesi, mabedin yıkıntılarının olduğu alan çöplük olarak kullanılıyor. Kudüs'ün eski kıblesi Hristiyanlarda Kudüs'ün çöplüğü oluyor.

teşekkürler
çok güzel derlenmiş ve araştırılarak yazılmış bir konu.
 

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul
Hz. Nuh Hz. İbrahim öncesinde gelmişti. Yani tufan olup her yer yerle bir olduktan sonra Hz. İbrahim ve oğlu İsmail Kabe'yi ve daha sonra Hz. Süleyman Beytül Makdis'i (tapınak) inşa ediyor.

Bu iki mabedin 40 sene aralıkla inşa edildiği ve hatta tufandan evvel inşa edildiği bir hadis ile paylaşıldı burada.

Yani bu iki mabet (Allah'ın Evi) inşa ediliyor. Tufan oluyor. Yerle bir oluyorlar. Hz. İbrahim İsmail ile Kabe'nin eski yerini tespit edip inşa ediyor. Hz. Musa halkı ile Kudüs'e yerleştikten çok sonra da Yahudi krallığı kuruluyor Hz. Davut tarafından. Davut oğlu Hz. Süleyman da babasının da tespit ettiği Beytül Makdis'in eski yerini tespit ediyor ve Allah'ın Evi'ni (beyt) tekrar o noktadan inşa ediyor.

Hz. Süleyman'ın inşa ettiği tapınak bir savaşta yıkılıyor, sonra tekrar inşa ediliyor, sonra İsa'dan sonra 70'e kadar ayakta duruyor ve tekrardan 70'te Roma İmparatoru Titus tarafından yıkılıyor.

Bu konuda paylaştığım bir link (kaynak vermemiş ama) Hz. Musa ve Hz. İsa arasında buranın vahiy merkezi olduğunu söylüyor ama bu kıble mevzusuna bir cevap teşkil etmiyor.

Mekke tarihine baktığımızda Hz. İsmail babası Hz. İbrahim ile Kabe'yi inşa ediyor. O tarihten beri de İsmail soyundan gelen ve İsmail takipçileri İbrahimi hanifler burayı kıble biliyorlar. Hz. Muhammed efendimizin de bir hanif olduğunu biliyoruz. Nitekim Hz. İbrahim'in inşa ettiği Allah Evi'nin kıble olmasını istediğini biliyoruz fakat Allah'tan emir gelene kadar Kabe'yi araya alarak Kudüs'e yönelerek namaz kılmıştır.

Buradan şöyle bir sonuç çıkarıyorum. İki Allah Evi de aynı devirlerde mevcut ve ikisi de ibadet merkezi. Kuzeydeki İshak çevresindekiler Kudüs'e, güneydeki İsmail çevresindekiler de Mekke'ye yöneliyor. Yani belki de iki kıble vardı.

Çok sonraları da Hz. Ömer Mescid-i Aksa'yı Beytül Makdis'in oraya inşa ediyor yani Kudüs tapınak tepesine ve daha da sonra Emeviler Hz. Süleyman'ın devrindeki Beytül Makdis'ten kalma bir taşın (ki tam oradan Hz. Muhammed miraç etmiştir) tam üzerine Kubbet-üs-Sahra'yı inşa eder.

Aşağıya görsel olarak meşhur Kudüs tapınak tepesinin fotoğrafını koyuyorum. Altın kubbeli olan Kubbet-üs-Sahra, karşısında Hz. Ömer'in inşa ettiği daha ufak olan Mescid-i Aksa. İki caminin bulunduğu alan, tepe eskiden Hz. Süleyman'ın Beytül Makdis'inin bulunduğu yer. Tepe yamacında da Ağlama Duvarı var. Ağlama Duvarı Hz. Süleyman'ın inşa ettiği tapınaktan sağlam kalan bir duvar.

M.Ö. 538'de Persler (İranlılar) Kudüs'ü alınca Yahudilerin buraya dönmelerine müsaade ediyor. Yahudiler dönünce Mabed-i Süleyman'ın yıkıntılarını ağlaşarak yad ediyorlar. O günden beri bu ağlama geleneği sürüyor. Tekrar inşa edilse de (2. kez) M.S. 70'de tekrar yıkılıyor.

1024px-Israel-2013%282%29-Aerial-Jerusalem-Temple_Mount-Temple_Mount_%28south_exposure%29.jpg



teşekkürler araştırmanız çok işime yaradı

selam ve dua ile
 
Üst