Kainat, Yokluğun Neresindedir?

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Ehli sünnet itikadını okuyunuz, Allah u tealanın, zati ve subuti sıfatlarını ezberleyiniz,,,, ilmihalinizi iyice öğreniniz,,, yalan söylemekten, gıybet etmekten, zina etmekten son derece kaçınınız, doğruluktan asla taviz vermeyiniz... Maddi ilimler yanında manevi ilimleride erbabına danışınız, bir kamili mürşide mürid olunuz....zikirsiz, salavatsız gün geçirmeyiniz, kul hakkından sakınınız..... bunları yapmadan, öğrenmek istediklerinizi anlatsalar dahi anlayamassınız...
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,170
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
1. yokluğun içindeki varlığın mekansal koordinatları nedir
zira eğer mekan var ise onun bir yeri olmalıdır.

2 oluşan bu maddenin kaynağı nedir. onu oluşturan, sadece komut ve temassız kudret midir?
yoksa bir kaynaktan gelen bir enerji ile mi kaimdir?

3 birinci şıktaki sorunsalda; eğer yokluğun içinde madde/mekanı kabul ederseniz; başka yaratıcıların aynı bilgi ve kudret ile başka yoklukta kendi evrenlerini inşa edebileceklerini kabul edilebilir bir hale sokarsınız.
zira yokluğu mutlak hale sokup çoğul hale getirmiş oluruz.
zaten temas ve enerji vermeden sadece ol emri ile oluşan bir evren
bu bilgiyi çalan başkalarına ilahlık kapısı açacaktır.(Haşa)

4. Allah cc 6 gün yaratma sonunda arşa istiva etmesi ve Allah cc yerlerin ve göklerin nurudur izahını nasıl anlamalıyız?
eğer bu kainata bir mekan tayin ederseniz ve bu mekana istiva etmiş bir ilahada mekan tayin etmiş olmaz mısınız?
ya evrenin yokluk içinde bir mekana sahip olmasını red etmelisiniz
ya da Allah cc arşa istiva etmesini yorum kalıplarında eritmelisiniz.



Olmaaazz olmaz... Bir mürşidi kamile varmayınca olmaz. Bu soruların cevapları elbetteki vardır ama söze gelmez ki, anlatılamaz ki... İçinde taaa yüreğinde yaşamak gerek... Hiç olmadan hiçliği anlayamazsınız... Yok olmadan yokluğu anlayamazsınız. Herkes merak eder bu soruları sorar kendine... Gayet normaldir bu. Bu konuları anlatanlar da anlaşılamadığından tekfir edilip linç edilmekten kurtulamamış zaten...

1. yokluğun içindeki varlığın mekansal koordinatları nedir
zira eğer mekan var ise onun bir yeri olmalıdır.



Şimdi: Yokluğun içinde varlığı arayamazsınız. Hele hele mekansal koordinatlar vererek. Çünkü varlığı yok edersiniz. O ki mekandan münezzeh iken...
Mekan efal ve sıfatlara göre vardır. Onun için her isime, birbirine göre(görelik) koordinat verebilirsiniz. Her isim ise oluşunu Kayyumiyet ile sağlar. Bizatihi var değildir.
Ama Varlık söz konusu ise mekan yoktur. Laaaa'dır. İlla O vardır. O an'dadır. O'nu An'da bulabilmek için O'na dışarıdan bakmanız lazım ki böyle bir yer, mekan olmadığı gibi böyle bir şeyden bahsetmek te imkansızdır. Çünkü yoktur.


2 oluşan bu maddenin kaynağı nedir. onu oluşturan, sadece komut ve temassız kudret midir?



yoksa bir kaynaktan gelen bir enerji ile mi kaimdir?




2. Oluşan maddenin kaynağı, El-Kayum'dur. O bir şeye komut etmek ve temas etmekten münezzehtir. Çünkü O'ndan başka temas edeceği veya komut edeceği bir şey yoktur. Sadece O vardır. İlla O...
O'ndan bir enerji gelip te var olmamıştır. Var olanlar O'nun esmalarından başka bir şey değildir. Ama O da değildir.


3 birinci şıktaki sorunsalda; eğer yokluğun içinde madde/mekanı kabul ederseniz; başka yaratıcıların aynı bilgi ve kudret ile başka yoklukta kendi evrenlerini inşa edebileceklerini kabul edilebilir bir hale sokarsınız.
zira yokluğu mutlak hale sokup çoğul hale getirmiş oluruz.
zaten temas ve enerji vermeden sadece ol emri ile oluşan bir evren
bu bilgiyi çalan başkalarına ilahlık kapısı açacaktır.(Haşa)



3. Yokluk dahi O'nun Kayyumiyetiyle vardır. O'ndan başka bir şey yok ki, O'ndan ilham alarak yaratıcılığa soyunsun.

4. Allah cc 6 gün yaratma sonunda arşa istiva etmesi ve Allah cc yerlerin ve göklerin nurudur izahını nasıl anlamalıyız?
eğer bu kainata bir mekan tayin ederseniz ve bu mekana istiva etmiş bir ilahada mekan tayin etmiş olmaz mısınız?
ya evrenin yokluk içinde bir mekana sahip olmasını red etmelisiniz
ya da Allah cc arşa istiva etmesini yorum kalıplarında eritmelisiniz.



4. Allah göklerin ve yerin nurudur. Yani gökler ve yerler O'nun Kayyumiyetiyle ayakta durur.

6 gün de yaratılış, big bang dediğimiz andan başlayan, yani El-Batın'dan, Ez-Zahire yolculuğun başladığı andan itibaren oluşum safhalarıdır.
Bu kainatın bir mekanı yoktur. Sadece mekan içinde varım diyen esmaların birbirlerine göre konum ve mekanları vardır. Onun için başka ilah ya da ilahlar arasanız da bulamazsınız. Sadece gözünüze çarpan görelik ilkesine göre daha güçlü bir başka esmayı ilah olarak görebilirsiniz. Ama o asla ilah olmaz, olamaz. Çünkü o bir kuldur.
Allah arşa istiva etti. Akıllar bunu alır mı bilmem ama şöyle düşünün. O'ndan başka bir şey yok.

Rabbim arayışlarınızda idrakinizi bol etsin. Tefekkür güzeldir.


ecmain
maşallah meseleye vakıfsınız
çok yorgunum hocam :D
kendim meseleyi nasıl görüyorum ile sizin anlattılarını karşılaştıracak güç yok bende
yorgunluğum geçtiğinde, tekrar sakin kafayla okuyup düşüncelerimi gözden geçiririm, yazdıklarınıza nisbeten

erinmeden cevap yazdığınız için teşekkür ederim ayrıca
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
zaman ve mekanın olmadığı şey yoklukmudur...gelde anla.... motoru fazla zorlamayın yakabilirsiniz....
 

Mugalata

Kıdemli Üye
Katılım
10 Mar 2014
Mesajlar
4,252
Tepkime puanı
146
Puanları
0
Konum
izmir
zaman ve mekanın olmadığı şey yoklukmudur...gelde anla.... motoru fazla zorlamayın yakabilirsiniz....

Yokluğu anlamamız mümkün değil. Onu tahayyül edemiyoruz. Hiç bir şeyin olmadığı bir ortamı hayal edebiliyoruz. Ama o hiç bir şeyin olmadığı ortam da, adı üzerinde bir ortam, bir yer, bir varlık.

Oysa yokluk başka bir şey. "Şey" dediysem lafın gelişi. Yokluk, şey olmayan bir şey. :)
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Allah cc kainatı 6 günde yarattığını ve hala genişlettiğini bize haber vermektedir.
Bunları anlamakta ve kabul etmekte bir sorunumuz yoktur.

Fakat çözülmesi gereken sorular vardır.
1. yokluğun içindeki varlığın mekansal koordinatları nedir
zira eğer mekan var ise onun bir yeri olmalıdır.

2 oluşan bu maddenin kaynağı nedir. onu oluşturan, sadece komut ve temassız kudret midir?
yoksa bir kaynaktan gelen bir enerji ile mi kaimdir?

3 birinci şıktaki sorunsalda; eğer yokluğun içinde madde/mekanı kabul ederseniz; başka yaratıcıların aynı bilgi ve kudret ile başka yoklukta kendi evrenlerini inşa edebileceklerini kabul edilebilir bir hale sokarsınız.
zira yokluğu mutlak hale sokup çoğul hale getirmiş oluruz.
zaten temas ve enerji vermeden sadece ol emri ile oluşan bir evren
bu bilgiyi çalan başkalarına ilahlık kapısı açacaktır.(Haşa)

4. Allah cc 6 gün yaratma sonunda arşa istiva etmesi ve Allah cc yerlerin ve göklerin nurudur izahını nasıl anlamalıyız?
eğer bu kainata bir mekan tayin ederseniz ve bu mekana istiva etmiş bir ilahada mekan tayin etmiş olmaz mısınız?
ya evrenin yokluk içinde bir mekana sahip olmasını red etmelisiniz
ya da Allah cc arşa istiva etmesini yorum kalıplarında eritmelisiniz.

şimdilik sorunsallarımız bu kadar olsun
evet bunlara adım adım cevap arayışında olmak isteyen
cevaplar vererek ya da soru sorarak yardım edebilir

not: maddeyi elbette inkar etmiyorum
amacım onu yaratan Yüce Güç ile ilişkisi nedir
ve mekana tabi midir sorusuna cevap aramaktır.

Arada yazılanları okumadım konu dağılmış gitmiş ...
Umarım çok şey kaçırmamışımdır, kafamda kurup duruyorum çünkü :)
Nasıl başlıycam bilemiyorum ama deneyelim bakalım ...

Zaman ve mekan görecelidir ...
Varlık alemi zamana ve mekana muhtaçtır ...
Fakat bunu bir sabite olarak alamayız ...
Sonsuz kavramı aslında insanoğlu için anlaşılabilen bir kavram değildir ...
Dilimize dolamışız ama mahiyeti anlama noktasında sıkıntı içerisindeyiz ?
Nedir sonsuz ?
Sonu olmayan şey ..
Sonuna dair bir bilgi edinemediğimiz şey hakkında yorum yapmak elbette mümkün değil ...
sonsuzluk zandan öte bir şey değildir ...
Sonsuzluğun sonsuz oldugunun teyiti var edilmişler için imkansızdır , bir başlangıc atfedilenin sonsuzluk hakkında öngörüde bulunması imkansızdır ...
Bu bizim dini litaretürümüzde de bence sıkıntılı kullanılıyor ...
Ahiretteki sonsuz hayat ile Allahın ezeli ve ebedi olması aynı kelime ile ifade edilmemesi gerekir ...
Aynı kavramlar değildir ..
Tıpkı insanın görmesi ile Allahın görmesinin aynı kelime ile ifadesinde izaha muhtac oluşumuz gibi ...
bu şimdilik dursun çantada ...
Zaman ve Mekan konusu ise gene varedilene has bir kavramdır ...
Zaman konusu hıza bağlı olarak görecelidir , malumunuz ...
Sonsuz zamanı anlamak mümkün değildir ...
Fakat insan oğlunun mahkum edildiği zaman hakkında basit bir kıyas ile açıklama yapmak istersek ...
Bing bang dediğimiz ( çürütüldü bu arada mebran teorisi gündemde bu ara ) insan aklı olarak kainatın başlangıcı diye referans aldıgımız nokta ile günümüze kadar geçen zamanı 24 saat olarak düşünürsek ...
Bilebildigimiz insanlık tarihinin ilk başlangıcı ile günümüz arası bu 24 saatin son 1-2 saniyesine tekabül etmektedir ...
Böylesine devasa bir zamandan bahsediyoruz ..
Bunu idrak edebilmek neredeyse imkansızdır ...
Saptanmış zaman içerisinde bir insan ömrünün mevcudiyeti neredeyse yok hükmündedir ...
Bunu da bir kenara not edelim ...
Gene mekan konusu ...
Mekanın büyüklüğü ise zamandan daha dehşet benim nazarımda , neden bu böyle o konuda bir yorumda bulunamıyorum ...
Güneşi bir alyuvar büyüklüğünde düşünürsek , samanyolu galaksisi bir Amerika kıtası mertebesine ancak iniyor ...
Kainata sonsuz dememizin sebebi budur ...
Misal güneşi cam bir küre haline dönüştürdügümüzde , üzerine attıgımız bir tuz tanesini bulmak , insanı kainat içinde bulmaktan daha kolaydır ...
Şimdi bir resim çizmenizi isteyecegim kafanızda ...
Bir adam yere oturmuş avucunu yere paralel açmış avucundan bir karış yukarda dolanan bir hidrojen atomunun elektronunu seyreyliyor ....
Çekirdeğin etrafında pervane olmuş elektronun dönüşünü izliyor ...
görebildigini farzediyoruz ...
İkinci adam gene bir yerküreye oturmuş ...
Bu sefer avucunda ve gene hidrojen atomu mertebesine indirgenmiş samanyolu galaksisini seyreyliyor ...
Bu iki resim zihnimizde aynı "şeyler" ile sembolize ediliyor ...
farkı algılamamız imkansız ...
Zihnimiz buna müsait değil ...
Fakat birincinin elektronu ile , ikincinin yer küresi arasındaki fark ifade edelemeyecek oranda farklıdır ...
ne aynı mekandan ne aynı zamandan nede aynı hızdan söz etmemiz mümkün değildir ...
Fakat algı olarak biz ikisinide aynı algılarız ...

Şimdi biraz konuya girebilirmiyiz bilmiyorum :)
Sanırım birde yokluk üzerinde durmak gerekiyor ...
Yokluk yoktur ...
Yoklugun varlıgından bahsedemeyiz ...
Henüz varedilmeyen şeylere yoktur diyebiliriz sadece ...
Yoklugu tanımlayabilmemiz için bir varediciye ihtiyacımız vardır ...
Sayın Hako dayı şöyle bir eğilim içerisinde anlayabildigim ...
Var olan kainat sınırlı ve bir boşlukta havada asılı duruyor ...
O boşlukta ne var ?
Tarzında bir soru yöneltiyor sanki ve orası Allahın mekanımıdır diye soruyor ....
El cevap değildir ...
Veya kainatın genişlemesini , bir boşlukta yer işgal etmeye devam etmesi olarak algılıyoruz ...
Öyle bir boşluk yok :)
Var desek bile o bir yokluk değildir , var edilmiş bir mekandır ve tüm var edilmişler gibi sınırlıdır ...
O zaman soru çetrefilleşiyor gibi görülüyor ...
Kainatın ötesinde boşluk boşluğun ötesinde ne var ?
Yok :)
Varedilmeyen şeydir yokluk ...
Varedilen -şimdilik bildigimiz- tek şey kainattır ...
Kainat vardır , ötesinden bahsedemeyiz , çünkü yoktur ...
O yüzden zaman ve mekan kainata has bir durumdur ...
Ve ennihayetinde vareden ve varedilenin aynı cevherden olma durumu yahut yaratıcının mutlak enerji ile ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyecegi gibi soruları es geciyorum ...
Mümkin değildir , düşünmek abesle iştikaldir
Lakin tüm kainatın cevheri bir midir evet :)
Madde yoktur :p
Enerji vardır ...
Şimdilik bu kadar yeter , biliyorum hiç bir şey anlatamadım ama idare edin , türkçem kıt :)
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
yokluk ve varlık tanımlamanıza katılıyorum .. Açıklayıcı örneklerle kalıcılık atfetmişsiniz teşekkürler..
Madde yoktur ? bu cümlemeyi anlamdım .. maddeye yüklediğiniz manadan olabilir..
yine aynı kapıya çıkarıyoruz kun fe yekun...
 

türkü

Kıdemli Üye
Katılım
18 Tem 2007
Mesajlar
4,973
Tepkime puanı
975
Puanları
0
yokluğun izahını sürekli genişleyen ama bir duvarı-dayanağı olmamasına rağmen diye açıklama olarak hatırlıyorum..evren genişliyor ama bir balon gibi şişirilerek değil çünkü balonun dışı yok. genişleyiş yokluk üzerinde. yokluk varsa bu. yokluk bizi ürkütüyor der cemil meriç de..kurbağa gibi gebermek. belki bu yüzden cennet-cehennem sonludur fikri doğmuştur. yokluk da var çünkü. zaman-mekan problemini de boyut, ara katman ve geçişli olarak belki tasavvufda perdeye denk geliyordur bilemem açıklıyorlar. Allah'ın kendine mahsus bu türden bir "yokluk gibi" anlaşılması gereken mekanı mevcuttur. bilemeyiz.
 

spesifik

آزادی قید و بند
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
24,869
Tepkime puanı
4,115
Puanları
113
Konum
Hayâlistan/bul
Adem peygambere isimleri öğreten Allah..
Varedenin belleğimize yerleştirdiği kelimeler..
Yokluk .. tarifi meçhul .. algılara göre değişir..
Nasıl bir yokluk dediğimiz de tutulamaz,görülemez akıl gibi, sevgi gibi hisler gibi varlığı görünmez
ama yok kabul edilmez... Allah'ın katında ki , ki katının bile ne olduğunu,nasıl olduğunu tanımlayamayız! ezel ve ebed mefhumu işlenen ve tahayyül edilebilen kadardır...
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Kainat yok olmaya mahkum bir hakikattir.Onu mutlak yoklukla ifade etmek, bir çok sakıncaları ortaya çıkarır.

Bu meselede zannediyorum işin özünü üstad Bediüzzaman hazretleri nefis bir şekilde anlatmışlardır..Bir parça dinleyelim..

''Erkân-ı imaniye altıdır. İman-ı billâhtan başka, iman-ı bi'l-yevmi'l-âhir gibi rükünler var. Bu rükünler ise, mümkinatın vücutlarını ister. O muhkem erkân-ı imaniye hayal üstünde bina edilmez. Onun için, o meşrep sahibi, Âlem-i istiğrak ve sekirden Âlem-i sahve girdiği vakit, o meşrebi(vahdeti vücud) beraber almamak gerektir ve o meşrebin muktezasıyla amel etmemek lâzımdır.

Hem, kalbî ve hâlî ve zevkî olan bu meşrebi, aklî ve kavlî ve ilmî suretine çevirmemektir. Çünkü, Kitap ve Sünnetten gelen desâtir-i akliye ve kavânin-i ilmiye ve usul-ü kelâmiye o meşrebi kaldıramıyor, kabil-i tatbik olamıyor. Onun için, Hulefâ-yı Râşidînden ve Eimme-i Müçtehidînden ve Selef-i SÂlihînin büyüklerinden, o meşrep sarihan görünmüyor. Demek, en Âli bir meşrep değil.

NOT: Üstada teşekkür, bir mesele ancak bu kadar açık ,net anlatılabilir./Ahter
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,940
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
Kızılderililer Cristof Columun gemileri denizde kendilerine yaklaşırken, onların gemi olduğunu göremediler, çünkü daha önce geminin nasıl bir şeye benzediğini bilmiyorlardı.

Yokluğu bilinçsizlikte deneyimleyebilirsiniz. Bilinçlenme başladığında yokluğu yerini varlık almaya başlar.
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,170
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Arada yazılanları okumadım konu dağılmış gitmiş ...
Umarım çok şey kaçırmamışımdır, kafamda kurup duruyorum çünkü :)
Nasıl başlıycam bilemiyorum ama deneyelim bakalım ...

Zaman ve mekan görecelidir ...
Varlık alemi zamana ve mekana muhtaçtır ...
Fakat bunu bir sabite olarak alamayız ...
Sonsuz kavramı aslında insanoğlu için anlaşılabilen bir kavram değildir ...
Dilimize dolamışız ama mahiyeti anlama noktasında sıkıntı içerisindeyiz ?
Nedir sonsuz ?
Sonu olmayan şey ..
Sonuna dair bir bilgi edinemediğimiz şey hakkında yorum yapmak elbette mümkün değil ...
sonsuzluk zandan öte bir şey değildir ...
Sonsuzluğun sonsuz oldugunun teyiti var edilmişler için imkansızdır , bir başlangıc atfedilenin sonsuzluk hakkında öngörüde bulunması imkansızdır ...
Bu bizim dini litaretürümüzde de bence sıkıntılı kullanılıyor ...
Ahiretteki sonsuz hayat ile Allahın ezeli ve ebedi olması aynı kelime ile ifade edilmemesi gerekir ...
Aynı kavramlar değildir ..
Tıpkı insanın görmesi ile Allahın görmesinin aynı kelime ile ifadesinde izaha muhtac oluşumuz gibi ...
bu şimdilik dursun çantada ...
Zaman ve Mekan konusu ise gene varedilene has bir kavramdır ...
Zaman konusu hıza bağlı olarak görecelidir , malumunuz ...
Sonsuz zamanı anlamak mümkün değildir ...
Fakat insan oğlunun mahkum edildiği zaman hakkında basit bir kıyas ile açıklama yapmak istersek ...
Bing bang dediğimiz ( çürütüldü bu arada mebran teorisi gündemde bu ara ) insan aklı olarak kainatın başlangıcı diye referans aldıgımız nokta ile günümüze kadar geçen zamanı 24 saat olarak düşünürsek ...
Bilebildigimiz insanlık tarihinin ilk başlangıcı ile günümüz arası bu 24 saatin son 1-2 saniyesine tekabül etmektedir ...
Böylesine devasa bir zamandan bahsediyoruz ..
Bunu idrak edebilmek neredeyse imkansızdır ...
Saptanmış zaman içerisinde bir insan ömrünün mevcudiyeti neredeyse yok hükmündedir ...
Bunu da bir kenara not edelim ...
Gene mekan konusu ...
Mekanın büyüklüğü ise zamandan daha dehşet benim nazarımda , neden bu böyle o konuda bir yorumda bulunamıyorum ...
Güneşi bir alyuvar büyüklüğünde düşünürsek , samanyolu galaksisi bir Amerika kıtası mertebesine ancak iniyor ...
Kainata sonsuz dememizin sebebi budur ...
Misal güneşi cam bir küre haline dönüştürdügümüzde , üzerine attıgımız bir tuz tanesini bulmak , insanı kainat içinde bulmaktan daha kolaydır ...
Şimdi bir resim çizmenizi isteyecegim kafanızda ...
Bir adam yere oturmuş avucunu yere paralel açmış avucundan bir karış yukarda dolanan bir hidrojen atomunun elektronunu seyreyliyor ....
Çekirdeğin etrafında pervane olmuş elektronun dönüşünü izliyor ...
görebildigini farzediyoruz ...
İkinci adam gene bir yerküreye oturmuş ...
Bu sefer avucunda ve gene hidrojen atomu mertebesine indirgenmiş samanyolu galaksisini seyreyliyor ...
Bu iki resim zihnimizde aynı "şeyler" ile sembolize ediliyor ...
farkı algılamamız imkansız ...
Zihnimiz buna müsait değil ...
Fakat birincinin elektronu ile , ikincinin yer küresi arasındaki fark ifade edelemeyecek oranda farklıdır ...
ne aynı mekandan ne aynı zamandan nede aynı hızdan söz etmemiz mümkün değildir ...
Fakat algı olarak biz ikisinide aynı algılarız ...

Şimdi biraz konuya girebilirmiyiz bilmiyorum :)
Sanırım birde yokluk üzerinde durmak gerekiyor ...
Yokluk yoktur ...
Yoklugun varlıgından bahsedemeyiz ...
Henüz varedilmeyen şeylere yoktur diyebiliriz sadece ...
Yoklugu tanımlayabilmemiz için bir varediciye ihtiyacımız vardır ...
Sayın Hako dayı şöyle bir eğilim içerisinde anlayabildigim ...
Var olan kainat sınırlı ve bir boşlukta havada asılı duruyor ...
O boşlukta ne var ?
Tarzında bir soru yöneltiyor sanki ve orası Allahın mekanımıdır diye soruyor ....
El cevap değildir ...
Veya kainatın genişlemesini , bir boşlukta yer işgal etmeye devam etmesi olarak algılıyoruz ...
Öyle bir boşluk yok :)
Var desek bile o bir yokluk değildir , var edilmiş bir mekandır ve tüm var edilmişler gibi sınırlıdır ...
O zaman soru çetrefilleşiyor gibi görülüyor ...
Kainatın ötesinde boşluk boşluğun ötesinde ne var ?
Yok :)
Varedilmeyen şeydir yokluk ...
Varedilen -şimdilik bildigimiz- tek şey kainattır ...
Kainat vardır , ötesinden bahsedemeyiz , çünkü yoktur ...
O yüzden zaman ve mekan kainata has bir durumdur ...
Ve ennihayetinde vareden ve varedilenin aynı cevherden olma durumu yahut yaratıcının mutlak enerji ile ilişkilendirilip ilişkilendirilmeyecegi gibi soruları es geciyorum ...
Mümkin değildir , düşünmek abesle iştikaldir
Lakin tüm kainatın cevheri bir midir evet :)
Madde yoktur :p
Enerji vardır ...
Şimdilik bu kadar yeter , biliyorum hiç bir şey anlatamadım ama idare edin , türkçem kıt :)


iyi mesafe katetmişsiniz yusuf abi (yıllardır yapamadığımız şeyleri iki güne sıkıştırmışsınız maşaallah, fazla zorlamayın kendinizi :D)

yokluğun içinde varlık olmaz sayın abim

başlıktaki soruyu soruyor olmam
genelin inandığı paradigmayı yıkmak amacı taşıyor idi

ilerki zamanlarda bu çatışkıları ve belirsizlikleri aşmak için farklı bir başlık açarım belki
ancak şimdilik size özel bir
düşünce egzersiz sorusu yorgunluk hediyesi olsun

reel soyutlar ile başlayalım
sayılardan "1" sayısını düşünün
bu sayının varlığı nasıl bir şeydir
(haşa) onu var eden bir Yaratıcısı olmasa idi var olacak mıydı

"1" sayısının gerçekliği
Allah cc a nisbetle nedir

bu soru ile aslında varlık nedir gerçeğine ilk adım olarak başlayabilirsiniz

soyut ile başladım
zira zamana ve mekana hapsolmuş bir algı ile
somut sonsuzları anlamak çok zordur

(acelem var soruyu iyi sormamış olabilirim
anlamadıysanız dönüşte tekrar sorarım)
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Vahdeti vucud gibi konularda, felsefi tartışmalar yapmak, insana cazibedar gelsede, bu durum uçurumun kenarında, luzumsuz hareketler yapmak gibi, tehlikeli işlerdendir..Bu konuda kelam ilmiinin muhakkik uleması veya İmamı rabbani gibi alimlerin(ki kendiside müthiş bir kelamcıdır, nedense bu yönü bilinmez) söylediklerine kulak vermek en sağlıklı yoldur...En güzeli ise bu konulardan bahis açmamaktır..
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,170
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Vahdeti vucud gibi konularda, felsefi tartışmalar yapmak, insana cazibedar gelsede, bu durum uçurumun kenarında, luzumsuz hareketler yapmak gibi, tehlikeli işlerdendir..Bu konuda kelam ilmiinin muhakkik uleması veya İmamı rabbani gibi alimlerin(ki kendiside müthiş bir kelamcıdır, nedense bu yönü bilinmez) söylediklerine kulak vermek en sağlıklı yoldur...En güzeli ise bu konulardan bahis açmamaktır..

namazda secdede topukların birleşik olması bahsinden daha faydalı olduğu kesindir
müminler yaratılış üzerine kafa yormaları gerekir

17- Bu insanlar bakmıyorlar mı, develerin nasıl yaratıldığına?

18- Göğün nasıl yükseltildiğine?
19- Dağların nasıl dikildiğine?
20- Yerin nasıl yayıldığına?


ayrıca niye tehlikeli olsun
Rabbimizi ve yaratmasını tanımanın neresi kötü ve tehlikelidir

ha birbirimizi tekfir ederiz mi diye korkuyorsunuz
merak etme bunun için yığınla sebeblerimiz (eften püften) var zaten
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Kötü yere kapak atmışsın
Reel gerçeklik olarak 1 yoktur dayıcım
Zaten sorunun büyüğü burada dır …
Pek anlayamadığım bir konuyu nasıl anlatacağım bilemiyorum ..
Matematik ve fizik arasındaki fark üzerine hiç okudunmu bilmiyorum ..
Matematikciler ile fizikçilerin insanlık tarihi kadar eski bir tartışmasıdır mevzu …
Matematik soyuttur , düşünmemiz için soyutlamaya ihtiyacımız vardır , fizik ise somuttur gerçekliktir …
Hani biz sayısalcılara bi yandan matematik bir yandan fizik okuturlar ya ..
Aslında apayrı iki dünyadır , eğitim almadığımızdan bu ikisini bir arada kakalarlar aslında …
Matematik önden gider , fizikçiler matematikçilerin sunduğu soyut fikri , somutlaştırmaya çalışırlar aslında …
Mesela dikdörtgen matematik kavramıdır …
Şimdi etrafına bir bak hiç dikdörtgen görüyormusun ?
El cevap hayır
Kainatta dikdörtgen yoktur …
Kainatta dairede yoktur , lineer doğruda yoktur …
Baktığımız bilgisayar ekranı dikdörtgen değildir aslında matematiksel olarak …
Fakat fizik bize matematiğin sunduğu dikdörtgeni izah edebilmek için derki , bilgisayar ekranı dikdörtgendir , reel gerçeklik olarak o ekran aslında dikdörtgen değildir …
Düşünce ile gerçekliğin , matematik ile fiziğin , soyut ile somutun çatışması budur …
Fiziğin düz çizgi dediği şey aslında matematiksel olarak bir kaostur …
Kağıda çizdiğin çizgi fiziksel bir gerçeklik olarak düz çizgidir , vardır , somutlaşmıştır …
Bunun matematiksel ifadesi sonsuz sayıda noktadır ve içlerinde bir düzende yoktur üstelik
Allah birdir ifadesi matematiksel bir ifadedir , bunu fiziksel gerçeklik olarak kavramamız imkansızdır …
Sepette 5 elma var ifadesi matematiksel bir ifadedir , reel gerçeklik olarak aslında orda birbirinden ayrı birbiriyle aynı fiziksel gerçekliği ifade etmeyen farklı şeyler vardır …
O beş ayrı şeyi kavrayabilmemizi sağlamak amacıyla önce soyutlaştırıp aynılaştırıyoruz sonra fiziksel gerçekliği ile aynı diyoruz …
Bu kısım bizim mahkumu olduğumuz ve bizi sınırlayan düşünüş şeklimizdir veya ifade ediş şeklimiz …
Bir nevi paradoks doğuruyor aslında ..
Dikdörtgen örneği daha makul gibi değilmi …
Kainatta dikdörtgen yoktur , fiziksel olarak dikdörtgen diye tanımladığımız şeyler matematiksel olarak aslında dikdörtgen değildir …
Biz bir dikdörtgen tanımı oluşturup ( matematiksel olarak keşfedip ) sonra fiziksel şeyleri buna atfederiz …
Sadece şunu diyebiliyorum , 1 yoktur
Biz fiziksel bir gerçekliği düşünüp kavrayabilmek için 1 i varediyoruz …
Az sonra çatlıycam merak etme

Biraz daha zorlayalım …
Biz fiziksel ferçeklik olarak 3 boyutlu olduğumuzu düşündüğümüz ! canlılarız …
Fiziksel olarak algılarımız 3 boyutu algılayabiliyor …
Matematiksel olarak en son sanırım 11 boyutun varlığı ispatlandı , fiziksel olarak algılayamadığımız için diğer boyutları tarif etmem imkansız gibi …
Şimdi gene bir resim çizmeni isteyeceğim kafanda …
Kocaman bir kağıda karşılıklı iki çizgi çiz …
Biri kısa biri uzun …
Ve kağıt düzleminde iki boyutlu iki varlık olduğumuzu düşün …
Birbirimizi nasıl tanırız ?
Çizgilerin enlerinden …
Ben sana bakıp bana göre daha geniş bir çizgi olduğun için ooo hako dayı nasılsın derim ..
Sende bana bakıp , sana göre daha dar bir çizgi olduğumdan oo Yusuf dayı iyiyim dersin ..
Tanımımız iki boyut sadece …
Şimdi @Erdem i tüm varlığı ile bu kağıda bastır …
Erdemi nasıl tanımlarız ?
Ayaklarının izdüşümü olarak görürüz , birbirinden ayrı iki kesik çizgi …
Ve zaman içinde erdemi bu kağıdın içinden aşağı yönde geçir …
Erdem tanımımız zamana göre değişen önce iki kesik çizgi , sonra kalınlaşıyor , sonra tek çizgi oluyor , tek çizgi kalınlaşıyor , sonra daralıyor ve kayboluyor …
Erdem için biz hep aynı çizgiler olsakda , o bizi hep iki boyut olarak görsede , bizim ona dair bilgimiz değişkendir çünkü biz Erdemin üçüncü boyutunu asla algılayamadık ve bize tezahür eden iki boyutundaki değişimi ile ifade ettik …
Matematiksel olarak Erdemin üçüncü boyutundan bahsetsekde bunu algılama olarak keşfetmemiz , fiziksel gerçekliğini ortaya koymamız imkansızdır , çünkü iki boyuta mahkumuz …
Ve matematiksel olarak Erdemi ifade edebilmemizde ne derece sağlıklı olur oda malumun ….
Erdemi matematiksel olarak doğru ifade etsek bile onu fiziksel olarak doğru kavramamız mümkün değildir …
Kağıdın üzerine bir ev planı çiz …
Ve iki boyutlu kendini oturma odasında kapının arkasına çiz/sakla …
Ben yukarıdan kağıda bakıp hey hako dayı kapının arkasına saklanma diye sana sesleniyorum , sen bu sesi duyduğundan gaybtan haber almış oluyorsun ..
Cünkü fiziksel gerçekliğinde ortada gözüken senin görüş açında bir varlık yok …
Seslenen varlığıda bir fiziksel gerçeklik olarak algılama şansın hiç yok …
Ve sen bunu direk gaybtan haber olarak algılıyorsun , çünkü mahkumu olduğun iki boyutlu düzleme göre tanım tarif doğru …
Zaman ve kader konularının izahı sanırım burda saklı …
Farkına bile varamadığımız, varamayacağımız başka bir boyutun varlığı söz konusu …
Bunu bize kısmen anlamdırabileceğimiz ifadelerle anlatan bir yaratıcı söz konusu …
Şimdilik yeter :)

Ve ilk cümlen …
Yokluğun içinde varlık olmaz …
İroni yada paradoks gibi olacak ama , varlığın dışında yokluk olmaz dayım …
Çünkü yok yoktur , varlık var edilmiştir …
Var edilmeyen bir şeyi , var katagorisinde değerlendiremezsin …
Değerlendirip varlık ile kıyasa gidemezsin …
Varlık klasik tasnifimizde üçe ayrılır malumun …
Vacip varlık , mümkin varlık ve yokluk …
Burada kullandığımız yokluk ile , mutlak yokluk diyebileceğimiz şey aynı şey değildir , kavram karmaşası ordan kaynaklanmakta …
Işığın olmama hali karanlık olarak ifade edildiğinden karanlığı tanımlarken yokluk diyoruz …
Sonucta ikisinide algıyabildigimizden yokluğu fiziksel bir gerçeklik olarak ortaya koyabiliyor ve varlık tasnifimize bu sayede ekliyoruz …
Ama varlığın olmama halini soyut olarak ifade etsekde , fiziksel gerçeklik olarak düşünmemiz bile imkansız …
Böyle bir algımız yok yani …
Mealen , yokluk karanlık değldir :)
Isındı :)
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,170
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Kötü yere kapak atmışsın
Reel gerçeklik olarak 1 yoktur dayıcım
Zaten sorunun büyüğü burada dır …
Pek anlayamadığım bir konuyu nasıl anlatacağım bilemiyorum ..
Matematik ve fizik arasındaki fark üzerine hiç okudunmu bilmiyorum ..
Matematikciler ile fizikçilerin insanlık tarihi kadar eski bir tartışmasıdır mevzu …
Matematik soyuttur , düşünmemiz için soyutlamaya ihtiyacımız vardır , fizik ise somuttur gerçekliktir …
Hani biz sayısalcılara bi yandan matematik bir yandan fizik okuturlar ya ..
Aslında apayrı iki dünyadır , eğitim almadığımızdan bu ikisini bir arada kakalarlar aslında …
Matematik önden gider , fizikçiler matematikçilerin sunduğu soyut fikri , somutlaştırmaya çalışırlar aslında …
Mesela dikdörtgen matematik kavramıdır …
Şimdi etrafına bir bak hiç dikdörtgen görüyormusun ?
El cevap hayır
Kainatta dikdörtgen yoktur …
Kainatta dairede yoktur , lineer doğruda yoktur …
Baktığımız bilgisayar ekranı dikdörtgen değildir aslında matematiksel olarak …
Fakat fizik bize matematiğin sunduğu dikdörtgeni izah edebilmek için derki , bilgisayar ekranı dikdörtgendir , reel gerçeklik olarak o ekran aslında dikdörtgen değildir …
Düşünce ile gerçekliğin , matematik ile fiziğin , soyut ile somutun çatışması budur …
Fiziğin düz çizgi dediği şey aslında matematiksel olarak bir kaostur …
Kağıda çizdiğin çizgi fiziksel bir gerçeklik olarak düz çizgidir , vardır , somutlaşmıştır …
Bunun matematiksel ifadesi sonsuz sayıda noktadır ve içlerinde bir düzende yoktur üstelik
Allah birdir ifadesi matematiksel bir ifadedir , bunu fiziksel gerçeklik olarak kavramamız imkansızdır …
Sepette 5 elma var ifadesi matematiksel bir ifadedir , reel gerçeklik olarak aslında orda birbirinden ayrı birbiriyle aynı fiziksel gerçekliği ifade etmeyen farklı şeyler vardır …
O beş ayrı şeyi kavrayabilmemizi sağlamak amacıyla önce soyutlaştırıp aynılaştırıyoruz sonra fiziksel gerçekliği ile aynı diyoruz …
Bu kısım bizim mahkumu olduğumuz ve bizi sınırlayan düşünüş şeklimizdir veya ifade ediş şeklimiz …
Bir nevi paradoks doğuruyor aslında ..
Dikdörtgen örneği daha makul gibi değilmi …
Kainatta dikdörtgen yoktur , fiziksel olarak dikdörtgen diye tanımladığımız şeyler matematiksel olarak aslında dikdörtgen değildir …
Biz bir dikdörtgen tanımı oluşturup ( matematiksel olarak keşfedip ) sonra fiziksel şeyleri buna atfederiz …
Sadece şunu diyebiliyorum , 1 yoktur
Biz fiziksel bir gerçekliği düşünüp kavrayabilmek için 1 i varediyoruz …
Az sonra çatlıycam merak etme

Biraz daha zorlayalım …
Biz fiziksel ferçeklik olarak 3 boyutlu olduğumuzu düşündüğümüz ! canlılarız …
Fiziksel olarak algılarımız 3 boyutu algılayabiliyor …
Matematiksel olarak en son sanırım 11 boyutun varlığı ispatlandı , fiziksel olarak algılayamadığımız için diğer boyutları tarif etmem imkansız gibi …
Şimdi gene bir resim çizmeni isteyeceğim kafanda …
Kocaman bir kağıda karşılıklı iki çizgi çiz …
Biri kısa biri uzun …
Ve kağıt düzleminde iki boyutlu iki varlık olduğumuzu düşün …
Birbirimizi nasıl tanırız ?
Çizgilerin enlerinden …
Ben sana bakıp bana göre daha geniş bir çizgi olduğun için ooo hako dayı nasılsın derim ..
Sende bana bakıp , sana göre daha dar bir çizgi olduğumdan oo Yusuf dayı iyiyim dersin ..
Tanımımız iki boyut sadece …
Şimdi @Erdem i tüm varlığı ile bu kağıda bastır …
Erdemi nasıl tanımlarız ?
Ayaklarının izdüşümü olarak görürüz , birbirinden ayrı iki kesik çizgi …
Ve zaman içinde erdemi bu kağıdın içinden aşağı yönde geçir …
Erdem tanımımız zamana göre değişen önce iki kesik çizgi , sonra kalınlaşıyor , sonra tek çizgi oluyor , tek çizgi kalınlaşıyor , sonra daralıyor ve kayboluyor …
Erdem için biz hep aynı çizgiler olsakda , o bizi hep iki boyut olarak görsede , bizim ona dair bilgimiz değişkendir çünkü biz Erdemin üçüncü boyutunu asla algılayamadık ve bize tezahür eden iki boyutundaki değişimi ile ifade ettik …
Matematiksel olarak Erdemin üçüncü boyutundan bahsetsekde bunu algılama olarak keşfetmemiz , fiziksel gerçekliğini ortaya koymamız imkansızdır , çünkü iki boyuta mahkumuz …
Ve matematiksel olarak Erdemi ifade edebilmemizde ne derece sağlıklı olur oda malumun ….
Erdemi matematiksel olarak doğru ifade etsek bile onu fiziksel olarak doğru kavramamız mümkün değildir …
Kağıdın üzerine bir ev planı çiz …
Ve iki boyutlu kendini oturma odasında kapının arkasına çiz/sakla …
Ben yukarıdan kağıda bakıp hey hako dayı kapının arkasına saklanma diye sana sesleniyorum , sen bu sesi duyduğundan gaybtan haber almış oluyorsun ..
Cünkü fiziksel gerçekliğinde ortada gözüken senin görüş açında bir varlık yok …
Seslenen varlığıda bir fiziksel gerçeklik olarak algılama şansın hiç yok …
Ve sen bunu direk gaybtan haber olarak algılıyorsun , çünkü mahkumu olduğun iki boyutlu düzleme göre tanım tarif doğru …
Zaman ve kader konularının izahı sanırım burda saklı …
Farkına bile varamadığımız, varamayacağımız başka bir boyutun varlığı söz konusu …
Bunu bize kısmen anlamdırabileceğimiz ifadelerle anlatan bir yaratıcı söz konusu …
Şimdilik yeter :)

Ve ilk cümlen …
Yokluğun içinde varlık olmaz …
İroni yada paradoks gibi olacak ama , varlığın dışında yokluk olmaz dayım …
Çünkü yok yoktur , varlık var edilmiştir …
Var edilmeyen bir şeyi , var katagorisinde değerlendiremezsin …
Değerlendirip varlık ile kıyasa gidemezsin …
Varlık klasik tasnifimizde üçe ayrılır malumun …
Vacip varlık , mümkin varlık ve yokluk …
Burada kullandığımız yokluk ile , mutlak yokluk diyebileceğimiz şey aynı şey değildir , kavram karmaşası ordan kaynaklanmakta …
Işığın olmama hali karanlık olarak ifade edildiğinden karanlığı tanımlarken yokluk diyoruz …
Sonucta ikisinide algıyabildigimizden yokluğu fiziksel bir gerçeklik olarak ortaya koyabiliyor ve varlık tasnifimize bu sayede ekliyoruz …
Ama varlığın olmama halini soyut olarak ifade etsekde , fiziksel gerçeklik olarak düşünmemiz bile imkansız …
Böyle bir algımız yok yani …
Mealen , yokluk karanlık değldir :)
Isındı :)


çok güzel bilgiler bunlar ancak
siz bize ait dünyadaki görelilikten bahsetmişsiniz

ben ise sizi sonsuzluğu kavramaya çekecektim
bunu sadece soyut olan ile başlayarak kavrayacaktık
ki görünen o ki pek de basit değilmiş

yoklukta kavram ve bilgiler de yoktur
bu bilgiler
örneğin "1" bilgisi varlık ile başlar
bu bilginin Sahibi Allah cc tır

Varlık bir şeydir
ve var olduğu andan beri bu kavram vardır
1 kendiliktir, ve realitedir
onun benzeri olsun ya da olmasın
elle tutsan veya tutamasan

1 sayısına yok dersen
varlığın ilk sıfatlarından birini red etmiş olursun
reel soyut da (varlığa nisbet edilen bilgi) bir gerçekliktir, haktır bunu red edemezsin

bunu isbatı şu mantıksal önerme ile yapılabilir
eğer yokluk mümkün olsay idi bir sayısı da olmazdı
varlık dünyasında bir sayısı vardır
zira Yüce Kudretin temel sıfatıdır
eğer olmayan bir şeyi Allah cc a nisbet edersen
saygısızlık etmiş olursunuz
>öyleyse bir sayısı ve teklik mevcuttur, vardır
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Aynı şeylerden bahsetmiyoruz ...
Bana muhayyilende olmayan bir şeyden bahsedebilirmisin ?
Soru basit , ve örneklendirilemez ...
Bilmem anlatabildim mi ..
 

Kaçak

Yeni
Katılım
21 Ara 2012
Mesajlar
8,416
Tepkime puanı
896
Puanları
0
Şu şekilde örneklendirmeye çalışıyım ...
Amerikan yerlileri açık okyanustan bir şeyin gelebileceğine dair en küçük bir hissiyata dahi sahip değillerdi ...
Sonuçta okyanus onlar için bir sonsuzluktu ve tarihlerinde algılarında oradan bize ulaşabilecek bir şey olamaz düşüncesinde idiler ...
Yani bu konuda tayahhülleri bile yoktu ...
Gemiler ufukta belirdiği halde göremediler ...
Baktıkları halde göremediler ...
Ne zamanki gemiden sesler gelmeye başladı iki algı onlara bunun varlıgına dair bir bilgi olarak geldi ve görmeye başladılar ...
Hikaye dogru yanlış tartışılır ...
Konuyla alakalı yada alakasız oda tartışılır :p
Ben birleştiriyorumda sanırım izah edemiyorum :)
neyse bu kadar yeter sanırım , anladıgım aynı şeyin etrafında dönüyoruz ama farklı ifadeler ile anlatmaya çalışıyoruz ki anlaşamamıza sebep oluyor ...
Ben susuyorum konu senindir :)
 
Üst