İbni Teymiyye'nin Ehli Sünnete aykırı görüşleri

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83

Yine önyargı :) Bunu yıkman lazım önce :)

Firavun kafir olarak öldü.Benim Hocam Ne İbn Teymiye ne de İbn Arabidir.

İbn Teymiye senin hocan mı? :)

fıravun iamnı kamıl mumindi diyen birinin islamdaki hükmü nedir kurtubi mersen cevap vereceksin
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
fıravun iamnı kamıl mumindi diyen birinin islamdaki hükmü nedir kurtubi mersen cevap vereceksin

Zahiren Küfür görünen bir meseledir.

İbn Teymiyenin söylediği de zahiren küfür olan bir meseledir.

:)

Ama ben tekfir etmiyorum.Ne İbn Arabiyi ne de senin hocanı :) :)
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83

Zahiren Küfür görünen bir meseledir.

İbn Teymiyenin söylediği de zahiren küfür olan bir meseledir.

:)

Ama ben tekfir etmiyorum.Ne İbn Arabiyi ne de senin hocanı :) :)

sana tavsiyem ibni teymiyeye iftiraları bırakmandır

aaa bakın boyle dedi diye cumleyi alıp dayanağını vermeyerek onu itham etmek leke sürmeye kakmak çok çirkin bir davranıştır

bunu yahudiler yapardı işlerine gelenı alır gelmeyeni almazlardı parmaklarıya işlerine gelmeyen yeri kapatmaya çalışırlardı

ibniteymiye nakl ediyor nakli kimden aldığına ağızlarınızı açmazken çeşitli hilelerle karalamaya çalışıyorsunuz

elinizi dilinizi şeyhten çekin çetin hesabı vardır

senin şeyhine gelince savunulacak hiç bir tarafı yoktur hezeyanları bir değil bindir
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55

Yine önyargı :) Bunu yıkman lazım önce :)

Firavun kafir olarak öldü.Benim Hocam Ne İbn Teymiye ne de İbn Arabidir.

İbn Teymiye senin hocan mı? :)

Muhyiddin İbnu Arabi Hz.leri, Fütuhat'ta Firavun ve emsalini EBEDİ CEHENNEMLİKLER sınıfı içinde sayar. Biz, gözümüzle gördük, orjinal metninden bunu tespit ettik.

Fakat başka eserinde, yanlış hatırlamıyorsam Füsus'ta ise Firavun'un imanlı gittiğini ve rahmet deryasına battığını söyler.

Muhyiddin efendinin lisanından anlamayanlar, iyi niyetli olarak, burda çelişki var, öyleyse Muhyiddin efendinin bu bahsinde tahrifat/esere sokuşturma var dediler.

Halbuki tahrifat yoktur. Afaktaki Firavun, son anda takliden iman etmiş ve fakat kabul olmamıştır. İmansız gitmiş ve ebedi cehennemliktir. Bu husus şeksiz şüphesiz ihtilafsız Kur'an ve Sünnetle sabittir. Muhyiddin efendi, ebedi Cehennemlikleri sayarken o nedenle Firavun ve emsalleri de "ebedi cehennemliktir" dedi...

Enfüsteki Firavun ise nefs-i emmaredir, tasavvuf tarikat terbiyesiyle iman edecek ve inşallah imana kavuşacak ve rahmet deryasına batacaktır. Her ne kadar küfründe ve batıl arzularında ısrar ve inad etse de... Netice "Ey tatmin olmuş (yani hakiki imana ve hakiki İslam'a kavuşmuş Haktan başka bir muradı olmayan) nefis, razı olarak ve razı olunmuş olarak Rabbine dön, sevilen/sadık kullarıma karış ve cennete gir" (Fecr, 27-30) ilahi hitabına muhatab alınacaktır.

Muhyiddin efendi, bu hali, bu menzili, bu makamı remz ederek, Firavuna teşbih ederek, simgeleştirerek anlatıyor. Ama o lisandan haberdar olmayanlar afaktan bahsettiğini sanıyorlar.

Muhyiddin efendinin, "Cehennemin sonu gelecektir" ifadesinde de, malumunuz; 7 tane Cehennem vardır. Birine sadece Müslümanlardan ceza görecek ve affedilmeyenler girecekler. 7000 sene cezadan sonra hepsi ordan çıkıp Cennete dahil olacaklar. 1 tane bile Müslüman o Cehennemde kalmayacak. Böylece o Cehennemin hakikaten sonu gelecektir. Kafirler ve münafıkların kaldığı diğer altısı ise ebediyyen devam edecek, sonu olmayacak, fena bulmayacaktır. Bu husus da Kitap ve Sünnetle sabittir. Muhyiddin efendi, Ehli Sünnetin bu hakikatlerini anlatınca, bilmeyenler sandılar ki bütün Cehennemlerden bahsediyor. Hayır. Asla.

Fi emanillah.
 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
İbni Teymiyye Allah’ın Arş’ın üstünde olduğunu ispat etmek için diyor ki:
Allah dilerse, bir sivrisineğin sırtına yerleşir de, sivrisinek Onun kudreti ve rububiyetinin lutfü ile Onu yüklenip kaldırır. Böyleyken Allah Arş’ın üzerine nasıl yerleşmez?*(Beyan Telbis el-Cehmiyye, 1/568)

Allâme Kevserî rahimehullah şöyle der:

Allah sübhânehû ve teâlâ hakkındaki sözü işte budur. Sanki, ma'bûdunun sineğin sırtına oturması olmuş bitmiş ve kabûl görmüş bir iş de bununla, Allah teâlâ’nın, sineğin sırtından daha geniş olan Arşın üzerinde karar kılmasına delîl ileri sürüyor! Allah celle celâlühû bundan çok büyük bir yücelik ile yücedir. Bu Siczî’den, Harrânlı’dan [İbni Teymiyye'den] ve bu ikisinin yandaşlarından evvel, insanlardan, böylesi boş ve akılsızca bir söz söyleyen bir kimseyi bilmiyorum. (Allah celle celâlühû’nun) dileme(si)nin muhâle[10] tealluk etmeyeceğini kim bilmez?!.. Bu, “dilerse, elbette yer, içer, evlenir, kendi gibisini yaratır” ve başka imkânı olmayan şeylerin söylenmesi gibidir. Allah celle celâlühû bunların hepsinden yücedir. Allah sübhânehu ve teâla büyük üstâz allâme Hammâmî’yi mükâfatlandırsın. Ğavsü’l-‘İbâd isimli kitâbında, bu kelimeye, gizli yanlarını açığa çıkaran geniş bir îzâh düşmüştür ki, burası onu nakletmeye müsâid değildir. O yüzden işâretle yetindik. Onda, kalbler için şifâ vardır.

İnancını insanların kalemleriyle savunan ve insanların beyniyle düşünen bu boş davuldan öteden beri hep taaccüb ede gelmişimdir. Öyle ki, Allah Teâlâ’nın ‘hiç şübhe yoktur ki Allah herhangi bir şeyi, sineği ve (küçüklükte) onun üstündeki bir şeyi mesel vermekten hayâ etmez’[11] âyeti ile delîl getirerek, şu şen’î kelimeyi te’vîle kalkışmış ve miskîn darb-ı meselin ma'nâsının ne olduğunu bilmemiştir. Çünki onun belâğati, ona bir mevhîbedir; bu yüzden kitâblarla işi yoktur. Allah Teâlâ’nın ‘Allah için meseller de vermeyin’[12] âyetini hatırlamamıştır. Hattâ bu âyet, ‘Allah sübhânehû ve teâlâ için yarattıklarının hakkında mesellerden dilediğini verme hakkının olduğu’ manasınadır; ‘şânının, sineğin O’nu sırtında taşıyacağı bir hadde kadar küçültülmesinin mübâh kılınması’ ma'nâsında değil. Bu öyle bir cinnet getirmektir ki, üzerinde hiçbir cinnet getirmek yoktur. Allah, şunların (O’nu) vasfettiklerinden çok büyüktür. Kahrolsun kendisi için sineğin taşıdığı bir ma’bûd tasavvur eden. Onun gibisi, muhâtab alınmaktan düşen birisi olur.

***

Nitekim, İngilizce blogumda yazdığım gibi, bir papaz da şöyle diyor:

http://ahl-al-sunna.blogspot.com.tr/2009/12/mosquito-analogy-example-of-gross.html

christopher_howse_140_small.jpg


But if God could settle on a mosquito's back, why could he not take flesh and dwell amongst us?

Tercümesi:

Eğer Allahü teâlâ bir sineğin üzerine yerleşebilirse, niye ete kemiğe bürünüp aramızda dolaşamasın?

(Haşa)
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
christopher_howse_140_small.jpg


But if God could settle on a mosquito's back, why could he not take flesh and dwell amongst us?

Tercümesi:

Eğer Allahü teâlâ bir sineğin üzerine yerleşebilirse, niye ete kemiğe bürünüp aramızda dolaşamasın?

(Haşa)

Ete kemiğe büründürdünüz zaten şeyhin cüppeli ne dedi

Allah ete kemiğe büründü mahmutta göründü dedi sizde buna çanak tuttunuz daha neden haşa diyorsun anlamadım
 

menzil5453

Doçent
Katılım
11 Eyl 2014
Mesajlar
579
Tepkime puanı
12
Puanları
0
Ete kemiğe büründürdünüz zaten şeyhin cüppeli ne dedi

Allah ete kemiğe büründü mahmutta göründü dedi sizde buna çanak tuttunuz daha neden haşa diyorsun anlamadım

ibni teymiyye'nin dediği gibi Allahın sivrinineğin kanadına(haşa) nasıl yerleşeceğini açıklayabilirmisin?

Açıklayamazsan körü körüne ibni teymiyye'nin görüşlerine kendini inandırmışsın demektir.
 

menzil5453

Doçent
Katılım
11 Eyl 2014
Mesajlar
579
Tepkime puanı
12
Puanları
0
buna inanıyorsun ki doğru inanıyorsun, Allah sevdiği bir kuluna uzaktanda olsa yardım ettiremezmi, uçağı havada tutturamazmı,,,, Allah için zor bir şey varmı...

Yok hocam (haşa) Allah Teala sadece ibni teymiyye ve yandaşları için çalışıyor. Diğerleri için bu şirk olur.
 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
tekrar ediyorum ibni teymiye dayanağı olmadan fetva vermemiştir muhakkak hadis ve ayet vardır

Yanlış.

Peygamberimizin (aleyhisselâm) Allahü teâlânın yanında -haşa- Arş'a oturacağı şeklindeki rivayetin sahih olmadığını el-Albanî bile itiraf etmektedir. Bu konuda da mızrak çuvala sığmamaktadır. Nitekim, Darimi'nin benzer bir sözü hakkında Allâme Kevserî rahimehullah şu tespitleri yapmıştır:

“Şübhesiz ki O, kürsünün üzerine oturur, O’ndan dört parmaktan fazla bir yer artmaz…” (Darimi)

"Bak şu akılsız ahmağa!.. Nasıl da, Allah sübhânehû ve teâlâ için, Kürsî’nin üstünde oturmak olduğunu ve Resûlü sallellâhu aleyhi ve sellem’i oturtmak için bir yanında da bir yer bıraktığını söylüyor?!.. Nitekim bu, mübtezel Barbahârîlerin mezhebidir. “Kuûd”/oturmak, dilcilerin örfünde bacağı kıvırıp, kabaları yere koymak demektir. Şunların Allah teâlâ ve Resûlü sallellâhu aleyhi ve sellem hakkındaki îmânları işte böyle oluyor. Bu o sünnettir ki, ondan uzak olanlar onlara göre İslâm’ın düşmanı oluyor. Allah kahretsin onları, Allah'a karşı ne şaşırtıcı bir cesâret sâhibidirler!.."

Şeyh Tubbanî rahimehullah şöyle der:

"Allah'ın Kitabı, Peygamberinin sünneti, salih selef ile bütün Müslümanlar, İbn Teymiyye'nin bu hezeyanından uzaktırlar. Allahü teâlânın miktarı için (onun dediğine göre) bir had vardır ve mekânı olan Arş için de, bir had olunca, kendisi Arş'ın üzerindedir. Yalnız dört parmak kadar üzerinde kıyamet günü Muhammed sallallahü teâlâ aleyhi ve sellemi oturtacak bir yer boşluğu bırakır demiş ve Teymiyyeci hocalar da Kur'an-ı Kerim'in bir ayet-i celilesinde geçen Makam-ı Mahmud'un bundan ibaret olduğuna itikad ediyorlar, denilince, Allah'ın haddini O'ndan başka kimse bilmez diye nasıl iddia ediyor? Allah alt taraftan Arş'ın sathına temas ediyormuş ve kendisi dört parmak kadar Arş'tan küçükmüş! Allah'ın sağ ve sol yanları olduğunu iddia ediyorlar. Allahü teâlâya olan haddinden ancak yukarı cihetini bilmemişler ki, işte İbn Teymiyye'nin Allahü teâlâdan başka hiç kimse onu bilmez dediği had budur. Dillerin hata söylemesinden, kalblerin yanlış düşünmesinden Allah'a sığınıyoruz."
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
peki orda neye dayanarak bunu soylemiştir
benim okuduğum teymiye hadis ve ayet olmadan acıklama yapmak dayanağı olmadan boyle bişey soylemez
öncesınde mutlaka dayandığı ayet hadıs olmalı sana zahmet oyle bısey varsa onuda yazarmısın

Ben yazayim.

İmam ibni Teymiyye soyle diyor:

… ve dediki (yani imam Ebu bekir ibni Ebi Asım Es-sunne adli eserinde) : Bize Ebu Bekir bahsettiki, dediki: Bize ibnu Fanil bahsettiki, o da Leys’ten oda Mucahid’den (şu ayetin tefsrinde) “Umulur ki Rabbin seni makamı Mahmud’a ulaştırsın”(isra suresi 79.ayet). dediki (yani imam Mucahid) : Arşında yanina otutturacaktir (ikametu ed-delil ala ibtali et-tahlil).

Bu alintiya gore İbn'i Teymiyye bu gorusunu Mucahid'e dayandiriyor. Yani...? Yanisine hic girmeyeyim. Ha dogu mu derseniz, elbette degil.
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Mucahid şu ayetin tefsirinde: “Umulur ki Rabbin seni makamı Mahmud’a ulaştırsın”(isra suresi 79.ayet) şöyle demiştir: Muhammed’i s.a.v. Arş‘ta yanina otutturacaktir.

Senedi: Bazi alimler zayif demistir. Bazilari ise sahih demistir. Buyuk Mufessir ibni cerir et-Taberi tefsirinde sahih oldugunu zikretmistir.

Zikreden: ibni Cerir tefsirinde, ibni ebi Şeybe musannef’inde, ibni Abdilber es-sunne’de, El-hallal es-Sunne’de zikretmislerdir.

 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Mücahidden böyle bir söylendiği sabit değildir.(Zehebi söylemiştir)

( مَقَامًا مَحْمُودًا ) قَالَ : شَفَاعَةُ مُحَمَّدٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Taberi tefsirinde diyor ki : Mücahid şöyle demiştir : Makamı Mahmud Kıyamet günü Resulullah sav'in şefaatidir.


Sonra der ki : Bir kısım ise : Onu kendisiyle beraber arşında oturtur.''demişlerdir.

--

Ardından şöyle der : Fakat en evla (en doğru) görüş ilk görüştür.(Onu arşında beraber oturtur görüşü yanlıştır) demiştir.


 

Murat Yazıcı

Ordinaryus
Katılım
10 Nis 2007
Mesajlar
2,230
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Ben de elin yalancisiyim.

Sonucta bu sozu Mucahid soylemis mi? Evet soylemis, bak bana buradan cok malzeme cikar ama susmayi tercih ediyorum.

İşte, İmam Mücahid'e rahimehullah giden zincir sahih değil. el-Albani'nin bile bu zinciri sahih görmediği aktarılıyor. Yani, İmam Mücahid'in böyle söylediği sabit olmamıştır. Ama, İmam Mücahid'den bunun zıddına olan bir rivayet, yani Makam-ı Mahmud'un "şefaat" makamı olduğu da aktarılmış bulunuyor.

İlave: Hadis âlimlerinin hocası tabir edilen, Hâfız İbni Cevzî el-Hanbelî rahimehullah diyor ki (takribî tercüme): "Peygamberimizden aleyhisselâm sahih olarak böyle [Arş'a oturmakla ilgili] bir rivayet sabit olmamıştır."

Bir iktibas ile bitirelim:

Makâm-ı Mahmûd:
Mahşer (kıyâmet) günü büyük bir sıkıntı ve ızdırab içerisinde bulunan mahlûkâtın hesaplarının bir an evvel görülmesi için Allahü teâlâ tarafından Muhammed aleyhisselâma verilen şefâat izni. Buna Şefâat-i Kübrâ da denir.
Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:
(Ey Resûlüm!) Sana mahsus fazla bir namaz (ibâdet) olmak üzere, gece uykudan kalk da, onunla (Kur'ân-ı kerîm ile) , teheccüd (gece namazı) kıl. Umulur ki, Rabbin seni, bir makâm-ı Mahmûd'a gönderecektir. (İsrâ sûresi: 79)
Bu (makâm-ı Mahmûd) o makamdır ki, onda ümmetime şefâat edeceğim. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)
Allahü teâlâ insanları diriltecek. Bana da yeşil bir hulle (elbise) giydirecek. Ondan sonra Allahü teâlâ, neler söylemekliğimi dilerse söyleyeceğim; işte makâm-ı Mahmûd bu makamdır. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Buhârî)

http://www.kuranikerim.com/dini_sozluk/ds_m1.htm#1789
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Mücahidden böyle bir söylendiği sabit değildir.(Zehebi söylemiştir)

( مَقَامًا مَحْمُودًا ) قَالَ : شَفَاعَةُ مُحَمَّدٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Taberi tefsirinde diyor ki : Mücahid şöyle demiştir : Makamı Mahmud Kıyamet günü Resulullah sav'in şefaatidir.


Sonra der ki : Bir kısım ise : Onu kendisiyle beraber arşında oturtur.''demişlerdir.

--

Ardından şöyle der : Fakat en evla (en doğru) görüş ilk görüştür.(Onu arşında beraber oturtur görüşü yanlıştır) demiştir.


Emin misin, bence dikkatli ol.

Sünen'in sahibi Ebu Davud rahimehullah:

Kim bunu(Mucahid'den gelen nakli) inkar ederse, iste o kişi bizde muttehem(kötü bir şekilde itham edilmiş)dir.
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Emin misin, bence dikkatli ol.

Sünen'in sahibi Ebu Davud rahimehullah:

Kim bunu(Mucahid'den gelen nakli) inkar ederse, iste o kişi bizde muttehem(kötü bir şekilde itham edilmiş)dir.

Vay be , O zaman Ebu Davud ,otomatik olarak İbn Teymiye'yi kötü birşekilde itham etmiştir :)

Hatta o kopyalayıp yapıştırdığın siteden bak daha ne deniyor

İmam Ebu bekir bin Ebi talip soyle demistir:
Kim bunu reddederse (yani zikrettigimiz Mucahid’in haber’ini) Allah’a reddetmis olur, ve kimde Peygamberimiz’in bir faziletini yalanlarsa, Kafir olmus olur.

İbn Teymiyye'ye otomatikmen kafir demiş oluyor :)

Bence kopyaladığın siteleri boşver İşin hakikati nedir? İlim Ehli ayeti nasıl yorumlamıştır.Mücahidin sözü sahih midir? Doğrusunu öğren :)


قال شيخ الإسلام ابن تيمية رحمه الله :
" حديث قعود الرسول صلى الله عليه وسلم على العرش ، رواه بعض الناس من طرق كثيرة مرفوعة ، وهي كلها موضوعة ". انتهى من" درء تعارض العقل والنقل " (3/19) .

İbn Teymiye diyor ki : Resul sav'in arşa oturmasını bazı insanlar merfu olarak birçok yollardan nakletmiştir.Bunların hepsi ise uydurmadır.

وقال الذهبي رحمه الله :
" قضية قعود نبينا على العرش فلم يثبت في ذلك نص ، بل في الباب حديث واه ". انتهى من
" العلو " (2/1081، رقم/422) .

Yine Zehebi diyor ki : Nebi sav'in Arşa oturması , Nastan sabit olan birşey değildir.Bu yolda gelen söz(lerin) senedi vâhtır.(Yani çürüktür.)

:)


قال ابن عبد البر رحمه الله :
" على هذا أهل العلم في تأويل قول الله عز وجل : ( عَسَى أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَاماً مَحْمُوداً ) أنه الشفاعة .
وقد روي عن مجاهد أن المقام المحمود أن يقعده معه يوم القيامة على العرش ، وهذا عندهم منكر في تفسير هذه الآية .
والذي عليه جماعة العلماء من الصحابة والتابعين ومن بعدهم من الخالفين أن المقام المحمود هو المقام الذي يشفع فيه لأمته ، وقد روي عن مجاهد مثل ما عليه الجماعة من ذلك ، فصار إجماعا في تأويل الآية من أهل العلم بالكتاب والسنة .
ذكر ابن أبي شيبة عن شبابة ، عن ورقاء ، عن ابن أبي نجيح ، عن مجاهد في قوله تعالى : ( عَسَى أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَاماً مَحْمُوداً ) قال : شفاعة محمد صلى الله عليه وسلم " انتهى من " التمهيد " (19/63-64) .
وقال الإمام الذهبي رحمه الله :

İbn Abdilber diyor ki : ''Umulur ki Rabbin seni makam-ı mahmuda ulaştıracak'' ayeti İlim Ehli tarafından Şefaat olarak tefsir edilmiştir.Mucahid 'den nakledilen ''Allah onu kıyamet günü kendisiyle beraber Arşa oturtacak'' rivayeti ise İlim Ehlince Münker(Son derece zayıf)'tır.

Sahabeden,Tabiinden ve ondan sonra gelen Alimlerin hepsi buradaki Makamı Mahmudu , Resululla sav'in Ümmetine edeceği Şefaat makamı olarak yorumlamıştır.Çünkü Mücahid'den de ''Bu kıyamet günü Resulullah'ın Şefaatidir'' dediği nakledilmiştir.

Böylece Kitap ve Sünnet ile bu ayetin manasında İcma edilmiştir,görüş birliğine varılmıştır.


" ومِن أَنْكَرِ ما جاء عن مجاهد في التفسير في قوله : ( عسى أن يبعثك ربك مقاما محمودا ) قال: يجلسه معه على العرش ". انتهى من" ميزان الاعتدال " (3/439) .


Zehebi de diyor ki : Ve en münker (en zayıf) yolla gelen rivayetlerden birisi de Mücahidden nakledilen şu görüştür : Allah onu Arşa oturtur.(Bu En münker , senedi en zayıf rivayetlerdendir)



 
Üst