Ercan Tekin
Kıdemli Üye
- Katılım
- 25 Eyl 2010
- Mesajlar
- 5,631
- Tepkime puanı
- 266
- Puanları
- 0
Şu belgeli yazıyı oku yalan fırtınası diye karartmana karşı biraz fikir edin düşmanını tanı ki dostunu seçesin tarihini bilip aldanmayasın güzel kardeşim buyur inşaALLAH:
Bu bir yahudi oyunumu?
Gecenin bir yarısında Roger Garaudy’nin bir kitabını okuyup, nihayete erdirmeye çalışayayım derken, Garaudy’nin bir siyonist mecmuadan(dergiden) yapmış olduğu bir iktibas beni hayretler içerisine soktu.
‘Yok artık, bu kadar mı olur!’ derken de gözlerimi ovuyordum bu okuduğum gerçek mi diye.
Yazıyı bir kez daha okuyup te’yid ettim ve bu yazı, 1982 yılında Kivunim(Yönelişler) adındaki bir Kudüs(Jerusalem) merkezli siyonist dergi tarafından dercedilmiş. Bu dergideki yazı, 33 senelik bir zamanın üzerini örttüğü tozları taşıyor.
Bu makaleyi okumamın zamanlaması da çok ilginç ki tam da Mısırdaki ve Libyadaki intifadaların yaşandığı günlere denk geldi.
Bu durum ayrı bir mecra teşkil eder ve tevafukla izah edilmez…
Bu yazıyı okuyacak olan arkadaşlardan evvelâ şunu istirham ederim;
Bu yazıyı okurken, 2002 yılından beri vuku bulan hadiseleri, Iraktaki katliamları, Şii-Sünni Çatışmalarını, Lübnan’daki Hristiyan-Müslüman çatışmalarını, Ortadoğudaki anarşizm ve sâir aklınıza ne geliyorsa, bu yazıyı okuduğunuz esnada bu vak’aları zihninizde pürdikkat tasavvur ediniz. Ediniz ki tüm bunlar bir yahudi kehanetinin mi mahsulüdür? Tüm bunlar hangi hükûmetin veyahud modelin(!) başa gelmesiyle vâki oldu?
Bu arada, yazıda Sudan’dan da bahsedilmiş. bir ay evvel Sudan’da çıkan silahlı çatışmalar neticesinde ülke fitne kazanına döndü ve Hristiyan-Müslüman kutuplaşması tahakkuk etti. Amerikan ve Yahudi lobilerinin demokrasi tellâllığı ve isnadı sayesinde ülkede referandum yapıldı. Referandum propagandasındaki demokrasi vaadlerinin getirdiği galeyan sayesinde Güney Sudan bölündü. Sudan’daki bazı etnik gruplar ise bunu fişeklerle ve danslarla kutladı. Bu haber ise medya’ya pek yansıtılmadı.
Bu yazıdaki mâna kuvvetini ferasetinize ve takdirinize bırakıyorum…
“Merkezde yer alan gövde olması bakımından Mısır, özellikle Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki giderek sertleşen çatışmalar göze alınırsa, şimdilik bir kadavradır. Bu ülkenin ayrı coğrafi eyaletlere bölünmesi, bizim Batı cephesi üzerinde, 1990′lı yıllar için siyasi hedefimiz olmalıdır.
Böylece Mısır bir kere parçalandıktan ve merkezî iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra, Libya, Sudan ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir. Yukarı Mısır’da bir Kıptî devletinin kurulması ve daha az öneme sahip bölgesel kimliklerin oluşturulması, barış anlaşması yüzünden şimdilik geciktirilmiş, fakat uzun vadede kaçınılmaz olan bir gelişmenin anahtarıdır.
Dış görüşünüşüne rağmen, Batı cephesi Doğu cephesinden daha az problem çıkarıyor. Lübnan’ın beş eyalete bölünmesi…
Arap dünyasının bütününde meydana geleceklerin müjdesini veriyor. Suriye ve Irak’ın etnik veya dinî kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması, uzun vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun birinci safhası ise, söz konusu devletin askerî güçlerinin imha edilmesidir.
Suriye’nin etnik yapıları, kendisini parçalanmaya hazır hâle getiriyor. Suriye’nin deniz sahili boyunca bir Şiî devleti, Halep’te ve Şam’da birer Sünnî devleti kurulabilir. Her halükârda Huran’la birlikte Ürdün’ün kuzeyinde -belki de bizim Golan’ımız üzerinde- kendi devletini oluşturmaya ümid eden bir Dürzî kimliği de ortaya çıkabilecektir… Böylece bir devlet, uzun vadede, bölge için bir barış ve emniyet garantisi olacaktır. Bu bizim rahatça gerçekleştirebileceğimiz bir hedeftir.
Petrolce zengin ve iç mücadelelerin pençesindeki Irak, İsrail’in çizgisindedir. Onun dağılması bizim için Suriye’ninkinden daha önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddi tehlikeyi temsil etmektedir.”
Kivunim, Kudüs, sayı 14, Şubat 1982, s. 49,59.
Hazırlayan: Erman KESER
Bu bir yahudi oyunumu?
![](http://www.milligoruscuihvan.com/site/wp-content/uploads/185712_149898595070343_100001506104922_310664_2947925_a2-300x96.jpg)
Gecenin bir yarısında Roger Garaudy’nin bir kitabını okuyup, nihayete erdirmeye çalışayayım derken, Garaudy’nin bir siyonist mecmuadan(dergiden) yapmış olduğu bir iktibas beni hayretler içerisine soktu.
‘Yok artık, bu kadar mı olur!’ derken de gözlerimi ovuyordum bu okuduğum gerçek mi diye.
Yazıyı bir kez daha okuyup te’yid ettim ve bu yazı, 1982 yılında Kivunim(Yönelişler) adındaki bir Kudüs(Jerusalem) merkezli siyonist dergi tarafından dercedilmiş. Bu dergideki yazı, 33 senelik bir zamanın üzerini örttüğü tozları taşıyor.
Bu makaleyi okumamın zamanlaması da çok ilginç ki tam da Mısırdaki ve Libyadaki intifadaların yaşandığı günlere denk geldi.
Bu durum ayrı bir mecra teşkil eder ve tevafukla izah edilmez…
Bu yazıyı okuyacak olan arkadaşlardan evvelâ şunu istirham ederim;
Bu yazıyı okurken, 2002 yılından beri vuku bulan hadiseleri, Iraktaki katliamları, Şii-Sünni Çatışmalarını, Lübnan’daki Hristiyan-Müslüman çatışmalarını, Ortadoğudaki anarşizm ve sâir aklınıza ne geliyorsa, bu yazıyı okuduğunuz esnada bu vak’aları zihninizde pürdikkat tasavvur ediniz. Ediniz ki tüm bunlar bir yahudi kehanetinin mi mahsulüdür? Tüm bunlar hangi hükûmetin veyahud modelin(!) başa gelmesiyle vâki oldu?
Bu arada, yazıda Sudan’dan da bahsedilmiş. bir ay evvel Sudan’da çıkan silahlı çatışmalar neticesinde ülke fitne kazanına döndü ve Hristiyan-Müslüman kutuplaşması tahakkuk etti. Amerikan ve Yahudi lobilerinin demokrasi tellâllığı ve isnadı sayesinde ülkede referandum yapıldı. Referandum propagandasındaki demokrasi vaadlerinin getirdiği galeyan sayesinde Güney Sudan bölündü. Sudan’daki bazı etnik gruplar ise bunu fişeklerle ve danslarla kutladı. Bu haber ise medya’ya pek yansıtılmadı.
Bu yazıdaki mâna kuvvetini ferasetinize ve takdirinize bırakıyorum…
“Merkezde yer alan gövde olması bakımından Mısır, özellikle Müslümanlar ile Hristiyanlar arasındaki giderek sertleşen çatışmalar göze alınırsa, şimdilik bir kadavradır. Bu ülkenin ayrı coğrafi eyaletlere bölünmesi, bizim Batı cephesi üzerinde, 1990′lı yıllar için siyasi hedefimiz olmalıdır.
Böylece Mısır bir kere parçalandıktan ve merkezî iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra, Libya, Sudan ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir. Yukarı Mısır’da bir Kıptî devletinin kurulması ve daha az öneme sahip bölgesel kimliklerin oluşturulması, barış anlaşması yüzünden şimdilik geciktirilmiş, fakat uzun vadede kaçınılmaz olan bir gelişmenin anahtarıdır.
Dış görüşünüşüne rağmen, Batı cephesi Doğu cephesinden daha az problem çıkarıyor. Lübnan’ın beş eyalete bölünmesi…
Arap dünyasının bütününde meydana geleceklerin müjdesini veriyor. Suriye ve Irak’ın etnik veya dinî kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması, uzun vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun birinci safhası ise, söz konusu devletin askerî güçlerinin imha edilmesidir.
Suriye’nin etnik yapıları, kendisini parçalanmaya hazır hâle getiriyor. Suriye’nin deniz sahili boyunca bir Şiî devleti, Halep’te ve Şam’da birer Sünnî devleti kurulabilir. Her halükârda Huran’la birlikte Ürdün’ün kuzeyinde -belki de bizim Golan’ımız üzerinde- kendi devletini oluşturmaya ümid eden bir Dürzî kimliği de ortaya çıkabilecektir… Böylece bir devlet, uzun vadede, bölge için bir barış ve emniyet garantisi olacaktır. Bu bizim rahatça gerçekleştirebileceğimiz bir hedeftir.
Petrolce zengin ve iç mücadelelerin pençesindeki Irak, İsrail’in çizgisindedir. Onun dağılması bizim için Suriye’ninkinden daha önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddi tehlikeyi temsil etmektedir.”
Kivunim, Kudüs, sayı 14, Şubat 1982, s. 49,59.
Hazırlayan: Erman KESER