Din Düşmanları ve Mücahidlerin Hakkında M.Fethullah GÜLEN Hocaefendinin Beyanatı

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Cemaatin İsrail yanlısı olduğunu söyleyemem. Zira onlar menfaatin kullarıdır. Menfaat nerede ise onun ile beraberdirler. O yüzden çok rahat beddua ederler, İsrail yanlısı isek Allah bizim belamızı versin diye. Zira İsrail yanlısı değil, menfaat birlikteliğidir bu. Yarın İsrail olmaz Çin olur, Çin'den yana olur bunlar.

Kısa yoldan ablalar, abiler vesilesi ile devlet kadrolarına illegal olarak girmiş insanlar var. Legal yollardan girenleri de var tabi. Her şey cemaatin ve dolayısıyla kendi menfaatleri içindir. Bunu on yıldır derdik de kimseye laf anlatamazdık.

Nur Serter ile Gülen arasında ne fark var derken bize küfredenler vardı. Oysa ikisi de açın başınızı okuyun mealinde işler yapmıştı. Bu nasıl benzetme diyenler bugün o iki tabanın beraber hareket ettiklerini apaçık izliyorlar.

Nurcular gülencilerden çok mu iyidir derseniz o da ayrıca konuşulur. Enaniyetin nurdan(!) bir heykel şeklinde ümmetin önüne konduğu yerler.
Hizmet eğer menfaatinin peşinde olsaydı iktidarınkarşısında olmaktansa menfaati icabı sesini çıkarmaz hatta havuz medyası gibi iktidarın dalkavukluğunu yapardı muhterem.Nur Serterle Hocaefendinin benzer olduğunu iddia etmekte gayet acib düşmüş...
 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,220
Tepkime puanı
175
Puanları
63
Hizmet eğer menfaatinin peşinde olsaydı iktidarınkarşısında olmaktansa menfaati icabı sesini çıkarmaz hatta havuz medyası gibi iktidarın dalkavukluğunu yapardı muhterem.Nur Serterle Hocaefendinin benzer olduğunu iddia etmekte gayet acib düşmüş...
daha fazla menfaat verilmediği için pastanın tamamı benim olacak dediği için olmasın
 

Darul_Beka

Profesör
Katılım
17 Kas 2013
Mesajlar
2,220
Tepkime puanı
175
Puanları
63
Bilakis hizmet menfaatine ters bile olsa haksızlığın ve yolsuzluğun karşısında diklenmeden dik bir duruş sergilemiştir.

aynı duruşu 28 şubatta da sergileseydi
yada zalim ve güçlü olanlarında yanında yer almasaydı
senin bu sözlerini ciddiye alırdım
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
aynı duruşu 28 şubatta da sergileseydi
yada zalim ve güçlü olanlarında yanında yer almasaydı
senin bu sözlerini ciddiye alırdım
ZAMAN, 28 ŞUBAT'TA NE YAPTI?Bir algı iftirası ve linciyle karşı karşıyayız. Gerçeği olduğundan farklı gösteren psikolojik harp aygıtlarına cevap vermek kaçınılmaz hale geldi. O süreçte, kimin ne yaptığını tarih yargılayacak. Biz samimi insanları bu hatanın parçası olmaktan kurtarmak için arşive indik. İşte kupürleriyle 28 Şubatçılara karşı verdiğimiz mücadelenin örnekleri.

Dershanelerle ilgili tartışmalarda Zaman’ın yazdıklarına cevap veremeyenler yine çöplük karıştırmayı seçti. Yanlışlıkla kendi çöplerini karıştırdıkları için buldukları malzemeyi ispat etmeleri kolay değil. 28 Şubat’ta ne yazdık, nerede durduk? Bununla ilgili dostlarımıza kısa bir malumat vermek istiyorum. Önyargılarının esiri peşin hükümlülerle işim yok. Anlamak istemeyenle konuşmanın imkânsızlığını tecrübelerle öğrendim.

O süreçte ülkenin ve insanımızın en az zararla çıkması için iyi niyetli ve stratejik olduğunu düşündüğümüz adımlar attık. Kendi üslubumuzla, bağırmadan ikna edici bir dille konuştuk. İktidar ve muhalefetiyle sivil siyasete yol göstermeye çabaladık. Bir yandan da psikolojik harp makinesine dönüşen medyaya cevap yetiştirmeye gayret ettik. 28 Şubatçıların karşısına olabildiğince en kalabalık muhalefeti dikmeyi düşündük. Şimdi sıraladığım konularla ilgili bazı kupürleri paylaşmak istiyorum.
Darbeciler ve onların sivil birliklerinin ilk hedefi, yok etmek istedikleri kişi ve kurumları kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaktı. Böylece ‘yapılanları hak ediyorlar’ algısı oluşacaktı. Mesela 5 Mart 1997’de Sabah Gazetesi ‘Ürperten yemin’ manşetiyle çıktı. İddia “irticai örgütlerce kurulan Kur’an kurslarında ‘din devleti kuruluncaya kadar savaş’ yemini ettiriliyor.” şeklindeydi. Bu, hep başvurulan metottu; aynı gazete bir yıl sonra da Fethullah Gülen’in üç bin ölüm komandosu yetiştirdiğini iddia edecekti. Zaman, hemen ertesi gün ‘Ürperten yemin asılsız’ manşetiyle cevap veriyordu.

8 Mart’ta ise asılsız yeminin 1966 yılında gazeteci İlhami Soysal tarafından uydurulduğu ispat ediliyor ve ondan sonraki seyri belgelerle gösteriliyordu.
Hedefteki diğer kurum, imam hatip liseleriydi. Onun önünü kesmek için bütün eğitim sistemi altüst edilecekti. Zaman, bir yandan İHL manşetleri atarken, diğer yandan bunun bütün sistemi felç edeceğini örnekleriyle anlatıyordu. Aynı anda muhtemel diğer mağdurlara dikkat çekerek toplumsal muhalefetin tabanını genişletiyordu. Konuyu sadece İHL’ye endekslemek hakkaniyete sığmadığı gibi, strateji olarak da yanlıştı. Böylece Anadolu liseleri, çıraklık eğitim merkezleri, meslek liseleri, dil ve Kur’an kurslarının mağduriyetleri de dile getiriliyordu. Müzik başta olmak üzere küçük yaşta başlaması gereken eğitimlerin darbe yiyeceği anlatılıyordu. İHL’ler dışındaki kitleler de muhalefet safına çekiliyordu. Ne yazık ki İHL’den başka kimseyi gözü görmeyenler darbecilerin ekmeğine yağ sürdü; bu kaos ortamında kimse sesini çıkaramadı; muhalefet kitleselleştirilemedi.
Cuntanın projesi 8 yıllık kesintisiz eğitime dayanıyordu. Bunun eğitim bilimi açısından zararlarını anlatan manşetler birbirini takip etti. Sekiz yıllık kesintisiz eğitimi geri kalmış bazı ülkeler haricinde kimsenin uygulamadığı vurgulanıyordu. Uluslararası raporlarla kesintisiz eğitimin sebep olacağı kaos ve mağduriyetlere dikkat çekiliyordu.
Projenin ekonomik olarak ülkeyi zorlayacağı hatırlatılıyor, halkın tepkisi bu yolla da oluşturuyordu.
Siyasetle ilgili de iki örnek vererek sözü tamamlayalım. 2 Mart 1997 günü yani meşum 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından bir gün sonra ‘sivil kuvvetler’e mensup medya darbe tamtamlarıyla çıktı. Zaman’ın manşeti ise ‘Demokrasiden dönülemez’ şeklindeydi.

Çok suiistimal edilen bir manşetimizle sözü tamamlayayım. 1 Temmuz 1997’de Refahyol hükümetinin yerine ANAP, DSP ve DTP hükümeti kuruldu. O gün Zaman’ın başlığı ‘Hayırlı olsun’ şeklindeydi. Başbakan Necmettin Erbakan’ın görevi devrederken kurduğu cümleler şöyleydi: “Demokrasinin en güzel anları, işte demokrasi bu.” Nitekim Yeni Şafak Gazetesi ana başlığa ‘Ecevit hükümeti gibi’ ifadesini tercih ederken fotoğraflı ikinci haberinin başlığı Erbakan’ın ağzından dökülen cümlelerdi. Zaman’ın sayfasındaki ‘DYP’yi çözenlere ödül, RP: Meclis’e gölge düştü, DYP’den sert eleştiri: Ömrü üç ay, İlk ciddi sıkıntılar, ANAP’ta kabine şoku, Anasoltaliyol koalisyonu’ gibi eleştirel başlık ve ifadeleri görmezden gelenler var. Bir illüzyon oluşturulup sadece ‘Hayırlı olsun’ ifadesi göz önüne getiriliyor. Görevi devreden Başbakan’ın ‘işte demokrasi bu’ dediği bir günde, ‘hayırlı olsun’ demenin mahzuru var mı?
O günlerde yayın yöneticisi olarak görev yaptığım için bu hatırlatmaları hakkın ötesinde vazife bilerek yazdım. Umarım iyi niyetli ama kafası karıştırılan insanlara faydası olur.
http://www.zaman.com.tr/bulent-korucu/zaman-28-subatta-ne-yapti_2168658.html
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
28-subat-02.jpg

28-subat-03.jpg

28-subat-04.jpg

28-subat-05.jpg

28-subat-06.jpg

28-subat-07.jpg

28-subat-08.jpg

28-subat-09.jpg
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Zaman Gazetesi ve Milli Gazete Kemalpaşa Öğretmenevi’nin kapanması için haber yaptı. Cami imamı cemaatten imza kampanyasına destek vermesini istedi. Atatürk döneminde halkevi olan bina Bakanlık genelgesiyle Kemalpaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne tahsis edildiİzmir Kemalpaşa Öğretmenevi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kapatılarak bitişiğindeki Kemalpaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne tahsis edildi. Milli Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü 28 Aralık 2012’de yayımladığı genelgeyle öğretmenevinin kapatıldığını duyurdu. Öğretmenevinin 100 bin TL’lik borcu kapatılmaya gerekçe gösterildi.
Tarihi bina Atatürk döneminde halkevi olarak hizmet veriyordu. Öğretmenler, ilçedeki misafirhanesi olan tek kamu kurumunun kapatılmasına tepkili. Kemalpaşa İlçesi, Fethullah Gülen cemaatinin ilk merkezlerinden biri olarak biliniyor. Öğretmenevinin kapatılması için Zaman Gazetesi’nin de içinde yer aldığı bir kampanya yürütüldüğü belirtiliyor.
28 Şubat eleştirisi
Zaman Gazetesi’nin bölge eki 7 Aralık 2012’de “Kemalpaşalılar İmam Hatip Lisesi binasını geri istiyor” başlığıyla konuyu gündeme getirdi. Ömer Oruç imzasıyla yayımlanan haberde lisenin 28 Şubat sürecinde “oldu bittiye getirilerek” öğretmenevine dönüştürüldüğü yazıldı. Haberde Kemalpaşa Öğretmenevi’nin Kemalpaşa Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne tahsis edilmesi istendi. Milli Gazete de haberi aynı tarihte “İmam Hatip’e alkollü komşu” başlığıyla verdi. Haberde “din eğitimi verilen okullun bahçesinde alkol alınıyor” ifadeleri dikkat çekti.
03ogretmenZaman.jpg

http://www.aydinlikgazete.com/m/man...evi-imam-hatip-lisesi-oldu-tamami-h18454.html

 

Muminaga

Yeni
Katılım
19 Ara 2006
Mesajlar
8,208
Tepkime puanı
989
Puanları
0
Peygamberimiz (ASM) ve etrafındaki bu bir grup müslümanın mevcudiyeti müşriklere çok ağır geliyordu. Bu yüzden onlara eziyet etmeye başladılar.Buna rağmen Allah Resulü (ASM) bu düşmanlarına kalben acıyor ve hidayetleri için dua ediyordu.
Benzetmeye bak.

Burada peygamber feto, müşrik bizler, peygamber efendimizin etrafındaki bir grup müslümanda haşhaşiler oluyor.
bu örneği buraya asmanın daha farklı bir amacı olduğunu söyleyebilecek kişi hemen cevabını versin.
elcevaz isimli şahıs yukarıdaki benzetmeye karşılık verdiğimiz cevabı 2 gün geçmesine rağmen yalanlamadı.
cevabın yanından bile geçmedi.
----
Biri müşrik tabiri kullanır bu hak.
elcevaz bu benzetmeyi kullandığı için karşılık olarak dengesiz deyince haksız oluyoruz.
Birde şu konu var, f.g'ye yahudisever imam lakabını güneyli dost diye tabir ettikleri siyonist yahudi gazetesi icat etti. ben değil.


 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Benzetmeye bak.

Burada peygamber feto, müşrik bizler, peygamber efendimizin etrafındaki bir grup müslümanda haşhaşiler oluyor.
bu örneği buraya asmanın daha farklı bir amacı olduğunu söyleyebilecek kişi hemen cevabını versin.
elcevaz isimli şahıs yukarıdaki benzetmeye karşılık verdiğimiz cevabı 2 gün geçmesine rağmen yalanlamadı.
cevabın yanından bile geçmedi.
----
Biri müşrik tabiri kullanır bu hak.
elcevaz bu benzetmeyi kullandığı için karşılık olarak dengesiz deyince haksız oluyoruz.
Birde şu konu var, f.g'ye yahudisever imam lakabını güneyli dost diye tabir ettikleri siyonist yahudi gazetesi icat etti. ben değil.


Evvela yazılan cevabları bitamamiha oku sonra cevab yaz bu kadar zahiri iftiralara düşme. Verilen cevabı bulamazsın diye tekrar iktibas ediyorum:
[video]http://m.youtube.com/watch?v=3qWvuppIvHc[/video]
Önce bu duaya bir Amin de bir rahatla sonra Cenab-ı Hakkın verdiği akıl nimetini müfritane cerbeze ile su-i istimal etme Rabb-i Kerimimiz bu nimeti bu çirkin ve yakışıksız iftiralara alet etmek için vermemiş.Bu iftiraların neticesi tekfirdir yani durum vahim neticelere müncer olabilir.Peygamber Efendimiz (sav) müşriklere bile acıyorsa Hocaefendinin bu ifadeleri niye yadırganıyor halbuki Hocaefendi onların bu yanlış yola girmelerini kastediyor Yahudi çocukları meselesi ise tamamen çarpıtmadan ibaret zira Hocaefendi Yahidinin masum çocukları için bile acınır derken Filistinli masumlara acımadığını kastetmiyor bilakis İslami bir hassasiyeti en uç örnekle anlatıyor yani Yahudi bile olsa Dinen çocuklar masumdur.Mesela senin elinde imkan olsa Yahudi çocuklarına Filistinli çocuklara İsrailin yaptığı kalleşliği yapar mısın? Hocaefendi ve hizmete gönül verenler inkar ettiği halde İsrail kafirinin gazetesine inanmakta hayretengiz bir vaziyet-i müdhişe...Hasılı eğer Hocaefendi ve biz İsrail yanlısıysak Allah bizi kahretsin eğer değilsek öyle olduğumuzu iddia edenleri kahretsin.Amin
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Burada ayrı bir husus da şudur:
غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ الضَّالِّينَ âyetindeki الْمَغْضُوبِ ve الضَّآلِّينَ kelimelerinin başında harf-i tarif vardır. Arapça’da harf-i tarifin; ahd-i zihnî, ahd-i hâricî, cins ve istiğrak gibi ma’nâlara geldiği malumdur. Burada lâm-ı tarifi cins ma’nâsına alacak olursak; ne kadar dalâlete girmiş ve ne kadar Allah’ın ga-zabına uğramış varsa hepsini kasdetmiş ve onların gittikleri yola düşmemek için, Allah’ın hidâyetine sığınmayı talep ettiğimizi ifade etmiş oluruz. Eğer lâm-ı tarife istiğrak ma’nâsını verecek olursak; teker teker her fert ne çeşit dalâlete girmişse onların gittikleri dalâlete gitmekten Allah’a sığınıyor ve O’nun hidayetini talep ediyoruz demektir. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde:
الضَّآلِّين: ألنصاريَ, الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ: اليهود “Allah’ın gazabına uğramış, Yahudiler; sapıklara gelince onlar Nasaradır”41 buyurmuşlardır. Kur’ân-ı Kerim, gadaba uğramışları ve dalâlete düşmüşleri, yahudi ve hristiyanlar olarak gösterdiği gibi, bazen de onların dışındakileri kasdetmektedir. Binaenaleyh bu âyetlerle, sanki şöyle denilmek istenmektedir: “Müslümanların en yakın zıddı Yahudi ve Hristiyanlardır. İşte kâfirler de dahil ne kadar Allah’ın ga-zabına uğramış ve dalâlete düşmüş varsa, onların yoluna itilip atılmadan, Allah’ım Sana sığınıyorum.”
Allah (cc), Kur’ân-ı Kerim’de, Yahudiler hakkında şöyle buyuruyor:
وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَآؤُوْاْ بِغَضَبٍ مِّنَاللَّهِ
“Onlara zillet ve meskenet damgası vuruldu ve onlar Allah’ın gazabına uğradılar”(Bakara, 2/69).†Böylece Allah (cc), Yahudilerin Kendi gazabına uğradığını anlatıyor. Hristiyanlar hakkında:
قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لاَ تَغْلُواْ فِي دِينِكُمْ غَيْرَ الْحَقِّوَلاَ تَتَّبِعُواْ أَهْوَاء قَوْمٍ قَدْ ضَلُّواْ مِن قَبْلُ وَأَضَلُّواْ كَثِيراً وَضَلُّواْ عَن سَوَاء السَّبِيلِ
“Ey ehl-i kitap! Dininizde yok yere aşırılığa girmeyin! Bundan şaşmış, pek çoklarını da şaşırtmış ve doğru yoldan sapmış bir kavmin heva ve heveslerine uymayın!” (Maide, 5/77) demek suretiyle onların taşkınlık yaptıklarını, dalâlete düşüp başkalarını da idlâl ettiklerini, sapıklığı şiâr haline getirmiş olduklarını yüzlerine vuruyor, onları da Yahudiler gibi damgalıyor. Bu zaviyeden denebilir ki, en ehven kâfirden en şedid kâfire kadar, hepsi bir nevi Allah’ın gazabına uğramış ve bir çeşit dalâlete düşmüşlerdir.
Kur’ân-ı Kerim, Efendimiz'e ve O’nun devrindeki sahabeye hatta kıyâmete kadar gelecek bütün cemaatlere melûn olarak anlatılan Yahudi ve Hristiyanlar, acaba o zaman ne haldeydi ve niçin gazaba uğramış, dalâlete düşmüşlerdi? Ve niçin onlara sapık deniyordu? Şimdi kısaca buna da atf-ı nazar edelim:
Yahudiler Tevrat’ı tahrif etmişlerdi. Kendi yazdıkları şeylere “Allah’ın Kitabı” diyorlardı. Rûhânî reisleri arzu ve isteklerine göre kitaplara şerh koyuyor ve halka Allah kelamı diye anlatıyorlardı. Nazarlar tamamen maddeye yönelikti; Yahudi, yeryüzünde her şeyin temelinde ekonominin, iktisadın bulunduğu fikrini müdâfaa ediyor ve herkese bunu telkin ediyordu. Gönüllerden Allah’a iman sökülüp atılıyor ve onun yerine maddî refah, huzur ve saâdet ikâme edilmeye çalışılıyordu. Yahudinin böylesine sefilleşen düşüncesini kesretten vahdete, müntehâdan mebdeye ve fâniden bâkiye çevirmek için bütün güçleriyle savaşan peygamberler, Yahudi eliyle hunharca şehid ediliyor; evleri basılıyor, dağa kaldırılıyor, haklarında ölümler kesilip biçiliyor ve testerelerle ikiye bölünüyorlardı. Esasen Yahudi daha Hz. Süleyman’ı müteakip ma’nevî saha ve plânda tamamen yıkılıp gitmiş ve iflas etmişti. Ve bu ma’nevî yıkılışı, maddî yıkılış takip etti. Artık Hz. Süley-man’dan sonra gelen devlet idarecileri Yahudiyi idare edemez hâle gelmişlerdi. Maddeleri ma’nâya bağlıydı. Derken üst üste esaret dönemleri başladı. Yahudi her yerde horlanıyor ve hakaret görüyordu.Bunun için de, mevcudiyetini, gizli cemiyetler kurarak muhafazaya çalışıyordu. Böyle yanlış bir yola girdiğinden dolayı da kendine en yakın olan kimseleri dahi kuşkulandırıyordu. Böylece, o hem madde plânında hem de ma’nâ plânında rahmete liyakatını ve rahmetten istifade hakkını kaybediyordu.
İşte Yahudiyi bu tabloda seyredin ve غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ damgasının Yahudinin alnına vuruluşunu görün; sonra da Hz. Muhammed (sav)’in ümmeti olarak, Yahudinin düştüğü çukura düşmemek için; sakın sakın maddeyi ma’nânın yerine ikâme etmeyin! Gönüllerde Allah yerine ekonominin, iktisadın, maddî refah ve saâdetin ikâmesine taraftar olmayın! Resûl-ü Ekrem’in (sav) getirdiği yolda, anlattığı, hakâik içinde halkı hakiki yol olan tarik-i müstakime hidâyet etmeye çalışın! Çünkü insanlar hep aynı yerden düşer, aynı şeylerle bozulur ve aynı şeylerle Allah’ın gazabına uğrarlar. Nitekim sizin zıdd-ı karîbiniz olan Yahudiler de bu yollarla düştü ve helâk oldular.
Hristiyanlar Yahudilerden daha geri değildi. Onlar da İncil’i tahrif etmiş, İncil sayısını yüze çıkarmışlardı. Evet; İznik toplantısında dörde ircâ edileceği âna kadar, birbirini nakz eden yüz tane İncil vardı. Mezhep mücadeleleri ve iç kavgalar, Hristiyanlığı yiyip bitiriyordu. Nasıl olmasın ki, mantık azledilip, akıl da hapsedilmişti. Mantık ve akla yasak damgası vurulmuştu. İkisi de, ibadethaneye ve kili-seye giremiyordu. Rûhanî reisin yanına gelen, akıl ve mantığıyla gelemiyordu. Mantıksızca teslis akidesine inanıyordu. Ona göre İlâh hem birdi hem üçtü. İşi böylesine raydan çıkaran rûhanî reisler, rahatlıkla kilisede cennet satıyor ve insanları cehennemden kurtardıklarını iddia ediyorlardı. Böylece onlar da sapmış ve sapıklar haline gelmişlerdi. Tarîk-i müstakim çoktan unutulmuş ve Hz. İsa’nın yolu çoktan terkedilmişti. Binaenaleyh, bunlar dünyanın bütün nimetleri içinde gark olsalar dahi yine sapıklık ve dalâlet içindeydiler. Ve işte bizi bunların yoluna atılıp itilmeden de muhafaza buyurması için Allah’a niyaz ediyor ve “Allah’ım bizi onların yoluna da itme” diyor, sonra da bu umumî duanın kabulü için “amin”lerle gürlüyoruz.
Muhammed Fethullah Gülen
Fatiha Üzerine Mülahazalar
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Hristiyanlar Yahudilerden daha geri değildi. Onlar da İncil’i tahrif etmiş, İncil sayısını yüze çıkarmışlardı. Evet; İznik toplantısında dörde ircâ edileceği âna kadar, birbirini nakz eden yüz tane İncil vardı. Mezhep mücadeleleri ve iç kavgalar, Hristiyanlığı yiyip bitiriyordu. Nasıl olmasın ki, mantık azledilip, akıl da hapsedilmişti. Mantık ve akla yasak damgası vurulmuştu. İkisi de, ibadethaneye ve kili-seye giremiyordu. Rûhanî reisin yanına gelen, akıl ve mantığıyla gelemiyordu. Mantıksızca teslis akidesine inanıyordu. Ona göre İlâh hem birdi hem üçtü. İşi böylesine raydan çıkaran rûhanî reisler, rahatlıkla kilisede cennet satıyor ve insanları cehennemden kurtardıklarını iddia ediyorlardı/Fethullah gülen




Bütün dünya insanlığı için faydalı gayretlerde bulunan biri olarak, Odessa'lı Hıristiyanlara ne söylemek ve onlardan ne gibi dileklerde bulunmak istersiniz?
Fethullah Gülen: Estağfirullah, bin defa estağfirullah. Yukarıda arz etmeye çalıştığım gibi, kimseye bir şey söyleme, yol gösterme mevkiinde değilim. İnsanlık için faydalı gayretlerde bulunduğum şeklindeki sözünüzü de sadece bir dua ve sizlerin bir teveccühü, hüsnüzannı olarak kabul edebilirim. Odessalı Hıristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler./Fethullah Gülen

Nabza göre şerbet.Ehli kitaba hitabederken başka, müslümanlara konuşurken başka...Bir bakarsın çok önceleri ABD nin başına bomba olup ,patlatmaktan sözeden bir fetulah, bir bakarsın ABD nin kucağında oturan, ondan meded bekleyen fetullah...Hangi fethullahı beğenirsen al..ABD almış...Orada tutuyor...Son kullanım tarihi gelince,,,,,

elcevaz da gelip bura da nakaratlarına devam ediyor....
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Hristiyanlar Yahudilerden daha geri değildi. Onlar da İncil’i tahrif etmiş, İncil sayısını yüze çıkarmışlardı. Evet; İznik toplantısında dörde ircâ edileceği âna kadar, birbirini nakz eden yüz tane İncil vardı. Mezhep mücadeleleri ve iç kavgalar, Hristiyanlığı yiyip bitiriyordu. Nasıl olmasın ki, mantık azledilip, akıl da hapsedilmişti. Mantık ve akla yasak damgası vurulmuştu. İkisi de, ibadethaneye ve kili-seye giremiyordu. Rûhanî reisin yanına gelen, akıl ve mantığıyla gelemiyordu. Mantıksızca teslis akidesine inanıyordu. Ona göre İlâh hem birdi hem üçtü. İşi böylesine raydan çıkaran rûhanî reisler, rahatlıkla kilisede cennet satıyor ve insanları cehennemden kurtardıklarını iddia ediyorlardı/Fethullah gülen




Bütün dünya insanlığı için faydalı gayretlerde bulunan biri olarak, Odessa'lı Hıristiyanlara ne söylemek ve onlardan ne gibi dileklerde bulunmak istersiniz?
Fethullah Gülen: Estağfirullah, bin defa estağfirullah. Yukarıda arz etmeye çalıştığım gibi, kimseye bir şey söyleme, yol gösterme mevkiinde değilim. İnsanlık için faydalı gayretlerde bulunduğum şeklindeki sözünüzü de sadece bir dua ve sizlerin bir teveccühü, hüsnüzannı olarak kabul edebilirim. Odessalı Hıristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler./Fethullah Gülen

Nabza göre şerbet.Ehli kitaba hitabederken başka, müslümanlara konuşurken başka...Bir bakarsın çok önceleri ABD nin başına bomba olup ,patlatmaktan sözeden bir fetulah, bir bakarsın ABD nin kucağında oturan, ondan meded bekleyen fetullah...Hangi fethullahı beğenirsen al..ABD almış...Orada tutuyor...Son kullanım tarihi gelince,,,,,

elcevaz da gelip bura da nakaratlarına devam ediyor....
Keşke cevabın tamamını iktibas etseydiniz samimiyetinize gölge düşmemiş olurdu amma maatteessüf yine cımbızlama metoduyla işe gelen tarafı iktibas edilip bunun üzerine hüküm bina edilmiş zira Hocaefendi evvela İslam nazarında Hazreti İsanın nasıl anlatıldığını uzunca izah edip ardından son kısımda kendisinden istenen tavsiyelerde buna atıfta bulunmuştur: Estağfirullah, bin defa estağfirullah. Yukarıda arz etmeye çalıştığım gibi, kimseye bir şey söyleme, yol gösterme mevkiinde değilim. İnsanlık için faydalı gayretlerde bulunduğum şeklindeki sözünüzü de sadece bir dua ve sizlerin bir teveccühü, hüsnüzannı olarak kabul edebilirim. Odessalı Hıristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler. Bir Müslüman, yani dinlerin temel birliğine inanan biri olarak, onların söylediklerinin bir Müslüman'ın söylediğinden ve söyleyeceğinden farklı olacağını düşünmüyorum. Hz. İsa gibi, bizim nazarımızda ülü'l-azm, yani tarih boyu gelmiş peygamberler arasında en büyük beş peygamberden biri olan bir zatın ardından gitmek, onu takip etmek, yapılabilecek en güzel şeylerdendir. Üçüncü sorunun cevabında arz edilmeye çalışıldığı üzere, onun mesajında öne çıkan maneviyat, ruhaniyet, haramlardan azamî kaçınma, azamî takva, zühd, anne-babaya tam iyilik, tıb, yani insanların maddî-manevî hayatlarını kurtarma ilmi ve gayreti, helâl yollardan kazanıp, kazançta haram yollara asla tevessül etmeme, insanlarla tam diyalog, hoşgörü, kavgadan-savaşlardan-çatışmalardan kaçınma, dost-düşman herkese iyilikte bulunma gibi hususlar, bugün din ve insanlığa hizmet adına en fazla öne çıkarılması gereken ve kendilerine en fazla önem atfedilmesi gereken hususlardır ki, Peygamber Efendimiz (s.a.s.), Âhir Zaman'da, yani bu dönemde bir başka peygamberin değil, onun yeniden yeryüzüne geleceğini beyan buyurmuştur. Öyle ise, bu temel noktalarda sürekli diyalog ve işbirliğimiz, üzerimizde kaçınılmaz bir borç olmaktadır.
http://fgulen.com/tr/turk-basininda...6939-fgulen-com-Favorit-Gulene-Hz-Isayi-Sordu
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Hristiyanlar Yahudilerden daha geri değildi. Onlar da İncil’i tahrif etmiş, İncil sayısını yüze çıkarmışlardı. Evet; İznik toplantısında dörde ircâ edileceği âna kadar, birbirini nakz eden yüz tane İncil vardı. Mezhep mücadeleleri ve iç kavgalar, Hristiyanlığı yiyip bitiriyordu. Nasıl olmasın ki, mantık azledilip, akıl da hapsedilmişti. Mantık ve akla yasak damgası vurulmuştu. İkisi de, ibadethaneye ve kili-seye giremiyordu. Rûhanî reisin yanına gelen, akıl ve mantığıyla gelemiyordu. Mantıksızca teslis akidesine inanıyordu. Ona göre İlâh hem birdi hem üçtü. İşi böylesine raydan çıkaran rûhanî reisler, rahatlıkla kilisede cennet satıyor ve insanları cehennemden kurtardıklarını iddia ediyorlardı/Fethullah gülen




Bütün dünya insanlığı için faydalı gayretlerde bulunan biri olarak, Odessa'lı Hıristiyanlara ne söylemek ve onlardan ne gibi dileklerde bulunmak istersiniz?
Fethullah Gülen: Estağfirullah, bin defa estağfirullah. Yukarıda arz etmeye çalıştığım gibi, kimseye bir şey söyleme, yol gösterme mevkiinde değilim. İnsanlık için faydalı gayretlerde bulunduğum şeklindeki sözünüzü de sadece bir dua ve sizlerin bir teveccühü, hüsnüzannı olarak kabul edebilirim. Odessalı Hıristiyanların ise elbette rehberleri, din büyükleri vardır ve onlara söylenmesi gerekeni söylemektedirler./Fethullah Gülen

Nabza göre şerbet.Ehli kitaba hitabederken başka, müslümanlara konuşurken başka...Bir bakarsın çok önceleri ABD nin başına bomba olup ,patlatmaktan sözeden bir fetulah, bir bakarsın ABD nin kucağında oturan, ondan meded bekleyen fetullah...Hangi fethullahı beğenirsen al..ABD almış...Orada tutuyor...Son kullanım tarihi gelince,,,,,

elcevaz da gelip bura da nakaratlarına devam ediyor....
Hocaefendinin Odessalı Hristiyanlara neler tavsiye edersiniz sorusuna cevab olarak atıfta bulunduğu İslamda Hazreti İsa'nın (as) nasıl anlatıldığını ve bir müslümanın bu konuda söyeleyeceklerinin neler olduğunu izah ettiği cevab:Cenab-ı Allah (c.c.), ilk insan Hz. Âdem'i topraktan yaratmıştır; yani zemini “anne rahmi" gibi kullanarak, onun maddî vücudunu toprak, hava ve sudan alınan elementlerden teşekkül ettirmiş, daha sonra ona “ruh" üfleyerek hayatiyet kazandırmıştır. Yine aynı mahiyette veya aynı mahiyetin diğer cinsi, tam bir bütünü teşkil eden diğer yarı bütünü olarak Hz. Havva'yı yaratmış, ilk insandan sonra insanın çoğalmasına ise erkek ile kadın arasındaki münasebeti vesile kılmıştır. Hz. İsa (a.s.) zamanında materyalizm, sebeplere âdeta yaratıcılık verme, Cenab-ı Allah'ı bilhassa Kudret'i başta olmak üzere sıfatlarıyla tanıyamama gibi hususlar fazla öne çıkınca, Cenab-ı Allah (c.c.), icraatlarında herhangi bir sebebe, yaratmak için her defasında mutlaka aynı sebeplere hiçbir ihtiyacı olmadığını göstermek bakımından, nasıl ilk yaratılış bir mucize idi ise, Hz. İsa'yı da (a.s.) aynı şekilde mucize olma vasfı ağır basacak şekilde babasız yaratmış, tertemiz, iffet şahikası, bâkire Hz. Meryem validemize ruh nefha ederek, rahminde Hz. İsa'ya vücut vermiştir. Bu sebepledir ki Hz. İsa, yaratılışı itibariyle ve bir de “ruh" bütünüyle manevî bir varlık olması, dolayısıyla, yukarda arz edildiği gibi, materyalizmin çok öne çıktığı kendi döneminin şartlarında mesajında Din'de dengeyi bulma adına ruhî-manevî unsurlara çok daha fazla ağırlık verilmesi sebebiyle, İslâmî gelenekte rûhullah (Allah'tan bir ruh) olarak da zikredilir. İslâm geleneğinde her büyük peygamber/rasûl, döneminin şartları gereği mesajında bir nokta özellikle ağırlık kazandığı için, Cenab-ı Allah'a o noktadaki yakınlığı ile anılır. Meselâ, Hz. Âdem, Safiyyullah; Hz. Nuh, Neciyyullah, Hz. İbrahim, Halilullah; Hz. Musa, Kelimullah, Hz. Muhammed, Habibullah olarak anıldığı gibi, Hz. İsa da Rûhullah olarak anılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de onun için “Allah'tan bir ruh, bir kelime" tabiri kullanılır. Buradaki kelime de, yanlış yorumlanmamalıdır. Kur'an-ı Kerim, kâinattaki her varlığı, her hadiseyi Allah'ın kelimeleri olarak niteler. Kelime, manâsı itibariyle “eser" demektir. Bütün varlıklar ve hadiseler Allah'ın İrade ve Kudreti'nin kelimeleri, İlâhî kitaplar da Kelâmı'nın kelimeleridir. Hz. İsa da (a.s.), bu manâda O'nun İrade ve Kudreti'nin kendine ait hususiyetleri bulunan bir eseri, yani bir kelimesidir. Bunların Kur'an'da özellikle zikredilmesi, hem onun, yukarıda arz edildiği gibi, mesajında ruhî-manevî yanların daha ağır basması, hem yaratılışındaki fevkalâdelik açısından olduğu gibi, ona ilâhlık veya Allah'ın oğlu olmak gibi atıfları red içindir de.Hz. İsa (a.s.), Cenab-ı Allah'ın bir baba vasıtalık etmeden tertemiz, bâkire, iffet sembolü Hz. Meryem'e ilka buyurduğu bir ruh ile bu validemizin rahminde teşekkül etmiştir. Cenab-ı Allah, doğduktan sonra onu Hz. Meryem vâlidemizi bir takım töhmetlerden korumak için konuşturmuş, o da, Allah'ın bir kulu olduğunu, abraşı, alacılıyı, doğuştan körü tedavi etme, Cenab-ı Allah'ın izin verdiği ölüleri diriltme, insanların evlerinde neleri depo edip neleri yediklerini bilme gibi mucizelerle donatılmış bir peygamber olarak gönderileceğini söylemiş ve daha sonra böyle bir peygamber olarak gönderilmiş, ayrıca misyonun önemli bir fonksiyonu olarak Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.s.) geleceğini müjdelemiştir. Bu mübarek, masum peygamberin, yani Hz. İsa'nın vefatı, yeryüzünden alınması da, doğumu gibi diğer insanlarınkinden farklı olmuştur. Kendisini çarmıha germe teşebbüsü karşısında Allah, bu teşebbüste bulunanları yanıltmış, Hz. İsa çarmıha gerilememiş ve Cenab-ı Allah (c.c.) onu, ruhu ve âdeta ruh saffeti ve şeffafiyeti kazanmış vücuduyla semaya yükseltmiştir.
Bazı Hadis-i Şeriflerde, yani Peygamber Efendimiz'in bazı sözlerinde Hz. İsa efendimizin Kıyamet'e yakın yeryüzüne ineceği beyan buyrulmaktadır. Bazı âlimler, bu hadisleri onun ceset-ruh beraber yeryüzüne inip, Allah'ın Dini adına önemli bir fonksiyon göreceği şeklinde yorumlarken, daha başka âlimler onu, Âhir Zaman'da Allah'ın Dini adına Hz. İsa'nın mesajında öncelikle temsil edilen maneviyat, ruhaniyet, haramlardan azamî kaçınma, azamî takva, zühd, anne-babaya tam iyilik, tıb, yani insanların maddî-manevî hayatlarını kurtarma ilmi ve gayreti, helâl yollardan kazanıp, kazançta haram yollara asla tevessül etmeme, insanlarla tam diyalog, hoşgörü, kavgadan-savaşlardan-çatışmalardan kaçınma, dost-düşman herkese iyilikte bulunma gibi İslâmî düsturların daha çok öne çıkacağı, çıkması gerektiği şeklinde anlamaktadırlar.
http://fgulen.com/tr/turk-basininda...6939-fgulen-com-Favorit-Gulene-Hz-Isayi-Sordu
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Nuzülü isa hakkda bazı alimler şöyle bazı alimlerde böyle söylüyorlar deyip, ipe un sermeye gerek yok, ey fetullah gülen..Sen ne diyorsun onu söyle.Yazıda şunları söylemiş:

daha başka âlimler onu, Âhir Zaman'da Allah'ın Dini adına Hz. İsa'nın mesajında öncelikle temsil edilen maneviyat, ruhaniyet, haramlardan azamî kaçınma, azamî takva, zühd, anne-babaya tam iyilik, tıb, yani insanların maddî-manevî hayatlarını kurtarma ilmi ve gayreti, helâl yollardan kazanıp, kazançta haram yollara asla tevessül etmeme, insanlarla tam diyalog, hoşgörü, kavgadan-savaşlardan-çatışmalardan kaçınma, dost-düşman herkese iyilikte bulunma gibi İslâmî düsturların daha çok öne çıkacağı, çıkması gerektiği şeklinde anlamaktadırlar.

Soru: 1- ''daha başka alimler'' den kasıt kimler?

soru2- Sen ne diyorsun , nüzülü isa konusunda?

Evet @elcevaz13, her şeye kopyala yapıştır olarak cevab vermeye gayretkeşlik yapıyorsun...Hadi bunlara da cevabını ver...(kopyala)
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
...

Soru: 1- ''daha başka alimler'' den kasıt kimler?

soru2- Sen ne diyorsun , nüzülü isa konusunda?

Evet @elcevaz13, her şeye kopyala yapıştır olarak cevab vermeye gayretkeşlik yapıyorsun...Hadi bunlara da cevabını ver...(kopyala)

@elcevaz13 ün vereceği cevapla ilgili tahminimiz: :)


error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! error! ...
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Nuzülü isa hakkda bazı alimler şöyle bazı alimlerde böyle söylüyorlar deyip, ipe un sermeye gerek yok, ey fetullah gülen..Sen ne diyorsun onu söyle.Yazıda şunları söylemiş:

daha başka âlimler onu, Âhir Zaman'da Allah'ın Dini adına Hz. İsa'nın mesajında öncelikle temsil edilen maneviyat, ruhaniyet, haramlardan azamî kaçınma, azamî takva, zühd, anne-babaya tam iyilik, tıb, yani insanların maddî-manevî hayatlarını kurtarma ilmi ve gayreti, helâl yollardan kazanıp, kazançta haram yollara asla tevessül etmeme, insanlarla tam diyalog, hoşgörü, kavgadan-savaşlardan-çatışmalardan kaçınma, dost-düşman herkese iyilikte bulunma gibi İslâmî düsturların daha çok öne çıkacağı, çıkması gerektiği şeklinde anlamaktadırlar.

Soru: 1- ''daha başka alimler'' den kasıt kimler?

soru2- Sen ne diyorsun , nüzülü isa konusunda?

Evet @elcevaz13, her şeye kopyala yapıştır olarak cevab vermeye gayretkeşlik yapıyorsun...Hadi bunlara da cevabını ver...(kopyala)
Hocaefendiye kendi fikri değil 'Hz. İsa'nın kişiliği İslâm Dini'nde nasıl yorumlanmaktadır?' sorusu soruluyor.
Cevab-1:Mesela Üstad Bediüzzaman Hazretleri
nüzul-ü İsa (as) meselesini hem şahsen hemde şahs-ı manevi olarak değerlendirmiştir ki Hocaefendide aynı görüştedir.
Cevab-2: Kadir-i Mutlakın kudretinden baid değildirki Şahs-ı İsa (as) makam-ı semadan ruhen ve bedenen nüzul etmesin ve dahi şahsen nüzulü mani değildir ki şahs-ı manevisiyle İseviyet ebatıl ve hurafattan ıstıfa-i tabi edip İslamiyete ve Mehdiye (as) tabi olmasın ve beraber Deccalı ve onun fkr-i küfrisi olan deccaliyeti gebertmesin.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Hz İsa'nın şahsı manevisini pensilvanyalı hoca ve cemaati temsil ediyor olabilir mi? Zira onların bu iddiada olduklarını düşünüyorum. Tabi kendi kendine düşünene deli derler, öyle düşündürüyorlar :)

Nursi merhum mehdi ilan edilince, gülen'e de İsa'lık (şahsı manevisi olarak) düştü. Gülen daha büyük mü oluyor o zaman, bilmiyorum, bu büyüklük yarışında nasıl konumlandırıyorsunuz kendinizi.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Hocaefendiye kendi fikri değil 'Hz. İsa'nın kişiliği İslâm Dini'nde nasıl yorumlanmaktadır?' sorusu soruluyor.
Cevab-1:Mesela Üstad Bediüzzaman Hazretleri
nüzul-ü İsa (as) meselesini hem şahsen hemde şahs-ı manevi olarak değerlendirmiştir ki Hocaefendide aynı görüştedir.
Cevab-2: Kadir-i Mutlakın kudretinden baid değildirki Şahs-ı İsa (as) makam-ı semadan ruhen ve bedenen nüzul etmesin ve dahi şahsen nüzulü mani değildir ki şahs-ı manevisiyle İseviyet ebatıl ve hurafattan ıstıfa-i tabi edip İslamiyete ve Mehdiye (as) tabi olmasın ve beraber Deccalı ve onun fkr-i küfrisi olan deccaliyeti gebertmesin.


birinci cevabınızla belirttiğiniz husus risalei nur kulliyatında yok. yalanlarınıza üstadımızı alet etmeyin. yıkılın karşımızdan...
 

elcevaz13

Profesör
Katılım
17 Şub 2008
Mesajlar
1,472
Tepkime puanı
19
Puanları
0
Yaş
39
Web sitesi
www.herkul.org
Hz İsa'nın şahsı manevisini pensilvanyalı hoca ve cemaati temsil ediyor olabilir mi? Zira onların bu iddiada olduklarını düşünüyorum. Tabi kendi kendine düşünene deli derler, öyle düşündürüyorlar :)

Nursi merhum mehdi ilan edilince, gülen'e de İsa'lık (şahsı manevisi olarak) düştü. Gülen daha büyük mü oluyor o zaman, bilmiyorum, bu büyüklük yarışında nasıl konumlandırıyorsunuz kendinizi.
Muhterem bıkmadın mı bu mehdilik takıntısından kaç defa cevab verilmiş bir mevzuyu Adnan Oktar ekibi gibi ısıtıp ısıtıp piyasaya sürüyorsun.Defaatle Risale-i Nurlardan delil getirildi ki Üstadımızın ve talabelerinin böyle bir iddiaları ve takıntıları yok diye amma Üstadımıza mehdi diyen ve bunu bazı hatırata isnad edenler varsa bu onları bağlar umum Nur Talebelerini ve Üstadımızı bağlamaz. Yani ne Üstadımızın mehdi olduğunu nede İsa (as) şahs-ı manevisini hizmet temsil ediyor diye fevkalhad iddialarda bulunuyoruz bilakis Hocaefendi Mehdi nerede ve Mesih kim başlıklı yazısında bizlere böye balapervezane iddialarda bulunmanın hatarlı olduğu izah ve isbat etmiştir.
 
Üst