Yetiş ya Abdulkadir Geylani !

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Çeşitleri vardır, doğrudur, okumuşuzdur.

İmam Şibli - Cinlerin Esrarı

Eseri internette var, bulup okuyabilirsin.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
https://www.youtube.com/watch?v=OyS41c_G-QM


 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Her halukarda cinlerle değil cinsin olan adem evlatlarıyla ihtilat etmeli.

Bir de şu eseri tavsiye ediyoruz:

Es Suheybani - Cinler ve Korunma Yolları
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Sizin yaptığınız hata, örneğin AKP iyi de yapsa kötü de yapsa hep arkasında oluyorsunuz ki bu yanlış. İyi yaptığı şeyi alkışlayın, kötü yaptığı şeylere de itiraz edin, eleştirin.

Demek ki sen bizi iyi takip etmemişsin...
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Hz. Muhammed tabi ki öldü. Ama bedenen öldü. Ama ruhen yaşıyor ve ahireti de beklemeyecek. Ahirete kadar canlı. Önceden cinlerle konuştuğumda onlar da Hz. Muhammed'in hayatta olduğunu ve görev yaptığını söylemişlerdi. Ama o asla çağıranın ayağına gitmezmiş. Sadece bir kişiyi bazı işlerde görevlendirmek isterse gidermiş.

Enbiya 34'ü iyi anlamamışsın, tekrar oku:

Enbiya 34: Senden önce hiçbir insana ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ölümsüz mü olacaklar?

Bazı firavunlar veya yahudiler biz ölümsüzlüğü bulacağız, öldükten sonra ruhumuz yaşayacak gibi hezeyanlara kapılıyorlardı ama Allah ölümsüzlüğü sadece Hz. Muhammed'e vermiş. Bedenen öldü tabi ki ama ruhen yaşıyor hala.

Kardeşim bu sadece uydurma biz zan, kuruntu bu.

Ayetin devamını okumuyorsun.
Allah kimseye vermedik sana da vermeyiz gerçeğini çarpıcı şekilde
anlatıyor.

21/ENBİYÂ-34: Ve mâ cealnâ li beşerin min kablikel huld(hulde), e fe in mitte fe humul hâlidûn(hâlidûne).
Ve senden önce bir beşeri, ebedî (ölümsüz) kılmadık. Öyleyse sen ölürsen, o zaman onlar, ebedî mi olacaklar (ölmeyecekler mi)?

21/ENBİYÂ-35: Kullu nefsin zâikatul mevt(mevti), ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneh(fitneten), ve ileynâ turceûn(turceûne).
Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şer fitneleri ile imtihan ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.


Gördüğün gibi, şu açık ayetlerden dediğin şeyi nasıl çıkarıyorsun ilginç.
 

Zülkarneyn-23

Doçent
Katılım
7 Kas 2013
Mesajlar
556
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Kardeşim bu sadece uydurma biz zan, kuruntu bu.

Ayetin devamını okumuyorsun.
Allah kimseye vermedik sana da vermeyiz gerçeğini çarpıcı şekilde
anlatıyor.

21/ENBİYÂ-34: Ve mâ cealnâ li beşerin min kablikel huld(hulde), e fe in mitte fe humul hâlidûn(hâlidûne).
Ve senden önce bir beşeri, ebedî (ölümsüz) kılmadık. Öyleyse sen ölürsen, o zaman onlar, ebedî mi olacaklar (ölmeyecekler mi)?

21/ENBİYÂ-35: Kullu nefsin zâikatul mevt(mevti), ve neblûkum biş şerri vel hayri fitneh(fitneten), ve ileynâ turceûn(turceûne).
Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şer fitneleri ile imtihan ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.


Gördüğün gibi, şu açık ayetlerden dediğin şeyi nasıl çıkarıyorsun ilginç.

Aynı şeyi söylüyoruz. Farklı bir şey değil ki ! Paylaştığın enbiya 34 ve 35'e aynen ben de katılıyorum.

Hz. Muhammed de öldü ama bedenen öldü. Ruhen yaşıyor ve ahireti beklemeyecek; bununla kastedilen ölümsüzlük budur.

Allah Hz. Muhammed'in bedenini öldürdü ama ruhunu öldürmedi.

Normal insanların ruhu da öldürülür ama ahirette canlandırılır. Yalnız bu ölüm şöyledir. Şimdi sen öldün ve sen öldükten 1000 yıl veya 1 milyar yıl sonra ahiret hayatı başladı. Sen 1000 yıl veya 1 milyar yıl beklemiş hissine kapılmayacaksın. Sen ölünce zaman senin için durur, 1 milyar yıl sonra uyandırılınca da sen 1 gün beklemiş veya birkaç saat beklemiş gibi hissedersin. Bu da şu anlama geliyor, sen ölür ölmez ahirete uyanacaksın ve şaşıracaksın. Ölür ölmez mahşerle karşılaşacaksın. Umarım anlamışsındır.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
@Büşra,

Nureddin hoca güzel açıklamış. Allah razı olsun. 3. çeşid dediği "geçmiş sadık, şehid ve salihlerle tevessül" konusunda ise hata etmiş. O konuda da Ehli Sünnette bir ihtilaf yoktur. İtiraz edenler daha çok reformcular, modern akımlar... Onların itirazı, bir ihtilaf sayılmaz.

Rasulullah efendimizin geçmiş Peygamberlerle tevessülü meşhurdur. İmam Şafii hz.nin, İmam Azam'ın kabrine giderek onunla tevessül ve teberrük ettiği vakidir... vs.

Mesela. Bunun gibi binlerce muteber misali vardır. Bunları uzun uzun yazıp okunmaz hale getirmeyelim.

İşin doğrusu, ruhlar ölmediği için Peygamberler, Sadıklar, Şehid ve Salihler, irtihal etmekle vasıflarını ve irtibatlarını kaybetmezler.

Fi emanillah.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Vasıtalı ya da vasıtasız, yardım eden hep ve daima Allah Tealadır. Sünnetullah, vesilelere sarılmayı gerektirir.

Şu hakikatı ilkokul çocuklarına anlatsan kavrarlar.

Resmen tiyatro, algı operasyonu, sürekli çocukca sinsiliklerini yapıştırıp durduğunuz Chp zihniyetinden bir farkı yok yaptığınızın.
Gerçeğin üstünü derme çatma balçıkla sıvamaya çalışıyorsunuz.


Tabi ki yaratan kim diye sorsan, herkes Allah diyecek.
Şirk unsurunun oluşması için önce inanılan bir ilah gerek, yoksa zaten küfür olur o fiilin adı.

Ankebut/61

Andolsun onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı sizin yararınıza kim boyun eğdirdi?” diye sorsan, “Allah'tır” derler. O halde ne diye O'na kulluktan dönüp, uydurma şeylere kapılıyorlar.

Müşriklerin algısı da çok farklı değildi bundan.
Sizin yaptığınıza gelince, makul sayılabilecek tevessül unsurları içindeymiş gibi masum pozlar çizip,
bir bardak suya bir şırınga zehri boca edercesine tevessülden tamamen farklı noktalara ulaşan,
istiğase denen katmerli şirki insanlara İslâmdanmış gibi gösteriyorsunuz.
Tabi bu haliyle karşısından secdeye kapanılan Gavs'ları, kutupları oluşturacağız ki,
insanın ruhundaki habis mikrop şirk hastalığı tatmin olsun, "İnsanların çoğu şirk koşmadan iman etmezler"
teşhisi vuku bulsun.

Tüm müçtehidler ve ashabın onayladığı imiş :D
Dostum sen dalga mı geçiyorsun insanların akıllarıyla,
O tüm müçtehidler dediğin Mahmud Efendin ise sana hayırlı uğurlu olsun da,
kendini kandırdın bari şu kadar yarım yamalak konuya dahil olan insanların vebalini alma,
saptırıcı önderler gibi yaka paça çağrılacaksın yoksa ahirette.

Taha Hakan Alp'in bu konuda çalışması var, Rıhle dergisinde yayınlanan,
Bu sufi sizin sufiniz hem de, İstiğase'yi tüm yönleriyle anlatıyor
tevessül ile nasıl karıştırılıp boca ediliyor anlatıyor.
Okumuşsundur ama azıcık hakka dokunuyorsa onu bile hemen silersiniz siz,

Mu'tedil bir Sufi gözüyle istiğase'nin ne olduğunu görmek için
Taha Hakan Alp'in şu özet videosu, isteyen de Rıhledeki makalesini okuyabilir.
Bu Mahmud Efendiye bağlı Sufi gözüyle istiğase nedir'e bakıştır.
Diğer ilim sahiplerine girmiyorum bile ithamlar çok açıktır bu konuda.
Tevafuktur konuya yetiş ya Abdülkadir diye başlıyor.


Bu bahsettiğiniz çocuk bile anlar yakıştırmasında bu ilim ehli arkadaş da var mı? @hirahos insanları Allah ile aldatma arkadaşım.


 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Talha Hakan, Ehli Sünnet olmasına rağmen bu konularda itibardan düşmüş birisidir. Siz de itibar etmeyiniz.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
@Yahayy

Biz söylediklerimizi edille-i şeriye ile ve de ulemadan nakillerle ispat etmişiz.

Senin için mesnedin, naklin önemi olmadığını da görmüşüz.

O yüzden sen her zaman yaptığın gibi kendi keyfine göre davran.

Ves'selam.
 

ummuhan

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eyl 2007
Mesajlar
12,943
Tepkime puanı
1,042
Puanları
0
Konum
Arz
Ey dünya yolunda yolculuk eden kişi! Kafileden, kılavuzdan ve arkadaşlardan ayrılma. Aksi halde malın da, rahatın da elinden gider. Sen ey ahiret yolunda sefer eden kişi! Daima kılavuzla beraber ol. Kılavuzla birlikte bulun. Tâ ki, o, seni varacağın yere ulaştırıncaya kadar..
Abdülkadir Geylani (k.s)
 

Kadir Razlık

Kısıtlı Erişim
Katılım
20 Ağu 2014
Mesajlar
2,280
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Konum
manisa
resmen tiyatro, algı operasyonu, sürekli çocukca sinsiliklerini yapıştırıp durduğunuz chp zihniyetinden bir farkı yok yaptığınızın.
Gerçeğin üstünü derme çatma balçıkla sıvamaya çalışıyorsunuz.


Tabi ki yaratan kim diye sorsan, herkes allah diyecek.
şirk unsurunun oluşması için önce inanılan bir ilah gerek, yoksa zaten küfür olur o fiilin adı.

Ankebut/61

andolsun onlara: “gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı sizin yararınıza kim boyun eğdirdi?” diye sorsan, “allah'tır” derler. O halde ne diye o'na kulluktan dönüp, uydurma şeylere kapılıyorlar.

müşriklerin algısı da çok farklı değildi bundan.
Sizin yaptığınıza gelince, makul sayılabilecek tevessül unsurları içindeymiş gibi masum pozlar çizip,
bir bardak suya bir şırınga zehri boca edercesine tevessülden tamamen farklı noktalara ulaşan,
istiğase denen katmerli şirki insanlara islâmdanmış gibi gösteriyorsunuz.
Tabi bu haliyle karşısından secdeye kapanılan gavs'ları, kutupları oluşturacağız ki,
insanın ruhundaki habis mikrop şirk hastalığı tatmin olsun, "insanların çoğu şirk koşmadan iman etmezler"
teşhisi vuku bulsun.

Tüm müçtehidler ve ashabın onayladığı imiş :d
dostum sen dalga mı geçiyorsun insanların akıllarıyla,
o tüm müçtehidler dediğin mahmud efendin ise sana hayırlı uğurlu olsun da,
kendini kandırdın bari şu kadar yarım yamalak konuya dahil olan insanların vebalini alma,
saptırıcı önderler gibi yaka paça çağrılacaksın yoksa ahirette.

Taha hakan alp'in bu konuda çalışması var, rıhle dergisinde yayınlanan,
bu sufi sizin sufiniz hem de, istiğase'yi tüm yönleriyle anlatıyor
tevessül ile nasıl karıştırılıp boca ediliyor anlatıyor.
Okumuşsundur ama azıcık hakka dokunuyorsa onu bile hemen silersiniz siz,

mu'tedil bir sufi gözüyle istiğase'nin ne olduğunu görmek için
taha hakan alp'in şu özet videosu, isteyen de rıhledeki makalesini okuyabilir.
Bu mahmud efendiye bağlı sufi gözüyle istiğase nedir'e bakıştır.
Diğer ilim sahiplerine girmiyorum bile ithamlar çok açıktır bu konuda.
Tevafuktur konuya yetiş ya abdülkadir diye başlıyor.


Bu bahsettiğiniz çocuk bile anlar yakıştırmasında bu ilim ehli arkadaş da var mı? @hirahos insanları allah ile aldatma arkadaşım.


cibbeli hocanin bu zat hakkinda reddiyesi lalegültvde izledim
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,940
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
yahu kardeşim sen bir daire içerisindesin. Şimdi senin gibi bu dairenin için bulunanların hiç birini Allah mülkünde söz sahibi etmemiştir.

Elçi için "Eğer o, bazı laflar uydurup bize iftira etseydi, elbette O'ndan sağ elini alırdık sonra O'nun can damarını keserdik." diyor.

Şimdi siz ne demek istiyorsunuz Veliler vahiy mi alıyor?
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,940
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
Öğrencilerin cevabı için kimse bir şeyler dememiş. Acep öğretmene ne cevap vermiş olabilir bu öğrenciler.
 

kübranur

Paylaşımcı
Katılım
25 Tem 2011
Mesajlar
194
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Zaten müslüman ümmeti bir tasavvuf zihniyeti birde demokrasi zihniyeti bu hale getirdi. Allah ve rasulünün dedikleri unutuldu maalesef...
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,940
Tepkime puanı
2,067
Puanları
113
Konum
Mars
4 halifenin en büyük veli olması gerekmez mi? En fazla keramet göstermesi gerek? Eğer yetiş diyeceksek neden Ebu bekir için demiyoruz?

Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhissalatü vesselamdan, “Peygamberlerden sonra insanların en faziletlisi Ebu Bekir'dir" anlamına gelen bir hadis rivayeti vardır. (Kenzul-Ummâl, 10/543; es-Savâik, 249; Suyuti, Tarihul-Hulefâ, 42)


Başka bir hadiste ise, “Bana Cebrail geldi, ben de ona, benimle hicret edecek olanın kim olduğunu sorunca dedi ki: "Ebu Bekir'dir. O senden sonra ümmetinin işlerini üzerine alıp yürütecek kimsedir ve Ümmetinin en hayırlısıdır" (Kenzul-Ummâl, 10/550-551) buyurulmuştur.


Yine, Ebu Bekir'in önünde yürüyen Ebu'd-Derda hazretlerine, Hz. Peygamber, “Ya Eba'd-Derdâ! Senden daha hayırlı olan birisinin önünde mi gidiyorsun? Şüphesiz, Nebiler ve Peygamberlerden sonra, Ebu Bekir'den daha faziletli birisi üzerine güneş doğup batmamıştır" buyurur. (Mecmau'z-Zevâid, 9/44)


Ayrıca, Abdullah b. Ömer’in şu açıklaması da konuyu ışık tutmaktadır: "Biz Rasûlullah (asm) zamanında insanları derecelendirir ve şöyle sıralardık: Ümmetin en faziletlisi Ebu Bekir'dir. Sonra Ömer'dir. Sonra Osman'dır. Sonra da Ali'dir. Hz. Peygamber bu sıralamayı işitirdi de bize itiraz etmezdi" (Buhâri, Fedâilu's-Sahabe 4; Ebû Dâvud, Sünnet, 8, 4627-4628)


“İnsanların en hayırlısı benim asrım(daki ashâbım)dır. Sonra onları takib edenler(tâbiun), sonra onları takib edenler(etbâu’t-tâbiin)dir. Daha sonra birtakım topluluklar gelir ki onlardan kiminin tanıklığı yeminin önüne geçer, kiminin de yemini tanıklığının önüne geçer.”


siz ne dediğiniz bilmiyorsunuz.
 
Üst