Maalesef öyle...
akla ilk önce kabalistleri, "enel hakk" dediği için idam edilen hallac ı mansuru, nesimiyi (bkz: hurufilik), akla getiren kelime. Monizm esasına dayanır. yani bizim dışımızda master of puppets misali bizim iplerimizi elinde bulunduran, cezalandıran bi tanrı modeli yoktur. herşey birdir, bir herşeydir. enerji maddeye madde enerjiye nasıl dönüşür ve kaybolmazsa, insanoğlunun tanrı dediği şey de işte bu enerji=maddedir. etrafınızda görebileceğiniz ve göremeyeceğiniz herşey insanın tanrı dediği şeyin bir tecellisidir. yani ben onun bir parçasıyım. tüm kainattır aslında o. yaradanı severiz yaratılandan ötürü. karşımdakine kötü davranmam çünkü kendime zarar vermiş olurum. çünkü o da bütünün parçasıdır benim gibi. enel hakk ifadesi de buradan kaynaklanır. ben tanrının kendisiyim değil, onun parçasıyım yani yansımasının bir parçası.
aynı doğrultuda
(Tövbe Tövbe)
islami felsefenin en derinlerinden ve vakti zamanında tarikatlarda son aşamaya gelmiş, sınavlardan geçmiş kişilere verilen gizli bilgi, nihayetinde allah yoktur demenin dolambaçlı ve ağdalı anlatımı.
burdaki allah kavramı ile kutsal kitaplarda anlatılan allah kavramları çelişmektedir. bu felsefe klasik anlamdaki allahın varlığını bir anlamda reddetmekte, allah kavramını başka bir boyuta taşımaktadır. her şeyin allah olması, ya da allah'ın herşeyde olması, varlıkları yaratan, onların dışında bulunan ve onları yargılayacak olan bir allah fikriyle ters düşer.
bundandır ki, bu felsefeye sahip bazı tarikatlarda ibadet bırakılmıştır, islamda küfür sayılan şeyler söylemiş ve sapkın ilan edilmişler, mevlana ve hacı bektaş gibi bazıları ise öncelerinin akibetine uğramamak adına pasifist bir tavır tutunarak bu bilgiye kılıf uydurarak ayakta kalmayı başarmışlardır.
şimdilerde vahdet-i vucud felsefesinin allah'ın varlığı fikriyle çelişmediği, sadece farklı bir anlatımı olduğu iddiası bu pasifist ortayolcuların bir nevi başarısıdır. aksi takdirde bu fikir hallacı mansur ile nihayete erişip tarihin tozlu raflarında eski bir sapkınlık olarak kalacaktı.