Üsve-i Hasene En Güzel İnsan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve TEHECCÜD VE SEHERİ (devamı) 18/02/2008 pazartesi

Teheccüd namazı ve geceleri ihyâ etmenin maddî ve mânevî faydasını dost-düşman herkes kabul ve itirâf etmiştir.

Gece ibâdetinin bu faydalarını ifâde eden şu misâller, ne kadar ibret vericidir:

Yermük savaşında iki ordu birbirine yaklaşınca Rum komutanı, İslâm askerlerinin durumunu tedkîk için bir Arap câsusu görevlendirir.

Casus gerekli araştırmayı yapıp dönünce:

– Durumları nasıl? Ne yapıyorlar? diye sorar. Câsus da gördüklerini şöyle anlatır:

– Onlar geceleri âbid, gündüzleri süvâri bir millet!...

Bunun üzerine komutan şu cevâbı verir:

– Şâyet doğru söylüyorsan yerin altında olmak, onlarla yerin üstünde karşılaşmaktan daha hayırlıdır... (Taberî, Târih, III, 418)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve TEHECCÜD VE SEHERİ (devamı) 19/02/2008 salı

Tarihten ibretli bir vak'a da şöyledir:

Savaşlarda hiçbir düşman Resûlullâh'ın ashâbına üstün gelemiyordu.

Aynı şekilde Müslümanlara yenilen Hırakl, askerlerine hiddetle:

– Yazıklar olsun size! Şu savaştığınız kavim nasıl insanlardır?

Onlar da sizin gibi beşer değiller mi? diye sordu.

– Evet, dediler.

– Peki siz mi çoksunuz, yoksa onlar mı?

– Efendim, biz her husûsta onlardan kat kat üstünüz.

– O halde size ne oluyor ki onlarla her karşılaştığınızda hezîmete uğruyorsunuz?

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve TEHECCÜD VE SEHERİ (devamı) 19/02/2008 salı

Bu esnâda Rum büyüklerinden bir bilge ihtiyar ayağa kalkarak şu tesbitlerde bulunur:

– Çünkü onlar, geceleri ibâdetle geçirirler, gündüzleri oruç tutarlar, ahidlerini yerine getirirler, iyiliği emredip kötülükten sakındırır ve aralarında her şeylerini paylaşırlar… Bu cevap üzerine Hirakl:

– Sen gerçekten doğruyu söyledin, dedi. (İbn-i Asâkîr, II, 97)

Bu misallerde görüldüğü gibi, gecelerin derinliğinde fışkıran ve kalbleri harekete geçirici bir nûr, elde edilen zaferlerle gündüzlerin ışığına ışık katmıştır.

Günümüz Müslümanlarının acılar içerisinde kıvranışı, kendi öz kimliklerinden kopmalarının ve Allâh'a kulluktaki za'fiyetlerinin hazîn bir netîcesi olsa gerektir.

Eğer mü'min, geceyi gâyeli kullanabilir ve zikrin rûhâniyetinden nasip alabilirse gecesi gündüzünden daha aydınlık olur.

Gâyesiz uykuya mahkûm bir gece ise taşa, denize ve çöle yağan yağmur gibi semeresiz ve telâfisi zor bir kayıptır.

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve TEHECCÜD VE SEHERİ (devamı) 19/02/2008 salı

İbrâhim Hakkı Erzurûmî hazretleri mevzûyu ne güzel hulâsa etmektedir:

Ey dîde nedir uyku gel uyan gecelerde
Kevkeplerin et seyrini seyrân gecelerde

Bak hey'et-i âlemde bu hikmetleri seyret
Bul Sâni'ini ol ona hayrân gecelerde

Çün gündüz olursun nice ağyâr ile gâfil
Koy gafleti dildârdan utan gecelerde

Gafletle uyumak ne revâ abd-i hakîre
Şefkatle nidâ eyleye Rahmân gecelerde

Cümle geceyi uyuma Kayyûm'u seversen
Tâ hay olasın Hayy ile ey cân gecelerde

Âşıklar uyumaz gecelerde hem sen uyuma kim
Gönlün gözüne görüne cânân gecelerde

Dil Beyt-i Hudâ'dır ânı pâk eyle sivâdan
Kasrına nüzûl eyler o Sultân gecelerde

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve KUŞLUK (DUHA) NAMAZI 21/02/2008 perşembe

Allâh Teâlâ'nın kullarına ihsân ettiği nimetleri, saymakla bitirmek mümkün değildir.

Bu nimetlerin her biri için insanın şükretmesi ve sadaka vermesi gerekmektedir.

Zayıf ve âciz olan insanoğlunun, sayıya gelmeyecek derecede bol ve çeşitli olan bu kadar ihsân için, gereken sadakaya güç yetirebilmesi mümkün değildir.

Ancak, hiç değilse kişinin bu duygularla dolu olması ve bir gayret içinde bulunması gerekmektedir. Böyle olduğu takdirde rahmet-i ilâhîyi celbetmek mümkün olur.

Cenâb-ı Hak da kulunun az amelini çok kabul ederek, ona büyük mükâfâtlar bahşeder.

Bu mânâda âlemlere rahmet olan Efendimiz, ümmetine kolaylık sağlayarak şöyle buyurmuştur:

“Her gün, bedeninizdeki her bir kemiğiniz ve mafsalınız için bir sadaka gerekmektedir.

Her tesbîh bir sadakadır, her tahmîd bir sadakadır, her tehlîl bir sadakadır, emr bi'l-ma'rûf bir sadakadır, nehy ani'l-münker de bir sadakadır.

Bütün bunlara kişinin kuşlukta kılacağı iki rekât namaz kâfî gelir.” (Müslim, Müsâfirîn, 84)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve KUŞLUK (DUHA) NAMAZI (devamı) 21/02/2008 perşembe

Demek ki, bir günde kılacağımız iki rekât kuşluk namazı, ihlâs ve samîmiyetimiz ölçüsünde,

Allâh Teâlâ'nın sonsuz nimetlerine karşı bir şükür ifâdesi olarak kabul edilmektedir.

Böylece Rabbimiz, ihsân etmiş olduğu nimetlerin şükrü için, herkesin uygulayabileceği bir kolaylık sağlayarak, bizlere ayrı bir ikramda daha bulunmuştur.

O'na ne kadar hamd etsek azdır.

Peygamber Efendimiz, kuşluk namazına çok ehemmiyet verirdi.

Bu namazı dört rekât kıldığı ve Allâh'ın dilediği kadar artırdığı rivâyet edilmektedir. (Müslim,

Müsâfirîn, 78-79) Sekiz ve on iki rek'ât kıldığı da rivâyet edilmiştir. (Buhârî, Teheccüd, 31)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve KUŞLUK (DUHA) NAMAZI (devamı) -- 21/02/2008 perşembe

Ebû Hureyre hazretleri, bir defâsında şöyle demiştir:

“Dostum Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- bana, her ay üç gün oruç tutmayı, iki rekât kuşluk namazı kılmayı ve uyumadan önce vitri edâ etmeyi tavsiye buyurdu.” (Buhârî, Teheccüd, 33)

Bir keresinde Peygamber Efendimiz, bir yere askerî birlik göndermişti. İslâm askerleri kısa sürede büyük ganîmetlerle döndüler. Bunun üzerine Hz. Ebûbekir:

– Yâ Resûlallâh! Biz bunlardan daha çabuk dönen ve daha fazla ganîmet getiren başka bir birlik görmedik, dedi. Allâh Resûlü:

“– Ben size bundan daha çabuk dönen ve daha çok ganîmet sağlayan bir şeyi haber vereyim mi?” diye sordu.
Daha sonra şöyle devâm etti; “Bir adam güzelce abdest alarak mescide varır, sabah namazını edâ eder, ardından da kuşluk namazını kılarsa işte bu şahıs, hem daha çabuk dönmüş, hem de daha fazla kazanmış olur.” buyurdu. (İbn-i Hibbân, VI, 276)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve KUŞLUK (DUHA) NAMAZI (devamı) -- 21/02/2008 perşembe

Kuşluk namazının kılınma vakti, güneşin doğuşundan yaklaşık kırk beş dakîka sonra başlar, zevâl vaktinden yani güneşin tepe noktaya dikildiği zamandan yarım saat öncesine kadar devâm eder.

Gündüzün dörtte biri geçtikten sonra kılınması daha sevaptır.

Umûmiyetle bu vakitte başka bir namaz kılınmadığı için, kimsenin ibâdet etmediği bir saatte insanın Rabbine kulluk etmesi son derece kıymetli bir harekettir.

Gündüzün ilk saatleri rızık arama ve geçim telâşı için koşuşturma ânıdır.

Kuşluk vakti gibi tam meşgûliyetin yoğun olduğu bir anda namaz kılmanın teşvik edilmesi ise dünyâ işlerine dalmanın bir ölçüde önüne geçilmesi ve dünyâ tutkusuna karşı bir tür panzehir olması içindir.

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve EVVÂBÎN NAMAZI 23/02/2008 cumartesi

İbn-i Ömer -radıyallâhu anhümâ- Peygamber Efendimiz'in akşam namazından sonra iki rekât namaz kıldığını bildirmiştir. (Buhârî, Teheccüd, 29) Bu namaza “evvâbîn” ismi verilir.

Evvâbîn kelimesi, “Allâh'a yönelen, tövbe eden kimse” anlamındaki evvâb'ın çoğuludur.

Günâh işlediği zaman hemen Allâh'ı hatırlayarak tövbe eden, O'na yönelen, ve O'na itaat ederek hayır işler yapan her bir kimse “evvâb”dır.

Akşam namazından sonra altı rekât veya dört rekât yahut iki rekât namaz kılan, hatta bâzı hadislere göre, rekât sayısı belirtilmeden akşam ile yatsı arasında namaz kılan kimseler de “evvâbîn” diye anılmışlardır.

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve HÂCET NAMAZI 23/02/2008 cumartesi

Her ihtiyâcını Allâh'a arzeden ve her fırsatta O'nu zikredip yücelten Resûl-i Ekrem Efendimiz, herhangi bir ihtiyacı olan kimseye iki rekât namaz kıldıktan sonra Allâh'a duâ etmesini tavsiye etmiştir. Hadîs-i şerîf şöyledir:

“Kimin Allâh'a veya herhangi bir insana ihtiyâcı hâsıl olursa, önce abdest alsın, bunu da güzel bir şekilde yapsın, iki rekât namaz kılsın, sonra Allâh Teâlâ'ya senâda bulunsun, Resûlü'ne salât okusun, daha sonra da şu duâyı yapsın:

«Halîm ve Kerîm olan Allâh'tan başka ilâh yoktur.

Arş-ı A'zam'ın Rabbi, noksan sıfatlardan münezzehtir. Âlemlerin Rabbi'ne hamd olsun.

Allâhım! Rahmetine vesile olacak amelleri, mağfiretini celbedecek sebepleri taleb ediyor, her çeşit günâhtan koruman için sana yalvarıyorum. Her türlü iyilikte zenginlik, her çeşit günâhtan selâmet diliyorum.

Rabbim! Affetmediğin hiçbir günâhımı, gidermediğin hiçbir sıkıntımı bırakma!

Rızâna uygun olan her türlü dileğimi yerine getir!

Hangi amelden râzı isen onu ver, ey Rahîm olan, bana en ziyâde rahmet eden Rabbim!»

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve HÂCET NAMAZI -devamı- 25/02/2008 pazartesi

Bundan sonra dünyevî veya uhrevî her türlü ihtiyâcı için duâ etsin. Çünkü istediği kendisine verilecektir.” (İbn-i Mâce, İkâme, 189; Tirmizî, Vitr, 17)

Bir kimsenin hâcetini, fânilere yalvararak değil de, bu yolla direk olarak Allâh'a yönelerek gidermesi, tevhîd inancının güçlenerek nefsinde iyice yerleşmesini sağlayacak ve o kişiyi ihsân derecesine yükseltecektir.

Allâh Resûlü'nün hâcet namazı tavsiyesine sıkıca sarılan ashâbı, herhangi bir ihtiyaçları olduğunda Allâh'a ilticâ eder ve murâdlarına nâil olurlardı.

Bir yaz günü Enes -radıyallâhu anh-'e bahçıvanı gelerek, yağmur yağmadığından ve bahçenin kuruduğundan yakındı.

Hz. Enes su isteyerek abdest aldı ve namaza durdu.

Selâm verdikten sonra bahçıvanına:

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve HÂCET NAMAZI -devamı- 25/02/2008 pazartesi

– Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sordu. Bahçıvan:

– Göremiyorum, dedi. Enes -radıyallâhu anh- tekrar içeri girip namaz kılmaya devam etti. Üçüncü yahut dördüncü kez bahçıvanına:

– Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sorunca adam:

– Kuş kanadı gibi bir bulut görüyorum, dedi. Bunun üzerine Enes -radıyallâhu anh- namazını ve duâsını sürdürdü. Az sonra bahçivan yanına girdi ve:

– Gök bulutla kaplandı ve yağmur yağmaya başladı, dedi. Hz. Enes:

– Haydi Bişr bin Şegaf'ın gönderdiği ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığına bak, dedi.

Bahçıvan ata binip etrâfı dolaştığında yağmurun Müseyyerîn köşkleriyle Gadbân sarayından öteye geçmediğini gördü ki Enes -radıyallâhu anh-'ın bahçesi de bu sınırlar dâhilindeydi. (İbn-i Sa'd, VII, 21-22)

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve HÂCET NAMAZI -devamı- 25/02/2008 pazartesi

Yine Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in ashâbından Ebû Mı'lâk adında biri vardı.

Bu zat başkaları ile ortaklık kurarak ticâret yapardı.

Dürüst ve takvâ sâhibi biri idi. Bir defasında yine yola çıkmıştı. Karşısına çıkan silahlı bir hırsız:

– Neyin varsa çıkar seni öldüreceğim, dedi. Ebû Mı'lâk:

– Maksadın mal almaksa al, dedi. Hırsız:

– Ben sâdece senin canını istiyorum, dedi. Ebû Mı'lâk:

– Öyleyse bana müsâade et de namaz kılayım, dedi. Hırsız:

– İstediğin kadar namaz kıl, dedi. Ebû Mı'lâk namazını kıldıktan sonra şöyle duâ etti:

“Ey gönüllerin sevgilisi!

Ey yüce arşın sâhibi!

Ey her istediğini yapan Allâhım!

Ulaşılmayan izzetin, kavuşulmayan saltanatın ve arşını kaplayan nûrun hürmetine beni şu (hırsızın) şerrinden korumanı istiyorum!

Ey imdâda koşan Allâhım, yetiş imdâdıma!

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve HÂCET NAMAZI -devamı- 25/02/2008 pazartesi

Ebû Mı'lâk, bu duâyı üç defâ tekrârladı.

Duâsını bitirir bitirmez, elindeki kargıyı kulakları hizâsında tutan bir süvârî peydâh oldu ve hırsızı öldürdü.

Sonra da Ebû Mı'lâk'a döndü. Allâh'ın lütfuyla kurtulan sahâbî:

– Kimsin sen? Allâh seni vasıta kılarak bana yardım etti, diye şaşkınlıkla sorunca süvâri:

– Ben dördüncü kat semâ ehlindenim.

İlk duânı yapınca semâ kapılarının çatırdadığını işittim. İkinci defa duâ edince, gök ehlinin gürültüsünü işittim.

Üçüncü defa duâ edince, “Zorda kalan biri duâ ediyor!” denildi.

Bunu duyunca Allâh'tan, hırsızı öldürmeye beni memûr etmesini istedim. Allâh Teâlâ da kabul etti ve geldim.

Şunu bil ki, abdest alıp dört rekât namaz kılan ve bu duâyı yapan kimsenin, zorda olsun veya olmasın duâsı kabul edilir, dedi. (İbn-i Hacer, el-İsâbe, IV, 182)

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve İSTİHÂRE NAMAZI 26/02/2008 salı

Câhiliye döneminde insanlar, yola çıkmak, evlenmek, alış veriş yapmak gibi önemli bir işleri olduğu zaman, fal oklarına başvururlar ve böylece o şeyi yapmanın hayır mı şer mi olduğunu öğrenmek isterlerdi.

Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- bunu yasakladı.

Çünkü bunun bir aslı yoktu ve sâdece tesâdüften ibâretti. Üstelik bu uygulamada Allâh'a iftirâ da söz konusuydu.

Zîrâ okların üzerinde; “Rabbim bana emretti”, “Rabbim bana yasakladı” yazıyordu.

Fahr-i Kâinât Efendimiz bunun yerine ashâbına istihâre usûlünü öğretti.

İstihârenin en önemli faydası, insanın kendi nefsî arzusunu ortadan kaldırması ve yüzünü Allâh'a dönmesidir.

Bu sebeple Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- istihâreye çok önem vermiş ve onu terketmeyi şekâvet alâmeti saymıştır:

devamı var
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve İSTİHÂRE NAMAZI -devamı-26/02/2008 salı

“Ademoğlunun saâdet sebeplerinden biri, Allâh Teâlâ'nın hükmüne rızâ göstermesidir. Şekâvet sebeplerinden biri de, O'na istihâre yapmayı terketmesidir...” (Tirmizî, Kader, 15)

İstihâre ile alâkalı olarak Câbir -radıyallâhu anh- şöyle demektedir:

Allâh Resûlü bize, Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi, her işte istihâre yapmayı tâlim ederdi. Derdi ki:

“Biriniz bir iş yapmayı arzu ettiği zaman, farzlar dışında iki rekât namaz kılsın, sonra şu duâyı okusun:

«Allâhım, Sen'den hayır taleb ediyorum, zîrâ Sen her şeyi bilirsin. Sen'den hayrı yapmaya kudret taleb ediyorum. Zîrâ Sen vermeye kadirsin, Rabbim! Yüce fazlını da taleb ediyorum. Sen her şeye kâdirsin, ben âcizim. Sen bilirsin, ben câhilim. Sen gaybları bilirsin. Allâhım, eğer bu iş dînim, hayâtım ve sonum için hayırlı ise, bunu bana takdir et ve yapmamı kolay kıl. Sonra da onu hakkımda mübârek kıl. Eğer bu iş, bana dinim, hayâtım ve âkıbetim için zararlı ise; onu benden çevir, beni de ondan uzaklaştır. Hayır ne ise onu takdir et, sonra da bana onu sevdir!»

Daha sonra da istediği duâyı yapsın.” (Buhârî, Deavât, 48)

Bir iş hakkında bu şekilde Allâh'a yönelip yalvaran ve hâlisâne yardım talebinde bulunan kulun kalbinde bir huzûr ve itmi'nan husûle gelir, yapacağı iş hususunda da biiznillâh hayırlı tarafa bir meyil oluşur. Bu meyle göre hareket eden kul, netîcede yanlış yapmaktan korunarak hayırlı sonuçlara nâil olur.

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
TAHİYYETU'L MESCİD NAMAZI 26/02/2008 salı

Ebû Katâde birgün Mescid-i Nebevî'ye geldi. Rasûl-i Ekrem Efendimiz'in ashâb-ı kirâm arasında oturduğunu görünce, o da gelip yanlarına oturdu. Bunun üzerine Allâh Resûlü Ebû Katâde'ye dönerek:

“– Oturmadan önce iki rekât namaz kılmana ne mâni oldu? ” diye sordu. Ebû Katâde de:

– Yâ Resûlallâh! Senin ve cemâatin oturduğunu gördüm, (bu sebeple kılmadım), dedi. Bunun üzerine Nebiyy-i Muhterem -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

Biriniz mescide girdiğinde, iki rekât namaz kılmadan oturmasın.” buyurdu. (Müslim, Müsâfirîn, 70)

Bunun gibi tahiyyetü'l-mescid namazını tavsiye eden başka hadis-i şerîfler de mevcuttur. Tahiyyetü'l-mescid, mescidi yani câmiyi selâmlamak demektir. Câmiler Allâh'ın evleridir. Bir eve giren kimsenin, önce ev sâhibini selâmlaması kadar tabiî bir şey olamaz. Câmiye giren kimse, tahiyyetü'l-mescid namazı kılmak sûretiyle bir nevî Allâh Teâlâ'yı selâmlamış, ona bağlılığını, saygısını ve kulluğunu arzetmiş olur. Ancak bu namaz kerahat vakitlerinde kılınmaz.

http://www.usveihasene.com
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve ABDEST ALDIKTAN SONRA KILINAN NAMAZ 27/02/2008 -Çarşamba

Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-, Bilâl -radıyallâhu anh-'e:

“– Bilâl! Müslüman olduktan sonra yaptığın ibâdetler arasında en fazla sevap beklediğin hangisidir? Çünkü ben cennette, senin ayakkabılarının sesini önümde duydum!” diye sordu. Hz. Bilâl de:

– Gece veya gündüz abdest aldıktan sonra kılabildiğim kadar namaz kılarım. En fazla sevap beklediğim ibâdet budur, dedi. (Buhârî, Teheccüd, 17)

Devamlı abdestli durmak ve her abdest sonrasında da namaz kılmak, ihsân mertebesine ulaşabilmek için önemli bir adımdır. Bunu da ancak büyük bir cehd ve gayret sâhibi kimseler başarabilir.

Bu hâl, günâhların affedilmesine de sebep olur. Hz. Osman -radıyallâhu anh-, insanlara öğretmek için abdest aldıktan sonra:

– Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem-'i bu şekilde abdest alırken gördüm. Abdesti bitince de şöyle buyurdu:

“Kim şu abdestim gibi abdest alır, arkasından iki rekât namaz kılar ve namazda nefsinin vesvesesinden uzak durursa, geçmiş günâhları affedilir.” (Buhârî, Vudû, 24) diyerek bu hakîkati ifâde etmiştir.


 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve TEVBE NAMAZI -27/02/2008 çarşamba

Allâh'a karşı, bir gaflet eseri veya nefse uyarak günâh işlendiğinde onun keffâreti, büyük bir nedâmet içerisinde yine O'na teveccüh etmektir. Zîrâ bir günâh işledikten hemen sonra, o günâhın pası henüz kalpte yer etmeden Allâh'a yönelmek ve tevbe etmek, işlenen günâha keffâret olur. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır:

“Şeytan seni bir kötülüğe sevketmek isterse, hemen Allâh'a sığın.” (Fussilet, 36) Resûlullâh Efendimiz de, “Nerede bulunursan bulun, Allâh'a karşı takvâ sâhibi ol! Bir günâh işlediğinde hemen arkasından bir iyilikte bulun! Zîrâ o, günâhı yok eder. Ve bir de insanlara karşı hüsn-i ahlâk ile muâmele et!” buyurmuştur. (Tirmizî, Birr, 55)

Bunun gibi âyet ve hadislerde, kötülük yapan bir kimsenin, hemen akabinde bir iyilik yapması, kötülüğü iyilikle defetmesi istenmektedir. Bir sabah Fahr-i Kâinât Efendimiz, müezzini Bilâl'i çağırdı ve ona:

“– Bilâl! Hangi ameli yaparak benden önce cennete girdin? Dün gece cennette, senin ayakkabılarının tıkırtısını önümde duydum.” diye sordu. Bilâl -radıyallâhu anh- de:

– Yâ Resûlallâh, ne zaman bir günâh işlesem arkasından hemen kalkıp iki rekât namaz kılarım… dedi. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem Efendimiz:

“– İşte bunun sâyesinde!” buyurdular. (İbn-i Huzeyme, II, 213)
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
PEYGAMBER EFENDİMİZ ve ŞÜKÜR NAMAZI 28/02/2008 perşembe

Allâh Teâlâ'nın ihsân etmiş olduğu sayısız nimetlere şükretmek, bütün insanların yerine getirmesi lâzım olan bir borçtur.

Şükür, verilen nimeti artırdığı gibi,
şükürsüzlük de, onun zevâline ve hatta sâhibinin şiddetli bir azâba mâruz kalmasına sebeb olur. Mevlâna -kuddise sirruh- bunu ne güzel misâllendirir:

“Şükür, nimet memesini emmektir. Meme ne kadar dolu olursa olsun, süt onun ucuna kadar gelmez. Nîmeti artırmak için onu emmek lâzımdır.” ( Fîhi mâ fîh, s. 165)

Efendimiz, sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığında, Allâh'ın bu ihsânına şükretmek için secdeye kapanır 1 ve namaz kılardı. (İbn-i Mâce, Salât, 192)

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- şöyle anlatmaktadır:

Nebiyy-i Ekrem -sallallâhu aleyhi ve sellem-, bir ihtiyacının görüldüğü husûsunda müjdelenmişti, bunun üzerine hemen secdeye kapandı. (İbn-i Mâce, Salât, 192)

devamı var
 
Üst