Tefekkürünü Paylaşır mısın?

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul
Farkındayım. Bu takıntımı aşamıyorum. Bir cümley yazıyorum, konudan çıkıyorum lakin o cümle kafamdan çıkmıyor.. Geri dönüp ekleye ekleye destan oluyor.. :)

Ertelersen ertelenirsin..Ne güzel bir çalışma sizin için tutun kendinizi yazmayın yada bir kahve alın içeri gidin sayfa açık kalsın..
Bakalım ne çıkacak altından .Bazı davranışın altında halı altına atılan tozlar vardır..

Dostundostu ismi dahi eklentili:) ne muhteşem bir sistem her yerde bağlantı var..
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
12993603_1137763546242880_1514749758530852142_n.jpg
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Sokrates NEDEN'in, Kant ise NASIL'ın önünü açtı.. Gazali NEDEN sorusu üzerine bina edilmiş bir felsefeyi eleştirdi. Buna karşın Kant, Sokrates'i eleştirdiği gibi bir reçete sundu ve dedi ki, neden'in cevabı yoktur o halde bizler nasıl'a odaklanmalıyız. Batı düşüncesinin temelini işte bu değişime dayanır.. NASIL!!!! Dünya neden var oldu, yerine Dünya nasıl var oldu? İnsan neden var oldu, yerine, insan nasıl var oldu/oluyor? Bu küçücük değişim, 300 yılda nelerin oluşmasına sebep oldu yahu! Bilim resmen fırladı ayyuka çıktı..

Şimdi bu tartışılıyor. Evet, nasıl'a odaklandık, bununla ilerliyoruz ama bu her şeye rağman NEDEN sorusuna bir cevap vermiyor. Ne olacak şimdi?

İnsanoğlunun varlığını idame ettirecek ve huzur verecek olan arayış, NASIL'da mıdır yoksa NEDEN'de midir? NASIL arayışı güce tapmayı beraberinde getirdi, insanı tanrılaştırdı, tanrılaşan insan yalnızlaştı, yalnızlaşan insan tanrılığını tatmin etmek için daha çok icad etti ve üretti... Baktı gene tatmin olmuyor, intihara doğru bir yol almaya başladı. NASIL sorusundan giden bir düşünce, sonunda insanlığın sonunu getirecektir..

Peki, İslam ne diyor? Hem NEDEN'den git, hakikate kavuş, ve O'na teslim ol; bu teslimiyetle birlikte hakikat adına aklını NASIL'da koştur.. İnsanlığı kurtaracak olan reçete budur. Tek cümle ile özetlersek: Hakikate rağmen Firavun gibi BEN TANRIYIM deme!! Hakikatin konuşan dili olup Mansur gibi ENEL HAKK de!.. İnsanık bu düşünce şablonuna geçmezse yok edecek ve yok olacaktır.. Bu felsefenin kitaplarını biz yazabilriz ve bu noktadan çıkışla yeni bir çağın kavramlarını, ağlarını, bağlarını ve bağlamlarını örgüleyebiliriz. Arı gibi çalışmak lazım..

Vesselam
DostunDostu
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
Sokrates NEDEN'in, Kant ise NASIL'ın önünü açtı.. Gazali NEDEN sorusu üzerine bina edilmiş bir felsefeyi eleştirdi. Buna karşın Kant, Sokrates'i eleştirdiği gibi bir reçete sundu ve dedi ki, neden'in cevabı yoktur o halde bizler nasıl'a odaklanmalıyız. Batı düşüncesinin temelini işte bu değişime dayanır.. NASIL!!!! Dünya neden var oldu, yerine Dünya nasıl var oldu? İnsan neden var oldu, yerine, insan nasıl var oldu/oluyor? Bu küçücük değişim, 300 yılda nelerin oluşmasına sebep oldu yahu! Bilim resmen fırladı ayyuka çıktı..

Şimdi bu tartışılıyor. Evet, nasıl'a odaklandık, bununla ilerliyoruz ama bu her şeye rağman NEDEN sorusuna bir cevap vermiyor. Ne olacak şimdi?

İnsanoğlunun varlığını idame ettirecek ve huzur verecek olan arayış, NASIL'da mıdır yoksa NEDEN'de midir? NASIL arayışı güce tapmayı beraberinde getirdi, insanı tanrılaştırdı, tanrılaşan insan yalnızlaştı, yalnızlaşan insan tanrılığını tatmin etmek için daha çok icad etti ve üretti... Baktı gene tatmin olmuyor, intihara doğru bir yol almaya başladı. NASIL sorusundan giden bir düşünce, sonunda insanlığın sonunu getirecektir..

Peki, İslam ne diyor? Hem NEDEN'den git, hakikate kavuş, ve O'na teslim ol; bu teslimiyetle birlikte hakikat adına aklını NASIL'da koştur.. İnsanlığı kurtaracak olan reçete budur. Tek cümle ile özetlersek: Hakikate rağmen Firavun gibi BEN TANRIYIM deme!! Hakikatin konuşan dili olup Mansur gibi ENEL HAKK de!.. İnsanık bu düşünce şablonuna geçmezse yok edecek ve yok olacaktır.. Bu felsefenin kitaplarını biz yazabilriz ve bu noktadan çıkışla yeni bir çağın kavramlarını, ağlarını, bağlarını ve bağlamlarını örgüleyebiliriz. Arı gibi çalışmak lazım..

Vesselam
DostunDostu

Hakikate rağmen Firavun gibi BEN TANRIYIM Demişken onu aklamaya da çalışma
küfürleri kuranla sabit olmuşken kafir hud ve nuh kavmini sıratı mustakım olarak görme
velayet makamınu nubuvet makamından üstün görenleriüstün görme

 

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul
Hakikate rağmen Firavun gibi BEN TANRIYIM Demişken onu aklamaya da çalışma
küfürleri kuranla sabit olmuşken kafir hud ve nuh kavmini sıratı mustakım olarak görme
velayet makamınu nubuvet makamından üstün görenleriüstün görme


rica edicem bu konu tartışma konusu değil mağdem beğenmediniz o zaman tefekkür etmezsiniz.
Sizin sözünüz varsa buyrun yazın biz de düşünelim faydanız olsun..Bu arada beğensek de beğenmesek de tüm kavimler var içinizde.

selam
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
rica edicem bu konu tartışma konusu değil mağdem beğenmediniz o zaman tefekkür etmezsiniz.
Sizin sözünüz varsa buyrun yazın biz de düşünelim faydanız olsun..Bu arada beğensek de beğenmesek de tüm kavimler var içinizde.

selam
sozümde varmış kı sözyledım zaten. benımde tefekkurum bu sekıl
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Bu kitabı çok eskilerden okumuştum.şimdiki başbakanın yazdığına inanamıyorum.
Şimdi eleştirdiği ilim ehlinin misyonunda siyaset yapıyor.
Seni birisi aydinlatmamis mi bu o degil sadece isim ve soy isim benzerligi var bunu yazan ise yazayim.
Ahmed Davudoglu 1912 Şumnu bulgaristan dogumlu dogdugu yerde ilkokul orta ve lise ve medrese tahsili görmüs ve daha sonra el ezher üniversitesinden okuyup ordan da mezun olmus bir ehli sünnet alimi olur ve istanbul da yasamis türkiyede merhum olmus 1982 de.

ahmed-davudoglu-hoca-anildi-3518611_5571_o.jpg
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
Hakikate rağmen Firavun gibi BEN TANRIYIM Demişken onu aklamaya da çalışma
küfürleri kuranla sabit olmuşken kafir hud ve nuh kavmini sıratı mustakım olarak görme
velayet makamınu nubuvet makamından üstün görenleriüstün görme

3 boyutla düşünebilen insanlar için yazıyorum!.. Bu arada benim üç boyut kategorilendirmem farklıdır. Onu da verelim, bilmiş ol:

1) Zaman (tüm zerreleri ile zahire gelmekle eskiye eskiye ölüme ve kıyamete giden tüm kainat ve canlılığın A noktasından B noktasına olan cereyanı, seyri, akışı)
2) Mekan (En, boy, derinlik bağlamında Hava, Su, Toprak, Ateş, Nefsi Nâtıka)
3) Ervah (Kalp, Ruh, Sır, Hafi, Ahva)
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
473
Puanları
83
İnsanoğlu ve taht ne acaip bir şey!

Tarihin ilk dönemlerinde insanlar birlik olmak için baş seçmişler. Bu başın sözü kıymetli olmuş. Ayrım gayrım olayını minimine etmişler. Fakaaaat bununla birlikte bu makam, bir gücü temsil etmeye başlamış. Güç ise iştahı arttırıyor haliyle.. Bu sefer bu makamı elde etme çabaları başlamış. Kavgalar, cinayetler.... Derkeeeen bir çare bulmuşlar. Baş, kendini izole etmesi gerek. Saldırılardan emin olması gerek. Saraylar inşaa edilmeye başlanmış.. Baş olmak isteyenlerin başa ulaşması engellenmiş. Tamam ama bu seferde saraydaki hizmetçileri kullanarak başı zehirlemek veya öldürmek başlamış.. Çare olarak ilginç bir şey geliştirmişler.. Kralı ilah ilan etmişler. Bir bakıma ilahlaşan krala saldırılar azalmış azalmasına ammmaaa bu seferde bu krala iman etmeyenler var, nolacak? Bu kafirler(!) bir şekilde gene saraya giriyor ve kralı zehirliyor! Ne yapmak lazım? İlginç bir çözüm geliştirmişler. İlah kral öldüğü zaman onunla birlikte sarayda ne kadar hizmetçi varsa hepisi öldürülecek.. Ama bunu nasıl kabul ettirirsin? Kolayı var! Kralla ahirette gitmeleri gerek ki ilahlarına orada hizmet etmeye devam etsinler.. Böylece hizmet etme şerefinden mahrum olmamış olacaklar. Hem araya bir kafir sızmışsa da kralı öldürmekle kendinide öldürmüş sayılacağından bu işe cesaret edemez. Ne ilginç yahu!!

Gel zaman git zaman bu yalandan çarelerinde modası geçmiş.. Yeni çareler bulmak gerekiyordu.. İnsanoğlu kreativitesini konuşturmuş ve saltanatı icad etmiş. Tahta ancak tahtta oturanın soyundan gelen birisi geçebilir.. Baştakiler böylece yabancılara nazaran kendi oğlundan bir nebze olsun daha emin olacağından biraz rahatlamışlar. Lakin bir yere kadar! Evlat bu, nereye kadar güvenebilirsin ki? Olsun, neticede evladını, tüm insanları kontrol etmekten daha kolay kontrol edebilirsin..

Gel zaman git zaman matbaa icad edilmiş. Okuma yazma bilenlerin oranı artmış.. Aydınlanma çağı başlamış.. İnsanlar sorgulamaya başlamışlar. Baştakilerin bizden ne farkı var, denmeye başlanmış. Makam mevki olayı cazibesini kaybetmeye başlamış. Fakat krallar bir türlü bunu kabul edememişler ve saltanatlarını ve saray hayatlarına devam etmişler. Halk şuurlandıkça itaatsizleşmeye başlamış... Gele gele Fransız Devrimine geldik mi? Sanki kimse okuma yazma bilmiyormuş gibi saraylarda sanki İlahmışlarcasına yaşam süren Kralları tepetaklak alaşağı etmişler. Yeni bir dünya düzenine geçiş başlamış.. Artık başa geçenler sen ben gibi kişiler olmaya başlamış. Hayatları normal insanların hayatından fazla yüksekte olmamak kaydıyla buna tahammül etmişler. Zamanla aydınlanma yaygınlaştıkça yöneticiler normalleşmiş.. Bu işi toplumun geneline yayan toplumların idarecileri toplu taşıtlarla işe gider gelir gibi bürolarına gidip gelmeye başlamışlar..

Aslında liderlik anlamında gelinen bu noktayı İslam dini bize ta 1400 sene önce hazır vermiş. Fakat çevremizin tesiriyle bunu yitirmişiz, saraylara ve saltanata dalmışız.. Bunu anlamak mümkün çünkü toplum buna hazır değildi, hatta 4 halifeden 3'ü suikastle şehid edilmiş! Nasıl koruyacaksın ki, toplum ve çevre aydınlanmamış ki!!! Her yer Haşhaşi dolu! Hz. Muaviye bir ictihad yapmış ve saraylara kapanmış.. Bu adetler zamanla tekrar içselleştirilmiş.. Bugün bu adetleri dinden sanıyoruz ve hatta özlüyoruz. Hatta İslam adına bu işler için savaş bile veriyoruz. Ne acaip yahu!!! Bazen kendi kendime diyorum ki, acaba güneş batıdan doğduda bizim haberimiz mi yok? Ama tevhidsiz doğdu, işte orası sorun! Belki de bu doğuşun tevhidsiz olması bu işi kıyamet alameti yapıyor.. Ve hatta tövbe kapılarının kapanması, bu güneşin tevhidsiz olması ve bizim bundan gafletimizden ileri geliyor!.. Yani Batı zihniyyetine teslim olanlar tevhidsiz bir güneşe teslim olmakla tövbe kapısını kapatmış, burada duranlar ise güneşini ceketinin astarı içinde kaybetmiş bir dine inanmakla tövbe kapılarını kapatmış.. Ne ilginç değil mi? Allah, kıyamet alameti olarak güneş ile tevhidi birbirinden ayırmış olabilir mi? Böyle bir ayrışma bile tövbeye mani değil midir? Zira tövbe, suçun farkındalığından olmak zorunda değil midir? Allahu âlem.. Hadisi şerifte bir hikmet var. Çok az muvahhidlere bu kapı kapanmayacak deniyor.. Çok az ne demek yahu! Aidiyet çoğunluklar üzerinden yürür. O halde çok azlar, kendisini hiçbir yere ait hissetmeyenler!.. Bir bakıma başı bozuklar! Doğrusunu Allah bilir..

Edit: Doğunun ve Batının geldiği hale bak! Batının yöneticileri kendi ülkelerinde korumasız gezebilirken bize ziyarete geldiklerinde korumalarla gezmek zorunda kalıyorlar. Bizim yöneticiler ise hem kendi ülkeleirnde hem batıda korumasız gezemiyor. Bu ne biçim bir ortam arkadaş? Tevhid, kaybettiği güneşten emin değil; güneş ise kaybettiği tevhidten emin değil. İnsanlık tarihinde şimdiye kadar hiç böyle bir dalalet, böyle bir gaflet üzre bina edilmiş böyle bir çatışma olmadı. Birbirini tamamlayacak iki nitelik resmen birbirini yok etmeye çalışıyor!..
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Bir sey vakia ise bunu ilkönce kabul etmek ve kabul ettikten sonrada bunun aleyhinde gibi etrafinda kem küm etmemek gerekir.
 
Katılım
15 Şub 2007
Mesajlar
300
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
48
Seni birisi aydinlatmamis mi bu o degil sadece isim ve soy isim benzerligi var bunu yazan ise yazayim.
Ahmed Davudoglu 1912 Şumnu bulgaristan dogumlu dogdugu yerde ilkokul orta ve lise ve medrese tahsili görmüs ve daha sonra el ezher üniversitesinden okuyup ordan da mezun olmus bir ehli sünnet alimi olur ve istanbul da yasamis türkiyede merhum olmus 1982 de.

ahmed-davudoglu-hoca-anildi-3518611_5571_o.jpg

çok teşekkür ederim beni adınlattığınız için.Başbaakınımızın böyle rezalet bir kitabı olmadığına çok sevindim.
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
çok teşekkür ederim beni adınlattığınız için.Başbakınımızın böyle rezalet bir kitabı olmadığına çok sevindim.

Rica ederim seni aydinlatiysam ve böylede yazasin diye de degil rezalet mi bu söz de agir olmus ve sen rezillik ten ne anliyorsun bunu mu anlamaktasin yüce rabbim senin bir müstahakini versin insallah.
 

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul
Sayın ALI25 ve Zıpkıncı Haydi atışalım konusuna giderseniz daha sağlıklı olucak. Bu konuyu bu tarzda konuşullsun diye açmadım.
Tefekküre mani olan düşünceler ile yaklaşıyorsunuz.
 

ALI25

Kıdemli Üye
Katılım
9 Nis 2015
Mesajlar
7,509
Tepkime puanı
106
Puanları
0
Konum
Almanya
Sayın ALI25 ve Zıpkıncı Haydi atışalım konusuna giderseniz daha sağlıklı olucak.Bu konuyu bu tarzda konuşullsun diye açmadım.Tefekküre mani olan düşünceler ile yaklaşıyorsunuz.
Tamam sen de bir haklisin ve dogru demis oldun konudan konu cikmis gibi de oldu malesef.
 

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul
selam @ihvan23 kendi aklınızda dönen bir cümle var mı? bize de belki feyz verir ..
 

ihvan23

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
3,539
Tepkime puanı
220
Puanları
0
avatar23169_8.gif
..işte tefekkür..(rabıta)
 
Üst