Şeyhin iki temel vazifesi vardır.
Bunlardan birincisi, şeyhin, üstâdın, mürebbî veya Allah’ın arif ve velilerinden olan kişinin, bizlere duânın edeplerini öğretmesidir. Nasıl ki, bir kişi büyük bir makâmı ziyaret etmesi gerektiğinde, oranın adâbını ve protokolünü, nasıl selam verileceğini, nasıl oturulup ve nasıl yemek yeneceğini öğreniyorsa, onlar da bu şekilde bizlere bu yolları öğretirler. Elbette Allah’a duâ etmek için protokol yoktur; ancak dikkat edilmesi gereken bazı edepleri vardır. Şeyhler, alimler, mürşitler ve veliler bizlere duânın bu adâbını açıklarlar. Şeyhin birinci vazifesi budur. Meselâ, derki; “duâ etmek için en uygun ve makbul vakitler şunlardır, duâ ederken abdestli olmak güzeldir, kıbleye dönmen iyidir. Kalbin herşeyden boş ve uzak olsun, kalbinde kötülük, hased ve zulümden eser olmasın. Haram yemekten sakın, Allah’a karşı gelmekten uzak dur…” Bütün bunlar, bizlere üstadlarımızın şeyhlerimizin öğrettiği şeylerdir. Üstâd, bize nasıl duâ edileceğini öğretir.
İkinci vazifesine gelince. Şeyhin, ibadet ve sülûkundaki gayret ve çabasına göre kalbi daha temiz ve nurludur. Bu yüzden talebe, üstadından kendisi için Rabbine duâ etmesini ister. Mesela der ki; “Ey Şeyhim, benim için Rabbime şöyle şöyle.. duâ et”. İnsanlar kendi nefislerinden hiçbir şey veremezler. Herşeyi veren Allah’tır. Ancak dünyada maddi anlamda insanlar nasıl derece dereceyse, manevi yönden de farklı derecelere ayrılırlar. Benzetme yapacak olursak bunlardan kimisi, birinci sınıftadır, kimisi üçüncü sınıftadır. Bazısı lisede, bazısı üniversite birinci, üçüncü veya son sınıftadır. Bazısı yüksek lisans yapıyordur, kimisi profesör olmuştur. Kimisi de kürsü başkanı olmuştur. İnsanların durumu böyle çeşitlidir. Benzer şekilde insanların Allah’a yönelmeleri nisbetinde dereceleri farklılık arzeder. Şunun derecesi biraz az, şunun daha fazla, şunu daha da fazla, şunun ise maşaallah en üst makamlarda olabilir. Şeyhin kendisi de Allah’a muhtaçtır, o da Allah’a karşı fakir ve miskîndir. Ancak, aralarındaki muhabbet ve yardımlaşma sebebiyle kardeşlerine ve talebelerine duâ eder. Bu da şeyhin ikinci vazifesidir. Bu duâ da matlûb olan duâlardandır.
seyyid alevi el maliki