Mutezile nasıl ortaya çıktı?

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,164
Tepkime puanı
3,186
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
@RedveKabul imalı yazma ..korkutuğun birimi var ....söylediklerin net değil?? imamı rabbani ömer bir abdul aziz gibi çok değerli bir tabinden alim için ,h.z muavaviyenin atının burnudaki toz kadar değeri yokdur allah inidinde diye buyurmakta..


öyle söylediğinden tam emin olamayız bu bir
ikincisi mesajımda imam rabbani ve harun yahyanın diğer görüşleri beni bağlamaz diye parantez açmıştım bu iki

üçüncüsü; islamoğlu hocamızın bu görüşünü kabul etmiyorum diye
diğer çok değerli yaklaşımlarını es geçiyorum anlamı da çıkarmayın
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul



öyle söylediğinden tam emin olamayız bu bir
ikincisi mesajımda imam rabbani ve harun yahyanın diğer görüşleri beni bağlamaz diye parantez açmıştım bu iki

üçüncüsü; islamoğlu hocamızın bu görüşünü kabul etmiyorum diye
diğer çok değerli yaklaşımlarını es geçiyorum anlamı da çıkarmayın

Hakperest cami cemaatine sormadınmı daha, cemaat dağıldı be kardeşim..:)
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
@Yahayy, sen başlı başına kendine bir din oluşturmuşsun, onu yamamaya çalışıyorsun herkese.... sende kırpıntı bazı doğrular var ise, onuda zamanında gittiğin cübbeli hocaya borçlusun...gerisi lafı güzaf...
Abi dinimizin ayrı olduğu konusuna ben de katılıyorum yalnız değilsin
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Abi dinimizin ayrı olduğu konusuna ben de katılıyorum yalnız değilsin

aynen öyle, ben Alemlerin Efendisini postacı yerine koyan, bir şeye inanmıyorum... ben, Alemlerin Efendisinin mübarek sözlerini inkar edilen şeyede inanmıyorum,...

Ben, Allah ın bir olduğuna, ortağı olmadığına, her şeye gücü yettiğine ( sizin gibi insanların gücünün yettiği şeyler Allah tan istanmez gibi dediğiniz gibi), Muhammed Mustafa aleyhisselatuvesselam Efendimizin, O nun Kulu ve elçisi olduğuna, Alemlerin Efendisinin, yaratılmış her şeyden üstün olduğuna, Allah ın izni ile şefaat sahibi olduğuna iman ediyorum....
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
aynen öyle, ben Alemlerin Efendisini postacı yerine koyan, bir şeye inanmıyorum... ben, Alemlerin Efendisinin mübarek sözlerini inkar edilen şeyede inanmıyorum,...

Ben, Allah ın bir olduğuna, ortağı olmadığına, her şeye gücü yettiğine ( sizin gibi insanların gücünün yettiği şeyler Allah tan istanmez gibi dediğiniz gibi), Muhammed Mustafa aleyhisselatuvesselam Efendimizin, O nun Kulu ve elçisi olduğuna, Alemlerin Efendisinin, yaratılmış her şeyden üstün olduğuna, Allah ın izni ile şefaat sahibi olduğuna iman ediyorum....


Bunları kime yazdıysan bilmiyorum ama benim için kastediyorsan,

1) Ben Alemlerin Efendisi sadece Allah'tır diyorum Hz.Resulullah A.S Allah'ın kitap vayhettiği kıymetli bir elçisidir.

2) Ben peygamberin sözüne inanır,
hatta peygamberin direktifi ile öleceğim bildiğim savaşa girer,
malının tamamı infak et dese ederim, işi bırak dese bırakırım, bila bedel hizmet edeceksin dese kırpmadan ederim vs.
Ama Allah'a rağmen peygamber adına üretilen yalanlara asla inanmam.
Örnek benim peygamberim Allah ile namaz pazarlığı yapacak,
Musa A.S söyledi diye 10 defa geri dönüp bu da olmaz, bu da olmaz diye pazarlık edecek şaşkın ve dalalette biri değildir.


4) Allah'ın bir olduğuna inanıyorsun ama, kainatta serbestçe tasarruf yetkisine sahip yakardığında, imdat dediğinde yardıma koşan
sahte ilahlara da iman ediyorsun,
ben ise dûa'ları kabul etme makamında tek olan,
kendinden başka insanların yakarışlarını duyacak ve onlara karşılık verecek bir varlık bulunmayan,
uluhhiyyet ve rubibiyyette ortağı bulunmayan ilah ve rab makamının tam sahibi Allah'a iman ediyorum.

5) Şefaat tümüyle Allah'a aittir,
Allah kendi razı olmadığı hiç bir kuldan bir başkasının kayırması ile razı olmaz,
böyle bir kayırmacılık direk müşrik şefaat anlayışıdır.
Kur'an'da bu çok açık ve nettir, ama kusura bakma ama abi senin Kur'an okuduğunu hiç düşünmüyorum,
sanırım anlamak için Allah'ın kitabını hiç okumadın, ama hiç. Kur'an okuyup anlatılan şefaatçiliğe inanan bir insan Kur'anı tersten okumuştur.
Peygamber dahi olsa Allah'ın razı olmadığı bir fiili Allah'ım ben şefaat ediyorum bu fiili yok say diyemez.
Ben şefaatçiyim, bana şefaat hakkı verildi diyen bir insan peygamber dahi olsa Allah'a meydan okumaktadır,
ki kendi kızına bile sizin anladığınız mana da şefaat edemeyeceğini kendisi söylemiştir,
ahiret azığı edin, babanın peygamber olmasının sana bir faydası olmaz diyen peygambere iman etmiyor musunuz siz?
He doğru, sizin bana mezarımın 10 fersah etrafına şefaat hakkı verildi diyen Nakşıbendi gibi Allah'ın elçisi velileriniz var.
peygamber kızına edemiyorken, onlar 100 fersah etrafına şefaat edebiliyor,
her zaman diyorum ya veli olmasına da gerek yok, sizin mescidin hocası bile peygamberden, kur'an daha fazla söz sahibidir size göre.

6) Allah'ın yanında en değerli şeyin ne olduğuna bırak Allah karar versin, sana ne oluyor ki Allah adına karar veriyorsun,
bunu neyini değiştirecek senin, senin iman ve salih amel sahibi olmayı bırak.

7) Bu da benim görüşüm, abi kusura bakma sen din diye atalarının sana nakledip eline verdiği bir kuruntuya kapılmışsın.
Sanırım bu tür bir kuruntuculuk oyunu hoşuna da gidiyor, nefsine ve hevana böyle güzel geliyor,
ne tür delil, ne tür huccet bile görsen Kuruntunun peşinden sürüklenip gidiyorsun.
Kendine yazık ediyorsun sana söyleyebileceğim bu, Allah selamet versin.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
bir iki ayrıntı:

Emeviler milliyetçi bir yapıya bürünerek arap olmayan müslümanlarabaskılar uygulamışlar, bunları meşru göstermek içinde cebrciliği bir ideolojiye dönüştürmeşler taki zulm altında inleyen ve daha çok arap olmayan müslümanların gayretleriyle vuku bulan devrime kadar.

Bilindiği üzre siyah bayrağı Rasulullah(sav) kullanmış, bunu emeviler daha sonra değiştirmiş beyaza dönüştürmüş ve tekrar emevilerin ber taraf edilmesiyle tekrar aslına döndürülmüş.

Mutezilenin yükselişi de bundan sonra gerçekleşiyor, ama garip olan ne olduda abbasi döneminde yükselen mutezile, yine abbasiler döneminde tasviye edilitor? Bunu gerçekten merak ediyorum. Bu konuda dos doğru bir kaynağada rastlamadım şimdilik.

abbasiler döneminde arap olmayanların devlette yer aldığı anlatılır, bunlara türklerde dahil, bir dönem için türklerinde mutezili olduğu daha sonra mauturidi çizgiye yöneldiği çok daha sonralarıda eşariliğe geçtiği anlatılır. Yani türkler ilk başlarda akılcıyken zamanla akılcılıktan uzaklaşmışlar, tuhaf olanda bu uzaklaşmayla bilim alanında sahip oldukları öncü konumlarını kaybetmeleri.
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Bunları kime yazdıysan bilmiyorum ama benim için kastediyorsan,

1) Ben Alemlerin Efendisi sadece Allah'tır diyorum Hz.Resulullah A.S Allah'ın kitap vayhettiği kıymetli bir elçisidir.

kelime oyunu yapıyorsun, her şey Allah u Teala nın iken, elinin altındaki mala, bu benim evim veya arabam niye diyorsun,,,, kullandığın manalar farklı değilmi yoksa.... senin mantığınla, gidelim, "O Rauf ve Rahim dir" ayeti kerimesini ne yapalım... evet, kıymetli bir elçidir , derken, kıymetli bir postacı dır yazacaktın sanırım...

bak ben hiç içimdekişleri saklamam neye inanıyorsam haykırırım...

2) Ben peygamberin sözüne inanır,
hatta peygamberin direktifi ile öleceğim bildiğim savaşa girer,
malının tamamı infak et dese ederim, işi bırak dese bırakırım, bila bedel hizmet edeceksin dese kırpmadan ederim vs.[/QUOTE]

hem, Mübarek sözlerini inkar edeceksin , hemede beylik laflar edeceksin,,, yok yok bunları yapma,,, buyurduklarına iman et kafi, şu an evvela..


Ama Allah'a rağmen peygamber adına üretilen yalanlara asla inanmam.
Örnek benim peygamberim Allah ile namaz pazarlığı yapacak,
Musa A.S söyledi diye 10 defa geri dönüp bu da olmaz, bu da olmaz diye pazarlık edecek şaşkın ve dalalette biri değildir.
kafana göre bir inanç arıyorsun işte,, bu yakışmaz inanmam, bu uygun değil, inanmam, bu ilahlık oluyor inanmam.... Allah tan neden cennetini istiyorsun duanda, akılmı veriyorsun haşa Allah a, O nereye koyacağını bilmiyormu seni..

4) Allah'ın bir olduğuna inanıyorsun ama, kainatta serbestçe tasarruf yetkisine sahip yakardığında, imdat dediğinde yardıma koşan
sahte ilahlara da iman ediyorsun,

ben, Allah ın her şeye gücü yettiğine inanıyorum, o dilediği şeyi dilediği vakir dilediğine verendir...bak örnekliyorum, sen diyorsunki, Allah, bir kulunun elini o kadar büyütüp bilmem kaç kilometre hızla giden bir uçağı yönlendiremez, Allah ın buna gücü yetmez, ve buna kimseye izin vermez,, haşa haşa biraz daha konuşsanız, ben izin vermiyorum diyeceksniz...

ben ise dûa'ları kabul etme makamında tek olan,
kendinden başka insanların yakarışlarını duyacak ve onlara karşılık verecek bir varlık bulunmayan,
uluhhiyyet ve rubibiyyette ortağı bulunmayan ilah ve rab makamının tam sahibi Allah'a iman ediyorum.
hayır sen, buda putu gibi, konuşmayan, hiç bir şeye karışmayan, yağmur yağdıran, gök işlerine karışan bir tanrıya inanıyor gibisiniz... yer işlerinde her türden meslek sahibi var zaten... belki cebrail asm diye bir melekte yoktur belki mitolojidir, niye arada aracı bir melek olsunki....



5) Şefaat tümüyle Allah'a aittir,
Allah kendi razı olmadığı hiç bir kuldan bir başkasının kayırması ile razı olmaz,
böyle bir kayırmacılık direk müşrik şefaat anlayışıdır.
Kur'an'da bu çok açık ve nettir, ama kusura bakma ama abi senin Kur'an okuduğunu hiç düşünmüyorum,
sanırım anlamak için Allah'ın kitabını hiç okumadın, ama hiç. Kur'an okuyup anlatılan şefaatçiliğe inanan bir insan Kur'anı tersten okumuştur.
Peygamber dahi olsa Allah'ın razı olmadığı bir fiili Allah'ım ben şefaat ediyorum bu fiili yok say diyemez.
Ben şefaatçiyim, bana şefaat hakkı verildi diyen bir insan peygamber dahi olsa Allah'a meydan okumaktadır,
ki kendi kızına bile sizin anladığınız mana da şefaat edemeyeceğini kendisi söylemiştir,
ahiret azığı edin, babanın peygamber olmasının sana bir faydası olmaz diyen peygambere iman etmiyor musunuz siz?
He doğru, sizin bana mezarımın 10 fersah etrafına şefaat hakkı verildi diyen Nakşıbendi gibi Allah'ın elçisi velileriniz var.
peygamber kızına edemiyorken, onlar 100 fersah etrafına şefaat edebiliyor,
her zaman diyorum ya veli olmasına da gerek yok, sizin mescidin hocası bile peygamberden, kur'an daha fazla söz sahibidir size göre.
cevap vermeye luzum görmüyorum...postacı Peygamber nasıl şefaat eder...


6) Allah'ın yanında en değerli şeyin ne olduğuna bırak Allah karar versin, sana ne oluyor ki Allah adına karar veriyorsun,
bunu neyini değiştirecek senin, senin iman ve salih amel sahibi olmayı bırak.

7) Bu da benim görüşüm, abi kusura bakma sen din diye atalarının sana nakledip eline verdiği bir kuruntuya kapılmışsın.
Sanırım bu tür bir kuruntuculuk oyunu hoşuna da gidiyor, nefsine ve hevana böyle güzel geliyor,
ne tür delil, ne tür huccet bile görsen Kuruntunun peşinden sürüklenip gidiyorsun.
Kendine yazık ediyorsun sana söyleyebileceğim bu, Allah selamet versin.

vema ersalneke rahmeten lil alemin...
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
bir iki ayrıntı:

Emeviler milliyetçi bir yapıya bürünerek arap olmayan müslümanlarabaskılar uygulamışlar, bunları meşru göstermek içinde cebrciliği bir ideolojiye dönüştürmeşler taki zulm altında inleyen ve daha çok arap olmayan müslümanların gayleriyle vuku bulan devrime kadar.

Bilindiği üzre siyah bayrağı Rasulullah(sav) kullanmış, bunu emeviler daha sonra değiştirmiş beyaza dönüştürmüş ve tekrar emevilerin ber taraf edilmesiyle tekrar aslına döndürülmüş.

Mutezilenin yükselişi de bundan sonra gerçekleşiyor, ama garip olan ne olduda abbasi döneminde yükselen mutezile, yine abbasiler söneminde tasviye edilitor? Bunu gerçekten merak esiyorum. Bu konuda dos doğru bir kaynağada rastlamadım şimdilik.
Bu olayın yorumuna Şii tarihinden bakmalisiniz.
Daha objektif bir yorum göreceksiniz. Abbasiler bir şekilde mutezileyi tasviye ediyor ve imami şia görüşüne yakın bir tutum sergiliyor ( Bu siyasi bir hamledir). Hatta bu öyle
bir hal alıyor ki 9. İmam Muhammed Cevad (as) Abdullah Me mun un Kızı ile cebren evlendiriliyor...
Daha geniş uzun uzadıya devam ediyor bu siyaset ...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Mutezilenin yükselişi de bundan sonra gerçekleşiyor, ama garip olan ne olduda abbasi döneminde yükselen mutezile, yine abbasiler döneminde tasviye edilitor? Bunu gerçekten merak ediyorum. Bu konuda dos doğru bir kaynağada rastlamadım şimdilik.

Sen sen ol kardesim sakin yalan dolan Şii kaynaklara itibar etme.

Vasik'in olumu ve sünni Mutevekkil'in isbasina gelmesi Mutezilenin sonunu hazirladi. Ne kadar Mutezile dusmani Hanbeli ve hadisciler varsa onlari savundu ve Mutezileyi yasakladi.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
bir kaç bir şey buldum:

Mutezilenin tarrihini 4 döneme ayırmak mümkün

Mutezilenin tarihi ve sonu :

1. Memun’dan önceki dönem (132–198)
2- Memun’dan Vasık’a kadar olan dönem (198–232)
3- Mütevekkil ve ondan sonraki dönem (232–300)
4- Eş’ariliğin ortaya çıkışından sonraki dönem


1. Dönem: Abbasilerin iktidarının ilk dönemleri bu dönemde iktidarla ilişkilerin soğuk olduğu dönem. Mutezile isyan bayrağı açmak yerine adalet vurgusuyla göze çarpıyor ve iktidara öğüt vermekle yetiniyor.

Abbasilerin mutezileden destek istemesi ve mutezilenin cevabı:

"...Nakledildiğine göre Amr bin Ubeyd, Mansur’un yaptığı zulümleri eleştiriyordu. Man*sur ona dedi ki: “Ben yönetim mührünü sana vermeye hazırım. Sen ve taraftarların bana yardımcı olun.” Amr cevap olarak dedi ki: “Adil davran ki sana yardımcı olalım. Devle*tinin kurumlarında yüzlerce zu*lüm var. Bunlardan bazılarını düzelt ki doğru sözlü oldu*ğunu anlayalım." [3] Dahi’l-İslam, C. 3, s. 83


2. Dönem(iktidar dönemi):

Abbasi halifeleri mutezileyi resmi mezhep olarak kabul ediyor. Ve kelami tartışmalara da katılarak muhaliflere sert davranılıyor. Tartışmaların konusu genelde Kuran mahluk mu değil mi tartışması.
Ahmed bın Hanbel ile Ahmed ibn Davud ' un tartışması göze çarpıyor ibn Davud burda galip olarak görülüyor.


3. Dönem(yasaklı dönem):
Mütevekkil başa geliyor ve kendinden önceki 3 halifenin aksine kelamı tartışmaları yasaklıyor. Mutezilenin muhaliflerinden yana tavır koyuyor. Bu dönemde muhalif alimlerin bir kısmı mutezileyi tekfir ediyor.

Suyuti o dönemi şöyle aktarmış:Hicri 232’de zilhicce ayında Vasık’tan sonra halk Mütevekkil’e biat etti. O Ehl-i Sünnet’e mütemayil bir insandı ve Sünnileri sa*vunu*yordu. Hicri 234’te mihneti kaldırdı ve bunu her tarafa ilan etti. Muhaddisleri Sa*mire’ye çağırdı ve onlara saygı gös*terdi. Onlardan sıfatlar ve Allah’ın ruiyeti (görünmesi) husu*sunda hadisler nakletmelerini istedi. Bu ameli ile halkın onay ve rızasını kazandı.”

Hatip Bağdadi de şunları söylemektedir: “Muhaddisler camilerde oturup Mutezililer aleyhinde hadisler naklediyor ve onları tekfir ediyorlardı. Ahmed bin Hanbel’den Kur’an’ın ya*ratılmış olduğuna inanan kimselerin hükmü hakkında sorulduğunda onların kafir olduklarını söy*ledi.”[11]

Mütevekkil’in Mutezile akaid ve düşüncesiyle –aslında akılcılık ile- muhalefeti ondan sonra gelen Abbasi halifeleri*nin takip ettikleri kötü bir yöntem idi. Bu durum zahircilerin siyasi kudrete dayanarak akılcılığın önünü almalarına neden oldu. Bu uğurda hatta mihnet döneminin acı olaylarından da yararlanıp halkı Mutezililer aleyhine kışkırtılar. Bu grubun muhalefeti akıl ve mantık istidlallerine dayanmıyordu. Bu yüzden bu dönemde akıl sahipleri ve gerçek âlimler etkisiz kaldılar
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Saygı duyarım...
misyoner değilim bu yüzden illa birşeyleri anlatma derdim de yoktur...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
Bagdadi der ki; Muhaddisler camilerde Mutezileler aleyhinde hadisler naklediyor ve onlari tekfir ediyorlardi. Yukaridaki alintida belirtilmis.

Ahmed ibn'i Hanbel de dahil.

Dusun, sirf Mutezileti kotulemek icin aleyhinde hadis naklediyorlardi. Mutezile demiyorlardi elbette ama "Kuran'in yaratilmis olduguna inana kimselerin hukmu", "kelami tartismalarin sakincalari" vs seklinde mevcut yasanan tartismalar uzerinden kendilerini hakli karsisindakileri de haksiz cikarmak icin herseyi yapiyorlardi.
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Takiyeyi ilk yapan Ammar ibn Yasir dir...sahabeyi karşına alıyor isen diyecek bir şey yok...
Hatırla istersen Yasir ve Sümeyye nin şehadet olayını ve Ammar ın kurtulma yöntemini. ..
Takiye ye karşı isen Ammar a da karşısın ve inancına aykırı hareket göstererek samimi olmayan bi tavır sergiliyorsun
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
4. Dönem : Üçüncü Yüzyıldan Sonra Mutezile:

Ebu Hasan Eşari' nin Mutezileden ayrılması ve mutezilenin kullandığı yöntemle mutezileye muhalefet ettiği dönem. Bir taraftan avvam halkın nezdinde makbul olan hadisçi görüşü savunurken, diğer yandanda düşünürlerin kullandığı akli yollarla bunu yapması ve iktidarında desteğiyle mutezile'nin sonu geliyor.


ayrıntılar ve kaynak olarak buraya bakabilirsiniz: http://www.taqrib.info/turkish/inde...rihi-geliimi&catid=2:feraghe-kalami&Itemid=30

Yukardaki yazı kısa bir özettir.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
kelime oyunu yapıyorsun, her şey Allah u Teala nın iken, elinin altındaki mala, bu benim evim veya arabam niye diyorsun,,,, kullandığın manalar farklı değilmi yoksa.... senin mantığınla, gidelim, "O Rauf ve Rahim dir" ayeti kerimesini ne yapalım... evet, kıymetli bir elçidir , derken, kıymetli bir postacı dır yazacaktın sanırım...

bak ben hiç içimdekişleri saklamam neye inanıyorsam haykırırım...

2) Ben peygamberin sözüne inanır,
hatta peygamberin direktifi ile öleceğim bildiğim savaşa girer,
malının tamamı infak et dese ederim, işi bırak dese bırakırım, bila bedel hizmet edeceksin dese kırpmadan ederim vs.

hem, Mübarek sözlerini inkar edeceksin , hemede beylik laflar edeceksin,,, yok yok bunları yapma,,, buyurduklarına iman et kafi, şu an evvela..



kafana göre bir inanç arıyorsun işte,, bu yakışmaz inanmam, bu uygun değil, inanmam, bu ilahlık oluyor inanmam.... Allah tan neden cennetini istiyorsun duanda, akılmı veriyorsun haşa Allah a, O nereye koyacağını bilmiyormu seni..



ben, Allah ın her şeye gücü yettiğine inanıyorum, o dilediği şeyi dilediği vakir dilediğine verendir...bak örnekliyorum, sen diyorsunki, Allah, bir kulunun elini o kadar büyütüp bilmem kaç kilometre hızla giden bir uçağı yönlendiremez, Allah ın buna gücü yetmez, ve buna kimseye izin vermez,, haşa haşa biraz daha konuşsanız, ben izin vermiyorum diyeceksniz...


hayır sen, buda putu gibi, konuşmayan, hiç bir şeye karışmayan, yağmur yağdıran, gök işlerine karışan bir tanrıya inanıyor gibisiniz... yer işlerinde her türden meslek sahibi var zaten... belki cebrail asm diye bir melekte yoktur belki mitolojidir, niye arada aracı bir melek olsunki....




cevap vermeye luzum görmüyorum...postacı Peygamber nasıl şefaat eder...




vema ersalneke rahmeten lil alemin...

Israrla bana postacı dedin diyorsun ben demiyorum diyorum, sen ısrar ediyorsun ne denilebilir ki buna.
Ben peygambere Kitap ve Hikmet verildiğini okuyorum Kur'andan, postacı demedim asla, bu senin kuruntun.Yazdıklarımın hiç birinde zerre miskal kelime oyunu yok.

Sen sadece zanna tabi oluyorsun, iman ettim dediğin nakil senin peygamberini nakil ile şapşal şaşkına çeviriyor buna bile iman ettim diyorsun.
O'nun söylediğini zannettiğin sözler ile Allah ve peygamberine hakaret etmeyi bile göze alıyor, hakareti koşulsuz kabul ediyorsun. Bana postacı dedin derken, kendin haşa alemlerin efendisi dediğin peygambere şaşkın, ne dediğini, ne yaptığını bilmez, Musa göstermese doğruyu bulamayacak kadar aciz ve aymaz diyorsun, onu bile anlamıyorsun.

Miraç naklinde Musa peygamberi 10 defa üst üste uyarmasa peygamber doğruyu bulamayacaktı, 50'ydi Musa olmaz dedi,
40 dedi Musa olmaz dedi.... Hepsin de de güya Musa as git gel hz peygambere haşa şaşkın muamelesi yapıyor, siz kainatın efendisi evvel ahir ilimleri sahibi, şaşkın gibi git geldi yaptı diye peygambere hakaret ediyorsunuz, bunu benim sormam lazım neden peygambere hakaret ediyorsunuz diye?


Abi boştan bedâvadan lâf kalabalığı yapmayalım sen de biliyorsun ben de biliyorum ki,
siz başınız sıkıştığında Allah'tan başka yardıma çağırılacak, yakaracak aracı dua makamları var diyorsunuz, ben de yok diyorum, boştan bedavadan lafı uzatmayalım. Kimse çocuk değil laf kalabalığına he he diyecek kadar zavallı da değiliz şükür.
Bir ruhaniyete dua edip imdat etmek, medet beklemekle, bakkaldan ekmek almak arasındaki farkı görebiliyoruz şükür.
Ama sen şu konuda hiç bir zaman imani açıdan kendini tatmin edemez, çözemeyince meşayıh ne dedi ise ona uyarım der uyarsın, zanna tabi olursun.

Yaratmayı Allah'tan bilip Allah'a has kılmalarına rağmen yüce bir şahsın ruhaniyeti olduklarına inandıkları
Lât'tan şefaat umup, adına bir türbe-anma makamı yaparak hürmet eden, dûa eden, dualarında onu da anan ve
Allah'a yakınlaşmak için bu yüce bildiği şahsiyetin aracığılına inanan bir Mekke müşriği ile senin inancın arasındaki fark nedir ki?
Allah'ın onları suçladıkları fiil, şekilsel suretlerini yapmaları mı, yoksa yukarıda saydığım inançları mı? fark nedir?

Ve mâ erselnake....
ayeti sen alemlerin efendisisin, yanımda en değerli kıldığım sensin, sana istediğin kadar şefaat hakkı verdim demek midir?

Aynı övücü sözler Kur'an için de vardır, diğer peygamber için de vardır, Hz İsa için de, Musa için de, İbrahim için de?
Hatta çok daha övücü ifadeleri İbrahim AS ve İsa AS için kullanıldığını rahatlıkla görebilirsin, hatta bir musevi Allah'ın aracısız seslendiği tek kul Musa A.s, demek ki en değerlisi o dese,
Allah Kur'anda Hz Muhammed'den çok, Musa ve İbrahim'e yer vermiş, onları övücü olarak anmış dese sana göre haklı mı oluyor bu mantıkla.


Abicim istersen buna bir ara ver, İman atalarının sana her söylenene kayıtsız inanmış gibi yapmak demek değildir,
İman, Allah'ü Teâlânın Kur'an aracılığı ile bildirdiği inanç sistemine göre kendini şekillendirmen ve gereği gibi davranmandır.

Kendini ehli sünnet inancı ile beşikte doğdun, eline ilmihal sıkıştırıldı diye piyangodan müslüman sayma,
kimse tahkik edip, inandığı şeye şahit olmadan, inancını Kur'ana tastikletmeden iman sahibi olamaz, sadece kuruntu sahibi olur.

İnsanlar Allah'ın koruması altındaki peygamberler hariç aldatıcı, nefis sahibi ve yanıltıcıdırlar, beşerlere kayıtsız teslimiyeti bırak,
Allah'a kulak ver. Yoksa neûzu billah bile isteye kendi mühürlenişine kendin göz yumuyorsun demektir.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Mutezile'nin en önemli hizmeti:

yukarda anlatmıştık, emevilerin yıkılması aslında arap olmayan müslümanların gerçekleştirdiği bir devrimdir.

Bunun sonucu olarak, çeşitli etnik gruplar devlet içerisinde yer alıyor. Ve bir çok akımları serbestçe yaymaya başlıyorlar, bunları gnostik akım olarakta tanımlayabiliriz. Abbasilerin gelipte yardım istemesinin sebebi bu olsa gerektir.
Mutezile sürdüğü şart "adaletin hakim olması ve zulmün son bulması" bu 2. dönemde gerçekleşiyor ve mutezile resmi mezehep oluyor, bunun bir diğer sebebide diğer grupların gnostik akımlar karşısında yetersiz kalmasıdır, nitekim mutezile geliştirdiği akli yöntemlerle bu akımları tartışmalarda alt ediyor, ancak kendi yetiştirdikleri öğrencileri aynı yöntemle daha sonraları mutezileyi alt ediyor.

Anladığımıza göre Mutezile doğru ve yanlışlarıyla bir dönem ümmete önemli hizmetler etmiş.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
4. Dönem : Üçüncü Yüzyıldan Sonra Mutezile:

Ebu Hasan Eşari' nin Mutezileden ayrılması ve mutezilenin kullandığı yöntemle mutezileye muhalefet ettiği dönem. Bir taraftan avvam halkın nezdinde makbul olan hadisçi görüşü savunurken, diğer yandanda düşünürlerin kullandığı akli yollarla bunu yapması ve iktidarında desteğiyle mutezile'nin sonu geliyor.


ayrıntılar ve kaynak olarak buraya bakabilirsiniz: http://www.taqrib.info/turkish/inde...rihi-geliimi&catid=2:feraghe-kalami&Itemid=30

Yukardaki yazı kısa bir özettir.

Eş'arinin Mu'tezileden neden ayrıldığını da komedi gibi hikayelere bağlamışlar,
ama gerçek sebep çok açık, biraz araştıran görür, yine cemaatçilik ve başolma hırsı.
40 Yıl Mutezile imamı olan adam bir anda fikirleri değişiyor Eş'arilik olarak bilinen inanç sistemini geliştiyor ilginç. (!)
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
Eş'arinin Mu'tezileden neden ayrıldığını da komedi gibi hikayelere bağlamışlar,
ama gerçek sebep çok açık, biraz araştıran görür, yine cemaatçilik ve başolma hırsı.
40 Yıl Mutezile imamı olan adam bir anda fikirleri değişiyor Eş'arilik olarak bilinen inanç sistemini geliştiyor ilginç. (!)

bozuk olan bozukluktan kurtulamıyor veya kurtulmamalı değilmi...:)... halbuki en büyük erdemlerden bir taneside bu...
 
Üst