Hristiyanlara soru

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul



Sual: Kur’anda ehl-i kitabın kâfir olduğu bildirilmiyor mu?
CEVAP
Kur’an-ı kerimde, Ehl-i kitabın kâfir olduğunu bildiren âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:
(İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyandı. O Allah’ı tanıyan doğru bir Müslüman idi.) [Al-i İmran 67] (Her peygamber gibi Hazret-i İbrahim de Müslüman idi. Ehl-i kitap hak olsa idi, böyle denmezdi.)

(“Yahudi veya Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız” diyenlere de ki: “Aksine biz, hanif
[doğru olan] İbrahim’in dinine uyarız.”) [Bekara 135] (Ehl-i kitap hak olsa idi, sözleri reddedilmezdi. Hazret-i İbrahim’in dini olan İslam’a uyan kurtulur.)

(
[Ehl-i kitap] "Yahudi ve Hıristiyanlar hariç hiç kimse Cennete girmeyecek" dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: "Doğru söylüyorsanız delilinizi getirin." Hayır onların dedikleri gibi değildir.) [Bekara 111,112] (Şu halde Ehl-i kitabın iddiaları kuruntudur, gerçek değildir.)

(Yahudiler, Üzeyr’e, Hristiyanlar da Mesih’e Allah’ın oğlu dediler. Daha önceki kâfirlerin [“melekler Allah'ın kızlarıdır” diyenlerin] sözlerine benziyor. Allah onları kahretsin! Nasıl da sapıtıyorlar.) [Tevbe 30] (Ehl-i kitap kâfir olduğu için lanete uğradı.)

(Ehl-i kitap
[İslam’a] iman edip, [kötülüklerden] sakınsalardı, kötülüklerini örter ve onları nimetleri bol Cennete sokardık.) [Maide 65] (Ehl-i kitap hak olsa idi, imana davet edilmezdi.)

(Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar,
[İslam düşmanlığında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allah, [kâfirleri dost edinip kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51] (Ehl-i kitap hak olsa, onlara dost olana kâfir denir miydi?)
[Ey habibim, Ehl-i kitaba] de ki: (Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.) [Al-i İmran 31] (Yani Ehl-i kitap, Resulullaha iman etmedikçe, Allah onları sevmez.)

(De ki: “Ey Ehl-i kitap, gelin aramızda şu müşterek söze uyalım: “Ancak Allah’a kulluk edelim, Ona şirk koşmayalım, Allah’ı bırakıp insanları Rabler edinmeyelim” Yine de, yüz çevirirlerse, “Şahit olun ki, biz Müslümanız” deyin!)
[Al-i İmran 64] (Ehl-i kitap kâfir olduğu için, onlara biz Müslümanız deyin buyuruluyor.)

([Senden önce peygamberlere] iman edenler, Yahudi, Hıristiyan ve sabiinlerden Allah’a ve ahirete inanıp salih amel işleyenler için elbette Rablerinin katında mükafatlar vardır.) [Bekara 62] (Hazret-i Musa zamanında, ona inanan Yahudiler ve Hazret-i İsa zamanında ona inanan Hıristiyanlar, elbette Cennete gidecektir. Çünkü, bütün peygamberler gibi Hazret-i Musa da, Hazret-i İsa da Müslüman idi.)

Bu vesikalara rağmen, (Muhammedün Resulullah demeye lüzum yok) diyenler çıkarsa, bunların cahil değil, sinsi birer misyoner olduklarında şüphe kalmaz.

Sual: Bir Yahudi’ye veya Hıristiyan’a hacı demek caiz midir? Bir de, Müslümanlığı kötülemeyen bir Hıristiyan’a, İsevi Müslüman denir mi?
CEVAP
Hacı, İslam’ın hac şartını eda eden Müslümana denir, gayrimüslime hacı denmez. Müslümana kâfir demek küfür olduğu gibi, gayrimüslime de Müslüman demek küfür olur. Bir insan ya Müslümandır veya kâfirdir. Hem kâfir, hem Müslüman olmaz. Müslüman Hıristiyan veya Hıristiyan Müslüman olmaz. Hıristiyanlar için de, İsevi demek yanlıştır. Şimdi İsevi ve Musevi yoktur.

İnsanların en kötüsü
Sual:
Beyyine sûresinin altıncı âyetinde, ehl-i kitabın [Yahudilerle Hristiyanların] insanların en kötüsü olduğu bildiriliyor? Ehl-i kitab, ateistlerden de mi kötüdür?
CEVAP
Sadece ehl-i kitab değil, o âyet-i kerimede müşrikler de geçiyor. Şirk, Allahü teâlâya ortak yapmak, benzetmek demektir. Benzeten kimseye müşrik denir. Küfrün çeşitleri vardır. Hepsinin en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir şeyin her çeşidini bildirmek için, çok defa, bunların en büyüğü söylenir. Bunun için, âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde geçen şirk, her çeşit küfür demektir.

Bütün küfürler şirkin içine girdiği gibi, Ehl-i kitab da, müşriklerin içine girmektedir. Böyleyken, onların kâfir olduklarının ayrıca bildirilmesinin elbette hikmetleri vardır. Belki Ehl-i kitab kâfirlerini, mümin zanneden çıkabilir. Nitekim (Ehl-i kitabın içinde takva sahipleri de vardır) diyenler de vardır.

Ehl-i kitab ve hak din
Sual:
(Kur’anı ve onun Peygamberini dışlayarak tevhid inancına ve salih amele ulaşmak imkânsız gibi olduğu için, bir kısmı hak yolda ise de, bugün Ehl-i kitabın büyük çoğunluğu, tevhitten veya salih amelden uzaklaşmıştır) diyenler oluyor. Ehl-i kitap bâtıl yolda değil midir?
CEVAP
Ehl-i kitab, tek bir yaratıcıya inansa da, salih ameller işlese de, mesela namaz kılsa, oruç tutsa ve cami yapsa da, Müslüman olmadıkça hiç faydası olmaz. İşte bir âyet-i kerime meali:
(Kâfirlerin cami yapmaları ve
[hayır olarak yaptıkları] diğer bütün amelleri, boşa gidecek, Cehennemde sonsuz kalacaklar.) [Tevbe 17]

Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olduğu gibi, kâfire de Müslümandır, cennetliktir demek küfürdür. İslamiyet gelince, önceki bütün dinler yürürlükten kalktı. Hiç değişmemiş, bozulmamış bile olsa, artık bunlarla amel etmek caiz değildir. Üç âyet-i kerime meali de şöyledir:
(İslam’dan başka din arayan, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.) [Âl-i İmran 85]

(Kimi, ona [Muhammed aleyhisselama] iman etti, kimi ondan yüz çevirdi. Bunlara da çılgın ateşli Cehennem yetti. Âyetlerimizi inkâr edip kâfir olanları ateşe atacağız.) [Nisa 55, 56]

Gayrimüslimlerin yeri
Sual
: (Hıristiyanların cehenneme mi, yoksa cennete mi gideceğini bilemeyiz. Bu Allah’ın takdirine kalmıştır, dilerse cennetine koyar) diyenler oluyor. Dinimiz kimlerin cennete, kimlerin cehenneme gideceğini açıkça bildirmemiş midir?
CEVAP
Elbette bildirmiştir. Gayrimüslim için (Allah dilerse cennete koyar) veya (Resulullahın sözü geçersizdir) denmez. Yahut (Allah’ın Kur’andaki sözleri tarihseldir, o zamanki kâfirler içindi) denmez. Allahü teâlâ, gayrimüslimleri yani Müslüman olmayan herkesi cehenneme koyacağım diyor. Resulullah da aynısını bildiriyor. Buna inanmamak küfür olur. Allahü teâlâ gayrimüslimlerin cehenneme gideceğini bildirdiğine göre, Allah’ın takdirine kalmış denemez. Bu Allah’ın verdiği sözden dönebileceği anlamına gelir. Hâlbuki Allahü teâlâ verdiği sözden dönmez. İki âyet-i kerime meali:
(Allah asla sözünden dönmez.) [Âl-i İmran 9, Zümer 20, Rad 31]

(Allah vaadinden dönmez.) [Rum 6]

Gayrimüslimlerin de cennete girebileceğini söylemek şu âyet-i kerimeyi de inkâr olur:
(Elbette, ehl-i kitap olsun, müşrik olsun, bütün kâfirler Cehennem ateşindedir. Orada ebedi kalırlar. Onlar yaratılmışların en kötüsüdürler.) [Beyyine 6]

Şu hadis-i şerifi de inkâr etmiş olur:
(Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim]

Kâfirlikte şüphe
Sual:
Gayrimüslimlerin kâfir olduklarında şüphe eden de kâfir olur mu?
CEVAP
Evet, bütün gayrimüslimlerin, Cehennemde sonsuz azap çekeceğinde şüphe eden de kâfir olur. Bir Hıristiyan’ı, bir Yahudi’yi ve başka bir gayrimüslimi kâfir kabul etmeyen kimsenin kâfir olacağında şüphe eden kimsenin de kâfir olacağını, İslam âlimleri söz birliğiyle bildirdiler. (Bezzaziyye, Dürr-ül-muhtar, Şifa-i şerif, Ravda, El-A’lam)

Kâfir olmasında şüphe eden de kâfir olunca, onu [gayrimüslimlerin Cennete gideceğini söyleyeni] Müslüman bilenin nasıl olacağını ve hele onu, İslam âlimlerini öven kelimelerle övenin nasıl olacağını düşünmelidir. Böyle kimseleri İslam âlimi sananların ve bunların küfür saçan sözlerini, yazılarını övenlerin, yayanların kâfir olacaklarını iyi anlamalıdır. Övmek, yaymaya çalışmak ve reklamını yapmak, razı olmayı, beğenmeyi gösterir. Küfre rıza, küfür olur. Küfre rıza demek, kâfirin küfür üzere kalmasını istemek değildir. Onun küfrünü beğenmek demektir. (Faideli Bilgiler kitabı)

Ehl-i kitabın kurtulması
Sual:
Maide suresinin 68. âyetinde mealen, (Ey Ehl-i Kitab! Siz Tevrat’a, İncil’e ve Rabbinizden size indirilen Kur’ana uymadıkça, doğru yol üzerinde değilsiniz. And olsun, sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan birçoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır. O halde kâfirlerin azgınlığına karşı üzülme!) deniyor. Burada Ehl-i kitaba kendi kitaplarına uymaları bildirilmiyor mu?
CEVAP
Hayır. Aksine Kur’an-ı kerime iman edip, ona uymaları emrediliyor.

Kur’an-ı kerimin muhatabı Peygamber efendimizdir. Onu doğru açıklayan da, hadis-i şeriflerdir. İşte Peygamber efendimiz Kur’an-ı kerimi açıklayarak, (Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyanlar, elbette Cehenneme girecektir) buyuruyor. (Hâkim)

İmam-ı Kurtubi hazretleri de buyuruyor ki:
İbni Abbas hazretlerinin bildirdiğine göre, Yahudilerden bir topluluk Resulullah efendimize gelip, (Sen, Tevrat’ın Allah’tan gelmiş hak bir kitap olduğunu kabul etmiyor musun?) diye sordular. Peygamberimiz, (Elbette, kabul ediyorum) diye cevap verdi. Bunun üzerine Yahudiler, (Biz de ona iman ediyoruz, fakat onun dışındakilere iman etmiyoruz) dediler. Bunun üzerine, bu âyet-i kerime nazil oldu. Burada, (Her iki kitapta [Tevrat’ta ve İncil’de] yer alan ve geleceği bildirilen Muhammed aleyhisselam’a iman edip, her iki kitabın belirttiği bu hüküm gereğince de amel etmedikçe, iman etmiş olmazsınız) deniliyor. Ebu Ali el-Farisi de, (Bu âyet-i kerime, Tevrat ve İncil’in nesh edilmeden önceki halleri hakkındadır) demiştir. (Cami’ul Ahkâm)

Âyet-i kerimenin sonunda, Ehl-i kitab kâfir olduğu için, (Kâfirlerin azgınlığına karşı üzülme!) deniyor. Ehl-i kitabın kâfir olduğu başka âyet-i kerimelerde de bildiriliyor.

Takva sahibi (!) papaz
Sual:
Bir tanıdık, (Ben Avrupa’ya gittim. Papazlarla ve rahiplerle görüştüm. Haramlardan sakınıyorlar, yani çok takva ehli zatlardır. Hayırlarına ve hasenatlarına diyecek yoktur. Bizde öyle Müslümanlara rastlanmaz) diyor. Takva ehli olmak için Müslüman olma şartı yok mu?
CEVAP
Elbette vardır. Müslüman olmayana gayrimüslim denir. Bütün gayrimüslimlerin kâfir olduğunu bizzat Allahü teâlâ ve Resulü bildiriyor. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ehl-i kitab [Yahudi ve Hristiyan] olsun veya müşrik olsun bütün kâfirler, Cehennemde ebedî kalırlar.) [Beyyine 6]

Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Beni duyup da, bana inanmayan Yahudi ve Hristiyanlar, muhakkak Cehenneme girecektir.) [Hâkim]

Kâfir içki içmese de, zina etmese de, hattâ namaz kılsa, oruç tutsa da, çok büyük camiler yaptırsa da, zerre kadar faydası olmaz. Üç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır, ama yanına varınca, umduğunu bulamaz.)
[Nur 39]

(Kâfirlerin faydalı işleri fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu küller gibidir. Âhirette o işlerin hiç faydası olmaz.) [İbrahim 18]

(Kâfirlerin [iyi olarak] yaptığı bütün işler, Kıyamette boşa gider.) [Tevbe 17]

(Papazlar takva ehlidir) diyenler, ya İslamiyet’i bilmiyorlar veyaart niyetli kimselerdir.

 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
Konu alanıma taşındığına göre; Güç bende artık :p Biraz ayet paylaşayım. Madem konu buraya döndü. Bize göre sonsuz yaşamı kimler alır, kimler alamaz.

Matta 25:
"[SUP]31[/SUP] “İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak.
[SUP]32[/SUP]Ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak.
[SUP]33[/SUP]Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
[SUP]34[/SUP]“O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin!’ diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!
[SUP]35[/SUP]Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız.
[SUP]36[/SUP]Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.’
[SUP]37[/SUP]“O vakit doğru kişiler O’na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik?
[SUP]38[/SUP]Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik?
[SUP]39[/SUP]Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?’
[SUP]40[/SUP]“Kral da onları şöyle yanıtlayacak: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.’
[SUP]41[/SUP]“Sonra solundakilere şöyle diyecek: ‘Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis’le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!
[SUP]42-43[/SUP]Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.’
[SUP]44[/SUP]“O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?’
[SUP]45[/SUP]“Kral da onlara şu yanıtı verecek: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.’
[SUP]46[/SUP]“Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler.”"

Luka 10:
"

[SUP]25[/SUP] Bir Kutsal Yasa uzmanı İsa’yı denemek amacıyla gelip şöyle dedi: “Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras almak için ne yapmalıyım?”
[SUP]26[/SUP]İsa ona, “Kutsal Yasa’da ne yazılmıştır?” diye sordu. “Orada ne okuyorsun?”
[SUP]27[/SUP]Adam şöyle karşılık verdi: “Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün gücünle ve bütün aklınla seveceksin. Komşunu da kendin gibi seveceksin.”
[SUP]28[/SUP]İsa ona, “Doğru yanıt verdin” dedi. “Bunu yap ve yaşayacaksın.”"

Yuhanna 5:
"

[SUP]24[/SUP]“Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir."

Matta 7:
"
[SUP]13[/SUP] “Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.
[SUP]14[/SUP]Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır.”
Ağaç ve Meyvesi[SUP]15[/SUP] “Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır.
[SUP]16[/SUP]Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi?
[SUP]17[/SUP]Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir.
[SUP]18[/SUP]İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez.
[SUP]19[/SUP]İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.
[SUP]20[/SUP]Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.
[SUP]21[/SUP]“Bana, ‘Ya Rab, ya Rab!’ diye seslenen herkes Göklerin Egemenliği’ne girmeyecek. Ancak göklerdeki Babam’ın isteğini yerine getiren girecektir.
[SUP]22[/SUP]O gün birçokları bana diyecek ki, ‘Ya Rab, ya Rab! Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı?’
[SUP]23[/SUP]O zaman ben de onlara açıkça, ‘Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar!’ diyeceğim.”"
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Konu alanıma taşındığına göre; Güç bende artık :p Biraz ayet paylaşayım. Madem konu buraya döndü. Bize göre sonsuz yaşamı kimler alır, kimler alamaz.

İSLÂM’IN TEMEL TAŞLARI




عَنْ ابْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بُنِيَ الْإِسْلَامُ عَلَى خَمْسٍ شَهَادَةِ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ وَالْحَجِّ وَصَوْمِ رَمَضَان

İslam beş temel üzere bina edilmiştir: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in de O’nun Resûlü olduğuna şehadet etmek, namazı dosdoğru kılmak, zekatı vermek, Hac yapmak ve Ramazan orucunu tutmak.(Buhârî, “İmân”, 1.)

MUHTEŞEM KONAK
Masallardaki konakları imrendirecek kadar güzel bir konak ve birbirinden güzel, kendilerine göre bilgili, görgülü, maharetli, akıllı, hoşgörülü, anlayışlı, yine kendilerine göre haklı, lider veya yönetilen, memur veya işçi veya ev hanımı, çalışan- çalışmayan, tembel-çalışkan her nevi insanlar vardı. O muhteşem konağa bakıp duruyorlardı. Kimisi tavaf ediyordu konağı etrafından. İçeri girmeye cesareti mi yoktu ne? Belki de içinde ne olduğunu bilmediğinden korkuyordu… Korkuyor olabilirdi çünkü bu konak hakkında güzel şeyler söyleyenler olduğu gibi korkunç senaryolar da üretenler vardı. Gulyabani mi vardı orada ne? Gericiler, irticacılar toplanmış içeride ayin mi yapıyorlardı ne? Teröristleri de sakladığı barındırdığı söyleniyordu. Buna inananlar kapısından dahi bakmadan etrafını dolaşıp meraklı meraklı bakıp, gidiyorlardı tahrif edilmiş evlerine…Bazıları da ineklerin, farelerin, şeytanın, putların hakimiyetinde olan ateş evlerine… Bazılarının evi de yoktu… Tesadüflerle dolu bir dünyada geziniyorlardı rastgele…


Bir kısmı da bu muhteşem konaktan içeri giriyordu, Kelime-i Şehadet kapısından, “Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh.”diyerek. Bu parola olmadan girilemiyordu konağa. Parolayı öğrenip, kalbiyle ve diliyle bütün samimiyetiyle söyleyenler içerdeydi. Kapıda çok mükemmel yaradılışlı, çok kibar ve nazik bir görevli karşıladı parolayı söyleyenleri… Hepsiyle tek tek ilgilendi … Kimi bu ilgiden sıkıldı, “Ben kendim istediğim yere gidebilirim, beni rahat bırak” dercesine bir el hareketiyle dolaştı konakta… Kimi onunla ilgili gibi görünüp, aklı ve gözü başka yerlerde geziniyordu. Bazıları da onun rehberliğine teslim ediverdiler kendilerini… Herkes böylece dağıldı dört bir yanına konağın… Bazıları arka tarafta çıkış kapısı keşfetti… Usulcacık süzülüverdi dışarıya, alemlere… Başı dara düştükçe yine o kapıdan usulcacık girdi içeriye… Çünkü Mevlânâ gibi o konağın daimi varisleri hep çağırdı onları: “Gel, gel, ne olursan ol yine gel,ister kafir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel, bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…


Çağrıyı duyup da gelen de vardı, gelmeyen de. Yine de çağırmaktaydılar onları da…


İçeride gezinenlerin bir kısmı da iki odadan dışarı çıkmaz oldu. Sıkıştılar adeta o iki odaya… bu kadar yeterliydi onlara, koca konaktaki nimetleri bu kadarcık biliyor ve bunlarla yetiniyorlardı. Oruç ve namaz kapısının dışına başlarını bir çevirseler karşılarında rehberi görüp yardım isteseler daha da huzurlu ve mutlu olacaklardı ama …. Onlar yetindiler bu kadarla. İbadetler ekseninde döndü durdular… Namaz odasının oruç odasının zekat ve Hac odalarının duvarlarını yıkıp koca bir salon elde edemediler. Ama yine de huzurluydular diğerlerine göre… Bazılarını da o iki oda sıktı, sıktı bir kemer gibi. Namaz odası oruç odası abdest koridoru hatta bazılarının zaman zaman Hac zekat odalarına da gitmelerine rağmen o konaktaki girdikleri odalar sıktıkça sıktı onları… Çünkü o odalara günün belli saatleri yılın belli zamanları giriyorlardı. Girdiklerinde ise yanlarında getirdikleriyle sığmıyorlardı odalara. Dedikodu, gıybet, iftira, yalan, haram, faiz, zulüm, riya, şirk duraklarına uğrayıp yanlarında taşıyorlardı buralardan topladıklarını. Tabii olarak da bunlar sığmıyordu o mükemmel odalara… Sıktıkça sıkması o yüzdendi. Böyle bir konakta bu gibi duraklar nerede vardı ki? Şaşılacak şey doğrusu, demek ki bunlar da zaman zaman konağın etrafını dolaşıyorlardı buldukları gizli geçitten çıkarak. Herkes onları namaz odasında biliyorken onlar dışarıya süzülüvermişlerdi.


Kimisi de eğlenceye dalıp gitti kapıdan süzülerek dışarı. Kimi meyhaneye kimi… Sonra kapısına gelip yalvardılar içeri bizi de alın diye… Günlerce gözyaşı döktüler, nasuh tövbesi yapıp söz verdiler yeminlerle andlarla… İçeri girdiklerinde yine sapıtıp çıkanlar olsa da o kapıda dökülen yaşlar hürmetine rehbere teslim olup huzuru bulanlar da az değildi…


Bazıları hazine odasını keşfetti konağın. Hakkına riayet göstermeyip çaldı çırptı… Bazıları da kendi zekat odalarından, sadaka odalarından çaldı. Eksilme hazineden değil onların biriktirdiklerinden oluyordu bunu idrak edemediler. Öyleleri de vardı ki zekat odasının kapısını verilen talimatlara uyarak ardına kadar açıp dağıttı ihtiyaç sahiplerine. Sadaka odasının kapısını da birlikte açarak… İnsanlarla hemhal oldular. İlimle, irfanla… Bunlar işyerlerine de gittikleri her nere varsa oralar da taşıdılar o konağı… Muhteşem konak her yerde onlarlaydı görebilen, fark edebilene… Onlar dışardakileri görüyorlardı konağın balkonuna çıkınca. Dışardakiler onları nedense göremediler. Baktılar ama…Bazıları da onların dışını görüp huzurunu göremedi… Dıştan sıkıcı geldiler, hatta ürkütücü hatta cahil, cühela. Gerici görenler de oldu, alay edenler de…Onlarsa bunlara prim vermediler. Buldukları çok güzel bir nimetti. Onlara prim verip onların gazıyla kendini yakanlar da olmadı değil. Bu konakta herkes ve her hal mevcuttu çünkü…


Dedik ya iki odaya sıkışıp kalanlar vardı, üç odaya dört odaya da… Sıkışıp kalanlar odalar arası kapıyı bulup açamayanlardı. Bulmak istemeyenler de dahil… Odalar arasındaki o duvarı bir düğmeyle açıp koskoca bir salon elde edilebilirdi oysa… bunu keşfedenler de az değildi hani! Hani onları kapıdan içeri buyur eden kılavuz var ya işte ondan öğrendiler bu sırrı ve tatbik ettiler. Rehbere teslim olunca odalar arasında bulunan duvarlar yok oldu…Kocaman bir salon ortaya çıktı… Ferah, günlük güneşlik… Balkonlarından uzanıp konağın içinden çıkan meyveleri topladılar. O rehberin kutlu nameleri eşliğinde mest oldular. Mis kokulu çiçekleri koklayıp, en lezzetli yemekleri tattılar… Nasibi olanlara da ikram ettiler büyük bir cömertlikle…


İkram edilenlerden olmak ümidiyle inşallah…


SADIKA HOCAOĞLU
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Kardeşim, açıkçası ben tefsir ilmi konusunda iddialı olamam. ancak sorunuzdaki gibi anladığım ölçüde cevap vereceğim. Eğer algıda bir kusurum olursa Allah affetsin. Malum hiçbirimiz ne bilgi olarak ne akıl olarak yeterli değiliz.

Rabbimiz bizi mesajını anlayabileceğimiz gibi yarattı.Kuran'ı da anlayacağımız gibi kolaylaştırdı.Bizzat kendisi Kuran'ı bizlere açıklayarak indirdi.Onun için hiç endişeniz olmasın.Kuran'ın en doğru manası sizin anladığınız gibidir.

ALİ İMRAN 199 dışında bu konulardaki diğer ayetler aşağıdadır. Hepsini ayırmadan birlikte değerlendirmek gerektiği düşüncesindeyim.

Ben de aynı fikirdeyim.

“Daha önce kendilerine kitap verdiğimiz ilim sahipleri buna da, Kur'âna da inanırlar.” Kasas, 28/52)

“Kendilerine (kitap verilenlere) Kur'ân okununca şöyle derler: "Ona iman ettik, O Rabbimizden gelen gerçeğin ta kendisidir. Biz zaten daha önce de Allah'a teslim olmuş kimselerdik." (Kasas, 28/53)

“Fakat onlardan (Yahudilerden) geniş ilmi olanlar ile müminler, hem sana indirilen Kur'ân'a, hem de senden önce indirilen kitaplara iman ederler. O namaz kılanlar, zekât verenler, Allah'a ve âhirete hakkıyla iman edenler var ya, işte onlara yarın büyük mükâfat vereceğiz.” (Nisa, 4/162)

“İnsanlar içinde İbrâhim'e en yakın olanlar, ona tâbi olanlar, bu Peygamber ve bu Peygambere iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur.” (Al-i İmran, 3/68)

“İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehliyle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "Bize ve size indirilene iman ettik;bizim ilahımız da, sizin ilahınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuz." (Ankebut Suresi, 46)

Ben @Mesihçi hakkında hüsn-i zan içerisinde değilim, çünkü kendisi henüz müslüman değil.

Müslüman olmasa da yukarıdaki ayetlerin hatırına hüsnü zannı hak etmiyor mu?Çünkü ayetlerde bahsedilen kişilerden Rabbimiz hep "Ehli Kitap" olarak bahsetmiş.Kaç tane böyle Hıristiyan gördünüz?Müslümanların forumunda bizlere Allah'ı anlatmaya çalışıyor.Allah adına bir endişesi var demektir.hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret görmüyor.Allah'a karşı sorumluluk sahibi bir tavrı var.

Bakara 2 "Bu (Kur'an-ı Kerim) doğruluğunda şüphe olmayan bir kitaptır. (Allah'a karşı gelmekten sakınan,sorumluluk sahibi) muttakiler için bir hidayet rehberidir."

Yukarıdaki Bakara Suresi 2. ayette Allah Kuran'ın muttakiler için hidayet kaynağı olduğunu bildirmektedir.Dikkat ederseniz iman edenler değil."Muttakiler" denmekte muttaki sakınan,çekinen Allah'tan korkan manalarındadır.Kuran böyle karakterli,bilinçli,sorumluluk sahibi kişileri doğru yola ileten bir rehberdir değil mi? @Mesihçi de bu sorumlulukla hareket etmesiyle ayette bildirilen kişilerin sınıfındadır

Bu çok basit bir mantık aslında. Eğer Kuran-ı Kerim'e ve Peygamberimize (s.a.v.) inanıyorsanız o zaman müslümansınızdır.

Haklısınız Kuran'a ve Peygamberimize inanan Müslümandır.Ancak Rabbimiz neden bu kişileri "Kuran'a ve önceki kitaplara inanırlar.Allah karşısında ürperirler.Allah'ın ayetlerini az bir bedel karşılığı satmazlar" diyerek tarif ettiği halde bu kişiler için yine de "Ehli Kitap" demektedir.Demek ki Ehli Kitap içinde de her zaman böyle bir grup olacak.


Sizden ricam @Mesihçi 'nin tüm yazdıklarını okuyarak bir değerlendirme yapın. Sizce @Mesihçi müslüman mı? kendisine sorun eğer yine kaçamak cevap vermezse size kendisi açıklayacaktır. bu sorunuzun muhatabı ben değilim, bizzat @Mesihçi nin kendisidir.sorun kendisine, Peygamber Efendimize ve Kuran-ı Kerim'e imanı tam mıdır?

Ben kendimde başkasının imanını sorgulayacak bir hak göremem ki bu soruyu soramam.Kendi bileceği birşeydir.Kimseye de birşey açıklamak zorunda değil zaten.Benim için bu sorunun cevabının da önemi yok.Ben sadece kanaatlerimi belirttim.İlle de öyledir diye bir şey söylemiyorum.

Allah senden razı olsun.
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Ben kendimde başkasının imanını sorgulayacak bir hak göremem ki bu soruyu soramam.Kendi bileceği birşeydir.Kimseye de birşey açıklamak zorunda değil zaten.Benim için bu sorunun cevabının da önemi yok.Ben sadece kanaatlerimi belirttim.İlle de öyledir diye bir şey söylemiyorum.

Allah senden razı olsun.

kardeşim seni anlamıyorum. @Mesihçi ye soramıyorsun ama bana soruyorsun. biz onun yazdıkları üzerinden yorum yürütüyoruz, onun hakkında konuşuyoruz ama ona soramıyoruz öyle mi? niye gıyabında konuşalım ki? kendisine sorun yanıtlasın. yani kusura bakmayın da bu sorunun önemi yoksa hiç tartışmasaydık, siz de bunu sormasaydınız bana :)
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Müslüman olmasa da yukarıdaki ayetlerin hatırına hüsnü zannı hak etmiyor mu?Çünkü ayetlerde bahsedilen kişilerden Rabbimiz hep "Ehli Kitap" olarak bahsetmiş.Kaç tane böyle Hıristiyan gördünüz?Müslümanların forumunda bizlere Allah'ı anlatmaya çalışıyor.Allah adına bir endişesi var demektir.hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret görmüyor.Allah'a karşı sorumluluk sahibi bir tavrı var.

üzgünüm ama benim nazarımda hak etmiyor. @Mesihçi ye kalbim yazdıklarını okudukça soğudu. herhalde durup dururken kendine yazı yazacak değilim.hakikikaten hiç böyle azimli hristiyan görmedim.sağolsun kısa zamanda islami foruma incilinin yarısını yazdı.halen çalışmaları devam ediyor.Bize Allah'ı anlatıyor ama hangi sahih kaynakla? onun endişesi beni kardeşlerimin imanı konusunda endişelendiriyor. inşallah herhangi bir kardeşimin imanını iğne ucu kadar zedelememiştir.sorumluluk sahibi ama kime karşı, neye karşı? o sorumlu ise biz neyiz? biz de sorumlu olduğumuz için cevap yazıyoruz. umarım anlatabilmişimdir.
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Haklısınız Kuran'a ve Peygamberimize inanan Müslümandır.Ancak Rabbimiz neden bu kişileri "Kuran'a ve önceki kitaplara inanırlar.Allah karşısında ürperirler.Allah'ın ayetlerini az bir bedel karşılığı satmazlar" diyerek tarif ettiği halde bu kişiler için yine de "Ehli Kitap" demektedir.Demek ki Ehli Kitap içinde de her zaman böyle bir grup olacak.

Allah senden razı olsun.

işte ben yukarıdaki tarifi @Mesihçi yle nasıl bağdaştırdığınızı halen anlamadım? muhtemelen biz okuduklarımızdan aynı şeyleri anlamıyoruz. ya ayeti yanlış yorumluyoruz, ya da @Mesihçi nin yazdıklarını. yani sizinle frekansımız farklı, farklı telden çalıyoruz.

açıkçası şimdi burada yazamayacağım çok uzun ama eğer edinebilirseniz, ya da internette bulabilirseniz; ömer nasuhi bilmen'in ve ismail hakkı bursevi'nin tefsirleri baya kapsamlı olarak açıklamış konuyu. kendi anladığım özet şöyle; peygamberimize ve onun mucizesi olan kitabımıza inanması gerekiyor.

Allah hepimizden razı olsun.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
kardeşim seni anlamıyorum. @Mesihçi ye soramıyorsun ama bana soruyorsun. biz onun yazdıkları üzerinden yorum yürütüyoruz, onun hakkında konuşuyoruz ama ona soramıyoruz öyle mi? niye gıyabında konuşalım ki? kendisine sorun yanıtlasın. yani kusura bakmayın da bu sorunun önemi yoksa hiç tartışmasaydık, siz de bunu sormasaydınız bana :)

Ben Ali İmran 199 u nasıl anladığınızı sormuştum. @Mesihçi nin imanı ile alakalı size birşey sormadım.Onun hakkında kendi kanaatlerimi ve gerekçelerini yazdım o kadar.

üzgünüm ama benim nazarımda hak etmiyor. @Mesihçi ye kalbim yazdıklarını okudukça soğudu. herhalde durup dururken kendine yazı yazacak değilim.hakikikaten hiç böyle azimli hristiyan görmedim.sağolsun kısa zamanda islami foruma incilinin yarısını yazdı.halen çalışmaları devam ediyor.Bize Allah'ı anlatıyor ama hangi sahih kaynakla? onun endişesi beni kardeşlerimin imanı konusunda endişelendiriyor. inşallah herhangi bir kardeşimin imanını iğne ucu kadar zedelememiştir.sorumluluk sahibi ama kime karşı, neye karşı? o sorumlu ise biz neyiz? biz de sorumlu olduğumuz için cevap yazıyoruz. umarım anlatabilmişimdir.

Bir hıristiyan elbetteki dinini anlatmak isteyecek ve anlatacak en doğal hakkı.Biz nasıl anlatmak istiyorsak O da öyle ister elbet.Kaynak sahihtir değildir.Onun önemi yok önemli olan Allah adına birşeyler yapma isteğidir.Bu kişiyi muttaki yapar.Bakara 2 de de "Kuran muttakiler için hidayet kaynağıdır." buyurulmaktadır.

işte ben yukarıdaki tarifi @Mesihçi yle nasıl bağdaştırdığınızı halen anlamadım? muhtemelen biz okuduklarımızdan aynı şeyleri anlamıyoruz. ya ayeti yanlış yorumluyoruz, ya da @Mesihçi nin yazdıklarını. yani sizinle frekansımız farklı, farklı telden çalıyoruz.

açıkçası şimdi burada yazamayacağım çok uzun ama eğer edinebilirseniz, ya da internette bulabilirseniz; ömer nasuhi bilmen'in ve ismail hakkı bursevi'nin tefsirleri baya kapsamlı olarak açıklamış konuyu. kendi anladığım özet şöyle; peygamberimize ve onun mucizesi olan kitabımıza inanması gerekiyor.

Allah hepimizden razı olsun.

Mesihçi ile alakalı bir kelime etmemişim ki nereden çıkardınız Mesihçi ile bağdaştırdığımı.Ayetteki ifadeye dikkat çekiyorum.Siz "Kuran'a ve Peygamberimize iman eden müslümandır" diyorsunuz.Ben de Allah "Kuran'a ve kendilerine indirilenlere Allah'a iman eden" diye tarif ettiklerine Yine de "ehli kitap demektedir.Diyerek bu ifadeyi belirtiyorum.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
üzgünüm ama benim nazarımda hak etmiyor. @Mesihçi ye kalbim yazdıklarını okudukça soğudu. herhalde durup dururken kendine yazı yazacak değilim.hakikikaten hiç böyle azimli hristiyan görmedim.sağolsun kısa zamanda islami foruma incilinin yarısını yazdı.halen çalışmaları devam ediyor.Bize Allah'ı anlatıyor ama hangi sahih kaynakla? onun endişesi beni kardeşlerimin imanı konusunda endişelendiriyor. inşallah herhangi bir kardeşimin imanını iğne ucu kadar zedelememiştir.sorumluluk sahibi ama kime karşı, neye karşı? o sorumlu ise biz neyiz? biz de sorumlu olduğumuz için cevap yazıyoruz. umarım anlatabilmişimdir.

Söylemeyeyim diyorum. Kur'an üzerinden bir tartışma gidiyor diye müdahale etmek de istemiyorum. Ama siz beni illa söyleteceksiniz. Hangi eski üyenin yakınısınız siz? :) Geldiğiniz andan itibaren bana kafayı taktınız. Siz zaten benimle ilgili hiç bir zaman olumlu bir şey düşünmediniz ki şimdi kalbiniz soğumuş olsun.

@çelebiler kardeşime tüm iyi niyeti ve hakkımda yazdığı güzel şeyler için teşekkür ediyorum. Muhtemelen çoğunu da hak etmiyorum. Ancak bu konuda tartışmanıza gerek yok. Kendisine mutluluğun kimyası diyen ve imzasında güzel bir şey yap da ne yaparsan yap diyen bir kişi ama bu mutluluğu ve güzelliği sadece Müslümanları kapsıyor.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
bu konu hic bu kadar uzun uzadiya tartisalacak bir sey degil. Kurani bastan sona dikaktlice okumussaniz gözünüzden kacmis olamaz.

Isin püf noktasi Allahtan gelen mesaja deger vermek, onu red etmemek, kabul etmek.

Allaha inandigini söyleyen ehli kitaptan birisi Kurani umursamamzlik, kabul etmemezlik yapmaz. Cünkü Kuran ALLAH kelamidir. Onu yalanlayan ALLAHI yalanlamis demektir. Bu ister ehli kitap ister müslüman oldugunu söyleyen birisi olsun fark etmez.

1. De ki: O, Allah Ahad`dir (birdir, bölünmeyen, parcalanmayan BIR, icine ne giren nede cikan BIR)
2. Allah Sameddir.
3. O, doğurmamış ve doğmamıştır.
4. Onun hiçbir dengi yoktur.
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Ağaç ve Meyvesi

[SUP]15[/SUP] “Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır.



[SUP]16[/SUP]Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi?
[SUP]17[/SUP]Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir.
[SUP]18[/SUP]İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez.
[SUP]19[/SUP]İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.
[SUP]20[/SUP]Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.
[SUP]21[/SUP]“Bana, ‘Ya Rab, ya Rab!’ diye seslenen herkes Göklerin Egemenliği’ne girmeyecek. Ancak göklerdeki Babam’ın isteğini yerine getiren girecektir.
[SUP]22[/SUP]O gün birçokları bana diyecek ki, ‘Ya Rab, ya Rab! Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı?’
[SUP]23[/SUP]O zaman ben de onlara açıkça, ‘Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar!’ diyeceğim.”"


hımmm ...

demekki hiristiyanlar peygamberimizi sahte peygamber katagorisine koyuyorlar ...!

 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Söylemeyeyim diyorum. Kur'an üzerinden bir tartışma gidiyor diye müdahale etmek de istemiyorum. Ama siz beni illa söyleteceksiniz. Hangi eski üyenin yakınısınız siz? :) Geldiğiniz andan itibaren bana kafayı taktınız. Siz zaten benimle ilgili hiç bir zaman olumlu bir şey düşünmediniz ki şimdi kalbiniz soğumuş olsun.

@çelebiler kardeşime tüm iyi niyeti ve hakkımda yazdığı güzel şeyler için teşekkür ediyorum. Muhtemelen çoğunu da hak etmiyorum. Ancak bu konuda tartışmanıza gerek yok. Kendisine mutluluğun kimyası diyen ve imzasında güzel bir şey yap da ne yaparsan yap diyen bir kişi ama bu mutluluğu ve güzelliği sadece Müslümanları kapsıyor.

hiçbir eski üyenin yakını değilim. buradaki herkesle burada tanıştım. bir çok kişiyle bazı fikirlerde aynı, bazı firkirlerde farklı düşünüyorum.ancak sizinle fikirlerimiz taban tabana zıt.kafayı size neden takayım?bir şey yazıyorsunuz, ben de cevap yazıyorum.

doğrudur.gerçek güzellik ve mutluluk İslamdadır.tavsiye ederim.
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Ben Ali İmran 199 u nasıl anladığınızı sormuştum. @Mesihçi nin imanı ile alakalı size birşey sormadım.Onun hakkında kendi kanaatlerimi ve gerekçelerini yazdım o kadar.

kardeşim biz sizinle anlaşamıycağız. @Mesihçi ve imanı ile alakalı değilse o ayeti niye paylaştınız? ayet kuran-kerim ve sevgili peygamberimize imanla ilgili. dediğim gibi siz ve ben hadisten aynı şeyleri anlamıyoruz anlaşılan. o ayet sizin @Mesihçi hakkındaki kanaatizi yansıtmıyorsa orada ne işi var?
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
O sahte peygamber PAVLUS´tur... Onun ögretisini iyi inceleyin göreceksiniz... Hz. Muhammed getirdigi mesaja bakin, hak peygamber oldugunu göreceksiniz..

Pavlus üc kagitcinin birisi.. Insanlara kendi ögretisini kabul ettirmek icin, onlarin pagam inanclarina uygun sekilde yorumlamistir
Hz. Isa´nin mesajini. Kilise uydurma bir kurumdur.. Hz. Isa böyle bir sey kurmamais,
o ve ögrencileri yahudi ibdethanelrini gitmislerdir.. Hristiyanlik yeni bir din dahi degildir, onudin haline getiren Pavlusun ögretileridir..
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Bir hıristiyan elbetteki dinini anlatmak isteyecek ve anlatacak en doğal hakkı.Biz nasıl anlatmak istiyorsak O da öyle ister elbet.Kaynak sahihtir değildir.Onun önemi yok önemli olan Allah adına birşeyler yapma isteğidir.Bu kişiyi muttaki yapar.Bakara 2 de de "Kuran muttakiler için hidayet kaynağıdır." buyurulmaktadır.

bak kardeşim, kaynağın sahih olup olmamasının önemi yok demek ne demek?sizin için olmayabilir.benim için var. o paylaşsın ama ben cevap yazmayayım mı?

burada bazı kurallar var. hadi ben burada yeniyim bilmiyorum.@Mesihçi bu işin kurdu. alanı dışındaki her yerde incilden inciler döke saça geziyor, sonra da burası benim alanım değil diye bizi ikaz ediyor. bu bir şaka mı? hepimiz Allah adına bir şeyler yapıyoruz.müslüman olmayanların muttaki olabilmesi için daha önce söylediğim gibi iman şartı var.inanmalı.

bakın işte konu siz her ne kadar dolandırsanız da yine @Mesihçi ye geliyor. çünkü konu onunla ilgili ama siz ısrarla benimle konuşuyorsunuz.

Bana net olarak yanıt verin lütfen. @Mesihçi gibi kaçamak, alakasız, dolambaçlı cevaplar vermeyin.

@Mesihçi nin hem kuran-ı kerim'e hem de peygamberimize koşulsuz şartsız iman ettiğini hangi söyleminden çıkarttınız?

ben buraya aksini kast eden geçmişteki 10 adet paylaşımını taşıyabilirim.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
O sahte peygamber PAVLUS´tur... Onun ögretisini iyi inceleyin göreceksiniz... Hz. Muhammed getirdigi mesaja bakin, hak peygamber oldugunu göreceksiniz..

Pavlus üc kagitcinin birisi.. Insanlara kendi ögretisini kabul ettirmek icin, onlarin pagam inanclarina uygun sekilde yorumlamistir
Hz. Isa´nin mesajini. Kilise uydurma bir kurumdur.. Hz. Isa böyle bir sey kurmamais,
o ve ögrencileri yahudi ibdethanelrini gitmislerdir.. Hristiyanlik yeni bir din dahi degildir, onudin haline getiren Pavlusun ögretileridir..

Pavlus'un mektuplarında Havarilerden farklı hiç bir şey yazmamaktadır. Üçlü birlik inancı Yuhanna başta olmak üzere tüm elçilerin dile getirdiği ve kabul ettiği bir gerçektir. İsa Mesih dünyadayken kiliseyi kurmuştur. Kilise bir bina değildir. Kilise "topluluk" anlamına gelir. İsa Mesih imanlıların topluluklar halinde yaşamaları gerektiğini söylemiştir. Bununla da kalmamıştır. Kiliseyi gelin, kendisini güvey olarak tanımlamıştır. Havralara gidilmesinin sebebi, elinde Kutsal Kitap olan Yahudiler'e önce müjdenin iletilmesidir. Yahudiler'e ulaşıldıktan sonra diğer milletlere gidilmiştir. Bir bakıma evet, Hristiyanlık bir din değildir. Yahudiliğin devamıdır. Kutsal Kitap'ın tamamlanmasıdır. Yeni Antlaşmadır. Eski Antlaşmayı geçersiz kılmadığı için böyle söylenebilir. Pavlus'la ilgili en yanlış bilgi, onun Hristiyanlık inşa edildikten sonra ortaya çıkıp yeni öğretiler yaydığı efsanesidir. Oysa Pavlus başından beri Hristiyanlıkla haşır neşirdir. İman ettikten sonra henüz hepsi SAĞ olan havarilerin ve elçilerin onayını almıştır. Pavlus'un mektupları diğer elçilerin kitaplarından önce yazılmıştır. Daima tüm elçiler ve havarilerle koordineli çalışmıştır. Kendi başına yeni bir din yaratan bir adam değildir. Son olarak benim peygamber kabul ettiğim bir adama "Üç kağıtçı" diyerek kalitenizi ortaya koyuyorsunuz. Ben sahte peygamberlerle ilgili ayetleri Hz. Muhammed'e yönelik paylaşmadım. Bir iş yaparken önüne arkasına bakın.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
yapmayin @Mesihçi bey,

Hz. Isa ne zaman tanri ilan edildi bunu artik herkes biliyor, yine Hz. Isanin kilise kurmadigini hristiyanlarin kendisi de söylüyor.

Kilise kelime anlamiyla ayni sinagog, ayni cami gibi ayni anlami tasir, cem edilen, toplanilan yer demektir. Kilise derken kast ettigimiz elbette kurumsal kilisedir.
Size göre bastan beri tek tip hristiyanlik var, ancak isin dogrusu bu sekilde degil. Yine 4 incil disinda incillerin oldugu yani tek tip hristiyanligin olmadigida bilinen bir gercek.. Pavlusun mektuplarinin hristiyanligin ve incillerin yorumlanmasina önemli bir etki yaptigida cok bariz. Bizzat incil bilimcileri bile, inanc esaslarinin dahi farklida yorumlanabilecegeni söylemistir. Ancak bunlarin bilinen yönde yorumlanmasinda paylusun mekuplarinin etkisi büyüktür. Bunlari öncedende paylasmistim sizinle.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
yapmayin @Mesihçi bey,

Hz. Isa ne zaman tanri ilan edildi bunu artik herkes biliyor, yine Hz. Isanin kilise kurmadigini hristiyanlarin kendisi de söylüyor.

Kilise kelime anlamiyla ayni sinagog, ayni cami gibi ayni anlami tasir, cem edilen, toplanilan yer demektir. Kilise derken kast ettigimiz elbette kurumsal kilisedir.
Size göre bastan beri tek tip hristiyanlik var, ancak isin dogrusu bu sekilde degil. Yine 4 incil disinda incillerin oldugu yani tek tip hristiyanligin olmadigida bilinen bir gercek.. Pavlusun mektuplarinin hristiyanligin ve incillerin yorumlanmasina önemli bir etki yaptigida cok bariz. Bizzat incil bilimcileri bile, inanc esaslarinin dahi farklida yorumlanabilecegeni söylemistir. Ancak bunlarin bilinen yönde yorumlanmasinda paylusun mekuplarinin etkisi büyüktür. Bunlari öncedende paylasmistim sizinle.

Doğru İsa Mesih'in aramızda yaşarken kendisini Tanrı ilan ettiğini ve ondan yüzyıllar önce peygamberlerin bunu bildirdiğini herkes biliyor. İsa Mesih'in kilise kurmadığını söyleyen tipler kilise sözcüğünün anlamını bilmiyorlar. Kilise cami gibi toplanılan yer anlamına gelmez. Kilise Yunanca Ekklise den gelir ve topluluk anlamına gelir. 2 Hristiyan düzenli buluşup ibadet ederse bu bir kilisedir. Kutsal Kitap'ta kilise sözcüğü defalarca geçmektedir ve çeşitli yerlerdeki toplulukları tanımlamak üzere kullanılır binaları değil. Zira bina sahibi değillerdir. Binaların bir önemi yoktur. Çayırda da kilise olunur. Siz derseniz ki katolik kilisesini, ortodoks kilisesini kurmadı. Elbette kurmadı. Mezhepler elbette sonradan çıkmıştır. Kavram karmaşası yaratarak haklı çıkmaya çalışmanız doğru değil. 27 den fazla eser yazılmıştır ancak tüm imanlıların Rabden geldiğine iman ettiği 27 kitap bir araya getirilerek Yeni Ahit oluşturulmuştur. Pavlus'un mektupları İnciller dediğiniz 4 kitaptan önce yazılmıştır.
 

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Doğru İsa Mesih'in aramızda yaşarken kendisini Tanrı ilan ettiğini ve ondan yüzyıllar önce peygamberlerin bunu bildirdiğini herkes biliyor. İsa Mesih'in kilise kurmadığını söyleyen tipler kilise sözcüğünün anlamını bilmiyorlar. Kilise cami gibi toplanılan yer anlamına gelmez. Kilise Yunanca Ekklise den gelir ve topluluk anlamına gelir. 2 Hristiyan düzenli buluşup ibadet ederse bu bir kilisedir. Kutsal Kitap'ta kilise sözcüğü defalarca geçmektedir ve çeşitli yerlerdeki toplulukları tanımlamak üzere kullanılır binaları değil. Zira bina sahibi değillerdir. Binaların bir önemi yoktur. Çayırda da kilise olunur. Siz derseniz ki katolik kilisesini, ortodoks kilisesini kurmadı. Elbette kurmadı. Mezhepler elbette sonradan çıkmıştır. Kavram karmaşası yaratarak haklı çıkmaya çalışmanız doğru değil. 27 den fazla eser yazılmıştır ancak tüm imanlıların Rabden geldiğine iman ettiği 27 kitap bir araya getirilerek Yeni Ahit oluşturulmuştur. Pavlus'un mektupları İnciller dediğiniz 4 kitaptan önce yazılmıştır.

siz suna cemaat deyin en iyisi.. Hz. Isa´nin elbette bir cemaati vardi. Onunla beraber ibadet edenler vardi.
Bizim kast ettigimiz o degil elbette, bunu zaten söylemistik. Kiliseden kast kurum olarak kilise yada ibadet yeri olarak acilan ibadet hane.
Hz. Isa ve yoldaslari ise, ayri bir ibadethane kurmamistir, sinagoglarda ibadetlerini yapmislardir, bunu söylüyoruz.
Ibadethanelerin ayrilmasi Hz. Isadan sonra olmustur, yine kurum olarak kilise ondan sonra kurulmustur. Cemaat olarak ,
diger Peygamberlerde oldugu gibi elbette Hz. Isanin bir cemaati, yani bir toplulugu vardi. Bunu kimse inkar edemez zaten.
Kavram karmasasi yarattiigimiz dogru degil, "kilise" denilince ilk akla gelen kurum olarak, ibadethane olarak "kilise"dir,
kelimenin kök anlami topluluk yada cemaat tasimasina ragmen, zaten mana itibariyla da birbirine yakindir. Cami ve sinagoglarla anlam yönünden benzerlik göstermesine de bu yüzden vurgu yaptik.

Netice itibariyle Hz. Isa kurum olarak "kilise" veya "ibadethane olarak "kilise" kurmamistir, elbette bir cemaati yani toplulugu vardi.
Bunlar sonradan, ayri bir din icat etme cabasinin sonucu oalrak ortaya cikmistir, bas rolü oynayan bir cok kisinin kabul ettigi gibi Pavlustur. Hz. Isa hic bir zaman ben tanriyim dememistir, bu sonradan ilan edilmistir. Yine bunun metinden zorlama bir yorum olarak, Pavlusun ögretisi dogrultusunda cikarildigi anlasiliyor.
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
siz suna cemaat deyin en iyisi.. Hz. Isa´nin elbette bir cemaati vardi. Onunla beraber ibadet edenler vardi.
Bizim kast ettigimiz o degil elbette, bunu zaten söylemistik. Kiliseden kast kurum olarak kilise yada ibadet yeri olarak acilan ibadet hane.
Hz. Isa ve yoldaslari ise, ayri bir ibadethane kurmamistir, sinagoglarda ibadetlerini yapmislardir, bunu söylüyoruz.
Ibadethanelerin ayrilmasi Hz. Isadan sonra olmustur, yine kurum olarak kilise ondan sonra kurulmustur. Cemaat olarak ,
diger Peygamberlerde oldugu gibi elbette Hz. Isanin bir cemaati, yani bir toplulugu vardi. Bunu kimse inkar edemez zaten.
Kavram karmasasi yarattiigimiz dogru degil, "kilise" denilince ilk akla gelen kurum olarak, ibadethane olarak "kilise"dir,
kelimenin kök anlami topluluk yada cemaat tasimasina ragmen, zaten mana itibariyla da birbirine yakindir. Cami ve sinagoglarla anlam yönünden benzerlik göstermesine de bu yüzden vurgu yaptik.

Netice itibariyle Hz. Isa kurum olarak "kilise" veya "ibadethane olarak "kilise" kurmamistir, elbette bir cemaati yani toplulugu vardi.
Bunlar sonradan, ayri bir din icat etme cabasinin sonucu oalrak ortaya cikmistir, bas rolü oynayan bir cok kisinin kabul ettigi gibi Pavlustur. Hz. Isa hic bir zaman ben tanriyim dememistir, bu sonradan ilan edilmistir. Yine bunun metinden zorlama bir yorum olarak, Pavlusun ögretisi dogrultusunda cikarildigi anlasiliyor.

Size ne dersem diyeyim aynı şeyi tekrar etme huyunuz olduğunu unutmuşum. Affedin...
 
Üst