Ortaçağda Anadolu’da kolera salgınları döneminde, tahtalar üzerine yerleştirilmiş mumlar ırmağa salarak Hızır’a dua edilir ve suların efendisine yakarılırdı. Bu inancın kaynağı pek belli değil, ancak Hitit dininden Hıristiyanlığa geçtiği genel kabul görür. Telepinu için yapılan Purulli Bahar ayinlerinde tören yerine dikilen yeşil ağaçlara kurban adakları asılırdı. Ayios Yorgos’un kuru tahtayı yeşerttiği inancının kaynağında bunun durduğu sanılıyor, suya tahta bırakıp mum yakmanın nedeni de bu olmalıdır.
Hacı Bektaş’taki dut ağacı da benzer bir öyküden ötürü kutsal sayılır:
İnanışa göre İdris, bir değneği Horasan’dan göğe fırlatır, bu değnek Anadolu’nun ortasındaki bir yere saplanır ve yeşerir; Hacı Bektaş Velî’nin dergâhını kurduğu yerdeki dut ağacının İdris’in fırlattığı değnek olduğuna halen inanılması bu inancın kökündeki tarihselliğin işaretidir.
Yorgos ile Theodoros
Ahmet Yaşar Ocak’ın yazdığına göre, Hıristiyanların atlı azizi Ayios Yorgos Batı dünyasında “Kapadokyalı San Giorgio” olarak bilinir. Bu azize ait olduğu kabul edilen nitelikler Müslümanların Hızır için anlattıklarına çok benzer: Dar zamanda imdada yetişmesi, atlı olması, suların efendisi olması, ejderleri yenmesi gibi... Hacı Bektaş Velî, Velâyetnâme’de: “Hızır’ın yüzünde bir yeşil nikap, (peçe) altında bir boz at vardır. Eli mızraklıdır” derken adeta Ayios Yorgos’u tanımlar.
Bu konuda en eski kaynağın Gılgamış Destanı olduğu anlaşılıyor: Gılgamış, Enkidu ile dost olur. Fakat Enkidu ölünce çok üzülür ve onu yeniden yaşama döndürmek için çareler arar. Sonunda insanı ölümsüz yapan bir ot olduğunu öğrenir. Bu otun yerini yalnızca “nehirlerin birleştiği yerde” yaşayan ve ölümsüz olan Utnapiştim bilmektedir. Gılgamış Utnapiştim’i bulur ve ondan otun yerini öğrenir, uzun arayışlardan sonra otu bulur fakat tam o sırada otu bir yılan kaparak gözden kaybolur.
Arapça’da “El-hadır” yeşil yer demektir. Hızır bu nedenle bastığı yerden ot fışkıran bir kişi olarak düşünülür. Zor durumda kalanların yardımcısı olan Hızır, insanlar arasında yaşar, çocukları bile onun kim olduğunu bilmez, yeşil bir giysisi vardır. Gerçek görünümünü de değiştirebilen Hızır kuştan tavşana varıncaya kadar her çeşit hayvan kılığına girebilir.
Ayios Yorgos (St.George) Hıristiyan hagiographiesinde de önemli bir yer tutar. Tıpkı Hızır gibi uğradığı eve bereket ve bolluk getirdiği, kuru tahtaları ve ağaçları yeşerttiği, hastaları iyileştirdiği anlatılır.
Alevi inancında Ali ile Hızır aynı kişi olarak görülür. Ali’nin sürekli olarak bedenden bedene geçebilmesi inancı bu yaklaşımın temelidir. Bedenden bedene geçme (reenkarnasyon) Hint kaynaklıdır. Hızır İlyas ile Hızır’ın aynı kişi olduğu, bunun da zaten Ali’den başkası olamayacağı görüşü bu kaynaktan beslenir.
Anadolu’da kapıya gelen dilencinin bile Hızır olabileceği inancına bağlı olarak, “Tanrı misafiriyim” diyen herkesi eve almak geleneği vardır. Türklerin konukseverliğinde de aslında Anadolu’nun binlerce yıllık kadim inançlarının etkisi büyüktür.