Hızır AS ile Görüşen Celali Baba'ya Ne oldu?

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Kimse ne oldum demesin !

Evet,
Hiç kimse veya DEVLET ne oldum dememeli !
Çünkü, Rasulullah (s.a.v.) Efendimiz bakınız ne buyurmuş :

"Dünyadakilerden her yükselen şeyi (oradan tekrar) aşağı indirmek, aziz ve celil olan Allah'ın kanunudur."
 

kays

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2006
Mesajlar
9,264
Tepkime puanı
38
Puanları
0
Konum
Kayseri
muhterem kardeşler abla kardeş güzel bir konu açmış hirahos abim ve diğer kardeşlerim güzel yazılarıyla desteklemişler hepsinden allah razı olsun.


bu konu açılmışken size bu konuya ait araya giren olmadan bir
anımı anlatayım kim bilir belki bazı gönüller yumuşaya bilir.


murat 124 taksinin yeni çıktığı yıllarda bir ortakla bir taksi aldık taksicilik yaptık
ve ortaklıktan ayrıldık babama kaldı babam rahmetli uzun sakalı ile mecbur kaldı
taksiyi işletmeye çünkü çok borcu vardı.

babam rahmetlik üç vakit bir mescit imamlığı yapardı mescit küçük olduğundan
müezzini yok babam açar babam ezan okurdu .

yine birgün taksiye bir müşteri çıkar mevsim kış her taraf kar filan yere götür der
akşam namazıda yakın babam dönüp camiyi açacak o kadarda görevine düşkündü
bir nevi de fahri imamlık tı .

müşteri iner gider ama etraf sessiz kimse yok araba patinaj yapmaya başlar
baya bir uğraşır kafasında gelip cami açılacak ezan okunacak bu var yakınlarda ev
falanda yok muşki yardımda isteyememiş çabalarken bir çocuk sesi işittim diyor
hacı amca yiteyimmi diye çocuk arabayı yitti rampa yer vardı orayı çıktım durdum
arabadan indim çocuğu şu soğukta gideceği yere bırakayım diye düşündüm
diyor ama çocuk yok yakın çevredede hemen gidilecek bir yer de yok sağa baktım
sola baktım çocuk yok arabaya bindim ALLAHA şükür ettim diyor.

sonra bize anlattı bizler bu olayı hızır a.s. yorumladık en doğrusunu allah bilir
belkide bir melekti kimbilir değilmi.

bu konuda aracı yok kardeşler babam rahmetlik ve biz selam ve dua ile.
 

KuTeYBe

Doçent
Katılım
21 Nis 2007
Mesajlar
637
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Arz mesciddir..
hirahos, sepetsiz haberlerin senedine bakmadan ata ata konuşuyorsun, konuş bakalım. Ahi Evran güzel söylemiş. Biz deriz ki bir kulak ver. Hızır'ın yaşadığını kabul edenlerin kullandıkları argümanlar çoktan çürütüldü. Hızır ölmüştür ruhuna Fatiha !
 

elmnightmare

Profesör
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
1,734
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

"Sizden biriniz birşey kaybettiği zaman veya yardım murad ettiği zaman, o öyle bir yerdedir ki, orada yardım edecek bir yardımcı da yoktur. O zaman şöyle söylesin:

"Ey Allah 'in kulları bana yardım edin "

Muhakkak ki Allah-u Zülcelalin öyle kulları vardır ki, bizler onları göremeyiz.

" (Heysemi, Mecmau'z-Zevaid: X/132)
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Bize Allah yeter, o ne güzel vekildir...
Medet Ya Allah,
Medet Ya Allah,
Medet ya Allah,
...
 

kebîkec

İhvan Forum Üye
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
8,085
Tepkime puanı
1,924
Puanları
113
Tasavvuf uleması!!!

Tasavvuf ehli (siz tasavvufu nasıl yorumluyorsunuz bilemiyorum) böyle düşünüyor olabilir. Birde olaya ibn kayyım el cezviyye'nin elmenarul münif adlı eserinde hızır meselesine nasıl bakılıyor kısaca alıntılayalım.

Buhari'ye, hızır ve ilyasın hala dirimi? olduklarından sorulunca şöyle dedi; Bu nasıl olur? Halbuki efendimiz s.a.v " Bu gün yeryüzünde hayatta olanlardan yüz yılın başına kadar yaşayan hiç bir kimse kalmayacaktır" buyurmuştur.

Bu husus yine İbn Teymiyye soruldugunda şöyle cevap verdi; Eğer hızır yaşamış olsaydı, Peygambere s.a.v gelip onun önünde cihada katılması ve ondan öğrenim görmesi gerekirdi. O topluluk 313 kişi idi. İsimleri, babaları ve kablelerinin adları belli idi. O zaman Hızır nerede ?

Abdurrahman el cevzi bu konuda Hızırın dünyada baki olmadığına dört tane delil vardır. Kuran, sünnet, Alimlerin araştırıcı inceleyicilerinin icmaası ve makuldur. Bunları tek tek incelenip açıklanmıştır bakmak isteyen kitaba müracat edebilir uzun oldugundan almadım.

Yine aynı alim diyor ki; Hızırın varlığın isbat edipte, bu isbatının içindeki bulunan şeriatten uzaklaşmayı unutanın anlayışı ne kıttır!

1-Rasulullah s.a.s in '' Bu gün yeryüzünde hayatta olanlardan yüzyılın başına kadar yaşayan hiç bir kimse olmayacaktır '' sözü insanlar için geçerlidir. Sahabenin tespitinde tarih faktörü açısından huccettir. Hz. Musa ile peygamber a.s arasında yanılmıyorsam 2000-2500 yıl zaman farkı vardır.

2- Hızır a. s ın insan olmasından ziyade olmaması daha akla yatkındır. Hz. İbrahime gelen melekler gibi bir melek olması muhtemeldir. Bu sebeple ''Hızır öldü'' demek isabetli değildir.

3- Hızır a.s ın peygamberlerle muhatap olacağını insanlarla samimi olmayacağını rahaklıkla söyleyebiliriz. Hz. Musa a. s dan başka hiç bir peygamberle ilgili kıssası olmaması, Peygamberlere de çok fazla malum olmayacağını gösterir. Hızır a.s sebeplerin oluşmasında görevli ama perdenin ötesinde bir melektir. Hakkında fazla bilgi verilmediği için çok söze hacet yoktur.

Selametle...
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
kanaatimce sevgili hirahos, aktarımları dikkatle okunursa hızır konusunda bütün görüşler lehte ve aleyhte olmak üzere derc edilmiş güzel bir çalışma sunmuş bize.

teşekkürler hirahos...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Atalarımız ölmüş insanlar için böyle vecizeler söylemezler ...
Kardeşler siz siz olun

HER GELENİ HIZIR BİLİN,
HER GECEYİ DE KADİR BİLİN.

Benden size acizane tavsite !
 

bilal habeş

Asistan
Katılım
29 Haz 2007
Mesajlar
217
Tepkime puanı
2
Puanları
0
HIZIR İLE İLGİLİ BİLGİLER:

Hz.Hızır (a.s.) olayında “Ben onu kendiliğimden yapmadım” Kehf-82 ayetinden anlaşıldığı üzere o bir peygamber idi. Bir grup alim bu ayete dayanarak onun peygamber olduğu görüşünü benimsemişlerdir. Bir peygamberin kendisine bildirilen vahye tabi olarak hareket etmesi ise tartışmasız caiz olmaktadır. (Onun peygamber olmadığı) bir an için kabul edilse bile, o bir ferdi olaydır; üstelik bizim şeriatımızda cereyan etmiş bir olay da değildir. Bunun delili şudur: Nebi dışında ne bir veli, ne de bir başkası, ergenlik çağına ulaşmamış bir çocuğu onun kafir tabiatlı olduğunu ve asla iman etmeyeceğini, eğer yaşarsa azgınlık yaparak ve küfre düşerek anne ve babasına eziyet edeceğini bilse de öldürmesi caiz değildir. Bu konuda kendisine gaybı bilen (Allah) tarafından izin verilse de bunu yapamaz. Çünkü şeriat emir ve yasakları koymuştur ve onların dışına çıkılamaz. Hızır’la ilgili olay, öyle anlaşılıyor ki başka bir şeriat çerçevesinde cereyan etmiştir. Hz.Musa’yı (a.s.) azarlaması ve ona olayın içyüzünü bildirmesine bakılırsa, ortada onun (Musa (a.s.) bilmediği başka bir ilim ve daha başka durumlar bulunmaktaydı. el-MUVAFAKAT ŞATIBİ Cilt 2, Sh. 297 İz Yay.

Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Musa, İsrailoğullarından bir mecliste iken kendisine bir adam geldi ve : ‘Senden daha bilgili birini tanıyor musun?’ diye sordu. Musa: ‘Hayır!’ dedi. Bunun üzerine Allah Teala kendisine vahyetti ve: ‘Evet var, kulumuz Hızır’ buyurdu” Bir başka rivayette de şöyledir: “Musa, İsrailoğulları arasında hitabede bulunuyordu. Kendisine: ‘Kim daha bilgindir?’ diye soruldu. ‘Ben’ diye karşılık verdi. Bunun üzerine Allah Teala kendisini uyardı. Zira ilmini Allah Teala’ya nisbet etmemişti. Allah ona: ‘Evet, iki denizin buluştuğu yerde benim bir kulum var, o senden daha bilgindir…’ buyurdu.” el-MUVAFAKAT ŞATIBİ Cilt 4, Sh. 271 İz Yay.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Ey meraklı arkadaşlar,
Ulema-ı müfessirin demişlerdir ki :
Hızır ın NEBİ ya da VELİ olmasında ihitlaf olup deliller yekdiğerine taarruz ettiğinden bunlardan birine kati hüküm yoktur. Keza aynı durum, --Hızır vefat etti mi ? Yoksa Berhayat mıdır ?-- bu suallere dahi kati bir hüküm ve delil yoktur. Lakin, bazı ulema --Diridir ve senedebir defa hac mevsiminde -MİNA- da icitma eder. Ve keza daha önce dediğimiz gibi --Her gün bir vakit namazı Beyazıd Camiinde eda eder.- sözlerini söylemiş iseler de en güzel cevap bu konuda --RABBİMİZ BİLİR-- demektir. İleri-geri konuşmamak lazım gelir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Beni İsrail'in Velilerindendir.. Allah katından kalb ilmine malik bir kuldur.. Bu konudaki ihtilafları ve kimin ihtilafın hangi tarafında yer aldığını "hizir" isimli başlıkta özetlemiştim..

Bir ahbabım var idi.. Doğru sözlü ve güvenilir idi.. Kendisi Mevlana Celaleddin Rumi Hazretlerinin revhaniyetiyle ve Hızır AS'ın bizzat şahsıyla görüşen bir kimseydi.. Maceralarını bendenize anlatırlardı..

99 Gölcük depremini daha olmadan, 3-4 saat öncesinden haber vermiş, çok binaların harap olacağını, çok çok insanın öleceğini bildirmişti.. Aynen dediği gibi oldu.. Allah rahmet eylesin dünyasını değişti bu ahbabım..

Hızır AS'ın "melek" olduğu söylenmişse de bu görüşün batıl ve garip olduğu bildirilmiştir.. İnsandır.. Nebi mi Veli mi hususunda ihtilaf edilmiştir.. Sağ mı değil mi bu konuda da ihtilaf edilmiştir; ihtilaflar sağlık ve selametimiz için, bunda da bir hayır olsa gerek.. Fakat, öyle ya da böyle kendisine Hızır AS. denilen bu kimse ile görüşen buluşan, gören o kadar çok meşhur kimse vardır ki bunların hepsini birden yalanlamak, hayal görmekle suçlamak, hasta olduklarını düşünmek, gördüğünü tanımamakla itham etmek mümkün ve kolay olmasa gerek..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Sonra efendim Allah dilerse Adem AS'dan kıyamete kadar insan bir kulunu yaşatabilir.. Bunu kabul etmemek Müslüman'a yakışmaz.. Bakınız Ashab-ı Kehf 300 küsur yıl bir mağarada uyumuşlar ve uyandıktan bir müddet sonra üstlerine örtülen o mağarada kalmışlardır.. Vefat ettiklerine dair bir haber de verilmemiştir.. Bu Kur'an-ı Kerim'de geçmektedir..

Ashab-ı Kehf'i o mağarada uyutan yaşatan Allah, Hızır AS'ı da İlyas AS'ı da Kıyamete kadar yaşatmaya kadirdir..

Hızır sorgulanır, ama Ashab-ı Kehf sorgulanmaz.. Oysa mahiyetleri ahvalleri aynıdır.. Velilerdir ve uzun yaşamışlardır..
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Sonra efendim, Celali Baba malum Bayburtlu.. Dede Paşa Hazretleri Bayburtlu.. Seyyid Muhammed Beşir Efendi Hazretleri Erzincanlı..

İçimizde Bayburtlu, Erzincanlı olanlar mutlaka vardır.. Onlar yukarıdaki, konuya esas olan hadiseyi duymuşlardır.. Duymadılarsa da biraz araştırmakla duyar olurlar..

Forumun birinde Celali Baba Hazretlerinin bir akrabasıyla tanışmıştım.. Bilmem ki nerdedir şimdi, ne yapar? Burada olsaydı da hadisenin başka ayrıntılarını ondan öğrenseydik..
 

elmnightmare

Profesör
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
1,734
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bediüzzaman Hazretleri Mektubat isimli eserinde Hızır Aleyhisselam ile ilgili şunları yazmaktadır:

Birinci Sual: Hazret-i hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise niçin bazı mühim ulema (alimler) hayatını kabul etmiyorlar?

Elcevap: Hayattadır, fakat meratib-i hayat (hayat mertebeleri) beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebebden bazı ulema hayatında şüphe etmişler. Birinci Tabaka-i Hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıdlarla mukayyeddir (kayıt altındadır).

İkinci Tabaka-i Hayat: Hazret-i hızır ve İlyas Aleyhimesselâm'ın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani bir vakitte pek çok yerlerde bulunabilirler. Bizim gibi beşeriyet (insaniyet) levazımatıyla (ihtiyaçları) daimî mukayyed (zorunlu) değillerdir. Bazan istedikleri vakit bizim gibi yerler, içerler; fakat bizim gibi mecbur değillerdir. Tevatür (kuvvetli haber) derecesinde ehl-i şuhud (gizli hakikatleri gören veliler) ve keşif olan evliyanın, Hazret-i Hızır ile maceraları, bu tabaka-i hayatı tenvir (nurlandırır) ve isbat eder. Hattâ makamat-ı velayette (velilik makamında) bir makam vardır ki, "Makam-ı hızır" (Hızır makamı) tabir edilir. O makama gelen bir veli, Hızır'dan ders alır ve Hızır ile görüşür. Fakat bazan o makam sahibi yanlış olarak, ayn-ı hızır (Hızır'ın kendisi) telakki olunur (zannedilir).

Ayrıca bazı sırra açık kimseler Hızır Aleyhisselam için "Benî âdem sıfatı kazanmış bir melek" de demişlerdir.
 

grozny

Doçent
Katılım
27 Eyl 2007
Mesajlar
516
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Hızır inancı şaman inançlarından kalmadır.Benzer inançlar hititlerde sümerlerde de vardır.
Şaman inancını aleviler daha iyi muhafaza ederler bu sebeple onlardaki hızır inancını incelerseniz daha net görürsünüz.
....Hacı Bektaşı Veli’nin Vilayetnamesinde anılan Hızır, Aleviler için zor günün, dar günün dostudur. Hızıra Şükran manasında 3 günlük oruç tutuluyor. İnanan kalpler için Hızır her yerde ve her zaman için hazır-nazırdır.
....
Kuranda Hz.Musa ile seyehat eden kişinin adı verilmemektedir,ölümsüz olduğuna dair de en ufak bir ima bile yoktur.
İslama giren halklar birden bire eski inançlarını terk edemiyor bir kısım inaçlarını islamileştirerek muhafaza ediyorlar.Bu da bunlardan biridir.


Ortaçağda Anadolu’da kolera salgınları döneminde, tahtalar üzerine yerleştirilmiş mumlar ırmağa salarak Hızır’a dua edilir ve suların efendisine yakarılırdı. Bu inancın kaynağı pek belli değil, ancak Hitit dininden Hıristiyanlığa geçtiği genel kabul görür. Telepinu için yapılan Purulli Bahar ayinlerinde tören yerine dikilen yeşil ağaçlara kurban adakları asılırdı. Ayios Yorgos’un kuru tahtayı yeşerttiği inancının kaynağında bunun durduğu sanılıyor, suya tahta bırakıp mum yakmanın nedeni de bu olmalıdır.
Hacı Bektaş’taki dut ağacı da benzer bir öyküden ötürü kutsal sayılır:
İnanışa göre İdris, bir değneği Horasan’dan göğe fırlatır, bu değnek Anadolu’nun ortasındaki bir yere saplanır ve yeşerir; Hacı Bektaş Velî’nin dergâhını kurduğu yerdeki dut ağacının İdris’in fırlattığı değnek olduğuna halen inanılması bu inancın kökündeki tarihselliğin işaretidir.



Yorgos ile Theodoros

Ahmet Yaşar Ocak’ın yazdığına göre, Hıristiyanların atlı azizi Ayios Yorgos Batı dünyasında “Kapadokyalı San Giorgio” olarak bilinir. Bu azize ait olduğu kabul edilen nitelikler Müslümanların Hızır için anlattıklarına çok benzer: Dar zamanda imdada yetişmesi, atlı olması, suların efendisi olması, ejderleri yenmesi gibi... Hacı Bektaş Velî, Velâyetnâme’de: “Hızır’ın yüzünde bir yeşil nikap, (peçe) altında bir boz at vardır. Eli mızraklıdır” derken adeta Ayios Yorgos’u tanımlar.
Bu konuda en eski kaynağın Gılgamış Destanı olduğu anlaşılıyor: Gılgamış, Enkidu ile dost olur. Fakat Enkidu ölünce çok üzülür ve onu yeniden yaşama döndürmek için çareler arar. Sonunda insanı ölümsüz yapan bir ot olduğunu öğrenir. Bu otun yerini yalnızca “nehirlerin birleştiği yerde” yaşayan ve ölümsüz olan Utnapiştim bilmektedir. Gılgamış Utnapiştim’i bulur ve ondan otun yerini öğrenir, uzun arayışlardan sonra otu bulur fakat tam o sırada otu bir yılan kaparak gözden kaybolur.
Arapça’da “El-hadır” yeşil yer demektir. Hızır bu nedenle bastığı yerden ot fışkıran bir kişi olarak düşünülür. Zor durumda kalanların yardımcısı olan Hızır, insanlar arasında yaşar, çocukları bile onun kim olduğunu bilmez, yeşil bir giysisi vardır. Gerçek görünümünü de değiştirebilen Hızır kuştan tavşana varıncaya kadar her çeşit hayvan kılığına girebilir.


Ayios Yorgos (St.George) Hıristiyan hagiographiesinde de önemli bir yer tutar. Tıpkı Hızır gibi uğradığı eve bereket ve bolluk getirdiği, kuru tahtaları ve ağaçları yeşerttiği, hastaları iyileştirdiği anlatılır.
Alevi inancında Ali ile Hızır aynı kişi olarak görülür. Ali’nin sürekli olarak bedenden bedene geçebilmesi inancı bu yaklaşımın temelidir. Bedenden bedene geçme (reenkarnasyon) Hint kaynaklıdır. Hızır İlyas ile Hızır’ın aynı kişi olduğu, bunun da zaten Ali’den başkası olamayacağı görüşü bu kaynaktan beslenir.
Anadolu’da kapıya gelen dilencinin bile Hızır olabileceği inancına bağlı olarak, “Tanrı misafiriyim” diyen herkesi eve almak geleneği vardır. Türklerin konukseverliğinde de aslında Anadolu’nun binlerce yıllık kadim inançlarının etkisi büyüktür.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İslam sarayına akıl kapısından önce ilim ve ulema kapısından girilir.. Onların nakilleri ve görüşleri kıymetli hazineler hükmündedir..

Alimlere tabi olmak, söylediklerine kıymet vermek lazımdır..

Hızır AS. ile ilgili konularda alimlerin bildirdiklerini dikkate alalım lütfen.. Yoksa herkes her şeyi söyleyebilir, düşünebilir.. Kendisini ilgilendirir..

"Muhakkak bu din ilmidir, öyleyse dininizi kimden öğrendiğinize iyi bakın!"

"Alimlerinize tabi olunuz. Onlar yolların minhaclarıdır. Onlara uyanlar yollarını doğrulturlar. Onlara uymayanlar şaşırıp yoldan azarlar"

Peygamberimizin emridir..
 

CENDEL

Asistan
Katılım
5 Nis 2007
Mesajlar
424
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.cendel.blogcu.com
Beni İsrail'in Velilerindendir.. Allah katından kalb ilmine malik bir kuldur.. Bu konudaki ihtilafları ve kimin ihtilafın hangi tarafında yer aldığını "hizir" isimli başlıkta özetlemiştim..

Yani siz Hızırı herkes gibi ölümlü bir beşer -tek farkı salih bir kul- olarak görüyorsunuz. Peki "Senden önce de hiç bir beşere ebediyyet vermedik" ayetine ters olmuyormu?

Bir ahbabım var idi.. Doğru sözlü ve güvenilir idi.. Kendisi Mevlana Celaleddin Rumi Hazretlerinin revhaniyetiyle ve Hızır AS'ın bizzat şahsıyla görüşen bir kimseydi.. Maceralarını bendenize anlatırlardı..

Evet gerçekten maceraperestmiş. Bu ne demek onlarla görüşüyorlarmış. Sakın görüştükleri cin olmasın. Bizde birçok kişiden duyduk falanca şahısın ruhunu çağırdıkta konuştuk diye. Halbuki gelen yalancı cinden başka birşey değildi. Peki diyelim ki sizin inancınıza göre geldi.

Hiç sormazmı kendisine islam coğrafyası kan gölüne döndü, kadınların namusları kirletildi, erkeklerin onurları kırıldı. Madem en olmadık yerde yardıma (haşa) geliyorsun neden bu müslümanlara yardım etmiyorsun.

99 Gölcük depremini daha olmadan, 3-4 saat öncesinden haber vermiş, çok binaların harap olacağını, çok çok insanın öleceğini bildirmişti.. Aynen dediği gibi oldu.. Allah rahmet eylesin dünyasını değişti bu ahbabım..

Yani gaybi bilgide veriyordu öylemi ? Bunun dindeki hükmü nedir ?

Hızır AS'ın "melek" olduğu söylenmişse de bu görüşün batıl ve garip olduğu bildirilmiştir.. İnsandır.. Nebi mi Veli mi hususunda ihtilaf edilmiştir.. Sağ mı değil mi bu konuda da ihtilaf edilmiştir; ihtilaflar sağlık ve selametimiz için, bunda da bir hayır olsa gerek.. Fakat, öyle ya da böyle kendisine Hızır AS. denilen bu kimse ile görüşen buluşan, gören o kadar çok meşhur kimse vardır ki bunların hepsini birden yalanlamak, hayal görmekle suçlamak, hasta olduklarını düşünmek, gördüğünü tanımamakla itham etmek mümkün ve kolay olmasa gerek..

Nedense gördüğünü ve Hızır olduğunu düşünenlerin hepsi ya tasavvuf ehli kişiler yada tasavvuf menşeli kitaplar.

Gerçekten tüm tasavvuf ehli sizler gibimi düşünüyor ?
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Celali Baba, kendi köyünden dışlanınca bizim köyümüze gelmiştir, ve uzaktan akrabamız Memmet Salih Ağa'nın yanında kalmıştır bir süre...
Çok değerli hikayelerini birinci ağızlardan biliriz.

Allah sırrını aziz kılsın.
 
Üst