Hızır AS ile Görüşen Celali Baba'ya Ne oldu?

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Konu hakkında çıkan ihtilafların özeti şudur:

Câfer-i Sadık'ın babasından yaptığı bir rivayete göre, Zülkarneyn'in meleklerden bir arkadaşı vardı. Ondan, ömürünü uzun kılacak bir çare göstermesini talep etti. Melek ona hayat gözesini gösterdi. Karanlık içerisindeydi. Hızır önünde olduğu halde oraya gitti. Suyu Hızır bulup içti, Zülkarneyn bulamadı.

Kâ'bu'l-Ahbar'ın bir rivayetine göre, insanlardan dört peygamber diridir ve arz ahalisi için emândır: İkisi yeryüzündedir: Hızır, İlyas; ikisi semâdadır: Hz. İsa ve Hz. İdris. (Evliyaullahtan Yazıcıoğlu Ahmed Bican Hz.leri İlyas As'ın, Cennetten yeniden yeryüzüne indirilen İdris AS. (Ahnun, Hanok, Honok)olduğunu bildirmiştir.. Yanlış hatırlamıyorsam Envarü'l Aşıkin'de geçmektedir..)

Ehl-i ilim umumiyetle Hızır'ın nebî olduğunu söylemiş, ancak resul mü, değil mi ihtilaf etmiştir.

Kuşeyrî başta olmak üzere bir kısım âlimler de velî olduğunu söylemiştir. Sa'lebî tefsirinde, bütün ulemânın onun görünmeyen, hayat sahibi bir zât olduğunda ittifak ettiğini belirtir. Der ki: "Dendiğine göre, âhir zamanda Kur'ân-ı Kerîm'in refedilmesiyle vefat edecektir."

Hızır aleyhisselam'ın nebi olduğu görüşünü iltizam eden Kurtubî şöyle bir delil de beyan eder: "Cumhura göre nebidir. Âyet-i kerîme de buna şehadet eder. Zira ALLAH nebisi (Hz. Musa), mertebece kendineden dûn olan kimseden ilim tahsil edecek değildir. Ayrıca bâtınla ilgili hükme sadece nebîler muttali olabilir."

İbnu Salâh: "Cumhur-u ulemâya ve onlarla birlikte olan ammeye göre, Hızır hayattadır. Bazı hadisçiler bunu inkâr etmekle şaz bir görüş ortaya atmış olmaktadır."

Bu meselede Nevevî de İbnu Salâh gibi hükmetmiş ve ilaveten: "Sufiler ve ehl-i salâh arasında bu meselede ittifak vardır. Üstelik onların Hızır aleyhisselâm'ı görmeleri, onunla biraraya gelmeleriyle ilgili hikâyeleri sayılamayacak kadar çoktur" der.

İbnu Hacer, Hızır aleyhisselâm'ın hâl-i hazırda mevcut olmadığını söyleyenlerin Buhârî, İbrahim el-Harbî, Ebu Ca'fer İbnu'l-Münâdî, Ebu Ya'lâ İbnu'l-Ferra, Ebu Tâhir el-İbâdî, Ebu Bekr İbnu'l-Arabî ve bir grup başkasının olduğunu kaydeder ve bunların görüşlerine delil olarak, Aleyhissalâtu vesselam'ın hayatının sonlarında ifade buyurduğu şu hadisi ileri sürdüklerini belirtir:

"Bugün yaşayanlardan hiç kimse, yüz sene sonra yeryüzünde hayatta olmayacaktır."

Bu hadisi İbnu Abbâs'tan Buhârî rivayet etmiştir. Hiç bir sahîh haberde Hızır'ın Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a geldiğine, onunla beraber olup savaştığına dair rivayet gelmemiştir. Halbuki Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Bedir günü: "ALLAH'ım, bu birlik helak olursa artık sana yeryüzünde ibadet edilmeyecek" buyurmuştur. Eğer Hızır mevcut olsaydı Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bu kadar kesin bir nefiyde bulunmazdı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "ALLAH, Musâ'ya rahmet buyursun; keşke sabretseydi de Hızır'la onun haberinden bize anlatsaydı, ne hoş olurdu" buyurmuştur. Eğer Hızır mevcut olsaydı, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın bu temennisi hoş olmazdı. Onu yanına getirtir, o da bu kısım acib şeyler gösterirdi. Resûlullah o zaman kafirleri bilhassa Ehl-i Kitabı fazlaca imâna davet ediyordu (onun bu çeşit yardımına muhtaçtı).

İbnu Hacer, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Hızır'la karşılaşmasına dair bir rivayetin varlığını, ancak zayıf olduğunu kaydeder. Ondan sonra Hızır'ın görüldüğüne dair rivayetlerden örnekler verir ve hepsinin zayıf olduğunu belirtir.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
"Bugün yaşayanlardan hiç kimse, yüz sene sonra yeryüzünde hayatta olmayacaktır."

Bu hadisi İbnu Abbâs'tan Buhârî rivayet etmiştir.

***

Bu Hadis-i Şerif, Hızır AS'ın sağ olup olmadığı konusunda ihtilaf yaşanmasına neden olan Hadis-i Şeriftir.. Yukarıda "Hızır AS. sağ değildir" diyenlerin bu Hadis-i Şerifi nasıl mesned edindiklerini özetlemişdik.. Şimdi ise, bu Hadis-i Şeriften Hızır AS.'ın sağ olmadığının çıkarılamayacağını söyleyen ulemanın gerekçesini verelim:

"Hızır aleyhisselamın hayatta olduğunu söyleyenler ise 'Bu hadis, Hz. İsa, Hz. Hızır, melekler ve iblis'e şamil değildir. Yeryüzündekilerden maksat Rasûlullah'ın ümmetidir ki bunların bir kısmı ümmeti icabet (müslümanlar) bir kısmı da ümmet-i davet olanlardır (yani müslüman olmayanlardır). Yukarıda saydıklarımız ise ümmet sınıfına dahil değillerdir.' derler."
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Birçok ulema bazı hadislerle ve "Senden önce hiç bir insana ebedîlik vermedik." Enbiya (21), 34.

Ayet-i Kerimesiyle ve diğer aklî ve naklî delillerle istidal ederek Hızır'ın vefat ettiğini söylemişlerdir.

Tacüddin İbn Ataullah el-İskenderi ise bu konuda şöyle diyor:

"Hızır'ın hayatta olduğuna dair tasavvuf ulemasının icmaı vardır ve evliyanın Hızırla kavuşup görüştüklerine dair olan rivayetler tevatür derecesine ulaşmıştır."

Bk. Letaîfü'l-Minen, I, 84.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Kehf Suresinin tefsirleri vesilesiyle Tefsir ulemamız dahi Hızır AS.ın yaşayıp yaşamadığı meselesini ele almışlardır..

Mesela İmam Kurtubi, bu ihtilafı işlemiş ve kanaatini belirtmiştir:


"Ancak sahih olan ikinci görüştür; yani ileride belirteceğimiz üzere Hızır AS. hayattadır."

"Hocamız İmam Ebu Muhammed Abdu'l-Mû'ti b. Mahmud b. Abdi'l-Mû'ti el-Lahrnî, Kuşeyrî'ye ait 'er-Risale' şerhinde salih pek çok erkek ve pek çok kadından bir takım hikâyeler nakletmektedir ki bunlara göre bu kimseler Hızır AS.'ı görmüş ve onunla karşılaşmışlardır.

Bunların toplamı, en-Nekkâş, es-Sa'lebî ve diğerlerinin de zikrettikleri ile birlikte Hızır AS.ın hayatta olduğuna dair zannı oldukça kuvvetlendirmektedir."

"İbn Ebi'd-Dunya 'el-Hevâtif' adlı eserinde Ali b. Ebi Tâlib (ra)'a ulaşan mevkuf bir senet ile naklettiğine göre Ali (ra) Hızır ile karşılaşmış ve Hızır ona şu duayı öğretmiş ve bu duayı her namazın akabinde tekrarlayan kimseye pek büyük bir sevap, mağfiret ve rahmet olacağını da zikretmektedir. Yine Ömer b. el-Hattâb (ra)dan, Ali b. Ebi Tâlib (ra)ın Hızır'dan duyduğu belirtilen bu duaya yakın bir duayı işittiğini de zikretmektedir. İlyâs'ın, Peygamber (sav) ile bir araya gelişini de zikretmiştir."

Mesela Fahruddin Razi, Tefsirinde, sağ mı değil mi meselesine girişmeden:

"Ekseri âlimler, Kehf Suresinde geçen bu ayette bahsedilen o kulun, bir peygamber olduğunu söyleyerek, şu delilleri getirmişlerdir..."

"Ekseri âlimler şöyle demişlerdir: 'Bu kul, Hz. Hızır AS idi. Ona bu isim, durduğu, bastığı her yerin yeşillenmesinden (hazırlanmasından) ötürü verilmiştir."
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İkinci bin yılın müceddidi mübarek İmam Rabbani Hazretleri Mektubatı'nda Hızır AS.'ın sağ olduğuna dair bir kıssa nakleder:

"Hazret-i Hace Muhammed Parisa şöyle yazdı:

'Hızır'ın (as) ruhaniyeti, ledünni ilimlerin gelmesinde vasıtadır.'

Zahir olan mana şu ki: Bu kelâm, iptida ve orta hallere nisbetledir. Müntehinin muamelesi, bir başkadır. Nitekim, açık keşif, buna şehadet eder. Üstte anlatılan manayı, Şeyh Abdülkadir Geylani'den -ALLAH sırrının kudsiyetini artırsın- yapılan bir nakil teyid etmektedir. Şöyle ki:

'Bir gün o, minbere çıkmış; ilimleri ve maarifi beyan ediyordu. Bu esnada oradan Hızır (as) geçti. Şeyh ona seslenerek, şöyle dedi:

'Ey israili, gel de Muhammedi kelâmı dinle.' " (368. Mektup)

...

“Bugün sabah vakti toplanmıştık. İlyas aleyhisselâm ile Hızır alâ nebiyyinâ ve aleyhimessalevâtü vetteslîmât rûhânî şekillerde geldiler. Hızır aleyhisselâm rûhânî olarak dedi ki

‘Biz rûhlar âlemindeniz. ALLAHu teâlâ, bizim rûhlarımıza öyle kuvvet vermiştir ki insan şeklini alırız. İnsanların yaptığı işleri, bizim rûhlarımız da yapar. İnsanların yaptığı gibi yürürüz, dururuz, ibâdet ederiz’

‘Namâzları Şâfi’î mezhebine göre mi kılarsınız?’ dedim.

‘Biz İslâmiyet'e uymakla emr olunmadık. Kutb-i medârın işlerine yardım ederiz. Kutb-i medâr Şâfi’î mezhebinde olduğu için, biz de onun arkasında Şâfi’î mezhebine göre kılıyoruz’ dedi.

Bu sözünden anlaşıldı ki bunların ibâdetine sevâb yoktur. Yanında bulundukları kimseler gibi ibâdet ederler. İbadetin yalnız şeklini yaparlar.” (282. Mektup)
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
İmam Buhari, İbn Hazm, İbn Cevzi, El Münavi,, İbn Teymiyye, İbn Kayyım, Ebu Bekr İbn Arabi, İmam Suyuti, Ebu Hayan El Endelusi “Senden önce hiçbir beşere kalıcılık varmedik”(Enbiya:34) ayetinden istidlal ile Hızırın hayatta olmadığını söylemektedirler…

Elmalılı Hamdi Yazır, hızırın yaşamadığını söyleyenlere ait görüşün daha güçlü olduğunda şüphe bulunmadığını ifade etmektedir. ( Tefsir Cilt 4 3256-3261)

Abdürrezzak El Kaşani, Davudi Kayseri, Sadreddin Konevi gibi Muhyiddin İbn Arabi takipçilerine göre, hızırı kıyamete kadar yaşayacak bir şahıs olarak kabul eden inancın kesin olmadığını, hızırı gördüğünü söyleyen kişinin gerçekte karşısında canlanan kendisine ait bir vasfı gördüğünü düşünmüşlerdir. Buna göre aslında o kişinin gördüğü şey kendi ruhunun bir tezahürüdür…

Daha detaylı bilgi için…

Kaynak: Sahih-i Buhari, Cilt 1, s.58-59, Yeni Şafak Gazetesinin verdiği muhtasar…Notlar Abdullah Feyzi Kocaer…
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Miftah'ul Kulub isimli eserde şunlar kayıtlıdır:

“Merhaba dediğin halkın içinde mevcud olan ârif-i billah olan irfan sahiplerinin kalbleridir. Bunlar arasında gayb erleri, zamanın gavsı, vaktin kutbu, zamanın kutbu, devreler kutbu, iki imam, amud evtad, büdela, rukaba, nüceba, efrad, ümena, ahyar, ebdal, Hızır, İlyas vardır. O kadar evliyaullah, ricalullah, ALLAH katında sevilmiş meczuplar vardır ki onların sayılarını ancak Yüce ALLAH bilir. Çünkü bu manada, ALLAHu Teâlâ, bir kudsî hadiste şöyle buyurmuştur: «Velîlerim kubbelerim altındadır; onları benden başkası bilmez”

“Kutuplardan birine ölüm emri geldiği zaman, Rahman ALLAH tarafından kutuplar kutbu zata Hızır aleyhisselâm gelir, durumu haber verir. Kutuplar kutbu da, halin ve Rabbani ilhamın bir gereği olarak, bazen şöyle eder: Katarı oynatıp sonda bulunanı öne doğru çeker; dışarıdan birini katara alır. Bazen de şöyle olur: “Falan yerde, falan mahallede, şu şekilde bir adam vardır. Git, onu getir.” şeklinde, kutuplar kutbu ile Hızır aleyhisselâma emir gelir; gider o zatı getirirler. Bazen de, Hızır aleyhisselâma şu emir gelir: “Git, gece yarısı dünyayı dolaş. Gece yarısı ayık ve uyanık birini bulursan getir. O da gidip getirir.”

Nazmen, “Büyük kutuptur cihanda baştan başa halife olan; ne isterse var olur o zat, ey habersiz... O şah, Hızır'ı da, İlyas'ı da emrine almıştır; hiç şüphe edilmeye onlar emrindedir, ne isterse yaptırır.”

***

Mesela Reşahat’te kayıtlıdır..

Abdulhalik Gucdüvani Hz.lerinin babası Hızır AS. İle arkadaş olmuş, Onun sohbetiyle yetişmiştir.. Abdulhalik ismini koymasını öğütleyen de Hızır AS.dır.. Hızır AS. Maneviyatta Abdulhalik Gucdüvani Hz.lerine de ilim öğretmiş, bu nedenle Abdulhalik Gucdüvani Hz.leri Üveysilerden olmuştur:

“Abdulhalik Hazretlerine gizli zikri Hızır talim ettirmiştir. Bir zaman sonra Hoca Hazretleri Buhara'ya geliyor ve orada Yusuf Hemedanî Hazretlerinin sohbetine erişiyorlar. Görüyorlar ki Yusuf Hemedanî de kendileri gibi gönül zikriyle meşgul .. Böylece, sohbette mürşidleri Yusuf Hemedanî, harekette de Hızır oluyor … Kendisi yazmıştır: ‘Henüz 22 yaşlarındaydım ki Hızır, beni Yusuf Hemedanî Hazretlerine ısmarladılar.’ ”

Yine Reşahat’ten: Hace Ali Ramitini Hz. “ALLAH'ın kulları arasında öyle âşıklar vardır ki Hızır da onlara âşıktır.” buyurmuştur..

Bir derviş Hoca Mahmud zamanında Hızır'ı gördü ve sordu : "Bu zamanda, eteğine yapışılacak, doğruluk caddesi üzerinde sabit mürşid kimdir?" Hızır, cevap verdi : "Hoca Mahmud Encir Fagnevî'dir.”
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
En netice:

Netice yerine, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.leri nazmen buyurmuştur:

“Hızır gibi daima diri ol aşk hayatının denizinden, yoksa cenin gibi daha ne zamana kadar cismin hapislik çekecek”

Mevlana Celaleddin Rumi Hz. nazmen buyurmuştur:

“Ab-ı hayatı çok aradım, bulamadım! Sonunda, Hızır (a.s.) bana dedi ki: 'Onunla (ALLAH ile) buluşmadıkça canlanamazsın! Bu sebeple, boş yere ab-ı hayatı arama!' "

“Varlık, benlik karanlıklarından bir adım bile dışarı atsan, kendini kurtarsan yokluk ab-ı hayatını içer, yüzlerce Hızır gibi sonsuzluğa kavuşursun.”
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Tebrikler.

hirahoş kardeş,
Bu ne yaw ?
Bana öyle geliyor ki, Hızır Aleyhisselâm hakkında tuhaf görüşler ortaya koyanlar bu yazılarınızın hepsini okuyunca zaten başları döner ve bu konuyla ilgili oalrak ve bir daha tek kelime dahi etmemeye yemin ederler .
Artık bu bilgilerden ve hakikatlerden sonra halâ bir şey deme cüretini gösterebilen olursa, herhalde ........... ortaya çıkmış demektir.

:)

MODERATOR NOTU: henüz yorum yapılmadan aleyhte yorum yapacakları etkileme maksatlı tahkir, etik bir davranış değildir.
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
hızır aleyhisselam

Eğer Allahın nusretini kullarına ulaştıran ise

kul kendisine baksın yardıma müstehakmıdır diye

aksi halde yaşasa ne olur yaşamasa ne olur

ha ne olur edebiyat olur hani bizim yaptığımız gibi

"ya bu afrikalılarada Allah yardım etsin çok zor durumdalar" gibi
 

CENDEL

Asistan
Katılım
5 Nis 2007
Mesajlar
424
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.cendel.blogcu.com
Tasavvuf ulemasının çoğunluğu da sağ ve Veli olduğuna kail olmuşlardır..

.

Tasavvuf uleması!!!

Tasavvuf ehli (siz tasavvufu nasıl yorumluyorsunuz bilemiyorum) böyle düşünüyor olabilir. Birde olaya ibn kayyım el cezviyye'nin elmenarul münif adlı eserinde hızır meselesine nasıl bakılıyor kısaca alıntılayalım.

Buhari'ye, hızır ve ilyasın hala dirimi? olduklarından sorulunca şöyle dedi; Bu nasıl olur? Halbuki efendimiz s.a.v " Bu gün yeryüzünde hayatta olanlardan yüz yılın başına kadar yaşayan hiç bir kimse kalmayacaktır" buyurmuştur.

Bu husus yine İbn Teymiyye soruldugunda şöyle cevap verdi; Eğer hızır yaşamış olsaydı, Peygambere s.a.v gelip onun önünde cihada katılması ve ondan öğrenim görmesi gerekirdi. O topluluk 313 kişi idi. İsimleri, babaları ve kablelerinin adları belli idi. O zaman Hızır nerede ?

Abdurrahman el cevzi bu konuda Hızırın dünyada baki olmadığına dört tane delil vardır. Kuran, sünnet, Alimlerin araştırıcı inceleyicilerinin icmaası ve makuldur. Bunları tek tek incelenip açıklanmıştır bakmak isteyen kitaba müracat edebilir uzun oldugundan almadım.

Yine aynı alim diyor ki; Hızırın varlığın isbat edipte, bu isbatının içindeki bulunan şeriatten uzaklaşmayı unutanın anlayışı ne kıttır!
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
hirahoş kardeş,
Görüldüğü gibi, yazdıkalrın ve astyıklalrın hiçbir işe yaramadı ve forumda kesinlikle ........... artıyor ...

:)

MODERATOR NOTU: ikinci uyarımız yapmak zorundayız. fikrinize uymayan zikirleri hastalıklı addetme hakkınız arkadaş ortamınızda olabilir belki; ama bu gibi karşı fikirlerin de söz hakkı olduğu ortamlarda bu hak size verilmez. aksi halde kavga fitne vesilesi olursunuz. eleştirilerinizi olgun bir dille yapın...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Cendel, tüm yazılanları oku, senin söylediklerini ifade etmiştik zaten..

İslam dini, bir kaç alimden ibaret değil de mi? O bir kaç alim de pek ala isabet edemeyebilirler değil mi?
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
HER İLMİN BİR BİLENİ VARDIR

Nakşi yolunun büyüklerinden Abdulhâlık Gücdevanî Hazretleri K.s (vefat: hicri 617, miladi 1220) gençlik yıllarında hocası Şeyh Sadreddin Efendiden tefsir dersi alıyordu. Şu ayete geldiler:

"Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. O haddi aşanları sevmez"

Hocası ayetin tefsirini bitirince, Abdulhâlık Gücdüvanî, hocasına şunu sordu:

"Efendim! Bu ayette bahsedilen gizli dua ve zikir nasıl yapılır. Eğer insan zikir ve duayı açıkça yapsa insanlar görür ve işitir. Bunda gösteriş tehlikesi var. Eğer bu zikri kendi içinden yapacak olsa onu da şeytan fark eder. Çünkü hadis-i şerifte: 'Kan damarları içinde kanın dolaşması gibi, şeytan da insanın içinde dolaşır' buyruluyor. İnsanlara ve şeytana fark ettirmeden Yüce ALLAH gizlice nasıl zikredilir?"

Hocası soruyu hayranlıkla karşıladı ve:

"Evladım! Bu ledünni, ilahi bir ilimdir. ALLAH Teala dilerse seni dostlarından birisi ile buluşturur, o sana bu gizli zikri öğretir"

dedi. Abdulhalik Gücdüvanî Ks. o dostu beklemeye başladı. Nihayet ALLAH Teala kendisini önce Hızır A.s ile ve daha sonra büyük arif Yusuf Hemadanî Hz.leri ile buluşturdu.

Hızır As. kendisine gizli yolla nefy u isbat "La ilahe illALLAH" zikrini öğretti.

Hz. Yusuf Hemadânî Ks. (Hicri 440-535, miladi 1048-1140) ise onun manevi terbiyesi ile meşgul oldu. Sonuçta onu insanları irşatla mezun etti.

Meşhur Hoca Ahmed Yesevî Ks. de (1103-1165) Yusuf Hemadanî'nin halifesi ve Abdulhalık Gücdevanî'nin yol arkadaşıdır. Bu iki büyük veli aynı kaynaktan terbiye almışlardır. Tarihte ve günümüzde Türklerin ekseriyeti bu iki koldan gelen manevi feyiz ve terbiye ile tanışmıştır.


S. Muhammed Saki Haşimî
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
MODERATOR NOTU: ikinci uyarımız yapmak zorundayız. fikrinize uymayan zikirleri hastalıklı addetme hakkınız arkadaş ortamınızda olabilir belki; ama bu gibi karşı fikirlerin de söz hakkı olduğu ortamlarda bu hak size verilmez. aksi halde kavga fitne vesilesi olursunuz. eleştirilerinizi olgun bir dille yapın...

Sayın moderator,
Burada fikirleerine katılmadığı üyeleri o kadara böyle ifadelerle ifadelendiren şahıslar var ki, -istenildiği takdirde tek tek yazıları çıkarır foruma asar ve gözünüzden nasıl kaçtığına (!) ve onlara neden bir şey denilmediğine siz de şaşırırısınız - ne hikmetse onlara bir tek uyarı yapılmamış !
İnsanın aklına ister-istemez ;
Acaba sadece bizim yazılar mı böyle mercekle takip ediliyor sorusu geliyor insanın aklına ?..

MODERATOR NOTU: Gördüğümüz kadarıyla uyarıyoruz ve şahsi algılamanız hata olur. lütfen konuı dışı mesajlarınızı yönetimle yazışarak hallediniz.
 

CENDEL

Asistan
Katılım
5 Nis 2007
Mesajlar
424
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.cendel.blogcu.com
Cendel, tüm yazılanları oku, senin söylediklerini ifade etmiştik zaten..

İslam dini, bir kaç alimden ibaret değil de mi? O bir kaç alim de pek ala isabet edemeyebilirler değil mi?

Yazılanları okudum bende bunu belirtmek için farklı yorumları aktardım. Ama siz en başta tasavvuf uleması!!! diyerek ilk ayrımcılığı yapmış bulundunuz. Neden bu tabiri kullanma gereği duyuyorsunuz ?

Zaten sizinle en büyük anlaşmazlığa düştüğümüz noktalardan biride kaynaklarımızdır. Sizler büyüklerinizin sözlerini nass olarak alıyor biz bu duruma itiraz edincede kabullenmiyorsunuz.


Birde tasavvuf diyorsunuz ama siz ne kadar yaşıyorsunuz. Üstte yasaklanıp farklı nickle gelen kişinin hakaretvari dengesiz davranışına teşekkür ederek sizi tasavvufun neresine koyalım. Hani tasavvufun bir anlamıda Güzel ahlaktı
 

zebih

Kıdemli Üye
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
4,033
Tepkime puanı
100
Puanları
63
Konum
kayseri
mevzuyu ahlak mevzusu haline getirmeyin lütfen... konuda kalınız ve uslubların iğneleyiciliğinden sakınınız derim yönetici vasfı ile değil, kardeşiniz olarak...

tasavvuf bir terbiye metodudur, hata yaptı ise hatasından acilen dönebilme erdemine mesela ulaşmanın kısa yoludur ya da...

burada yazışanlar abdulkadir geylani değil, acziyeti belli, nefsini dizginlemeye gayret eden insanlar... onları tahkir etmeye ve sizi de onların tahkir etmeye hakkınız ve hakları ve hakkım yoktur... yazanlar tasavvufu temsil etmiyorlar sadece muhibliklerini ifade ediyorlar ve görüyorsunuz ki umum olarak edeblice davranmaya, kırmamaya çalışıyorlar. bu dahi takdire şayandır... dua edelim birbirimize, Allah ayaklarımız kaydırmasın...
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
alıntı :Üstte yasaklanıp farklı nickle gelen kişinin hakaretvari dengesiz davranışına teşekkür ederek sizi tasavvufun neresine koyalım. Hani tasavvufun bir anlamıda Güzel ahlaktı

Sanırım bu cümleler benim yazılarıma atfen asıldı. Şimdi bu noktada biz yani, mesajlarımız altına yapılan teşekkürleri bir tür "AHLÂKSIZLIK" olarak gören bu şahsın bu yazısını mesajların çok dikkatli takipçisi MODERATORUN nasıl karşıladığını çok merak ediyoruz ? Eğer, makul karşılamışsa, o zaman teklifimdir ;
Mesajlarıma yapılmış bütün teşekkürleri bu üyenn hanesine ilâve etsinler ve kimse de AHLAKSIZLIK yapmamış görünsün !

MODERATOR NOTU:

sizi itham ettiği şey bu üyenin, tasavvuf terbiyesini sizlerden okuduğunu üzerinizde görememesi hali iddiası aslında...

nerede imrendirmek... nerede sukunet... nerede kabartmamak... kaşımamak... incitmemek diyor yani...

azizim lütfen mevzuya dönünüz, bu kişiye kilinik vaka dediğinizde onun bu sözden alınabileceği ve söz söyleyebileceğini düşünmüş olmanız lazım... o söze ait tepkisnin ürünü kelimelerden dolayı onu tahkir mi edeyim yani...

mevzuyu rayına çekelim ve işimize bakalım muhterem...

hızır aleyhisselam'ın yaşadığına inanmamak imanı zerre miktar zedelemez. yaşadığına inananlar da delillerini ortaya koymuştur.

fikrimde olmayan kötüdür uygulaması isabetli değildir.
 

abla

Doçent
Katılım
21 Kas 2006
Mesajlar
694
Tepkime puanı
16
Puanları
0
arkadaşlar yazının başlığındada belirttiğim gibi tartışma çıksın diye bu başlığı açmadım.nitekim imanın şartlarından biri değildir hızır a.s .varlığına inanmak veya inanmamak.
hızıriyetin bir makam olduğunu okumuştum bir yerde.doğrusunu Allah bilir.
en büyük müştereklik olan kuran ve sünnet bizi birbirimize bağlamaya yetmeli.
Kul sıkışmadan hızır yetişmez diye bi tabir var halk arasında. sıkıştığımız,uçurumun kenarında olduğumuz,tehlikeli anlarda elimizden tutan,müsebbibül esbab olabn Allahu tealadır. buna hangi kulunu hazır edip vesile kılacağını kendi bilir.
Afrikaya gelince dünyanın en zengin yeraltı kaynaklarına sahip olduğu söyleniyor.İnsanların olduğu gibi,toplumlarında kader haritaları var.nasılki çocuklarımızı sakındırmaya çalışıyoruz "bak evladım oku yoksa büyüyünce çöpcü olursun "falan diyoruz,toplumlarda,zamanında gerekli önlemleri almazlarsa,zamanla zillete duçar olurlar.
Bir zamanlar dünyayı titreten osmanlı acaba nerelerde hata yaptıda bu gün ümmeti muhammed bu halde...
hızırdan ders alan ve onunla sürekli manevi vazifeler icra eden ladikli ahmed ağaya soruyorlar;neden bu dünyanın hali böyle. düzeltemezmisiniz."izin verilse iki saatlik iş evladım" diyor" ama "ilahi irade böyle"...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
"İlimde rüsuha ermiş alimler" ifadesi var, lütfen inceleyiniz..

"Tasavvuf uleması" Ayrıca bunu böyle ifade etmiş alimlerden nakiller yazmıştım.. Bu söz hirahos'un uydurması değildir..
 
Üst