Hadislerin İncelenmesi.. (1)

kilicarslan

Kıdemli Üye
Katılım
14 Mar 2013
Mesajlar
4,054
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Başlıktaki yazıda hadisleri yazmak isteyenlere peygamberin
'' Kur'an size yetmiyor mu ?? '' dediği söylenir.

Yani KURAN varsa, baska seye gerek yok diyorsunuz.
Peki o zaman Rasulullah`in kurani aciklayan, tefsir eden sözlerine ne gerek var ?
Peygamberimize zaman zaman sahabenin geldigi ve anlamakta güclük cektikleri noktalari sordugu bilinir, en basit misal: beyaz iplik, kara iplik hadisesi.
Bu durumda Peygamberimizin aciklamalarina da ihtiyac oldugu ortada degilmidir sizce?
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Yani KURAN varsa, baska seye gerek yok diyorsunuz.
Peki o zaman Rasulullah`in kurani aciklayan, tefsir eden sözlerine ne gerek var ?
Peygamberimize zaman zaman sahabenin geldigi ve anlamakta güclük cektikleri noktalari sordugu bilinir, en basit misal: beyaz iplik, kara iplik hadisesi.
Bu durumda Peygamberimizin aciklamalarina da ihtiyac oldugu ortada degilmidir sizce?


Bakın kardeşim,

Peygamberin Kur'an hakkında açıklama yaptığı kişiler ,
islam hakkında hiçbir bilgileri olmayan,okuma yazmaları dahi olmayan, peygamberin etrafındaki putlara tapan kişiler...


Peygamberin görevi :

1) Aziz Kur'an-ı Kerimi tüm aleme tebliğ etmek...

2) Etrafında yaşayan insanlara kur'anı ve islamı anlatarak onları putperestlikten vaz geçirip kur'ana ve islama inanmalarını sağlamak..

Bu kadar....
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Bakın kardeşim,
Peygamberin Kur'an hakkında açıklama yaptığı kişiler ,
islam hakkında hiçbir bilgileri olmayan,okuma yazmaları dahi olmayan, peygamberin etrafındaki putlara tapan kişiler...
Peygamberin görevi :
1) Aziz Kur'an-ı Kerimi tüm aleme tebliğ etmek...
2) Etrafında yaşayan insanlara kur'anı ve islamı anlatarak onları putperestlikten vaz geçirip kur'ana ve islama inanmalarını sağlamak..
Bu kadar....

Tabi ya bu kadar işte ! Bundan fazlasını yapmış olsaydı --ki yapmştır vey yaptı- kulağını mı çekecektin? Bu görevler nerde yazılı Kuranda m? Diğer görevler, gönlünde yok ki, o yüzden gözünden kaçmış olacak !

“””Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir nümunedir.( Allah’ın Resûlünde sizler için güzel bir örnek vardır.) “”” Ahzab Sûresi:21
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
وَمَنْ أَنْكَرَ الْمُتَوَاتِرَ فَقَدْ كَفَرَ، وَمَنْ أَنْكَرَ الْمَشْهُورَ يَكْفُرُ عِنْدَ الْبَعْضِ، وَقَالَ عِيسَى بْنُ أَبَانَ: يُضَلَّلُ وَلَا يُكَفَّرُ، وَهُوَ الصَّحِيحُ وَمَنْ أَنْكَرَ خَبَرَ الْوَاحِدِ لَا يَكْفُرُ غَيْرَ أَنَّهُ يَأْثَمُ بِتَرْكِ الْقَبُولِ هَكَذَا فِي الظَّهِيرِيَّةِ.

El Fetaval Hindiyye adlı Hanefi Fıkhında fetva şöyledir :

-Kim mütevatir hadisleri inkar ederse küfre girer.


siz amel ettiniz diyelim .amel ettiğiniz hadis ahirette sorgu gününde iftira çıktı..ne olacak haliniz?
peygmabere iftiradan cehenneme gitmeyecekmisiniz?


-Bazılarına göre Meşhur hadisleri inkar eden de küfre girer.

meşhur hadisleri kabul ettin. sorugulanma gününde meşhur hadislerde 5 tanesi iftira asılsız çıktı.

bunların ikiside kutsi hadismiş diyelim..


peygmber ve allah cc iftiradan yargılanmayacakmısınız?
 

İlim Talebesi

Yasaklı
Katılım
18 Ağu 2014
Mesajlar
1,630
Tepkime puanı
28
Puanları
0
Peygambere iftira dediğin şeyler ile Kuranı getirenler aynı kişiler.O halde bütün Sahabeleri,Tabiinleri,Tebei Tabiinleri,4 Mezhep İmamlarını ve Müteahhirun Alimlerin Cehennemme girdiğini iddia etmiş olursun.

Buda sapıklıktır.

Allah Sahabelerden razı oldu , onlarda Allahtan razı oldular.Kuranı ve hadisleri getiren kişiler aynı kişilerdir.

O zaman sen Kuranda da şüphe yaşarsın.Tıpkı Edip Yüksel sapığının Tevbe Suresi son 2 ayetini inkar ettiği gibi :D
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Tabi ya bu kadar işte ! Bundan fazlasını yapmış olsaydı kulağını çekecektin? Bu görevler nerde yazılı Kuranda m? Diğer görevler, gönlünde yok ki, o yüzden gözünden kaçmış olacak !

“””Andolsun ki Resulullah sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı arzu edenler ve Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir nümunedir.( Allah’ın Resûlünde sizler için güzel bir örnek vardır.) “”” Ahzab Sûresi:21


Evet şüphesiz ki Peygamberimizin ahlakı,karakteri, güzel huyları müslümanlara örnektir...

Başka..???
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Peygambere iftira dediğin şeyler ile Kuranı getirenler aynı kişiler.O halde bütün Sahabeleri,Tabiinleri,Tebei Tabiinleri,4 Mezhep İmamlarını ve Müteahhirun Alimlerin Cehennemme girdiğini iddia etmiş olursun.

Buda sapıklıktır.

Allah Sahabelerden razı oldu , onlarda Allahtan razı oldular.Kuranı ve hadisleri getiren kişiler aynı kişilerdir.

O zaman sen Kuranda da şüphe yaşarsın.Tıpkı Edip Yüksel sapığının Tevbe Suresi son 2 ayetini inkar ettiği gibi :D

ben sadece soru sordum .sen gittin sahebenin arkasına saklandın...soruya cevab değil
 

CENGİZHAN

Yasaklı
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
4,261
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Konum
Ankara
Hadislerin İncelenmesi (3)

HADİS NAKİL ZİNCİRLERİ
Sahabelerin hatasız ilan edilerek, hepsinin doğru sözlü olduklarının peşinen kabul edildiğini gördük. Hadis kitapları yazılmaya başlandığında ne bir sahabe, ne de sahabeyi gören(tabiin) bir kimse yaşıyordu. Peygamberimiz’in vefatından hadis kitaplarının yazımına kadar 6-7 nesil geçmişti ve bu hadisleri nakleden meşhur hadis kitapları, bunları 6-7 kişinin birbirine söylediği iddia edilen zincirlerle nakletmektedirler. Bu yöntem Buhari ile sistemli bir şekilde başladı. Buhari’nin hicri 200’lü yıllarda yaşadığı düşünülürse, Buhari’den önce olmayan bir metoda göre hadislerin nakil zincirlerinin akılda tutulmuş olması; ilerde konulacak bu ölçünün baştan gözetilmiş olması hiç de mantıklı değildir. Hadis nakillerini aynı şekilde eleştiren Kasım Ahmed, “Hadis ve İslam” kitabında şu iki zinciri örnek gösterir:
1- Peygamberimiz
2- Ömer İbni Hattab
3- İbni Vakkas
4- İbni İbrahim et Taimi
5- Yahya İbni Said el Ensari
6- Sufyan
7- Abdullah İbni Zübeyir
8- Buhari
1- Peygamberimiz
2- Aişe
3- Urvan İbni Zübeyir
4- İbni Shiab
5- Ukail
6- El Baith
7- Yahya İbni Bukheir
8- Buhari

Söz konusu hadisler naklediğinde, Peygamberimiz’den sonraki halkadan sonrakinden sonraki bile vefat etmişti. Yani hadisçilerin hadis nakil eden şahısların doğru sözlü olup olmadıklarını tetkik edecekleri şahıslar ölüydü. Bu yüzden mantıksız bir şekilde, tüm sahabeyi doğru sözlü bile kabul etseniz, sahabeden sonraki nesillerin önemli bir kısmı da hadis kitapları yazıldığında vefat ettiği için doğru sözlü olup olmadıklarının kontrolü imkansızdır. Bu yüzden hadis yazarlarının “cerh ve tadil ilmi” dedikleri uğraş, mezardakilere uygulanamayacağına göre, tamamen neticesiz bir uğraştır.
Yaşayan kimselerin dahi doğru sözlü olup olmadıklarını kısa görüşmelerle anlamanın ne kadar zor olduğunu hepimiz biliriz. Hadis kitaplarının yazıldığı yıllarda Müslümanlar çok geniş bir coğrafyaya dağılmış bulunuyorlardı. Hadis nakil zincirlerinin yaşayan halkalarının tamamına deve üstünde ulaşmak mümkün olmadığı gibi ulaşılanların doğru sözlü olduğunun anlaşılması da mümkün değildir. Kısa bir ziyaretle bir insanın doğru sözlü olup olmadığı nasıl anlaşılacaktır? Din gibi kesinlik gerektiren bir yapı, nasıl böyle subjektif kriterlere dayandırılabilir?
Görüldüğü gibi mezhepçi yaklaşımın hadis imamı adeta bir süpermendir. Öyle bir süpermendir ki; yüzbinlerce hadisi hem de nakledenleriyle ezbere bilir. Bunlar arasından en doğruyu bizim için bulur. Hadis zincirinde hiç görmediği, kendileri daha doğduğunda ölmüş olanlar vardır, ama olsun, hadis imamı onlardan da kimin yalancı kimin doğru sözlü olduğunu belirleyebilir. Emrinde helikopteri olan bir kişinin bile ziyaret etmekle bitiremeyeceği kişileri, aynı hadis imamı, deve üstünde ziyaret eder. Üstelik bir ziyaretle doğru sözlüyü yalancıdan ayırt eder. Bunlar, hadis imamlarının bu kitapları yazmak için sahip oldukları iddia edilen özellikleridir. Bir de manevi üstünlük hikayeleri vardır ama inanılmaz abartılarla dolu bu anlatılara burada girmeyeceğiz…
BU FİKİRLERİ İLK BİZ SÖYLEMİYORUZ
Hadisçiler “Ben şundan duydum, şu bundan, bu ondan, o başkasından duydu” şeklinde oluşan zincirlerden, herkesin doğru sözlü olduğuna kanaat getirdiği zincire sahip olan hadisleri, metnine bakmaksızın sahih (doğru) kabul eder. Bu tip hadisler genelde “ahad hadisler, ahad haberler” olarak isimlendirilir. Buhari ve Müslim diye adlandırılan, en doğru hadis kitapları olduğu iddia edilen hadis kitapları ve diğer meşhur Kütübü Sitte kitapları, hep “ahad hadisler”den oluşmaktadır. Geleneksel yaklaşımı benimseyen birçok kişi, uydurmalarla dolu görüşlerini kabul ettirmek için aforoz silahına sarılırlar; Buhari ve Müslim’deki tek bir hadisi bile inkar edenin kafir olacağını ilan ederler. Oysa Buhari ve Müslim birbirlerinin birçok hadisini reddetmişlerdir. Gelenekselcilere göre onlar birbirlerine itiraz ederse, “alimlerin ihtilafı rahmet olduğu” için iyi olur; biz itiraz edersek kafir oluruz. Şiiler ile Ehli Sünnet birbirlerinin hadis kitaplarını kabul etmezler. Mutezile’nin ve Hariciler’in hadislerin yazılmasına ve dini kaynak ilan edilmelerine itirazları, kelamcılardan hadislerin zan olduğunu söyleyenler, Murcie fırkasından gelen tepkilerin hadislerin savunulduğu kitaplarda geçmesi gibi vakalardan; Kuran merkezli bir İslam anlayışını savunup, hadislerin dinin kaynağı olamayacağını söyleyenlere “Bunu ilk siz mi akıl ettiniz? Niye bugüne kadar kimse bunu söylememiş?” diye soranlar habersizdirler. Hadisler ilk çıktıklarından beri dinin kaynağı olamayacaklarına dair itiraza uğramışlardır. Fakat merkezi otoritenin baskı ve dayatmasıyla karşı fikirler susturulmuştur. Bu fikirleri ne ilk biz söyledik, ne de bu fikirler yeni türedi. Hadissiz, yalnız Kuran’ı dinin kaynağı kabul eden İslam anlayışı, sonradan azınlığa düşmüş bir anlayış olsa da baştan beri var olan İslam’dır. Bilakis hadis kitapları sonradan türemiş ve dini kaynak muamelesi görmeye başlamışlardır.

Müslim’in, Buhari’nin adeta gelmiş geçmiş tüm İslam alimleri tarafından kabul edildiğini, Peygamber’in ağzından çıkanı hemen kaleme almış kişiler havasında sunanların birçoğunun; hadislerin mana ile naklinden bahsedilen nakil zincirleriyle ilgili sorunlara, hadislerin yazım yasağından hadisçilerin birbirlerine itirazlarına, bazı grupların hadise toptan karşı çıkmalarına kadar birçok konuyu bilmediğini gözlemliyoruz. Bilmelerine rağmen mezhep taassubu ile bunları görmezden gelenlerin olduğu da tabi ki ayrı bir gerçektir. Allah’a şükür ki Allah bizi bu yalanlarla dolu, karmaşık, içinden çıkılamayacak durumda, zan olan ciltlerle hadis ve ilmihal kitaplarına muhtaç etmedi ve her açıdan yeterli olan Kuran’ı indirdi.

ESBABI NUZUL HADİSLERİ
Kuran’daki ayetlerin iniş sebeplerini anlatan hadislere “esbabı nuzul” hadisleri denir. 3. bölümde gördüğümüz gibi Kuran yeterli, detaylı, açık ve din adına her hükmü kapsayan kitabımızdır. Kuran hiçbir hadise gerek duymaz, bu yüzden Kuran’ın indiriliş sebebiyle ilgili “esbabı nuzul” başlığı altındaki hadislere de ihtiyaç yoktur. Kuran kendi kendini açıklamaktadır. Bir konuyu öğrenmek istediğimizde Kuran’ın o konuyla ilgili tüm ayetlerini bir arada değerlendirip, o konuyu öğrenmemiz gerekir. İçinde onbinlerce yalan olan hadislerle Kuran’ı şartlanmış şekilde değerlendirmeye kalkmak; Kuran’ın berraklığını ve saflığını yalanla ve gereksiz olanla karıştırmak demektir. Kuran’ın sesini net olarak duymak için diğer frekanslardan gelen sesleri susturarak kulağımızı yalnızca Kuran’a çevirmek zorundayız.

Onların sana verdiği her örneğe karşı biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) veririz.
25- Furkan Suresi 33
Allah en güzel yorumu kendisinin verdiğini söylemektedir. Kuran’da “yorum” diye çevirdiğimiz kelimenin Arapça orijinali “tefsir”dir. Günümüzde “esbabı nuzul” (Kuran ayetlerinin iniş sebebi) hadisleri diye anılan hadisler, hep “tefsir” isimli kitapların malzemesi yapılmışlardır. Oysa Allah, “tefsir”in en güzelini (ahsena tefsir) bizzat kendisinin verdiğini söylemektedir; Allah’ın dini, insanların yazdığı tefsir kitapları olmaksızın tastamamdır.
Üstelik kanaatimize göre, esbabı nuzul hadisleri içinde diğer hadislerde olduğundan çok daha fazla yalan bulunmaktadır. Kimi ünlü tefsir kitabı yazarları, sahih ve zayıf ayrımı dahi yapmaksızın, birçok İsrailiyat (eski Musevi hikayeleri) olduğu açıkça belli olan hadisleri kitaplarına doldurulmuşlardır. Aynı ayetin iniş sebebinin; “bir kavle göre şöyledir, diğer kavle göre böyledir, bir başka kavle göreyse…” şeklinde birbiriyle alakasız hikyelerle aynı kitaplarda anlatılması, bu sahadaki uydurmaların çokluğunu göstermektedir. Bu konuda uydurmaların çokluğu o kadar açıktır ki; kendisi de hadisçi ve Ehli Sünnet’in dört büyük mezhebinden birinin imamı olan İbni Hanbel bile: “Esbabı nuzul konusunda tek bir doğru hadis yoktur” demiştir.

En önemli sorunların başında akılların mezheplere ipoteklenmesi gelmektedir. Mezheplerdeki uydurmaların ve akıl dışı izahların çokluğunu hatırladığımızda, bunun yol açtığı sorunun büyüklüğü ortaya çıkar. Mezhepçi yaklaşımla Kuran tefsiri yapanlar; Kuran’ı mezheplerinin doğrultusunda açıklamaya çalışmış ve Kuran’ın metni ile ilgili alakasız açıklamalar getirmişlerdir. Aynı ayetin iniş sebebini birçok farklı biçimde anlatan esbabı nüzul hadisleri; mezhepçi tefsircilerin, Kuran’ı mezheplerine ve şahsi fikirlerine uydurmaları için engin bir malzeme oluştururlar. Zaten bu esbabı nüzul hadislerinin birçoğu; mezheplerin oluşumundan sonraki hadis yazımı döneminde, Kuran’ı kendi şahsi ve mezhepsel fikirlerine uydurmak isteyenler tarafından uydurulmuştur.
Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinin giriş bölümünde Elmalılı’nın resmi otoriteyle yaptığı bir antlaşma vardır. Bu antlaşmanın 5. maddesinde tefsirin Ehli Sünnet fikrine ve Hanefi mezhebine uygun hazırlanacağı kabul edilir. Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın ifadesine göre “ideolojik tefsir”, bizim daha çok kullandığımız ifadeye göre “mezhepçi tefsir” anlayışı; Elmalılı’nın daha ilk sayfalarında ortaya çıkmaktadır. Bilgisi ne kadar geniş olursa olsun, zihinlerini Allah’ın onay vermediği insani bir ürün olan bir mezhebe, mutlak gerçekmiş gibi ipotek edenlerin yapacağı tefsir ne kadar isabetli olmuş olabilir? Hadisi dinin kaynağı kabul edenlerin, Kuran’ı, Kuran dışı uydurma kutsallarla açıklama çabaları; Kuran’ı, Kuran’la alakasız bir noktaya getirmekten başka bir işe yaramamıştır. Bu uydurma kutsalların adı ister mezhep imamı olsun, ister şeyh olsun, ister hadis olsun, ister esbabı nüzul olsun…

DEVAMI VAR....!!



Alıntıdır....
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Yaw hadislerimizi incelemek kala-kala bu Batı ve Brockelmann gavurunun hayranı Hadis münkirinin üzerine mi kaldı arkadaşlar ?Bakınız bu yazının kime ait olduğunu öğrendik ve Ahmet Emin adındaki bu meşhur Hadis Munkiri hakkında biyografik bilgiler edindik…İşte buyrun burdan yakın ve beyimizi okuyun ve tanıyın ! Bakın ne NANELER YİYEN BİRİYMİŞ !:

Ahmed Emîn b, İbrâhîm et-Tabbâh (1886-1954) Mısırlı mütefekkir, medeniyet tarihçisi ve yazar.
Kahire'de doğdu. İlk öğrenimine ba­basının yanında başladı; özellikle baba­sının dinî ve edebî alanlardaki katkısı onun düşünce ve kültür hayatının şekil­lenmesinde önemli rol oynadı. İlkokul­dan sonra tahsiline,bir müddet Ezher'de devam etti. 1926 yılın­da Tâhâ Hüseyin'in aracılığı ile Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne inti­sap etti. Burada tanıdığı bazı müsteş­riklerin ve Batı zihniyetine sahip öğre­tim üyelerinin çalışma tarzlarını benim­sedi. Ahmed Emîn, müsteşriklerden bilhassa Brockelmann'dan etkilenerek Batı düşünce ve tenkit metodunu eser­lerinde uygulayanlardan biridir.Ancak, XIX. yüzyılın şon çeyreği ile XX. yüzyılın ilk yansında oryantalizmin etkisinde ka­lan bazı müslüman yazarlar gibi o da bu akımın fazlaca tesirinde kalmış ve bu yüzden İslâmî çevrelerde pek rağ­bet görmemiştir. Ayrıca bazı fikirleri ve çalışmaları uzmanlar tarafından haklı tenkitlere mâruz kalmıştır. Art düşünceli bazı müsteşrik­lerin iddialarını paylaşarak Şahîh-i Buhâri ve Şahîh-i Müslim 'deki bir kısım hadislerin, özellikle de bazı şahısların faziletine dair rivayetler ile tefsirle ilgili hadislerin uydurma olduğunu, cerh ve ta'dil konusunda muhaddislerin tutarsızlık içinde bulunduğunu, hadis ten­kidinde metnin muhtevasından çok İsnad'a değer verdiklerini, Ebû Hüreyre'nin rivayetlerine pek güvenilemeyece­ğini, İbn Abbas ile bazı sahâbîlerin daha sonra müslüman olan Ehl-i kitap âlim­lerinin tesirinde kaldığını, Kâ'b el-Ah-bârın İslâmiyet'i samimiyetle benimse­mediğini ileri sürmesi ve benzeri görüş­leri sebebiyle birçok İslâm âliminin hak­lı tenkitlerine hedef olmuştur.

Gördünüz değil mi müslümanların hadislerini kim incelemiş ?
Şimdi siz bu adamın sözleriyle tuvalete yani, WC’ye dahi gider
misiniz ?
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
İlim tedrisat insanları dönemi ve süreci içerisinde değerlendirilir ve samimiyetleri o zamanlar içerisinde ortaya çıkar yani birşeyin dogru olabilmesi için senin görmen gerekli değildir...

Kaldı ki dogru sözlerden yakınıp karşıdakilerinin dogru sözlerini yargılamanın en az kendi dogruları kadar biraz abartı ve istidnat dolu...Kuranın bilgi ışığı ve cevher olduğu oldukça açık ve aşikar buraya katılmamak elde değil kaldı ki insanın ilk darlık ve zorluk anında başvuracağı KURAN olmalıdır buda oldukça dogru

fakat insan ALLAH dostlarını yargılarsa... o insanlara ALLAH dostları penceresinden bakıp o insanın yaşam çerçevesinde değerlendirebilmesi gerekiyor yoksa genel manada yanlış pencereden bakılabilir kalıdı ki dönemin güzel insanları sürekli insanlığa Kuranı bahsedip anlatmışlar hatta ki ne doğrulukların bu yol üzere olacağınıda söylemişlerdir içlerinde farklı kelimeler aramamak gerek diye düşünüyorum...

Kişilerin dogru öz gerçek kabul tam manada makdul olabilmesi sadece ALLAH ın izni ve iradesi ile olabilir bir insan durduk yere kendi bünyesinden güzellikler üretemez... ürettiği olursa belli eder zaten..fakat bir insan bir güzellik sunuyor ise onun sunduğu penceresini iyi görebilmek önemli ....Hadisleri yorumlarken de sunan kişinin güzelliği ile hadisleri anlayabilmek gerek diye düşünüyorum...eğer hadislerin yorumu kişinin kendi hissiyatına göre yorumlanır ise işte o zaman hadislerin verdiği işarelerde kaymalar ve hatalar olabilir....hadislerin yorumu hadisi yapan güzellerin dilinden özünden olabilmeli anca o zaman dogru pencerede olunabilinir..

ALLAH dostları görür hisseder algılar sonrasında sözler hacetlenince anlatır...Her bilgi doyurucu olmayabilir ama her doyurucu bilginin esası ALLAH tır....

Konudaki yazıların esası sana ait olmadığı için yazılar senden bağımsız diyelim..

Böyle.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
Hadisler konusunda müşteşriklerin tesirinde kalanların yazdıkları ile hadis öğrenilmez..Onların bütün gayeleri hadisler konusunda şübhe meydana getirmektir..Fakat Müşteşriklere yapılan ciddi reddiyeler, onları susturmuştur.Bu seferde onların çömezleri devreye girmişlerdir.Yukarıdaki yazının her satırında düzeltilecek bir sürü ilmi hatalar vardır..Mesela hadislerin yazımının, peygamberimizden 6-7 nesil geçtikten sonra vuku bulduğu gibi gayri ciddi iddialar....

Bu nları netten bulup buraya aktaran arkadaş ,kendisi önce hadis üsülü ve hadis tarihi kitablarını anlayarak okumalı, sonra böyle gülünç şeyleri buraya almalıdır...Bu ümmmetin alimlerinin emek, göz nuru verdiği hadis ilmi, böyle falcıların üfürmesi gibi desteksiz iddialarla çürüyecek, atılacak, cam parçaları değil, tam tersine erbabının değerini bildiği altın gibi mücevherattırlar!!
 

Ahi Evran

Profesör
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
1,695
Tepkime puanı
14
Puanları
38
Yaş
45
Elmalılı Hamdi Yazır tefsiri Osmanlı muhayyilesinin en önemli eserlerinden biridir ve Cumhuriyette yazılmıştır, her ne kadar Maturidi itikadi prensipleri çerçevesinde kendisine sınır çizilse de zaman zaman Elmalılı farklı görüşlere de değinmiş (kamer suresi ayın kıyamette yarılacağı meselesi), tağut ile ilgili ayetlerin tefsirinde açık bir dil kullanmıştır...ayrıca ayet meallerinde de dikkate değer açılımlar gitirmeye çalışmıştır...
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Münafıklarla, kalplerinde maraz olanlar şöyle diyorlardı: "Allah ve resulü bize, bir aldanışdan başka bir şey vaat etmemiş." (Ahzâb 33:12)

Kuran'daki "Allah ve Resulüne itaat edin" ifadelerinden,"Allah'a itaat etmeyi Kuran'a iman Resule itaati de hadislere iman olarak gören arkadaşlar lütfen yukarıdaki ayete bakın.
 

fakiri

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
15,969
Tepkime puanı
355
Puanları
83
Konum
KOCAELİ
Konunun başlığı
“HADİSLERİN DİNAMİTLENMESİ” olarak atılsaydı daha doğru olmaz mıydı?
Ne dersiniz arkadaşlar ?
 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
konunun başlığı, MÜNAFIKLAR HADİSLER HAKKINDA NASIL YAZAR olabilirdi... yahu münafık diyorum ama bunlara inanın münafık denmez.... bunların ki o kadar açık gavurluk ki...

Üçkağıtçılığını ben ispatladım....gavurluğunu yazdıkları....
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Konunun başlığı
“HADİSLERİN DİNAMİTLENMESİ” olarak atılsaydı daha doğru olmaz mıydı?
Ne dersiniz arkadaşlar ?

İhtiyar inkar ettiğin hadisleri sen mi sayarsın yoksa ben tekrar hatırlayım mı sana ne dersin?
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Hadisler şeytanın müslümanları kandırmasıdır.

Allah'ın ayetlerini dedikoduya tercih ettiriyor.

Şeytan Allah'ın yolundan hadislerle saptırıyor.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
De ki: «Şahitlikçe hangi şey daha büyüktür?» De ki: «Allah benimle sizin aranızda şahittir. Ve bu Kur´an bana vahyolundu ki, sizi ve onun ulaştığı herkesi uyarayım. Gerçekten siz, Allah´tan başka tanrılar olduğuna şahitlik mi ediyorsunuz?» De ki: «Ben şahitlik etmem!» De ki: «O birtek ilahtır ve gerçekten ben ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım!» (En’âm 6:19)
 
Üst