Bir Kaç ölçü
***Bir eser okunacağı veya bir söz dinleneceği zaman, evvelâ "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Niçin söylemiş? Ne makamda söylemiş?" olan bir kaide-i esâsiyeyi nazar-ı itibara almalı.
Evet, kelâmın tabakâtının ulviyeti, güzelliği ve kuvvetinin menbaı, şu dört şeydir: Mütekellim, muhatap, maksad ve makam. Öyle ise, sözde "Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne için söylemiş? Ne makamda söylemiş?" ise bak. Yalnız söze bakıp durma.. Meselâ, bir kumandanın, bir orduya verdiği arş emriyle, bir neferin arş sözü arasında ne kadar fark vardır. Birincisi, koca bir orduyu harekete getirir; aynı kelâm olan ikincisi, belki bir neferi bile yürütemez. ***
Demek bir sözdeki manayı bulmak için sadece söze bakmayacağız.
***Sual: Kur'ân'da, "Ahsen-ül-Hâlikîn(Halikların en güzeli) " "Erham-ür-Râhimîn(Rahimlerin en rahimi)" gibi kelimât, başka hâlıklar(yaratıcılar), râhimler bulunduğunu iş'âr eder.
Elcevap: Kur'ân baştan başa tevhidi ispat ettiği ve gösterdiği için, bir delil-i katîdir ki; Kur'ân-ı Hakîmin o nevi kelimeleri sizin fehmettiğiniz gibi değildir. Belki, Ahsenü'l-Hâlıkîn demesi, "Hâlıkıyet mertebelerinin en ahsenindedir" demektir ki, başka hâlık bulunduğuna hiç delâleti yok. Belki, hâlıkıyetin, sâir sıfatlar gibi, çok merâtibi var. Ahsenü'l-Hâlıkîn demek, "Merâtib-i Hâlıkıyetin en güzel, en müntehâ mertebesinde bir Hâlık-ı Zülcelâldir" demektir. ***
Aynen öyle de bütün hayatı tevhidin ispatı için mücadeleyle geçen Hz. Ali'den sadır bu sözü kendimize göre yorumlarsak çok yanlış manalar çıkarabiliriz. Ancak Hz. Ali (R.A.) ın hayatına bakarak yorumlarsak hakikaten de MEZDETTU YAKİNEN mertebesinde imanına kanaat getiririz.
***Napolyon'un dediği gibi, "Bana tevili(yorumlanması) kabil olmayan bir cümle getiriniz, sizi onunla idam edeyim." Beşerin ağzından çıkan hangi cümle vardır ki, tevillerle cürüm ve suç teşkil etmesin?***