FETULAHÇI TERÖR ÖRGÜTÜ (FETÖ) hakkkında....

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Abdullah Gül neden FETÖ'den korkuyor? FETÖ'de Gülün Şantaj Resimleri var mı?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
'MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı istifa etmeliydiler'
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
sabah-yazarinin-unutmak-istedigi-tornistani-1707171200_m2.jpg

sabah-yazarinin-unutmak-istedigi-tornistani-1707171200_m2.jpg

sabah-yazarinin-unutmak-istedigi-tornistani-1707171200_m2.jpg



17.07.2017 09:54 Karakter boyutu :
font_02.gif
font_04.gif

Hükümete yakın Sabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı bugünkü köşesinde, “******** Fetullahçı terörist F-16 pilotları Meclisimizi ve Cumhurbaşkanlığını bombalarken öfkeden ağlamıştım. Çünkü 15 Temmuz 2016'da olacakları önceden yazmıştım...” ifadelerini kullandı.
Kütahyalı’nın “yazmıştım” diye atıfta bulunduğu yazısında, “2016 yılında TSK'dan toplu şekilde atılacak bunlar. Hulusi Akar direnmeye kalkarsa da istifasını verir” demiş ve Türkiye’de gündemi uzun süre işgal etmişti.
İşte bugünkü yazısında ise ROK, “Bu alçakların bu saldırıya hazırlandığına inanıyordum. Fetullah yetiştirmesi F-16 pilotlarının bir gün mutlaka bu ülkeyi bombalayacağını düşünüyordum. Bunu da bu köşede açıkça ifade ettim...”diyerek şunları aktardı:
“Şöyle yazdım 27 Mart 2016'da... ‘...Türkiye'yi ve Erdoğan'ı hedef alan bu operasyonların bitmeyeceği ve devam edeceği kanaatindeyim. Elbette bizler de direnmeye ve püskürtmeye devam edeceğiz. Erdoğan'sız AK Parti ve Erdoğan'sız Türkiye planları 3 yıldır çok aktif operasyonlarla sürekli işleme konmaya çalışılıyor. Türkiye coğrafyası tarihinde olmadığı kadar kuşatılmış durumda. Bir Fetullahçı F-16 subayı tarafından düşürülen Rus uçağı operasyonu da kuşatmayı derinleştirmek amaçlı bir operasyondu ve çok da başarılı oldu. Adımın Rasim Ozan olduğu gibi Rus uçağının düşürülmesi olayının bir Fetullahçı provokasyonu olduğunu biliyorum. Açık itiraf etmek gerekirse Fetullahçı örgütün bu Rus uçağı operasyonu Türkiye'ye ciddi zararlar vererek yalnızlaşmayı artırdı. F-16 pilotlarının bile en az yüzde 50'sinin Fetullahçı olduğuna dair çok sağlam raporlar var...’
Bu yazım TSK içindeki FETÖ yapılanmasını delirtmişti. Hemen ve panik içinde bu yazdığım gerçekleri inkâr etmeye başladı Fetullahçılar...
***

Özellikle Genelkurmay Adli Müşavirliği FETÖ mensuplarıyla kaynıyordu. Maalesef Genelkurmay içinde de belli ölçüde etkili oldular. Genelkurmay askeri savcılığı bu yazı üzerine beni çağırdı...
***
Medyanın nerdeyse tamamı F-16 pilotlarıyla ilgili yorumlarımı abartılı vesaçma bulmuştu ama 15 Temmuz 2016 gecesi telefonum susmamıştı...
***
Herkes "Haklıymışsın" demek için arıyordu ama iş işten geçmişti. Evet, F-16pilotlarının önemli kısmı Fetullahçıydı ve şimdi de Türkiye'ye saldırıyorlardı...”
ROK DİĞER YAZISINI NEDEN HATIRLATMADI
Kütahyalı’nın “övündüğü” o yazısı sonrasında Genelkurmay’a çağrılmıştı. Ve Genelkurmay’da yapılan görüşmenin ardından Kütahyalı bir “tornistan yazısı” kaleme almıştı. 15 Temmuz’dan önce kaleme aldığı yazısında ROK, Hulusi Akar’ın, Cemaatçilerle mücadele ettiğine ikna olduğunu bile anlatmıştı.
İşte ROK’un bugünkü yazısında hatırlatmadığı o ifadeleri:
"Genelkurmay ziyaretimde de Hulusi Akar'ın ordunun her kademesindeki FETÖ mensuplarının tespiti konusuna özel önem veren bir komutan olduğunu tüm kanıtlarıyla gördüm. FETÖ vesayetinin ordu içinden hortlaması ihtimalini düşünen her demokrat bundan böyle müsterih olmalı ve Hulusi Paşa'ya güvenmelidir. Kademe kademe FETÖ TSK'dan temizleniyor ve temizlenecek. Buna şahit oldum. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar FETÖ ile mücadele konusunda çok ama çok kararlı bir komutan..."

Odatv.com

http://odatv.com/sabah-yazarinin-unutmak-istedigi-tornistani-1707171200.html
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
roku-uzecek-itiraflar-1607171200_m2.jpg


16.07.2017 19:51 Karakter boyutu :
font_02.gif
font_04.gif

Hürriyet gazetesinin deneyimli muhabiri Toygun Atilla, kendi internet sitesinden 15 Temmuz’un yıldönümü için çarpıcı bir haber analize imza attı. Buna göre; Fethullahçı Emniyet Müdürü Yunus Dolar itiraflarında, TSK’da “Atatürkçü” olarak tanınan Kurmay Albay Erdal Toğaç’ın bilinmeyen hikayesini de aktarmıştı.
Bu itirafta anlatılanlar da, Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın sürekli vurguladığı bir tezi çürütecek cinstendi.

İşte toygunatilla.com'da yayımlanan “İtiraftan çıkan subay ve FETÖ gerçeği” başlıklı o haber analiz:
30 Ağustos 2016…
Fetullahçı ruhunun üzerine, polis üniforması kuşanmasının ardından tam 28 yıl geçmişti. Sorguda, gerçek meslektaşları ile karşı karşıyaydı. İlk kez ya kendi olacak ya da 28 yıldır tüm ruhunu kuşatan Fetullahçı kimliği ile sorulara yanıt verecekti. Gözünün önüne 15 Temmuz darbe girişimi sırasında atılan bombalarla şehit edilen Gölbaşı’ndaki meslektaşları, yıllarca kurulan kumpaslarla karartılan insan hayatları geldi.
Yunus Dolar, kararını vermişti. İlk kez kendi gibi davranacaktı. Elbet kolay olmayacaktı bunu yapması. 46 yaşındaydı. Bugüne kadar var olduğu her şeyi o habis yapıya borçluydu. Onların düşmanlıklarını, kendilerine karşı duranlara karşı uyguladıkları “şefkat tokadını” da, “zecr tokadını” da biliyordu.
Zira…

2011’de, Fetullahçı polislerin kumpas operasyonlarıyla ilgili eleştirel görüşlerini söylediği için sürgüne gönderildiğinde, şefkat tokadından nasibini almıştı.
“Zincirlerimizden başka kaybedecek neyimiz var?” diye sordu belki kendi kendine sorguda. Ve ruhunu kuşatan Fetullahçı kimliğinden o an tamamıyla sıyrılarak anlatmaya başladı.
“ATATÜRKÇÜ VE MİLLİYETÇİ” TANINAN SUBAY
İstanbul eski Güvenlik Şube Müdürü Yunus Dolar’ın itirafları birbirinden önemliydi. Bunların önemli bir kısmına da medya yer verdi.
Ancak ifadelerinde geçen bir isim vardı ki…
O isim, FETÖ’cülerin bugüne kadar kendilerini gizlemedeki profesyonellikleri, kudretleri, adanmışlıkları ve mankurtlaşmaları hakkında önemli bir fikir veriyordu.
BİLİRKİŞİ HEYETİNDEKİ İSİM
Yunus Dolar’ın itiraflarında adı geçen o kişi Kurmay Albay Erdal Toğaç’tı. TSK’da, “Atatürkçü” ve “milliyetçi” olarak tanınıyordu.
Bütün bunları destekleyecek başka bir özelliği daha vardı… Balyoz kumpası sırasında, dijital belgelerin incelenmesi için oluşturulan 5 kişilik heyette yer almıştı. Hatta, o raporun altına; “Balyoz Harekat Planı”nın askeri yazışma teknik ve usulleri yönünden eksikleri bulunduğu, dosyaların “yaratma tarihi” ve “son kaydetme tarihi” üzerinde oynanarak eski tarihli dosyaların oluşturulduğu, yapılan alıntıların tarihleri dikkate alındığında Balyoz Güvenlik Hareket Planı adlı dokümanın 2007’den sonra hazırlandığı ve gerçek olmadığı yününde ciddi şüpheler oluştuğu şeklinde ifadelere, Tümgeneral Mehmet Daysal, Kurmay Albay Bayram Uğur, Kurmay Binbaşı Cüneyt Akyol, mühendis Üsteğmen Hüseyin Erol ile birlikte imza atan 5 subaydan biri de Kurmay Albay Erdal Toğaç’tı.
Tüm bunlar Erdal Toğaç hakkında en ufacık bir şüpheyi dahi akla getirmiyordu.
DARBE GİRİŞİMİNDEN 5 GÜN ÖNCE…
Bu yazının konusu olan Kurmay Albay Erdal Toğaç, geçici görevde bulunduğu Azerbaycan’dan, 10 Temmuz 2016’da Türkiye’ye döndü. Darbe girişiminden tam 5 gün önce Muş’taki 49’ncu Komando Tugay Komutan yardımcılığı görevine atanmıştı.
DARBENİN İÇİNDE YER ALMASI ŞOKE ETTİ
15 Temmuz darbe girişimin ardından ele geçirilen görevlendirme listelerinde Kurmay Albay Erdal Toğaç’ın ismi, Genelkurmay’ın en önemli birimlerinden İKK (İstihbarata Karşı Koyma) Başkanlığı’na atanacak kişi olarak kayıtlıydı. Gözaltına alındı, tutuklandı. Meslek hayatının başından itibaren Atatürkçü ve milliyetçi bir subay kimliği ile tanınan, Balyoz dijital belgelerinin sahte olabileceği yönünde rapor veren 5 kişilik heyetin içinde yer alan Kurmay Albay Erdal Toğaç’ın Fetullahçı bir darbe girişiminin içinde yer alması kendisini tanıyanları şoke etti.
Kurmay Albay Erdal Toğaç’ın tutuklanmasına tepkiler gecikmedi. Balyoz kumpasında yargılanan subaylar, FETÖ mağduru Yavuz Selim Demirağ gibi kıymetli gazeteciler bile şaşkındı. Haklı ve insani gerekçelerle de tepkilerini dile getirdiler. Çünkü karşısındaki kişinin kendileri gibi gerçek insan olduğunu zannediyorlar, Balyoz kumpasını ortaya koyan 5 kişilik bilirkişi heyetinde olmasını gerekçe gösteriyorlardı.
Onlara göre, Erdal Toğaç’ın bu darbe girişimin içinde bulunması mümkün gözükmüyordu. Tüm bunlar anlaşılabilir ve son derece insani yorumlardı. FETÖ’nün kumpaslarına uğrayanlar bile (bu yazıyı kaleme alan ben dahil) bu yapının şeytani boyutları hakkında hala yeterince fikir sahibi değildi. Karşılarındakilerin bu derece kendilerini gizleyebileceklerini, bu derece adanmış olduklarını, anlayamıyorlardı. Şeytani metotlarla çalışan bir örgütü normal insan aklı ile yorumlamak neredeyse imkansıza yakındı. Onun için bu tepkiler son derece normaldi.
ATTIKLARI OKA HEDEF ÇİZEN GAZETECİLER
Bir grup gazeteci için ise Albay Erdal Toğaç’ın durumu ise daha farklı ve maalesef daha vahimdi. Her zamanki gibi oklarını atmış, okun düştüğü yere de hedef çizmişler ve yine 12’den vurduklarını söylüyorlardı. Tüm meslek hayatlarında yaptıkları gibi…
Bu isimlerin başında ise Rasim Ozan Kütahyalı geliyordu. Kütahyalı, Erdal Toğaç’ın ismini bir yerlerden duymuş, Yavuz Selim Demirağ’ın köşe yazısını da okumuştu. Yazılanlara çizilenlere göre Kurmay Albay, “Atatürkçü ve milliyetçi” bir subaydı. Balyoz kumpasını çökerten 5 kişilik bilirkişi heyetinde de yer almış olması bunun en büyük kanıtıydı. Bu bilinenler ışığında, Rasim Ozan Kütahyalı 15 Temmuz darbe girişimine farklı bir yorum getirdi.
RASİM OZAN KÜTAHYALI’NIN “TEZİ”
Kütahyalı’nın tezi özetle şuydu: “Erdal Toğaç asla FETÖ’cü değildi ve 15 Temmuz darbe girişimine FETÖ’cü unsurlar yanında başkaları da destek olmuştu
Rasim Ozan Kütahyalı, Albay Erdal Toğaç örneği üzerinden giderek 15 Temmuz darbe girişimine 27 Mart 2017’de Sabah Gazetesindeki köşesinde şu yorumu getirdi:
“Fakat 15 Temmuz’da olayın bir de diğer yüzü vardır. Onun da bir örneğini ben vereyim. Şu an içerde olan Kurmay Albay Erdal Toğaç, tıpkı Bilal Akyüz gibi 15 Temmuz ihanetinin darbeci albaylarından biridir. 15 Temmuz darbesine destek için görevli olduğu Azerbaycan’dan özel olarak Türkiye’ye gelmiş ve bu darbeye aktif katıldığı mahkemece ortaya konmuştur. Peki Toğaç bir Fetullahçı mıdır ? Asla ve kat’a değildir. Bilakis Erdal Toğaç, FETÖ’nün sert şekilde düşmanı olan bir subaydır. 2010’de henüz Kurmay Binbaşı iken Balyoz dijital belgelerinin tamamının sahte olduğuna dair bilirkişi raporu yazmış ve bu yüzden FETÖ medyasının hedefine konmuş bir subaydır. Toğaç, Balyoz mağdurları ve avukatları Toğaç’ı o süreçten iyi tanırlar. Peki Toğaç tüm bunlara rağmen niye 15 Temmuz darbecilerinden biridir? İşte bir süredir yazmaya ve söylemeye çalıştığımız şey bu… 15 Temmuz ihanetinin içinde Toğaç gibi yüzlerce klasik darbeci ve hatta anti-FETÖ’cü olduğu net kanıtlanabilecek subay vardır. Maalesef gerçek budur. Biz 15 Temmuz sadece FETÖ darbesidir diye söyledikçe FETÖ’nün dev propaganda makinesi bu anti-FETÖ örnekleri teker teker koyup kendi akıllarınca bu tezi çürütüyor ve ikna edici oluyorlar.”
Oysaki Yunus Dolar’ın itiraflarında adı geçen Kurmay Albay Erdal Toğaç bambaşka biriydi. Kendisini, “Atatürkçü ve milliyetçi” olarak bilenleri de, Rasim Ozan Kütahyalı gibi düşünenleri de yanıltacak bir hikayeye sahipti.
İTİRAFLARDAN ÇIKAN FETÖ’CÜ ALBAY PORTRESİ
Yunus Dolar ve Erdal Toğaç, Erzurumluydu. Çocukluk arkadaşıydılar ve cemaate ruhlarını daha küçük yaşta teslim etmişlerdi. Hatta, Kurmay Albay Erdal Toğaç, ABD’ye giderek Fetullah Gülen’i ziyaret eden subaylardan biriydi. Bundan sonrasını Yunus Dolar’ın anlatımı ile ifadelerinden dinleyelim:

“En son Genelkurmay İstihbarat İKK’da çalıştığını duyduğum Albay Erdal Toğaç, Erzurum’da beraber cemaat evlerine gittiğimiz, bire bir bildiğim bir insandır. Erdal Toğaç ile ben İstanbul’da Güvenlik Şube Müdürü iken evinde görüştüğümüzde, bana ‘Pakraduniler’ diye bir yapılanma olduğunu, bunların Ermeni ve Yahudi ırkının birleşiminden meydana gelen bir ırk olduğunu ve kendilerini gizlediklerini, üst düzey kamu görevlileri arasında bunlardan da insanlar bulunduğunu tespit ettiklerini, bunu da bir rapor halinde Fetullah Gülen’e sunduklarını söyledi. Başka bir bayram ziyareti sırasında da İçişleri Bakanımız Efkan Ala’nın da Pakraduni olduğunu ifade etti. 5-6 ay önce Fetullah Gülen’in yayınlanan bir videosunda Pakradunilerden bahsettiğini duyunca, kendisine iletilen bilgi notlarından esinlendiğini değerlendirdim.”

ÇOKLU KİMLİKLERLE KİMLİKSİZLEŞEN RUHLAR
Şaşırdınız biliyorum… Ben de şaşırdım…
FETÖ dediğimiz yapı işte tam da bu… Kimileri tarafından anlaşılmayan, kimileri tarafından anlaşılmak istenmeyen şeytani örgüt bu…
Onlar çoklu kimlikleri ile kimliksizleşmiş, 40 yıllık bir ihanetin habis ruhlu çocukları… Toplumun her katmanında belki hala yanı başımızda bizi kandırmaya çalışan, bilgi toplamaya çalışan, kendisine emir verildiğinde ise en yakınında arkadaş olarak gözüktüğü insanı bile sırtından bıçaklamaktan tereddüt etmeyen hastalıklı ruhun adı: FETÖ…
15 Temmuz darbe girişiminde sonra bile yapılan onca mücadeleye rağmen akıllara durgunluk verecek noktalara yerleşmiş örgüt elemanları ile karşılaşıyoruz, karşılaşacağız. Kandırılmışlık ve ihanet duygusunu ise yaşayacağımız günlerin sayısının ise daha uzun zaman alacağı ise maalesef muhakkak.
FETÖ’NÜN GERÇEK YÜZÜ
Kurmay Albay Erdal Toğaç’ın, FETÖ’nün gerçek yüzünü anlamak için muazzam bir örnek olduğunu düşünüyorum. Bir taraftan da itirazlarınızı duyar gibi oluyorum. Eski bir Fetullahçı emniyet müdürü Yunus Dolar’ın ifadesinden yola çıkarak Erdal Toğaç’ın FETÖ’cü olduğuna neden inanalım? İnanmalı mıyız? Bütün bu itirazlar son derece kabul edilebilir ve haklı itirazlar. Kaldı ki bu yazıyı kaleme alan kişi olarak, FETÖ itirafçılarının ifadelerinin yönlendirme içerikli olduğunu, birçoğunun olayları ve kişileri manipüle ederek ifade verdiklerini yazan ve söyleyen bir kişiyim.
İTİRAFLAR, İDDİALAR ARAŞTIRILSIN
Ancak Yunus Dolar’ın 15 Temmuz darbe girişimden 45 gün sonra 30 Ağustos 2016’daki itiraflarının samimi olduğunu düşünüyorum. 20 sayfa tutan ifadelerde, somut olaylar ve somut olarak isimler veriyor Yunus Dolar… Tabi ki Yunus Dolar’ın her söylediğini doğru kabul etmek gerekmiyor. Ancak gerçeğe ulaşmak adına, her söylediği olayın, her söylediği isimin araştırılması, soruşturulması gerekiyor. Masum tek bir kişinin zarar görmemesi adına bu önemli bir zorunluluk…
TANIDIĞIM YUNUS DOLAR
Yunus Dolar ile ilgili bir de kişisel şahitliğimi aktarmak istiyorum. Emniyet Müdürü Yunus Dolar’ı İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü’nde başkomiser olarak görev yaptığı dönemlerden itibaren tanıdım. Ergenekon kumpasının en yoğun yaşandığı günlerde, o dönem Milliyet Gazetesi muhabiri olan Erdal Kılınç ile gazeteci olarak emniyetteki tüm kapılar bize kapatıldığında bizimle görüşme cesaretini gösteren sayılı emniyet mensubundan biriydi. FETÖ’nün hedefi olduğumuz o günlerde, meslektaşlarının bizle ilgili takındığı düşmanca tavra açık açık cephe alıp bu tavrını da o karanlık günlerde söylemeye cesaret edebilmiş bir insandı. İfadesini okuduğumda benimle ve Erdal Kılınç ile ilgili o gün bize söylediği düşünceleri aynen ifadelerine aktarmıştı. FETÖ’yü o günlerde sorgulamaya başladığını ve sonrasında da yavaş yavaş kopma sürecine girdiğini söylüyordu. Yunus Dolar’ın ifadelerini tüm sebeplerle samimi ve gerçekçi buluyorum. Ancak tüm bunlara rağmen, sadece tüm FETÖ itirafçılarından alınan ifadelerin doğruluğunun teyid edilecek şekilde araştırılması ve soruşturulması gerektiğinin de altını bir kez daha çizmek istiyorum.
HALA TEHLİKENİN FARKINDA DEĞİL MİSİNİZ?
Geçen yıl bugün, yani 15 Temmuz’da ülkemiz hain FETÖ kalkışması ile karşı karşıya kaldı. Maalesef aradan geçen 1 yıl içinde hala FETÖ’yü görmezden gelen, yaşanmışlıkları, kumpasları, TBMM’ye, Emniyet binalarına, halkın üzerine atılan bombaları unutmaya / unutturmaya çalışanları, hepsinin bir “tiyatro” olduğunu söyleyenleri görüyoruz. FETÖ ise geçen süreçte kuyruğunu kaptırmış kertenkele gibi zamanı lehine çevirmeye çalışan bir yaratık olarak hala ortalıkta…
Yoksa, siz hala tehlikenin farkında değil misiniz?”

http://odatv.com/roku-uzecek-itiraflar-1607171200.html

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
16.07.2017 15:59 Karakter boyutu :
font_02.gif
font_04.gif

AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar birkaç ay önce, “Bugün doğru bildiklerimiz yanlış, yanlış bildiklerimiz doğru, kahraman bildiklerimiz vatan haini, hain bildiklerimiz kahraman olabilir. 15 Temmuz'a dair bütün paradigmanın yeni itiraf ve açıklamalarla alt üst olabileceğini düşünüyorum” demişti.
Geçen 1 yıllık süreçte 15 Temmuz ertesi kamuoyuna yansıyan/yansıtılan pek çok bilginin doğru olmadığı görüldü.
Mesela;
1. Ordu Komutanı Ümit Dündar'ın o gece Erdoğan'a, “İstanbul'a gelin, ben sizin güvenliğinizi sağlarım” dediği söylendi. Ancak Dündar, Erdoğan'la aralarında kesinlikle böyle bir konuşma geçmediğini açıkladı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın darbe sonrası MGK toplantısında 15 Temmuz gecesi birliklere iletilmek üzere verdiği “uçuş yasağı” talimatlarının fakslanmak yerine yırtıldığını anlattığı öne sürüldü. Bunun da doğru olmadığı, Akar'ın saat 18.30’da verdiği emrin 19.06’da ilgili harekât merkezlerine ve bizzat İstanbul’da bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal'a ulaştığı anlaşıldı.
AKP Milletvekili Şaban Dişli'nin kardeşi darbeci general Mehmet Dişli'yi 16 Temmuz sabahı gittikleri Çankaya Köşkü'nde Hulusi Akar'ın gözaltına aldırttığı anlatıldı. Lâkin Dişli'nin o gün Köşk'te saat 15.30'a kadar bakanlarla birlikte kriz masasında görev yapıp, darbecileri ikna etmeye çalıştığı, daha sonra gözaltına alındığı ortaya çıktı.

Erdoğan darbe günü MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan kendisine herhangi bir bilgi gelmediğini söylerken, hem dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler, hem Fidan, Erdoğan'ın koruma müdürünün arandığını savundu.
MİT'e giden Binbaşı O.K.'nın, “MİT Müsteşarının kaçırılacağı” ihbarında bulunduğu anlatılırken, Binbaşı O.K.'nın ifadesinde, “darbe” uyarısı yaptığı da tespit edildi.
MİT MÜSTEŞARININ GİDİŞİNE NİYE İZİN VERDİLER?
Bu örneklerden sonra darbeyle ilgili bir başka bilgiye geçelim.
Genel kanaat; darbenin 03.00'te planlandığı, ancak MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Genelkurmay'a gelmesi üzerine deşifre olduklarını düşünen darbecilerin bunu öne aldıkları şeklinde.
Nitekim Genelkurmay Başkanı Akar TBMM Komisyonu'na gönderdiği cevapta, “Bu ihbar en başından itibaren çok ciddi bir şekilde ele alınmış ve gerekli tedbirlerin tereddütsüz alınması ve icra edilmesi sağlanmıştır. Kanaatimce, alınan bu tedbirlerden dolayıdır ki, hainler paniğe kapılarak, daha sonra sanık ifadelerinden öğrendiğimize göre geç saatlerde yapmayı (saat 03.00) planladıkları işi öne almak suretiyle erkenden ifşa olmuşlar ve böylelikle darbe girişiminin akamete uğramasındaki önemli bir faktör gerçekleşmiştir” dedi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan da yine TBMM Komisyonuna şu bilgiyi verdi:
“Örgüt mensuplarınca daha sonra verilen ifadelerde; ‘MİT Müsteşarının Genelkurmay Karargâhına gelmesi ve akabinde Genelkurmay Başkanı tarafından tüm askeri uçuşlar ile Ankara Garnizonundaki askeri intikallerin ikinci bir emre kadar durdurulması üzerine darbe girişiminin başlama zamanının, 16 Temmuz 2016 saat 03.00’den, 15 Temmuz 2016 saat 20.30 civarına alındığı’ belirtilmiştir.”
Burada durup, bazı soruları tekrarlayalım.
Binbaşı O.K. MİT Müsteşarının kaçırılacağını bildirdiği halde, Fidan rahatlıkla Genelkurmay'a gidiyor. Hulusi Akar ve Yaşar Güler'e güveninin tam olduğunu bildiğimizden “normal” diyelim. Lâkin madem darbeciler bu ziyaret üzerine panikliyor ve ifşa olduklarını düşünüyor, Fidan'ın çıkıp gitmesine neden izin veriyorlar? Tamam Karargâhı basan Özel Kuvvetlerdeki darbeciler Fidan'ın ayrılmasından 5 dakika sonra geliyor, ama “Yurtta Sulh Konseyi” içinde yer aldığı ortaya çıkan Akar'ın Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel ile baş darbecilerden olduğu anlaşılan Yaveri Levent Türkkan acaba çıkışta niye Fidan'ı engellemiyor?
MİT Müsteşarını kaçırma ve darbe planlarının yapıldığı Kara Havacılık Komutanlığı'ndan Karargâha gelen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'ı içeri girdiği anda derdest ettiren Ramazan Gözel'in Hakan Fidan'la ilgili plandan haberinin olmaması mümkün mü?
DARBECİLER ÇOLAK'I AKAR'LA NİYE GÖRÜŞTÜRDÜ?
Bir başka soru; MİT Müsteşarının gelişi kadar Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın Kara Havacılık Komutanlığı'na gidişinin de darbecileri panikletmesi gerekiyor, değil mi?
MİT Müsteşarı Fidan'ın Genelkurmay'a gelip, ihbarı bildirmesinin ardından Akar'ın Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ı yanına bir savcı ve Merkez Komutanını alıp, Kara Havacılık Komutanlığı'nda inceleme emri verdiği malûm.
Çolak buraya gittikten sonra birkaç kez Akar'la telefonla görüşüyor. Nereden biliyoruz? Akar'ın ifadesinde net bir bilgi olmasa da Çolak'ın ifadelerinden.
Çolak 18 Temmuz'daki ilk ifadesinde Akar'la görüşmeleri hakkında şunları anlattı:
“Saat: 18:50 sıralarında Kara Havacılık Komutanlığına ulaştım... Ben orada bulunan görevlilere çeşitli sorular sorarak bir şeyler almaya çalıştım, ancak herhangi bir bilgi alamadım, olağanüstü bir durum da tespit edemedim. Olay çok iyi kamufle edilmişti. Benim tesislerdeki bu faaliyetim 21:35'e kadar devam etti... Bu arada da Genelkurmay Başkanımıza da telefonla sürekli bilgi verdim. En son 21:35 sıralarında Genelkurmay Başkanımızı telefonla bilgi vermek amacıyla aradığımda Genelkurmay Başkanımızın Emir Subayı Piyade Yarbay Levent Türkkan bana telefonda çok rahat bir ses tonuyla 'komutanım Genelkurmay Başkanımız sizi ve özellikle Kurmay Başkanımız İhsan Uyar'ı Karargaha bekliyor' dedi. Levent Türkkan ben kendisinin daha önce yani tesislerde Genelkurmay Başkanımızla görüşmek için Genelkurmay Başkanımızı aradığımda Genelkurmay Başkanımıza telefonda bağlantı kurdu, ancak en son görüşmemizde Genelkurmay Başkanımızla beni görüştürmeden doğrudan yukarıda belirttiğim şekilde bizi karargâha davet etti.”
Çolak'ın 14 Ekim'deki ek ifadesinde bu konuda daha detay bilgiler var. İşte söyledikleri:
“Tümgeneral Hakan Atınç'ın odasındayken Genelkurmay Başkanı emir subayı benim Kara Havacılık Komutanlığında olduğumu öğrenerek (muhtemelen kara havacılık komutanlığındaki hainler tarafından bildirilmiş olabilir) Sayın Genelkurmay Başkanı ile telli hattan beni görüştürmüştür. Sayın komutana şu anda saatin 19:12 olduğunu ve Kara Havacılık Komutanlığında herhangi bir hareketlilik gözlemlenmediğini, B-200 uçağının çıkış için hazır beklediğini maskelemeyi başarı ile yaptığımı merkez komutanı, kurmay başkanı ve askeri savcının kışlaya girmek üzere olduğunu, biraz sonra detaylı inceleme için hangarlar bölgesine gideceğimi belirttim. Sayın Komutan, Kara Havacılık personelinin savcı ve merkez komutanının gelişini anlamaması için merkez komutanı ve askeri savcının kesin olarak kışla içine sokmamamı, dışarıda bekletmemi belirterek, 'hangarlar bölgesinde yine görüşelim' emrini vermiştir.... Hangarlar bölgesinde yaklaşık 45 dakika kadar inceleme yapmaya müteakip Sayın Genelkurmay Başkanımızla ikinci kez telefonla görüşüp durumun sakin olduğunu, meydanda hareketlilik olmadığını, hangar kapılarının kapalı olduğunu, durumu maskelemek için CH helikopter kabul töreni hazırlıklarını yaptığımı belirtiğimi söyledim. Sayın komutan alaydaki pilotlarla görüşmemi, gerekirse onlarla çay içmemi ve sohbet ederek ağızlarından laf almamı denememi rica ettiler... Herhangi bir tespitte bulunamadığım için 21:25 civarında kara havacılık komutanlığından araçla ayrıldım... İstanbul yolundan karargaha dönerken saat 21:28 civarında 3. defa Genelkurmay Başkanımızı arayıp bilgi vermek istedim. Genelkurmay Başkanımızın Emir subayına beni komutan ile görüştür dediğimde o da, 'telefonu başkana ver, başkana ver' diye bir ses duyduktan sonra telefon kapandı. Ben kendi emir subayıma hat düştü, tekrar deneyelim diye emir verdim. Bu esnada araç ile İstanbul yolundan sapıp Atatürk Orman Çiftliğine yakın Devlet Demir Yolları köprüsüne varmadan bir cepe aracı çektirerek ve emir subayı ile şoförü çıkartarak bir müddet bekledim. Bu esnada emir subayı Genelkurmay emir subayına ulaşmaya çalışıyordu. Ben yanımdaki Kurmay Başkanı Orgeneral İhsan Uyar'a, 'benim için rahat değil, bir daha dönüp kara havacılık komutanlığına bakalım' dedim. Planım yaklaşık iki km. kadar sonra yoldan sapıp, alt yoldan geri dönerek Kara Havacılık Komutanlığına gitmek iken emir subayım, Genelkurmay Başkanı emir subayını bulduğunu belirterek, telefonu bana verdi. Kendisi ile görüşürken, 'Komutanım Genelkurmay Başkanı sizi ve özellikle Kurmay Başkanını karargaha acele bekliyor' dedi.”
Soru şu; o akşam hiç kimse Akar'a ulaşamıyor. Daha doğrusu özel kalemdeki darbeciler, “müsait değil, size sonra dönelim” diyerek, kuvvet komutanları dahil kimseyi Akar'a bağlamıyor da darbe planlarının merkez üssüne giden, belki de hazırlıkları tespit edip, ortaya çıkaracak olan Çolak'ı neden görüştürüyorlar?
İSTANBUL'DAKİ DÜĞÜNÜN BASILMASI NE ZAMAN PLANLANDI?
Darbenin gerçek saatinin 03.00 olduğu bilgisine dönersek;
O gece Konya 3. Ana Jet Üssü'nden gelip, İstanbul'daki meşhur düğünü basan MAK Timinin Komutanı eski Binbaşı Gökhan Maldır'ın ifadesi bu konudaki ezberleri bozacak nitelikte.
Darbeden bir gün önce Filo Komutanı Alparslan Şahin'in kendisi ve pilot Binbaşı Mehmet Fatih Özkan'ı çağırıp, Hava Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in İstanbul'da beklediğini, onunla görüşmeleri gerektiğini söylediğini, bunun üzerine o akşam İstanbul'a giderek, Hava Harp Okulu'nda Sönmezateş'le görüştüklerini belirtip, şunları anlattı:
“Gökhan Sönmezateş, bana ve Mehmet Fatih Özkan'a yarın itibariyle sıkıyönetim ilân edilecek, bu kapsamda İstanbul'daki havacı Generallerin korunması ve emniyetli bir yere nakli görevinin bize verildiğini söyledi. Biz Sönmezateş'e şaşırarak, 'ne sıkıyönetimi' diye sorduk. O da gerekli komuta kademesi silsilesi içinde bu kararın alındığını, bizim sadece komutanların korunması işlemini yapacağımızı söyledi ve komutanlarımızı emniyetli bir bölge olan Akıncılar Hava Üssüne götüreceğimizi söyledi.”
Bu görüşmeden sonra ertesi sabah Konya'ya dönüp, hazırlıklara başladıklarını ve arabalara 4'erli 5'erli binerek, öğlen 13:00-14:00 gibi Konya'dan çıkıp, saat 20.00 gibi İstanbul Samandıra'daki askeri birliği vardıklarını kaydeden Maldır şöyle devam etti:
“Şu an hatırladım. Sönmezateş General ile görüşürken kendisi bize generallerin o gün Fenerbahçe Modalar Düğün Salonunda olacaklarını bildirmişti. Bizim de helikopterle oraya gidip onları alacağımızı söylemişti. Helikopter geldi. Helikopterlere bindikten sonra 10 dakika gibi bir uçuştan sonra belirtilen yere vardık.”
Maldır'ın iddiası doğruysa; Moda'daki düğün salonunun basılarak, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal başta olmak üzere buradaki komutanların derdest edilmesi 1 gün öncesinden kararlaştırılmış demektir.
Bu durumda MİT Müsteşarının Genelkurmay'a gidişi üzerine darbe planının ifşa olduğu ve saatin öne çekildiği tespiti de tartışmalı hale gelmiyor mu?
Müyesser Yıldız

http://odatv.com/darbenin-saati-03.00-muydu-1607171200.html

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
FETO'nun "siyasi ayağı" bulunamadı diyen Komisyon başkanı haklı, kendilerini bulamadılar.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
MİT Eski Daire başkanı: 1946'dan beri ABD Ülkenin her yerine girdi!
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Reşat Petek "FETO'nun siyasi ayağı"nı çok aradı ama bulamıyor.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Namık Kemal Zeybek - Nagehan Alçı'ya Üstü Kapalı Anlamlı Gönderme
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
BEDİÜZZAMAN'ın işaret ettiği "SÜFYAN" FETULLAH GÜLEN mi ?
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
o-fotografin-analizini-bir-de-boyle-okuyun-1907171200_m2.jpg


19.07.2017 00:40 Karakter boyutu :
font_02.gif
font_04.gif

FETÖ lideri Fetullah Gülen, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde Amerikan Wall Street Journal gazetesine röportaj verdi.
Gülen’in röportajda yaptığı açıklamalardan çok, çektirdiği fotoğraflardaki mesajlar konuşuldu.
Seccadeye ayakkabıyla basan Gülen’in fotoğrafında en dikkat çeken ayrıntı ise fotoğrafın çekildiği odadaki televizyonda yazanlar oldu.
Televizyonda “Bizim için ümit oldunuz. Şimdilerde şölen var bahçelerde. Bahardan ses geliyor perde perde; Aceleci acele edip dursun, beklenen mutluluk biraz ilerde…” ifadeleri yer aldığı görüldü.
Özgür Koçularlı ise dünyaya servis edilen bu fotoğrafta yer alan işaretleri analizini yaptı.
İŞTE KARE KARE O FOTOĞRAFIN ANALİZİ:

15 Temmuz darbe girişiminin bir numaralı sanığı “fetö” lideri Fetthullah gülen geçtiğimiz günlerde Amerika’da bir gazeteye röportaj verdi, röportajdan çok, servis edilen fotoğraf konuşuldu. Şüphesiz ki fotoğrafta en çok göze çarpan detaylardan birisi mesaj içeriği bol olan şiir, tabi o şiirin tek başına ele alınması da eksik kalır, şiirle birlikte birden fazla noktaya dikkatleriniz çekmeye, fotoğraf üzerinde yer alan diğer detayları madde madde incelemeye çalışacağım.
fet%C3%B61.jpg

1. STEREOTİP
Etimolojik olarak stereos (katı) ve typos (nitelik, tip) sözcüklerinden oluşan stereotip terimi, ilk kez 'kafamızdaki imajlar'a işaret etmek üzere Lippmann (1922) tarafından ortaya atılmıştır. Stereotip terimi, genel olarak diğer insanları içine yerleştirdiğimiz kategorileri ifade etmektedir. Bu çerçevede, stereotipler, diğer bir bireyi veya bireyler grubunu tanımlamak için kullandığımız basitleştirilmiş betimsel kategoriler olarak tanımlanabilir. Bu açıklamayı yaptıktan sonra dilerseniz fotoğrafta yer alan FETÖ’nün stereotipini çıkartalım.
Siyah ceket, yakası açık gömlek, gri pantolon, kahverengi kösele ayakkabı, sadece bu üç parça kıyafeti söylediğimiz zaman aklımıza gelenleri sıralamak gerekirse, kolej okul kıyafeti, resmi daire çalışanı, devlet memuru profillerini çağrıştırıyor, bu bağlamda verilmeye çalışan mesaj bu gurupları kapsıyor olabilir, henüz ortaya çıkartılamamış öğrenciler, tespit edilememiş memurlar gibi.
Bir diğer nokta ise yerde ki seccade, bu seccade de iki farklı durum söz konusu birincisi odada yer aldığı konum itibari ile ters serilmiş, ikincisi de Gülen seccadenin ortasında ayakkabıları ile duruyor. Yıllardır Amerika’da yaşayan Gülen bu noktada da Amerikancı mesaj sisteminden etkilenmiş olabilir. Beyaz Saray’da Oval Ofis’in zemininde bulunan halının üzerinde Amerika’nın sembolü olan Amerikan şahini figürü işlenmiştir, bu şahin figürünün başı, barış zamanında sağa, savaş zamanında sola bakacak şekilde değiştirildiği söylenir, seccadeyi ters yerleştirerek aynı tarzda bir mesaj veriyor olabilir.
2. DUVARDA Kİ HAT ÇALIŞMASI
Duvarda yer alan hat çalışması da göze çarpan detaylar arasında, mevcut çalışmada Bakara suresinin 137. ayeti işlenmiş, peki bu ayet ne diyor? Dilerseniz hemen ona bakalım.
fet%C3%B62.jpg

Ömer Nasuhi Bilmen (2/BAKARA-137: İmdi onlar sizin imân ettiğiniz gibi imân ederlerse muhakkak hidâyete ermiş olurlar. Ve eğer iraz ederlerse şüphe yok ki onlar şikak (münazaa ve mücadele) içinde kalmış olurlar. O halde Cenâb-ı Hak onlara karşı, sana kifâyet edecektir ve O semîdir, alîmdir.)
Ömer Öngüt (2/BAKARA-137: Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanmış olsalar, doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse şüphesiz ki onlar ayrılık içindedirler. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O işitendir, bilendir.)
İlk iki maddeyi kendi içinde birleştirecek olursak mevcut stereotipe giren guruba Bakara 137. Ayetle bir motivasyon mesajı vermeye çalışıyor olabilir ki ayet numarasını da aklımızda tutmakta fayda var, analizin devamında işimize yarayacak.
3. SAAT VE ŞİİR
Fotoğrafta en çok dikkat çekenlerden bir tanesi şüphesiz ki şiir ve şiirin düz anlamı, tam da bunu incelerken dikkatimi çeken nokta ekranın sağ köşesinde yer alan dijital saatin gösterdiği rakamlar oldu. Bu saat yerel saati gösteriyor ise o zaman kitaplığın üzerinde yer alan analog duvar saati ile çelişiyor demekti çünkü orada saat 15.55’i gösteriyor. Şayet mevcut ekranda yer alan şiir bir video oynatıcısından gösteriliyor ise bu sefer 00:11 rakamı tesadüf diyebiliriz ki tam da bu noktada tesadüf olmaktan çıkartan detaylar göze çarpıyor.
fet%C3%B63.jpg

Mevcut şiirin analizi herkes için farklı mesajlar içeriyor olabilir, direkt görünen anlamından yola çıkarak bile ilk 2 maddeye eklenebilir fakat bu çok yüzeysel bir bakış olacağı için biraz daha derinlemesine incelediğimiz zaman tesadüf olmayan verilerle karşılaşıyoruz.
İlk olarak numerolojiyi kullanalım, ortaya çıkan sonuç fotoğrafta gördüğünüz gibi, dijital saatte yer alan “11” rakamını şiirde yer alan kelimeleri sayarak gittiğimiz zaman “geliyor” kelimesini işaret ediyor.
NE “GELİYOR”
Diyebilirsiniz ki “tesadüf olabilir” ben de öyle dedim ve tersten de 11 kelime saydım, evet bu sefer de “geliyor” kelimesine denk geldi, bu kadar da tesadüf olamaz.
Mevcut şiir ile iki farklı guruba da aynı mesajı veriyor olabilir, hatırlarsanız Bakara 137. ayetten bahsederken ayet numarasını bir kenara not edelim demiştim. Bakara 137. Ayet 1+3+7=11 “11” rakamı tesadüfen karşımıza çıkmıyor, sağlamasını yapmak için özenle yerleştirilmiş olabilir, peki 11 rakamı bir tek burada mı var? Tabi ki hayır! Şiirin yayınlandığı ekranın üzerinde yer alan (bkz:5) Taşimetri kadranı 71’i gösteriyor ki kadranın tam ters istikametinde de 60 rakamı mevcut, 71-60=? elimizde yine 11 rakamı var. Anlaşılan bu 11 rakamı karşımıza tesadüfen çıkmıyor. Sanırım 11 rakamı Amerika için oldukça özel bir rakam! Ki bu rakam numerolojide şeytanı temsil eder, 9 rakamı insanı, 10 rakamı Tanrı’yı temsil eder. Özellikle Amerika’da gerçekleşen 11 Eylül olaylarında 11 rakamının ne kadar çok ön plana çıkarıldığını biliyoruz, ezoterizmde, evengelistlerde hatta efsaneleşmiş örgütlerin hepsinde rakamların anlamı büyüktür.
4. ANALOG SAAT
Fotoğrafta iki farklı saatin olmasından yola çıkarak bir tanesinde gösterilen rakamın neler çağrıştırıyor olabileceğini değerlendirmiştik. Mevcut duvar saatini de incelemeden geçmek olmaz, analog saatte görünen zaman dilimine baktığımız zaman akrep 04’ün üzerinde iken Yelkovan da “11” rakamının üzerinde, karşımızda bir “11” daha, belki de bu rakamlarla bir tarih işaret ediliyor olabilir. Hemen hemen birçok yazım standartından yola çıkarak ilk iki basamağın “ay”ı temsil ettiğini düşünürsek 04/11 (Nisan ayının 11. Günü, aynı rakam tekrar karşımıza çıkıyor).
g%C3%BClen(4)(1).jpg

11 rakamının fotoğraf üzerinde karşımıza bu kadar sık çıkması numerolojiyi kullanmadan foto analizi gerçekleştirmeyi zorlaştırıyor, bir önceki paragrafta da belirttiğim gibi geçmişten günümüze bir çok konunun içine matematik ve rakamlar dahil olmuştur, değişime uğrayanların yanında değişime uğramayan sayılar bellidir bu da “9-İnsan, 10-Tanrı, 11-Şeytan”ı temsil eden rakamlardır, bu fotoğrafta 9 ve 10’un yer almadığını görebiliyoruz, sürekli görünen tek bir şey var.

http://odatv.com/o-fotografin-analizini-bir-de-boyle-okuyun-1907171200.html

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bir kısım (abdulmetin balkanlıoğlu) hocalar! savaş, ganimet, edebiyatı yapıp halkı galeyana getirebilirler. haklı iken haksız duruma düşmemek için dikkat etmek gerek. bakın birileri bu videoları kullanmaya başlamış bile..

 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Kötü manada demiyor elbet. Feto'nun özel okulları devlete geçti mesela. Şu an devlet okulu olarak ücretsiz. Bu manada kullanın diyor. Yoksa yağma yapın manasında değil.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bir kısım (abdulmetin balkanlıoğlu) hocalar! savaş, ganimet, edebiyatı yapıp halkı galeyana getirebilirler. haklı iken haksız duruma düşmemek için dikkat etmek gerek. bakın birileri bu videoları kullanmaya başlamış bile..



Kötü manada demiyor elbet. Feto'nun özel okulları devlete geçti mesela. Şu an devlet okulu olarak ücretsiz. Bu manada kullanın diyor. Yoksa yağma yapın manasında değil.


(islam alimi!) abdulmetin balkanlıoğlunun konuşma yaptığı platformun arkasında yazan "hakimiyet milletindir!" yazısı ironik olmuş... tabi anlayana ...


not: nur suresi 42. ayeti ehli için ekleyelim...

24-42.gif
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
ahh ulan cübbeli, islam düşmanlarına malzeme vermekten bıkmadın gitti. faydadan çok zararın var..

işte ilgili haber
fetoye-bir-operasyon-duzenliyorum-2307171200_m2.jpg


23.07.2017 00:44 Karakter boyutu :
font_02.gif
font_04.gif

"Cübbeli Ahmet hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, "FETÖ'nün kahrı için operasyon" başlattığını iddia etti. Fethullah Gülen'i kastederek "Bu adama bir operasyon yapalım bunu başkası yapamıyor herhalde" diyen Ünlü, "Kandırma kabiliyeti var, milyonlar üzerinde bu herifin etkisi var" ifadelerini kullandı.
Ünlü, kendisini dinleyenlerden ayın son Cumartesi günü sabah namazından sonra söylediği "bedduaları" 1479 defa okumalarını istedi ve "Belki Allahu teala temiz iş yapar" dedi.
İşte Ünlü'nün "FETÖ operasyonu":

Odatv.com

http://odatv.com/fetoye-bir-operasyon-duzenliyorum-2307171200.html

 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bir kısım (abdulmetin balkanlıoğlu) hocalar! savaş, ganimet, edebiyatı yapıp halkı galeyana getirebilirler. haklı iken haksız duruma düşmemek için dikkat etmek gerek. bakın birileri bu videoları kullanmaya başlamış bile..



bu arada abdulmetin balkanlıoğlunun küçük kardeşi ilhan balkanlıoğlu sakaryaya vali olarak atanmış. tekbirler ile makam odasına çıkmış. tıpkı 28 şubatta olduğu gibi birileri birşeyleri kaşıyor. oyuna gelmemek gerek.

odatv muhalif kanat olarak haberi görmüş ve kendince manşet atmış..

devletin-valisi-iste-boyle-karsilandi-2307171200_m2.jpg


23.07.2017 07:24 Karakter boyutu :
font_02.gif
font_04.gif

Yeni Sakarya Valisi İlhan Balkanlıoğlu, Valilik binasında İsmailağa cemaati üyeleri tarafından tekbirlerle karşılanarak makamına oturtuldu.
Halktv.com'da yer alan habere göre, İsmailağa cemaatiyle yakın ilişkide olan bürokratların yükselmesinin son örneği yeni atanan Sakarya Valisi İlhan Balkanlıoğlu oldu. Sakarya’nın yeni Valisi, cemaat müritleri tarafından karşılanarak makamına oturtulurken, cihada gidercesine tekbirlerle Valilik binasını inletti.
Vali Balkanlıoğlu makamına geldiğinde, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaşananlardan bahsederek, “İyi püskürttünüz” ifadesini kullandıktan sonra, “Aranızda gazi olan var mı?” diye soruyor. Bir iki kişinin elini kaldırdığı görünüyor.
CEMAATCİ VALİ AFYON’DA TANINMIŞTITürkiye İlhan Balkanlıoğlu’nu, Afyon’da 2012 yılında askeri cephanelikte 25 askerin şehit olduğu patlamanın ardından kente gelen dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’e sucuk, kilim ve satranç takımı hediye etmesiyle tanımıştı. Türkiye’nin büyük acıya büründüğü olayda bu hediyelerin verilmesine yönelik eleştirilere Vali Balkanlıoğlu, “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz” diyerek yanıt vermişti.
Valiyle ilgili tartışmalar Afyon’daki patlamanın ardından da devam etmişti.
"AKP HİÇ AKILLANMAYACAK"

Öte yandan, CHP Genel Başkan yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda yaşananları "Sakarya Valisi tekbirlerle valiliğe giriyor. Sanki atamasını bir cemaat yapmış! FETÖ'yü temizle, İsmailağa'yı yerleştir AKP hiç akıllanmayacak" ifadeleriyle eleştirdi.
a%C4%9Fbaba(2).jpg

İşte valinin tekbirle geldiği o anlar:

Odatv.com

http://odatv.com/devletin-valisi-iste-boyle-karsilandi-2307171200.html

 
Üst