mavera07
Asistan
İstanbul Boğazı'na yapılacak olan üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim adı verildi. Kimi alkışladı, kimi de protesto etti!
Çünkü kimse adını bilmiyordu! Ama bir anda YAVUZ ismi çıktı!
Peki, ne oluyor?
İşte bu sorunun cevabını kendini merkez olarak tanıtan, aslında sadece küçük bir azınlığın hizmetinde olan gazeteler cevaplayamaz... Devletin aldığı karar ve gittiği yol onların uykusunu kaçırdığı için hiçbiri çıkıp "Bravo" diyemez...
Neyse, onların söyleyemeyeceklerini biz anlatamaya çalışalım...
2003'teki İHBAR mektubuyla birlikte DEVLETTE kımıldama başladı... Hükümet, asker, MİT ayağa kalktı. Adı Ergenekon olan Londra ve dev Musevi isimlere bağlı olan yapı çökertilecekti. Kolay değildi!
Cumhuriyet'le birlikte hatta daha öncesinden sızmışlardı. Kırım Savaşı'nda GOLDSCHMİDTLER'den alınan ilk borç ve ROTHSCHİDLER'in açtığı krediler geldiğinde işlem başlamıştı!
Para ile konuştular... GİZLİ YAPILARINI kurdular. Bu öyle bir kısır döngüydü ki TÜRK olan hiçbir unsur öne çıkamazdı. Onların oturduğu gizli masanın kararları uygulandı. Perde arkasında hep onlar vardı.
Gördüklerimiz figüran bile değildi.
Söylenmese de bunu Menderes de, Ecevit de, Demirel de biliyordu. Ama çare yoktu. Ya onların dediğini yapacaktın ya da kaderine razı olacaktın!
Neredeyse 100 yıl böyle geçti.
Cumhuriyet'i kuran irade Londra'daydı!
Ne Padişah ne de Mustafa Kemal'in yapabileceği çok fazla şey vardı.
Bize ait olmayan ne varsa oradan verilen emirle geldi!
Kimliği mutasyona uğrayan bir devlet ve millet haline getirildik!
Başkalaşmıştık, biz olmaktan uzaklaşmıştık. Batı'ya gitsek BATILI, Doğu'ya gitsek Doğulu değildik! Anlamsız ve hedefsizdik!
Ergenekon'u deşifre eden mektuptan sonra hem asker hem de sivil uzantılar mercek altına alındı. Gizli yapının bütün unsurları gözaltındaydı!
Yapılan operasyonlarla bir bölümü alındı. Sivil kanadı meydana getiren BARONLAR bu operasyonla korkutuldu! "Uslu durun! Sıra size de gelir!" mesajı verildi. Tabii uslu duracak halleri yoktu! Operasyonlardan sonra Ankara'daki MASA İstanbul'a taşındı. Artık toplantılar buradaydı!
Amaç Cumhuriyet'i Türkler'e vermemekti! Yani halktan korumaktı!
Çünkü bu masanın görevi Türkiye'yi KÜÇÜK olarak ayakta tutmaktı! Ve bu masa bütün kararlarını BOĞAZ'ın kıyısında alıyordu! PARA onlarda olduğu için düdüğü çalıyorlardı! Bu yapı, 2003'te başlayan DEVLETTEKİ dalganın başarıya ulaşacağını düşünmedi! İhtimal vermedi! Çünkü daha önce buna kalkışan herkesi ortadan kaldırmışlardı. Kendilerine çok güveniyorlardı! Çünkü arkalarında Avrupa'da kralları yöneten, parasının miktarını bilmeyen dev Musevi isimler vardı. Hatta kendi aralarında "Bu 6 aileye yan bakan var mı?" diyorlardı gülüşerek!
Biz de Ankara'da oluşan Yeni ve Büyük Türkiye idealini yazmaya çalışıyorduk! Ama arkadaşlar bize gülüyordu! Hayal kurduğumuzu söylüyorlardı... Son 10 yıl böyle geçti. Sokağa yansımayan suikast girişimleri, patlamayan bombalar ve çekilemeyen tetiklerle...
Londra'nın Cumhuriyet'i kurarken verdiği "Ortadoğu'ya sırtınızı dönün, dinden uzaklaşın, tarihinizi ve dilinizi unutun" emri artık süresini doldurmuştu! Chatham Hause'larda temeli atılan LAİKLİK ile enerjiden ve yollarından koparılmış, asırlarca yönettiğimiz insanlara düşman olmuştuk! Geri dönüş kolay olmadı!
Hala da tamamlanmış değil! Ama Ankara, Büyük Türkiye'yi kurmak için canını dişine taktı! Onların kurduğu ideolojik sarmal esnetildi! Herkesi kucaklayacak şekle getirildi! Ne Kürtler ne de Araplar artık Türkiye'siz yapabilirdi!
Bunu başaracak güç ve akıl tarihimizde vardı!
İşte dün BARONLARIN BAŞKENTİNE kurulacak olan köprüye Yavuz Sultan Selim ismi verildi!
Selim, Hâdim'ul-Harameyn'iş Şerifeyn, yani Mekke ve Medine'nin Hizmetkârıydı!
9. Padişah ilk HALİFE'ydi! Tahta çıktıktan sonra ataları gibi BATI'ya değil DOĞU'ya gitti. 8 yılda Osmanlı'nın topraklarını tam 2.5 kat arttırdı! Osmanlı üç kıtada hüküm süren ve yüzölçümü 7 milyon metrekare olan bir imparatorluk haline dönüştü! Devlet bu hamleyle HANEFİ olmuş ve dinin bayrağını resmen eline almıştı! Ama Selim'in, Doğu'ya gitmesinin asıl nedeni İPEK ve BAHARAT YOLUNU ele geçirmek içindi! O yollardan dün ipek-baharat, bugün ise gaz ve petrol geçiyordu!
İşte Yeni Türkiye de, Yavuz'un bıraktığı bayrağı yerden alıp Ortadoğu'ya açıldı! Ortadoğu'ya yönelmek Londra'yı ve arkasındaki imparator kadar güçlü olan bazı Musevi aileleri buralardan SİLMEK demekti!
Zaten 10 yıldır yaşadığımız kavga da buydu! Onlar ülkeyi TÜRKLER'e bırakmak istemiyor, Anadolu'dan çekip almaya çalışıyordu! Avrupa'ya gidip Ankara'ya bağlayacağınız bir yer yoktu!
Ama onların cetvelle çizdiği sınırlar Osmanlı'dan sonra gün yüzü görmemiş ve eski sahibini özlemle beklemişti!
Çanakkale'de destan yazsak da kaybettiğimiz yerlere geri dönüyoruz...
Dünkü törende yer alan MEHTER TAKIMI bunun işaretiydi!
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı'nın elele yürümesi de DEVLETTEKİ BİRLİĞİN göstergesiydi! YAVUZ tercihi de Büyük Türkiye'ye engel olmaya çalışanlara "Gerekirse yok ederiz!" mesajıydı!
Osmanlı her renkten, her dinden insana kucak açtı! Yeni Türkiye de böyle! Türk, Kürt, Alevi, Sünni kim varsa BÜYÜK TÜRKİYE içinde mutlu yaşayacak! Hedef bu! Büyük devletler tek renk ve tek inançtan oluşmaz!
Elele, ileriye...
Devlet dün tam kadro butonlara birlikte basarak BÜYÜK TÜRKİYE'nin kurulduğunu dünyaya ilan etti!
Rahatsız olanlar bertaraf olacak!
Paraları onları kurtarama
yacak!
O.G.
Ergün Diler
Çünkü kimse adını bilmiyordu! Ama bir anda YAVUZ ismi çıktı!
Peki, ne oluyor?
İşte bu sorunun cevabını kendini merkez olarak tanıtan, aslında sadece küçük bir azınlığın hizmetinde olan gazeteler cevaplayamaz... Devletin aldığı karar ve gittiği yol onların uykusunu kaçırdığı için hiçbiri çıkıp "Bravo" diyemez...
Neyse, onların söyleyemeyeceklerini biz anlatamaya çalışalım...
2003'teki İHBAR mektubuyla birlikte DEVLETTE kımıldama başladı... Hükümet, asker, MİT ayağa kalktı. Adı Ergenekon olan Londra ve dev Musevi isimlere bağlı olan yapı çökertilecekti. Kolay değildi!
Cumhuriyet'le birlikte hatta daha öncesinden sızmışlardı. Kırım Savaşı'nda GOLDSCHMİDTLER'den alınan ilk borç ve ROTHSCHİDLER'in açtığı krediler geldiğinde işlem başlamıştı!
Para ile konuştular... GİZLİ YAPILARINI kurdular. Bu öyle bir kısır döngüydü ki TÜRK olan hiçbir unsur öne çıkamazdı. Onların oturduğu gizli masanın kararları uygulandı. Perde arkasında hep onlar vardı.
Gördüklerimiz figüran bile değildi.
Söylenmese de bunu Menderes de, Ecevit de, Demirel de biliyordu. Ama çare yoktu. Ya onların dediğini yapacaktın ya da kaderine razı olacaktın!
Neredeyse 100 yıl böyle geçti.
Cumhuriyet'i kuran irade Londra'daydı!
Ne Padişah ne de Mustafa Kemal'in yapabileceği çok fazla şey vardı.
Bize ait olmayan ne varsa oradan verilen emirle geldi!
Kimliği mutasyona uğrayan bir devlet ve millet haline getirildik!
Başkalaşmıştık, biz olmaktan uzaklaşmıştık. Batı'ya gitsek BATILI, Doğu'ya gitsek Doğulu değildik! Anlamsız ve hedefsizdik!
Ergenekon'u deşifre eden mektuptan sonra hem asker hem de sivil uzantılar mercek altına alındı. Gizli yapının bütün unsurları gözaltındaydı!
Yapılan operasyonlarla bir bölümü alındı. Sivil kanadı meydana getiren BARONLAR bu operasyonla korkutuldu! "Uslu durun! Sıra size de gelir!" mesajı verildi. Tabii uslu duracak halleri yoktu! Operasyonlardan sonra Ankara'daki MASA İstanbul'a taşındı. Artık toplantılar buradaydı!
Amaç Cumhuriyet'i Türkler'e vermemekti! Yani halktan korumaktı!
Çünkü bu masanın görevi Türkiye'yi KÜÇÜK olarak ayakta tutmaktı! Ve bu masa bütün kararlarını BOĞAZ'ın kıyısında alıyordu! PARA onlarda olduğu için düdüğü çalıyorlardı! Bu yapı, 2003'te başlayan DEVLETTEKİ dalganın başarıya ulaşacağını düşünmedi! İhtimal vermedi! Çünkü daha önce buna kalkışan herkesi ortadan kaldırmışlardı. Kendilerine çok güveniyorlardı! Çünkü arkalarında Avrupa'da kralları yöneten, parasının miktarını bilmeyen dev Musevi isimler vardı. Hatta kendi aralarında "Bu 6 aileye yan bakan var mı?" diyorlardı gülüşerek!
Biz de Ankara'da oluşan Yeni ve Büyük Türkiye idealini yazmaya çalışıyorduk! Ama arkadaşlar bize gülüyordu! Hayal kurduğumuzu söylüyorlardı... Son 10 yıl böyle geçti. Sokağa yansımayan suikast girişimleri, patlamayan bombalar ve çekilemeyen tetiklerle...
Londra'nın Cumhuriyet'i kurarken verdiği "Ortadoğu'ya sırtınızı dönün, dinden uzaklaşın, tarihinizi ve dilinizi unutun" emri artık süresini doldurmuştu! Chatham Hause'larda temeli atılan LAİKLİK ile enerjiden ve yollarından koparılmış, asırlarca yönettiğimiz insanlara düşman olmuştuk! Geri dönüş kolay olmadı!
Hala da tamamlanmış değil! Ama Ankara, Büyük Türkiye'yi kurmak için canını dişine taktı! Onların kurduğu ideolojik sarmal esnetildi! Herkesi kucaklayacak şekle getirildi! Ne Kürtler ne de Araplar artık Türkiye'siz yapabilirdi!
Bunu başaracak güç ve akıl tarihimizde vardı!
İşte dün BARONLARIN BAŞKENTİNE kurulacak olan köprüye Yavuz Sultan Selim ismi verildi!
Selim, Hâdim'ul-Harameyn'iş Şerifeyn, yani Mekke ve Medine'nin Hizmetkârıydı!
9. Padişah ilk HALİFE'ydi! Tahta çıktıktan sonra ataları gibi BATI'ya değil DOĞU'ya gitti. 8 yılda Osmanlı'nın topraklarını tam 2.5 kat arttırdı! Osmanlı üç kıtada hüküm süren ve yüzölçümü 7 milyon metrekare olan bir imparatorluk haline dönüştü! Devlet bu hamleyle HANEFİ olmuş ve dinin bayrağını resmen eline almıştı! Ama Selim'in, Doğu'ya gitmesinin asıl nedeni İPEK ve BAHARAT YOLUNU ele geçirmek içindi! O yollardan dün ipek-baharat, bugün ise gaz ve petrol geçiyordu!
İşte Yeni Türkiye de, Yavuz'un bıraktığı bayrağı yerden alıp Ortadoğu'ya açıldı! Ortadoğu'ya yönelmek Londra'yı ve arkasındaki imparator kadar güçlü olan bazı Musevi aileleri buralardan SİLMEK demekti!
Zaten 10 yıldır yaşadığımız kavga da buydu! Onlar ülkeyi TÜRKLER'e bırakmak istemiyor, Anadolu'dan çekip almaya çalışıyordu! Avrupa'ya gidip Ankara'ya bağlayacağınız bir yer yoktu!
Ama onların cetvelle çizdiği sınırlar Osmanlı'dan sonra gün yüzü görmemiş ve eski sahibini özlemle beklemişti!
Çanakkale'de destan yazsak da kaybettiğimiz yerlere geri dönüyoruz...
Dünkü törende yer alan MEHTER TAKIMI bunun işaretiydi!
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı'nın elele yürümesi de DEVLETTEKİ BİRLİĞİN göstergesiydi! YAVUZ tercihi de Büyük Türkiye'ye engel olmaya çalışanlara "Gerekirse yok ederiz!" mesajıydı!
Osmanlı her renkten, her dinden insana kucak açtı! Yeni Türkiye de böyle! Türk, Kürt, Alevi, Sünni kim varsa BÜYÜK TÜRKİYE içinde mutlu yaşayacak! Hedef bu! Büyük devletler tek renk ve tek inançtan oluşmaz!
Elele, ileriye...
Devlet dün tam kadro butonlara birlikte basarak BÜYÜK TÜRKİYE'nin kurulduğunu dünyaya ilan etti!
Rahatsız olanlar bertaraf olacak!
Paraları onları kurtarama
yacak!
O.G.
Ergün Diler