Cemalnur Sargut: Heykelde görünen Allah inancı !!!

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
Hakikat İslamdır sn Levent özden bir parça alınıp onun genişletilmesi ve bambaşka bir alan haline gelmesi aslını gölgede bırakıp paifleştitirse ki öyle o ancak marazdır ve koparılıp atılması gerekir hz. Ömer gerek bu zamana..

İslamı Tarif edermisiniz?..Din ne içindir?...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0


Tercih sizin. Almayabilirsiniz. Çorba içmeyi tercih etmeyen bir insan çorba içmek isteyenlerin de önünü kesmemeli ama değil mi :gl Sizin tercihinizin bu yönde olmaması tüm müslümanların tercihinin bu yönde olmayacağı manasına gelmez. O vakit tercihleri yüzünden insanları olmadıkları kalıplara sokamazsınız.


Elbette gelmez bu noktada sizin inancınız size benim inancım bana sözüyle nihayetlendiririz sanırım. Kalıplara gelince ben okuduğum Kur'an da tam da bugünü görüyorum mesela "onlar: biz Allah'ın sevgili kullarıyız, bize az bir zaman ateş dokunacaktır" bugün bu zihniyette olan insanların çokluğu bizi ziyadesiyle düşündürmeli sanırım..
 

Hakperest

Kıdemli Üye
Katılım
13 May 2013
Mesajlar
10,221
Tepkime puanı
3,204
Puanları
113
Konum
:::::YerKüre:::::
Hakikat İslamdır sn Levent özden bir parça alınıp onun genişletilmesi ve bambaşka bir alan haline gelmesi aslını gölgede bırakıp paifleştitirse ki öyle o ancak marazdır ve koparılıp atılması gerekir hz. Ömer gerek bu zamana..

dedikleriniz sadece tasavvuf için değil mezhepler içinde geçerlidir, o halde
mezhep, asla perde oluyorsa ve iş kolaycılığa kayıyorsa mezhepler de atılmalı sonucuna varırız

bu yanlış bir mantıktır
yenilikcilerin/öze dönüşçülerin en büyük yanlışıdır bu
organ bozulmuşsa kes at derler
hayır organ bozulmuşsa ilaçla tedavi edelim
doğrusu budur

gelenekçilerin hatası ise
her öze dönüşçüyü sapık sanmalarıdır
m.islamoğlu, hamidullah vs
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
Roportaja mı başladık sewgili Levent =)

Hayır estağfurullah...Bu soruya verilecek her türlü samimi cevap ister Kur'andan ister içtimai hayattan olsun tasavvuf müessesesinin Allah'a c.c. kuluk yapmada kolaylaştırıcı yol olduğunu ortaya çıkaracaktır...Mü'minlerin halleri ile ilgili hangi ayeti getirseniz o ayetin içtimai hayata yönelik talimiyle ilgili bir uygulamayı mutlaka tasavvufta bulursunuz...Zaten uygulama olmaz ise her şey lafta kalır...İlmi tartışma veya reklam malzemesi olmaktan öteye geçmez...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
dedikleriniz sadece tasavvuf için değil mezhepler içinde geçerlidir, o halde
mezhep, asla perde oluyorsa ve iş kolaycılığa kayıyorsa mezhepler de atılmalı sonucuna varırız

bu yanlış bir mantıktır
yenilikcilerin/öze dönüşçülerin en büyük yanlışıdır bu
organ bozulmuşsa kes at derler
hayır organ bozulmuşsa ilaçla tedavi edelim
doğrusu budur

gelenekçilerin hatası ise
her öze dönüşçüyü sapık sanmalarıdır
m.islamoğlu, hamidullah vs


Mezheplerin zamanın şartlarına göre uygulamaları olmuştur bugün aşılmaz hale gelmesi imamların suçu değil..
 

ŞehbaL

Kıdemli Üye
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
7,330
Tepkime puanı
643
Puanları
0
Konum
Ankara
Elbette gelmez bu noktada sizin inancınız size benim inancım bana sözüyle nihayetlendiririz sanırım. Kalıplara gelince ben okuduğum Kur'an da tam da bugünü görüyorum mesela "onlar: biz Allah'ın sevgili kullarıyız, bize az bir zaman ateş dokunacaktır" bugün bu zihniyette olan insanların çokluğu bizi ziyadesiyle düşündürmeli sanırım..

İşte ben de tam bundan bahsediyorum. Kendi tercihiniz dışında bir yoruma kapalısınız. Şimdi tam olarak kelime kelime dediğiniz hatırımda olmasa da bahsettiğiniz "eleştiri kültürü kazanma" olgusunu öncelikle kendimizden yola çıkarak mı uygulasak?

Karşısınızdaki grup nerede "onlar: biz Allah'ın sevgili kullarıyız, bize az bir zaman ateş dokunacaktır" ayeti kerimesinde bahsedilen insanlar zümresine girecek söz sarfetmiş?

Tanımıyorsunuz sadece bol keseden, gördüğünüz tüm yanlışlıklardan taassup derecesinde tutunarak cümlelerinizi savuruyorsunuz.

Havf ve reca arasında olmak.. Bilirsiniz değil mi? Hz. Ömer misali ümit ve korku içinde kalmak... şeriat değil takva üzere bir hayat yaşamaya gayret edip son nefes için dua etmek.. Fetvalara değil, takvaya bakan bir hayat yaşamaya gayret sarfetmek.. Bunda ne kadar muvaffakız, Allahu alem.. Lakin olmayan bir şeyi karşı tarafa isnad etmenin hükmünü bilirsiniz değil mi?

"Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. " Hucurat 12
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0


Hayır estağfurullah...Bu soruya verilecek her türlü samimi cevap ister Kur'andan ister içtimai hayattan olsun tasavvuf müessesesinin Allah'a c.c. kuluk yapmada kolaylaştırıcı yol olduğunu ortaya çıkaracaktır...Mü'minlerin halleri ile ilgili hangi ayeti getirseniz o ayetin içtimai hayata yönelik talimiyle ilgili bir uygulamayı mutlaka tasavvufta bulursunuz...Zaten uygulama olmaz ise her şey lafta kalır...İlmi tartışma veya reklam malzemesi olmaktan öteye geçmez...

İşte ben bunu anlamıyorum sn Levent İslam neyimize yetmiyor da ille de başka bir vasıf eşliği istiyoruz sanki Allah'ın dini eksik ve biz tamamlamaya çalışıyoruz..Hergün okuduğumuz fatiha suresinde maliki yewmiddin sözü geçer din günü nedir sizce ?
 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul


Hızır -as- yaptıklarını ümmete şümul olarak mı ilan etmiştir? Yoksa sadece yanına yoldaş olarak verilen Hz. Musa'ya mı? Şeriat zahire hükmeder. Sizin şahsınıza biri bir laf eder veya davranışta bulunur siz de "her gördüğünü hızır bil" sözünce susabilirsiniz. Lakin Şeriata aykırı bir davranışta bulunan bir kimseyi ve kitlelere hitap etmeye çalışan bir kimseyi "hızır" bilme olayı çok dramatik olmamış mı?

Bu anlayıştan yola çıkarsak hızır listemize Zekeriya Beyaz'dan başlayarak birkaç isim daha alabilir miyiz!?

hızır a.s. ın yaptıklarını kuranı kerime niye girmiş. bize şümul olmayacaksa çıkaralım gitsin
böyle bir anlayış olabilir mi? bakın islam bir bütündür. Adem as.dan hz.muhammed efendimiz dairesindeki
nebilerin resüllerin yoludur. bu sebeple hepsini barındırır kuranı kerim. dur şunu çıkarayım bu musa ile hızır arasında kalsın mı diyeceğiz. yok mu sayacağız.

hangisi dramatik. bazı şeyleri yok saymak mı? yoksa olmayan birşeyi varsaymak mı?
siz var olanı yok sayın. biz olmayanı var sayalım.
dram devam etsin.

selam ile
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0


İşte ben de tam bundan bahsediyorum. Kendi tercihiniz dışında bir yoruma kapalısınız. Şimdi tam olarak kelime kelime dediğiniz hatırımda olmasa da bahsettiğiniz "eleştiri kültürü kazanma" olgusunu öncelikle kendimizden yola çıkarak mı uygulasak?

Karşısınızdaki grup nerede "onlar: biz Allah'ın sevgili kullarıyız, bize az bir zaman ateş dokunacaktır" ayeti kerimesinde bahsedilen insanlar zümresine girecek söz sarfetmiş?

Tanımıyorsunuz sadece bol keseden, gördüğünüz tüm yanlışlıklardan taassup derecesinde tutunarak cümlelerinizi savuruyorsunuz.

Havf ve reca arasında olmak.. Bilirsiniz değil mi? Hz. Ömer misali ümit ve korku içinde kalmak... şeriat değil takva üzere bir hayat yaşamaya gayret edip son nefes için dua etmek.. Fetvalara değil, takvaya bakan bir hayat yaşamaya gayret sarfetmek.. Bunda ne kadar muvaffakız, Allahu alem.. Lakin olmayan bir şeyi karşı tarafa isnad etmenin hükmünü bilirsiniz değil mi?

"Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. " Hucurat 12

Tanımıyor olmak için uzayda yaşamak gerekir tabi orda hayat varsa =)

Şimdi tarikat cemaat vs bunlarda itaat akıldan üstündür sözü önceliklidir ya kabul edersin ya da gidersin. Ben, çok geçmişte kalan ewliya filimlerinde gördüğümüz tekke eğitimi aldım kısa bir süreliğine araştırmacı kimliğim ön planda olarak, bugün o bahsedilen çilehaneler turistlere kültür gezisi olarak gösteriliyor artık. Burda kimse sabah namazından sonra eğitim amaçlı çapa yapmamıştır sanırım bu işin bana kattığı en önemli yanı burda zengin örneklemem olsa gerek =)
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Sorunun temeli bireysel hataları ekollere mal etmekten kaynaklanıyor...
Tasavvufçu ekol akılcı ekolü eleştirirken bireyin yaptığı hatayı bütün akılcı ekole mal ediyor... aynı şekilde akılcı ekolde tasavvufçu ekolü eleştirirken bireyin yaptığı hatayı ekole mal ediyor...

Tasavvuf islam dışında bir çok inançta mevcuttur. Brahmanizm, hinduizm, budizm vs vs... sufi ekol bu düşüncelerden etkilenmiştir... ancak bu demek değildir ki tasavvuf tamamen islam dışıdır...

Akılcı ekol de aynı şekilde başka inançlardn etkilenmiştir. Mesela protestan hristiyanlık bu düşünceye benzer bir görüştedir. Ancak bu demek değildirki akılcı ekol islam dışıdır.

Bu bağlamda değerlendirildiğinde iki ekol arasında denge oluşturmak gerekir...
yok saymak çözüm değildir...
 

levent48

Kıdemli Üye
Katılım
12 Şub 2012
Mesajlar
3,518
Tepkime puanı
142
Puanları
0
İşte ben bunu anlamıyorum sn Levent İslam neyimize yetmiyor da ille de başka bir vasıf eşliği istiyoruz sanki Allah'ın dini eksik ve biz tamamlamaya çalışıyoruz..Hergün okuduğumuz fatiha suresinde maliki yewmiddin sözü geçer din günü nedir sizce ?

Zat-ı Alinize "Din ne içindir?..." diye bu yüzden sordum...Siz de nükte ile savuşturdunuz...İslam'ın neyi ifade ettiğinde anlaşamazsak gerisinde anlaşamayız...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Sorunun temeli bireysel hataları ekollere mal etmekten kaynaklanıyor...
Tasavvufçu ekol akılcı ekolü eleştirirken bireyin yaptığı hatayı bütün akılcı ekole mal ediyor... aynı şekilde akılcı ekolde tasavvufçu ekolü eleştirirken bireyin yaptığı hatayı ekole mal ediyor...

Tasavvuf islam dışında bir çok inançta mevcuttur. Brahmanizm, hinduizm, budizm vs vs... sufi ekol bu düşüncelerden etkilenmiştir... ancak bu demek değildir ki tasavvuf tamamen islam dışıdır...

Akılcı ekol de aynı şekilde başka inançlardn etkilenmiştir. Mesela protestan hristiyanlık bu düşünceye benzer bir görüştedir. Ancak bu demek değildirki akılcı ekol islam dışıdır.

Bu bağlamda değerlendirildiğinde iki ekol arasında denge oluşturmak gerekir...
yok saymak çözüm değildir...

Denge esas olanı korumaktır sn Ali, peygamberimizin konuşma yaptığı ağaça ölümünden sonra insanların tazim göstermesine hz Ömer, nasılsa orda Allah'ı görüyor mu deseydi Cemalnur ve ehevati gibi..
 

ubeyd_el_turki

Doçent
Katılım
28 Mar 2007
Mesajlar
720
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Cemalnur Sargut hanımefendi Muhyiddin-i Arabi'nin öğrencilerindendir.

Şeyh'ul Ekber Muhyiddin İbn-i Arabi KS'nin talebesi olduğunu ne ile teyid ettiniz ? Bu bilginin kaynağı nedir ? Kitabını okumakla talebesi olunuyorsa, ne gavurlar Kur'an-ı Kerim okuyor, ne gavurlar hadis okuyor ne gavurlar...Onlarda acep hemen Müslüman mı oluveriyor ?

Kendileri Arabi'nin Felsefi Tasavvuf çizgisini dile getiriyor. Sargut'a kızmak kolay. Mesele onun fikirlerinin asıl sahibinin iddialarını konuşabilmek.

Birisi herhangi bir başka birisinin kitabını okuyup onun sözlerini tekrarlayınca, kitabını okuduğu şahsın talebesi oluyor ve onun çizgisini dile getiriyor yaftasını yiyorsa, biz NUTUK okuduk demekki haşa fena halde KAFİR olduk öyle mi ?

İbn-i Arabi Dinlerin Birliğini savunur, Vahdet-i Vücud felsefesi sebebiyle dünyada Şirk diye birşeyin olmadığını, tapınılan herşeyin de Allah'ın kendisi olduğunu önesürer. Esas şirkin de Allah ile yaratılmışları ayrı görmek/tenzih etmek olduğunu düşünür kendileri. Sargut ta O'nun izinden gidiyor.

Şeyh'ul Ekber bu sizin söylediklerinizin hiçbirisini söylemez, ama siz ayet-i kerime'ye bakıp "Allah'ın eli mi , ooov çok sert, çok feci kafir oldu" diyenler derekesinden bakarsanız, elinize Allah Teala'ya ait HÜKM'ü alır, herkese dilediğinizi yaparsınız.


Tarihte çok gürültü koparmış olan gerek Ehl-i Sünnet gerek Mutezile uleması tarafından delilleriyle çürütülmüş olan hatta İmam Rabbani gibi bir sufi tarafından inkar edilmiş olan bu sapkın nazariyeyi devletin televizyonunda din diye pazarlanması Din konusunda halen büyük bir kafa karışıklığı yaşandığını gösteriyor.
Bülent Şahin Erdeğer..

Bunu yazanın ne Şeyh'ten ne de Faruk-i Serhendi'den haberi var.İmam Rabbani KS tenkid eder ama son mektuplarında Şeyh'ul Ekber İbni Arabi KS'ye benzer sözler söyler.Bunları bilmeyenlerde COPY/PASTE ile alim oluverir.

Şeyh'ul Ekber İbni Arabi KS'nin tek sözünü söylüyorum

"SEN SENSİN ALLAH'TA ALLAH'TIR, ARADA BİR ORTAKLIK YOK"

Okuduğunu anlamaktan mazur bir çok insan Vahdet-i Vücud'u sanki Vahdet-i Mevcud gibi anlar bu nedenle Şeyh'ul Ekber defalarca hem kendisi hemde talebelerinden Sadreddin Konevi KS açık ve net olarak "Bizim eserlerimiz okunmak için değildir,çünkü kıyamete kadar bu yol çok az insana açıktır" diye yazmıştır.

E okunmayacaksa niye yazmıştır ?
Sen anlamıyorsun diye TIP kitapları yazılmasın mı ?
Sen anlamıyorsun diye ASTRONOMİ kitapları yazılmasın mı ?

Ancak şurada hakkın var, İşte CEMALNUR gibi AHMET HULUSİ gibi bir çok akılsızda Şeyh'i anladıklarını talebesi olduklarını zannederler.Halbuki Şeyh'ul Ekber'in ne yoluna ne makamına ne söylediklerine zerre kadar vakıf değildirler, bilakis bu yolun önünü kesmek ve İSLAM'da ve MÜSLÜMANLAR arasında fitne doğurmaktadırlar.

Tekrar söylüyoruz bunu da aklınıza yazınız, Sadreddin Konevi KS eserinde ;
"ŞEYH EN KÜÇÜK ZERRE MİSALİ BİR SÜNNET'İN TERKİNE DAHİ ÇOK KIZAR VE ÖFKELENİRDİ" diye çizgiyi belli eder.

Şimdi farzı yerine getirmeyen ve açıktan günah haram işleyen (tesettür) ve bunda ısrar eden Cemalnur mu Şeyh'i temsil ediyor ? İbadetsiz İslam peşindeki Ahmet Hulusi mi Şeyh'i temsil ediyor ?

Beyefendi gördüğünüz hiçbir MEVLEVİ , Mevlana Celaleddin Rumi KS'yi temsil etmez siz bunu bilir misiniz ? Hocamız Mevlana KS hiç ney üflememiştir, temsiller ayinler yapmamıştır...

Size tavsiyem ilkönce bilgi sahibi olunuz, sonra fikir sahibi olunuz.
Eğer gerçek Muhyiddin İbn-i Arabi KS kimdi,fikirleri ne idi anlamak istiyorsanız bilene ve İslamı yaşayana soracaksınız, KAL ehline değil HAL ehline soracaksınız.

İmam-ı Rabbani KS önce tenkid eder, sonra ise onu MANEVİ ALEMDE görür teyid eder, makbul olduğunu da ifade eder, kaldı ki son mektuplara bakıldığında sözlerinde ŞEYH'in tartışmalı sözlerine benzer sözler söyler...Ama gelde bunu hiçbir şeyi okumayıp ondan bundan dedikodu öğrenenlere anlat...




 

ŞehbaL

Kıdemli Üye
Katılım
7 Haz 2006
Mesajlar
7,330
Tepkime puanı
643
Puanları
0
Konum
Ankara
Tanımıyor olmak için uzayda yaşamak gerekir tabi orda hayat varsa =)

Şimdi tarikat cemaat vs bunlarda itaat akıldan üstündür sözü önceliklidir ya kabul edersin ya da gidersin. Ben, çok geçmişte kalan ewliya filimlerinde gördüğümüz tekke eğitimi aldım kısa bir süreliğine araştırmacı kimliğim ön planda olarak, bugün o bahsedilen çilehaneler turistlere kültür gezisi olarak gösteriliyor artık. Burda kimse sabah namazından sonra eğitim amaçlı çapa yapmamıştır sanırım bu işin bana kattığı en önemli yanı burda zengin örneklemem olsa gerek =)

Hz. Ali'nin bir sözü vardır "Din, nakle dayanır. Akılla, kıyasla, mantıkla olsaydı, mestin üstünü değil, altını mesh ederdim. Hâlbuki Resulullah’tan gördüm, o mestlerin üstünü mesh ederdi."

Bizim için önemli olan nakilde ne olduğudur. Tasavvufun itaat et dediği hususta nakillerde geçen beyanlaradır. Eğer kişi Kur'an'a aykırı bir söz söylerse itaat olmaz. Bireysel dünyevi bir hususta söylenmiş olanlar müstesna - Hüdai hz.lerinin kadılığı bırakması, ciğer satması gibi-

Uzayda yaşamamışsınız ama dediğiniz özelliklere sahip bir cemaatte ders almışsanız haliniz doğaldır. Tasavvufu sadece etrafınızdaki insanlar ve fikirleri üzerinden kabul etmeniz ironik..
 

Fakr

Profesör
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
449
Tepkime puanı
25
Puanları
28
Selam

Açılan başlığa 39 sayfa yorum yapılmış.Neler yazılmış bilmiyorum.Okumak içinde zamanım yok.O açıdan sadece bir kaç kelamla konuya ışık tutacağını düşündüğüm bir kısa paylaşım yapmak istiyorum...Gerekirse konuyu zamanımızın olduğu bir zamanda açarız...Konu nedir,neden bahsedilmekte,nasıl anlatılmakta vb... gibi...(İsime takılmadan içerik anlamında/anladığımız-gördüğümüz anlamda...)

Bahsedilen hanımefendi hakkında bir yorum yapmayacağım...

Ama konu ile bir giriş adına bir tavsiye link ve yazı vermek istiyorum.Bu yazı okuduktan sonrasında orijinal metinlerden oku'ma yaparak karşılaştırın derim...

Göreceksiniz ki birilerinin anlattığından farklı bir sahne çıkacak...Ve tahrif! edilerek nasıl bir ''proje''ye çevrilmiş daha rahat görülecek!

http://www.tasavvufakademi.com/?bolum=ayrinti&no=681

Selametle...
 

alı

Yeni
Katılım
12 Eki 2006
Mesajlar
1,784
Tepkime puanı
51
Puanları
0
Denge esas olanı korumaktır sn Ali, peygamberimizin konuşma yaptığı ağaça ölümünden sonra insanların tazim göstermesine hz Ömer, nasılsa orda Allah'ı görüyor mu deseydi Cemalnur ve ehevati gibi..
Denge bu işin felsefesidir Verda...İslami konularda eleştirel olmak için düşünce kökenlerini iyi bilmek gerekir...Akılcı ekol Resulullah tan 50 yıla yakın bir dönem sonra ortaya çıkmıştır...Kabulcü ekolde aynı şekilde...Bu Hegel in "tez, antitez" prensibine uygun düşüyor...Yani bir olgu oluştuğu zaman, karşısında da bir olgu oluşturması...İslam tarihini araştırır iseniz emevi döneminde kabulcü ekolün üstünlüğünü görürsünüz...Abbasi döneminde ise( Abdullah me'mun) tan tersi akılcı ekolün üstünlüğünü görürsünüz...Aalında dönemin yöneticileri bunu siyasi bir adım olarak kullanmıştır... ve bu siyasetle yıllarca hükümetlerini devam ettirmiştir...Soru şu biz bu işin neresindeyiz?...
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0


Zat-ı Alinize "Din ne içindir?..." diye bu yüzden sordum...Siz de nükte ile savuşturdunuz...İslam'ın neyi ifade ettiğinde anlaşamazsak gerisinde anlaşamayız...

Din hayatın/yaşamın ta kendisidir sn Levent bunu hz Yusufun nefsine uyma ihtimali sonrasında olabilecekleri noktasından tutun da savaşa gitmeyen O üç kişinin sonrasında yaşadığı pişmalıklarına dünyanın başlarına dar gelmesi inceliğinde ele alınması...........
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0


Hz. Ali'nin bir sözü vardır "Din, nakle dayanır. Akılla, kıyasla, mantıkla olsaydı, mestin üstünü değil, altını mesh ederdim. Hâlbuki Resulullah’tan gördüm, o mestlerin üstünü mesh ederdi."

Bizim için önemli olan nakilde ne olduğudur. Tasavvufun itaat et dediği hususta nakillerde geçen beyanlaradır. Eğer kişi Kur'an'a aykırı bir söz söylerse itaat olmaz. Bireysel dünyevi bir hususta söylenmiş olanlar müstesna - Hüdai hz.lerinin kadılığı bırakması, ciğer satması gibi-

Uzayda yaşamamışsınız ama dediğiniz özelliklere sahip bir cemaatte ders almışsanız haliniz doğaldır. Tasavvufu sadece etrafınızdaki insanlar ve fikirleri üzerinden kabul etmeniz ironik..

Yoo hocama haksızlık etmeyin lütfen kendisi tam da sizin savunduğunuz masumiyet noktasındaydı ama gel gör ki bana ters..
 

Verda

Gales
Katılım
9 Nis 2010
Mesajlar
10,917
Tepkime puanı
1,010
Puanları
0
Denge bu işin felsefesidir Verda...İslami konularda eleştirel olmak için düşünce kökenlerini iyi bilmek gerekir...Akılcı ekol Resulullah tan 50 yıla yakın bir dönem sonra ortaya çıkmıştır...Kabulcü ekolde aynı şekilde...Bu Hegel in "tez, antitez" prensibine uygun düşüyor...Yani bir olgu oluştuğu zaman, karşısında da bir olgu oluşturması...İslam tarihini araştırır iseniz emevi döneminde kabulcü ekolün üstünlüğünü görürsünüz...Abbasi döneminde ise( Abdullah me'mun) tan tersi akılcı ekolün üstünlüğünü görürsünüz...Aalında dönemin yöneticileri bunu siyasi bir adım olarak kullanmıştır... ve bu siyasetle yıllarca hükümetlerini devam ettirmiştir...Soru şu biz bu işin neresindeyiz?...


Sewgili Ali ekolleri falan geçelim bakın benim tezim şirk zihniyetiydi ve son vardığım nokta şirkin dengesizlik olduğunu görmemdi hatta burda sn @muttaki'nin çok güzel bi yorumunu okumuştum konuya dair..
 
Üst