Cemalnur Sargut: Heykelde görünen Allah inancı !!!

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul


Hayrola, ozelde birseyler konusulmus anlasilan. De bakim ne konustunuz :)



i9703 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

:) Hiç kimseyle konuşmadık , meydanda olanı yazdım..

Siz kıdemli üyesiniz çookkkk daha iyi biliyorsunuzdur..Kimin ne için konu açtığını ne kadar samimi ve içten olduğunu..
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun



i9703 cihazımdan----------- Bu ne ya? Tablet mi? Son zamanlarda bunu çok görür oldum.

Tapatalk--------- Tepatakla der gibi... Tapa tablet herhalde... talk da konuşmak mı? Tablet ile konuşmak gibi...

Atıyorum ama gerçekten bilmiyorum... Fikir yürüttüm...
:thinking:

Cahilliğime verin...
:ıslık:

RedveKabul kardeşim yanlış anlama ben sadece buraya takıldım.
Soracağım soramıyordum, sana rast geldi... Kusura bakma.
:gul



Est. ne kusuru.

Bu muhatabina gore degisir. Eger muhatabin sevmedigin biri ise tepetaklak deyip guya lafi soktugunu dusunebilir ve arkana yaslanip lafi sokmanin dayanilmaz keyfini cikarabilirsin ama degilse diger dedigin dogru.

i9703 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0


Eger muhatabin sevmedigin biri ise tepetaklak deyip guya lafi soktugunu dusunebilir ve arkana yaslanip lafi sokmanin dayanilmaz keyfini cikarabilirsin

Estağfirullah, aklımdan bile geçmedi. Tamamen samimiyetinize güvenerek sordum, başka bir niyetim yoktu, bu başkası da olabilirdi...
Bazı fikirlerimiz uyuşmayabilir ama ben sizi Allah için seviyorum...
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun
:) Hiç kimseyle konuşmadık , meydanda olanı yazdım..

Siz kıdemli üyesiniz çookkkk daha iyi biliyorsunuzdur..Kimin ne için konu açtığını ne kadar samimi ve içten olduğunu..

Zaman zaman dogal olarak bazen uyeler arasinda gerginlikler olabiliyor. Hani olabilir tabi birsey dedigimiz yok. Ancak bazilari israrla ve art niyetle surekli ayni konulari gundeme getirmek suretiyle uyeleri proveke ediyorlar.

Bakin bana "hadis inkarcisi " diyorlar, vallahi yalan, kulliyan yalan. Degilim diyorum ama israrla bu ithama maruz kaliyorum. Biz de insaniz degil mi ustune ustelik bir de karadenizliyiz :)

Herkes saygi cercevesinde gorusunu ortaya koysa, katilmayan neden katilmadigini izah etse. Sen sag ben selamet bu sekilde devam etsek olmaz mi? Olur, olur da birileri rahat duramiyor. Cunku derdi anlamak veya anlatmak degil, derdi amigoculuk.


i9703 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

Kaptan

Mecra Yazarı
Katılım
9 Ocak 2012
Mesajlar
15,445
Tepkime puanı
1,111
Puanları
0
Konum
Giresun


Estağfirullah, aklımdan bile geçmedi. Tamamen samimiyetinize güvenerek sordum, başka bir niyetim yoktu, bu başkası da olabilirdi...
Bazı fikirlerimiz uyuşmayabilir ama ben sizi Allah için seviyorum...

Yok bende zaten yanlis anlamadim. Birilerilerinin bize bu sekilde cikislari oldu da ondan sey ettim.

Ne guzel, bazi fikirlerimiz uyusmadigi halde hala yuzyuze gelebiliyorsak foruma ornek olsun derim.

i9703 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
evet doğru tasavvuf şeriatla savunulmaz.savunulamdığı için tasavvufun batıl olduğuna delildir.
hiç kuranı kerimle batıl savunulurmu?:)

tasavvuf ayrı bir din.sevgi dinci,gönül dinci,global dinci ne derseniz deyin..

şunu bilinki islam hiç değil..

havas herkesin bir kulvarı var. sen kendi kulvarında ilerle kendi kulvarından bizim kulvara bulaşmandan
ne anlıyorum kendi kulvarında bir yere varamamışsın sağa sola iğreti oluyorsun.
musa insanlığı temsil ediyor. sende bir musasın. hadi öldür firavununuda kurtul. benim firavunumu sen
öldüremezsin. bırak milletin firavunuyla uğraşmayıda kendi firavununla biraz iştigal et...

tasavvuf şeriat ile savunulmaz çünkü senin anladığın şeriat değişir hakkın şeriatinde ise bir değişiklik
bulamazsın. tasavvuf hakkın şeriatidir. zamanın hükümleri, ahkamı değildir.

islam da değişmeyen şeriat demektir. bu sebeple babamız ibrahimin hanif dini, musanın isanın dinidir.
 

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul


Zaman zaman dogal olarak bazen uyeler arasinda gerginlikler olabiliyor. Hani olabilir tabi birsey dedigimiz yok. Ancak bazilari israrla ve art niyetle surekli ayni konulari gundeme getirmek suretiyle uyeleri proveke ediyorlar.

Bakin bana "hadis inkarcisi " diyorlar, vallahi yalan, kulliyan yalan. Degilim diyorum ama israrla bu ithama maruz kaliyorum. Biz de insaniz degil mi ustune ustelik bir de karadenizliyiz :)

Herkes saygi cercevesinde gorusunu ortaya koysa, katilmayan neden katilmadigini izah etse. Sen sag ben selamet bu sekilde devam etsek olmaz mi? Olur, olur da birileri rahat duramiyor. Cunku derdi anlamak veya anlatmak degil, derdi amigoculuk.


i9703 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
Evet biz de baştan beri provoke edenleri söylüyoruz ..
Hadis inkasrcısı olmadığınızıda biliyorum..
Ayrıca biz de Konya-Gemlik karışımıyız:)

..007 tepetaklak kullanılarak gönderildi...( @garip70)
 

müttaki

Profesör
Katılım
20 Kas 2006
Mesajlar
2,775
Tepkime puanı
75
Puanları
48
Konum
istanbul
Bu bir vesile olsun... Şunları ekleyelim:

"İki günü müsavi olan zarardadır"...

Bu Hadis-i Şerifi, amel yönünden kimse yaşayamaz... Çünkü gün belirli, ibadetlerini artırsa bir gün gelir 24 saat dolar; İKİ GÜN EŞİT DEVAM EDER...

Bu Hadis-i Şerifi ancak ilim ehli ile aşk ehli yani Mutasavvıf yaşayabilir... Çünkü ilmin de, aşkın da, terakkinin de sonu sınırı yoktur.

Dolayısıyla, söz ile tasavvuf olmaz. Hal ile olur. Kişinin ahlakına, ilmine, vücuduna akseden terakkisine bakacaksın. Kişi, 30 senedir tasavvuftayım diyor, ne hali değişmiş, ne fiili, ne sözü, ne de ahlakı... Bu, kalabalığa karışıp gitmiş gelmiş.

Sözü şuraya getireceğim; 45 yaşındayım ve sargut gibi inanıp ben tasavvuf ehliyim diyen onlarca şahıs tanıdım. Hepsinin neticesi perişanlık oldu. Namazı, orucu dahi kaybettiler. Ahlak yerlerde.. Zinaya, içkiye düşenleri oldu. Yuvalarını dağıtanları... Çoluk çocuk perişan.

İstisnasız. Hepsi.

Tasavvuftan gaye bu olmasa gerek. Akıl ve vicdan bunun bir terakki olmadığını kabul eder zahir.

Bu, daha dünyadaki rüsvaylık... Ahırette de durumlarının iç açıcı olmayacağı bugünden belli.. Nurlarını kaybettiler. Elleri yüzleri değişti. Sıfatları kaydı. Hidayetlerini savurdular.

İmtihan dünyası dedikleri bunun gibi işte: İsteyen deneyebilir. Allah Teala, herkese o serbestliği vermiş... :)

Fi emanillah.

hirahos abi.. sizin gördükleriniz kadarını elbet bizde görmüşüzdür
ayeti kerimede kalbi gördüğünü yalanlamadı der..
işte dananın kuyruğu burada.
bu yolda ya kalbinin gördüğünü yalanlamazsın yada yalanlarsın
eğer yoldan uzak durursanda kalbin göremez. bu sefer yalanlayacak
yada doğrulayacak bir kalp bulamazsın.
cennet dümdüz bir ovadır. insanlar güzel iş yaptıkça köşklerini, salkım
salkım bahçelerini inşa ederler. yani derler ya cehennemde ateş
yoktur herkes kendi ateşini kendisi götürür
cennettede köşk huri salkım salkım ağaçlar yoktur herkes kendi köşkünü
kendisi götürür.
bu yol uzundur
menzili çoktur
geçiti yoktur
derin sular var

bu bir rıza lokmasıdır. yemeyenler kalır naçar. Allah hidayetinden ayırmasın
selam ile
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
474
Puanları
83
bu ibn arabi ve diğer sufiler nasıl bir şeylerse Allah ın kitabını anlıyoruz resulleri anlıyoruz sahabeyi anlıyoruz ama bu sufileri anlayamıyoruz
Seni zaman makinesine koyup peygamber dönemine götürsek emin ol onu da anlamazsın.

Bu son 2 haftadır Hz. Ömer'in ''kim Muhammed öldü derse kılıcımla başını koparırım'' demesine taktım. Bu psikonun üzerinde derin analizler yapmak gerek aslında. Durup durup aklıma geliyor ve kendi kendime ''Allahallaaaaaahhh'' oluyorum.. O manzara kafamda filim gibi oynuyor. Atamıyorum. Aslında sahabe tasavvufun en dibini yaşamış da kimse görmüyor. Şimdi bu mesele dillendirilse mezhepsizler ve tarikat inkarcıları bu meseleyi de inkar etmeye başlarlar. Yok böyle bir şey, böyle bir şey olmamış, uydurmuşlar, derler. Kuran'a uymuyor, denir hemen. Ne acaip değil mi? Tasavvur ettikleri islam cemiyeti nasıl bir şey çok merak ediyorum. Tek tip insanlardan oluşan monoton bir cemiyet mi hayal ediyorlar acaba? Korkunç bir ütopya.. Hiç tahammülleri yok. Keşke sahabe gibi olabilsek. Görmek isteyen için orada her şey var. Evinde şarap içen bile var. Bütün mesele tahammül. Karşılıklı tahammül..

Mesela çoğu kimsenin farkında olmadığı bir bidat söyleyim size. Müslüman birisinin evinde etli bir yemek ikram edilince hemen ''helal kesim mi?'' diye sorarız değil mi? Oysa sahabe döneminde hiç böyle bir sual sorulmamış. Ne ikram edilmişse yemişler. Tek bir rivayet yok. Demek ki böyle bir sual sormak bidattir. Ne demek ya hu? Müslümanın ikram ettiği yemekten şüphe etmek ne demek? Bunun adına birde utanmadan takva diyoruz ya. Yuh yani..
 

muadh

Yasaklı
Katılım
1 Ara 2012
Mesajlar
434
Tepkime puanı
9
Puanları
0

Seni zaman makinesine koyup peygamber dönemine götürsek emin ol onu da anlamazsın.

Bu son 2 haftadır Hz. Ömer'in ''kim Muhammed öldü derse kılıcımla başını koparırım'' demesine taktım. Bu psikonun üzerinde derin analizler yapmak gerek aslında. Durup durup aklıma geliyor ve kendi kendime ''Allahallaaaaaahhh'' oluyorum.. O manzara kafamda filim gibi oynuyor. Atamıyorum. Aslında sahabe tasavvufun en dibini yaşamış da kimse görmüyor. Şimdi bu mesele dillendirilse mezhepsizler ve tarikat inkarcıları bu meseleyi de inkar etmeye başlarlar. Yok böyle bir şey, böyle bir şey olmamış, uydurmuşlar, derler. Kuran'a uymuyor, denir hemen. Ne acaip değil mi? Tasavvur ettikleri islam cemiyeti nasıl bir şey çok merak ediyorum. Tek tip insanlardan oluşan monoton bir cemiyet mi hayal ediyorlar acaba? Korkunç bir ütopya.. Hiç tahammülleri yok. Keşke sahabe gibi olabilsek. Görmek isteyen için orada her şey var. Evinde şarap içen bile var. Bütün mesele tahammül. Karşılıklı tahammül..


Hz Ömer resulallah sallallahu aleyhivesellem in Musa a.s gibi bilincini yitirdiğini düşünüyormuş.Neye taktın burdan nasıl bir tasavvufi mana çıkardın.Yine haşhaşını almışsın galiba :)
 

DostunDostu

Süper Moderatör
Yönetici
Katılım
30 Eyl 2013
Mesajlar
6,183
Tepkime puanı
474
Puanları
83
Hz Ömer resulallah sallallahu aleyhivesellem in Musa a.s gibi bilincini yitirdiğini düşünüyormuş.Neye taktın burdan nasıl bir tasavvufi mana çıkardın.Yine haşhaşını almışsın galiba :)
Bu haşhaş iftirası da nereden çıktı şimdi? Haşhaş ve benzeri sarhoş edici maddeler kullanmıyorum. Sadece düşünüyorum. Anlaşılan o ki kafa tasında beyin yerine saman bulunduranlar düşünen kafaları ve hikmete susamış kalpleri anlayamıyorlar. Anlamayınca da böyle bir iftiralara kalkışıyorlar. Normaldir. Kızmıyorum. Zira kendinize yakışanı yapıyorsunuz. Aksi olsa şaşardım. Sadece zannımı destekliyor bu iftiranız. Şimdi sen Mevlana'nın da haşhaş kullandığına inananlardansındır. ''Öyle ya, Mesnevi gibi muazzam bir eser başka türlü nasıl yazılabilir ki, öyle ya, biz niye yazamıyoruz? Mutlaka bir bit yeniği var, demi? Öyle ya biz niye yazamıyoruz da o yazabilmiş? Demek ki haşhaş kullanıyor..''

Sizi anlamak gerçekten zor. Çünki cehaletinizle tefekkür kertesinin en alt halkası olduğunuzu kabul edemiyorsunuz. Aslında o kertenin hiç bir kademesinde yoksunuz da, işte.. Kendinizi tepelerde görmenizden kaynaklanıyor bu iftira terbiyeniz.

Antiparantez sen gibilerini çok iyi bilirim. Keramet haşhaşta olsa vallahi iki dakka durmaz onu da kullanmaya başlarsınız..
:) Ama yok işte. Teneke gibi tıkır tıkır boşsunuz.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
İmam Rabbani Hz.leri konu hakkında:

Vahdet-i Vücuda dair bir mesele beyan ettikleri ve söyledikleri ne varsa onunla ilk hallerde şerefyab oldum; sonra vahdet şuhudu kesrette müyesser oldu. Teklik, çoklukta görüldü.” (8. Mektup)

Daha önce tekrarla yazdığım gibi; Vahdet-i Vücud meselesinde duraklamış bulunuyordum. Fiilleri ve sıfatları asla bağlıyordum. Ama işin hakikati malum olunca, duraklamayı bıraktım.” (13. Mektup)

“Hakikatlere ve Marifetlere dair kitapları okumaya güçlü değilim. Bilhassa, Vahdet-i Vücud sözlerine ve tenezzülat mertebelerine dair olanlara.. Ne var ki ilm-i sabık, onları inkara beni yanaştırmıyor; o yolun erbabına sert çıkışa bırakmıyor.” (11. Mektup)

Bu Fakir dahi o işlerin güzelliğine kaildir; ama onun üzerinde durmayıp geçmek şartı ile.. Şeyh Alaüddevle’nin bu meselede ihtilafı ise, yani: Vahdet-i Vücud meselesinde, ulema tavrına benzer; kabahat olduğuna nazar etmektedir. İsterse ona keşif yolu ile girmiş olsun. Zira keşif sahibi onun kabahat olduğuna kail olamaz.. Çünkü bu mesele: Garib halleri mutazammın (içine alan) olup hayret verici maarifi şümulüne (kapsamına) almaktadır. Bu babda netice söz şu ki Anlatılan makamda (Vahdet-i Vücud makamında) devamlı kalmak beğenilecek gibi olmayıp o haller ile yetinmek dahi iyi değildir.

Bizim üzerinde durduğumuz hallerin menşei Subhan Hakkın muhabbet galebesi ve onun sevgisinin istila etmesidir. O kadar ki onların basiret nazarında Subhan Hakkın gayrına ne isim vardır; ne de nişan.. Gayrın ve gayriyetin namı nişanı tamamen silinip yok olmuştur, işbu vakitte onlar: Sekrin ve halin galebesi dolayısı ile ağyarı ve sivayı yok bilmektedirler. Bu durum, onlar için zaruri olmaktadır. Subhan Hakkın gayrı olarak dahi bir mevcud görmezler. Bu manada batıl olmak nerede? Butlan nerede? Hatta bu yerde hakkın istilası ve batılın dahi butlanı vardır.

Bu büyükler, kendi nefislerini ve başkalarını Yüce Hakkın muhabbetinde satıp kendi nefislerinden ve başkalarından yana nam ve nişan bırakmamışlardır. O kadar ki batıl onların gölgesinden dahi kaçar.. İşte orada, her şey haktır ve hak içindir.
” (355. Mektup)

“Bu fakire göre, her iki taifenin nizaı (çekişmesi) dahi, lafza raci olmaktadır. Bilesin ki Sufiyeden Vahdet-i Vücuda kail olup da, eşyayı Subhan Hakkın aynı görerek her şeyin o olduğuna hükmeden kimsenin muradı, eşyanın yüce Hakla ittihad ettiği manası değildir.” (357. Mektup)

Vahdet-i Vücuda kail olan sufiye haklıdır. Kesret hükmünü veren ulema dahi aynı şekilde haklıdır. Bu manadan olarak, sufiyenin haline münasip düşen vahdettir; ulemanın haline münasip düşen ise, kesrettir. Zira şeriatın kurulan binası kesret üzeredir.” (357. Mektup)

Şeyh Muhyiddin b. Arabi’den evvel, bu gibi ilim ve sırları, bu taifeden hiç kimse dile getirmemiştir. Bu sözü, bu şekilde hiç biri beyan etmemiştir” (314. Mektup)

Lakin, Sahib-i Füsus (Muhyiddin İbni Arabi Hz.), Ehli Sünnetten olduğundan, onu suret olarak ispat eyleyip bu kadarıyla yetinerek onu rü’yet zannetmiştir. (502. Mektup)

-------------------------

Şeyh Muhyiddin b. Arabi’nin, ilimleri ve maarifi bütün incelikleri ile belli oldu. Onun, Füsus’ta bahsettiği zati tecelli ile müşerref oldum. İtikadım odur ki urucun nihayeti odur. Ve o tecelli hakkında şöyle diyor:

Bundan sonrası ancak, sırf ademdir. (Yokluktur.)

Aynı şekilde, bu tecellinin ilimleri ve maarifi dahi benim için hasıl oldu; ki bunlar için Muhyiddin b. Arabi şöyle demektedir:

Bunlar, tafsilatı ile hatim-i velayet olana mahsustur.

Vaktin sekri (manevi sarhoşluk), halin ağır basması öyle bir hadde ulaştı ki; durumu Hz. Hace’ye (Yani: Şeyhim Muhammed Bakibillah’a) yazdım. (31. Mektup)

Ancak bize lazım olan, Muhammed Arabi’nin sallallahu aleyhi ve sellem kelamına tabi olmaktır. Muhyiddin b. Arabi, Sadreddin-i Konevi ve Abdürrezzak Kaşi’nin kelamına değil. Bizim füsusa değil; nüsusa (Kitap ve sünnete) tutunmamız gerekir. Fütuhat-ı Medeniye, bizim için Fütuhat-ı Mekkiye’den daha yeterlidir. (100. Mektup)

Şaşılacak durum şu ki: Şeyh, keşif nazarında, makbullerden görülmektedir.

İlimlerinin pek çoğu, ehli hak görüşlerine muhalif olup doğrunun gayrı hata zuhur eder. Amma, herhalde, keşfe dayalı hatada mazur olmalıdır, içtihaddaki hata misali, ondan ayıplama kalkmalı: Ayıplanmamalıdır. Bu, Fakir’e has olan Şeyh Muhyiddin b. Arabi hakkındaki itikaddır. Kendisinin, makbullerden olduğuna itikad ediyorum. Ama muhalif ilimlerini, hata ve zararlı görüyorum. Bu taifeden bir kavim, Şeyh Muhyiddin b. Arabi’ye atmaktadırlar ve onu bütün ilimlerinde hatalı bulmaktadırlar. Bu taifeden bir başka cemaat ise, Şeyh Muhyiddin b. Arabi’ye uymayı tercih edip onu bütün ilimlerinde isabetli itikad ederler. Delillerle, şahidlerle haklı olduğunu isbata çalışırlar.

Hiç şüphe yok: Her iki taraf da, onun hakkında ifrat ve tefrit tarafını seçmişlerdir. Orta halli olmayı bırakmışlardır; ondan ayrılmışlardır. (266. Mektup)
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Sayın havas , bizim de anlamdığımız veliler var nitekim Füsusu anladığımı söyleyemem. Ancak velilere karşı evliyalara karşı biraz edepli cümleler konuşulamaz mı? @Verda hanım da ne yazık ki neyi eleştiriyorsa kendisi yapıyor. Ancak bunu aklı başında tarafsız okuyan üyelerde farkeder.

En saygı duyduğum şeylerden biri ne biliyormusun havas , farklı düşüncelerde de olsa objektif bakabilmek.

Cemalnur hanım ile İbni Araabinin kıyaslanmaması gerektiğini söylüyorum kimseyi ayırıyor veya beğenmiyor değilim.

Bazı kişiler çok alışmış burada asar keser vaziyette dolaşmaya lakin yakında sadece kendi kendilerine kalacaklar ve harakiri yapmak zorunda kalacaklar.

her zaman güzel konuşalım bizler her zaman bunu temenni etmişizdir...sorunlu bir cümle örnek gösterebilirseniz ,durumu daha iyi değerlenidiririz.
:)
 

muadh

Yasaklı
Katılım
1 Ara 2012
Mesajlar
434
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Mevlana celaleddin rumi fihi ma fih eserinde bakın ne diyor"Şu topluluk, bu gaflete daldıran adama mürîd olmuş, onu ululayıp duruyor dendi de dedim ki: Gaflete daldıran şu şeyh, taştan, puttan da aşağı değil ya. Taşa, puta tapanlar onları ululuyorlar, büyütüyorlar; onlardan birşeyler umuyorlar; onlardan şevke geliyorlar; dilekler diliyorlar; hâcetler istiyorlar; onlara karşı ağlayıp sızlanıyorlar. Taşın, putunsa bunlardan haberi bile yok, birşeycik duymuyor; fakat Ulu Tanrı, gerçekliklerine karşı onları sebep ediyor da dileklerini veriyor; taşın, putun bundan da haberi yok." mevlana ya göre putları vesile edinip Allah tan yardım isteyince Allah dileklerimizi kabul ediyor.

http://www.semazen.net/show_text_main.php?id=1189&menuId=174
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Mevlana celaleddin rumi fihi ma fih eserinde bakın ne diyor"Şu topluluk, bu gaflete daldıran adama mürîd olmuş, onu ululayıp duruyor dendi de dedim ki: Gaflete daldıran şu şeyh, taştan, puttan da aşağı değil ya. Taşa, puta tapanlar onları ululuyorlar, büyütüyorlar; onlardan birşeyler umuyorlar; onlardan şevke geliyorlar; dilekler diliyorlar; hâcetler istiyorlar; onlara karşı ağlayıp sızlanıyorlar. Taşın, putunsa bunlardan haberi bile yok, birşeycik duymuyor; fakat Ulu Tanrı, gerçekliklerine karşı onları sebep ediyor da dileklerini veriyor; taşın, putun bundan da haberi yok." mevlana ya göre putları vesile edinip Allah tan yardım isteyince Allah dileklerimizi kabul ediyor.

http://www.semazen.net/show_text_main.php?id=1189&menuId=174

Hangi eserinden, hangi bölümden, hangi cilt, hangi mesnevisi; numaralarını da verirseniz bir tedkik edelim... Siyakına sibakına bakalım.
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
havas herkesin bir kulvarı var. sen kendi kulvarında ilerle kendi kulvarından bizim kulvara bulaşmandan
ne anlıyorum kendi kulvarında bir yere varamamışsın sağa sola iğreti oluyorsun.
muslumanım dersen benim kulvardasın ve bu kulvarın kurallarına uyacaksın.bu kulvarda bencillik yok,kardeşlik vardır tebliğ vardır,mucadele vardır.
Eğer bunlar bir müslümana farz olmasa ,ne uğraşacağımki sizinle?


musa insanlığı temsil ediyor. sende bir musasın. hadi öldür firavununuda kurtul.

firuvunu öldürde kurtul diye bir anlayış yoktur dinde.senin şirkle kufurle mucadelen ölene kadar devam eder..

böyle sapık bir inanç ,nefsini tezkiye ettiğine inanıp ,ölümde şebbi aruz törenleri düzenleyenlerde vardır..

tasavvuf şeriat ile savunulmaz çünkü senin anladığın şeriat değişir hakkın şeriatinde ise bir değişiklik
bulamazsın. tasavvuf hakkın şeriatidir. zamanın hükümleri, ahkamı değildir.
sevgi dinci arkadaş ,hangi ayete göre söylüyorsun bunları.

sizin gibi global dinciler için kitap çok.kuranda böyle bir ayet yok.
mirvanadanmı aldın?
konfiçyusun lemalarındanmı aldın?
şintolardanmı?

senin fikir cimnastikerin senin olsun....sizin piskolojiniz ortada..








Ben çok merak ettiim sizin gibiler namaz kılarmı oruç tutarmı?
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Mevlana celaleddin rumi fihi ma fih eserinde bakın ne diyor"Şu topluluk, bu gaflete daldıran adama mürîd olmuş, onu ululayıp duruyor dendi de dedim ki: Gaflete daldıran şu şeyh, taştan, puttan da aşağı değil ya. Taşa, puta tapanlar onları ululuyorlar, büyütüyorlar; onlardan birşeyler umuyorlar; onlardan şevke geliyorlar; dilekler diliyorlar; hâcetler istiyorlar; onlara karşı ağlayıp sızlanıyorlar. Taşın, putunsa bunlardan haberi bile yok, birşeycik duymuyor; fakat Ulu Tanrı, gerçekliklerine karşı onları sebep ediyor da dileklerini veriyor; taşın, putun bundan da haberi yok." mevlana ya göre putları vesile edinip Allah tan yardım isteyince Allah dileklerimizi kabul ediyor.

http://www.semazen.net/show_text_main.php?id=1189&menuId=174

celattinin rumide global dinci.yani sevgi dincidir.islamın çok ehemmiyeti yoktur.
islamıda över zerdüştluğude över tüm dinleri över.
.
 

nefahtü

Kıdemli Üye
Katılım
21 Haz 2013
Mesajlar
5,117
Tepkime puanı
337
Puanları
0
Konum
istanbul

her zaman güzel konuşalım bizler her zaman bunu temenni etmişizdir...sorunlu bir cümle örnek gösterebilirseniz ,durumu daha iyi değerlenidiririz.
:)

Sizden ricam bir vaktinizde baştan okuyun bazı şeyler bir cümle örnekle görülemez bütüne baktığınızda nasıl kıvırtılarak konunun saptırıldığını göreceksiniz..:)
 

Havas

Kısıtlı Erişim
Katılım
19 Ocak 2012
Mesajlar
4,432
Tepkime puanı
71
Puanları
0
Hangi eserinden, hangi bölümden, hangi cilt, hangi mesnevisi; numaralarını da verirseniz bir tedkik edelim... Siyakına sibakına bakalım.


şunu bize açıklarmısın?

Bir gün Sultan Veled buyurdu ki:
“Dostlardan biri babama şikayette bulunduğu ve alimler Mesnevi’ye neden Kur’an diyorlar diye benimle bahse girişti. Ben de Kur’an’ın tefsiridir, dedim, deyince babam(mevlana celaleddin) bir lahza susup sonra:
“A sersem, dedi niçin olmasın? A eşek, niçin olmasın? A ****** kardeşi niçin olmasın? Peygamberlerle velilerin harfi zarflarda Tanrı sırlarının nurlarından başka birşey yoktur ki. Tanrı sözü, onların temiz gönüllerinden biter, ırmağa benzeyen dillerinden akar. İster Süryani dilince olsun, ister Seb’al Mesani dilince, ister İbrani dilince olsun, ister Arapça!...” Bu kitabta buna benzer birçok hikayeler vardır ki Mesnevi’nin yazıldığı tarihten itibaren Tanri Vahyi (!) olarak tanındığını gösterir.” (Mesnevi-Celaleddin Rumi c: 4 s: 326)
 
Üst