Çarşaf illa çarşaf mı olacak?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Ehl-i Beyt

Üye
Katılım
30 Eki 2006
Mesajlar
158
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Antalya
normal kapanmak varken kara kara gezmenin ne alemi var ya. Çarşaf şart diye kati bir emirmi var?
aslında kendimize şunu sormalıyız; insanın dışı kara içi ak mıdır yoksa dışı ak olup içi kara mı ???
kimler kara kara geziyor çoğu insan birçok şeyi gösteriş için mi yapıyor bunu biz bilemeyiz rabbimiz(c.c.) bilir bu önem arz eden konuya bu bakış açısıyla bakmamızın yanlış olucağı düşüncesindeyim selam ve dua ile :friends: :good[1]:
 

Ebu Zerr

Üye
Katılım
31 Ara 2006
Mesajlar
75
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Diyar-ı Mevlana = Konya
normal kapanmak varken kara kara gezmenin ne alemi var ya. Çarşaf şart diye kati bir emirmi var?

Bence Hanımlar için en güzeli Üstad Bediüzzaman'ın Tesettür risalesinde ifade buyurduğu, Mahmud Efendi Hazretlerinin titizlikle üzerinde durduğu ve yine Elmalılı Hamdi Yazır Hazretleri'nin Kuran'dan cilbab kelimesinin tefsirinde anlattığı yine Resulullah (sav) ve sahabe (r.a.) hanımlarının sünnetine en yakın olan ÇARŞAFı giymeli ve bu güzel geleneği devam ettirmelidirler...​
Buradan bu yönde gayret gösteren tüm bacılarımıza ve annelerimize kalbimden teşekkürler ederim...​
Diğer bacılarımız yanlış anlamasınlar, onlarınki "tesettür değil" haşa demiyorum ama en güzeli ve sünnete en yakını bu diye düşünüyorum...​
Ayrıca erkeklerimiz de keşke bol pantalonlar ve bilhassa şalvar giyinseler çok güzel olur diye düşünüyorum...Bazen dışarı şalvarla çıkıyorum...Kimileri benim giyimimi komik buluyorlar..Ama benim umrumda bile değil İnş. Aksine kendimi bu konuda titiz davrandıkça tebrik ediyorum...İnsanlarımız atalarının güzel giyimlerini bilmiyorlar...Onları maalesef komik buluyorlar..​
Batı batı diye onların sağlam olsun diye diktikleri maden işçilerinin kıyafeti olan kot pantolonu yaydılar...Cübbeyi unutturdular...Sarık zaten çoktan bıraktırıldı...Elhamdülillah takkeyi giyiyoruz yine..Bari onu bırakmayalım..Özellikle namazlarda mutlaka giymeliyiz..Bu çok önemli imiş...​
Kardeşlerim..Açıkcası ben atalarımın giyimini kuşamını süslenişini sakalını bıyığını bilumum hususiyetlerini seviyorum...​
Bediüzzaman R.a. buyuruyor ki:
Taife-i nisanın bir siperi ve kal'ası,çarşafıdır!
Elhasıl; nasılki kadınlar kahramanlıkta, ihlâsta şefkat itibariyle erkeklere benzemedikleri gibi, erkekler de o kahramanlıkta onlara yetişemiyorlar; öyle de o masum hanımlar dahi, sefahette hiçbir vecihle erkeklere yetişemezler. Onun için fıtratlarıyla ve zaîf hilkatleriyle nâmahremlerden şiddetli korkarlar ve çarşaf altında saklanmağa kendilerini mecbur bilirler.
TEFSİR ÂLİMLERİ ÇARŞAF İÇİN NE DİYOR?
Bazı tefsirler ise "cilbab" kelimesini "milhafe" diye tefsir ederler ki, "milhafe" lügatta çar ve çarşaf mânasına gelir. Şimdi ulemânın bu âyetle alâkalı yaptıkları tefsirleri zikrettiğimizde, tariflere en uygun kıyafetin çarşaf olduğu görülecektir.​
Ulemâ âyet–i kerimede "cilbab" diye geçen, bu tesettürün nasıl olacağı hususunda birkaç görüşe ayrılmışlardır. İnşallah şimdi bizler kenara çekilip onların görüşlerine yer verelim.​
Son devrin âlimlerinden Elmalılı, bu âyeti tefsir ederken "cilbab"ı şöyle tarif etmiştir:
"Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır."
"Tepeden tırnağa örten giysidir."
"Çarşaf ve peçedir."
Âyet–i kerimede geçen "İDNÂ" kelimesi: Yaklaştırmak demek ise de, âyette "Alâ" harf–i cerri ile kullanılması, kapsamak sûretiyle sarkıtmak mânasını da ifade ettiğinden, üzerinden sıkıca örtmek demek olur. "Cilbab örtmek" tabirinde de iki şekil vardır. Bunlardan birincisi; cilbablarından birisiyle bütün bedenini örtmek; diğeri ise, cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur.​
Elmalılı, âyet–i kerimede geçen "cilbab idnâsını", bu şekilde tarif ettikten sonra şöyle devam ediyor: "Bu beyanda da iki sûret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp, yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak." Elmalılı bunu söyledikten sonra, "Bizler yetiştiğimiz zaman memleketimizde validelerimizin tesettür tarzı bu idi." der.​
İkincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerin ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Bu açıklamadan sonra da, "Hicri 1310'da İstanbul'a geldiğim zaman İstanbul hanımlarının bir peçe ilave edilmek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları bu idi." demektedir.(1)
Evet, Elmalılı merhum "cilbab"ı böyle tarif ediyor.
Yine bu konuda Konyalı Mehmet Vehbi Efendi
"Hulasatü'l–Beyan" isimli tefsirinde: "Kadınların ziynetlerini örtmeleri için çarşafa bürünmelerinin lazım ve vacip olduğunu zikretmektedir."(2)
Ömer Nasuhi Bilmen Efendi de kendi tefsirinde "Cilbab"ı çarşaf olarak tefsir etmişlerdir.
Gördüğümüz gibi son devrin âlimlerinden, herkesçe tanınan ve kabul gören üç tane tefsir âliminin "cilbab" hakkındaki görüş ve yorumları bu şekildedir… Şimdi de diğer ulemâ bu âyeti nasıl tefsir ediyor ona bakalım:​
Taberî, İbn Sîrîn'den şöyle rivayet eder:
"Abide es–Selmani'ye, "…Dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle…" âyetinin mânasını sordum. O hemen büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını da kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözünü açık bıraktı. Böylece âyeti fiili olarak tefsir etti."(3)
Taberî ve Ebû Hayan, İbn Abbas'tan şöyle rivayet etmişlerdir:
"Kadın cilbabını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarıda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapamalıdır."(4)
Ebu's–Suûd Efendi: "Cibab"tan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başını örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre âyetin mânası, 'Kadınlar dışarıya veya yabancı bir erkeğin karşısına çıkacakları zaman, bu örtüyle yüzlerini ve bütün vücutlarını örtsünler.' olur." demiştir.
Cevherî de "Cilbab"ı çarşaf diye tefsir etti. Ve "Cilbab çarşaftır." denildi. (5)
Ümmü Seleme annemiz şöyle demiştir:
"Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyetinin nüzulünden sonra ensar kadınları siyah çarşaflara büründüler. Öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, sanki hepsinin başına birer karga konmuştu."
 

arşivist

Profesör
Katılım
17 Ocak 2007
Mesajlar
1,361
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Web sitesi
www.smf123.net
bu konuya sanırım hanımların karar vermesi gerek

farklı coğrafyalarda farklı giysilerin olması normal dir.

hele hele siyah renk her yerde gitmez. ısrar edenlere güneşin altında çalışsınlar da görelim.
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas
normal kapanmak varken kara kara gezmenin ne alemi var ya. Çarşaf şart diye kati bir emirmi var?
Bu emir size değil sanırım muhatap olmayın...
Hz Aişenin RA " Tesettür ayeti geldiginde biz kara kargalar gibi olmuştuk...." naklide kendi hevasıdır...

zamana zemine sosyal ve kültürel, ekonomik şartlara göre vede kişisel zevklere göre, vücut hatları belli olmayacak şekilde örtünülür. Kara çarşafı giyen giyer, imanın şartlarında kara çarşaf varmı, çizgiyi doğru çizin, milleti dinden soğutmayın kardeşim. aklınızı başınıza alın, günümüzde dayatmacı tavırlardan uzak durun.
İslamın çok nazik ve kırılgan bir yapıda oldugunu hatırlatmak isterim..
Hükümleri ancak Allah ın koyabileceğini ve kaldirabileceğini hatırlatmak isterim...
İmanın şartlarında namazda yok kılmayalim mi ?
Oruç ta yok tutmayalim mi ?

İmanin şartlarinda KURAN yok mu ? VAAAAARRRR
İçindeki her zerreye iman yokmu VAAARRR
Ahzap Suresined CİLBAP yokmu VAARRR
Onlarca ayet içinde Allah Rasülüne itaat edin, onun yasakladigindan kaçinin emri var mı? VAAARR..
Efendimiz SAS in eşleri ve Sahebenin eşleri ÇARŞAF giyinmiş mi EVEET..

Eee...? Hz Muhammed SAS e iman KURAN a ve Diğer kitaplara iman nerede kaldi şimdi ?

Benim Çarşaf a karşı tavır alanlardan bi tane ricam var..!
Bir tane Çarşaf gereksiz yada Başörtüsü yeterli diyen bi tane Alim var mi
Getirim bütün sözlerimiz ve teviller için ÖZÜR dileyelim....

Selametle
 

Ebu Zerr

Üye
Katılım
31 Ara 2006
Mesajlar
75
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Diyar-ı Mevlana = Konya
bu konuya sanırım hanımların karar vermesi gerek
farklı coğrafyalarda farklı giysilerin olması normal dir.​

hele hele siyah renk her yerde gitmez. ısrar edenlere güneşin altında çalışsınlar da görelim.​


Kardeş harhalde sen bizi yanlış anlıyorsun...Biz yukarda herkesin kabul ettiği bir çok alimden alıntılar yaparak konuya açıklık getirmeye çalıştık....​

Farklı renkler farklı giysiler ama cilbab ayetinin ölçüsüne uygun olmalılar...Eğer uyuyorsa problem olmaz zaten...Yukarda ölçüyü alimler veriyorlar...Tam tesettüre uymak isteyen bacılarımız alimlerimizi dinlemeliler...​

Ayrıca konuya hanımların karar vermesi gerek dersek alimleri ne yapacaz..Onlar sanki hanımların kötülüğü için veya zorluk çekmeleri için mi tesettürü tarif etmişler.(haşa)​
Onlar hepimizden fazla evlatları olan bizlere ve hanımlara karşı şefkatlidirler ve Rabimizin emrini ve de en rahat nasıl olacaksak onu tarif ediyorlar...Keşke biraz onlara kulak versek..Çünkü maalesef günümüzde dini konuda ehliyeti olmayan birçoklarımız şahsi yorumlarla dine şekil vermeye çalışıyorlar ve yanılıyorlar..​

Saygılar selamlar...​
 

MiHRiMaH

Son gülen... :/
Katılım
6 Ara 2006
Mesajlar
2,752
Tepkime puanı
769
Puanları
0
Konum
İstanbul...
Karşıtlık olmaması lazım bu konuda... Becerebilen onu giysin!!! Beceremeyen de "yok öyle şey, olmaz" demesin... Herkes haddini de bilmeli... Hiçbir alim bu konularda bu kadar pervasız konuşmamıştır ki onlar gerçek ilim ehli olduklarından, bu sözlerin ileride karşılarına çıkarılacağını da biliyorlardı ve bir sözlerinin bile hesabını vermekte zorlanabileceklerini de biliyorlardı!!!
 

UBEYDUN

Ordinaryus
Katılım
16 Ara 2006
Mesajlar
2,548
Tepkime puanı
286
Puanları
0
Konum
göçmen
ben bir şey daha ekleyeyim
aişe anamız rivayet ediyor
Rasulullah bize hacda peçelerimizi açmamızı emretti
şafiyul mezhebdede tek göze müsade vardır
selamun aleyküm
 

aBı ReyyaN

EnE AbDuKeL Asİ
Katılım
15 Kas 2006
Mesajlar
296
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
AnKaRa
s.a

normal kapanmak varken kara kara gezmenin ne alemi var ya. Çarşaf şart diye kati bir emirmi var?
kardeşim bu tarz konuşmanı kınıyorum ,bende bir çarşaflı bayanım ve bundan şeref duyuyorum ,çarşaf giymek hiçde kolay değil ama bildiğiniz üzre her zaman en makbul olan zor olandır,sizde giymeseniz dahi bu tür konuşarak aşağılamış olmayın hiç olmazsa,siz normal kapanında biz kara kara gezeriz ,kafanızı yormayın oldumu:ıslık:
 

ibrahimi

Has Uşak
Katılım
19 Haz 2006
Mesajlar
23,463
Tepkime puanı
1,831
Puanları
0
Yaş
37
Konum
forvet arkası
Karşıtlık olmaması lazım bu konuda... Becerebilen onu giysin!!! Beceremeyen de "yok öyle şey, olmaz" demesin... Herkes haddini de bilmeli... Hiçbir alim bu konularda bu kadar pervasız konuşmamıştır ki onlar gerçek ilim ehli olduklarından, bu sözlerin ileride karşılarına çıkarılacağını da biliyorlardı ve bir sözlerinin bile hesabını vermekte zorlanabileceklerini de biliyorlardı!!!

Ünlem işaretleri harici katılıyorum :)))
 

meliha

Paylaşımcı
Katılım
24 Ara 2006
Mesajlar
133
Tepkime puanı
0
Puanları
0
islamveinsan kardeşim Allah razıolsun bize söyleyecek pek bişey bırakmamışsın
 

"haTTat"

Paylaşımcı
Katılım
18 Tem 2006
Mesajlar
356
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Konya-Ankara
Her meselede olduğu gibi burada da işin içine nefis girince konu farklı mecralara kayıyor. "Yok benim düşünceme göre şöyle olmalı, şu zamanda da olur mu" gibi sözler asıl konuşanın nefis olduğunu göstermiyor mu?
Çarşafın olması gerektiğini söyleyen arkadaşlar ayet, hadis ve islam alimlerinin tevillerini gösteriyorlar. Karşı düşüncede olanlar acaba ne kadar alimler ki sanki doğru oymuş gibi kendi düşüncelerini dikte etmeye çalışıyorlar??

Vesselam..
 

ATTAR

Asistan
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
479
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
bismillahirrahmanirrahim.

islamda örtü çarşafdır.

manto vesaire ile kapanan kardeşlerimiz.

* elbisenin dar olmamasına.

* elbisenin ayaklara kadar inmesine.

*elbisede herhani bir düğmenin 'dışarda' açık olmamasına

* elbisenin yani mantonun altından iç elbisenin görünmemesine

*rengarenk başörtüler giymemeye

* efendim kokular sürünmeyeye

* efendim deve hörgücü gibi başlar yapmamaya

* efendim sivri burunlu topuklu ve de dikakt çekici ayakkabılar giymemeye

* dışarda ellerine ya da boyunlarına altın yüzük vesaire gibi açıkdan gözükecek zinetler takmamaya

* mantonun dar olmamasına,koltuk altının omuz hatdının belli olmamasına ve de başörtüsünü bol ve de göğüs hizasına sarkmasına.

vesaire vesaire

azami ölçüde dikkat göstermeliler..!!

yoksa günahdır.haram işliyorlar demekdir.

şeriatın ölçüsü bellidir.

şeriat olsa idi acaba bayanlar dışarda nasıl kapanacaklardı.?

ya erkekler..? erkekleride unutmayalım bu arada..!!!


şimdiki gibi asla örtünemezler idi bu şekilde bayanlar..!!!

devam ederiz daha derinlemesine fırsat buldukça

bu arada değerli sitenize kaydımı sağlayan hirahos kardeşe ve hakdilara abiye teşekkur ederim.

bendeniz halidiye.com yöneticilerinden ATTAR

fi emanillah.
 

MaKBeR

Doçent
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
1,318
Tepkime puanı
4
Puanları
0
kurandaki cilbab isminin günümüzdeki müsemması çarşaftır...
İlla çarşaf illa çarşaf...
 

meyve

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
762
Tepkime puanı
1
Puanları
0
kurandaki cilbab isminin günümüzdeki müsemması çarşaftır...
İlla çarşaf illa çarşaf...


Kadınların vücut hatlarının belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekıte)

Ahzab suresinde bildirilen cilbab, erkeğin de, kadının da giydiği bir elbise, bir gömlektir. Zevacir ve Berika’daki, (Haya cilbabını [örtüsünü] çıkaranın [aleyhinde] söz etmek gıybet olmaz.) [Beyheki] ve (Cilbabı [gömleği] haram olan erkeğin namazı kabul olmaz.) [Bezzar] mealindeki hadis-i şeriflerde cilbabın bir örtü olduğu açıkça görülmektedir. Cilbabın dış elbise olduğu tefsirlerde de yazılıdır:

Cilbab, hımarın [tülbentin] üstüne örtülen ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [yakasını] boynu örten baş örtüsü. (Ebüssüud tefsiri)

Cilbab, tek parça örtü. (Celaleyn)
Cilbab, göğse kadar inen baş örtüsü. (Ruh-ul-beyan)
Cilbab, milhafedir. (Beydavi)
Cilbab, hımardan büyük örtü veya vücudunu örten dış elbise. (Kurtubi)
Cilbab, bedeni baştan aşağı örten çarşaf, ferace, çar gibi dış giysi. (Elmalılı)
Cilbab, dışa giyilen örtü. (Tibyan, A.Fikri Yavuz ve Hasan Basri Çantay’ın meali)
Cilbab, milhafe, entari veya hımar. (El-Envar) [Milhafe = dış örtü ki buna ferace de denir.]
Cilbab, feracedir. (Ö. Nasuhi Bilmen tefsiri)

Nur suresinde, (Kadınlar, hımarlarını [başörtülerini] yakalarına örtsünler) buyuruluyor. Eğer cilbab çarşaf demek olsaydı, hımar denmezdi.

Fıkıh kitapları cilbabın dış örtü olduğunu bildiriyor. Bir örnek: Hanıma verilmesi vacip olan nafaka, yemek, kisve ve meskendir. Kisve, hımar ve milhafedir. (Bahr-ür raık)

Tefsir, hadis ve fıkıhta cilbab dış örtüdür. Çarşafa bid’at denmez; çünkü âdetteki değişiklik bid’at olmaz. Şalvar ve pantolon da böyledir.

Çarşaf kelimesi, Farsça çader-şepten [gece örtüsü] bozularak Türkçe’ye girmiştir; tesettür için ev dışında giyilen üstlüktür. Tanzimatta hacca giden İranlılardan alınan çarşaf, önceleri bid’at sayılıp pek tutulmamışsa da, 1870’ten sonra yaygınlaştı. Daha sonra II. Abdülhamid Han, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan 1892) tarihli bir emirle çarşafı yasakladı. (Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi)

Yaşmak ile ferace giyilirken, 1872’de Subhi Paşanın Suriye valiliğinden dönüşünde ailesi Suriye’den getirdikleri çarşafla görününce, İstanbul’da çarşaf moda oldu. (Musahibzade Celal, Eski İstanbul Yaşayışı )

1889’dan sonra açık feraceli iki paşa kızına birkaç külhanbeyi laf atıp feracelerini yırtınca, bu defa çarşafa rağbet arttı. Bid’at diyenler de giydi. (Sermed Muhtar Alus, Aylık Ansiklopedisi sayı 36)

1913’te yüz binlerce Balkan muhacirleri İstanbul’a Ortodoks kadınlarının giydiği siyah çarşafı ile gelmişti. Zamanla bu da İstanbul’a yayıldı. Hükümetin zaten uğraşacak hâli yoktu, çarşafa mani olamadı. (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimler sözlüğü)

3 Ekim 1883’te Şeyh-ül-islamın teklifi ve padişahın emriyle ferace dışında bir şey giymek yasaklandı. Daha sonra çarşaf da giyildi. O zamanki çarşaflar farklı idi. (Vakit. 4.10.1883)

Sual:(Çarşaf tam tesettürdür) diyorlar. Buna da delil olarak Âişe validemizin giyiminden dem vuruyorlar. Bence çarşaf İslam’ın evrenselliğine aykırı. Sizin bu konudaki fikriniz nedir?

CEVAP
Sence ile, Bence ile, Onca ile din olmaz. Kitaplar ne yazıyor bunu bilmek gerekir. Bizim veya sizin bu konudaki fikirlerimiz dinde hiç ölçü olur mu?
Âişe validemiz bir defa çarşaf giymemiştir. Entari giydikleri, eteklik giydikleri hadis-i şeriflerle sabit. Giymiş olsa bile, bu bir âdettir. Peygamber efendimiz de entari giyerdi. Niye erkeklerimiz entari giymiyor? Peygamber efendimiz deveye binerdi, onlar niye Mercedese biniyorlar. Binmelerinde mahzur yoktur. Bunlar âdettir, giyim de bir âdettir. Dinimiz belli bir şekil bildirmemiştir.

Arap ülkelerinde yaşayanların iklim şartlarına uygun olanı çarşaf olabilir. Fakat kalkıp da kutuplarda yaşayan müslümanlara çarşaf giyeceksin diyemeyiz. Bu iklime uygun olmaz çünkü. Dolayısıyla İslam’ın evrenselliği diye bir şey yoktur bunda.

Sual: Bazıları, "Çarşaf hıristiyan rahibelerinden geldiği için giyilmesi caiz olmaz. Şalvar ve pantolon giymek de bid'attir" diyorlar. Bu hususta dinimizin hükmü nedir?
CEVAP
Kadınların vücut hatlarının [kaba avret yerlerinin şekli ve rengi] belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekite)

Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın mübarek hanımları, çarşafla örtünmemiştir. Hiçbir kitapta çarşaf giydikleri bildirilmiyor. Milhafe, ferace, fistan, entari giydikleri birçok kitapta bildiriliyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de, böyle değişik elbise giydiklerini 313. mektubunda bildiriyor. Bu hususlar, Cami-ur-rumuz ve Hidaye kitabında da bildiriliyor.

Kapanması gereken yerleri örtmek ve yukarıda bildirilen vücut hatlarını belli etmemek şartı ile kadınlar, bulunduğu şehrin âdetine uygun giyinir. Çünkü elbise gibi mubahlarda, şehrin âdetine uymamak tahrimen mekruhtur. Zaruret olmadıkça, haramlarda hiçbir yerin âdetine uyulmaz. (Hadika)

Peygamber efendimiz, ayaklarına kadar uzun gömlek, yani entari giymiştir. Şalvar ve pantolon giymemiştir. Bunları giymek âdette bid'attir. Âdette bid'at olan şeyi yapmak günah değildir. Taksiye, uçağa binmek de âdette bid'attir. Bunları yapmak günah değil dinin emridir. Bunun için âdet olan yerlerde, kâfirlerden gelmiş olsa bile, kadınların çarşaf ve erkeklerin bol pantolon veya şalvar giymeleri caizdir, günah olmaz. Elbisenin şekli ibadet değil, âdettir. Çünkü Peygamber efendimiz, papaz ayakkabısı, Rum elbisesi giymiştir. (Redd-ül muhtar)

Peygamber efendimizin böyle âdet olarak yaptığı şeylere Sünnet-i zevaid denir. Bunları terk etmek günah olmaz. (Hadika)

(Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifi, ibadetlerde benzemenin tehlikesini bildirmektedir. Mesela papaz zünnarı ve haç takmak böyledir.

Dikiş makinesi, daktilo, elbise gibi şeyler ise âdettir. Âdetlerde kâfirlere benzemek günah olmaz. Peygamber efendimiz, her zaman belli bir elbise giymezdi. Bazen Rum, bazen Arap elbisesi giyerdi. Kolları dar Rum cübbesi de giymiştir. (Tirmizi)

Herkesin çarşaf giydiği bir yerde, birkaç kadının manto giymesi fitneye sebep olacağından uygun olmadığı gibi, manto giyilmesi âdet olan yerlerde de çarşaf giyilmesi uygun olmaz. Çünkü bir yerde âdet olan şeyler giyilmezse, gösteriş ve şöhret olur, fitneye sebep olur. Hadis-i şerifte (Fitneyi uyandırana lanet olsun) buyuruldu. (Hadika)
 

ATTAR

Asistan
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
479
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
bu yazıda geçen 2.abdulhamit han çarşafı yasakladı hadisesi cennet mekan sultana iftiradır.

halbuki diyanetin ansikolobedisinde ise feracenin yasaklanmasından sonra yaygınlaşdı demekdedir.

sifil hocaefendi sitesinden de bakabilirsiniz.


.nasılda çarpıtıyorsunuz yazıklar olsun sizlere..!!!



ALlahın dinini değiştirenlerin üzerine Allahın laneti olsun amin.
 

ATTAR

Asistan
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
479
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
Herkesin çarşaf giydiği bir yerde, birkaç kadının manto giymesi fitneye sebep olacağından uygun olmadığı gibi, manto giyilmesi âdet olan yerlerde de çarşaf giyilmesi uygun olmaz. Çünkü bir yerde âdet olan şeyler giyilmezse, gösteriş ve şöhret olur, fitneye sebep olur. Hadis-i şerifte (Fitneyi uyandırana lanet olsun) buyuruldu. (Hadika

--

hadikada geçen ibare hangisidir.? sanki kırmızı yazılı yer hadikada varmış gibi izlenim verilmekde.fitne ile bu meselenin ne alaksı vardır ha.?

asıl fitne dini mübin islamın hükümlerini değiştirmekdir.!!

yazıklar olsun bu yazıyı hazırlayanlara.!!

1000 yıldan beri bu kadınlar mantomu giydi.????


inönü zamanında ve sonrasında çarşafını çıkartanlara manto hediye edilirdi.!!ne kampanyalar yapıldı.!!

yazıyı aksettirenin imzasında risale forum yazıyor.

yazıklar olsun...!!!


aktarın madem saidi nursi hazretlerinin yolunda iseniz onun çarşaf hakkında ne dediğini.!!

ekleyin bakalım tefsirlerde cilbab hakkında neler yazıyor.

bu ümmedi muhammedin alimleri mufesirleri neler yazmışlar çarşaf hakkında.!!

ümmedin muhammedin hanımlarının kıyafeti çarşafdır.ha çarşaf giymiyorsanda yukarda yazdıklarımızı uyabilecekmisin.?

bu dini mübin islamı kendi nefsinize uydurmayın.

bu ümmedin kadınları çıplak hale getirdiler moda evleri vasıtası ile.onlar muhakkak haindirler.aira kadın ancak eşine süslenebilir.eşine kokular sürebilir.

muhammd zahid koktu hazretleri ne oldu bu ümmedeki erkeklere koku sürmek sünnet idi.erkekler terk etdi kadınlar dışlarda kokular sürmeye başladı demişdir.!!

bakın www.biriz.biz sitesinde tesettur linkine.

bu ümmedin kadınları bu rezil hale geldi getirildi işde.


rabbim sen bizleir bu zelillikden kurtar amin.
 

ATTAR

Asistan
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
479
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
büyük Tefsirci Alûsî şunları söyler:

"Sonra bilesiniz ki, bana göre günümüzde ileri düzeyde (müreffeh) hayat süren bir çok kadının, evlerinden çıkarken, üst elbise olarak giydikleri örtülerde (cilbab olamayacakları gibi), gösterilmesi yasaklanan zinetler türündendir.

Çünkü bunlar nakışlı desenli ve göz alıcı giysilerdir. Bana göre erkeklerin, kadınlarına böylece çıkma izni vermeleri, bundan hoşlanmaları ve kadınlarının yabancı erkekler arasında bu şekilde dolaşması, gayret, yani övülen kıskanma azlığındandır.

Bu, yaygın bir musibet halini almıştır. Böyle yaygın musibet haline gelen şeylerden biri de, kadınların, kayınbiraderlerinden sakınmamaları, kocalarının da buna aldırmamaları, hattâ çoğu zaman da bunu bizzat kandilerinin emretmeleridir...

Bütün bunlar Allah'ın Resûlü'nün müsaade etmediği şeylerdir. Lâhavle ve-lâ kuvvete illâ billah..." (Alûsî, XVNI/146.)
 

ATTAR

Asistan
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
479
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
hiç fıkıh kitaplarından elde kastın ne olduğuna bakdınız mı.acaba elden kasıt nedir.?

merak eden var mı okuyan araştıran öğrenen.

acaba elden kasıt bileklere kadar olan yer mi yoksa parmakların bitimine kadar ve de avuç içi olan kısım mı.?

eskiden kölelr dahi bu zamanın en alim geçinen sözde alimlerindne daha lim idiler.bu milleti dinini unutdurular.araştırmayı öğrenmeyi unutdurlar.felsefe okutdular bilmem ne okutdular .arapça okuyun ve de öğrenin.tecvid öğrenin.okutun öğretin.


işde.. islami ilimleri öğrenilmesini engelledirler.o yüzden de böyle toplum olarak cahillerden olduk.!

cahillerden olduk ki 2.abdulhamit hanın çarşafı yasakladı iftirasını bu millete kakalarlar böyle işde.

Elmalılı, ahzep süresinde geçen: "cilbablarını sarkıtsınlar, yaklaştırsınlar" ifadesini anlattıktan sonra şunları ekler:

"Bu açıklamada da iki şekil vardır:

Birisi, kaşlarına kadar başlarını örttükten sonra, büküp yüzünü de örtmek ve sadece tek bir gözünü açık bırakmak. (Bizler yetiştiğimiz zaman validelerimizin tesettür tarzı bu idi.)

Ikincisi de, alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp, gözlerinin ikisi de açık kalsa bile, yüzünün ekserisini ve göğsü tamamen örtmüş bulunmakdır. (1310'da Istanbul'a geldiğim zaman, Istanbul hanımlarının, bir peçe eklemek ve elde açık bir şemsiye bulunmak şartıyla tesettür tarzları da bu idi). (Elmalılı, Hak Dinî V/3928.)

ey müslüman bayanlar ..sizler için örnek resulullahın hanımları sahabenin hanımlarıdır.!!

Meselâ Ümmü Seleme Annemiz:

"Cilbab âyeti indigi zaman, Ensâr kadınları siyah giysilere büründüklerinden ötürü, başlarında kargalar. varmış gibi çıktılar"

(Cessâs, Ahkâmü'l-Kur'ân NI/372; Sabûnî N/382.) demiştir
 

ATTAR

Asistan
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
479
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
Dar elbise giyen kadını Resûlullah Efendimiz çıplak saymış ve cehennemlik olduğunu bildirmiştir. (el-Câmiu's-sağîr 332.)

Yine Efendimiz (s.a.s.) bazı "giyen çıplak" kadınlardan söz etmiş ve bunların Allah'ın lânetine ugrayacaklarını ve Cehenneme gireceklerini bildirmiştir.

"Giyen çıplak" terimini

Şerahsî:"Ince elbiseler giydiklerinden dolayı çıplak gibi olan kadınlardır", diye açıklamıştır. (Serahsî, Mebsût VNI/155.)

Hz. Ömer Halife iken halka dağıttığı bir çeşit elbisenin, vücut hatlarını belli edeceği için kadınlara giydirilmemesini emretmiştir.(Beyhakî N/234-35; Serahsî, Mebsût X/155.)

Kadının vücut hatlarını dışarı vuran elbiseye bakmak o uzuvlara bakmak sayılmıştır.

Ibn Âbidin; "Kim bir kadını arkadan hayâle dalar ve kemiklerinin şekli belirecek derecede elbisesini görürse, Cennetin kokusunu duyamaz" hadisini delil tutarak, uzuvların şeklini belli eden elbise, kalın olsa ve cildi göstermese bile yasaktır, demiştir. (Ibn Âbidîn.)
 

ATTAR

Asistan
Katılım
21 Şub 2007
Mesajlar
479
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
46
evet sayfalar dolusu bilgi aktarmaya gerek yok.ümmetin kadınlarının örtüsü çarşafdır.

çarşaf giymeye kendimizi alıştıralım.zor gelebilir.etrafdan kınayanlar dahi olur.küfredenler olur.


ama bil ki ey kadın seni yaratan Allah onların dili ile sana rütbe veriyor.bunun farkında ol bil.dinine sahip çık iffetine sahip çık .seni soymaya çalışanlara asla fırsat verme.

bu millet terkardan sizlerin sayesinde yani müslüman kadınların tekrardan şuurlanması ile ayağa kalkacak islam ancak böyle gelecek şeriat ancak bu şekilde hakim olacakdır.kendine asla baktırma aa ne güzel dedirtme.dedirtirsen eğer günahkarsın kendine baktırırsan günahkarsın.!!dar giyersen günahkarsın.süslenir kokular sürersen cennetin kokusunu dahi duyamazsın hadisde öyle geliyor.!!

şeriatı kim istemez.? her müslüman evet der.demeyende din yokdur.!!şeriat rahmetdir.şeriat kadını muhafaza eder.sen şeriatı evinde dışarda kalbinde amelinde yaşayacaksın ey bayan kardeşim.!!

o halde şeriat olsa idi bugun nasıl olmanız gerekiyorsa öyle olun ey kadınlar cemaatı..!!! zira aksi halde sokağa çıkamazsınız.

osmanlıyı bir araştırın inşallah.!!ecdad öyle yaşadı 600 sene adalet ile hükmetdi.rahmetli bayram hocamız neler neler anlatırdı idi bizlere bu hususlarda.rabbim sen bizleri bağışla amin.

birde bazı çarşaf giyenler var onlara had uygulansa yeridir.dar çarşaf olmaz.iki parçada olmaz.çarşaf giyer alınma koskaca topuklu ayakkabı .süslenir püslenir..!!çarşaflı kadın genç ise gençliği dahi belli etmeyecek dışarda.biraz eğik yürüyecek.iffetine sahip olacak.dışarda sesini duyurmayacak.bağıra bağıra konuşmayacak.dükkanlara baka baka gezmeyecek salınmayacak.bu nedir ya böyleleri peyda oldu şimdilerde.rabbim sen hidayet et amin.

efendim sultanım el hac mahmud el ofi buyurdular ki.

MODA CEHENNEMDE BİR ODA..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst