Bediüzzaman'ın Varisi Kim??

siyah_nur

Üye
Katılım
30 Kas 2006
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hem Abdülkadir-i Geylânî, İmâm-i Rabbânî, Şâh-ı Nakş-bendî Hazretleri (k.s.) gibi İslâm büyüklerinin her biri,

yerlerine vekîl bırakırken ve değil bu mübârek zâtlar, Cihâr-i Yâr-i Güzîn (dört büyük halife) Efendilerimiz (r.a.) ve

hattâ Zât-ı Risâlet (a.s.m.) için dahi hâl böyleyken, Kur'ân ve imân hizmetinde böyle nûranî yolda yürüyen şu

azîm kafilenin şahs-i manevîsi mümessilsiz kalabilir mi? Halbuki; Bedîüzzamân Hazretleri’nin kalben aradığı bir

Hayrulhalef, bir Üstad-ı Sânî manâsı Risâle-i Nûr’da açıkça izâh edilmiştir. (15)

Nûr Talebelerinin aslâ tasvip etmediği, ancak verilen tavîzlere göre muhtelif farklılıkların ortaya çıktığı

günümüzde, Hz.Üstad hizmeti sebkat eden büyüklerimizin hukuklarını muhâfaza ederek hulâsaten beyân ediyor

ki: "Benim yerimde ve Nûr’un şahs-i manevîsinin çok ehemmiyetli mümessili Husrev'dir... O'nun aleyhinde

bulunmak, benim ve Risâle-i Nûr’un aleyhinde bulunmak gibidir.. Ve bu, bizi perişân edenlerin lehinde azîm bir

hıyânet hükmüne geçer
 
H

hiç

Guest
ya hu kim olacak bir karar verin artık...:blink:

kendi içinizde bile geçimsizsiniz demek ki sorun biz de degilmiş...:O
 

siyah_nur

Üye
Katılım
30 Kas 2006
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ya hu kim olacak bir karar verin artık...:blink:

kendi içinizde bile geçimsizsiniz demek ki sorun biz de degilmiş...:O

Nûr Talebelerinin aslâ tasvip etmediği, ancak verilen tavîzlere göre muhtelif farklılıklar ortaya çıkmıştır.
ayrıca kimsenin geçimsiz falan olduğu yok ki.
 
H

hiç

Guest
kendi içinizdeki bu çok-luk ile yani bu kadar ayrıştıgınız halde çok mutlusunuz ne güzel...yok duymadım inan ki ne mutlu size..
sahiden kaça bölündünüz siz ve neden kardeş bilginiz var mı bu konuda..?
 

hakkı

Üye
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
şanlıurfa
Şimdi manevî evlâdlarım, fedakâr hizmetkârlarım olan Zübeyr, Ceylân, Sungur, Bayram, Hüsnü, Abdullah, Mustafa gibi ve has ve hâlis Nur'un kahramanları olan Hüsrev ve Nazif, Tahirî, Mustafa Gül gibi zâtların nezaretinde o düsturumun muhafaza edilmesini vasiyet ediyorum.

Said NUSİ
ÜSTADIN VASİYETİN DEDE DENİLDİĞİ GİBİ VARİSLERİ YUKARIDAKİ TALABELERİDİR. EMİRDAĞ LAHİKASI -2- VASİYETNAMENİN BİR ZEYLİ OLAN MEKTUBA BAKABİLİRSİNİZ.
 
U

ummuhan

Guest
...........derkeen bu iş böölece uzaaar gider ...............
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Es-selamü Aleyküm ve Rahmetullahi,

Üstad (RA), kardeşlerimin lahikalarda geçen bahislerde geçen mektupları haricinde sözle dahi olsa Hizmet-i İmaniye ve Ku-aniye nin devamında ve kendisinden sonra görevi üstlenecek olan abimizi Ahmet Hüsrev Altınbaşak olaraktan bildirmiştir. Ayrıca bir keramet göstererek de Hüsrev Abimizin (RA) 9 yıl görev yapacağını bildirmiş ve gerçekten de 9 yıl sonra Hüsrev Abimiz de Rahma-nı Rahimine (CC) kavuşmuştur.

A.Hüsrev Abimiz Hayatını okuyan kardeşlerimiz de bilir Isparta- Atabey ilçesinden olup küçüklüğünden beri ilme ve imana hizmetler yapmış ve kendini yetiştirmiştir. 15 yıl odasındaki küçük bir yüklük-dolapta mum ışığında risaleleri ve TEVAFUKLU KUR-AN-I KERİMİ (bugünkü halinde ki gibi)yazmıştır. Yazıcı olarak bilinen kardeşlerimiz de Hüsrev Abimize ÜSTAD-I SANİ olarak çevresinde toplanmışlar ve hizmetlerine devam etmişlerdir.

Üstad (RA) Hazretlerinin vefatından sonra Bazı abilerimiz A.Hüsrev Abimize hürmette kusur etmişler, kabullenememişlerdir, bunun üzerine A. Hüsrev Abimizin çok az kişi tarafından bilinen "...ismimi silin" diye tepki göstermesine neden olmuştur.

Hayrat Vakfının kurulmasından sonra Üstad (RA) Hazretlerinin son isteklerinden olan Tevafuklu Kur-an-ı Kerimin ler basılarak çoğaltılmış, Üstad Hazretlerinin bu hizmetler için bıraktığı 40 Cumhuriyet altını himmet yapılarak bazı abilerimiz tarafından yüksek fiyatlarla alınarak masraflar karşılanmıştır, A.Hüsrev Abimiz vefatına yakın bir zamanda da yakın çevresinde bulunan talebelerine Kendinden sonra bu hizmetlerin devamını sağlayacak şahsı tarif etmiş ve yapacağı hizmetleri anlatmıştır, bu bilgiler bizzatihi A. Hüsrev Altınbaşak Abimizin talebelerinden olan Isparta-Çünürlü ZİYA Amcadan dinlemişimdir... Ziya Amcamız şu anda Hocaefendinin Hizmetinde Orta Asyadaki hizmetlerle meşgul olup arada bir Isparta-Çünür Mahallesine gelmektedir.

Meraklı Kardeşlerimiz bu mevkilere yapacakları gezide Hüsn-ü kabul görürlerse hatıralarını dinleyebilirler, ayrıca Isparta ya gelince Senirkent İlçesinde Ali İhsan TOLA Abimiz ve Yalvaç ta Hafız Osman Abimizlere de ziyaret etmeleri tavsiye edilir...
 

meyve

Asistan
Katılım
15 Eki 2006
Mesajlar
762
Tepkime puanı
1
Puanları
0
kendi içinizdeki bu çok-luk ile yani bu kadar ayrıştıgınız halde çok mutlusunuz ne güzel...yok duymadım inan ki ne mutlu size..
sahiden kaça bölündünüz siz ve neden kardeş bilginiz var mı bu konuda..?

amacınız gerçekten bunları öğrenmek mi merak ediyorum doğrusu ve artık siz ve sizin gibi birkaç arkadaş hakkındaki hüsnü zannım yok oluyor :(
Hem merak eder gibi sualler yöneltiyorsunuz hem de aleyhta her yazı ekleyene teşekkür ediyorsunuz. Rica ederim önyargıyla ve açık aramak maksadıyla girmeyiniz bu konulara. Şayet maksadınız öğrenmek, istifade etmek değilse mesulsünüz, çünkü farkında olmadan ehl-i ilhada yardım ediyorsunuz...
 

islamveinsan

Doçent
Katılım
28 Eyl 2006
Mesajlar
1,360
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Suvas

Buyrun burdan da yakın arkadaşlar hem delilleriyle beraber yazdim ki akıllarda soru işareti olursa cevabını kendileri bulsun diye...selam ve dua ile..

“Yazdığın salevât-ı şerîfe ise, onun husûsunda birşeye rastgelmedim. Fakat, ondaki letâfet ve nûrânîyyet gösteriyor ki; o onun hakkında zikredilen sevâba ve fazîlete lâyıktır.”1

“Hulûsî Bey, benim ‘yegâne ma’nevî evlâdım ve medâr-ı tesellîm ve hakíkí vârisim ve bir dehâ-yı nûrânî sâhibi olacağı muhtemel olan’ birâderzâdem AbdurRahmân'ın vefâtından sonra, Hulûsî aynen yerine geçip o merhûmdan beklediğim hizmeti, onun gibi îfâya başlamasıyla; ve ben onu görmeden epey zamân evvel Sözler'i yazarken, onun aynı vazîfesiyle muvazzaf bir şahs-ı ma’nevî bana muhâtab olmuşcasına, ekseriyyet-i mutlaka ile temsîlâtım onun vazîfesine ve mesleğine göre olmuştur. Demek oluyor ki, bu şahsı, Cenâb-ı Hak bana hizmet-i Kur'ân ve îmânda bir talebe, bir muîn ta’yîn etmiş. Ben de bilmeyerek onunla, onu görmeden evvel konuşuyormuşum, ders veriyormuşum.”2

“Aziz âhiret kardeşim ve hizmet-i Kur'ân'da gayretli arkadaşım ve ders-i esrâr-ı îmânîde zekâvetli ve ferâsetli talebem. VE VEFÂTIMDAN SONRA SADÂKATLİ VÂRİSİM, BİRÂDERZÂDEM...”3

“Benim vârisim olan sen!”4

“Cemâata Sözler’i okumak zamânında, sendeki hissiyyât-ı âliyye ve fazla inkişâf ve fedâkârâne hamiyyet-i dîniyye galeyânının sırrı şudur ki: Velâyet-i kübrâ olan verâset-i nübüvvetteki makám-ı teblîğin envârı altına girdiğin içindir. O vakit sen, dellâl-ı Kur'ân Said'in vekîli, belki ma’nen aynı hükmüne geçtiğin içindir.”5

“İkinci ru’yân ise: Sana ve Müslümanlara büyük bir beşârettir. Ve sarıklılara ehemmiyetli bir itâbdır. Onuncu safta iken imâmetin çok ma’nidârdır. İnşâallah, Cenâb-ı Hak seni, âlî bir mertebe olan İmâmlık Mertebesine mazhar eder. Sizi yanımda hâzır edip, sizinle şimdilik bir kaç kelime konuşacağım.”6

“Sizin gibi hakíkata yetişmiş ve hakíkattaki hakíkí tesellî ve esâslı sevinci bulmuş zâtlara, envâr-ı îmâniyyenin ve esrâr-ı Kur’âniyyenin neşirlerine karşı ehl-i dalâletin ve şeytânların desâisle tehâcümünden neş'et eden müşkilât ve gam ve kedere karşı sabır ve metânet ve hüzün ve ‘Merak etme!’ demeye ihtiyâc hissetmem.”7

“Aziz kardeşim, çendan Abdülmecid benim nesebî kardeşim ve yirmi sene talebemdir. Fakat, ne o, ve ne hiç birisi ‘BENİM HULÛSÎM’e yetişmiyor. O mektûblar (ekseriyyet-i mutlaka) senin nâmınla yazılmış ve sana gönderiliyor.”8

“Bütün mektûblarımda ‘Aziz sıddîk kardaşlarım’ dediğim zamân, muhlis HULÛSÎ saff-ı evvel muhâtabların içindedir.”9

“Birden ânî bir nükte kalbe geldi. Kur'ân'a ve îmâna âit her şey kıymetlidir; zâhiren ne kadar küçük olursa olsun, kıymetçe büyüktür. Evet, saâdet-i ebediyyeye yardım eden, küçük değildir. Öyleyse, ‘Şu küçük bir nüktedir; şu îzâha ve ehemmiyete değmez’ denilmez. Elbette şu çeşit mesâilde en birinci talebe ve muhâtab olan ve nüket-i Kur'âniyyeyi takdîr eden İbrâhîm Hulûsî, o nükteyi işitmek ister. Öyleyse dinle…”10
“Hulûsî ise, Şâh-ı Geylânî, İmâm-ı Rabbânî ve Şâh-ı Nakşibend gibi nice zevât-ı mübârekenin mâzîden şiddetle bastıkları adımlarının kuvvetiyle istikbâlde coşup fışkıracak olan menâbiu’l-envârı, mumâileyh ayrı bir meslek, bir meşrebde olduğu hâlde, her türlü vezâife tercîh ederek, ‘Dahîlek yâ Dellâl-ı Kur’ân!’ nidâ-yi âşıkáne ve müştâkánesiyle dehâlet etmesi; fevkalâde bir tefeyyüze mahzar olduğuna ve olacağına yegáne delîl ve hüccettir. Onun içindir ki, Risâletü’n-Nûr ve Mektûbâtü’n-Nûr’a birinci muhâtablığı hakkıyla ihrâz etmiştir.”12

1 Barla Lâhikası, s.250. 2 Barla Lâhikası, s.8. 3 Barla Lâhikası, s.271.
4 Mektûbât, s.20. 5 Barla Lâhikası, s.255. 6 Barla Lâhikası, s.378.
7 Barla Lâhikası, s.263. 8 Barla Lâhikası, s.321. 9 Barla Lâhikası, s.26.
10 Mektûbât, s.322. 11 Lem’alar, 9.Lem’a, s.76-77. 12 Barla Lâhikası, Tenvîr Neşriyât, s.198-199.
 

Satuk Buğra

Profesör
Katılım
22 Ara 2006
Mesajlar
1,121
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
53
Doğrumu bilemiyorum üstad'ın şu anki varsinin Fethullah gülen olduğu söyleniyor be ne kadar doğru acaba?

f. gülen, Üstad Bediüzzamanın sırf kürt olması sebebiyle onunla görüşmek istememiş, hayatındada zaten hiç görmemiş, onunla ülfet ve ünsiyeti olmamış, nur hareketini Bekir Berkten sonra yoldan çıkarmak için içeriye sızmış sızdırılmış rejim tarafından kollanıp korunup palazlandırılmış bir adamdır. Nasıl olurda kendisi ile hiç alakası olmayan Üstada varis olurmuş. Üstadın varisi Küçük Sarıklı Gençtir. Onuda tanıyanlar tanıyorlar, tanımayanlar ise söylemekle tanıyabilecek durumda değillerdir.
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
HOCAEFENDİYE ÜSTADIN SELAMI

08.04.2003’te Aydın’da bir grub arkadaş ile birlikte bir hizmet insanını ziyaret imkanını Cenab-ı Hakk lütfetti. Maalesef heyecandan kayıt cihazını çalıştıramadığımdan birbirinden güzel hatıraları kaydedemedik. Ama bir şey tamamen elde edilemese tamamen de terk edilemez kaidesiyle hafızamızdan silinmeden sizlerle paylaşalım istedim.


Ziyaret ettiğimiz zat Muzaffer Aslan ağabeydi. Muzaffer ağabey 1927 Erzurum doğumlu mümtaz bir nur talebesi. Kendisi Fethullah Gülen hocaefendinin Nurları tanımasında da emeği geçmiş bir insan. Küçük Dünyam adlı hatıralarında hocaefendi onun halinden ve namazdaki derinliğinden nasıl etkilendiğini naklediyor.

Muzaffer ağabey Hocaefendinin o sırada da edebiyle dikkati çektiğini dersleri büyük bir edeb ve saygı ile dinlediğini anlattı. O sıralar(1956) Üstad hazretlerini Erzurum’daki gelişmelerden haberdar etmek için bir mektup yazdığını bu mektubun sonunda derse iştirak edenlerin isimleri içinde Hocaefendinin de ismini yazdığını Üstadın da umumi olarak herkese selam gönderen cevabi bir mektubunun Erzurum’a geldiğini nakletti.


Salih Okur
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
HOCAEFENDİNİN ÜSTAD HAKKINDA GÖRDÜĞÜ BİR RÜYA


Fethullah Gülen Hocaefendi Bediüzzaman hazretlerini ilk tanımaya başladığı yıllarda(1956) bazı kimseler fikrine girerek Üstad hakkında vesveseler verirler. Kürtçü olduğunu vs söylerler.

Hocaefendi bir süre vesveselerle boğuşur. Ama gördüğü bir rüya ile bu vesveseler bit daha gelmemek üzere giderler.

Bu mübarek rüyayı hocamızın ifadelerinden nakledelim: “Bir gece ben bizim üzerinde yaşadığımız Küre-i Arzın dışında bir küredeyim.

Benden başka sanki ins, cin yok. Birden bire böyle dört bir yandan sığırlar, koyunlar üzerime doğru hücum etmeye başladı. Ben çok ciddi bir haşyet, bir ürperti içindeyim.

Medet olacak birini arıyorum. Döndüm, sol tarafıma baktım. Hz. Ali bir de üstad. Ayakta konuşuyorlar. Bir ben varım, bir de onlar.

O esnada Hz. Ali koynundan bir tomar kağıt çıkardı, üstada verdi. Ben o heyecanla uyandım. O hislerim bütünüyle silindi gitti.”

HATIRALAR VE ÖLÇÜLER-17

GOOGLE DEN ARAT OKU GÜZEL KARDEŞİM BU BİLGİLER YALAN

OLSAYDI BU KADAR SÜRE ORADA KALMAZ ALAŞAĞI EDİLİRDİ..

--


 

Enes

İhvan Forum Üye
Katılım
6 Haz 2006
Mesajlar
14,127
Tepkime puanı
1,243
Puanları
113
Konum
bâbil...
direkt konu başlığına bakarak cevap veriyorum...

bence bu hizmeti tek kişiye indirgememek lazım... üstad bile kendi şahsına hiçbir pay vermemiş...

herkes varisi olabilir tek kişi değil...

birde aklıma bir anekdot geldi: bayram yüksel abiye deccale meydan okuyacak genç kim olur diye soran gençlere çalış sen ol dermiş... (bayram yüksel isminde yanılabilirim de... ) yani çalışıp biz de varis olabiliriz...
 
K

KeKe

Guest
nur cemaati, ile fethullah gülen cemaati ayrı ayrı cemaatlardir nur cemaatinde fehullah gülen kitapları okunmaz..
 

ORHANCAN

Ordinaryus
Katılım
15 Ara 2006
Mesajlar
2,536
Tepkime puanı
80
Puanları
0
Konum
-İSPARİT-
Bayram Yüksel Ağabey'den hatıralar:


1- Üstad Hazretleri, (Mevlid-i Nebevi gecesi hâriç) diğer leyâli-i Mübâreki ihyâ ettirir, uyutmazdı. Uyuyanları ibrikle su dökerek uyandırırdı. Ayrıca Ramazan'ın 15'inden sonra uyutmazdı. Üstad Hazretleri, kendi de mübarek gecelerde ve Ramazan'ın son 15 gününde uyumazdı.

2- Bir ders esnasında 17. Lem'a'daki Nota'lar bahsi okunurken Üstad Hazretlerinin hazır olduğu bir derste Ağabeylerden biri, "Ey gafil Said" ibâresini okuyunca, Üstad Hazretleri, "Keçeli, beni itham etmeye hakkınız yok!" dedi. O ibâre yerine "Ey gafil nefsim veya Ey gafil filan!" (Okuyan kendi ismini söylesin) ma'nasında sözler söyledi.

42- Üstad Hazretleri, (Sarıklı genç) için "Bir zaman Ceylan'ı düşünmüştüm." demişti.

75- Üstad Hazretleri, dişi olmadığı halde misvak kullanırdı, damaklarına sürerdi. Elmayı da rendelenmiş olarak yerdi.

83- Üstad Hazretleri ile Urfa'ya giderken, benimle Zübeyir Ağabeyi arkaya alarak. "Kardeşlerim, kardeşlerim! Risale-i Nur, dinsizlerin, Komünistlerin ve Masonların belini kırmıştır. Merak etmeyin! " diye müteaddit def'a tekrar etti. (Avuçlarını aşağı döndürerek) Ben gidersem böyle olacaklar! (Ellerini döndürerek) Beni anlayamadılar. Benim gibi adamı siyasete bulaştırmak istediler." buyurdular.

85- Üstad Hazretleri bir gün uçağı göstererek: "Ben buna parasız bineceğim!" demiştir. (Hakikaten vefatından sonra kabrinden çıkarılıp askeri bir uçakla nakledilmiştir.)

91- Bir gün Üstad Hazretlerine cemaat olacağım zaman: "Niyet ettim Mehdiye!" diye uydum. Üstad Hazretleri de namaza niyet etti, fakat tekbir alıp namaza başlamıyordu. Sonra yine niyet etti. Ben de içimden niyet ettim: "Uydum Mehdiye" diye. Üçüncüde de niyetimi aynen böyle tekrarlayınca, Üstad Hazretleri dönerek kafama vurdu: "Keçeli, niyetini değiştir!" dedi. Ben de normal niyet ettim, sonra namaza başladı.


konuyla tam alakası olmayabilir ama sarıklı genç ve mehdi kelimeleri için verdim...


 

nevzathan

Paylaşımcı
Katılım
4 Şub 2007
Mesajlar
113
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
kımse üstadın varisi olamazda olmamalıda boyle bir sey söz konusu bile olmazsa
fettullah gulen sadece onun yolunda giden bir şakirttir
 

nevzathan

Paylaşımcı
Katılım
4 Şub 2007
Mesajlar
113
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
36
nurcemeati farklı hocaefendinin cemeati farklı diyenler var arkadaslar hepimizde biliyoruzkı hocaefendi diyorki;
risalei nuru 3 defa bitirmeyen şakirt olmaz diye.......
 

Erhan

Profesör
Katılım
21 Tem 2006
Mesajlar
2,115
Tepkime puanı
42
Puanları
48
Konum
Ankara
Web sitesi
www.softajans.com
nur cemaati, ile fethullah gülen cemaati ayrı ayrı cemaatlardir nur cemaatinde fehullah gülen kitapları okunmaz..


Kardeşim Sen Nur Cemaatindemisin Eğer Cemaatinde İsen Yanlış Biliyorsun Bir Sürü Okuyucu Has Şakirtler Biliyorum ki Hoca Efendi Kitaplarıda Okuyor Gözlerim İle gördüm........

Hoca Efendi Kitapları Herkeze açıktır Herkez okuyabilir okuyanlarda illaki f.Gülen Cemaatinde olması gerekmez......

Nt git bak orada herkeze satılıyor Cemaat ayrımı yok anlıyacağın...
 
Üst