Üstadın mücadelesi İman (tevhid) mücadelesi idi. İslama göre ise Demokrasicilik ise Tağutun ve Şirkin merkezidir. Tevhid ise Şirkin zııttı olduğuna göre , maksadı gayesi İman davası olan bir zaatı mübareki böyle demokrat göstermek zulm'ü azimdir. Lütfen üstadın sloganik hale gelen "euzubillahi mineşşeytani vessiyseti" sözünü iyi idrak edelim. Selam ve dua ile.
Değerli kardeşim, evvela bazı ibareleri tam olarak anlayalımİ
Hayr-ı Kesir: Çok hayır
Şerr-i Kesir: Çok şer
Ehven-ü şşer: Az şer
Zulm-ü azim: Çok büyük zulm.
şimdi diyorsunuz ki, Bediüzzaman'ı Demokrat göstermek büyük bir zulmdür.
Bakalım öyle mi?
1950'de CHP, MP, DP olarak üç parti vardı. Bu partiler her üçü de şerdi.
Lakin, o üç partiden biri muhakkak iktidara gelecekse elbette şerr-i kesiri def etmek için ehven-i şşeri tercih etmen icab etmez mi?
Hayr-ı Kesir olan Şeriat o zaman mümkün değil. silahlı kalkışma kardeş kanına netice verecek. Öyle mi?
Madem öyle elbette kolumuzu kurtarmak için parmağımız feda edip halkçılar ve ırkçılar iktidar olmasın diye daha az zararlı Demokratları iktidar yerinde tutmak hayr-ı kesir sayılacaktır.
Diğer husus da şudur:
Madem Demokratlar iktidarda ve diğre partilere göre ehvendir, o zaman hayr-ı kesir olan Şeriat sağlanana kadar iktidar yerinde muhafaz etmek cihadtır. Değil mi?
Onları iktidar yerinde muhafaza edereken o az olan zararlarını da tamir etmeye çalışmak lazım gelmez mi?
Zararı az olan demokrasi sistemi acaba tamir edilse mi daha isabet olur yoksa kardeş kanı dökmek mi?
Demokrasinin içine şeriat kaidelerini doldursan ne zarar eder?
Cilasız bir elmas, cilalı bir cama mürecceh değil midir?
Şeriat kaideleri, demokrasi elbisesini giyse ve demokrasi adını alsa, cilasız diğer camı mı tercih edecceksin? Mesela, adı şeriat olan, aslı şeriat muhallif İran ve Suudi şeriatını mı tercih edeceksin? Oysa onların şeriatı cilalı cam parçası değil midir?
Bediüzzaman tam şeriat kaidelerini Risale-i nur'da vermiştir.
O kaideler hangi elbise altında ve hangi isim altında olsa başgöz üstüne: Şeriat kaideler bütünüdür. İsmi ile kaim değildir.
Mesela, Avrupa dünya işlerinde işi ehline verir ve söze bakmaz. İnanç hürriyeti verir.
Bu Kur'ani kaide değil midir?
Ama aynı Avrupa içki içmeyi serbest bırakıyor. Bu muhalliftir.
Biz Avrupa'nın demokrasisinin yıksak, istila etsek,acaba yerine koyduğumuz şeriatta "işi ehline verme, dünya işinde söze bakmamak" kaidelerini vermeyecek miyiz? İnanç özgürlüğü götürmeyecek miyiz?
Şimdi sırf adı şeriat değil, diye pek çok şeriat kaidesi ile amel eden adamı düşman etmek mi iyidir, yoksa onu sevgi ile tamir etmek mi?
Evet, Üstad Şeriat için bin ruhu olsa feda ederdi. Ama, o bazıları gibi sırf isim ve cisimde şeriat için değil, hakiki şeriat kaideleri için mücadele etmiştir.
İsimlere değil mahiyetlerine bakmıştır.
Eski zamanda moda ismi Meşrutiyet bu zamanda Demorkasi olan sistemi Şeriat namına kabul etmiş ve içini Şeriat kaidleri ile doldurmaya gayret etmiştir. o her zaman tamir etmiştir, tahrip etmemiştir.
Bizim bu zamanda geniş dairedeki vazifemiz budur.
Demokrasiyi Şeriat Kaideleri ile doldurmak.
Adı şeriat olmayan ama hırsızın elinin kesildiği bir demokrasi niye şeriat muhallif olsun.
İsimlere takılmayınız.