Ayasofya kilise olarak esas sahiplerine verilmeli ve İstanbul adı Constantinapolis olmalı!

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
O hadis de uydurmadır.

İstanbul'un ismi hiçbir zaman resmen İslambol olmamıştır.İstanbul ismi contantinapolis ya da "kent'e" manasındaki grekçe olan "Eis ten polin " den gelmektedir.

Hadisin uydurma olduğunu sana kim söylemişse seni kandırmış....:)


Bu hadisin kaynağı için bk. el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:422; Buharî, Târihü's-Sağîr, no. 139; Müsned, 4:335; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 6:218...

Ayrıca islambol hi. olmamıştır sözüne ancak mesih gibiler inanabilir..
Sultan 3. Mustafa hattı hümayunlarında özellikle 'İslam şehri' anlamına gelen İslambol'u kullanılmıştır....:)'
 

Mesihçi

Ordinaryus
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
2,212
Tepkime puanı
91
Puanları
0
İstanbul'un fethi dini sebeplere dayandırılmıştır ancak bunların uydurma olduğu malumdur. Meşhur hadislerin güvenilirliği yoktur. Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethetmiştir çünkü başka çaresi yoktur. Devleti çok kötü durumdadır. Ekonomi berbattır. İsyanlar kapıdadır. İstanbul'u almasa kellesi tehlikeye girecektir. "Ya İstanbul beni alacak ya ben İstanbul'u" durumu doğrudur yani.

Peki bunlar fethin değerini küçültür mü? Hayır. İstanbul dünyanın merkezidir ve atalarımız İstanbul'u fethetmiştir. Ortaçağın kapanmasına vesile olmuştur. İstanbul'un adı konusu ayrı bir konudur. 1930 lara kadar Konstantiniyye adı yürürlükte kalmıştır diye biliyorum. İstanbul adı da Türkçe değildir zaten. Yunanca'dır. Yani ha İstanbul ha Konstantiniyye farkeden bir şey yok. İnsan fethettiği şehre istediği adı verir. Mehmediyye yapsaydı şehrin adını veya Mehmedeli veya Osmaniye hakkıdır fatih olarak... Ben şahsen şehrin adı Yunanca olacağına atalarımızın adını alsa daha memnun olurum. Diğer yandan 1600 küsür sene (Osmanlı dönemi dahil) Konstatinopol veya Konstantiniyye adıyla başkentlik yapmış bir şehre 1930 yılında yakıştırma bir isim vermek hatıraya saygısızlık olarak da algılanabilir. 1453 de yapılması gerekirdi bir değişiklik yapılacaksa.

Gerçeği İstanbul 5 sene İngiliz işgalinde kaldı. Cumhuriyet yeniden fethetti İstanbul'u. Onlara da haklarını teslim edelim.

Ayasofya konusunda tabii ki rüyam oranın Katedral olmasıdır. Yapıldığı zaman dünyanın en büyük yapısıdır. Diğer yandan önü arkası bir bina işte. Binalar, heykeller, şehirler Kutsal değildir. Gelir geçerler. Varsayalım Ayasofya yıkıldı. Dünyanın sonu değil ya... Cami olmuş, müze olmuş, kilise olmuş...
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya
İstanbul'un fethi dini sebeplere dayandırılmıştır ancak bunların uydurma olduğu malumdur. Meşhur hadislerin güvenilirliği yoktur. Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethetmiştir çünkü başka çaresi yoktur. Devleti çok kötü durumdadır. Ekonomi berbattır. İsyanlar kapıdadır. İstanbul'u almasa kellesi tehlikeye girecektir. "Ya İstanbul beni alacak ya ben İstanbul'u" durumu doğrudur yani. /Mesihçi

Mesihçi galiba Doğu roma /bizans devletiyle, Osmanlı devletini biirbirine karıştırmış...Ekonomisi kötü durumda olan d.Roma/Bizans devleti idi..Osmanlı devleti değil...Ayrıca hadislerin sıhhat durumuna karar vermek bir hıristiyana kalmadı....Fethin dini bir sebebe dayandığını dağdaki çoban dahi bilir....Gerisi lafu güzaf!!!
 

Dut_agaci

Kıdemli Üye
Katılım
14 Ocak 2007
Mesajlar
7,219
Tepkime puanı
330
Puanları
0
Web sitesi
www.Menzil.Net
1453'den sıyrılıp, sıcak koltuklarında, yumuşak klavyelerinde, ellerinde nescafe üçü bir aradalarıyla, yada cocacocalalarıyla

Ceplerinde son model akıllı telefonlarıyla, üzerlerinde ne malı olduğu belli olmayan tişört ve kot pantolonlarıyla oturmuşuz

2013 yılında İstanbul'un fethini eleştirir olmuşuz.

Tüm eleştirenlere bi Osmanlı Tokadı iyi giderdi.

Ağalar, diliniz fazla mı uzadı ? Yoksa bu eleştiri sizde bir hastalık mı ?

Ayrıca Hadis-i şerife uydurma yaftası yapıştırıyorsunuz, söyleyim, diliniz fazlaca dolanıyor.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bir Müslüman kilisede namaz kılmak isyebilir ve de hakkıdır. çünkü biz hz isayı da peygamberimiz olarak kabul ediyoruz. bu itibarla bir Müslümanın kilisede namaz kılma noktasındaki talebi haklıdır.

ancak bir hristiyan camide ibadet edemez. neden? çünkü onlar bizim sevgili peygamberimiz hz muhammed (sav) i kabul etmiyorlar. bu itibarla onların camide ibadet etme talepleri haklı değildir. ve kabul edilemez.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
1453'den sıyrılıp, sıcak koltuklarında, yumuşak klavyelerinde, ellerinde nescafe üçü bir aradalarıyla, yada cocacocalalarıyla

Ceplerinde son model akıllı telefonlarıyla, üzerlerinde ne malı olduğu belli olmayan tişört ve kot pantolonlarıyla oturmuşuz

2013 yılında İstanbul'un fethini eleştirir olmuşuz.

Tüm eleştirenlere bi Osmanlı Tokadı iyi giderdi.

Ağalar, diliniz fazla mı uzadı ? Yoksa bu eleştiri sizde bir hastalık mı ?

Ayrıca Hadis-i şerife uydurma yaftası yapıştırıyorsunuz, söyleyim, diliniz fazlaca dolanıyor.


kopyala yapıştırdan öteye gidmeyenler de bir çift sözümüz olsun.

üstadın sözlerine referans vererek cevap vermek istiyoruz. kurduğumuz cümleleri mihenge vurun. mihenginiz kuran ve sünnet olsun. evet altın çıkarsa koynunuzda saklayın. bakır çıkarsa bir gıybeti d ilave derk bize iade edin.

ezberden konuşuyorsunuz.

hodri meydan!

kopyala yapıştır yapmadan, ilmi delillerinizi ortaya koyun? kurduğumuz cümlelerden hangisi islama aykırı. söyleyin. aykırı diyorsanız kurana ve sünnete göre delil getirin. yoksa bi zahmet susun!

 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
sevgili peygamberimiz, hz. Muhammed (sav) bize, hristiyanların faal haldeki kiliselerini kapatmayı ve/veya camiye dönüştürmeyi emretmemiştir. fatih sultan mehmet in, hristiyanların en büyük kilisesini (katedral) mülküne alarak cami yapması çok büyük bir hatadır. hatta ahmaklıktır. kurana ve sünnete de aykırıdır.

ayasofyanın tez zamanda esas sahiplerine verilmesi gerekmektedir. ecdadımızın yaptığı bu hatadan dolayı, samimi hristiyanlardan özür diliyoruz. @Mesihçi

not: (eleştiri yapacak olanlar lütfen iğneyi kendinize çuvaldızı başkasına batırınız)

ayrıca peygamber efendimizin "constantinapolis" olarak isimlendirdiği şehre hangi hakla "istanbul" adı verilmiştir. bu peygamberimize saygısızlıktır. "istanbul" adının da, tez zamanda "constantinapolis" olarak değiştirilmesi gerekmektedir.

@redyellow
@ŞehbaL

Böyle bir konunun açılması bir çok tartışmalara yol açacaktır.Bu konunu açılmasına ihtiyacınız mı vardı?Sizlerin asıl maksadı eğer gavurları sevindirmek ise Ayasofya'yı verelim gitsin.Yetmedi, bu Anadolu'nun asıl sahibi de rumlardır.Anadolumuzun önce ki adı "Diyar-ı Rum" idi (Rum ülkesi)Sultan Alparslan, Anadolu'ya girince şimdi ki adını aldı.Yahu sizler kafayı mı yediniz?.O zaman biz Türkler olarak tüm bu ülkeyi onlara büsbütün terkedip geldiğimiz yerlere gidelim.Gavurlar da bayram etsinler öyle mi?.

Niye saçma sapan konular açıyorsunuz?.Sizlere soruyorum.Madem öyle,Çanakkale 'de şehit olan binlerce askerlerimizin kanı için,AB ülkelerinden tanzimat alalım İsrail'in işgal ettiği o Filistin toprakları için onlardan tazminat alalım o zaman..Gavurların hangi hakkı vardı buÇanakkale ve Anadolumuzdan neden bizi sürmek istemişlerdi?Sizin asıl düşünebileceğiniz bu olmalıydı ama bakıyoruz da gavurların hakkına sahiplenmişsiniz.Hadi ordan!Hadi ordan!...

Bre gafiller!Peygamber efendimizden sonra yapılan bütün gazveler, muhasaralar ve fetihler hep İ'lay-ı Kelimetullah için değil miydi?.Fethedilen yerlerde hangi gavurun hakkı yenildi?.Peygamber efendimizin hadisinde müjdelenen ve onun meth-ü senasına mazhar olan Osmanlı ordusu ve onun komutanı Sultan Fatih Han'ın Ayasofya'yı bize emanet bıraktığını ve onu yıkan, değiştirmek isteyen, kiliseye çevirmek isteyenlere beddua etmedi mi?Bu bedduadan nice din düşmanları nasibini almış iken nasıl oluyor da böyle ucuz yollarla İstanbul'un yeniden adını değiştirmek ve onu gavurlara teslim etmek hangi müslümanın teklifi olabilir k?i...Demek ki siz ya gavur aşıklısısınız ya da diyalogçusunuz veya gizli hıristiyanlardansınız.

Unutmayınız ki körükörüne ilerisini hiç düşünülmeden yapılan iyi niyetlilik bir çok zarar ve kayıpları beraberinde getirir.Sizler daha bunu akıl edecek bir konuma gelmemişsiniz.Aklınızı başınıza alın!.


Netice olarak şunu söylemek isterim ki; her kim ki, meşru olmadığı halde gavurları sevindiren o da onlardan olur.Ecdadımız asla hata yapmamış, bilakis O İstanbul'u bir İslam ilim merkezi de yapmıştır.Onu feth ettiğinde adına da "İSLAMBOL" koymuştur.Siz şimdi gidin elinizi yüzünüzü yıkayın bir daha da böyle gavur yanlısı olmayın.


Yine unutmayınız ki Allah yolunda cihad etmek bir müslümanın şan ve şerefini arttır ona ve varsa kurduğu İslam devletine çok şeyler kazandırır..Bu yüzden Allah cihadı üzerimize farz kılmıştır.Cihad; dini mübini yeryüzüne hakim kılmak, fitne ve fesadı, zulümleri kaldırmak ve adaleti sağlamak için yapılır.Sultan Fatih bunu yapmıştır.Sultan Fatih İstanbul'u fethedince ona hırısitiyanlar bile hayran kalmışlardır.Çünkü İstanbul'a adalet ve huzur gelmiştir.Cihadı terkeden zillet içinde yaşar.İşte müslümanların bugünkü içler acısı durumu bunun içindir.Yani, cihadı terkettiklerinden dolayı başlarına her türlü belalar gelmiştir.Gelmeye de devam edecektir.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
bir müslüman kilisede namaz kılmak isyebilir ve de hakkıdır. çünkü biz hz isayı da peygamberimiz olarak kabul ediyoruz. Bu itibarla bir müslümanın kilisede namaz kılma noktasındaki talebi haklıdır.

ancak bir hristiyan camide ibadet edemez. Neden? çünkü onlar bizim sevgili peygamberimiz hz muhammed (sav) i kabul etmiyorlar. Bu itibarla onların camide ibadet etme talepleri haklı değildir. Ve kabul edilemez.

Kilisede namaz kılmanın şartlarını bilmeden fetva vermeye kalkma sakın!.Konumuz bu değil ama gerekirse bunu da açıklarım size...
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Böyle bir konunun açılması bir çok tartışmalara yol açacaktır.Bu konunu açılmasına ihtiyacınız mı vardı?Sizlerin asıl maksadı eğer gavurları sevindirmek ise Ayasofya'yı verelim gitsin.Yetmedi, bu Anadolu'nun asıl sahibi de rumlardır.Anadolumuzun önce ki adı "Diyar-ı Rum" idi (Rum ülkesi)Sultan Alparslan, Anadolu'ya girince şimdi ki adını aldı.Yahu sizler kafayı mı yediniz?.O zaman biz Türkler olarak tüm bu ülkeyi onlara büsbütün terkedip geldiğimiz yerlere gidelim.Gavurlar da bayram etsinler öyle mi?.

Niye saçma sapan konular açıyorsunuz?.Sizlere soruyorum.Madem öyle,Çanakkale 'de şehit olan binlerce askerlerimizin kanı için,AB ülkelerinden tanzimat alalım İsrail'in işgal ettiği o Filistin toprakları için onlardan tazminat alalım o zaman..Gavurların hangi hakkı vardı buÇanakkale ve Anadolumuzdan neden bizi sürmek istemişlerdi?Sizin asıl düşünebileceğiniz bu olmalıydı ama bakıyoruz da gavurların hakkına sahiplenmişsiniz.Hadi ordan!Hadi ordan!...

Bre gafiller!Peygamber efendimizden sonra yapılan bütün gazveler, muhasaralar ve fetihler hep İ'lay-ı Kelimetullah için değil miydi?.Fethedilen yerlerde hangi gavurun hakkı yenildi?.Peygamber efendimizin hadisinde müjdelenen ve onun meth-ü senasına mazhar olan Osmanlı ordusu ve onun komutanı Sultan Fatih Han'ın Ayasofya'yı bize emanet bıraktığını ve onu yıkan, değiştirmek isteyen, kiliseye çevirmek isteyenlere beddua etmedi mi?Bu bedduadan nice din düşmanları nasibini almış iken nasıl oluyor da böyle ucuz yollarla İstanbul'un yeniden adını değiştirmek ve onu gavurlara teslim etmek hangi müslümanın teklifi olabilir k?i...Demek ki siz ya gavur aşıklısısınız ya da diyalogçusunuz veya gizli hıristiyanlardansınız.

Unutmayınız ki körükörüne ilerisini hiç düşünülmeden yapılan iyi niyetlilik bir çok zarar ve kayıpları beraberinde getirir.Sizler daha bunu akıl edecek bir konuma gelmemişsiniz.Aklınızı başınıza alın!.


Netice olarak şunu söylemek isterim ki; her kim ki, meşru olmadığı halde gavurları sevindiren o da onlardan olur.Ecdadımız asla hata yapmamış, bilakis O İstanbul'u bir İslam ilim merkezi de yapmıştır.Onu feth ettiğinde adına da "İSLAMBOL" koymuştur.Siz şimdi gidin elinizi yüzünüzü yıkayın bir daha da böyle gavur yanlısı olmayın.


Yine unutmayınız ki Allah yolunda cihad etmek bir müslümanın şan ve şerefini arttır ona ve varsa kurduğu İslam devletine çok şeyler kazandırır..Bu yüzden Allah cihadı üzerimize farz kılmıştır.Cihad; dini mübini yeryüzüne hakim kılmak, fitne ve fesadı, zulümleri kaldırmak ve adaleti sağlamak için yapılır.Sultan Fatih bunu yapmıştır.Sultan Fatih İstanbul'u fethedince ona hırısitiyanlar bile hayran kalmışlardır.Çünkü İstanbul'a adalet ve huzur gelmiştir.Cihadı terkeden zillet içinde yaşar.İşte müslümanların bugünkü içler acısı durumu bunun içindir.Yani, cihadı terkettiklerinden dolayı başlarına her türlü belalar gelmiştir.Gelmeye de devam edecektir.

beyefendi siz yazılanları okumamışsınız. fethedilen yerler geri verilsin diyen yok.

konu şu;

"fethedilen yerlerdeki, hristiyanların ve/veya musevilerin, faal haldeki ibadet yerlerininin, savaş ganimeti olarak alındığına ilişkin bir örnek, asrı saadette yok. fethedildiği zamanın en büyük ve faal kilisesi (katedral) olan ayasofyanın cami yapılması acaba doğru olmuşmudur? bizim hristiyanların faal haldeki kiliselerini cami yapma hakkımız varmıdır. efendimiz buna izin vermişmidir?

buyrun cevap verin. ama ezberden konuşmadan.

not: ayrıca eleştiri yapacak olanlara bir mesajımız var; sui misal, emsal olamaz.!!!
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
resuller dışında kimse hatasız değildir.

kulların yaptıklarını mihenge vurmak lazım. mihenginde kuran ve sünnet olması lazım.

asıl olan kuran ve sünnettir. gerisi teferruat.


ayrıca; peygamberi zişan efendimiz "constantin" demişse gerisi vız gelir tırıs gider. biz, Allah (cc) ın resulü olarak efendimize boyun eğmişiz. peygamberimiz ne diyorsa o!

peygamberimiz bize, fethettiğiniz topraklardaki, üstelik faal haldeki, hristiyanların en büyük katedralini cami yapın mı demiştir.

lütfen mihenginiz kuran ve sünnet olsun. fatih te hata yapar.



ayrıca; peygamberi zişan efendimiz "constantin" demişse gerisi vız gelir tırıs gider. biz, Allah (cc) ın resulü olarak efendimize boyun eğmişiz. peygamberimiz ne diyorsa o!

peygamberimiz bize, fethettiğiniz topraklardaki, üstelik faal haldeki, hristiyanların en büyük katedralini cami yapın mı demiştir.

lütfen mihenginiz kuran ve sünnet olsun. fatih te hata yapar.

Bak sen!Kelime oyunlarıyla bizleri avlamaya çalışıyorsan onu geçeceksin!Senin karşında çocuk yok!Savunduğu şeylere bak!Önce hayatında ki varsa bid'atlerin onları hemen terket ve sünnetlere yapış ki ben senin yanına gelir, elinden öpmezsem namerdim.Şehirlerin adı değişmesiyle peygambere muhalefet edilmiş olmaz.Peygamber efendimiz zamanında ki şehir adları bugün yok denecek kadar azdır.Bunun İslam'da zararı yoktur..Ancak müslüman şehirlere yabancı isimler vermek caiz değildir.

Anlaşılan o ki birileri seni gaza getirmiş, kalbinize ve beyninize girmiş olacak ki hep hıriatiyanların haklarına sahip olmaya çalışıyorsunuz.Öyleyse o işgale uğrayan tüm İslam ülkelerinin haklarını savunmak niye aklınıza gelmez?Yemedi değil mi?"Bana ne onlardan!" mı diyeceksin şimdi?

BAK DOSTUM... GAVURLARA ZERRE KADAR MEYİLLİ OLURSAN KALBİN ONLARA DEVAMLI BİR ŞEKİLDE KAYACAKTIR.SONUNDA DA HIRİSTİYAN HAYRANI BİLE OLURSUN.BU DA SENİN AHİRETTEKİ PERİŞANLIĞINI EBEDİLEŞTİRİR...AKLINI BAŞINA DEVŞİR, GÖZÜNÜ AÇ GAVURLARDAN SANA HAYIR GELMEZ...
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bir Müslüman kilisede namaz kılmak isyebilir ve de hakkıdır. çünkü biz hz isayı da peygamberimiz olarak kabul ediyoruz. bu itibarla bir Müslümanın kilisede namaz kılma noktasındaki talebi haklıdır.

ancak bir hristiyan camide ibadet edemez. neden? çünkü onlar bizim sevgili peygamberimiz hz muhammed (sav) i kabul etmiyorlar. bu itibarla onların camide ibadet etme talepleri haklı değildir. ve kabul edilemez.


burası fetva mercii değil. yukarıdaki mesaj da bir fetva değil. zaten fetva almak isteyen buraya gelmez.


ayrıca sizin de ifade ettiğiniz gibi, kilisede namaz kılmanın şartları vardır.


önemli not: ayrıca müslümanların ibadet yeri de cami veya mescit değildir. temiz olan tüm yeryüzüdür.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Bak sen!Kelime oyunlarıyla bizleri avlamaya çalışıyorsan onu geçeceksin!Senin karşında çocuk yok!Savunduğu şeylere bak!Önce hayatında ki varsa bid'atlerin onları hemen terket ve sünnetlere yapış ki ben senin yanına gelir, elinden öpmezsem namerdim.Şehirlerin adı değişmesiyle peygambere muhalefet edilmiş olmaz.Peygamber efendimiz zamanında ki şehir adları bugün yok denecek kadar azdır.Bunun İslam'da zararı yoktur..Ancak müslüman şehirlere yabancı isimler vermek caiz değildir.

Anlaşılan o ki birileri seni gaza getirmiş, kalbinize ve beyninize girmiş olacak ki hep hıriatiyanların haklarına sahip olmaya çalışıyorsunuz.Öyleyse o işgale uğrayan tüm İslam ülkelerinin haklarını savunmak niye aklınıza gelmez?Yemedi değil mi?"Bana ne onlardan!" mı diyeceksin şimdi?

BAK DOSTUM... GAVURLARA ZERRE KADAR MEYİLLİ OLURSAN KALBİN ONLARA DEVAMLI BİR ŞEKİLDE KAYACAKTIR.SONUNDA DA HIRİSTİYAN HAYRANI BİLE OLURSUN.BU DA SENİN AHİRETTEKİ PERİŞANLIĞINI EBEDİLEŞTİRİR...AKLINI BAŞINA DEVŞİR, GÖZÜNÜ AÇ GAVURLARDAN SANA HAYIR GELMEZ...


sana küçük bir soru;

Istanbul ismi ne zamandan beri kullanılıyor? lütfen araştır? sonra konuşalım.
 

MÜTEŞEKKÜR

Kıdemli Üye
Katılım
17 Ağu 2009
Mesajlar
6,938
Tepkime puanı
198
Puanları
0
beyefendi siz yazılanları okumamışsınız. fethedilen yerler geri verilsin diyen yok.

konu şu;

"fethedilen yerlerdeki, hristiyanların ve/veya musevilerin, faal haldeki ibadet yerlerininin, savaş ganimeti olarak alındığına ilişkin bir örnek, asrı saadette yok. fethedildiği zamanın en büyük ve faal kilisesi (katedral) olan ayasofyanın cami yapılması acaba doğru olmuşmudur? bizim hristiyanların faal haldeki kiliselerini cami yapma hakkımız varmıdır. efendimiz buna izin vermişmidir?

buyrun cevap verin. ama ezberden konuşmadan.

not: ayrıca eleştiri yapacak olanlara bir mesajımız var; sui misal, emsal olamaz.!!!

HZ.ÖMER EFENDİMİZİN KUDÜS'Ü FETH ETTİĞİNDE YAPTIĞI İLK ANTLAŞMA..

Hz. Ömer İbn-i Hattab’in Medine’den Kudüs’e gitmesiyle teslim olan Kudüs’te dünya tarihinde görülmemiş, muazzam bir uzlaşma ve barış sağlandı. Bu barışın adı Hz. Ömer’in Emannamesiydi. Hz. Ömer’in Kudüs ahalisine verdiği sulh anlaşması şöyleydi;

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Bu sözleşme, müminlerin emiri ve Allah’ın kulu Ömer tarafından İliya halkına verilen bir emandır. Onların canlarına, mallarına, kiliselerine, haçlarına, yerleşik ve göçebe olan bütün fertlerine verilen bir teminattır. Kiliseleri mesken yapılmayacak, yıkılmayacak ve kısmen dahi olsa işgal edilmeyecektir. İçindeki kutsal eşyalara dokunulmayacaktır. Mallarına el sürülmeyecektir. Kimse dinî inançlarından dolayı zorlanmayacak, kendilerine asla zarar gelmeyecek ve yurtlarına Yahudiler iskân olunmayacaktır. Buna karşılık onlar da cizye vereceklerdir. Bunlardan kim yurdunu terk etmek isterse, gideceği yere kadar mal ve can emniyeti sağlanacaktır. Yurdunda kalmak isteyenler ise, güvende olacaklardır ve cizye vereceklerdir. Dileyen Rumlarla gidecek, dileyen de toprağına dönecektir. Hasat elde edinceye kadar onlardan bir şey istenmeyecektir. Bu, Allah’ın Resulü’nün, halifelerin ve müminlerin Kudüs halkına verdiği güvenlik ahdidir. Cizye ödedikleri müddetçe geçerlidir.”
HAZRETİ ÖMER KUDÜS’Ü VAKIF İLAN ETTİ
Halid bin Velid, Amr bin As, Abdurrahman bin Avf ve Mu’aviye bin Ebi Süfyan’ın şahitliğinde imzalanan emanname, hicri 15 yılında hazırlandı ve yazıldı. Kudüs halkı ise fethin hemen akabinde İslam hâkimiyeti altına girmeye kendileri karar verdiler. Hz. Ömer de bunun üzerine dinimizde çok özel bir yeri olan Kudüs’ün vakıf olduğunu ve hiç kimsenin burada toprak alıp satamayacağını, hibe edemeyeceğini ilan etti. Halife Hazreti Ömer, Mescid-i Aksa’ya İsra ve Miraç hadisesinde olduğu gibi Peygamberimizin girdiği yerden girmeyi tercih etti ve Mescid-i Aksa’nın içinde tahıyyetu’l-mescit namazı kıldı.
EMANNAMENİN TAM METNİ
Halen Başbakanlık Osmanlı Arşivleri, Kilise Defterleri, Kamame Defteri No: 8’de muhafaza edilen emannamenin tam metni ise şöyle;
1. Allah’a hamd olsun ki, bizi İslam ile aziz kıldı; iman ile şerflendirdi; peygamberi Muhammed ile bize rahmet eyledi; bizi dalaletten hidayete götürdü; aramızdaki dağınıklıktan sonra bizi bir araya getirdi ve kablerimizi birleştirdi; düşmanlarımıza karşı zafer verdi; bize bu beldeleri nasip etti; bizi birbirini seven kardeşler haline getirdi. Ey Allah’ın kulları! Bu nimetlere karşı Allah’a hamd ediniz.
2. Bu Ömer bin Hattab’ın Kudüs-i Şerif’deki Tur-i Zeytun’da millet-i İseviyenin şerefli patriği Safranbos’a verdiği ve bütün re’aya ile papaz ve patrikleri içine alacak şekilde tanzim olunan yazılı ahidnamesidir.
3. Bütün papazlar nerede ve hangi şartlarda olurlarsa oldunlar, biz müslümanlardan emana sahiptirler. Bütün gayr-i müslimler, zimmet akdinin hükümlerine riayet ettikleri müddetçe, emanları geçerlidir. Biz müminler ve bizden sonra gelecek olanlar, onları korumakla mükellefiz. İtaat ve bağlılıkları devam ettikçe de bu devam edecektir.
4. Verilen bu kroma ve eman sözü kendileri için geçerli olduğu kadar, kiliseleri, manastırları dışarıda ve içeride bulunan bütü ziyaret mahalli olan mukaddes mekanları için geçerlidir.
5. Bu mukaddes mekanlar şunlardır: Kamame Kilisesi; Hz. İsa’nın doğum yeri olan Beytüllahm’deki Büyük Kilise; Kıbleye, kuzeye ve batıya açılan üç kapılı mağara.
6. Kudüs’te bulunan Hristiyanların dışındaki Hristiyan cemaatleri, yani Habeş Hristiyanları, Avrupa’dan ziyaret için gelenler, Kıbtiler, Süryaniler, Ermeniler, Yakubiler, Maruniler ve benzeri taifeler, tamamen adı geçen Patrik’e tabidirler; Patrik bunlara takdim olunur.
7. Zira bu sayılan patrik ve papazlara, Hz. Peygamber mübarek mührü ile eman vermiş ve korunmalarını istemiştir. Biz müminler de, onlara iyi davranan Peygamber hürmetine onlara iyi davranacağız.
8. Bu patrik ve papazlar, cizye ve benzeri mükellefiyetlerden, denizde ve karada muaf olacaklar; bunların Kamame Kilisesine ve diğer mukaddes mekanlara girişlerinden dolayı kendilerinden bir şey alınmayacak. Ancak Hristiyanların elindeki Kamame Kilisesine gelen ziyaretçiler, Patrik olana 1 1/3 dirhem vereceklerdir.
9. Bütün müminler, erkek olsun kadın olsun, sultan, hakim veya vali olsun, zengin olsun fakir olsun, mutlaka bu emirlerimizi koruyacaklardır.
10. Hristiyan reislerine bu mersum (ferman) sahabe-i kiramdan Abdullah, Osman bin Affan, Sa’d bin Zeyd, Abdurrahman bin Avf ve diğer sahabe kardeşlerimizin huzurunda verilmiştir.
11. Bu yazılı fermanda açıkladığımız emirler korunsun, riayet edilsin ve ellerinde kalsın.
12. Müminlerden kim bu fermanımızı okur da şimdi veya kıyamete kadar, ona muhalefet ederse, Allah’ın ahdini bozmuş ve Habibine isyan etmiş olur.’
20 Rebiül-Evvel 15 H.



Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Kilise Defterleri, Kamame Defteri, No: 8
........................................................................................................................
........................................................................................................................

Fatih Sultan Mehmed Devrinde Din ve Vicdan Hürriyeti

İslâm Hukukunda Din ve Vicdan Hürriyeti

Önce İslâm hukukundaki din ve vicdan hürriyeti ile alâkalı bazı hükümleri özetleyelim. Sonra da Fatih Sultan Mehmed'in konu ile ilgili iki tatbikatını beraber mütalâa edelim. İslâm hukukunda, İslâm'ın tesbit ettiği kâidelere riâyet etmek şartıyla hiç bir müdahale ve engel sözkonusu olmaksızın herkes düşünce ve İnanç hürriyetine sahiptir. İslâm'a göre bâtılın tasviri ve fuhşu teşvik eden yahut İslâm'ı tahkir eden şeylerin neşri fikir hürriyetinin çerçevesine dahil değildir. Konusu hak olmak şartıyla hür düşünmek, hak değil ayrıca bir görevdir. Her ferdin, hiçbir şeyden çekinmeden zulme ve haksızlığa karşı çıkması gerekir. Devletin ve kamunun yararlarını zedelememek şartıyla her çeşit meşru' ve doğru malumatın neşri câizdir. Mürtedler ve putperestler dışında bütün din mensuplarının inançlarına saygı göstermek İslâmî ahlâkın gereğidir. Başkalarının inançları ile alay etmek, inanç hürriyetine İbadet serbestisine karşı çıkmak câiz değildir. Bütün bu konularda islâm hukukunun mevcut hükümlerine riayet şarttır. Burada şunu da kaydedelim ki, savaş yoluyla elde edilen topraklarda bulunan başka dinlere ait ma'bedlerin ifnası yahut ibkası konusunda yetki İslâm devletine aittir (1). Bu genel prensipler ışığında şimdi iki tarihi hâdiseyi nakletmek istiyoruz:

Fatih'in Sırplara Tanıdığı Din Hürriyeti
Fatih Sultan Mehmed, Rumeli'deki fetihlerini genişleterek Sırbistan sınırlarına geldiği zaman, iki ateş arasında kalmış olan Sırplar, Macarlarla Türklerden birisini tercih etmek mecburiyetinde kalmışlardır. O dönemde Sırplar Ortodoks, Macarlar ise Katolik idiler ve Romalılar ile Latinler arasında anlaşmazlık bulunduğu gibi bunlar da birbirlerini hiç sevmezlerdi. Macar Kralı Jan Honyad, Sırplıları elde etmek istiyordu. Sırp Kralı George Brankoviç, kendisini Türklere karşı isyan etmeye teşvik eden Macar Kralı nezdine bir heyet göndererek "Macarlar Türklere galip gelirse, Sırplıların mezhepleri olan Ortodoksluk hakkında ne gibi müsaadelerde bulunacaksınız? diye sordurmuştur. Jan Honyad, "Sırbistan'ın her tarafında Katolik Kiliseleri tesis edeceğim" cevabını vermiştir. Aynı soruyu sormak üzere diğer bir heyeti de Fâtih Sultan Mehmed'e göndermiş ve Fâtih'in verdiği cevap ise şöyle olmuştur: Her caminin yanına bir kilise inşa edilecek = cote de chaque mosquee, s'eleyera une egilse, ou les tines pourront adorer leur diue. "Bu cevabı alan Sırp Kralı, hırıstiyan olan Macarlara değil, müslüman olan Türklere yani Osmanlılara itaat etmiştir (2).

İstanbul'daki Kiliselerin Varlığı Fatih'in Müsamahasının Eseridir.
İslâm devletler hukukunun hükümlerine göre, sulh yolu ile fethedilen ülkelerde mevcut olan ehl-i kitâba ait ma'bedlere asla dokunulmaz; ancak yenilerinin inşasına da müsade edilmez. Eskiden beri var olanlar tamir edilebilir. Savaş yoluyla fethedilen topraklarda ise, durum tam tersinedir. Yani islâm hükümdarı, isterse, başka dinlere ait bütün ma'bedleri yok eder ve gayr-i müslimleri de sürgün edebilir. İşte İstanbul, tamamen savaş yoluyla fetholunmuştur. Ayasofya'nın ve benzeri bazı kiliselerin camiye çevrilişinin meşruiyet sebebi zikredilen hükümdür (3). Bu hüküm, İstanbul çapında tatbik edilseydi, İstanbul'daki bütün kilise ve havraların yıkılması gerekirdi. İstanbul'u Allah'ın yardımı ve kılıcının kuvvetiyle fetheden Fâtih Sultan Mehmed, Ayasofya'yı cami haline getirdikten sonra, papaz ve hahamlardan oluşan bir heyeti huzuruna kabul eder. Papaz ve hahamlar heyeti, İstanbul'u savaşla fethettiğini, dilerse İstanbul'da hiçbir kilise ve havra bırakmayacağını bu durumun devletler hukukundan doğan bir hakkı olduğunu Fâtih'e İfade ederler; ancak kendisinde, kendilerine ve ma'bedlerine karşı İstanbul'un sulh yolu ile fethetmiş gibi kabul etmesini ve geç de olsa toplu halde huzuruna gelişlerini bu mânâya vesile saymasını ısrarla talep etmişlerdir.

Çevresindeki din âlimlerine danışan Fâtih Sultan Mehmed, bu isteklerini geri çevirmemiş ve camiye çevrilenlerin dışında kalan kilise ve havralara, hakkı olduğu halde müdahale etmemiştir. Günümüze kadar yaşayan kilise ve havraların gerçek sırrının, Fâtih'in din ve vicdan hürriyeti anlayışı olduğunu, Osmanlı Devleti'nin şanlı Şeyhülislâmı Ebussuud Efendi, verdiği bir fetvada vuzuha kavuşturmaktadır. Bu fetvanın orijinali aynen şöyledir: 'Merhum Sultan Muhammed Hân —Aleyh'ir—rahmeti) velğufrân— hazretleri, Mahmiye-i İstanbul'u ve etrafındaki karyeleri anveten feth eylemiş midir? El—Cevab: Ma'ruf olan anveten fetihdir. Amma kenais-i kadime delâlet eder. Sene hamsin ve erba'ın ve tis'a-mi'e (945) tarihinde bu husus teftiş olunmuştur. 130 yaşında bir kimesne ve 110 yaşında bir kimesne bulunub Yehud ve Nasara tâifesi el altından Sultan Muhammed Hân ile ittifak edüb Tekfura nusret etmeyecek olub Sultan Muhammed dahi anları seby etmeyüb halleri üzere mukarrer edecek olub bu vechile feth olundu deyu şahadet edüb bu şahadet ile kenâis-i kadîme hali üzere kalmıştır. Ketebehu Ebussuud" (4).

Görülüyor ki, Fâtih Sultan Mehmed'ın Sırbistan'da tatbik edeceğini va'd ettiği "Her caminin yanında birer kilise inşasına müsade" durumu, İstanbul'da da tatbik olunmuştur. Fener'de Abdi Subaşı Mahallesindeki Caminin bitişiğinde Rum Patrikhanesi ile kilisenin mevcudiyeti, Osmanlı Devleti'nin gerçek mânâda din ve vicdan hürriyetini göstermiyor mu? Edirnekapı caddesinin son kısmında yer alan Mihrimah Sultan Camii'nin hemen karşısında bir Rum kilisesinin inşasına müsaade etmek, bu hürriyetin maddi delillerinden değil midir? Müslümanların gayr-i müslimler hakkındaki ulüvv-i cenab ve müsamahasına karşılık, gayr-i müslim devletlerin geçmiş asırlarda, özellikle Endülüs'de; son asırlarda ise Osmanlı hâkimiyetinden çıkan memleketlerde kalan müslüman ahaliye reva gördükleri muâmeleler, tamamen din ve vicdan hürriyetini ihlal ettiğinden, mukayese bile edilemez. İşte Bulgaristan ve işte nankör İsrail Devletçiği!.. (5).

1-) Kur'ân, Bakara, 256; Mâide, 42, 43, 47; Ahzab, 60, 61, İfna: Mahvetmek, yıkmak. İbka: Devamını temin, yerinde bırakma.
2-) De La Jonquiere, Historie de l'Empire Ottoman, sh. 164; Osman Nuri, Mecelle-i Umur-i Belediye, c.I.sh. 217.
3-) Cin, Halil/Akgündüz, Ahmet, Türk Hukuk Tarihi, c.I, sh. 393 vd.
4-) Ebüssuud, Ma'ruzat, İst. Ünv. Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar No:1798, vrk. 130/a-b.
5-) Osman Nuri, Mecelle-i Umur, 1/217-218.


Not:Kiliselerin yıkılıp yıkılmaması hakkında her hangi bir hadis-i şerife rastlanmamıştır.Varsa siz getirin müzakere edelim.Ancak merak ettiğim şudur ki neden hıristiyanların kiliseleri hakkında onları sahipleniyorsunuz?.Nedir derdiniz?Onlara karşı bir sempati ve empatiniz mi gelişti?...
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
aşama aşama gidelim. önce istanbul ismi. araştırdınız mı? ne zamandan beri "istanbul" diyormuşuz. "istanbul" kelimesinin kökeninin de "konstantin" gibi yunan menşeli olduğunu farkettiniz mi? neyi savunduğunuzu farkettiniz mi?

önce bunu netleştirelim. @MÜTEŞEKKÜR
 

mustafaceylan

Asistan
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
396
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
41
kopyala yapıştırdan öteye gidmeyenler de bir çift sözümüz olsun.

üstadın sözlerine referans vererek cevap vermek istiyoruz. kurduğumuz cümleleri mihenge vurun. mihenginiz kuran ve sünnet olsun. evet altın çıkarsa koynunuzda saklayın. bakır çıkarsa bir gıybeti d ilave derk bize iade edin.

ezberden konuşuyorsunuz.

hodri meydan!

kopyala yapıştır yapmadan, ilmi delillerinizi ortaya koyun? kurduğumuz cümlelerden hangisi islama aykırı. söyleyin. aykırı diyorsanız kurana ve sünnete göre delil getirin. yoksa bi zahmet susun!



üstadın sünnetimi ...ya üstad üstad diye tutturmuşunuz ..sanki üstad kurandan ve peygamberimizden daha üstün ki hemen referans yapıyosunuz ..üstad ,fatih sultan mehmet ten daha mı üstün ki ...
fatih sultan mehmet han hadisle müjdelenmiş komutan sultan ..gerçi sizin üstada mehdi dersiniz .. :)
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bakın diyanet işleri başkanı ne demiş....


Diyanet: Hıristiyanların ibadet özgürlüğünün yanındayız
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Ankara'da kilise açılmasını engellediğine dair iddiaları cevapladı
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Ankara'da kilise açılmasını engellediğine dair algı oluşturulmasının yanlışlığını vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Hıristiyan vatandaşlarımızın bulundukları her yerde ibadethanelerini açma ve orada özgürce ibadet edebilmelerini herkesten önce biz isteriz. Diyanet'in kilise açılmasını engellediği algısına sebep olan haberler haksız ve gerçeği yansıtmamaktadır. Hıristiyan azınlık gelip bizden talepte bulunsa yardımcı oluruz." dedi.


Ankara Protestan cemaatinin kilise inşası için talep ettiği arsa ile ilgili Ankara Valiliği'nin olumsuz cevap verdiğini bilgisine yer veren Agos ve Cumhuriyet gazeteleri, Diyanet'in talebi ile aynı arsanın cami yapımı için tahsis edildiğini yazdı. Söz konusu haberle ilgili Todays Zaman'ın sorularını cevaplandıran Başkan Görmez, "Türkiye'de camileri sivil toplum yapar. Biz sadece sivil toplum ile devlet arasında köprü vazifesi görürüz. Vatandaşların cami yapımı için kurdukları dernekler devlet kurumlarına başvurularını Diyanet üzerinden gerçekleştirirler. Söz konusu arsa için de Miraç Cami Yaptırma Derneği 2005 yılında Diyanet üzerinden Hazine'ye başvuruda bulunmuş. 2006 Yılında Hazine'den tahsis cevabı gelmiş. Yani müracaat da tahsisat da 8 yıl önce tamamlanmış. Bu durumu; kilise yeri olarak talep edilen arsanın Diyanet tarafından apar-topar cami mekanı haline getirildiği şeklinde kamuoyuna yansıtmak gerçeklerle de insafla da ilkeli yayıncılıkla da bağdaşmaz." diye konuştu.


Diyanet olarak Müslim-gayrimüslim ayrımı yapmalarının söz konusu olmayacağını vurgulayan Prof. Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü, "Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Türkiye'de Müslüman çoğunluk için dini özgürlükler açısından istediğimiz her şeyi gayri Müslim azınlıklar için de talep etmeyi insani ve ahlaki bir vazife telakki ederiz. Bizim Müslüman anlayışımız da bize bunu emreder. Batının hiçbir başkentinde kilise-havra-cami yan yana yok iken, Türkiye, 4-5 asır önce camiyi, havrayı, kiliseyi barış içinde yan yana kurabilmiş ve yaşatabilmiş bir ülkedir. Bir arsanın kiliseye tahsisini engelleme iddiası, gerçekdışı bir iddia olmanın ötesine geçmez."


Agos ve Cumhuriyet gazetelerinin habere konu edindikleri arsa 2005 yılında Çankaya belediyesi tarafından ibadet hane yeri olarak ilan edilmiş. Çankaya Miraç Cami Yaptırma Derneği de cami yeri olarak tahsisi için talepte bulunmuş. Hazine'nin cami yeri olarak tahsis edildiğine dair cevap 2006 yılında verilmiş. Arsa üzerindeki gecekondu ihtilafının giderilmesi 8 yıla mal olmuş.


PROTESTANLAR DİYANETTEN ÖZÜR DİLEDİ


Bu arada, habere konu olan Türkiye Protestan Kiliseler Derneği'nden de açıklama geldi. Today's Zaman'a konuşan basın sözcüsü Soner Tufan, "Sebep olduğumuz yanlış anlaşılmadan dolayı herkesten özür diliyorum. Biz teknik bir hata yaptık. Çankaya Belediyesi'nin bize verdiği listeden ada ve parsel numaralarını karıştırarak yanlışa düştük. Bize verilmeyen arsanın camiye tahsis edildiğini zannederek incindik ve üzüldük. Mağdur edildiğimizi düşünerek başvurduğumuz resmi makamlardan da olumlu cevap alamayınca konuyu medyaya yansıttık. Evet hatanın büyüğü bizde ama, bize yer gösterme yerine liste veren Çankaya belediyesi de, mağduriyet düşüncemizi düzeltmesi gereken valilik ve diğer makamlar da ortaya çıkan yanlışta pay sahibi…" diye konuştu.


Tufan ayrıca şu açıklamalarda bulundu: "Ben sebep olduğumuz yanlışı düzeltmek üzere ilk haberin yayınlandığı internet sitesine tekzip gönderdiğimi halde AGOS ve Cumhuriyet gazeteleri bizimle görüşüp doğruyu araştırmadan rol çalarken yanlışın büyümesine sebep oldular. Sizin gibi Radikal gazetesinden de bir arkadaş aradı, yanlışlığı kendisiyle paylaştım ve haber yapmadı. Sebep olduğumuz yanlış anlaşılma ve Ortaya çıkan etkilerden dolayı herkesten özür diliyorum. Türkiye'deki Protestanların yüzde 80'ini oluşturan yaklaşık 40 üyesi bulunan Türkiye Protestan Kiliseler Derneği Basın Sözcüsü olarak haberlerden olumsuz etkilen tüm Müslümanlardan özür diliyorum. Geldiğimiz noktada gerçekten çok üzüntülü ve mahcubuz. Boş yere Diyanet'e kızmışız, arsamızı el çabukluğu ile cami derneğine tahsis etmekle suçlamışız. Haklı olarak bizden önce başvuru yapıp cami izni alanlar da bizim bu çıkışımıza tepki gösterdiler. Özrümü kabul etmelerini diliyorum."


kaynak:
http://www.risalehaber.com/diyanet-hiristiyanlarin-ibadet-ozgurlugunun-yanindayiz-178944h.htm
 

mustafaceylan

Asistan
Katılım
8 Eyl 2007
Mesajlar
396
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Yaş
41
bakın diyanet işleri başkanı ne demiş....


Diyanet: Hıristiyanların ibadet özgürlüğünün yanındayız
görmez, diyanet İşleri başkanlığı'nın ankara'da kilise açılmasını engellediğine dair iddiaları cevapladı
diyanet İşleri başkanlığı'nın ankara'da kilise açılmasını engellediğine dair algı oluşturulmasının yanlışlığını vurgulayan diyanet İşleri başkanı mehmet görmez, "hıristiyan vatandaşlarımızın bulundukları her yerde ibadethanelerini açma ve orada özgürce ibadet edebilmelerini herkesten önce biz isteriz. Diyanet'in kilise açılmasını engellediği algısına sebep olan haberler haksız ve gerçeği yansıtmamaktadır. Hıristiyan azınlık gelip bizden talepte bulunsa yardımcı oluruz." dedi.


Ankara protestan cemaatinin kilise inşası için talep ettiği arsa ile ilgili ankara valiliği'nin olumsuz cevap verdiğini bilgisine yer veren agos ve cumhuriyet gazeteleri, diyanet'in talebi ile aynı arsanın cami yapımı için tahsis edildiğini yazdı. Söz konusu haberle ilgili todays zaman'ın sorularını cevaplandıran başkan görmez, "türkiye'de camileri sivil toplum yapar. Biz sadece sivil toplum ile devlet arasında köprü vazifesi görürüz. Vatandaşların cami yapımı için kurdukları dernekler devlet kurumlarına başvurularını diyanet üzerinden gerçekleştirirler. Söz konusu arsa için de miraç cami yaptırma derneği 2005 yılında diyanet üzerinden hazine'ye başvuruda bulunmuş. 2006 yılında hazine'den tahsis cevabı gelmiş. Yani müracaat da tahsisat da 8 yıl önce tamamlanmış. Bu durumu; kilise yeri olarak talep edilen arsanın diyanet tarafından apar-topar cami mekanı haline getirildiği şeklinde kamuoyuna yansıtmak gerçeklerle de insafla da ilkeli yayıncılıkla da bağdaşmaz." diye konuştu.


Diyanet olarak müslim-gayrimüslim ayrımı yapmalarının söz konusu olmayacağını vurgulayan prof. Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü, "diyanet İşleri başkanlığı olarak türkiye'de müslüman çoğunluk için dini özgürlükler açısından istediğimiz her şeyi gayri müslim azınlıklar için de talep etmeyi insani ve ahlaki bir vazife telakki ederiz. Bizim müslüman anlayışımız da bize bunu emreder. Batının hiçbir başkentinde kilise-havra-cami yan yana yok iken, türkiye, 4-5 asır önce camiyi, havrayı, kiliseyi barış içinde yan yana kurabilmiş ve yaşatabilmiş bir ülkedir. Bir arsanın kiliseye tahsisini engelleme iddiası, gerçekdışı bir iddia olmanın ötesine geçmez."


agos ve cumhuriyet gazetelerinin habere konu edindikleri arsa 2005 yılında Çankaya belediyesi tarafından ibadet hane yeri olarak ilan edilmiş. Çankaya miraç cami yaptırma derneği de cami yeri olarak tahsisi için talepte bulunmuş. Hazine'nin cami yeri olarak tahsis edildiğine dair cevap 2006 yılında verilmiş. Arsa üzerindeki gecekondu ihtilafının giderilmesi 8 yıla mal olmuş.


Protestanlar dİyanetten ÖzÜr dİledİ


bu arada, habere konu olan türkiye protestan kiliseler derneği'nden de açıklama geldi. Today's zaman'a konuşan basın sözcüsü soner tufan, "sebep olduğumuz yanlış anlaşılmadan dolayı herkesten özür diliyorum. Biz teknik bir hata yaptık. Çankaya belediyesi'nin bize verdiği listeden ada ve parsel numaralarını karıştırarak yanlışa düştük. Bize verilmeyen arsanın camiye tahsis edildiğini zannederek incindik ve üzüldük. Mağdur edildiğimizi düşünerek başvurduğumuz resmi makamlardan da olumlu cevap alamayınca konuyu medyaya yansıttık. Evet hatanın büyüğü bizde ama, bize yer gösterme yerine liste veren Çankaya belediyesi de, mağduriyet düşüncemizi düzeltmesi gereken valilik ve diğer makamlar da ortaya çıkan yanlışta pay sahibi…" diye konuştu.


Tufan ayrıca şu açıklamalarda bulundu: "ben sebep olduğumuz yanlışı düzeltmek üzere ilk haberin yayınlandığı internet sitesine tekzip gönderdiğimi halde agos ve cumhuriyet gazeteleri bizimle görüşüp doğruyu araştırmadan rol çalarken yanlışın büyümesine sebep oldular. Sizin gibi radikal gazetesinden de bir arkadaş aradı, yanlışlığı kendisiyle paylaştım ve haber yapmadı. Sebep olduğumuz yanlış anlaşılma ve ortaya çıkan etkilerden dolayı herkesten özür diliyorum. Türkiye'deki protestanların yüzde 80'ini oluşturan yaklaşık 40 üyesi bulunan türkiye protestan kiliseler derneği basın sözcüsü olarak haberlerden olumsuz etkilen tüm müslümanlardan özür diliyorum. Geldiğimiz noktada gerçekten çok üzüntülü ve mahcubuz. Boş yere diyanet'e kızmışız, arsamızı el çabukluğu ile cami derneğine tahsis etmekle suçlamışız. Haklı olarak bizden önce başvuru yapıp cami izni alanlar da bizim bu çıkışımıza tepki gösterdiler. Özrümü kabul etmelerini diliyorum."


kaynak:
http://www.risalehaber.com/diyanet-hiristiyanlarin-ibadet-ozgurlugunun-yanindayiz-178944h.htm


dİyanet Çok mu mÜslÜman ve ehlİ sÜnnet sankİ ..nerde bİ sapiklik dİaynet orda ..dİyanetİ referans gÖsterme fİkrİnİ Çok dÜŞÜndÜn mÜ
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
yani diyeceğim o ki; gelişmeler bizim anlatmaya çalıştığımız istikamette devam ediyor.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Bak sen!Kelime oyunlarıyla bizleri avlamaya çalışıyorsan onu geçeceksin!Senin karşında çocuk yok!Savunduğu şeylere bak!Önce hayatında ki varsa bid'atlerin onları hemen terket ve sünnetlere yapış ki ben senin yanına gelir, elinden öpmezsem namerdim.Şehirlerin adı değişmesiyle peygambere muhalefet edilmiş olmaz.Peygamber efendimiz zamanında ki şehir adları bugün yok denecek kadar azdır.Bunun İslam'da zararı yoktur..Ancak müslüman şehirlere yabancı isimler vermek caiz değildir.

Anlaşılan o ki birileri seni gaza getirmiş, kalbinize ve beyninize girmiş olacak ki hep hıriatiyanların haklarına sahip olmaya çalışıyorsunuz.Öyleyse o işgale uğrayan tüm İslam ülkelerinin haklarını savunmak niye aklınıza gelmez?Yemedi değil mi?"Bana ne onlardan!" mı diyeceksin şimdi?

BAK DOSTUM... GAVURLARA ZERRE KADAR MEYİLLİ OLURSAN KALBİN ONLARA DEVAMLI BİR ŞEKİLDE KAYACAKTIR.SONUNDA DA HIRİSTİYAN HAYRANI BİLE OLURSUN.BU DA SENİN AHİRETTEKİ PERİŞANLIĞINI EBEDİLEŞTİRİR...AKLINI BAŞINA DEVŞİR, GÖZÜNÜ AÇ GAVURLARDAN SANA HAYIR GELMEZ...

hala bekliyoruz....


Istanbul ismi ne zamandan beri kullanılıyor?
 
Üst