Ayasofya kilise olarak esas sahiplerine verilmeli ve İstanbul adı Constantinapolis olmalı!

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
.Bu yazdıklarınızla ironimi yapıyorsunuz..bilmiyorum...Ama sözleriniizn hiç bir ilmi değeri yok....Bir defa Peygamber efendimizin istanbulun ismini ''Constantin'' diye belirtmesi o gün isminin öyle olmasından ötürüdür..Yoksa kendileri yeni bir isimlendirme yapmamışlardır...Siz bu ismin peygamber döneminde kullanılmadığını ispatlayabilriseniz sözünüüzn bir kıymeti olur..


Diğer yandan ''peygamberimiz bize, fethettiğiniz topraklardaki, üstelik faal haldeki, hristiyanların en büyük katedralini cami yapın mı demiştir. '2 sözünüzde aslısızdır..Zi,ra İslâm devletler hukukunun hükümlerine göre, sulh yolu ile fethedilen ülkelerde mevcut olan ehl-i kitâba ait ma'bedlere asla dokunulmaz; ancak yenilerinin inşasına da müsaade edilmez..İstanbulun fethi sulh yoluylamı olmuş ki hükmü buna göre verelim.. ...savaş yoluyla alınan yerlerdeki mabetleri islam halifesi yok edebilir...


deliliniz nedir?

beyefendi hala bekliyoruz. lütfen cevap veriniz.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Yenikapı'da bulunan kalıntılarla tarihi 8500 yıl önceye dayanan ve “dünya üzerinde 3 imparatorluğa başkentlik eden tek şehir” olan İstanbul, tarihi boyunca değişik isimlerle anıldı.

Osmanlı İmparatorluğu, 1004 yıl “Byzantion”, 1116 yıl da “Konstantinopolis” olarak adlandırılan şehri fethettikten sonra isminin ne olacağı konusunda tartışmaya girmedi. Osmanlı döneminde “Konstantiniyye”, “Stanpolis”, “Dersaadet”, “Asitane”, “Darülhilafe” ve “Makarrı Saltanat” olarak da adlandırılan şehrin adı Cumhuriyet'in ilanından sonra “İstanbul” olarak kabul edildi.

Yenikapı'da bulunan kalıntılarla tarihi 8500 yıl önceye dayanan şehre, MÖ 667'de Antik Yunanistan'daki Megara'dan gelen Dorlu Yunanlı yerleşimciler bir koloni kurdu ve yeni koloniye kralları Byzas şerefine “Byzantion” adını verdi.

Kente, 330 yılında Roma İmparatorluğu'nun başkenti ilan edilince Latince “Yeni Roma” anlamına gelen “Nova Roma” adı konuldu, ama bu isim çok benimsenmedi. 337 yılında İmparator I. Konstantin'in ölümüyle kentin adı onun şerefine “Konstantin'in kenti” anlamına gelen “Konstantinopolis”e çevrildi. Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğu boyunca kentin resmi adı olarak kaldı.
Osmanlı İmparatorluğu 1004 yıl “Byzantion”, 1116 yıl da “Konstantinopolis” olarak adlandırılan şehri fethettikten sonra isim kavgasına girmedi.

Ayasofya Müzesi Başkanı ve tarihçi Haluk Dursun, yaptığı açıklamada, İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethinden sonra bir sürü ismi olduğunu belirterek, bazı resmi isimlerin çok az kullanıldığını, bazılarının ise halk tarafından benimsendiğini söyledi.

Osmanlı padişahlarının asla isim üzerine takılıp kalmadığını vurgulayan Dursun, “Bunun bir istisnası var. Sultan 3. Mustafa hattı hümayunlarında özellikle 'İslam şehri' anlamına gelen İslambol'u kullanıyor” dedi.
Dursun, Osmanlı döneminde en çok kullanılan ismin Konstantinopolis'in Arap diline çevrilen şekli “Konstantiniyye” olduğunu belirterek, halk arasında mutluluk şehri anlamına gelen “Dersaadet” ve büyük dergah anlamında “Asitane”nin çok kullanıldığını kaydetti.

KELİMENİN KÖKENİ

“İstanbul” kelimesinin kökeni olan “Stinpolis”nin Rumca ve “şehre doğru” kelimelerinin bozulmuş hali olduğunu ifade eden Dursun, şöyle konuştu:
“Şehir denilince akla, surun içindeki İstanbul geliyor. Bana göre İstanbul'un adının nereden geldiğinden İstanbul'un neresi olduğu daha önemli. O dönemde surun içindeki bölümün dışındaki yerlere asla İstanbul demiyorlar. Şu anda en çok karıştırılan ve en çok yapılan ortak hata bu. Eyüp'ü, nefsi İstanbul'dan ayırıyor, karşı denildiği zaman akla asla Kadıköy değil, Galata geliyor. Karşıya geçmek denildiği zaman Karaköy'den Galata'ya, Galata'dan Kuledibi'ne bir hat var. Taksim daha yok, bir de Üsküdar var. Bunun dışında mevsimlik olarak kullanılan Adalar ve Boğaziçi'ndeki köyler var. Yani Boğaziçi, İstanbul sayılmıyor. Halk içinde Şeher'dir. 'İstanbul'a gideceğim' denildiği zaman surun içini kasteder ve ayırır. Kadıköy'deki birisi 'Bugün İstanbul'a gideceğim', Taksim'deki birisi 'Bugün İstanbul'a ineceğim' der. Bunları daha önemli görüyorum.”

OSMANLI SAATİNDE KONSTANTİNOPOLİS YAZILI

Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit dönemine ait bir cep saatinin içindeki “Konstantinopolis” yazısını gösteren Dursun, “Bu dönem milli hassasiyetin en yüksek olduğu dönemdir. Ama saatlerinde Konstantinopolis yazılı” diye konuştu.
Haluk Dursun, Osmanlı devletinin resmi yazışmalarında hilafetin merkezi anlamında “Darülhilafe” ve saltanatın merkezi anlamında “Makarrı Saltanat” isimlerini kullandığını dile getirerek, “Bu da çok uygun. Osmanlı doğrudan o kavgaya girmiyor, fonksiyonundan bir şehri tanımlıyor. Burası kim ne derse desin, ister Konstantinopolis desin, ister Konstantiniyye desin Darülhilafe'dir. Burası kim ne derse desin Makarr-ı Saltanat'tır. Bu Osmanlı'nın hoşgörüsünü ve bütün bu tartışmaların üzerinde kendine güvenen bir devlet olduğunu ortaya koyuyor” ifadesini kullandı.

İSTANBUL MU, ISTANBUL MU?

İstanbul adının “I” veya “İ” harfi ile başlaması konusunda da bir tartışma bulunduğunu ve İstanbul'un da iki farklı yazılış şekli olduğunu belirten Dursun, “I” harfi ile yazılan İstanbul'un, İstanbul Türkçesi'nde daha çok kullanıldığını söyledi. Dursun bu durumda bir İstanbul bir de Istanbul olduğunu kaydetti.
Doğrusunun hangi kelime olduğu üzerinde durmadığını vurgulayan Dursun, “Sadece şehrin, tarihi mekanın gereği gibi korunması, görüntüsünün, tarihi özelliğinin korunması ve en azından dünyanın belli bir bölgesinin merkezi olması düşüncesinin daha önemli olduğu kanaatini taşıyorum” dedi.

"ASIL RUMCA'DAN GELEN İSİM İSTANBUL"

Oprah Winfrey, Colin Powell, Madeleine Albright, Calvin Klein'ın da aralarında bulunduğu dünyaca ünlü isimlere rehberlik yapan Saffet Emre Tonguç, Türk insanının, şehrin Rum ya da Yunan geçmişini hatırlattığı gerekçesiyle Konstantinopolis ismini sevmediğini ifade ederek, “Asıl Rumca'dan gelen isim İstanbul. İmparator Konstantin Roma'dan gelerek şehri kuruyor ve kendi adını veriyor. Aslında adam İtalyan ve Rumca tek kelime bilmiyor” diye konuştu.

Cumhuriyetten sonra resmi olarak kullanılmaya başlanan İstanbul isminin, Rumca'dan geldiğini ve geçmişte de kullanılan bir isim olduğunu ifade eden Tonguç, İstanbul'un kelime olarak kökeninin “şehre” demek olan “stan” ve “şehir” anlamında “polis” kelimelerinin birleşiminden geldiğini anlattı.

Tonguç, “Neden 'Stanpolis' demişler? Çünkü buraya gelen insanlar, yolda şehri sorarlarmış, 'Şehre nasıl gidebiliriz?' diye. O yüzden de şehrin adı 'Stanpolis' olarak kalmış ve zamanla İstanbul'a dönüşmüş” dedi.
Osmanlı'da şehrin “Konstantiniyye”, “Asitane”, “Dersaadet” gibi bir çok ismi bulunduğunu belirten Tonguç, cumhuriyetle birlikte İstanbul adının kullanılmasının bazı sıkıntılara neden olduğunu söyledi.

Çeşitli dil ve medeniyetlerde farklı şekillerde adlandırılan İstanbul, Grekçe'de “Vizantion”, Latince'de “Bizantium, Antoninya, Alma Roma, Nova Roma”, Rumca'da “Konstantinopolis, Istinpolin, Megali Polis, Kalipolis”, Slavca'da “Çargrad, Konstantingrad”, Vikingce'de “Miklagord”, Ermenice'de “Vizant, Stimbol, Esdambol, Eskomboli”, Arapça'da “Bizantiya, el-Mahsura, Kustantina el-uzma”, Selçuklular'da “Konstantiniyye, Mahrusa-i Konstantiniyye, Stambul” ve Osmanlıca'da “Dersaadet, Deraliyye, Mahrusa-i Saltanat, Istanbul, Islambol, Darü's-saltanat-ı Aliyye, Asitane-i Aliyye, Darü'l-Hilafetü'l Aliye, Payitaht-ı Saltanat, Dergah-ı Mualla, Südde-i Saadet” isimleriyle anıldı.
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
deliliniz nedir?

beyefendi hala bekliyoruz. lütfen cevap veriniz.

önce sizin Hadis-i Şerif'iniz ve YAZILI KAYNAK lütfen.Literatürde yer etmiş kaynak LÜTFEN. video yüklemeyip zahmet buyurmayın. yazılı kaynak lütfen.konuyla ilgili olsun lütfen.yayınladığınız yazıların kaynağını yazın lütfen... daha nasıl anlatsam acaba? bilemedim...

NOT: Burada bu konuyu yazan ve ithamda bulunan sizsiniz. çıkış noktamızı unutmayalım lütfen...

@veri
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Belki siz anlamadınız. Constantin müslüman oldu artık, biz de onun ismini İstanbul olarak değiştirdik :D


istanbul kelimesinin kökenini biliyormusunuz. bakın yeni osmanlının paylaşımını okuyun lütfen...

not: ayrıca siz "ahter" misiniz. ilgili sorumuzun muhatabı "ahter" dir.
 

Ahter

Kıdemli Üye
Katılım
1 Eki 2009
Mesajlar
5,252
Tepkime puanı
186
Puanları
0
Konum
antalya

Delilimiz fıkıh kitablarıdır:




el-Imrânî, el-Beyân: XII, 281; en-Nevevî, Ravdat'üt-Tâlibîn: VII, 510; Zekeriyyâ el-Ensârî, Esnâ'l-Metâlib: IV, 220; İbn'ül-Qayyim el-Cevziyye, Ahkâmü Ehl'iz-Zimme: III, 1199

Zeydân,
Ahkâmü’z-Zimmiyyîn ve’l-Müstemenîn, s. 96-98. , Molla Hüsrev, Dürerü’l-Hükkâm fî "erhi Gureri’l-ahkâm, I, 299,
Halebî,
Mülteka’l-Ebhur, I, 372

 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
yazıyı bi okusanız:)

ayasofya ise satın alınmıştır... bizimdir...
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Delilimiz fıkıh kitablarıdır:




el-Imrânî, el-Beyân: XII, 281; en-Nevevî, Ravdat'üt-Tâlibîn: VII, 510; Zekeriyyâ el-Ensârî, Esnâ'l-Metâlib: IV, 220; İbn'ül-Qayyim el-Cevziyye, Ahkâmü Ehl'iz-Zimme: III, 1199

Zeydân,
Ahkâmü’z-Zimmiyyîn ve’l-Müstemenîn, s. 96-98. , Molla Hüsrev, Dürerü’l-Hükkâm fî "erhi Gureri’l-ahkâm, I, 299,
Halebî,
Mülteka’l-Ebhur, I, 372



bakın sizin paylaşımıznıdan bir alıntı; "...Doktrinde benimsenen genel kural mevcut mabetlerin dokunulmazl& ilkesidir. Bunun yansra yaplan
sulh anla"masnda yer almas durumunda yeni mabetlerin yaplmas da söz
konusu olmu"tur. Sava" yoluyla (anveten) ele geçirilen yerlerde bulunan mabetlerin yklmayaca& da genel bir ilke olarak benimsenmektedir . Ancak bu mekanlarn mabet olarak muhafaza edilip edilmeyece&i tart"ma konusu
yaplm"tr....."

kaynak:
http://www.islamhukuku.com/Uploads/Sayilar/Ihad sayi 13__(p63-82)797.PDF

not: lütfen okumadığınız metinleri biliyormuş gibi paylaşmayın.
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
istanbul kelimesinin kökenini biliyormusunuz. bakın yeni osmanlının paylaşımını okuyun lütfen...

not: ayrıca siz "ahter" misiniz. ilgili sorumuzun muhatabı "ahter" dir.

ben size sorduğum soruların yanıtını halen alamadım. ben @Ahter im, ben @KUZAT ım, ben @Erdem im. onlarla konuya dair fikrim aynı.

siz konuyu farklı yere taşıyarak haklılık elde etme çabanızı bırakın. konunun başından sapmayın. Peygamber Efendimiz'le ilgili ithamlarınızın cevabı nerededir? kaynak lütfen?

İstanbul hem türkçeleşmiştir, hem müslüman olmuştur. o artık bizimdir, bizdendir. meğer hep bizimmiş. şehrin ruhu çoktan değişti. biz onu seviyoruz, o da bizi seviyor...kime ne?
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
İslambol oldu adı daha sonra bir şeyh efendinin dediği gibi istediğini bul oldu. İstanbul da artık herkes istediğini arar bulabilir oldu.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
bir istanbulun fethi rum suresi ile bildirilmiştir.
iki ayasofya satın alınmıştır. bizimdir...
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
ben size sorduğum soruların yanıtını halen alamadım. ben @Ahter im, ben @KUZAT ım, ben @Erdem im. onlarla konuya dair fikrim aynı.

siz konuyu farklı yere taşıyarak haklılık elde etme çabanızı bırakın. konunun başından sapmayın. Peygamber Efendimiz'le ilgili ithamlarınızın cevabı nerededir? kaynak lütfen?

İstanbul hem türkçeleşmiştir, hem müslüman olmuştur. o artık bizimdir, bizdendir. meğer hep bizimmiş. şehrin ruhu çoktan değişti. biz onu seviyoruz, o da bizi seviyor...kime ne?


cerbeze yapıyorsunuz.
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
Bildiğiniz gibi Peygamber Efendimiz (asm) İstanbul’un fethedileceğini müjdelemiş ve bu müjde gerçekleşmiştir.

Konuyla ilgili rivayetlere bakıldığında İstanbul’dan ayrı olarak Roma’nın da fethedileceği söylenebilir.

Deylemî'nin Müsnedül-Firdevs'inde geçtiğine göre Peygamber Efendimiz (asm) Hazretleri, şöyle buyurmuş:

"Lâ tekumüs-sâah, hattâ yeftehallàhu alel-mü'minînel-kostantîniyyetir-rûmiyyete bit-tesbîhi vet-tekbîr." (1)

Peygamber Efendimiz (asm), İstanbul'un fethini müjdelediği gibi, bir şeyi daha müjdeliyor bize:

“Allah Teàlâ Hazretleri mü'min kullarına tesbihle, tekbirle; Sübhànallàh diyerek, Allàhu ekber diyerek, el-Kostantîniyyetir-Rûmiyye'yi açmadıkça, fethini nasib etmedikçe kıyamet kopmaz.”

Bu rivayette el-Kostantîniyyetir-Rûmiyye diye geçiyor, Roma Kostantîniyyesi, yâni Roma şehri demek. Araplar bu şehri anlatmak istedikleri zaman, el-Kostantîniyye el-Kübrâ veya er-Rûmiyye el-Kübrâ derlerdi; İstanbul için de er-Rûmiyye es-Suğrâ derlerdi. Yâni küçük Roma, büyük Roma; küçük Kostantîniyye, büyük Kostantîniyye tabirleri Arapların arasında kullanılmış.

Buna göre kıyamet kopmadan Roma ve benzeri büyük şehirlerin Müslüman olacağı söylenebilir.

İstabul'un fethi hadis-i şerifinde oranın savaşla alınacağını da Peygamber Efendimiz belirtmiş. Bu ikisi arasındaki fark, çok açık olarak ifadelerden ortaya çıkıyor. Orda:

"--Kostantîniyye mutlaka fetholunacaktır; onu fetheden komutan ne mübarek bir komutandır, o ordu ne mübarek bir ordudur." buyruluyordu.

Yâni bir orduyla, bir komutanla, bir savaşla, mutlaka İstanbul'un fetholunacağını belirtmiş ve fetholundu. Bir de burada Kontantîniyyetir-Rûmiyye, yâni Roma'nın da fetholunacağı bildiriliyor.

Ancak bunun savaşla değil tesbih ve tekbir olacağı anlatılıyor. Sübhànallàh, Cenâb-ı Hakk'ı kâfirlerin, müşriklerin, yanlış, bozuk inanç sahiplerinin düşündükleri her çeşit yanlış sıfattan pâk ve münezzeh olduğunu söylemeye derler. “Yâ Rabbi, bu zalimlerin, bu müşriklerin, bu putperestlerin, bu zavallıların söylediğinden sen çok pâksın, çok yücesin! Bunların bu söyledikleri ile senin hiç ilişkin yok... Onlar seni hakkıyla bilemiyorlar, çok cahiller, çok gàfiller. Sen münezzehsin, pâksın; her sıfatın en güzeldir." mânâsına geliyor.

Yâni bir zaman gelecek ki, yanlış inanç sahipleri, dağlara tapanlar, birtakım yıldızlara, gök cisimlerine, güneşlere, aya tapanlar; bir takım hayvanlara, bir takım insanlara tapanlar, bu işin yanlış olduğunu anlayacaklar.

Sonunda Cenâb-ı Hakk'ın münezzehliği, sıfatlarının yüceliği anlaşılacak, varlığı, birliği anlaşılacak demektir.

Diğeri Allahu ekber; yâni Allah hiçbir varlıkla mukayese edilemeyecek kadar yüce, büyük, azamet sahibi, kudret sahibi, ululuk sahibidir. Bunu anlayacaklar. Böylece İslamın hakikatleri dünyanın büyük şehirlerine ve devletlerine hükmedecektir diye anlaşılabilir.

1- Ramuzu’l-Ehadis, 478/5; Krş. A. Yardım, Türk'ün Şeref Madalyası: Fetih Hadisi, Kubbealtı Akademi Mec., Sayı 3 Temmuz 1979, Sayfa :64M; Esat Coşan’ın Roma'nın fethi ve Deccal isimli sohbeti.
 

rabbinsadikkulu

FETÖ nurcu değildir!
Katılım
10 Ocak 2012
Mesajlar
9,937
Tepkime puanı
131
Puanları
0
bir istanbulun fethi rum suresi ile bildirilmiştir.
iki ayasofya satın alınmıştır. bizimdir...


iğne çuvaldız meselesi....

bursa da ikamet ediyorsan ve 1000 yıldır ibadete açık ulu camiyi şehri ele geçiren hristiyanlar satın almak isteseler satarmısın. güldürmeyin kendinizi....

üstelik bahse konu olan katedral hristiyanların enbüyük katedrali ve 1000 yıldır faal. empati yapın lütfen. her yazılana inanmayın.

sen olsan satarmıydın. aldım diyen gerçekten almışmıdır. can tatlıdır biliyorsun.
 

KUZAT

Profesör
Katılım
14 Şub 2013
Mesajlar
901
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Antalya
• günahkarız ve bediüzzaman hazretlerinin hizmetkarı ve talebesi olmak için dua edenlerdeniz.

Araştırma yaparken dikkatimi çekti,siz bediüzzaman a talebe olmak için duacısınız,birde onun talebesi olan şu zât ı muhtereme kulak ver dostum,belki talebesi olmak istediğin hocanın senle aynı fikirde olmadığını farkedersin

Ayasofya´nın 1500 yıllık serüvenini dev bir yapıtla anlatan Prof. Ahmed Akgündüz muazzam eser hakkında bilinmeyenleri, yanlış bilinenleri belgelerle aydınlattı. İşte ilginç araştırma

Doç. Dr. Said Öztürk, Yaşar Baş ile birlikte sadece Ayasofya´yı anlatan 900 sayfalık dev bir eser hazırladınız. Böyle kapsamlı bir esere niçin ihtiyaç duyuldu?

Ayasofya, benim kişisel kanaatim, ahir zamanda dünya tarihine damgasını vuracak önemli bir yapı. Sadece bir cami, sadece bir müze, sadece kilise nazarıyla bakamazsınız. Dokuz yüz sene Bizans İmparatorluğu´nda sosyal, ve askeri manada merkezlik etmiş. Bütün Cuma alayları padişahlar tarafından orada yapılmış. Sivil itaatsizlikler orada baş göstermiş. 31 Mart´ın en önemli kahramanlarından. Dolayısıyla Ayasofya artık bir sembol. Sadece bir dinin değil, Hıristiyanlığın ve İslamiyet´in sembolü.

* Ayasofya´nın İslam-Hıristiyan diyaloğuna bir katkısı olabilir mi?

Bence gelecekte de, peygamberimizin verdiği müjdeye dayanarak konuşuyorum, Ayasofya Hristiyanlığın Müslümanlığa iltihakında da sembol olacak. Benim inancım şu: ´Ey benim ümmetim! Ahir zamanda, dindar Hristiyanlarla sulh yapacaksınız. Dinsizlik ve ahlaksızlık gibi insanlığın müşterek düşmanlarına karşı tek başına başa çıkamayan Hristiyanlık ve İslamiyet bu katılım neticesinde kuvvet bulacak, galip geleceksiniz. İnsanlık da uzun bir müddet mutlu bir hayat yaşayacak.´ Bence, bu dünya çapındaki ittifakın gerçekleşeceği yer, manen imzalanacağı yer Ayasofya´dır.

* Yüzlerce yıldır Ayasofya davası gündemden düşmeyen bir konu. Niye bu kadar büyük önem veriliyor?

Hollandalı bir siyasetçinin ifadesiyle: ´Bence Ayasofya, böyle müze ve harap kalmaktansa, temel zemin camiye çevrilmeli, mabed olarak devam etmeli, ama üst kattaki galeriler ve mozaikler de Hristiyan alemine gösterilecek saygı neticesinde aynen ziyaretçilere açık tutulmalıdır. Bu görüşe hiç muhalefet edemiyorum.´ Onun için ben yakın tarihteki büyük olayların kaynağı olarak gördüğüm için Ayasofya´ya çok büyük önem veriyorum. Bu yüzdendir ki Bediüzzaman da çok önem vermiş. Bütün İslam Alimleri çok büyük önem vermiş. Bugün başta Yunanistan olmak üzere birçok devlet de çok büyük önem veriyor. Eğer imkan bulup da İngilizce´sini de yayınlayabilirsek bütün dünyanın kabul görebileceği bir eser haline gelecek. Bence biz bu kitapla Osmanlı Ayasofyasının kitabesini yazdık.

* Ayasofya´ya girdiğimizde duvarlarda Bizans´tan kalma Hıristiyanlığa dair tasvirler görüyoruz. Camiye çevrilirken onlar niye bırakılmış?


Bir defa Fatih Sultan Mehmed bu eserlerin üzerini namaza zarar vermeyecek şekilde sıvayla kapatmışlar, namaza zarar vermeyenleri olduğu gibi bırakmıştır. Kesinlikle tahrip etmemiştir. Bu çok büyüklüktür. Ama daha sonra 1845´lerde Fossati tarafından yapılan tamirlerde kapatılan mozaiklerin bir kısmı da ortaya çıkarılmıştır. Ve nihayet Cumhuriyet döneminde, Amerikalı arkeolog Whitemoore ülkemize sırf mozaikleri ortaya çıkarmak için gelmiştir. Gelip incelemiş ve kendisine bu değişiklikleri yapması için izin verilmiştir.Çok kasıtlı hareket etmiştir. Neredeyse Kubbedeki Nur suresinin 35. ayetini bile tahrip etmek istemiştir. Ve bir kısım Osmanlı eserleri de tahrip edilmiştir. 1936´da Fatih´in göz nuruyla inşa ettirdiği medrese yıkılmıştır.

* Hristiyanların Ayasofya´ya bakış açısı nasıl?

Evet, her gelen devlet adamı mutlaka ziyaret ediyor. Hâlâ onların bakış açısı bizimki kadar müsamahalı değil. Gidin şimdi internet sitelerinde, şu anki Bizans enstitülerinin sitelerinde kesinlikle minareli Ayasofya göremezsiniz. Tamamı minaresizdir. Ve şu anda Yunanistan´da Rum Patrikhanesinde ve belli çevrelerde Ayasofya´nın kendilerine teslim edileceği günü beklerler.

* Niçin müzeye çevrildi?

Biz o olayı bütün belgeleriyle ortaya koyduk. 24.11.1934 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla belge. Bence çok sebepler var. Birinci önemli sebep, Lozan´da gizli bir madde olduğuna inanıyorum. Ama elimizde bir belge yok. Yani Hıristiyan devletlerin baskısı olabilir. İkincisi, o zamanki devlet adamlarının ifadesine göre, Ayasofya´yı harabiyetten kurtarmak ve batıdan gelen para yardımlarını almak için. Onlar böyle diyorlar. Ama bana inanıyor musunuz bu iddiya derseniz, benim cevabım biraz enteresan olur. Yani çok değişik sebepleri var. Ben çok ayrıntıya girmek istemiyorum. Ama maalesef müzeye çevrilmiş. İnşallah tekrar ´Allahuekber´ sadaları minarelerinden okunur.

Nasıl Camiî oldu?

* Fatih Sultan Mehmed İstanbul´u fethettiğinde ilk iş olarak, Hristiyanlar için çok değerli olan Ayasofya´yı camiyapıyor. Bu hareket hukukolarak doğru mu?


Bu meşhur bir soru. Müslüman da soruyor, Hristiyan da soruyor. İslam hukukunu bilmemekten kaynaklanıyor bu soru. Barış Hukuku ayrı, Savaş Hukuku ayrıdır. Bu İslam hukukunda da böyledir, diğer hukuklarda da. Fatih İstanbul´u savaş yoluyla almıştır. Savaş hukukuna göre, bütün kiliseleri camiyapma hakkı vardır. Fethin ardından Patrikhanenin patriği diğer bütün Hıristiyan din adamları Fatih´i ziyaret etmişlerdir. Ve bu ziyarette şunu söylemişlerdir: ´Savaş yoluyla fethettiniz istediğinizi yapabilirsiniz´ O sırada, Ayasofya´yı camiye çevirmiş ve adını ´Fethiye Camii´ olarak koymuştur.

Neden Ayasofya?

Fakat Bizans´tan kalan birçok kilise hâlen ayakta duruyor. Fatih onlara niye dokunmamış?


İlk üç gün savaş hukukunu uygulamıştır. 17´ye yakın Havra ve kiliseyi camiye çevirmiştir. Arkasından Hristiyan liderlerinin ricası üzerine Galata ZımmAhitnamesini vermiştir. Şu anda bu ziyaretin resminin Patrikhane´de mozaikten bir resmi vardır. Fatih o ziyarette, ´Artık hiçbir kilisenize ve dininize müdahale etmeyeceğim´ demiştir. Ve o günden itibaren barışla fethedilmiş gibi muamele edilmiş, hiçbir kilise camiye çevrilmemiştir. (D. B. Tercüman)

Bediüzzamana talebe olmak için dua ediyorsun madem,bunla ilgili Bediüzzamanın sözlerini ve görüşlerini büyüklerinden öğrenmeni tavsiye ederim,yanlış görüşten dönmekte erdemdir,bu görüşlerin talip olduğun çizginin görüşleri değildir.
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
Burada Fatih Sultan Mehmet'in azınlıklara karşı olan hoşgörüsünün hata olarak değerlendirilmesi çok manidar olmuş. bir nankörlük kokusu geliyor burnuma...

itirazları okudukça camilerimizi kiliselere dönüştüren zihniyetler geldi aklıma...

satın aldık deyince de filistini satın alan zihniyetler geldi...

zihniyet işte... kendi yaptı mı oluyor da başkasına hak tanımıyor. kendi kötüleri iyi oluyor, bizimkiler hep kötü...
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
cerbeze yapıyorsunuz.


cerbeze: işleri incelemek, anlamak kuvvetini, lüzumsuz yerlerde kullanmak, ukalâlık etmek, gereksiz aklî yorumlarda bulunmak. hikmetin aşırısı. kısacası demogoji.

Hadi cerbeze yapmayalım başından beri dediğim gibi. Literatür tarama lütfen. Hadis Lütfen. kaynak lütfen...

dilimde tüy bitti...yoksa yok deyin...
 

Kimya_ı Saadet

Ordinaryus
Katılım
1 Nis 2013
Mesajlar
2,052
Tepkime puanı
219
Puanları
0
iğne çuvaldız meselesi....

bursa da ikamet ediyorsan ve 1000 yıldır ibadete açık ulu camiyi şehri ele geçiren hristiyanlar satın almak isteseler satarmısın. güldürmeyin kendinizi....

üstelik bahse konu olan katedral hristiyanların enbüyük katedrali ve 1000 yıldır faal. empati yapın lütfen. her yazılana inanmayın.

sen olsan satarmıydın. aldım diyen gerçekten almışmıdır. can tatlıdır biliyorsun.

cerbeze (demagoji) yapmışsınız...bana diyorsunuz sizin de benden geri kalır yanınız yok maşallah :D
 

veri

Yasaklı
Katılım
8 Kas 2010
Mesajlar
0
Tepkime puanı
661
Puanları
0
iğne çuvaldız meselesi....

bursa da ikamet ediyorsan ve 1000 yıldır ibadete açık ulu camiyi şehri ele geçiren hristiyanlar satın almak isteseler satarmısın. güldürmeyin kendinizi....

üstelik bahse konu olan katedral hristiyanların enbüyük katedrali ve 1000 yıldır faal. empati yapın lütfen. her yazılana inanmayın.

sen olsan satarmıydın. aldım diyen gerçekten almışmıdır. can tatlıdır biliyorsun.

istanbulun fethinden önce bile ayasofyaya giden cemaatin sayısını bil...
satışla alakalı bilgileri patrikhaneden bile temin edebilirsin.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Ayasofya

Patrikhane açıldı, sevindi Ermeni, Rum.
Şu Ayasofya neden hâlâ mahzun ve mahrum?

Ayasofya krizi günü güne ekliyor.
Tarihî kararname şanlı imza bekliyor.

Kararı geciktirmek, tarihî bir ayıptır.
Kararsız geçen günler, unutulmaz kayıptır.

Yakovas adlı papaz, etmezken hiç itiraz,
Onun kadar olmadı, fanatik yerli yobaz.

Bir yiğit bekleniyor, dost düşmanı bilecek!
Şu Ayasofya’daki sfenksleri silecek!

 

abdullah birisi

Kıdemli Üye
Katılım
12 Mar 2013
Mesajlar
10,357
Tepkime puanı
517
Puanları
0
Konum
istanbul
siz bu kişinin müslüman olduğunumu sanıyorsunuz.... Hadis i Şerif ile " ne iyi komutandır" diye taltif edilen koca Fatih Sultan Muhammed Han a haşa ahmak demek ahmak oğlu ahmaklığın göstergesidir... bu konuda Mesihçiyi tebrik ederim... açıkça hristiyan olduğunu söylüyor.. bu zibidiler gibi mühafıklık yapmıyor....
 
Üst