Kuran'dan birhabersin.
"İnanc(ınız)dan dolayı size karşı savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan sürmeyen (inkarcılara) gelince, Allah onlara nezaketle ve adaletle davranmanızı yasaklamaz çünkü Allah adil davrananları sever." Mumtehine 8
Biz gerçekleri yazalım da kim haberli kim habersiz ona bizi okuyanlar karar versin:
CİHADIN MEŞRU KILINMASININ AŞAMALARI:
Allah yolunda cihadın meşru kılınması, dört aşamada gerçekleşmiştir:
Birinci Aşama: Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’de Allah'a davet görevini yerine getirdiğinde insanlar ona düşman olup eziyet ettiler. Bu dönemde Allah Teâlâ ona kendisine yapılanlara aldırış etmemeyi, sabretmeyi ve affetmeyi, onlarla Allah'a davet, Kur'ân ve delille cihad etmeyi emretti. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“(Rasûlüm!) Sen şimdi sabret. Bil ki Allah'ın vâdi gerçektir. (Buna) iyice inanmamış olanlar, sakın seni gevşekliğe sevk etmesin!” (Rum, 60)
“İman edenlere söyle: Allah'ın (ceza) günlerinin geleceğini ummayanları bağışlasınlar. Çünkü Allah her toplumu, yaptığına göre cezalandıracaktır.” (Casiye, 14)
“Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile (bir amaç için) yarattık. O saat (kıyamet), mutlaka gelecektir. Şimdilik onlara güzel muamele et.” (Hicr, 85)
İkinci Aşama: Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’e ve ashabı radıyallahu anhum’a yapılan eziyetlerin şiddeti artınca Allah Teâlâ, Rasulü
sallallahu aleyhi ve sellem’in Mekke’den Medine’ye hicret etmesine izin verdi. Rasulûllah
sallallahu aleyhi ve sellem de ashabına oraya hicret etmelerini söylemesini emretti. Bu, Peygamber
sallallahu aleyhi ve sellem’e risaletin gönderilişinden on üç sene sonra idi. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Hatırla ki, kâfirler seni tutup hapsetmek veya öldürmek yahut da seni (yurdundan) çıkarmak için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en iyisidir.” (Enfal, 30)
“Eğer siz ona (Rasûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı. Hani onlar mağaradaydı ve o, arkadaşına: Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah güçlü ve izzetlidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe, 40)
Üçüncü Aşama: Daha sonra Allah Teâlâ, Rasulü
sallallahu aleyhi ve sellem’e ve müminlere savaş izni verdi. Bu, hicretin ardından Medine’de, düşmanların müminleri kuşattığı, onlara saldırıp zulmettikleri ve haksız yere onları yurtlarından çıkardıkları dönemde olmuştur. Allah Teâlâ kendilerini savunmaları, dinlerini emniyet altına almaları, kendilerine yapılan zulüm ve haksızlıkları def etmeleri için onların savaşmasına izin verdi. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Kendileriyle savaşılanlara (müminlere), zulme uğramış olmaları sebebiyle, (savaş konusunda) izin verildi. Şüphe yok ki Allah, onlara yardıma mutlak surette kadirdir. Onlar, başka bir nedenden değil, sırf
"Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi çokça anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, aziz ve galip olandır.” (Hac, 39-40)
“Fitne/şirk ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın olup (yalnız O’na kulluk edilinceye) kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçerlerse zalimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur.” (Bakara, 193)
“Size karşı savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın. Sakın haddi aşmayın, çünkü Allah haddi aşanları sevmez.” (Bakara, 190)
Dördüncü Aşama: Son olarak Allah Teâlâ, Rasulü
sallallahu aleyhi ve sellem’e ve müminlere bütün kâfirlerle savaşmayı emretmiştir. Bu, itaat ve kulluğun tamamıyla Allah'a yapılması, İslam’a girmeyi isteyen herkesin önündeki kapıların açılması, engellerin kalkması ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar gayret gösterilmesi içindi.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekûn savaşın ve bilin ki Allah muttakilerle beraberdir.” (Tevbe, 36)
Allah Rasulü
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ben, insanlar Allah'tan başka hak ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şahadet getirerek namazı kılıp zekâtı verinceye kadar onlara karşı savaşmakla emrolundum. Bunları yerine getirdiklerinde kanlarını ve mallarını -İslam'ın hakkı hariç- benden korumuş olurlar. Hesapları ise Allah'a kalmıştır.” (Buhârî, Müslim)