HAYAT KAYNAĞIMIZ
CİHAD
“Ama davamız uğrunda üstün gayret gösterenleri, bize varan yollara mutlaka yöneltiriz: Allah,kuşkusuz, iyilik yapanlarla beraberdir.”i
I-GİRİŞ
Bize yolların çıkış vesilesini kitabında anlatan alemlerin Rabbı Allah’a sonsuz hamd olsun. Söz konusu vesileleri pratik yaşayarak bize canlı bir sünnet bırakan Hz.Muhammed’e ve O’na uyan ehl-i beytine ve ashab-ı kiramına salat ve selam olsun.Rabbım onları takip edenlerden razı olsun,bizleri de onlardan eylesin.
Değerli dostlar!
Sizleri ve tüm dünya müslümanlarını Allah’ın selamı ile selamlıyorum, Rabbım sizlerin ve tüm mazlumların yar ve yardımcısı olsun. Bugün burada verdiğim üçüncü hutbem olacak. Daha önce kulluğumuzun hedefi olan ‘Dar-u-Selam’ ve asıl kurtuluşumuz ve fethimiz olan ‘Bir fetih başlatmak’ adlı kişiliğimizi yakından ilgilendiren iki konu üzerinde durmuştum. Bugün iki hayatın diriliğine vesile olacak Kur’an’i bir kavramı sizinle paylaşmak istiyorum. Bu kavramın kulluğumuz açısından üç önemi vardır.
1-Rabbımızın yüce kitabında ısrarla emir buyurduğu bir konu.
2-Resullerin yolu olan bir kavram
3-Dirilişimize vesile olacak bir olay
Sözkonusu konu öyle kapsamlı bir alanı içine alıyor ki onsuz mü’minin hayatı düşünülmez.Kavrama geçmeden önce az da olsa onu kavramak için şu soruları size yöneltmek ve beraberce cevabını düşünmeğe çağırıyorum.Kur’an okuduğumuzda ve resullerin temiz hayatlarını öğrenmeğe çalıştığımızda kendimize şu soruları soralım.
1-Yollarını kayıp etmiş ve çıkmaza düşmüş bu ümmetin yolunu açacak şey nedir?
2-Kişiliğini yitirmiş bizleri yeniden kişiliğimize kavuşturacak çaba ne olabilir?
3-Bizi muhsinlerden kılacak bir salih amel varmıdır?
4-Bizi tembellikten,evde oturup olaylar karşısında kurtaracak bu yol göste-
rici kelime nedir?
5-Rabbımızla koparttığımız güzel ilişkimizi yeniden kuracak bağ ve güzel vesile nedir?
6-İç ve dış düşmanlarımıza karşı direniş yollarımızı açan anahtar nedir?
7-Yitirilmiş onurumuzu ve izzetimizi yeniden bize kazandıracak temel kavram hangisidir?
8-Kendisi ile iç ve dış düşmanlarımızla kavga edeceğimiz silahımız nedir?
9-Allah’ın bizi sevmesine vesile kılacak salih amel hangisidir?
10-Ne zaman Allah(cc) yolunda hiçbir kınamadan etkilenmeden yürüyebiliriz?
11-Ve bizi kurtuluş yurduna-cennete- götürecek bu bereketli kavram hangisidir?
Tüm bu sorulara cevap olabilecek kavramlar varmı acaba? Kur’an’ı okuduğumuzda cevap olacak kavramların olduğunu görebiliriz.Belki cevap olarak şu genel kavramları verebilirsiniz. ‘İbadet:Kulluk,Müslümanlık:Teslimiyet’,‘Takva:Allah’a saygılı olma’Bunlar genel kavramlardır ve cevap olarakta yanlış değil. Ancak öz ve çarpıcı olarak bu soruların cevabının ‘CİHAD’ olduğunu göreceğiz. O öyle bir ilaçtırki mealini verdiğim ayet onu çok öz ve somut anlamı ile anlatıyor. Bu canlı olayı islam düşmanlarıda anlamış ki -biraz sonra izah edeceğim- onu hayatımızdan çıkarmak için geçmiş kitabilerin yaptığı gibi bu kavramlar oynamış ve onun anlamını saptırmışlar.Ve bu kelimeyi onurlu izah etmekte zorlanmış.Bırakın onu yaşamak.Hutbemde buna da değineceğim.Biz kınayıcıların kınamasından ve muharreflerin de tahrifinden Rabbımıza sığınarak bu can damarımız olan kelimeyi izah etme konusunda Rabbımızdan yardım diliyoruz. Bir tez olacak bu evrensel mesaj dolu kavramı sadece bir hutbeye sıkıştırma gibi bir zor işi yapma konusunda da Ondan yardım diliyoruz. Hz. Musa’nın duasını yapıyoruz. “ Ey Rabbim bana yüklediğin görevi yerine getirmek için kalbime aydınlık ver, işimi kolaylaştır ve dilimdeki düğümü çöz.”ii Bu kısa girişten sonra ayetin anlamına veya tefsirine geçmeden önce temel kavramımız olan ‘Cihad’ kelimesini tanımaya çalışalım.
II-‘CİHAD’ Kelimesinin sözlük anlamı
A) Dilde sözlük anlamı
Cihad kelimesi ‘Cim,he,dal’ harflerinden oluşan ‘Cehede’ fiilinden türemiş ve onun masdarı olan ‘Cehd’ kelimesinden türetilmiş farklı bir formudur. ‘CEHD: Gayret göstermek, çabalamak, cehdetmek,yorulmak, meşakkat çekmek, imtihan etmek.’iii Verilen kaynağa ve kelimenin tüm kullanılışına bakıldığı zaman temelinde dayanılması gerek bir çabayı ve gayreti anlatan anlamın olduğu görülür. Türkçede de ‘Cehdini tut, cehdin boşa gitmez, cehdim kırıldı, cehdim kalmadı, cehd göstermedin veya gösterdin’ anlamlarında kullanılmaktadır. Bu anlamlarda da ‘çaba ve gayret, dayanma’ anlamları ön plandadır. ‘Cihad’ ‘cehd’ kökünden türemiş ve iki kişi arasında karşılıklı bir hareketi anlatan,‘Cahede’ fiilinin masdarıdır. Mücahid veya Mücahide bu kelimenin özne isim formudur.İki kişinin karşılıklı çaba göstermesi,karşı karşıya gelmesi,biribiri ile mücadele etmesi,biribirini zor durumda bırakması ve birbiri ile vuruşması.’iv anlamlarına gelir. Savaşa veya sıcak savaşa bir anlamı ile bu kelime verilmesinin anlamıda buradan geliyor. Dikkat edilirse ne ‘cehd’ kelimesi ve ne de ‘Cihad’ kelimesi sadece silahlı bir vuruşmayı içermiyor.Yalnız ‘Cihad’ kelimesi Arapçada bu anlamlarda da kullanılmıştır.Onu bu anlamdanda soyutlamak dil anlamına da aykırıdır.Bir konuda çaba gösterip o konu hakkında söz söyleme anlamına gelen ‘İctihad’ ve bu vasfa sahip olana da ‘Müctehid’ denmesi de önemlidir.
B) Kur’an’ı Kerimde kelimenin sözlük anlamı
‘Cehd’ kelimesi birkaç ayette geçmektedir. İki masdar hali ile geçer. İki şekli şöyledir.v-Eksemu cehde eymanihi- veya –cuhdehum-. Ayetlerin hepsinde yapılacak bir şey var ve onun yapılması için yapılan bir yemin var. İşte bu işin yapılması için yapılan yeminin kararlığını ifade etmek için ‘cehd ve cühd’ kelimesi kullanılıyor. Bu ayetlerden birisini örnek verelim. “Yeminlerinin bütün gücüyle Allah’a yemin ettiler: -Andolsun,eğer kendilerine bir uyarıcı gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklar- diye. Fakat kendilerine uyarıcı gelince bunun,onlara Hak’tan uzaklaşmaktan başka bir katkısı olmadı.”vi Ayetin baş kısmı biraz önce verilen Arapça kısmının karşılığıdır. Dipnotta verilen ayetlerdeki bu ortak ifadeye genelde şu anlamlar verilmiş. “Yapmaya bütün gücü ile yemin etme.”vii “Yeminlerinin bütün şiddeti ile yemin ettiler...”viii “Olanca yeminleri ile...”ix Hem müspet ve hem de menfi anlamda olan bu yeminlerin temelinde bir kararlılık vardır. Çaba gösterecek duruş vardır. Cihad kelimesi de sözlük anlamında kullanılmış. İki ayette bunu görebiliyoruz. “Biz insana, yapacağı en hayırlı işlerden biri olarak anne ve babasına iyi davranmasını emrettik. Ama buna rağmen eğer onlar ilah kabul edemeyeceğin herhangi bir şeyi bana ortak koşma konusunda seninle mücadele ederlerse, seni zorlarlarsa onlara uyma...”x İki ayettede geçen ortak bir ifade vardır. ‘Cahedake:Seninle cihad ederlerse’ mealler genelde ‘İsterlerse’ anlamını vermişler. Aslında çok yanlış değil ama tam anlamı verilmiyor. Çünkü burada bir tartışma ve bir zorlama ve karşılıklı çekişme vardır. Cihadın temelinde de bu vardır.Rabbımız içinde gayretin ve çabanın ve direnişin olduğu bu Arapça kelimeyi kullarının kendi rızasını kazanmak için yaptıkları tüm gayretler için kullanmıştır.Dildeki bu canlı anlamı ilahi vahi ve ilahi sorumlulukla yoğunlaştırarak çok daha güçlü ve tonlu anlam kazandırıp mü’minin kalbinde onun ışıldayarak hayatına aksiyon kazandırmasını irade etmiştir. Dilin tabiiliği kadar cihad eylemide tabiidir. Rahman olan Allah’a giden yoldur.Yada O’na giden yolları açan temel bir salih ameldir. Kur’an’ın ifadesi ile Allah’ın kelimesini yücelten her türlü güzel ameldir.Bizim kalp fetihlerimizinde,ülke fetihlerimizinde temelinde ‘İlahi Kelimetullah: Allah kelimesini yüceltmek’ vardır. Bizim hayat kaynağımız budur.
C) Ankebut suresi son ayetteki -CİHAD-
Ankebut suresi Mekki bir suredir. Bazı ayetlerinde münafıklar anlatıldığından dolayı ilk on ayetinin medeni olduğu söylenmiş. Ama genelde surenin konusu Habeşistan’a hicret sıralarında indiği söylenmiştir. Bu konuda dayanak rivayet yoktur. Ancak surenin teması onu anlatıyor.xi Zaten sure hayatın imtihan olacağını ve iman edenlerin fitnelere -imtihanlara – çarptırılacağını anlatıyor.“İnsanlar,yalnızca -İman Ettik- diyerek,sınanmadan bırakıverileceklerini mi sanıyorlar? Andolsunki onlardan öncekilerini sınamadan geçirdik. Allah gerçekten doğruları da bilmekte, yalancılarıda.”xii Hemen surenin altıncı ayetinde cihada direk giriş yapılıyor. “Kim ki cihad ederse kendi nefsi için cihad etmiş olur.Allah alemlerden beridir.”xiii Burada nefis cihadı çıkmıyor tabi. Cihadın hedefi anlatılıyor. Kişinin kendisini olgunlaştırması ve kulluğunu yerine getirmesi anlatılıyor.Yani Allah(cc) kelimesi yüce gelsin diye yapılan cihad kişinin ödevidir. Bu ödevden hedefte kendi nefsi içindir. Kendisini Rabbına adaması ve kulluğunu yerine getirmesi. Bu kıyamete kadar sürecek bir kavgadır. Resulullah’tan gelen bir rivayette ifade edildiği gibi. “Cihad kıyamete kadar sürecektir.”xiv Mü’min varsa cihad vardır.Cihad varsa mü’min vardır. Biri diğerinin varlığının sebebidir.Mevdudi bu anlamı altıncı ayetin tefsirinde iki ayetide kapsayacak veciz bir yorumla anlatmış. “-Mücahede- kelimesi, bir düşmanla savaşmak,ona karşı elinden gelen çabayı göstermek anlamına gelir.Belirli düşmana işaret edilmediğinde ise kelime çok yönlü bir savaşı ifade eder.Bir mü’minin bu dünyada yapması gereken savaş işte bu niteliktedir.Mü’min her an kendisini doğru yolda karşılaşacağı kayıplarla korkutan ve batıl yolların zevk ve çıkarları ile kandıran şeytanla savaşmak zorundadır.Mü’min kendisini arzularının esiri yapmak isteyen kendi nefsi ilede savaşmak zorundadır.Bu cephe evden başlayıp dalga dalga çevreye yayılır.Mü’min inançları ,düşünceleri, ahlak ,örf ve adetleri kültür ve ekonomileri islama ters düşen insan gruplarıyla savaşmak durumundadır.O Allah’a itaatten bağımsız hükümler uygulayan ve iyiyi değil kötüyü yüceltip geliştirmeye çalışan kişi ve kurumlarlada savaşmalıdır.Bu savaş bir veya iki günlük değil ömür boyu gece ve gündüz her an sürecek bir savaştır.Ve bu savaş alanında yapılacak bir çarpışma değil hayatın her cephesinde yapılacak olan bir savaştır.Hz.Hasan Basri(r.a)bu konuda şöyle demiştir. “İnsan hiçbir kılıç kullanmaksızın bile Allah yolunda cihad edebilir”O gerek yurdunda gerekse tüm dünyada ideolojileri ahlakları eğilimleri adetleri yaşam şekilleri ve sosyal ve ekonomik ilkeleri kendi inancı ile çatışma halinde olan tüm insanlarla da savaşmak zorundadır.”xv
Şehid Seyyid Kutubun tesbiti. “Ve surei celile Allah’a ulaşmak ve ona yaklaşmak için cihad eden hak yolunda her türlü fedekarlığa katlanarak yılmayan hem nefislerine hemde insanlara karşı sabreden ve bu ağır yükler altında meşakkat dolu yollarda yürüyen, Allah yolunda cihad eden mücahidlerin tasviriyle son buluyor.İşte onları Allah tek başına bırakmayacağı gibi inançlarınıda boşa çıkarmayacaktır.Yaptıkları cihad unutulmayacaktır.Yücelerden kendilerine bakacak ve hoşnud kılacaktır onları.Cihadlarını görecek hidayete erdirecek çırpınışlarına göz atacak ellerinden tutacaktır.Sabır ve iyiliklerine bakacak mükafatların en iyisi ile mükafatlandıracaktır.”xvi Resulullah’tan gelen bazı rivayetlerde de cihadın umumiliğini görebiliyoruz. “Enes(ra) anlatıyor: -Öğleden evvel veya öğleden sonra bir kerecik Allah(cc) yolunda yola çıkış, dünya ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır.”xvii Allah yolunda her çıkış cihaddır. Allah yolundaki her hareket cihaddır. Yeterki Allah yolunda olsun. Ayetin ifade ettiği gibi bu cihad sahibini muhsin kılar. İyilik yapan. İhsan sahibi. Allah’ın razı olduğu kişilik. O’nu görüyormuş gibi ona ibadet eden kul. Bu kulluğa engel dünya sevgisidir. Bizi cihaddan alıkoyan bu tehlikeyi Resulullah’tan gelen şu rivayette görüyoruz. “İğne alışverişi yaptığınız sığırların kuyruğuna yapışıp, sadece ekin ekmeye razı olup cihadı terk ettiğiniz zaman Allah(cc) size öyle bir zillet verir ki altından kalkamayacaksınız. Dininize dönünceye kadar bu böyle devam edecektir.”xviii Ümmetin içinde olduğu çıkmaz. Burada yerilen nedir? Aksiyon dolu ruhun gevşekliğe, korkaklığa terk edilmesidir. Ümmeti saran zilletin sebebini nübüvvet penceresinden görerek bizi ne güzel uyarmıştır. Bizim dirilişimiz cihada bağlıdır dostlar. Cihadın verdiği canlılığı bilen günümüz müstekbirleri onu kaldırmak için ellerinden gelen her türlü çabayı harcamışlar. ABD bu kavramın kalkması için fiili ve siyasi işgal ettiği tüm ülkelerde sözkonusu kavramın eğitim kitaplarından çıkartılması ve aktüel hayatta kullanılmamasını istemektedir. Afganistan işgalinden sonra yapılan ilk bu olmuştur. Suud’da cihad kelimesinin eğitim kitaplarından çıkarılması emir edilmiştir. İngilterede bazı şahsiyetlerin uyuyan Müslüman alimleri gaflet uykularından uyandırmak üzere yazdığı broşür mahiyetindeki kitabı pentagonun yasak yayınlar arasına almasından dolayı yasaklamış ve bulunduranları Guantamanoya götürmekle tehdit etmiştir.Ben bu kitabı okudum. Cihadı anlatıyor. Cihada çağırıyor. Ulemayı çağırıyor. Uyuyan ulemayı. Gafil ulemayı. Halkı uyutan ulemayı. Silahlı cihad kitabın temel konusu değil. Tabii o da var. Olmasıda gereklidir. Türkiyede yirmi sekiz şubat sürecinde bazı kavramlar yürürlükten ve kitaplardan çıkarıldı. Cihad kavramı da bunların arasındadır. Yine AB Türkiyenin birliğe katılmasının şartı olarak bazı kavramların kullanılmamasını istiyor. Bunların arasında cihad gibi ümmetin dirilişine vesile olan kavramlarda vardır. İşte cihad kavramı canlı ve evrensel ifade etmeğe çalıştığım manada anlamını yitirdiği andan itibaren kişisel ve toplumsal zillet yüzümüze vurmaya başlamıştır. Şimdi güzel kavramın nasıl anlam sapmasına uğradığını görelim.
III-Cihad kavramının anlamında sapma ve daraltma
Gerek hayatın içinde, gerek tarihi olaylarda ve gerekse yazılı metinlerde ve dolaysı ile zihinlerde bu kelimenin algılanmasına baktığımızda şu tahrif ve anlam kaymaları görürüz.
1- Cihad kavramının sadece Kıtal olarak daraltılması
2- Cihad kavramının şartlara bağlanması
3- Cihad kavramının sadece nefis mücadelesine indirgenmesi
4- Oryantalistlerin ve aktüel medyanın yanlış propağandası ve bundan etkilenen kesimlerin saptırması.
1.Maddenin izahı
Her maddeye dikkatlice baktığımız zaman ilk üç maddenin direk bizim kültürümüze ait olduğunu görürüz. Biz önce sapma oluşturduk. Hayatı kapsayan bu şahdamarımızı sadece silahlı ve savaş meydanlarındaki sıcak savaşa ve sadece kupkuru fetihlere hasrettik. Kur’an’da ki cihad kavramı ile ilgili ayetler ve Resulullah’ın hadisleri bu anlamıda içeriyor şüphesiz. Ayetlere sadece sıcak ve silahlı savaş anlamını vermek yanlış olduğu gibi ondan soyutlamakta yanlıştır. İki anlamıda içeren ve yukarıda ifade ettiğimiz gibi hayatı canlı bir mücadele ortamı haline getiren anlamda izah etmek en doğru olandır. Bir örnek verelim. “Mü’minler onlardır ki Allah’a ve Resuluna iman ederler, bunda hiç şüphe etmediler, sonra Allah yolunda malları ile canları ile cihad ettiler. İşte doğru olanlar onlardır.”xix Şimdi bu ayeti nasıl anlamak gerekiyor? Mü’minin iki varlığı var biri canı, biride aileside dahil olmak üzere sahip olduklarıdır.Bunları Allah(cc) yolunda vermesini nasıl anlamamız gerekir.Sadece savaş meydanlarında mı? Şüphesiz hayır. Sadece evdemi? Şüphesiz hayır. Sadece oturarak mı? Şüphesiz hayır.İşte bu anlamı yitirdik.Mücahid denildiğinde akla ilk gelen meydanlarda savaşanlar oldu. Bu kutsal anlamı basite almakta Rabbıma sığınıyorum. Allah(cc) yolunda canlarını feda eden yiğitlere leke getirmekten rabbıma sığınıyorum. Onlar bizim şerefimiz ve izzetimizdir. Ancak Kur’an’ın verdiği kapsamlı ve ümmeti ferd ferd ilgilendiren ve kapsayan bu anlamında daraltılması yanlıştır. Bunu anlatmak istiyorum. Her silahlı mücadele cihaddır. Ama her cihad kıtal değildir.Bu önerme cihad kavramının Kur’an’ı boyutudur. Meydanlardaki yiğitlerin heyecanını hayata indirgemek gerekiyor. Allah yolunda atılan her adıma ve her harekete bu heyecanı kazandırmak gerekiyor.Biz şu an Filistinde,Lübnanda ve diğer topraklarda cenneti görüyor gibi vuruşan kardeşlerimiz gibi mücadele etme heyecanını duymak mecburiyetindeyiz.Onların canlarını seve seve verdikleri heyecanı biz davette duymalıyız.Namazda duymalıyız.Onlara maddi yardım yapmada duymalıyız.Onlara bombalar yağdıran zalimlere yardım eden işbirlikçi uşaklara karşı durmalıyız.Nitekim bir rivayette şöyle buyuruluyor. “Kim Allah yolunda gazaya çıkan bir gaziyi techiz ederse gazaya çıkmış gibidir. Kimki onun ailesine bakarsa o da gazaya çıkmış gibidir.”xx Dolaysı ile cihadı sadece kıtal olarak görmek anlamı daraltmaktır.Kafalarda ve zihinlerde ve dolaysıyla amellerde bu anlamı yeniden canlandırmak belki en zor cihaddır. Rabbım bize bu görevi yerine getirmede cihad ruhu versin.
2.Maddenin izahı
İkinci anlam oynaması birinciye bağlı olarak gerçekleşmiş.Cihad resmi bir vasıf kazanmış. Cihad eşittir kıtal olursa onu ilan halifeye düşer. Onu yapmak devlete ait bir görev olur. Dolayısı ile devlet oldumu Farzı kifaye olur. Yani birileri yapıyorsa diğerlerine gerek kalmıyor. Sübhanellah ne anlam oynatması. Tüm cihadın geçtiği ayetlerde bu anlamı görmek mümkün değildir. Bu anlayış tüm mücahidlerin çabasını basite alan ve umumi cihad ruhunu öldüren bir anlayıştır. Bu yaz Şark el-Awsat gazetesindexxi Suudlu bir Şeyh-prof- bir tartışma başlattı.Tüm Müslüman alimleri bu tartışmaya davet etti. Konu şu. Halife olmadan cihad ilanının caiz olmaması idi. Dolayısı ile Müstekbirlere ve onların işbirlikçilerine karşı yapılan cihad, cihad olmuyordu. Aynı tartışmayı El-Cezirenin bir oturumunda da seyrettim. Dayanamadım ve TV’yi kapattım. Allahım o ayet ve hadis okuyanların bir kısmı tabbi ne acılar hissettiryordu. Başlarında kralların korkusunu görmemek mümkün değildi. Nitekim Şarkul-Awsata bir alim şu mektubu yazmıştı. Böyle bir tartışmaya girerim ama bir şartla; kralların gölgesinde olmamamlı. Bu anlam sapması tarihin derinliklerinde yatan bir anlayıştır. Kur’an’i kavramları dar fıkhi izahlara indirgemesinden sonra başlamıştır. Sultanların zulmüne susulsun istenmiştir. Bizler cihad kavramını yeniden asr-ı saadetine kavuşturma durumundayız. O engin anlamı ümmetin ferd ferd hayatına geçirme sorumluluğunu yeniden tatmalı bu gafil ümmet. Ki arı gibi çalışılsın. Arılar gibi cihad edilsin. Cihad her zaman farzı ayndır. Her mü’minin her an ve her yerde sorumluluğudur. Onsuz olmaz. Onsuz hayat ölü ve gafil bir hayattır. Rabbım bizi bu ölü hayattan kurtaracak dirilişi yakalayacak bilince ulaştır.
Cihadın, ümmetin hayatından çıkarılmasının sebeplerinden biri de mehdi, mesih ve deccal anlayışı olmuştur. Gerek sünni gelenekte veya gerekse şii gelenekte ümmetin başına gelen felaketleri normalleştiren ve bunları mehdinin veya gelecek olan İsa’nın(as) kaldıracağı ve cihadı onların ilan edeceği anlayışı bizim elimizi kolumuzu emri bil maruf nehyi anil münker -iyiliği emir ve kötülükten alıkoyma- yapmaktan bizi uzaklaştırdı ve bizi pasif kıldı. Şia’daki merciiyetxxii anlayışı Irak’ın ,İslam cumhuriyetine saldırısında Saddam’ın yanında yer aldı. İmam Humeyni’nin(ra) velayeti fakiha anlayışını şia’nin tahrifi kabul edildi. Onikinci imam gelecek ve devleti o kuracak ve cihadı o ilan edecek. xxiiiBurada kastedilen cihadda fesada karşı ilan edilen genel cihaddır. Kaderiyeci bir anlayışla ümmetin fesada karşı şanlı direnişi öldürüldü ve kitleler uyutuldu. Moğollar ümmetin toprağını karış karış işgal ederken, sofiler onlarla ve onlara karşı susan sultanlarla bir olup halkı, “cihad nefis teskiyesidir veya Mehdi’nın (as)işidir sizler bırakın bu işleri” dedikleri gibi.xxiv
3.Maddenin izahı
Bu anlayış yine ayet ve rivayetlerin yanlış yorumlanması ile olmuştur. Bu anlayışın temelinde yunan mistisizmi ve ehl-i kitap ruhbanlığınında etkisi vardır. ‘En büyük cihad nefisle yapılan cihaddır’ denmiş. Bu aynı zamanda Kur’an’ın büyük olarak anlattığı Bedir savaşı dönüşü Resulullah’ın söylediği bir rivayete dayandırılmış. Ben şu an hadisin kaynağını tartışmayacağım. Ancak şunu kesin söyleyebilirim ki Resulullah(sas) söylemiş ise de bugün kast edilen mistik anlamı kast etmemiştir. Sıcak savaşada ve savaş dışındaki zamanada cihad ifadesinin kullanılması oldukça anlamlıdır. Bugün tarikatların nefis teskiyesi olarak aldığı ve insanlara vermek istediği anlayış Resulullah’ın sünnetine tamamen aykırı bir anlayıştır. Şüphesiz cihad arınmadır.Temizlenmedir. Şahidliktir. Ama bu her davranışta, her alanda ve her zamanda böyledir.Bu konuda tüm sufi hareket ve anlayışlarına haksızlık yapmak istemiyorum. Çünkü bugün dahi olsa bazı bölgelerde işgalcilere karşı mücadeleyi onlar başlatmıştır. Kafkaslardaki cihadın kaynağında tekkeler vardır. 1993 yılında Bosna’da bizzat şahid oldum. Defleri ile gece operasyonlarına katılıp Sırp çetelerine karşı silahlı mücadele veriyorlardı. Yani cihadı sadece nefis tezkiyesi kabul edenleri protesto ediyorladı. Cihad sadece def çalıp ilahiler eşliğinde zikir!!! etmek değil. Zaten benimde vurgulamak istediğim budur. Hayatı tüm alanları ile zikir haline getirmek.Cihad damgasını Allah’ın boyası ile boyamak.
4.Maddenin izahı
Bizim şahdamarımızın ve hayat kaynağımızın cihad olduğunu bilen batılı fikir üreticileri oryantalistler bu ruhu kırmak için bizdeki sapmadanda faydalanarak üç yönü ile saldırıya geçmişler. Cihadı, ‘Holy War veya Heilige krieg:Kutsal savaş’ olarak dünyayı kana boyayan ve hırıstıyan ve yahudi alemini işgal eden bir anlayış olduğunu her türlü vesilelerle anlatmışlar. Yazmışlar. Yaymışlar. Tarihteki fetih hareketlerini, savunma savaşlarını ve davet hareketlerinide işgal anlayışı ile vermişler. Öyleki bizler bile bu kavramı kullanmaktan eziklik duymuşuz. Cihad kavramına ne yapıp onların anladığı ve anlattığı manayı vermemek için bir sürü humanist izahlar yapmışız. Üniversite çevreleri başta ezher ve Arap dünyası olmak üzere Türkiyede ki akademik araştırmacılar bir sürü zorlaştırcı izahlarla cihad kavramını sapmış bir anlayışla anlatmışlar. İşgal kuvvetlerine karşı cihad eden kardeşlerimiz İslamın imajını bozar olarak tanımlanmışlar. Diğer taraftan bu ruhu yıkmak için mistik anlayış olan nefis teskiyesini ön plana çıkarmışlar.Maalesef buna ihtida eden batılı müslümanlarda katılmışlar.Ve üçüncü olarakta Avrupa halklarına medya vasıtası ile müslümanlar işgalci olarak tanıtılmış. Çoğu İslamı yaşamayan şu an Avrupada bulunan insanlar potansiyel düşman olarak tanıtılmış. Onların eğlence yerlerinde yaşayan gençler üçüncü viyana kuşatıcıları olarak tanıtılmış.
Şüphesiz bu anlayışta saptırıcıdır. Salih amellerimiz ne toprak fetihcisi ve ne de yüzünün bir tarafına vurana diğer tarafını çeviren teslimiyetçi bir anlayıştır. Rabbına teslim olmuş insana Resullerin mesajını -önce yaşayarak- götüren bir cihadi anlayıştır. Hayat şeklidir. Bu hayat şeklinin adı İslamdır.Onun dışa vuruşu mücahededir.Resuller nasıl bir cihad yapmışlarsa bizede düşen o olmalı. Adem, Nuh, İbrahim, İsa, Musa ve Muhammed(sas) ve diğer tüm Elçilerin cihadı bizim cihadımızdır. Rabbım bizi bu yolla şereflendirsin ve her türlü sapmadan beri kılsın.
III-Mü’minin hayatında cihadın anlamı
Kur’an’ı kerimde cihadın anabaşlık olabileceği onlarca ayetler vardır. Mü’minin hayatına serpildiği
Gibi, Kur’an’ın tatlı söylemi içindede Rabbımız tarafından Kur’an da serpilmiş. Tek yerde ve tek surede ele alınmamış.İnsanın unutkanlığı ve konunun önemine binaen onlarca yerde farklı ifadeler ve sorumluluklarla hayatımıza sokulmuş ve rabbımız bize cihad dersini vermiş. Bu ders teorik bir ders değil şüphesiz. Sayfalarda okuduğunuz zaman bile sizi harekete geçiren bir anlayış göreceğiniz bu canlı ayetlerden bazı başlıklarla birkaç örnek verelim.
a-Kur’an’ı anlatmak cihaddır
“Bunun içindir ki, sen hakkı inkara şartlanmış olan kimselere uyma, tersine bu ilahi mesajın ışığında onlara karşı bütün gücünü ortaya koyarak büyük direnç ve çaba göster.”xxv Ayetin metninde ‘onunla-Kur’an’la onlarla cihadet’ anlamı vardır.Kur’an’la cihad ne anlama gelir? Şimdi bu ayete göre Mekke de cihad yoktu, cihad Medinede başladı diyebilirmiyız? Cihad ,Resulullah(sas) devlet kurduktan sonra başladı diyebilirmiyız? Cihad sadece nefis tezkiyesidir diyebilirmiyiz? Cihad sadece kafirlerin topraklarını fethedip onları cehenneme yollamaktır diyebilirmiyiz? Şüphesiz hayır. Cihadı Kur’an’ı anlatma ve onunla onlarla mücadele etme şeklinde genel bir sorumluluk yükleyen Rabbımızın maksadı çok daha geniştir. Burada savaş malzemesi veya aleti ilahi kitaptır. Onda hayatın tüm alanları ve o alanlardaki her türlü mücahede vardır. Rabbım bu sorumluluk bilincini bize versin.
b-Cihad Allah’a götüren vesiledir ve Kurtuluşa götürür
“Ey iman edenler veya Allah’a güvenle bağlı olanlar, O’na karşı saygılı olun. Ondan hakkı ile korkun. Ona gidecek vesileler arayın. O’nun yolunda cihad edin ki kurtulasınız.”xxvi Ayet gayet net ve açıktır. Allah’a karşı saygılı olmanın ve O’na yakınlaştıracak vesilenin ne olduğunu anlatıyor. Bu konuyu başlıbaşına bir hutbemde geniş izah ettim.xxvii Bizi Allah’a yaklaştıran vesile sadece silahlı mücadele veya sadece dil ile veya başka şekilde yapılan mücahedeler değidir. Bunların hepsini içine alan ve bizi rabbımıza götüren tüm salih amellerimizdir. Kurtuluşumuzda ona bağlıdır. Cihada bağlıdır. Başka bir surede Rabbımız kurtuluşumuzun sebebini şöyle anlatır. “Şüphesiz mü’minler kurtulmuştur. Onlar namazlarında huşu içindeler. Onlar boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar Mallarının temizliği olan zekatı verirler. Onlar iffetlerini korurlar....Onlar sözlerine ve ahitlerine bağlı kalırlar. Onlar emanete riayet ederler ve onlar namazlarını korurlar. İşte onlar varistirler. Firdevs cennetlerinin varisleridirler.”xxviii Şüphesiz her kavramda başat bir mana olduğu gibi bu kavramda da dışa yönelik kavga ön plandadır. Sosyal yönü daha öndedir. Çünkü karşılıklı bir mücadeleyi anlatıyor.Belki Allah(cc) younda cihad derken sefer, fetih veya savaşın sonradan ağırlık kazanmasınında sebebi budur.Tamamen yanlış değil. Ama Allah’a yakınlaştıran vesileyi tek manada anlatmak yanlış olur. O halde her davranışımızda takvaya götürecek cihad ruhunu yakalamak gerekiyor. Özellikle davet alanında. Terkedildiği zaman iman toplumunun felaketini getirmiştir. İşte bu felaketi daha ilk dönemlerde gören rabbımız başta Resulullah’ın ashabını ve onların takipçilerini uyarmıştır. “Allah yolunda infakedin, harcayın kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik yapın Allah iyilik yapanları sever.”xxix Ayetin anlattığı tehlikenin infakı terk etme ve cihadı terk etme olduğunu anlamışlar müfessirler. İbni Kesirxxx şu rivayeti verir. “Eslemeden nakl edilir. Muhacirlerden bir kişi İstanbul’da düşmanların saffına saldırdı. Ve düşman saffını deldi. Beraberimizde Eba Eyyup el_ensaride vardı. Bazı kimseler dediki; kendini kendi eliyle tehlikeye attı. Eba Eyyup El-Ensarı dedi ki, Biz bu ayeti daha iyi biliriz. Çünkü o bizim hakkımızda nazil olmuştur. Biz Resulullah’la birlikte sohbet ettik. Onunla nice şeylere şahid olduk. Ve ona destek olduk. İslam yayılıp ortaya çıkınca biz ensar topluluğu gizlice toplandık ve dedik ki: Allah bize Nebiyi Ekrem’le sohbet etme şerefini lutuf etti. Ve ona yardım etme imkanı bahşetti. Böylece İslam yayıldı.Müslümanlar çoğaldı. Biz Resulullah’ı ailelerimize, çocuklarımıza ve mallarımıza tercih etmiştik.Şimdi ise cihad ağırlığını kayıp etti.Artık evlerimize dönsek ve ailelerimiz ve çocuklarımızla beraber yaşasak, onların yanında kalsak. İşte bunun üzerine ‘Allah yolunda infak edin kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın’ ayeti bizim hakkımızda indi. Bu ayette söz konusu olan tehlike cihadı terk ederek mal çoluk-çocuk yanında oturmaktır.” İşte olay bu kadar açıktır. Köşeye çekilmek ve korkmak ve tembelleşmek tehlikedir. Bu tehlike çok yönlüdür. Bu tehlikelere hutbemin başından beri vurguluyorum.
c-İzzete kavuşmanın yolu cihaddan geçer.
“ Ey iman edenler sizden kim ki dininden irtidat eder ve dönerse; Allah sizin yerinize bir topluluk getirecek, Allah onları sever onlarda Allah’ı sever. Onlar;
-mü’minlere karşı alçak ve yumuşak,
-Kafirlere karşı izzetli ve onurludurlar,
-Allah yolunda cihad ederler ve kınayıcıların kınamasından korkmazlar. Bu Allah’ın faziletidir. Onu dilediğine verir. Allah herşeyi kuşatır ve herşeyi bilir.”xxxi Ayet kendi kendisini ne güzel anlatıyor. Allah’ın sevdiği kulları anlatıyor. Onların vasıfları anlatılıyor. Bu topluluk soyu sopu ırkı, toprakları, meşrepleri ile değil vasıfları ile anlatıyor. Bu ayet ırkçı anlayışla yorumlanıp bazı ırkların üstünlüğünün iddia edildiği gibi değil. Ne Arapları ne Türkleri, ne İranlıları ve ne de başka ırkları anlatmaz. Tüm bu ırklardan olabilecek mü’minleri anlatır. Onların dört vasfı vardır.
a) Allah’ı severler, Allah’ta onları sever
b) Mü’minlere karşı yumşak,
c) kafirlere karşı onurlu ve izzetli,
d) Allah yolunda hiçbir kınamadan korkup çekinmeden cihad eden.
Onlara bu vasıfları kazandıran Allah’la olan güzel ilişkileridir. O da cihaddır. Bu ümmet ayette geçen vasıflarını yitirdikten sonra onur ve izzetini kayıp etti. Onun yolunu bulmak ancak ve ancak cihad şuuruna yeniden dönmekle mümkün olacaktır. Rabbım kayıp ettiğimiz bu değere O’nun aydınlık penceresinden ulaşmayı nasip etsin. Bizi bu şuurla dirilt Allahım. Seni sevelim. Seni seven ve yürekleri sadece senin için çarpan kulların olalım. Acılarımız ancak bununla dinecektir. Acılarımızın dinmesine vesile olacak cihad ruhunu bize yeniden nasip et.
d-Cihad Nebilerin yoludur
Adem’le(as) başlayan tevhid mücadelesinin cihadi şahitleri Nebiler olmuştur. Sonra onlara tabii olan Rabbaniler olmuştur. “Nice nebiler var ki, onlarla beraber bir çok Rabbaniler çarpıştılar.Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar,zayıflık göstermediler, boyun eymediler, Allah sabredenlerle beraberdir. Onlar sadece şunu söylediler; ey Rabbımız günahlarımızı bağışla, hayatımızda yaptığımız israfı bağışla, ayaklarımızı sabit kıl ve Kafir kavme karşı bize zafer ver.”xxxii Tarihsel bir nesil anlatılıyor. Bu neslin önderleri Nebilerdir. Tüm nebiler kıtal yapmadı. Ancak onların cihadı kıtal kelimesi ile ifade ediliyor. Onların kavgaları ve Allah’tan dilekleri anlatılıyor. Dertleri arınmaktır. Vuruşmalarının sebebi de odur. Bağışlanmaktır. İşte bu tarihsel bilinç bugün yitirildi. O mesajın havarileri yok oldu. O havxxxiiiarileri yetiştirme işçiliği ve sorumluluğu bizi bekliyor. Kalkmalı ve son nebi gibi bu neslin yetiştirilmesi gerektiği şuuruyla cihad etmeliyiz. Rabbi daha henüz ilk günden itibaren ona “ Ey bürünen kalk ve rabbını yücelt. Kalbini temizle.....Gecenin birazında, yarısında üçte birinde az veya biraz çoğunda kalk....kur’an oku. Namaz kıl ve Rabbını an...” xxxiv Kur’an’la cihad budur işte. Bizi çağırıyor. Örtüleri atmamızı istiyor. Tembellik ,acizlik ve korkaklık perdeleri. Allah resulundan gelen bir rivayette şu duayı yaparmış.
“Allahım;
Her türlü takıntıdan ve üzüntüden,
Acizlikten ve tembellikten,
Korkaklıktan ve cimrilikten,
Borcun galip gelmesinden ve kınayıcının kınamasından sana sığınırım.” Cihad ruhumuzu kemiren kurtlar bunlar. Bunları öldüren gıdayı almamız gerekiyor. Bu gıda namazdır, davettir, zikirdir, oruçtur, okumaktır ve bağışlama dilemektir. Rabbım bu bilinci nasip et.
e-En güzel alışverişin adı cihaddır
“Ey iman edenler sizi, size acı verecek azabından kurtaracak ticareti göstereyim mi? Allah ve Resuluna iman etmeniz ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad etmenizdir. Bilseniz bu sizin için daha hayırlı olandır.”xxxv Cihad hayatımızı ve ahiretimizi kurtaran bir alış veriştir. Bu alışverişin şartları vardır. Varlığını vermek. Feda etmek. Bunun karşılığıda iki dünya saadeti. “ Şüphesiz Allah mü’minlerden mallarını ve canlarını cenneti onlara vermekle satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar öldürürler ve öldürülürler. Bu tevratta ve incildede böyle yazılmıştır..”xxxvi Bu da aynı zamanda tarihi bir olaydır. Önceki nebilerde yaşamıştır. Zaten saff suresinde bu tarihin şanlı insanları olarak Hz. İsa’nın havarileri örnek veriliyor. Bize canlı somut ve yürüyen mücahitler anlatılıyor. Hz. İsa’nın havarilerinde mücahidliğin somutlaşması bize cihadın ne anlama geldiğini çok güzel anlatıyor. Sorumluluğumuzu da anlatıyor. Allah(cc) yolunun havarisi olmak. Allah dininin havarisi olmak. Kayıp ettiğimiz değerler. Ve yaklamamız gereken ve diriltmemiz gereken değerler. Kur’an çağırıyor. Çağırdı. Allah resulunun ashabını çağırdı. Onlar çağlarının havarisi oldu. Şimdi Kur’an çağırıyor. Din hakimiyetini yitirdi. Ümmet onurunu kayıp etti. Cennetin yolu tıkandı. Ateşin ve azabın yolu hızlandı. Bu yolda benimle beraber Allah yoluna gelen ve Allah yolunun havarileri olmak isteyen varmı? Sadece kur’an mı yapıyor bu çağırıyı? Yavrularını yitirmiş kalbi yanan anneler ve babalar yapıyor bu çağırıyı. Filistinli, çeçenistanlı, Afganlı çocuklar yapıyor bu çağırıyı. Var mı cevap verecek havariler. Hz. İsa’nın gelmesine gerek var mı Allah aşkına? Allahım beni ve dostlarımı bu çağrının çağımızdaki havarileri eyle. Bize bu aşkı ve şevki nasip et.
f-Cihad temebel tembel oturmayı terk etmektir
Cihad oturanlarla cihad edenleri ortaya koyan mihengtir. Barometredir. “İnanlardan özürsüz olarak yerlerinde oturanlar ile malarıyla canlarıyla Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah mallarıyla canlarıyla kendi yolunda cihad edenleri üstün kılmıştır.....”xxxvii Oturan ümmet bu ayeti oku. Koltuklara, kantar kantar altınlara, gümüşlere ve dünya zinetine takılan Müslüman oku ve kendini sorgula. Allah(cc) yolunda cihad edenlere üstün dereceler veriyor. RahatI tercih ediş yaradanın katında alt derecedir. Yarın ilahi mahkemede bu dereceyi görmek ne utandırıcıdır.Pişmanlığı çare olmayan bir manzaraya şahid olmak istemiyorsak sevgili dostlar cihada kalkalım. Bu cihad vucudun tüm organlarını, sahip olduğumuz her şeyi sarmalı. Sarmaşık çiçeği gibi sarıp iç ve dış dünyamızı gül gülistan yapmalı. Sönen ocaklarımızı tütürmeli. Kopan dallarımızı kurtarmalı. Yıkılan evlerimizi imar etmeli. Ağlayan annelerimizin yüzünü güldürmeli.
Ah hasretim. Ümmetin hasreti. Kayıp ettiğim ve kayıp ettiğimiz cennet. Yıktığımız devlet sensin ey cihad ruhu. Allahım bizi onunla dirilt. Bağımızı gülgülistan kıl. Bize cihad ruhu ver. Ne mutlu bu ruhu nebevi anlamda yakalayanlara. Kutlarım bu havarileri ki İsa(as) sizi bu dünyada değil ahirette bekliyor. Hz.Muhammed’in bu şahitliğini diriltenler onun şefaatını buradan hakk etmişler.Ahirette o da şahidlik yapacak.Kardeşlerim diyecek.Bıraktığım sünneti ihya edenler diyecek ,Melekler selam size hoş geldiniz diyecek.
Ey Alemlerin Rabbi beni ve dostlarımı bu kervana kat. Bizi ve çocuklarımızı bu yolun yolcusu kıl.Allah’a emanet olun. Yalçın İçyer