hirahos
Kıdemli Üye
- Katılım
- 9 Kas 2006
- Mesajlar
- 35,948
- Tepkime puanı
- 483
- Puanları
- 0
- Yaş
- 55
İkinci yazı Molla merhum İsmail Çetin efendiden:
TESBiH KULLANMANIN HÜKMÜ
Takrir-i Rasul'e mebni, tesbih ve zikirleri, sebha, taşlar veyahud iplerle yapmak meselesi:
Bunlar asla bid'at değil, müstehab hatta sünnettir. İbnu Sa'd'ın tahric ettiği bir esere göre, Sa'd bin Vakkas radıyallahu anh, küçük çakıl taşlarıyla tesbihlerini sayardı. Abdullah bin İmam Ahmed'in de tahric ettiği bir esere göre, Ebu Hureyre, Ebu Hureyre radıyallahu anh'ın da kendisine mahsus, iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbihlerini sayardı.
Deylemi'nin firdevsi'nden tahric ettiği Hazreti Ali'den gelen merfu' bir hadiste şöyle buyrulur: "Ne güzel hatırlayıcıdır şu sebha." Nasreddin elbani bu hadisin mevdu' olduğunu söylemiştir; fakat Şeyh Abdullah Hereri Habeşi, reddiyesini yazmış olduğu risalede, bu hadisin mevdu' olmadığını kaydetmiştir.
İmam Suyuti bu hususta El-Minha fisSebha adlı eserinde şöyle diyor:
Selef ve haleften hiçbir kimse sebha ile zikrin sayılmasını mekruh saymamıştır. Bilakis onlardan kısmi azamisi, zikirlerini sebha ile sayarlardı.
Ebu Davud'un şarihlerinden Muhammed Mahmud Hattab, el-Menhel-ul-Azb-ul-Mevrud'da; Şeyh halil Ahmed es-Siharen-fori, Bezl-ul-Mechud'da; ve Avn-ul-Ma'bud'un yazarı, 1486 nolu hadisin şerhinde; ayrıca el-Mubar Kef3uri, Tirmizi'nin 3553. hadisinin şerhinde, Suyuti'nin ibaresini naklettikten sonra; "Sebha ile, taş ile, zikir ve tesbihlerin sayılmasını bid'at sayanların sözlerine asla bakılmaz" demişlerdir.
Bunda asıl, Ebu Davud ve başkalarının tahric ettikleri, Sa'd bin Vakkas'ın hadisidir. Muşarun ileyh diyor ki:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le birlikte bir kadının yanına gittim. Ne bakayım ki önünde hurma çekirdekleri (yahud ufak taşlar) vardır; onlarla tesbihlerini sayıyordu. Peygamber aleyhisselam ona:
Bundan daha kolayını ve daha faziletlisini sana söyleyeyim:
Subhanallahi adede ma halaka fissemai. subhanallahi adede ma halaka fil'ardi ve Subhanallahi adede ma halaka beyne zalike ve Subhanallahi adede ma huve Halikun Vallahu Ekber mislü zalike velhamdü lillahi mislü zalike ve la ilahe illa Billahi mislu zalike buyurdu."
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu, taşlarla tesbih saymaktan men etmemiştir. Eğer mekruh olsaydı men ederdi. İşte bu hadiste, taşlarla, sebha ile tesbih ve zikrin sayılmasına delil vardır. Bu hadisi Tirmizi, Nesei, Ibnu Mace, Hakim'in ve daha başkaları tahric etmişlerdir. Kaldı ki, Elbani'nin mevdu' saydığı Deylemi'nin hadisini, Şevkani de naklediyor. ve mevdu'dur demiyor.
Netice-i meram namaz tesbihlerini parmakla yapmak sünnettir, sebha da caizdir. Bid'at tarafı, sebhaya üfürmek ve dili kıpırdatmaksızın devretmektir.
Her halukarda hatme, teveccüh ve nefy u isbatın taşlarla, parmaklarla, tesbihle sayılması varid olmuştur. Mesela Ebu Davud, Tirmizi ve Hakim'in de tahric ettikleri "Siz kadınlara tesbih, Tehlil ve Takdis gerek.. Parmaklarınızın eklemleri ile bunları sayınız. Çünkü onlar (yaptıklarından) sorumludurlar. Lehte ve aleyhte konuşucudurlar. Sakın ha, faflete dalmayın; unutursunuz." mealindeki hadis-i şerif konuya delildir.
Münavi diyor ki, İmam Suyuti, Celaleddin Bulki'nin muasırlarından şunu nakletmektedir. Bu hadisin zahirine göre, şaşırmaktan emin olan kimseye nezaran parmaklarla tesbih saymak, sebha ve taşla saymaktan daha efdaldir. Eğer emin olunmazsa sebha ile efdaldir.
Gerçekte birçok evliyanın ellerinde sebha bulunmuştur. Hatta Cüneyd Bağdadi'ye: Sen de mi sebhayı eline alıyorsun, denilince: Evet, bununla Rabbim Teala'ya kavuştum. Artık bu yoldan ayrılmam. (Yahud) Başlangıçta bunu kullandık; nihayette bırakmayız. Kaldı ki dilim, kalbim ve ellerimle zikretmeyi severim." demiştir.
Sebha'nın mendub olmasının şartları vardır: Dil ve kalb yahud cemiyetle zikretmek ve bunu çok gizli yapmak şarttır. Yoksa gaflet halinde elde sebhayı tutanın devretmesi; sebha tanelerini süslendirmek, çok pahalı tesbihi elde tutmak; kalb ve dil dünya ile meşgul iken şakır şakır devretmek, en çirkin bid'at ve mekruhtur.
Şeyh Ahmed Gümüşhanevi ve İmam Münavi bu hadisin şerhinde yukardaki paragrafları özellikle yazmışlardır.
Bunlardan daha çirkin, zamanımızdaki adetlerdir.Görürsün adam, sağa sola baktığı halde kalbi çarşı pazarda gezerken, tevhid ve Tehlil hatmi diye birbirlerine taşları devrederler. bu mevtanın ruhuna okunan tehlilmiş.. bunun aslı esası yoktur. Para mukabilinde olursa daha çirkin bid'attir. Bunun için yapılan vasiyetin batıl olduğunu, Mevlana Halid'in kahraman halifelerinden İbnu Abidin de tasrih etmiştir.
Bir de namazdan sonra cemaat ferdleri veyahud imamın, tesbihleri dağıtmaları veya atmaları da çirkin bid'attir. Hele biri sebhayı alır, üfürür; dilini hiç kıpırdatmadığı halde aşağıya yukarıya devreder. Oyuncak!.. Hatta müezzin "Subhanallah" komutunu verir; bazı kere tecrübe olsun diye "sub, sub" dediğim halde yine zor yetiştiririm. Bir de insanların kapmaca tesbih çekmeleri yahud zikretmeleri, bid'atten de çıkarılmış bir bid'attir.
İktibas: İsmail ÇETİN rahimehullah, Özleşme Yolu, Dilara Yayınları
TESBiH KULLANMANIN HÜKMÜ
Takrir-i Rasul'e mebni, tesbih ve zikirleri, sebha, taşlar veyahud iplerle yapmak meselesi:
Bunlar asla bid'at değil, müstehab hatta sünnettir. İbnu Sa'd'ın tahric ettiği bir esere göre, Sa'd bin Vakkas radıyallahu anh, küçük çakıl taşlarıyla tesbihlerini sayardı. Abdullah bin İmam Ahmed'in de tahric ettiği bir esere göre, Ebu Hureyre, Ebu Hureyre radıyallahu anh'ın da kendisine mahsus, iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbihlerini sayardı.
Deylemi'nin firdevsi'nden tahric ettiği Hazreti Ali'den gelen merfu' bir hadiste şöyle buyrulur: "Ne güzel hatırlayıcıdır şu sebha." Nasreddin elbani bu hadisin mevdu' olduğunu söylemiştir; fakat Şeyh Abdullah Hereri Habeşi, reddiyesini yazmış olduğu risalede, bu hadisin mevdu' olmadığını kaydetmiştir.
İmam Suyuti bu hususta El-Minha fisSebha adlı eserinde şöyle diyor:
Selef ve haleften hiçbir kimse sebha ile zikrin sayılmasını mekruh saymamıştır. Bilakis onlardan kısmi azamisi, zikirlerini sebha ile sayarlardı.
Ebu Davud'un şarihlerinden Muhammed Mahmud Hattab, el-Menhel-ul-Azb-ul-Mevrud'da; Şeyh halil Ahmed es-Siharen-fori, Bezl-ul-Mechud'da; ve Avn-ul-Ma'bud'un yazarı, 1486 nolu hadisin şerhinde; ayrıca el-Mubar Kef3uri, Tirmizi'nin 3553. hadisinin şerhinde, Suyuti'nin ibaresini naklettikten sonra; "Sebha ile, taş ile, zikir ve tesbihlerin sayılmasını bid'at sayanların sözlerine asla bakılmaz" demişlerdir.
Bunda asıl, Ebu Davud ve başkalarının tahric ettikleri, Sa'd bin Vakkas'ın hadisidir. Muşarun ileyh diyor ki:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le birlikte bir kadının yanına gittim. Ne bakayım ki önünde hurma çekirdekleri (yahud ufak taşlar) vardır; onlarla tesbihlerini sayıyordu. Peygamber aleyhisselam ona:
Bundan daha kolayını ve daha faziletlisini sana söyleyeyim:
Subhanallahi adede ma halaka fissemai. subhanallahi adede ma halaka fil'ardi ve Subhanallahi adede ma halaka beyne zalike ve Subhanallahi adede ma huve Halikun Vallahu Ekber mislü zalike velhamdü lillahi mislü zalike ve la ilahe illa Billahi mislu zalike buyurdu."
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu, taşlarla tesbih saymaktan men etmemiştir. Eğer mekruh olsaydı men ederdi. İşte bu hadiste, taşlarla, sebha ile tesbih ve zikrin sayılmasına delil vardır. Bu hadisi Tirmizi, Nesei, Ibnu Mace, Hakim'in ve daha başkaları tahric etmişlerdir. Kaldı ki, Elbani'nin mevdu' saydığı Deylemi'nin hadisini, Şevkani de naklediyor. ve mevdu'dur demiyor.
Netice-i meram namaz tesbihlerini parmakla yapmak sünnettir, sebha da caizdir. Bid'at tarafı, sebhaya üfürmek ve dili kıpırdatmaksızın devretmektir.
Her halukarda hatme, teveccüh ve nefy u isbatın taşlarla, parmaklarla, tesbihle sayılması varid olmuştur. Mesela Ebu Davud, Tirmizi ve Hakim'in de tahric ettikleri "Siz kadınlara tesbih, Tehlil ve Takdis gerek.. Parmaklarınızın eklemleri ile bunları sayınız. Çünkü onlar (yaptıklarından) sorumludurlar. Lehte ve aleyhte konuşucudurlar. Sakın ha, faflete dalmayın; unutursunuz." mealindeki hadis-i şerif konuya delildir.
Münavi diyor ki, İmam Suyuti, Celaleddin Bulki'nin muasırlarından şunu nakletmektedir. Bu hadisin zahirine göre, şaşırmaktan emin olan kimseye nezaran parmaklarla tesbih saymak, sebha ve taşla saymaktan daha efdaldir. Eğer emin olunmazsa sebha ile efdaldir.
Gerçekte birçok evliyanın ellerinde sebha bulunmuştur. Hatta Cüneyd Bağdadi'ye: Sen de mi sebhayı eline alıyorsun, denilince: Evet, bununla Rabbim Teala'ya kavuştum. Artık bu yoldan ayrılmam. (Yahud) Başlangıçta bunu kullandık; nihayette bırakmayız. Kaldı ki dilim, kalbim ve ellerimle zikretmeyi severim." demiştir.
Sebha'nın mendub olmasının şartları vardır: Dil ve kalb yahud cemiyetle zikretmek ve bunu çok gizli yapmak şarttır. Yoksa gaflet halinde elde sebhayı tutanın devretmesi; sebha tanelerini süslendirmek, çok pahalı tesbihi elde tutmak; kalb ve dil dünya ile meşgul iken şakır şakır devretmek, en çirkin bid'at ve mekruhtur.
Şeyh Ahmed Gümüşhanevi ve İmam Münavi bu hadisin şerhinde yukardaki paragrafları özellikle yazmışlardır.
Bunlardan daha çirkin, zamanımızdaki adetlerdir.Görürsün adam, sağa sola baktığı halde kalbi çarşı pazarda gezerken, tevhid ve Tehlil hatmi diye birbirlerine taşları devrederler. bu mevtanın ruhuna okunan tehlilmiş.. bunun aslı esası yoktur. Para mukabilinde olursa daha çirkin bid'attir. Bunun için yapılan vasiyetin batıl olduğunu, Mevlana Halid'in kahraman halifelerinden İbnu Abidin de tasrih etmiştir.
Bir de namazdan sonra cemaat ferdleri veyahud imamın, tesbihleri dağıtmaları veya atmaları da çirkin bid'attir. Hele biri sebhayı alır, üfürür; dilini hiç kıpırdatmadığı halde aşağıya yukarıya devreder. Oyuncak!.. Hatta müezzin "Subhanallah" komutunu verir; bazı kere tecrübe olsun diye "sub, sub" dediğim halde yine zor yetiştiririm. Bir de insanların kapmaca tesbih çekmeleri yahud zikretmeleri, bid'atten de çıkarılmış bir bid'attir.
İktibas: İsmail ÇETİN rahimehullah, Özleşme Yolu, Dilara Yayınları