Turgay Güler - "Bu Algıya Keşke Sen Teslim Olmasaydın"

ramazan_17

Yasaklı
Katılım
29 Kas 2013
Mesajlar
2,236
Tepkime puanı
43
Puanları
0
cemaati yerle bir edeceğiz inşallah..münafıkların sonu cehennemin en dibidir...
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Kedi buysa ciğer nerede?

Çok şükür.
Türkiye bir demokrasi sınavından daha alnının akıyla çıktı.
Son sözü yine millet söyledi.
Dağdaki çoban, şehirdeki bidon kafalı, bilmem neredeki göbeğini kaşıyan adam!
Çocuk bakıcısı Nermin!
İSKİ emeklisi bilmem kim!
Evet son sözünü söyledi.
Yazının devamı için tıklayın >>
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
'Gel İbiş, gelmeyen senin gibi olsun!'

Akşam gazetesi yazarı Turgay Güler bugünkü köşesinden isim vermeden Ahmet Hakan'a yüklendi


“Çıkın karşıma” diye meydan okuyor.

Sevsinler.

“Öyle Başbakan Erdoğan’ın arkasına saklanarak ateş etmek olmaz.” diyor.

Bak sen!

“Sandığı koyalım, seçime gidelim, gazeteciliğimizi yarıştıralım” diye çağrıda bulunuyor.

Çocukça ve komik ama olsun.

Sandık için adres de veriyor.

“Beşiktaş, Kadıköy, Şişli değil; Konya, Rize, Yozgat, Erzurum, Bayburt, Sultanbeyli olsun” diyor.
“Sizin mahallede” demeye getiriyor.

“Ve son sözü sandık söylesin. Var mısınız?” diye de ekliyor.

Bunu söylerken de “sandık her şey değil” yırtınmalarını unutuyor.

Neyse, sorun değil.

Peki İbiş, sen neyin arkasında durarak meydan okuyorsun?

Yanlış anlama da olduğun yerde bir durmuyorsun ki!

Kâh Ergenekoncuların, kâh cemaatin, kâh CHP’nin, sıkıştığında da Erdoğan’ın arkasına gizlenip ateş ediyorsun.

Hadi tamam, bunu da görmezden geliyorum.

Sandıktan da vazgeçtim.

Varsa azıcık cesaretin gel Rize caddelerinde yürüyelim.

Sadece yürüyelim.

Yahut Malatya’da.

Olmadı Sivas’ta.

Erzurum’da, Adıyaman’da.

Bingöl’de, Ankara’da.

Dahası Yozgat’ta.

Var mı sen de o cesaret?

Ömründe bir kez delikanlı ol da verdiğin sözün arkasında dur!

Hadi!


Sözüm söz, cayarsam senin gibi
olayım!

Sen geçmişte aynı meydan okumayı Cübbeli Ahmet Hoca’ya da yapmıştın.

Bizzat şahidiyim, Cübbeli Hoca “tamam” dedi ama sen sıvıştın.

Okan Bayülgen’e de yapmıştın.

Bayülgen “tamam” dedi ama sen sıvıştın.

Yaşar Nuri Öztürk’e de yapmıştın.

Öztürk “tamam” dedi, sen sıvıştın.

Haşmet Babaoğlu kaşlarını çattı, sen aylarca Nişantaşı’na çıkamadın.

Yanlış anlama, sandık diyorsan sandık.

Hem de senin teklif ettiğin yerlerde.

Hadi!

Koyalım sandığı Rize meydanına.

Nerede o cesaret?

Yemez çünkü!

Aklı sıra bu meydan okumayı yaparken ince bir numara çekiyor.

Kimse üzerine alınamaz, bu yüzden de cevap veremez sanıyor.

Aldım üzerime gel!

Hadi!

Bir daha söylüyorum, gelmeyen senin gibi olsun.

AHMET HAKAN'IN O YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
 

dostluk

Kıdemli Üye
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
5,663
Tepkime puanı
304
Puanları
0
Yaş
50
Konum
istanbul
Turgay Güler - Diyelim ki

Diyelim ki Erdoğan İsrail âşığı!
Diyelim ki Erdoğan BOP eşbaşkanı!
Diyelim ki Erdoğan Amerikan uşağı!
Diyelim ki Erdoğan emperyalizmin hizmetkârı!


Hadi öyle diyelim, öyle inanalım; peki ya siz?

Ey Kemal Kılıçdaroğlu.
Ey Devlet Bahçeli.
Ey Selahattin Demirtaş.
Mustafa Kamalak.
Mustafa Destici.
Doğu Perinçek.
Ulusalcılar, Kemalistler, Sosyalistler, Komünistler, Marksistler, Antiemperyalistler.
Atatürk’ün askerleri.
Ve dahi Fethullah Gülen.

Ya siz!

Sizin boynunuzda madalya yok ya hani!
Siz BOP eşbaşkanı değilsiniz ya hani!
Siz antiemperyalistsiniz ya hani.
İyi de niçin sesiniz çıkmıyor o vakit?
Niçin yüz binlerin katıldığı mitinglerde bir araya gelmiyorsunuz?
Niçin İsrail’i telin için Taksim’e çıkamıyorsunuz?
Tandoğan’da, Gündoğdu’da niçin yoksunuz?
Niçin tencereleriniz tavalarınız bu katliam için pencerelerde değil?
Niçin elleriniz bu katiller için bedduaya kalkmıyor?
“İsrail’in yaptığı kabul edilemez!” demenin ötesine niçin geçemiyorsunuz?

Niçin “Katil Netanyahu” diyemiyorsunuz?
Niçin o katili Merkel’e yahut ABD Büyükelçisi’ne şikâyet edemiyorsunuz?
Niçin o katillerin evlerine ateş salınsın diye beddualar yağdırmıyorsunuz?
Neden korkuyorsunuz?
Kimden çekiniyorsunuz?

Ve son bir not.

Onlar da biliyor; Filistin meselesinin dünyadaki tek hamisi Erdoğan’dır.
Gezegenimizde herkesin düşünüp de söyleyemediğini söyleyebilen tek lider Erdoğan’dır.

“Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyen de, “Birleşmiş Milletler sen ne işe yararsın!” diyebilen de odur.

İslam dünyasındaki rezilliği gözler önüne serebilen de.


Gezi’yi, Erdoğan’ı devirmek için tertiplemediniz mi?
Bu uğurda Amerika’yla, İsrail’le, Almanya’yla, İngiltere’yle kol kola girmediniz mi?

17 Aralık’ı, Erdoğan’ı devirmek için tertiplemediniz mi?
Kimin kiminle kol kola girdiğini hep birlikte görmedik mi?


Şimdi bu uğurda 10 Ağustos için kolları sıvadınız.
Kuzum bir ömür yan yana gelmeyecek sizler, Erdoğan’ı devirebilmek için omuz omuza verdiniz, fark edilmiyor mu sanıyorsunuz?
Adayınızın “tarafsız” tavrının altındaki gerçek okunamıyor mu sanıyorsunuz?


Yahu siz bu milleti aptal mı sanıyorsunuz?


Merhum Erbakan yaşasaydı, Mustafa Kamalak bu “tarafsıza” destek verebilir miydi?
Merhum Yazıcıoğlu yaşasaydı, Mustafa Destici bu “tarafsıza” destek verebilir miydi?

Ve şimdi siz sanıyor musunuz ki bu millet tüm bu olup bitenleri göremiyor?

Şaşarım aklınıza!


(Turgay Güler)
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
İsimler üzerinden değilde sistem ağı üzerinden ilerlemek gerekirse...

Bugun dünya genelinin çoğu bu yönde bir şekilde bacaklarından tutulmuş vaziyetlerde BUGÜN sorgulanması gereken sadece ülke yöneticileri değil BM de oldukça sorgulanması gerekiyor...

BM çatısının ne kadar samimiyetten uzak olduğunu görebildik çok şükür....

BM ler çatısının Dünyada varlığını sonlandırması gerektiğini düşünüyorum....İnsanlığa değil devletlere hizmet eden bir şirket haline gelmiş...burada da sistem önde

Bu sistem için bir rakip gerekli bu modelde ÖRÜMCEK AĞI SİSTEMİ Modeli...onların sistem modeli ÇATI SİSTEMİ...

Rakip olmadan dünyadaki dengeleri eşitleyemezsin...

Yeni birlik yapısı
Yeni bir ticaret antlaşmaları
Yeni bir ortak dış politika
Yeni bir yönetim yapılanması
Yeni yükseliş modeli

Model üretmeden insanları tutsağı olduğu karanlıklardan çıkaramazsınız Paraya tutsak olmuş zihinleri değiştiremezsiniz ürkmüş korkmuş bedenlerden yöneticilik bekleyemezsiniz

Model üretmeden İNSANLIK için çalışmalarını bekleyemezsiniz...

Gelecek 10 yıla Damgasını vuracak sisteminizi üretmeden Başarı sağlayamazsınız...

Bu Çatı Sistemini oluşturanda zeki bir insan tıpkı günün birinde başka modeli üretecek olanda olacak ama kızmayın her eser siz insanların eseri...İNSANLIĞI o kadar fazla horlayıp İNSANLIĞI o kadar fazla unuttunuz ki...

İNSANLIK için çaba vermeyi onlar için PARA harcamayı bile o kadar fazla unuttunuz ki neredeyse PARA ile yatıp PARA ile kalktınız ...

Unutmayın ..
ALLAH büyük ve güçlü olandır... sizler bir yol kurar ve hazırlarken ALLAH ta sizlere bir cevap mutlaka hazırlıyor olacaktır....Zamanı vakti gelince tüm İNSANLIK gerçek güç ve adaletin kimde olacağını göreceği kanatindeyiz.

Öyle.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
Y3WQol.jpg



Örümcek AĞI Sistemi

Geçenlerde bahsetmiştim fakat anlatmamıştım elbette detaysal anlamda sistemi anlatabilmem oldukça zor fakat bu sistemin temel çalışma faaliyeti tamamen şuan dünyada Küresel Ekonomi alanında kullanılan Çatı Model Sistemiyle birebir eşteş fakat bu model çok daha ilerisi ve ötesidir...Bu model o kadar iddalı ki gelecek 10 yıl içerisinde piyasal faal ekonomisinin %65 ini elinde barındırma ve barındırırkende barındırdıklarına var olan kazandıklarının 2 katını kazandırmayı gaye edinen bir sistem...

2 katı kazanım 2 katı finansal gücü hangi şirket istemez değilmi....Rakipsiz giden bir sistemi dengelemek gerekir..

Bu sistem Türkiye ye özel bir sistem olacak Söylediğim üzere Türkiye den ayrı duran Türkiye yi dışlayan kaybeder abi sonra demedi demeyin söylemedi demeyin...

Ben bu sistemin gözlerimin önünde gördüm ve gördüklerimi söylüyorum...Görmediğim bir şey hakkında fikir üretemem demi...

Bu sisteme

MAVİ GÖZ

diyorum...

Neden Mavi Göz ..
Küredeki Mavi Taş tan ötürü..

Peki bu Mavi taş nedir?..
Barışı özgürlüğü ve refahı temsil edecek...

Örümcek Ağı sistemi Tamamen İNSANLIĞI korumak ve rahatlatmak amacıyla üretilen bir modeldir...

İnsanlar artık esaret altında değil İnsanlar artık bolluk bereket içinde yaşayacakları gibi bunun yanında dünyada BARIŞ ın çocukları olarak yeni nesil bağlamında yetiştirilmeleri hedef alınacaktır...

Artık susan insanlar değil konuşan ve üreten bir nesil olacak....Bu yönde eğitilecekler...

Bu sistem modelini sizlere detaylı anlatabilmem çok zor bu sistem sadece TÜRKİYE ye özeldir ve hep BÖYLE olacaktır...

Türkiye nin Büyümesi güçlenmesi ve yüksek yerlerde olmasını istiyorum çünkü TÜRKİYE BARIŞ ın ÜLkesi sevdaların ülkesi olacak..

Türkiye ile birlikte kazanan ülkeler şirketler de Türkiye ile birlikte dogruluklara güzelliklere eşitliklere ve adalete yürüyüp hep birlikte adım atacaklar...

Türkiyesiz bir Dünya düşünelemez....

Bundan Böyle BM gibi taraflı İNSANLIK için üretim yapamayan yapıları yeniden Düzenlemek ve gerçek amaç olan tüm dünya insanlarını bir arada birleştirmek esas gaye olacaktır...

Gayelerin temel prensiplerin ana safhında ve ilk maddesinde İNSAN yer alacaktır...

Yeni Dünya ile birlikte İNSANLAR bolluk ile yeni bir yapıya girecekler Cografyalarda sınırlar olmayacak insanlar için ortak ana bir dil olacak etnik var olan dilleri hariç ikinci bir dili insanlık bilecek bu ikinci dil insanlığın anlaşması ve birbiri ile iletişim kurması anlamında önemli bununla birlikte insanların DİN konusundaki inançları özgür şekilde yaşatılacak ve korunacaktır..

Bekleyin görün 10 belki 20 yılda dünyada çok şey değişecek....

Yeni düzen oyun kartları siz İNSAN ların istediğinizden çok farklı şekilde ilerleyecek...Çünkü ALLAH insanlığı seviyor ve kendi düzenini sağlayacak...Ümitinizi ALLAH tan ASLA kesmeyin...

Sistemle iligili bir işletim şeması resmini paylaştım ve üzerine bir kaç bilgi yazdım fakat daha detaysal bilgi verebilmem zor....

Belki şuan Dünyada olmayan ve uygulanmayan bir sistem ama gelecek 10 belki 20 yılda ne olacağı belli olmaz değilmi?..

Bence zaman İNSANLIĞIN YENİDEN HAYAT BULMASI zamanı Bu zamanı değerlendiren özellikle Türkiye yi destekleyen kaybetmez diye düşünüyorum..

Böyle.
 

elbiss

Ordinaryus
Katılım
21 Kas 2013
Mesajlar
2,514
Tepkime puanı
43
Puanları
0
Konum
Türkiye
5 AĞAM LOCASI vardır....

her bir ağam locası için

8.derece Basamak vardır...

Her basamakta 8 merdiven vardır...

8 merdiven çıkan şiket 1 derece basamagından 1.derece ağam locasına gelir şirket ağam locasının var olan yönetim kadrosunda yer alabilmesi için kendini ve insanlık için ürettiğini ve neler sunabileceğini taktim ve uygulamada kendisini göstermesi gerekiyor...şirket basamakta merdiven yükseldikçe dereceye geldiğinde bir üst derece basamagına gelir buda 2.derece basamagında 2.derece locasına işte yine burada yönetim üst kadrosunda belli görevleri sunulur taktim edilir buralarda başarılı olan taktim kabiliyeti olan üst yönetim seçimi zamanında seçilirler yönetimde olurlar...yönetimlerde başarı sağlayan şirketler üst basamağa çıkar yukarı çıkan oldugu kadarıyla sistemde yukarıda kalıcı olmaları için görevleri ve çalışmaları eksiksiksiz yapmaları gerekmekte aksi taktirde sürekli yukarıda kalamazlar düşme şanslarıda vardır...

Bu sistemin küçük detaysal bir yapsını anlattım...

Türkiye artık sistem alan değil SİSTEM ÜRETEN bir ülke olacaktır...TÜRKİYE sistemleri pazara çıkarıp ortak geniş bir PAZAR kazanacaktır..

İNSANLIK ölmedi abi AYAKTA :) İNSANLIK ALLAH yolu üzerinde çözümünü üretir...Sizler görmesenizde İNSANLIK ALLAH aşkı ile Zulümleri ezecektir...Ben İNSAN lığa Dünyada ki HALKLARA inanıyorum Sİzlerde inanın..

Sistem Böyle detaysal açılımı anlatabilmek zor...

Sistemde bir çok konuda şirketlerin faaliyet alanları pazar alanları kazanma ciroları vb gibi bir çok denge unsurları detaysal düzenlenecek ve bir çok yönden KAZAN KAZAN SİSTEMİ ile kazanan hem toplumlar hem İNSANLAR hemde ÜLKELER olacaktır...

Türkiye iyi ki varsın iyi ki varsın..

Öyle.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
CHP niçin iktidar olamaz

Kemal Bey gitsin, Muharrem Bey gelsin.
Olmadı Deniz Bey geri dönsün.
Nafile.
CHP iktidar olamaz.
Hayali bile mümkün değil.
Çünkü CHP’nin kodlarında problem var.
Frekansı bozuk.
Peki düzelir mi?
Zor!
İzah edeyim, CHP’li dostlar da kulaklarını açıp dinlesinler.


Yazının devamı için tıklayın >>
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Etyen Mahçupyan daha neler biliyordur neler!

Daha henüz dershane meselesi bile ortada yoktu.

Ama cemaatte kıpraşmalar çoktan başlamıştı bile.
Bir anket yaptırmışlardı.
“Cemaatin oyu ne kadar?” anketi!
“Tahmin et abi?” diye gelip soruyorlardı.
Yüz bin mi?
Suratlar düşüyordu.
“Ne yüz bini abi?” diyorlardı.
İki yüz, üç yüz, bir milyon…
Bu rakamların hepsine çok bozuluyorlar, “çık abi çık” diyorlardı.
Uzatmayayım, yaptırdıkları anketlerde cemaatin oyu on milyon çıkmış-mış!
Bir cemaat “bizim oyumuz ne kadar?” diye niçin anket yaptırır ki?
Şüphesiz “cemaat oy desteğini çekerse, Ak Parti biter” demek için!
Dahası bir şeylere hazırlandıkları için!
Sonra çok geçmeden Gezi olayları patlak verdi.
Cemaat bu kez bu anketleri sağda-solda herkesin gözüne sokmaya başladı.
Öylesine şımarmışlardı ki, kurdukları her cümle “biz olmasak” diye başlıyor, “biz neler biliyoruz” diye de devam ediyordu.
Gezi’de çevirdikleri numaraları bir kez daha zikredecek değilim.
Lakin sağda solda kurdukları şu cümleler sanırım hala hafızalarınızdadır.
“Burunları bir sürtülsün”!
Derken dershane meselesi gündeme geldi.
“Top sakallılar” sağda solda “göreceksiniz koluna kelepçeyi takacağız” demeye başladılar!
Sonbahar sıcak geçecekmiş!
Sol örgütler sokakları kan gölüne çevirecekmiş!
Gezi devede kulakmış!
Üç gram zekâlarıyla ortalığa korku salacaklarını düşündüler.
O günlerde Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı bizlerle özel olarak ilgilenmeye başladı!
Bildiğiniz “adam adama markaj” faaliyeti.
Defalarca ziyarete geldiler.
Üslubumdan duydukları rahatsızlığı kibarca dillendirip, aba altında sopa gösterdiler.
Ekrem Dumanlı kaç kez aradı hatırlamıyorum?
Biraz daha “yumuşak” yazmam için yalvarıyordu.
Netice alamayınca “amirlerimi” aradı.
Oradan da netice çıkmadı.
Bunu bir tek bana yapmıyorlardı.
Derken 17-25 Aralık geldi.
Artık açıktan tehdit ediyorlardı.
“Sizi kim kurtaracak?” diyorlardı.
“Şubat’ta bu iş tamam” diyorlar, seçime kadar bile sabredemiyorlardı.
Cemaatin yazar-çizer takımı birkaç gün sonra yayımlanacak tapeleri önceden anons ediyorlardı.
“Sırada şu var, bu var…” diyorlardı.
Hepimiz tüm bunları bizzat yaşadık ve gördük.
Gelelim tüm bunları niçin anlattığıma, yani asıl meseleye.
Etyen Mahçupyan’ın 17 Aralık iddiaları bu arkadaşları fena kızdırdı.
Neydi o iddia, hatırlayalım?
Mahçupyan şöyle yazmıştı:
“Gazeteci ve Yazarlar Vakfı’ndaki toplantıda benimle birlikte Zaman gazetesi yazarları Ali Bulaç, Mümtaz’er Türköne ve Şahin Alpay var... Vakfın yöneticileri yanında tanımadığım bazı misafirler, ayrıca Ergun Özbudun, Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan ve gazetenin eski yöneticisi Alaattin Kaya da orada. Kabaca yirmi kişiyiz. Herkesin kafasında 17 Aralık sonrasında yaşanmakta olanlar ve olayların nasıl gelişeceği meselesi var. Henüz konuya girilmeden gazeteci arkadaşlarımızdan biri Hizmet mensuplarından birine basitçe ‘ne oluyor?’ sorusunu yöneltiyor. Cevap aynen şöyle: ‘Bizde değişen bir şey yok... Bir ay içinde netice alırız.’ Konuşma sessiz bir ana rastladığı için herkesin duymuş olması beklenir. Cevaptan sonra bir an sessizlik olması da bu cevabın ne anlama geldiğinin hazirun tarafından gayet iyi anlaşıldığının göstergesi olmalı. Herkes bu cevabı verenin gülümseyen yüzüne bakıyor, kimse konuyu sürdürmüyor ve Vakfın gündemine geçiyoruz...”
Şimdi bu iddiaya ateş püskürüyorlar.
İnsanda az utanma olur yahu!
Gazeteci ve Yazarlar Vakfı bir açıklama göndererek “olay gerçek değil, mahkemede hesaplaşacağız” dedi.
İddiada adı geçenler de “yok öyle bir şey” anlamında cümleler kurdular.
“Hükümet öldü” diye tellallık yapıp, cenazeyi defnedecek birilerini arayan Türköne değildi sanki.
Özetle, bu arkadaşların hepsi el ele verip bir hükümet darbesine yeltendiler.
Ama başaramadılar.
Şimdi kıvırıyorlar.
Sanırım Etyen Mahçupyan’ın kamuoyuyla paylaştıkları, paylaşmadıklarının yanında hiç kalır.
Merakla bekleyeceğiz.
Heyecanla okuyacağız.
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
"Bu Algıya Keşke Sen Teslim Olmasaydın"

“Her yer Paris” manşetleri attık. Hem de onlarca cevapsız soruya rağmen. Saldırıyı kimin, niçin yaptığını az çok bildiğimiz halde “ama” demedik. Dememeye özen gösterdik.
Turgay Güler'in Akşam Gazetesi'nde yer alan bugün kü yazısı:
Lanetledik.
Tavrımızı çok net ortaya koyduk, kıvırmadık.
Bir toplumun acısını paylaştık, taziyelerimizi bildirdik.
Samimiydik.
“Her yer Paris” manşetleri attık.
Hem de onlarca cevapsız soruya rağmen.
Saldırıyı kimin, niçin yaptığını az çok bildiğimiz halde “ama” demedik. Dememeye özen gösterdik.
Bir şeyin altını ısrarla çizdik ve şöyle dedik:
“Bu katliam İslam’dan değildir.”
“Bu katiller Müslümanları temsil etmez.”
Batı’dan yükselen “İslam budur!” iftirasına karşı dimdik durduk.
İsrail’in katliamlarını, Fransa’nın Cezayir’deki soykırımlarını, Amerika’nın Irak’ta yaptıklarını ve daha fazlasını hatırlattık.
İkiyüzlülüklerini haykırdık.
Hem de duymak istemeyeceklerini bildiğimiz halde.
Paris katliamının bir amacı vardı. Avrupa’daki Müslümanları baskı altına almak.
Daha fazlası da olacak.
‘İslamofobikler’ var güçleriyle kışkırtıyor.
Batılı aydınlar, yazarçizerler gerdikçe geriyor.
Derin Avrupa’nın derin operasyonu başarılı oluyor.
Operasyonun amacını önümüzdeki günlerde hep birlikte çok net göreceğiz.
Gelelim şimdi tüm bunları niçin anlattığıma.
Arz edeyim!
İskender Pala, Paris saldırısıyla ilgili Hürriyet’e bir değerlendirme yapmış.
Şöyle diyor:
“20 yaşında olsam İslam’a sıcak bakmazdım”!
Mefhum-u muhalifinden bakarsanız şu çıkar:
“İslam terör dinidir”!
Tabii ki İskender Pala böyle demiyor.
Lakin İslamofobik çevrelerin oluşturmak istediği bu algıya, bir aydın olarak İskender Pala’nın teslim olması ne kadar acı.
Oysa bir edebiyatçı olarak daha düzgün ifadeler seçebilirdi. Her biri deve dişi gibi iri, bir o kadar da etkili cümleler.
Dahası bu saldırıyı, İslamofobik çevreler gibi katillerin “Müslüman” kimliği üzerinden ele almaması gerekirdi.
Olmadı İskender Pala! Olmadı.
Gerçi dahası da var.
“20 yaşındaki gençler ‘İslam gerçekten bunu emrediyor mu?’ diye araştırmıyorsa ve sadece sosyal medyayı izleyip fikir sahibi oluyorsa 15 yıl sonra bambaşka bir Türkiye olacak” demiş.
Peki, dünyada Türk ve Müslüman gençliğinin dışında başka gençler yok mu?
Mesela İsrailli gençler.
Yahut Amerikalı gençler.
İngiliz gençler, Fransız gençler.
Ülkeleri yüzlerce yıldır katliam yapıyor. Biraz da bizi onların başkalaşımı üzerine bilgilendirsen.
Öyle ya, onlar kaç on beş yılı geride bıraktı, saymak bile zor!
 

ismail

Yeni
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
20,475
Tepkime puanı
2,063
Puanları
0
Yaş
45
Murdoch’ı çaktırmadan alkışlamak!

Ahmet Hakan “densizin önde gideni” desem hakkımda dava bile açamaz.

Zira densiz bir hakaret ifadesi değildir.
Densiz, “yakışıksız ve saygısızca davranan kimse” anlamına gelir.
Yahut Ahmet’e “mesleğin yüz karası” desem, yine dava açamaz.
Zira bu ifade de hakaret sayılmaz.
“Bayram değil seyran değil Ahmet’le ne uğraşıyorsun?” diyenlere!
Müsaade buyurun, izah edeyim.
Dünyaca ünlü medya patronu Rupert Murdoch Twitter üzerinden bir mesaj paylaştı ya; Ahmet o mesajı köşesine taşımış. Şöyle diyor:
“Medya patronlarının yüz karası… Densiz…”
Hepsi bu!
Sanırsınız ki, Ahmet Murdoch’ın ağzının payını vermiş.
Hayır, vermemiş! Numara çekmiş! “Haddini bildirdim” numarası.
Yersen!
Oysa tam tersi; iki satır Murdoch’ın mesajına değindikten sonra utanmadan, sıkılmadan Müslümanları pataklamaya kalkmış!
Murdoch şöyle demişti:
“Müslümanların çoğunluğu barışsever olabilir ama içlerinde büyüyen cihatçı kanserin farkına varıp ortadan kaldırılana dek onlar da sorumlu sayılmalıdır”
Yani, öldürülmelidir. Yok edilmelidir!
“Hadi canım sende” diyenlere; az sabredin bu kısma yeniden döneceğim.
Ama önce Ahmet’in densizliğine değineceğim.
Ahmet diyor ki:
“Murdoch’ın yazdığı mesajdaki ‘Müslüman’ kelimesi çıkarılsa, yerine ‘Yahudi’ kelimesi konsa… Tepki ne olurdu?”
Müslümanları ikiyüzlülükle suçluyor anlayacağınız.
Yuh!
Müslümanların Siyonizm tepkisini almış, Yahudi düşmanlığı ilan etmiş, sonra da başlamış pataklamaya.
“Irkçı” diyor, “densiz” diyor.
Yazıklar olsun sana!
Şimdi gelelim yukarıda yarım bıraktığım o kısma.
İnkâr etse de Murdoch bir Yahudi’dir!
Bu ihtiyar bunak ABD'deki Yahudi lobisinin en büyük örgütü Amerikan Yahudi Komitesi’nden“Ulusal İnsan İlişkileri Ödülü’nü” almıştır.
Bu ırkçı bunağa nasıl olur da “insan” ödülü verilir Ahmet?
Bir izah etsene!
Dahası var!
Bu bunak o ödülü alırken şunları söylemişti.
“Aylardan beri, Hamas İsrailli sivillerin üzerine füzeler yağdırıyor… Bunun bedelini İsrail karşılayamaz. Bu salondaki hiç kimseye hiçbir özerk devletin kendi sivil nüfusu saldırıya uğrarken oturamayacağını söylememe gerek yok.”
Murdoch bunları söylerken salon adeta kendinden geçmişti.
Bu durumu izah edebilir mi acaba Ahmet?
Murdoch devam ediyor.
“Bu akşam size diyorum ki: ‘Belki de, İsrail’de teröristlerin başarılı olmalarına izin verirsek biz Avrupalı ve Amerikalılar acaba varlığımızı sürdürebilir miyiz diye kaygılanmaya başlamalıyız.”
Salonda alkış, kıyamet!
Hadi Ahmet, bunu da bir değerlendir.
Bu neyin alkışıdır? O “salondakiler” bu sözleri neden alkışlamıştır?
Murdoch o gazla konuşmasını sürdürüyor.
“İsrail halkı bizim savaştığımız aynı insanlarla savaşıyor… “
Salondakiler bu kez ayakta alkışlıyor.
Peki, Ahmet ne yapıyor?
O da alkışlıyor.
Neyi? Murdoch’ın ve onu alkışlayanların ırkçı düşüncelerini.
Ve son bir not.
Murdoch gibi düşünmeyen, Filistin halkını terörist olarak görmeyen, İsrail’in devlet terörünü kınayan her bir Yahudi’ye selam olsun.
SORU: İslam dünyası 17 kişinin öldüğü Paris saldırılarını yüksek perdeden kınadı. Liderleri Paris’te en ön safta yürüyüşe katıldı.
Gazze’de yüzlerce çocuk, kadın katledilirken kınamayanları ne yapacağız Ahmet?
Bi de hele!
 
Üst