Tasavvufun İslam'daki yeri (delilleriyle münazara)

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
o unutturduğu ayetler ile biz neden amel ediyoruz?

MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi

Soru sorarak Kurandaki ayetleri anlatmış olmuyorsun. Ayeti kerimeyi sana yazdım. Biz bir ayeti unutturursak ......... Diye devam ediyor.

Getir ayeti bize Allahın muradını anlat. Zor mu bu kadar...
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
kardeş yazıma copy paste ile cevap verme, kaçak dövüşme,. imamı azam tirmizi ve ebu davuddan bir hadisi kurana uygun olmadığı gerekçesi ile reddetmiş mi?
açık yaz, demin böyle bakakalırsın diyordun? buyur cevap ver

MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi

Ebu Hanife'nin "Hadis sahih olursa benim mezhebim odur" sözünden yola çıktığımızda kendisine aktarılan o hadisi kendi kriterince zayıf bulmuş olduğundan kabul etmemiş.

Alimler arasında bu gibi itilaflar olabilir.

«Ebû Yûsuf rahimehullâh –ki o, Ebû Hanîfe’nin arkadaşlarının en büyüğüdür ve kadılar kadısı lakabını alan ilk kişidir- Mâlik [b. Enes] ile bir araya geldiğinde, ona bu meseleler hakkında sordu.


Malik ona, Medîne ehlinin mutevâtir nakli ile cevap verdi. Ebû Yûsuf [da kendi görüşünü bırakıp] Mâlik’in görüşüne döndü ve dedi ki: “Eğer arkadaşım da benim gördüğümü görmüş olsaydı, benim görüşümden döndüğüm gibi o da dönerdi.” Böylece Ebû Yûsuf bu türde bir naklin –başkaları yanında hüccet olduğu gibi- arkadaşı Ebû Hanîfe yanında da hüccet olduğunu aktarmış oldu. Ancak bu nakil Ebû Hanîfe’ye ulaşmamıştır. Nitekim ona da, ondan başka imâmlara da hadîslerden birçoğu ulaşmamıştır. O halde, kendilerine ulaşmayan bir ilmi terk etmeleri sebebiyle kınanmazlar. Ebû Yûsuf’un bu nakle dönmesi; onun ve arkadaşı Muhammed’in, hocalarının [Ebû Hanîfe’nin] görüşünü bırakıp, pek çok hadîse ittiba etmeleri türünde bir dönüştür. Bunu onlara hocaları öğretiyor ve diyordu ki: “Muhakkak ki bu hadisler de –eğer sahîh iseler- hüccettir.” Ancak bu hadîsler ona ulaşmadı.
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
Ebu Hanife'nin "Hadis sahih olursa benim mezhebim odur" sözünden yola çıktığımızda kendisine aktarılan o hadisi kendi kriterince zayıf bulmuş olduğundan kabul etmemiş.

Alimler arasında bu gibi itilaflar olabilir.

«Ebû Yûsuf rahimehullâh –ki o, Ebû Hanîfe’nin arkadaşlarının en büyüğüdür ve kadılar kadısı lakabını alan ilk kişidir- Mâlik [b. Enes] ile bir araya geldiğinde, ona bu meseleler hakkında sordu.


Malik ona, Medîne ehlinin mutevâtir nakli ile cevap verdi. Ebû Yûsuf [da kendi görüşünü bırakıp] Mâlik’in görüşüne döndü ve dedi ki: “Eğer arkadaşım da benim gördüğümü görmüş olsaydı, benim görüşümden döndüğüm gibi o da dönerdi.” Böylece Ebû Yûsuf bu türde bir naklin –başkaları yanında hüccet olduğu gibi- arkadaşı Ebû Hanîfe yanında da hüccet olduğunu aktarmış oldu. Ancak bu nakil Ebû Hanîfe’ye ulaşmamıştır. Nitekim ona da, ondan başka imâmlara da hadîslerden birçoğu ulaşmamıştır. O halde, kendilerine ulaşmayan bir ilmi terk etmeleri sebebiyle kınanmazlar. Ebû Yûsuf’un bu nakle dönmesi; onun ve arkadaşı Muhammed’in, hocalarının [Ebû Hanîfe’nin] görüşünü bırakıp, pek çok hadîse ittiba etmeleri türünde bir dönüştür. Bunu onlara hocaları öğretiyor ve diyordu ki: “Muhakkak ki bu hadisler de –eğer sahîh iseler- hüccettir.” Ancak bu hadîsler ona ulaşmadı.

Ee vel hasıl sonuç, senin iman ettiğin ama imamı azamın yanlış, hatalı, yalan bulduğu hadisler var demekki... hatta kütübü sitte de.

e noldu imamı azam ile imanınız ayrıldı şimdi sizin, hani tüm kütübü sitteye iman etmesi gerekiyordu.

sen nasıl mukallitsin daha taklit ettiğin adamı tanımıyorsun



MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
 

Yahayy

Kıdemli Üye
Katılım
25 Ocak 2014
Mesajlar
4,603
Tepkime puanı
147
Puanları
63
Konum
İstanbul
kardeş yazıma copy paste ile cevap verme, kaçak dövüşme,. imamı azam tirmizi ve ebu davuddan bir hadisi kurana uygun olmadığı gerekçesi ile reddetmiş mi?
açık yaz, demin böyle bakakalırsın diyordun? buyur cevap ver

MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi

Güzel kardeşim bak şimdi, insanların bir kısmı aklını kullanabiliyorlar ve anlıyorlar.
tekrar yazıyorum,
Allah bana kuranı ulaştırmayı vaad etti ve ben ulaştırdığına iman ediyorum, şu haliyle eksiksiz ve tamdır. unutturdukları, kitaba dahil etmediği varsa beni ilgilendiren bir durumu yok demektir ki kitabına dahil etmedi.

sen ise diyorsun ki, kuranda bir ayet vardı o ayet aslında hala geçerli yani, hocalarınızın deyimi ile, tilaveti mensuh yani yok ama hükmü baki, hatta ömer insanarın eleştirilerinden korkmasa onu kitaba yazardı, öyle mi?

demek ki sen eline ulaşan kuranın içinde eksik bir hüküm ve ayet olduğuna inanıyorsun, doğru mu?


MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Ee vel hasıl sonuç, senin iman ettiğin ama imamı azamın yanlış, hatalı, yalan bulduğu hadisler var demekki... hatta kütübü sitte de.

e noldu imamı azam ile imanınız ayrıldı şimdi sizin, hani tüm kütübü sitteye iman etmesi gerekiyordu.

sen nasıl mukallitsin daha taklit ettiğin adamı tanımıyorsun



MB860 cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi

e sen bizim yazdıklarımızı okumadan yorum yapmışsın. Yukardaki malik bin enes ile ebu yusuf olayını bir kaç kez daha oku lütfen...
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Ebu Hanife'nin "Hadis sahih olursa benim mezhebim odur" sözünden yola çıktığımızda kendisine aktarılan o hadisi kendi kriterince zayıf bulmuş olduğundan kabul etmemiş.

Alimler arasında bu gibi itilaflar olabilir.

«Ebû Yûsuf rahimehullâh –ki o, Ebû Hanîfe’nin arkadaşlarının en büyüğüdür ve kadılar kadısı lakabını alan ilk kişidir- Mâlik [b. Enes] ile bir araya geldiğinde, ona bu meseleler hakkında sordu.


Malik ona, Medîne ehlinin mutevâtir nakli ile cevap verdi. Ebû Yûsuf [da kendi görüşünü bırakıp] Mâlik’in görüşüne döndü ve dedi ki: “Eğer arkadaşım da benim gördüğümü görmüş olsaydı, benim görüşümden döndüğüm gibi o da dönerdi.” Böylece Ebû Yûsuf bu türde bir naklin –başkaları yanında hüccet olduğu gibi- arkadaşı Ebû Hanîfe yanında da hüccet olduğunu aktarmış oldu. Ancak bu nakil Ebû Hanîfe’ye ulaşmamıştır. Nitekim ona da, ondan başka imâmlara da hadîslerden birçoğu ulaşmamıştır. O halde, kendilerine ulaşmayan bir ilmi terk etmeleri sebebiyle kınanmazlar. Ebû Yûsuf’un bu nakle dönmesi; onun ve arkadaşı Muhammed’in, hocalarının [Ebû Hanîfe’nin] görüşünü bırakıp, pek çok hadîse ittiba etmeleri türünde bir dönüştür. Bunu onlara hocaları öğretiyor ve diyordu ki: “Muhakkak ki bu hadisler de –eğer sahîh iseler- hüccettir.” Ancak bu hadîsler ona ulaşmadı.

Yahayy için tekrar..
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
e sen bizim yazdıklarımızı okumadan yorum yapmışsın. Yukardaki malik bin enes ile ebu yusuf olayını bir kaç kez daha oku lütfen...

Vay seni böyle kibar kibar hitap ederken görecekmiydik ya hu elhamdülillah @Yahayy kardeşime teşekkür ederim.Ne güzel terbiye etmiş seni.Allah Ondan razı olsun.
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
Vay seni böyle kibar kibar hitap ederken görecekmiydik ya hu elhamdülillah @Yahayy kardeşime teşekkür ederim.Ne güzel terbiye etmiş seni.Allah Ondan razı olsun.

Evet bekliyoruz biz bir ayeti unutturursak...... Demekle Allah neyi murad etti? Güzel güzel sohbet edelim...
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Kişisel saldırıları bir kenara bırak. Eline birşey geçmez. Yahayy gibi düzgün uslupla yaz. Sinirlerine hakim olamıyorsan foruma ara ver.

Kişisel saldırı mı?Kişisel nasihat denir sana söylediklerimize ama nasıl ki Kuran'ı anlamıyorsan bu sözü de anlamamana şaşmamalı.
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Evet bekliyoruz biz bir ayeti unutturursak...... Demekle Allah neyi murad etti? Güzel güzel sohbet edelim...
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. (Bakara 2:105, Diyanet Vakfı)
Biz bir ayetten her neyi yürürlükten kaldırır veya unutturursak, daha hayırlısını yahut benzerini getiririz. Allah´ın her şeye gücü yettiğini bilmez misin? (Bakara 2:106)

Şimdi ne anlıyorsun?
 

lafons7275

Kıdemli Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
21,533
Tepkime puanı
342
Puanları
0
Konum
İzmir
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. (Bakara 2:105, Diyanet Vakfı)
Biz bir ayetten her neyi yürürlükten kaldırır veya unutturursak, daha hayırlısını yahut benzerini getiririz. Allah´ın her şeye gücü yettiğini bilmez misin? (Bakara 2:106)

Şimdi ne anlıyorsun?

mekkede yaşayan yahudi ve hristiyanlar peygamberimize Allahtan vahiy inmesini kıskanıyorlardı. Çünkü onlar kendi içlerinden bir peygamber bekliyorlardı. Kavmiyetçilik duyguları yüzünden araplardan çıkan peygamberimizi inkar ettiler ve diğer insanların da inkar etmesi için her türlü hile hurda işleri yapmaya başladılar.
 

adams77

Kanalizasyoncu
Katılım
14 Haz 2013
Mesajlar
25,989
Tepkime puanı
2,087
Puanları
113
Konum
Mars
@DostunDostu

bir hikayede benden gelsin ne dersin...

Renklerin ustası olarak anılan büyük bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış.
Büyük usta öğrencisini uğurlarken, yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakmasını, halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmesini istemiş.


Öğrenci bir kaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde resmin çarpı işaretleri ile dopdolu olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasına gitmiş. Usta ressam öğrencisine, üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş. Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Fakat bu kez resmin yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmelerini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş.


Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş. Usta ressam, öğrencisine şöyle demiş; “İlkinde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağnağı ile karşılaşabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı. İkincisinde onlardan yapıcı olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir.Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, senin ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın.

Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma.”


Eleştirmek kolay ama üretebilmek zordur. Yıkmak, yaralamak için eleştirmek aciz ve beceriksiz insanların işidir.

Hadi irdeleyelim ne dersin....
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
mekkede yaşayan yahudi ve hristiyanlar peygamberimize Allahtan vahiy inmesini kıskanıyorlardı. Çünkü onlar kendi içlerinden bir peygamber bekliyorlardı. Kavmiyetçilik duyguları yüzünden araplardan çıkan peygamberimizi inkar ettiler ve diğer insanların da inkar etmesi için her türlü hile hurda işleri yapmaya başladılar.

Çok güzel birleştirelim iki ayeti ne anlama geliyor?
 

çelebiler

Kıdemli Üye
Katılım
4 Ocak 2013
Mesajlar
7,457
Tepkime puanı
211
Puanları
0
Ben bu noktadan itibaren seni dinlemek istiyorum.
İyi gidiyordun.

Bakara 105 de Rabbimiz ehli kitabın müslümanlara bir hayır gelmesini istemediğini bildiriyor.Çünkü ehli kitap Allah'ın vahyinin nasıl bir hayır ve rahmet olduğunu biliyorlardı.Allah öncesinde de kendilerine vahiy göndermiş ve insanlar arasındaki konumlarını yükseltmişti.Şimdi ise bekledikleri vahiy Araplara gelimişti.Öyleyse kendilerine gelen vahyin hükmü kalmamıştı.Bu rahmetten faydalanmak istiyorlarsa indirilen vahye uymaları gerekiyordu.

Ancak bu beklemedikleri bir durumdu ve gelen vahyi kabul etmek ağır geliyordu.

Bu ağır görev aslında öncekilerin üzerinde hep vardı.(Amanerresulu de geçen "ağır yük" te budur)

Rabbimiz bizlere vahyin işleyişini Bakara 106 da bildiriyor.Ehli kitaba gelen ayetlerin hükmünün kalmadığını daha iyisinin,doğrusunun geldiğini bildiriyor.

Yani bakara 105 ve 106 ya baktığımıda hükümleri kaldırılan ayetlerin ehli kitaba indirilen önceki ayetler olduğunu anlıyoruz.
 
Üst