Tarikatı inkar etmek

garip70

Ordinaryus
Katılım
30 Kas 2009
Mesajlar
2,779
Tepkime puanı
309
Puanları
0
Tarikatlerde, inancı kötüye kullanan pek çok suistimalci şeyhler türediği kesin.
Ama hak tarikatler günümüzde yok demek de hoş olmuyor.
Nerden bilebiliriz? Sünnete uygun yaşayışlarından.
Mevlananın bu konuda bir sözü vardır. 'Bir ayağın şeriatta olsun, diğer ayağınla kainatı gez gezebildiğin kadar. Pergel gibi.

Bence Said Nursi de tam anlaşılamamış...
Karşımızda siyasetten Allaha sığınan bir üstat varken, siyasetle içli dışlı olan cemaat üyeleri var. Durun hemen yanlış anlamayın. Elbetteki olacak. Müslüman siyasetle uğraşmalı da zaten. Ama hepsi değil.

Bir de kanaatimce, üstadın dediği ''devir tarikat değil, hakikat devri'' cümlesi çok yanlış anlaşılıyor. Belki de anlaşıldığını sanmıyorum.
Çünkü her tarikatın sonu hakikata çıkar.
Tarike girmeden hakikata ulaşmak. Bence işin sırrı burda.
Kendini gizlemek. Çünkü o devirdeki siyasi olayları ve söylenen sözleri o devrin şartlarıyla değerlendirmek gerek.

Bir sürü laf ettim ama toparlayabileceğimi sanmıyorum. Kusuruma bakmayın. Delinin biri deyin geçin işte.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
tarikattı red etmmek la ilahe illalahı gercek manada uygulamaktır
 

usame49

Paylaşımcı
Katılım
25 Şub 2007
Mesajlar
156
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Bu sözlerden mana nedir? Tarikattan maksat zaten sünneti ihya etmektir. Anlatılmak istenen ne?

İslami ilimler tasnif edilmiş ve bir kısmı ile akaid, bir kısmı ile fıkıh bir kısmı ile de tasavvuf ilgilenmiş. Neler olduğu malum. Tasavvufu inkarın küfür olması bundandır. İslamın bir cüzünü yok kabul etmek demektir. Tasavvuftan kastedilen mana bu olduğu için. İsimlendirmeye takılmayalım. İsterseniz buna ihsan deyin, zühd deyin. Ben tasavvuftan şunu anlarım deyip yalan yanlış konuşan ve bunu inkar eden elbet küfre düşmez. Tasavvufa iftira etmiş olur, 1400 yıldır gelen evliyaullaha iftira etmiş olur.

Zamane şeyhleri çoktur ama hakikatlisi de vardır. Münkirliğe lüzum yok. Kaliteli şeyin taklidi olur. Sizin taklidiniz yok ise kötüdür.

Pes doğrusu Talib, islamın imanın gayesi insanı hakikate ulaştırmaktır, tarikatın gayesi de hakikate ulaşmaktır, İmam-ı rabbaninin dediği ise bu yolların içinde en sağlam selametli yol Hz Peygamberin açtığı yoldur, yani O'nun asm sünnet-i seniyyesidir. İmam Rabbani ra ise ne diyor dikkat et,

Tesavvuf yolu çokdur. Bunların içinde en lüzûmlusu ve en uygunu sünnete yapışan ve bid’atlerden kaçan büyüklerimizin yoludur. Bu büyükler, her sözlerinde ve her hareketlerinde, sünnete uyup da, kendilerinde hiçbir keşf, kerâmet, hâl, görüş ve bilişler hâsıl olmaz ise, hiç üzülmezler. Fekat bunların hepsi hâsıl olup da, sünnete uymakda gevşek davranırlarsa, bunları hiç beğenmezler.

Demekki neymiş? her hareket ve her sözde sünnete uymak gerekirmiş, sonrasında piyasa tabiriyle evliya ol, olma keramet olsun olmasın, bunlar önemli değildir diyor. aslolan sünnete ittibadır.

Peki siz ne diyorsunuz? tabir caizse ille bir şeyh bulup elini ayağını öpeceksin, kapısında kul olacaksın, o sana nazar edecek, şu kadar tesbih, bu kadar zikir çekeceksin, riyazetler, çileler vs., sonra sünnete ittiba' ile elde edilen hakaika ulaşırsın.

Üstad ne diyor? sünnete ittiba' olmazsa olmaz, gerek ve yeter şarttır. açın 11. lem'ayı okuyun, birbirilerinden tek bir farklı söyledikleri bişey yok. Sizin sözde şeyhleriniz( hakikatlileri bahsimiz dışındadır) kendilerine nemalanmak için, tasavvufu inkar küfürdür, aman kerameti inkar küfürdür, şeyhi olmayandan bir halt olmaz, abovvv neuzubillah diyorlar ki şeyhim şeyhim diye etrafında adamları olsun, ali kalkancı gibi şeyhleri olsun...

Peki bzim nurcular napıyor? akılları abilerinin cebine girmiş, aynı sizin gibi, acep bu söz Kur'an'da varmıdır? Hadiste varmıdır? Sahabe ne demiş? Müctehidler napmış araştırmak yok, abiler ne derse bodoslama kabul ediyorlar. Kafa aynı kafai hamsofu kafası...

Bir işin fiilin sözün küfür olması için Allah ve Rasulu tarafından haram kılınmış olması gerekir, bu meyanda tasavvufun inkarı küfürdür sözü batıldır. Tasavvufun bahsettiği hakikatler dine uygun ise zaten dinin malı değildir, uygun değilse o sözü ortaya atanın hatasıdır, İmam Rabbaninin Muhyiddin-i arabi ks hakkında söylediklerini okursanız anlarsınız. Allah için şeriatte kaynağı olmayan zorlama yorumlarınızı gelip burda inkar edersen kafirsin gibi herzelemelerle söylemeyin. 3 yıldır nerdeyse yazmıyordum, eskilerden kalanlar hala aynı kafada, yahu insan bir adım iler gider...
 

usame49

Paylaşımcı
Katılım
25 Şub 2007
Mesajlar
156
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Saidi Nursi hz.leri kendisini Mehdi bilir mi bilmez mi meselesi biraz görecelidir. Zira Mehmed Kırkıncı gibi en büyük nurcular, hazretin kendisinin Mehdi olduğunu ima ettiğini söyler. Umum için ima ettiğini yoksa kendileri için net şekilde ifade ettiğini söylerler. Yani hirahoş efendi müfteri değildir, hakikat söylemiş olduğu görülür bu durumda.

Hirahoş müfterinin önde gidenidir. Buna delil ise senin krıkıncı gibi büyük nurcuları(!) onun sözüne delil getirmendir en basitinden...

Kırkıncı gibi büyük nurcular ha!! gülmekten cevap yazamıyorum yaw
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Hirahoş müfterinin önde gidenidir. Buna delil ise senin krıkıncı gibi büyük nurcuları(!) onun sözüne delil getirmendir en basitinden...

Kırkıncı gibi büyük nurcular ha!! gülmekten cevap yazamıyorum yaw

Kırkıncıyı sen kabul etmiyorsun ama hiç kusura bakma nurcuların hemen hepsi kabul eder. Çantacı Necmi gibi komik insanlar da o yönde konuşuyorlar. Yani senin kimi nurcu kabul ettiğinin çok önemi yok. O ayrı bir meseledir. Bugün piyasada büyük abi denilen insanlardır bunlar ve hazretin kendisini Mehdi ilan ettiğini söylerler. Bir müfteri varsa hirahoş abi değil bu nurculardır o zaman ;)
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Pes doğrusu Talib, islamın imanın gayesi insanı hakikate ulaştırmaktır, tarikatın gayesi de hakikate ulaşmaktır, İmam-ı rabbaninin dediği ise bu yolların içinde en sağlam selametli yol Hz Peygamberin açtığı yoldur, yani O'nun asm sünnet-i seniyyesidir. İmam Rabbani ra ise ne diyor dikkat et,

Tesavvuf yolu çokdur. Bunların içinde en lüzûmlusu ve en uygunu sünnete yapışan ve bid’atlerden kaçan büyüklerimizin yoludur. Bu büyükler, her sözlerinde ve her hareketlerinde, sünnete uyup da, kendilerinde hiçbir keşf, kerâmet, hâl, görüş ve bilişler hâsıl olmaz ise, hiç üzülmezler. Fekat bunların hepsi hâsıl olup da, sünnete uymakda gevşek davranırlarsa, bunları hiç beğenmezler.

Demekki neymiş? her hareket ve her sözde sünnete uymak gerekirmiş, sonrasında piyasa tabiriyle evliya ol, olma keramet olsun olmasın, bunlar önemli değildir diyor. aslolan sünnete ittibadır.

Peki siz ne diyorsunuz? tabir caizse ille bir şeyh bulup elini ayağını öpeceksin, kapısında kul olacaksın, o sana nazar edecek, şu kadar tesbih, bu kadar zikir çekeceksin, riyazetler, çileler vs., sonra sünnete ittiba' ile elde edilen hakaika ulaşırsın.

Üstad ne diyor? sünnete ittiba' olmazsa olmaz, gerek ve yeter şarttır. açın 11. lem'ayı okuyun, birbirilerinden tek bir farklı söyledikleri bişey yok. Sizin sözde şeyhleriniz( hakikatlileri bahsimiz dışındadır) kendilerine nemalanmak için, tasavvufu inkar küfürdür, aman kerameti inkar küfürdür, şeyhi olmayandan bir halt olmaz, abovvv neuzubillah diyorlar ki şeyhim şeyhim diye etrafında adamları olsun, ali kalkancı gibi şeyhleri olsun...

Peki bzim nurcular napıyor? akılları abilerinin cebine girmiş, aynı sizin gibi, acep bu söz Kur'an'da varmıdır? Hadiste varmıdır? Sahabe ne demiş? Müctehidler napmış araştırmak yok, abiler ne derse bodoslama kabul ediyorlar. Kafa aynı kafai hamsofu kafası...

Bir işin fiilin sözün küfür olması için Allah ve Rasulu tarafından haram kılınmış olması gerekir, bu meyanda tasavvufun inkarı küfürdür sözü batıldır. Tasavvufun bahsettiği hakikatler dine uygun ise zaten dinin malı değildir, uygun değilse o sözü ortaya atanın hatasıdır, İmam Rabbaninin Muhyiddin-i arabi ks hakkında söylediklerini okursanız anlarsınız. Allah için şeriatte kaynağı olmayan zorlama yorumlarınızı gelip burda inkar edersen kafirsin gibi herzelemelerle söylemeyin. 3 yıldır nerdeyse yazmıyordum, eskilerden kalanlar hala aynı kafada, yahu insan bir adım iler gider...

İslam'ın ana gayesi hakikate ulaştırmaktır. Bu da Cibril hadisinde net bir şekilde ortaya koyulmuş. İman, islam, ihsan.. İhsanı tasavvuf ilmi anlatmış. Bunun nesine itiraz edebilirsin.

İmamı Rabbani hz.leri bu yol büyüklerimizin yoludur demiş. Sahabe yoludur demiş Nakşibendi tarikatı için. El hak öyledir.

Biz el ayak öpün demiyoruz. Öyleleri vardır ama biz demiyoruz. Biz lakaplar da takmıyoruz Üstaz'ımıza. Hoca'mız deriz ;) El öpme yoktur, musafaha kafidir der hazret.

Kelam ilmi akaidden bahseder. Akaide dair inanç esaslarından birini reddeden dinden çıkar, fıkıh ameli hükümlerden bahseder, bu farzlardan birini inkar eden dinden çıkar. Tasavvuf batını fıkıhtir, zühden, ihlastan, ihsandan bahseder, hakikatin yollarını gösterir. Kur'an'ın malıdır. İnkarı bundan dolayı küfürdür. Ama dediğim gibi, tasavvufa batıl bir mana verip inkar ederse gafil deriz geçeriz.
 

talib

Kıdemli Üye
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
21,906
Tepkime puanı
1,076
Puanları
0
Konum
İstanbul
Tasavvufu reddeden Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinin, dinin emirlerinin bazılarını reddetmiş olur. Çünkü, Allah'ı zikretmek ayetlerde geçiyor. Nefsi terbiye etmek, ayetlerde geçiyor. Ma'rifetullahı tahsil eylemek, irfanı elde etmek, tavsiye ediliyor.

Onun için tasavvufu reddedenin sözüne bakılır. Hangi tasavvufu reddiyor?.. Ne biliyor tasavvuf hakkında?.. Hani böyle batıl mezhebler görmüş de, batıl tarikatler görmüş de, haram işler işleyen kimseler görmüş de, ondan mı reddiyor; yoksa, işi kökünden mi reddediyor?..

Kökünden reddeden, ayetlerde olan şeyleri reddettiği için kâfir olur. Bir ayeti bile inkâr etse, kâfir olur. Kökünden reddetmeyip, "Aslı vardır ama, ehli azdır. Şu adamlar kötüdür, bu adamlar kötüdür..." diyorsa; eğer isabet etmişse, ne alâ, doğruyu söylemiş olur. İsabet etmemişse, iftira etmenin cezâsı olur.

"Tasavvuf öyle bir ilimdir ki batıl onun ne ardından gelebilir, ne de önüne geçebilir. O'nun ne önünde, ne de ardında hiç bir eğrilik yoktur. Çünkü tasavvuf, nübüvvet kandilinden alınmış bir nurdur. Nübüvvetin ötesinde ise bizim için alınacak bir nur yoktur."
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Hirahoş müfterinin önde gidenidir. Buna delil ise senin krıkıncı gibi büyük nurcuları(!) onun sözüne delil getirmendir en basitinden...

Kırkıncı gibi büyük nurcular ha!! gülmekten cevap yazamıyorum yaw

Şimdi durduk yere beni tahrik edip bu konularda yazmaya zorlama istersen... :)
 

usame49

Paylaşımcı
Katılım
25 Şub 2007
Mesajlar
156
Tepkime puanı
2
Puanları
0
İslam'ın ana gayesi hakikate ulaştırmaktır. Bu da Cibril hadisinde net bir şekilde ortaya koyulmuş. İman, islam, ihsan.. İhsanı tasavvuf ilmi anlatmış. Bunun nesine itiraz edebilirsin.

İmamı Rabbani hz.leri bu yol büyüklerimizin yoludur demiş. Sahabe yoludur demiş Nakşibendi tarikatı için. El hak öyledir.

Biz el ayak öpün demiyoruz. Öyleleri vardır ama biz demiyoruz. Biz lakaplar da takmıyoruz Üstaz'ımıza. Hoca'mız deriz ;) El öpme yoktur, musafaha kafidir der hazret.

Kelam ilmi akaidden bahseder. Akaide dair inanç esaslarından birini reddeden dinden çıkar, fıkıh ameli hükümlerden bahseder, bu farzlardan birini inkar eden dinden çıkar. Tasavvuf batını fıkıhtir, zühden, ihlastan, ihsandan bahseder, hakikatin yollarını gösterir. Kur'an'ın malıdır. İnkarı bundan dolayı küfürdür. Ama dediğim gibi, tasavvufa batıl bir mana verip inkar ederse gafil deriz geçeriz.


Arakdaşım, sünnet-i seniyyeye ittiba senin bu yukarda saydıklarının tamamını tazammun eder, ihsan nedir tasavvuf ilmi anlatmış dersek eksik kalır. Malum Hz Cibril as ihsan için: Allah'ı cc görür gibi ibadet etmek demiş, bunu en başta sünneti seniyye anlatıyor zaten. Sahabenin yolu sünnete ittibadır, şah-ı nakşibend ks ve O'nun ardından gelen veliler de sünnete ittiba' etmişler, bu tek yol nakşi yoludur mu demektir? Hayıri tek yol sünnete ittiba'dır. Dorudan doğruya ittiba etmektir, şeyhin olsun olmasın. vartanız burada işte...

Mütekellim uleması nakille geleni akılla isbat etmiş, fıkık uleması ise nakli izah etmiş. Bu ahkamın birini reddetmek küfürdür zira nass ile sabittir. Nass-ı Kur'an ve hadis ile sabit olanı inkar küfürdür, gayrısına küfürdür diyemezsin, hüküm koyamazsın. Zira inkar edenin boynu vurulur, varis olunmaz, mirasçı da olunmaz. Tasavvufun içindeki Kur'an ve hadisle sabit olanları inkar eden kafirdir diyebilirsin ki onlar zaten dinin malıdır. İnşallah aradaki farkı anlamışssındır.

Sonra kalkııp evliyayı inkar, efendim kerameti inkar küfürdür diyene sorarız, hangi nass ile sabittir bu? anladın?
 

usame49

Paylaşımcı
Katılım
25 Şub 2007
Mesajlar
156
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şimdi durduk yere beni tahrik edip bu konularda yazmaya zorlama istersen... :)


yok yahu, sen tahrik olmazsın, yapacağın şu, gdip başka forumlarda atıp tutarsın, gelip karşımızda çevir kazı yanmasın.... bak yayınlarım eski yazdıklarını, mahcup olursun. Sen evela şu iftirandan bi vazgeç, tevbe et, sonra...
 

usame49

Paylaşımcı
Katılım
25 Şub 2007
Mesajlar
156
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Kırkıncıyı sen kabul etmiyorsun ama hiç kusura bakma nurcuların hemen hepsi kabul eder. Çantacı Necmi gibi komik insanlar da o yönde konuşuyorlar. Yani senin kimi nurcu kabul ettiğinin çok önemi yok. O ayrı bir meseledir. Bugün piyasada büyük abi denilen insanlardır bunlar ve hazretin kendisini Mehdi ilan ettiğini söylerler. Bir müfteri varsa hirahoş abi değil bu nurculardır o zaman ;)

Kırkıncı kim yahu? Nurcuların hepsi böyle bir şahsın varlığını kabul eder, doğru. Ama onun büyük nurcu olduğunu iddia eden ahmaktır sadece... Ne dediği anlaşılmayan, risalelerin hakikatından bihaber bir hocadır sadece... Bunlar nurcuların abileridir, risalei nur talebelerinin değil...
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
"tasavvuf öyle bir ilimdir ki batıl onun ne ardından gelebilir, ne de önüne geçebilir. O'nun ne önünde, ne de ardında hiç bir eğrilik yoktur. Çünkü tasavvuf, nübüvvet kandilinden alınmış bir nurdur. Nübüvvetin ötesinde ise bizim için alınacak bir nur yoktur."

talib o ibareler furkana aittir tasavvufa ait deĞİldİr
 

DADAS

Yeni
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
1,651
Tepkime puanı
76
Puanları
0
tarikatı inkar etmek veya bağlanmamak kişiyi dinden çıkarmaz amma onları şirkle suçlayanların durumu...veyl olsun öylelerine...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
Neyse...

Biz, isteyen olursa Nursi, Risale ve Nurcular konularında her fikrimizi, her bilgimizi tekrar etmeye hazırız. O zamanda bu forumda olmayan yeni üye çok... :)

Sizin ekip 1432 deyip duruyordu? Ne oldi? 1434'de girdik.

Önceki konu bitti herhalde...

İhya'yı okumamış ya da okumuş unutmuş gibi görünüyorsun. Usame. Yazışmalardan onu fark ettim. Sana (nurculara) ciddi bir eleştirim olacak: Gerçeği, hakikati arıyor görünüyorsunuz lakin dışarıyı pek araştırmıyorsunuz. Nasıl olacak bu iş?

Fi emanillah.
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
tarikatı inkar etmek veya bağlanmamak kişiyi dinden çıkarmaz amma onları şirkle suçlayanların durumu...veyl olsun öylelerine...

Tarikatı inkar dinden çıkarır. Tarikate bağlanmamak dinden çıkarmaz. Zaten bu konu bunu göstermek için vardır. Tarikat ehlini şirkle suçlamak da tehlikelidir. Müslümanı tekfir eden kendi kafir olur. Aziz kardeşim.
 

bi husben

Kıdemli Üye
Katılım
7 Mar 2007
Mesajlar
5,664
Tepkime puanı
322
Puanları
83
NURCULAR MATRİX CEVİRMEYE DEVAM EDIYOR O OVUNDUKLERI CİFİR HESABININ HIC BIR HALTA YARAMADIĞI ORTAYA CIKMIS DURUMDADIR
ORNEK VERMEK GEREKİRSE 2001 DE MEHDININ GELMESI GEREKIYORDU

Yine aynı konuşmanın devamında Bediüzzaman, Hz. Mehdi'nin, inkarcı fikir sistemini, fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da Hicri 1421, yani Miladi 2001 senesi demektir.

AMA GORULDUGU UZERE SAFSATADAN BASKA BIR SEY YOK ORTADA
 

DADAS

Yeni
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
1,651
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Tarikatı inkar dinden çıkarır. Tarikate bağlanmamak dinden çıkarmaz. Zaten bu konu bunu göstermek için vardır. Tarikat ehlini şirkle suçlamak da tehlikelidir. Müslümanı tekfir eden kendi kafir olur. Aziz kardeşim.



Tasavvufu reddeden Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinin, dinin emirlerinin bazılarını reddetmiş olur. Çünkü, Allah'ı zikretmek ayetlerde geçiyor. Nefsi terbiye etmek, ayetlerde geçiyor. Ma'rifetullahı tahsil eylemek, irfanı elde etmek, tavsiye ediliyor.

delil olarak genelde bunu getirirsiniz. Allahı zikir = Tarikat mıdır? İslam terminolojisinde böyle bir eşitliğin olduğunu hiç sanmam...
 

hirahos

Kıdemli Üye
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
35,948
Tepkime puanı
483
Puanları
0
Yaş
55
delil olarak genelde bunu getirirsiniz. Allahı zikir = Tarikat mıdır? İslam terminolojisinde böyle bir eşitliğin olduğunu hiç sanmam...

Aziz kardeşim, biraz araştırırsanız İslam dininde "bana göre, sana göre" diye bir usül (yöntem) olmadığını göreceksiniz inşallah... Allah'a emanet olunuz.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Aktardığım parça da üstadın yanlış beyan ettiği bir hüküm var mıdır.. Eğer yok ise tarikat meslegininin imanin esasati hakkında şüpheye düşmüş bir şahsa getirisi nedir.. Masum bir suâl...
Abdulkadir Geylani Hazretleri Cübbesinin kolunun içine bakan bir papazın hakikati görmesine vesile olmuştur.(Yani bu mürşitler hem gönül gözüne hem akla hitap ederler.Kiminin aklına kiminin kalbine hitap ederler.)Bir mürşidi Kamil din ilimlerinde çok yüksek seviyededir.Fen ilimleri elbet gayet iyi bilirler.Bir müşgülü olanın müşgülünü halletmekte mahirdirler.Ne bicim ifadeler bunlar,yok efendim imanın esası hakkında şüpheye düşmüş bir kimseye verecekleri varmı imiş,haşa mürşidi kemali sen cahil birisimi sandın.?Bu gün piyasada olan mürşit diye bilenenler gerçekte böylemi değilmi veya böyle olan varmı yokmu ben bunu bilemem.Her ismin asıl sahibleri olduğu gibi sahteleride vardır.Sahtesini gösterip hakikisi üzerine yorum yapmak olmaz.Hem Said Nursinin yazdığınız ifadeleri yerinde olmayan sözlerdir.Küfür her zaman her koldan saldırmış fakat her zaman islam alimlerinin yüksek gayretleri karşısında hezimete uğramıştır.
 
Katılım
14 May 2008
Mesajlar
2,994
Tepkime puanı
93
Puanları
0
Tarikatı inkar dinden çıkarır. Tarikate bağlanmamak dinden çıkarmaz. Zaten bu konu bunu göstermek için vardır. Tarikat ehlini şirkle suçlamak da tehlikelidir. Müslümanı tekfir eden kendi kafir olur. Aziz kardeşim.
Tarikatı inkar etmek dinden çıkarmaz.Yani tarikat sözünü veya bu gün mevcut olanını inkar etmek dinden çıkarmaz.Fakat İslam Tasavvufunun mahiyetini aslını inkar edenden korkulur.Tasavvufun bir çok tarifi yapılmıştır,bunlardan bir kaçı şöyledir.
Tasavvuf ilmi, kalb ile yapılması ve sakınılması gereken şeyleri ve kalbin, ruhun temizlenmesi yollarını öğretir. Buna (Ahlak ilmi) de denir.

Tasavvuf ehli, kendi derecesine göre, tasavvufu tarif etmiştir. Birkaçı şöyle:

Tasavvuf, dinin emirlerine uyup, yasaklarından kaçarak kalbi kötü huylardan temizleyip, iyi huylarla doldurmak demektir.

Tasavvuf, sünnet-i seniyyeye yapışmak ve bid'atlerden kaçmaktır.

Tasavvuf, nefsin iman ve itaat etmesi, bütün ibadetlerin ve bütün hayırlı işlerin hakiki ve kusursuz olmasıdır. Allahü teâlânın lütuf ve ihsanı ile daha yükseklere çıkanlar da olur.

Tasavvuf, fâni olan her şeyden yüz çevirip, baki olana bağlanmaktır.

Tasavvuf, İslam ahlakı ile süslenmektir.

Tasavvuf, ölmeden önce ölmektir.

Tasavvuf, baştan başa edeptir, tamamen edepten ibarettir.

Tasavvuf, kadere rızadır.

Tasavvuf, Hak teâlâya inkıyaddır, kayıtsız şartsız teslimiyettir.

Tasavvuf, emeli bırakıp amele devam etmektir.

Tasavvuf, kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmaktır.

Tasavvuf, namaz, oruç ve geceleri ibadet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın kulluk vazifesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu yapan, vasıl olmuş, yani maksada kavuşmuştur.

Tasavvuf, insanı, ibadetlerde gereken ihlasa ve insanlara karşı gereken güzel ahlaka kavuşturan yoldur. İnsana bu yolu mürşid-i kâmil öğretir.

Tasavvuf, her sözünde, her işinde, dine yapışmaktır.

Tasavvuf, ızdırap çekmektir. Sükun ve rahatlıkta, tasavvuf olmaz. Yani, aşıkın maşuku aramaya çalışması, maşuktan başkası ile rahat etmemesi gerekir.

Tasavvuf, Resulullahın mübarek kalbinden çıkıp, evliyanın kalblerine gelen bilgilerdir.

Tasavvuf, kendi nefsinin ayıplarını, kusurlarını anlamaktır ve dine uymakta kolaylık ve lezzet hasıl olmaktır ve gizli olan şirkten, küfürden kurtulmaktır.

Tasavvuf, herkese merhametli olmak ve ruhsat olan ameli terk etmektir.

Tasavvuf, Allahü teâlâyı, görür gibi ibadet etmektir. Hadis-i şerifde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâyı görür gibi ibadet et! Sen Onu görmüyorsan da, O seni görüyor.) [Buhari]

Allahü teâlânın gördüğüne inanan, Onun beğenmediği bir şeyi yapabilir mi? Yanındaki iki meleğin, günah ve sevapları tespit etmekle görevli olduğunu yakînen bilen kimse, kötü işler yapabilir mi?

Tasavvufun yediyüzden fazla tarifi yapılmıştır. Hepsinin özü ehemmi, mühimme tercihtir. Yani çok önemli işi, önemli işten önce yapmaktır.

Ağlayan bir kimse görsek, hangi üzücü şeyin bu kimseyi ağlattığını bilemeyiz. Eğer ayağına diken battığı için ağlıyorsa, diken bize batmadığı için, ona verdiği ızdırabı anlayamayız. Bir delinin, ne için güldüğünü bilemeyiz. (Şunun için gülüyorum) dese bile, o hadise deliye tesir ettiği gibi bize tesir etmez. Aşığın hâli bir başkadır. Tasavvuf da böyle bir hâl işi olduğu için biz bilemeyiz.Tasavvuf düşmanlığı yapanlar bu yolun feyiz ve bereketlerinden mahrum kalırlar.Bu yolun büyüklerine düşman olanlar bedbaht kimselerdir.Bu kimseler dünyada ve ukbada rezil olmuş bela oklarını üzerlerine çekmiş nasibsiz aşşağılık varlıklardır.
 
Üst